let me tell you | TaeTen

By haru-noona

40.1K 3.9K 1.2K

"Onların iftiralarının esiri oldum Taeyong" More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
•26•
•27•
•28•
•29•
•30•
•31•
•32•
•33•

•19•

1.3K 133 51
By haru-noona


***

Hastaneden eve yaklaşık yarım saat önce dönmüşlerdi. Ten odasında dinleniyordu. Haru ise Çin'de geride bıraktığı şirketin işleriyle uğraşıyordu. Bilgisayardaki değerleri incelerken kafası bir karış havadaydı. Hastanede abisi birini gördüğünü söylediği sırada doktor gelmişti. Yarım kalan konuşmaları tamamlanamamıştı.

Kız bir süre daha işine odaklanmaya çalışsa da başaramamışdı. Ten'in bahsettiği kişinin adı ilk duyduğunda tanıdık gelmişti.

Şuan kimden bahsettiğini hatırlamadığı için kendi kendine düşünüp stres yapıyordu.

Ten'i bu kadar kim etkilemişti?Oturdu ve düşünmeye devam etti. Bu süre zarfında düşünmek ona hiçbir şey kazandırmamıştı.

Sormadan öğrenemeyeceğinin farkındaydı kız. Abisini bunaltmak istemiyordu ama daha sonra öğrendiğinde bir şeyleri kaçırdığı için pişman olmak da istemiyordu. Erkenden konuşmanın daha iyi olacağını düşündüğünden işlerini ve düşüncelerini bir kenara atıp abisinin odasına doğru merdivenlere tırmandı.

Odanın kapısına geldiğinde kendini hazırladığı için hiç şüphe etmeden kapıya vurdu. Abisinin onu içeri almayacağını yada bilerek ses vermeyeceğini biliyor gibiydi. Bu sebeple kendisi doğrudan içeri girme eğiliminde bulundu.

Odaya girmeden önce açtığı kapının aralığından biraz içeriyi inceledi. Yatakta yorganın altındaki kabartıyı görünce içeri sessizce girdi. Yatağa çaklaşıp abisinin yüzünü görmeye çalıştı. Yüzü yorganın altına gömülmüştü.

Küçükken yaptığı gibi küçük olan nefesini tutup ses çıkmasını engelledi. Sessizlikte abisinin nefes sesini dinledi. Kızın taktiği eskilerden geliyordu.

Abisi ne zaman uyuyormuş gibi yapsa kız onun nefesini dinler düzensiz olup olmadığını kontrol ederdi (bu benim taktiğimdir bu arada).

Ten yine bu durumu unutup düzensiz nefeslerine devam ediyordu.Kız bıkkın bir ses tonuyla konuştu.

"Kaç sene oldu artık şu nefesini düzeltme öğren. Başaramıyorsun şu işi."

Ses gelmediğinde kız tekrar konuştu.

"Ten. Uyuma numaranı kes artık. Seninle konuşmak istiyorum."

"Yorgunum."

Yorgana gömülü suratı nedeniyle sesi çok derinlerden geliyordu.

"Ten.Lütfen.Düşünmekten kafayı yiyeceğim." Kız yalvarırcasına konuştu.

"Yorucu değil mi? Sürekli olarak düşünmek. Kafana bir şeylerin batması. Seni sürekli meşgul etmesi."

"E-Evet."

Haru abisinden bu kadar uzun cevap beklemiyordu. Kız konunun dağılmasını istemediğinden hemen lafa girdi.

"Ten. Bugün hastanede birisinden bahsetmiştin. O kimdi?"

Ten konu tekrar açıldığı için huzursuzca yerinde kıpırdanıp sessizce beklemişti. Bu beklemenin faydasız olacağının farkındaydı. Cevaplamak zorundaydı. Şuan olmasa bile bir gün cevaplamak zorunda kalacaktı. Daha fazla uzatmadan konuştu.

"W-Wooyoung."

İsimi söylerken fazlasıyla takılmıştı.

Kız ismi duyunca kafasında şimşekler çakmıştı.Önce isimden emin olamasa da abisinin konuşurken takılması ona yardımcı oluyordu.

"Lütfen düşündüğüm kişi olduğunu söyleme."

"Ne düşündüğünü bilmiyorum.Ama o bana tecavüz eden adam."

Kızın ağzı açık kalmış bir şekilde abisine bakıyordu.Sinirden kıpkırmızı olduğuna emindi.

"Sana bir şey yaptı mı?Nasıl olurda yardım istemezsin?Neden bağırmadın?"

"O şey gibi davranıyordu..şey...masum..Bana takılmayı bile teklif etti. Beni..Benim..yanağımı öptü...o çok suçsuz davranıyordu."

"Yemin ederim o pisliği yakaladığımda canını alacağım.Nasıl olur da yanına gelir?Sence kasıtlı olarak mı oradaydı?"

-S-Sanmıyorum. Beni gördüğünde o da şaşırdı. Galiba..

"Polise gidelim. Bu yaptığı çok ciddi bir suç Ten. Cezasını çekmeli. Sen bu haldeyken o gezip hayatını yaşıyor."

"Yanlış hatırlıyorsam.. Ya ben bütün bunları yanlış anladıysam. Belki de o da sarhoştu. Ben emin değilim. Ben ya suçluysam?"

"Saçmalama yine! Kafandan fikirler üretip olay çıkartıyorsun. Suçlu değilsin!İlk gördüklerini değiştirmeye çalışma. Ne olursa olsun sonuç değişmiyor."

Devam etti.

"Sen zarar gördün Ten. Öyle bir zarar gördün ki düzelemiyorsun. Her gün daha kötüsün. Şimdi de kriz geçirdin. Daha ne kadar kötü olabilir? Kendini suçlamayı kes. Bunu konuşmaktan bıktım. Sana anlatmaktan yoruldum. O pislik suçlu ve ben onun peşini öylece bırakmayacağım."

Kız artık bunları konuşmaktan bıkmıştı. Ten'e problem olmadığını anlatmaktan yorulmuştu. Abisi için çabalıyordu ama gerçekten suçlu insanlar mutluylen masum birinin acı çekmesi onu sinir hastası etmişti.

"Psikoloğunu seviyor musun? Sence iyi mi?"

Ten konudan alakasız soruyu duyunca kız kardeşine baktı.

"Neden soruyorsun?"

"Sadece bana iyi olup olmadığını söyle."

"Şey iyi sanırım..Bilmiyorum."

"Sana yararı olduğunu düşünüyor musun?"

"Belki. Emin değilim."

"Tamam. Konuşmak sana iyi gelecektir. Bir randevu ayarlayayım."

Ten konuşmak istiyordu. Haykırmak istiyordu. Ama bunu doktora yapmak istediğinden emin değildi.

Kız kardeşini rahatlatmak için kafasını sallamakla yetindi.

"Sakın uykuya dalma ilaçlarını henüz içmedin. Aşağıdan alıp geliyorum."

Kız hemen konuşurken yerleştiği koltuktan kalktı. Alt kata hızlı hızlı indi. Abisinin ilaçlarla intihar girişiminde bulunmasından dolayı kız ilaçları farklı bir yerde tutup sadece günlük ilaçlarını ve ihtiyacını olduğu kadarını veriyordu.

Abisinin ilaçlarını alıp bir bardak su doldurdu. Suyu dökmemeye özen göstererek üst kata geri çıktı. Elindeki bardağı ve ilaçları abisine uzattı. Abisi isteksizce elinden ilaçları aldı ve tek seferde yutup suyunu bitirdi.

Kız boş bardağı elinden geri aldı.

"Şimdi uyuyabilirsin."

Kız abisini rahat bırakacağını belirten sözleri söylediğinde Ten'in gözlerindeki rahatlama belli oluyordu.

Gerçekten bu kadar çok rahatsız oluyor muydu?

Kız kardeşinden bıkmış mıydı?

Yoksa sorulardan mı bıkmıştı?

Kız elinde boş bardağı ile odadan çıktı. Alt kata geri inip yarım kalan işleri için masanın başına geçti.

Kafası hala dağınıktı ama toparlanmaya çalıştı.

•••

Dün o pislikle karşılaştım.

Kendimi hiç bu kadar kirli hissetmemiştim.

İlk gördüğümde uzaklaşmak istedim ama başaramadım. Yanıma yaklaştı. Fazla yakınımdaydı.

Daha önce onu tekrar görme fikri aklıma gelmemişti.

Şuan korkuyorum. Tekrar onunla karşılaşmak istemiyorum.

Bana dokunduğunu hatırladığımda çok iğrenç hissediyorum. Bedenimden iğreniyorum.

Kendimden tiksiniyorum.

Dün bana tekrar dokundu. Bunun tekrar olabileceğini bilmiyordum.

Yanağımı öptü. Yanağımı kazımak istiyorum.

Bütün çevrem bana güvende olduğumu söyleseler de bunun koca bir yalan olduğunun farkındayım.

Hiçbir zaman güvende değilim. Onu her an görebilirim.

Beklemediğim bir anda karşılaşabilirim. Bunun tekrar gerçekleşmesinden çok korkuyorum.

Ellerimin titremesi devam ediyor. Haru odaya geldiğinde ellerimi durdurmaya çalıştım. Ellerimi sakladım.

Her şey daha kötüye gidiyor.

Psikoloğum hiç işe yaramıyor.Bana bütün bunları abarttığımı söylüyor. Sürekli kendi kendimi etkilediğimi söylüyor.

Onunla konuşmak istemiyorum ama yeni bir doktora en baştan olanları anlatmak da istemiyorum.

Bütün bunların yanında yaşananların arasında Taeyong aklıma hiç gelmedi. Önceden aklımdan çıkmayan Taeyong şuan aklıma gelemiyor.

Eskisinden daha kötüyüm galiba.

Sanırım yavaş yavaş tükeniyorum.

Acı ve tüm olan her şey beni tüketiyor.

Güçlü kalmaya çalışmıyorum.

Çünkü ne kadar direnirsem,o kadar çok çoğalıyor acı.

                                                        -T

•••

Haru ertesi gün Ten'in psikolog randevusuna yakın uyanmıştı. Gündelik işlerini hallettikten sonra saat iyice yaklaştığından abisini uyandırmıştı. Her zaman olduğu gibi Ten'in uyuşukluğu sebebiyle Haru abisini arabada bekliyordu.

Ten hiçbir hazırlık yapmasa da uyuşukluk yapıyordu. Kız sonunda abisinin evden çıktığını gördü. Ten yine aynı siyah sweatshirtü ileydi. Kız usanmışcasına abisini inceleyip seslice nefesini dışarı bıraktı. Abisi arbaya yerleştiğinde arabayı çalıştırıp yola çıktılar.

Her zaman olduğu gibi muayenehanenin önüne geldiklerinde yolun ortasında kısa bir süre için durup abisinin arabadan inmesini bekledi. Abisi arabadan indiğinde ona kısaca el salladı. Ardından yola devam ederek tekra eve giden yola girdi. Eve geri geldiğinde abisinin yokluğundan faydalanıp uzun zamandır temizlenmeyen Ten'in odasına giriş yaptı.

Çok fazla zamanı olmadığından hızlı hızlı etrafı toparlıyor aynı zamanda Ten'in eşyalarını inceliyordu. Bu yaptığı şeyin doğruluğu tartışılırdı. Abisinin bütün bu içine kapandığı zamanlar odada nelerle uğraştığını merak ediyordu. Abisi evde olduğu zaman -yani her gün- odasına girmesine izin vermiyordu.

Kız yatağı toplayıp çalışma masasının üstündeki çöplere yönelmişti. Masanın üstüne gereksiz görünen şeyleri alıp elindeki torbaya doldurdu. Masada bulunanlarıda göz kararı bir yerlere yerleştirdi. Dağınık şekilde duran bir kaç ajandayı inceledi. İlk eline aldığından önemli hiçbir şey çıkmamıştı. Önceden kalma defterlerdi.

Baktıklarında bir şey bulamayınca bir başka deftere bakındı. İçinde yazanlara biraz göz gezdirdiğinde bunun Ten'in günlüğü olduğunu anladı. Günlük karıştırmanın kötü bir davranış olduğunu herkes bilir ama Haru'ya göre şuan olağanüstü bir haldeydiler ve abisinin iyiliği için olduğunu düşünerek günlüğe bakmaktan kendini alıkoyamadı.

Bakabildiği kadar bakındı sayfalara özellikle son zamanlara baktı.Her sayfada acı ile yazılmış satırlar vardı. Haru okuduğu bir kaç sayfadan sonra Ten'in gerçekten hiç gelişme kaydetmediğine emin oldu.

Psikoloğun hiç işe yaramadığını hatta Ten'i rahatsız ederek zor durumda bıraktığını anlatan yazıları okumuştu. Kız abisinin yazdığı intiharı hala mantıklı bulduğu yazılarını gördüğünde delirmişti adeta. Ne yapacağını bilmez bir şekile hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

Gerçekten işe yarayacağını düşündüğü fikirleri artık tükenmişti. Abisine karşı güçlü durmaktan da yorulmuştu. Haru her ne kadar büyükmüş gibi davransada henüz 23 yaşında bir gençti. Yaşadıklarını birilerine anlatıp fikir alamamaktan bunalmıştı.

Abisinin intihara bu kadar meyilli olması onu ölümüne korktuyordu. Aklına gelen ilk şey artık ailesine söylemek olmuştu çünkü bu kadar olaydan anne ve babasının hiç haberi olmamıştı.

Hatta Taeyong'a söylemeyi bile düşünmüştü. Taeyong'a söylediğinde herşeyin düzeleceğinden emin değildi. Belki de Ten'e daha kötü bir tepki verecekti ve Ten daha da kötü olacaktı. Kız bilinmezlik içinde olduğu yere çöktü ve yapılacak en doğru şeyi düşündü.

***

Merhaba! Öncelikle geç attığım bölüm için üzgünüm ama kendimi zorladığımda cidden yazamayıp saçmalıyorum :/ Bunun yanında iki hikayem daha olması da beynimi yakıyor. Ve farkındayım Taeyong hikayede yok gibi ama gelecek. Onun da zamanı gelecek :3 Okuyucu sayısı ilginç bir şekilde artıyor ve bu beni çılgınca mutlu ediyor.Bol bol okuyun çokça sevin ^~^ -Haru

Continue Reading

You'll Also Like

48.5K 2.5K 17
❝Benim ezbere bildiğim tek şey senin gözlerin.❞ kenan yıldız fanfic|23.01.24 ❥en cok okunan kenan yildiz kurgusu! ⭑ ༶•┈┈┈┈┈┈୨♡୧┈┈┈┈┈•༶ Bin 01.02.24 ...
23K 6.4K 12
panik atak jisung & hallederiz minho
53.8K 2.5K 15
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
215K 22.4K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️