Kendini içime bir kez daha ittirdiğinde dudaklarımdan kaçan inlemeye yine engel olamadım. Tırnaklarımı kanepeye geçirerek içimdeki sızıyla inlemeye devam ettiğimde Harold da dudaklarını boynumda gezdirmekle meşguldü.
"H-harold..."
İsmini inleyerek boynuna tırnaklarımı geçirdiğimde o da inleyerek dudaklarını boynumdan ayırdı.
"Mmh, sevgilim..."
Parmaklarımı yavaşça kaslı kollarına kaydırıp tırnaklarımı sürttüm.
"A-ahh..."
Kesik nefeselerim arasında başımın altındaki yastığı sıkıca tutarak gözlerimi açtım. İçime gelgitlerine devam ederken bu sefer o gözlerini sımsıkı kapadı.
"A-arline, geliyorum..."
Tuttuğum nefesimi gelerek son gelgitlerinden sonra içimde yayılan sıcak sıvısını hissettim. Birkaç saniye daha içimde durduktan sonra yavaşça bacaklarımın arasından çıktı.
"Mükemmelsin Connor... Sana benden kocaman bir A+"
Gülümseyerek doğruldum. O üstünü giyinirken benim üstüm giyinik olduğu için altımı giyinmeye başladım. Masanın üzerinde rengarenk kondomlar dizilse de kullanma gereği duymamıştık. Harold yine bana ertesi gün hapı vereceğini söylemişti. Ben bunları düşünürken ikimiz de çoktan giyinmiştik.
"Beraber duş alalım mı?"
Yutkunarak saate baktım. Geç olmaya başlamıştı. Luisa'nın bu aralar beşinci ayına girdiği için çok sancısı oluyordu. Onu fazla yalnız bırakmasam iyi olacaktı.
"Sanırım duşu evde almalıyım..."
İç çekerek bedenimi kendi kucağına doğru çekti. Bacaklarımı kanepeye uzatarak kalçamı kucağına yerleştirdim. Bir elimi göğsüne koyup tıpkı bir çocuk gibi kucağında oturmaya başladım.
"Ama Harry Potter izleyecektik."
Kıkırdadım.
"Bu kadar uzun sevişeceğimizi bilmiyordum öğretmenim."
Yüzünü buruşturup kıkırdadı.
"Ne kadar arsızca..."
Aynı şekilde kıkırdayarak doğruldum.
"Artık gitmem gerek, Luisa yatmadan nasıl olduğuna bakmalıyım."
Dudaklarını kıvırdı.
"Erkek kardeşin evde yok mu?"
Gözlerimi devirdim.
"Aniden gelip aniden geliyor. Uzun süredir evde olmadığına göre gitmiştir."
Gamzelerini göstererek dudaklarını tam da dudaklarımın sınır çizgisine doğru bastırdı. Bir an dudaklarımı öpeceği için heyecanlansam da pek uzun sürmemişti.
"Çok güzelsin..."
Erkeksi sesi ile mırıldandığında parlayan yeşillerine baktım. Tam bu romantik ortamı çalan telefonum bozmuştu. Harold beni tutarak eğildikten sonra sehpanın üzerindeki telefonumu bana uzattı. Çaktırmadan arayan kişiye bakıp kaşlarını kaldırdı.
"Bay Connor mı?"
Ona açıklama yapmadan telefonu açarak kulağıma götürdüm.
"Arline, nasılsın hayatım?"
Kulağımı annemin sesi doldurmuştu.
"İyiyim anne, siz nasılsınız?"
"Biz de iyiyiz bebeğim. Neredesin?"
Harold'ın kucağında.
"Evdeyim."
"Öyle mi? Oysa ki biz de sürpriz yapmak için Holmes Chapel'a gelmiştik."
Kaşlarımı kaldırdım.
"Ah, bu ne sürpriz! Eve ne zaman geleceksiniz?"
"Evindeyiz hayatım, sen de saniyeler önce evde olduğunu söylemiştin."
Harold ses ahizede bile olduğundan rahatlıkla duyduğu için gülmemek için dudaklarını dişledi.
"B-ben arkadaşımın evindeydim. Proje işi vardı şimdi çıkacaktım."
Alnımdan terler akmaya başlamıştı bile.
"Anladım hayatım. O zaman biz seni bekliyoruz."
Korkuyla iç çektim.
"Çok geçmeden orda olurum!"
Telefonu kulağımdan çekip kırmızı simgeye dokunduktan sonra Harold kendini tutamayıp kahkahalarını bırakmıştı.
"Ev mi? Bu ne kadar da güzel bir yalan."
Gözlerimi devirdim. En azından onlara 'Öğretmenimin kucağındayım.' demediğim için bana teşekkür etmeliydi.
"Artık gitmem gerek."
Gözlerini saate kaydırdıktan sonra tekrar bana çevirdi.
"Anneni Bay Connor diye mi kaydettin?"
Dudaklarımı dişledim.
"Hayır, arayan annemin eşi."
Kaşlarını kaldırdı.
"Yani senin baban?"
Acıyla gülümsedim.
"Benim zaten bir babam var Harold. Bay Connor sadece annemin eşi."
Bakışlarını yere kaydırdı.
"Ona baba demiyor musun?"
Başımı olumsuzca salladım.
"Eğer ona baba dersem, babam bunu duyduğunda çok üzülür. Sözde annem delinin teki olduğu için bizi asıl sahiplenen kişi benim annem. Ama kimse babam gibi olamaz, kimse..."
Gözlerini daldırmıştı. Tahmin ettiğim şeyi düşünüyor olabilirdi. Gözlerini uzunca daldırdı. Düşüncelerini bölmek istemediğim için ses çıkartmamıştım. Birkaç saniye sonra acıyla gülümseyip gözlerini kaçırdı. Ardından boğazını temizleyerek iç çekti.
"Pekala, ben artık seni evine bırakayım. Bu saatte seni tek gönderemem."
Başımı sallayarak ayağa kalktım. O da ayağa kalkarak sehpanın üzerindeki telefonunu, ev ve araba anahtarını alarak cebine sıkıştırdı. Elini belime yerleştirdikten sonra benimle beraber kapıya ilerledi.
* * *
"Her şey için teşekkür ederim."
Dudaklarımı yeni çıkan sakallarına bastırıp geri çekildim.
"İyi geceler güzelim."
Gülümseyerek arabanın kapısını açtığım an kulağımı dolduran yüksek sesle kaşlarımı çattım.
"Oo, demek o arkadaş bizim öğretmenmiş-"
Elimle Arden'ın ağzını kapattığımda Harold da kaşlarını kaldırarak arabanın içinden bize bakıyordu.
"Kes sesini aptal."
Diliyle elimi yalamaya çalıştığında iğrenerek elimi çektim.
"Sen defolmadın mı?"
Avuç içimi onun üstüne sürdüğümde alayla gülümseyerek kaşlarıyla pencereyi işaret etti.
"Sorgun içerde devam edecek Arline, ebeveynlerimiz sizi izliyor."
Harold ve ben aynı anda cama baktığımızda bize bakan annemi ve Bay Connor'ı gördüm.
"Siktir..."
Harold'ın ağzından çıkan küfürden sonra kapısını kapatmadan önce seslendim.
"Kaç Harold!"
Kapıyı çarptıktan sonra arabayı çalıştırarak hızla sokaktan ayrıldı.
Annem ellerini cama yaslayıp hayranlık ve heyecanla bize bakarken Bay Connor kaşları çatık bir şekilde Harold'ın arabasının arkasından bakıyordu.
"Sanırım sıçtık..."
Arden gayet rahat bir şekilde kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi.
"Ben değil, sen sıçtın."
* * *
Yeni kapağı beğendiniz mi?
#6 in fanfiction