let me tell you | TaeTen

By haru-noona

40.1K 3.9K 1.2K

"Onların iftiralarının esiri oldum Taeyong" More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•25•
•26•
•27•
•28•
•29•
•30•
•31•
•32•
•33•

•24•

1.1K 117 17
By haru-noona

Beyaz ayakabbıları çimleri ezerken kalp atışlarını yavaşlatmaya çalışıyordu.Koltuklara yürürken yere düşüp bayılmaktan korktu.Az önce her şeyi akışına bırakacağını söylediği an aklından çoktan silinmişti.

Ten'in yaklaştığını gören Taeyong selam vermek adına oturduğu yerden ayaklandı.Ten yanlarına geldiğinde hafifçe öne doğru eğilip selamladı.

"Merhaba Taeyong." derken sesi o kadar özgüvensiz çıkıyordu ki kendini sesine lanet okumaktan alıkoyamamıştı.

Taeyong aynı şekilde karşılık verdiğinde Haru rahatını bozup ayağa kalktı.Diğerlerini yalnız bırakacağı anlaşılıyordu.

Yanlarından ayrılmadan önce Ten'e doğru dönerek "İçeride olacağım bir ihtiyacınız olursa seslenmeniz yeterli." dedi.

Ten'e destek olurcasına hafifçe gülümsedi ve bahçeden çıkarak eve girdi.Kız kardeşi gittiğinde çok daha fazla stres olmuştu Ten.

Haru'nun kendisi gelene kadar aşağı getirdiği limonata bardaklarından birini alıp gergince yudumladı.

Aynı sırada Taeyong kendini toparladı ve konuşmayı başlattı.

"Aniden ortaya çıkmam garip oldu değil mi?" diye gergince gülümserken bu soruyu sormanın aptalca olduğunu düşündü saniyeler sonra.

Ten yine de ses çıkartmadan sakince başını salladı.Hareketiyle onu onayladığını belirtti.

"Ben nereden başlayacağımı bilmiyorum."

Taeyong başını aşağı eğip konuşmasına devam etmeden biraz düşündü.

"Bütün bu olanlar gerçek mi?"

Sorusunun üstüne susmadan telaşla ekleme yaptı.

"Yani olanları yalanladığımdan değil sadece...bilirsin...yaşantımın bir süresini yalan ile dolu geçirmişim.Kabullenmek zor."

"Öyle."

Ten yine ifadesizliğini bozmadı.Aslında bilerek yaptığı bir şey değildi.Sadece tepki veremiyordu.Belki fazla telaştandı.
Belki üzüntüden.

"Konuşmak benim işim değil biliyorsun.O nedenle üzgünüm.Açık olmaya çalışacağım."

En son söylediklerinin üstüne gözlerini Ten'in gözlerine iliştirdi.

"Bunca zaman...neden söylemedin?"

Ten cevaplamadı.Taeyong cevabı beklemeye bir süre devam etti.Alamayacağını anladığında soru ekledi.

"Neden suçun varmış gibi üstlendin tüm bunları?"

"Ben...olan olmuştu.Ve sen inanmamıştın. Ben.. senin hayatını daha fazla mahvetmek istemedim."

Ten suçlulukla cevapladı sonraki sorusunu.

Taeyong'un kafası bitmeyen sorularla doluydu.Durmadı.

"Benim hayatımı mahvettiğini söyleyen kim?"

"Jaehyun." Ten fısıldar gibi söylemişti.Daha doğrusu ses çıkaramamıştı.

Ten sinirle gülerken elini bacağına vurdu.

"Akıl aldığın insanın kim olduğunun farkında mısın? Sen ne zaman böyle oldun Ten?"

"Sana mesaj atmıştım.Beni umursamadın."

Ten suçluluk duygusunu üstünden atmak istiyordu.Bu nedenle o da kendi sebeplerini sundu.

"Ben...bütün bu kurgunun gerçek olduğunu düşünüyordum."

"Neden beni dinlemedin?Evlilik tek hamlede bitirebileceğin bir şey değildir."

"Benim yerimde olsan ne düşünürdün?Seni orada o şekilde gördüm.Onunla."

Taeyong konuşurken gözleri hafiften dolmaya başlamıştı.

"Her zaman hızlı tutuşan biriydin." Ten acı bir şekilde güldü.

"Yeterince dinlemedin.Söylediklerim sana uydurma gibi geldi."

Taeyong pişmanlıkla başını eğdi.Bundan sonra nasıl devam edeceğini bilmiyordu.

"Keşke zamanında bunu anlmış olsaydım" sessizce konuştu Tae.

"O zaman daha az canımız yanardı" diye devam etti.

"Senin canın yanmadı Taeyong.Sen yeni sevgiline sarılıp uykuna devam ederken tüm gece uyanık kalan bendim. Bunca süre hasta olduğum söylendiği için tedavi gören bendim. Hayatımı sonlandırmaya çalışan bendim. Bir sürü ilaç kullanmaya zorlanan bendim. Sense hayatına devam ettin."

Ten çoktan ağlamaya başlamıştı.Taeyong utanıyordu şuan kendinden. Aslında onun elinde olan şeyler değildi bütün bu olanlar. Ama yine de kendini sorumlu hissediyordu.

"Özür dilerim" Taeyong zorlukla çekinerek söyledi.

"Özür dilemenin yaptıklarımızı telafi edemediğini sen söylemiştin.Haklıymışsın."

"Ben ne yapmam gerekiyor bilmiyorum Ten. Kendimden nefret ediyorum. Bu his...berbat. Bütün bunları tek başına yaşadığın için çok üzgünüm. Özür dilememin işe yaramadığının farkındayım ama başka ne yapabilirim bilmiyorum."

Taeyong büyük ellerini yüzüne kapatırken hıçkırıkları duyuluyordu. 

Ten ne yapması gerektiğini bilemedi.Onu teselli mi etmeliydi?Ama biliyordu tesellinin hiç işe yaramadığını.Ses çıkartmadan oturup sakinleşmesini bekledi.

İçinde ağlamaya dair bir istek yoktu.Taeyong çok geçmeden kendini toparlayıp özür dilediğinde Ten konuştu.

"Ağlaman ve özür dilemen hiç işe yaramıyor değil mi?Ağladığında veya özür dilediğinde olaylar sonuçlanmıyor."

"Sadece daha kötü hissetmene sebep oluyorlar." Ten sanki bu konuda profesör olmuşcasına konuştu.

"Bundan sonra ne olacak?" Taeyong ellerini saçlarının arasından geçirirken bilinçsizce sordu.

"Hayatına devam edebilirsin.Sana engel olamam."

"Engel olmak mı?Ben sana yıllarımı verdim Ten.Bana engel olduğunu düşünseydim en başında seninle evlenmezdim. Böyle düşünme."

"Ne dememi bekliyordu?Ben daha fazla drama kaldıramam."

Jaehyun ve Doyoung'a dava açsak kazanabilir miyiz?"

"Elimizde kanıt yok." Ten kafasını olumsuz şekilde salladı.

İçinde bulundukları durum gerçekten çözülmesi zordu.Ten'in verdiği kısa ve öz cevabın peşinden sessizlik oldu.Taeyong göz yaşlarını neredeyse durdurmuş şekilde ilerideki sardunyaları izliyordu.

Ten ise ayaklarına bakıp ayakkabısının derisini inceliyordu.Aniden bahçe kapısından gelen ses ile kafalarını hızla kapıya döndüler.

"Taeyong,akşam yemeğine kalmak ister misin?" diyen kızın ince sesi duyuldu.

Taeyong boğazını temizledi ve hızlı bir cevap verdi.

Davet ettiğin için teşekkürler.Belki başka sefere.Hem gitsem iyi olur."

Taeyong konuşmanın sonunda Ten'den cevap bekler gibi ona baktı.Ten'de bir şey demeyerek ayağa kalktı.

Ten'in de ayağa kalktığını gören Taeyong gitmek için ayaklandı.Bahçe kapısına ilerlediler.Taeyong kapıdan çıkarken Ten tereddütle konuştu.

"Jaehyun'un yanına mı gidiyorsun?"

Taeyong aldığı soru karşında şaşkınlıkla kaldı.

"Üzgünüm yani saçma bir soru oldu ama şey.. Jaehyun dün buradaydı."

Ten telaş ve çekingenlikle sorduğu sorunun üstünü kapatmaya çalıştı.

"Buraya geldi derken?" Taeyong'un tek kaşı istemsizce havaya kalkmıştı.Sorgularcasına konuştu.Devamını duymak istediği belliydi.

"Şey,geldi ve seni sordu.Haru bilmediğini söylediğinde kavga çıktı ve kavga ettik."

Ten aşırı sakin tonda olanları sanki normal bir şeymiş gibi anlattığında Taeyong kızışmaya başlamıştı.

"Neden bana söylemediniz?"
Taeyong hafif sinirle sesini yükseltti.

"Neden söylemeliydik?" Ten sözleri söylerken kendinden emindi.

"Üzgünüm.Gitsem iyi olacak." Taeyong kapıdan çıktı ve bir kaç adım attı.

Konuştu;

"Aramak zorunda değilsin ama bir şey olursa..."

Biraz bekledi.

"Beni arayabilirsin."

Taeyong arkasına bakmadan yürümeye devam ederken Ten'in yüzünde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu.

Ne demekti bu gülümseme?

••••••••••••••••

Haru geldi~

Uzun uzun saçmalamak istemiyorum çünkü utanıyorum.Çünkü bölüm atıcam dedim yine atmadım.Tatil dedim yine atmadım.Şimdi atıyorum ama kısa oldu.Özür dilerim.Her bölüm sonu özür diliyorum skdöfosödkdk.Bak yine uzun uzun mesaj yazıyorum.Kitap yazmak zormuş arkadaşlar.Habire yeni olay düşünmek zormuş.Bu yüzden düşünemiyorum skdöfodmdkdm.Umarım kitabı seviyorsunuzdur💘 -Haru

Continue Reading

You'll Also Like

42.6K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
21.1K 6.2K 12
panik atak jisung & hallederiz minho
78.3K 9.9K 20
Kim Namjoon, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sahte bir aile kurmaya karar verir fakat birbirlerinden deli gibi nefret eden Taehyung ve...
114K 19.4K 16
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting