TESSERACT[Dördüncü Boyut] #Wa...

By Meskull

1K 472 304

(DÜZENLENİYOR) 'TESSERACT' İsimli ilk hikayedir.! More

0.1| Yabancı
0.2| Geçit
0.3| Dördüncü Boyut
0.4| Periler Gerçek
0.5| Raava
0.6| Kanıtla
8. Bölüm(Artık Evimdeyim)
9. Bölüm(Acı)
10. Bölüm(Hepsi Benim Yüzümden)
11. Bölüm
TESSERACT NE DEMEK?
12. Bölüm[ Özür Dilerim]
13. Bölüm[Kumiho]
14.Bölüm[Antreman]
15.Bölüm[Beni düşünmene gerek yok. ]
16.Bölüm[Yeşil Vadi]

0.0| Sesler

181 53 41
By Meskull

Okumaya başladığınız tarihi buraya yazınız.

▪▪▪

Anahtarlarımı aldım, ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Keyfim fazlasıyla yerindeydi. Çünkü Merih'le buluşacaktım. Ailesiyle tatilden daha yeni döndü. Merih en iyi arkadaşım olur. Hatta tek arkadaşım da denilebilir. Arkadaş dediğin az ve öz olmalı, yani ben böyle düşünüyorum.

Bahçe yolunu takip edip, öncelikle ailemden biri olarak gördüğüm Buddy'nin yanına gittim. Buddy, masmavi gözleri olan, çatık kaşlı, siyahlı beyazlı bir sibirya kurduydu. Daha yavruyken bahçede bulmuştum onu. Ve eğer sahiplenmesem başına bir çok bela gelebilirdi. Nihayetinde benim dostum oldu.

Beni gördüğü gibi ayaklanıp, havlayarak yanıma geldi. Yere çömelip onu kucağıma aldım. Fazla büyük değildi. Henüz bir yaşını doldurmamıştı.

Buddy ile oynayarak yarım saati geçirmiştim. Merih'le evlerimiz yan yanaydı zaten, lakin biz evden yaklaşık bir-iki kilometre uzaklıkta olan ormanda ki ağaç evimizde buluşacaktık. Ve ben geç kaldım. Ah Buddy ah.

20 dakikalık bir yürüyüşten sonra ağaç eve varabildim. Hızlıca merdivenleri çıktım. Ahşap kapıyı açıp içeriye girdim ve ardımdan kapattım. Önce sağ tarafımda duran küçük lavaboya geçip, elimi yüzümü yıkadım. Hava çok sıcaktı ve bunalmıştım. Zaten burası da bayağı havasızdı. Çünkü Merih tatile gittiğinden beri buraya gelmemiştim. Yani okullar kapandıktan sonra. Hemen bütün pencereleri açmalıyım. Temizlikte şart oldu. Her taraf tozlanmıştı.

Mutfak ve küçük bir odadan oluşan ağaç evimizin bütün pencerelerini açmaya başladım. Ilk mutfağa geçtim. Küçük bir tezgahı, bir kaç dolap ve çekmecesi ve bir de duvarla bitişik, kare şeklinde ahşaptan küçük bir masa vardı. Tezgahla masanın arasında kalan boşluktan geçip pencereyi açtım. Bir bardak su içip odaya geçtim. Burada ki iki pencereyi de açıp kendimi koltuğa attım. İki tane krem renkli koltuk vardı. Bir de küçük bir şömine. İhtiyacımız olabilecek her şeyden küçük boyutta vardı. Ve bilin bakalım kim yok. Tek geç kalan ben değildim sanırım.

Düşündüğüm gibi olmadığını çatıdan sesler gelince anladım. Hemen dışarı çıkıp, çatıya çıkan merdivenlere yöneldim ve çıkarken de;

"Merih ! " diye seslendim. Ses gelmeyince iki kere daha tekrarladım.

"Ne bağırıyorsun be, uyumaya çalışıyorum burada."

Onu uyandırdığım için kendi kendine söylenen arkadaşımın yanına doğru gittim ve yumuşak minderlere bende uzandım. Gökyüzü çok güzeldi. Görüş alanım kızıl bulutlar yüzünden yok oldu. Tabi ki bu kızıl bulutlar, rüzgarın harekete geçirmiş olduğu Merih'in saçlarıydı. Çok güzel, beline kadar gelen doğal kızıl saçları vardı. Yüzüme düşen saçlarını kenara çektim ve gökyüzünü seyretmeye devam ettim. Bugün çok sessizdi, acaba bir sorun mu vardı. Uzun bir sessizliğin ardından, Merih'in sıcak nefesini kulağımda hissettim;

"Seni özledim."

"Bende öyle."
Bir anda yattığı yerden doğruldu, bağdaj kurup oturdu.

"Bu annem olucak karıyla yine kavga ettim. Tatilimin içine etti. Anlamıyorum ki benimle derdi ne? Madem bakmayacaksın neden evlatlık edinirsin." İç çekip devam etti;

"Gerçi onu da suçlayamıyorum. Beni doğuran kadın sokağa atmışken, başkalarından ne bekleye bilirim ki. Beni kimse istemiyor Lamia!"

Her zaman konu anne-babaya geldiğinde olduğu gibi kahverengi gözleri yine doldu.

Komşumuz derya ablanın çocuğu olmamıştı. O yüzden daha 1 aylık bile olmamış, kapılarının önüne bırakılmış Merih'i evlatlık edindindiler. Bunu bir mucize gibi görmüş ve Merih'i çok sevmişlerdi. Ta ki 7 yıl sonra derya abla hamile kalana kadar. Şimdi Merih onlar için fazlalıktan ve sorundan ibaretti. Yattığım yerden doğruldum ve ona sıkıca sarıldım.

"Sen benim canımsın Merih. Hem boşversene anneni. Benim annem seninde annen unutma." Dedim ve zaten sarılı olan kollarımı daha da sıktım. Onun bu haline dayanamıyordum. Canım arkadaşım benim.

"Unuturmuyum hiç. Sen ve Büşra abla olmasa ben ne yapardım." Sarıldı sıkıca bedenime.

Kollarımı çektim. Gözleri daha fazla dayanamayıp akıvermişti biriktirdiği su damlacıklarını. Göz yaşlarını sildim ve ayağı kalktım. Onu kollarından tutup kaldırmaya çalıştım. Zor da olsa çekiştire çekiştire aşağı indirdim. Oturma odasına geçip tatil hakkında konuşmaya başladık, geçen zamandan haberimiz yoktu. Çalan telefonumun sesiyle konuşmamız bölündü, evet bölündü diyorum çünkü daha henüz bir şey anlatmış sayılmazdık ki, değil mi?
"Efendim annecim."
"..."
"İyi ama daha yeni geldim."
"..."
" Hadi ya o kadar oldu mu?"
"..."
"Tamam annecim geliyoruz hemen."
"..."
"Yok biz geliriz babama gerek yok. Hem fazla uzaktada değiliz. Öpüyorum annecim görüşürüz."
Saate bakıp Merih'e döndüm;

"Annem haklı zaman ne çabuk geçti? " pencereye bakıp devam ettim.

"Havada kararmış, hadi gidelim."

"Ya ben gelmek istemiyorum, yine tartışıcam annemle. Ben burada kalsam ne olur Lamia?"

"Saçmalama bebeğim burası güvenli değil, eve gitme bize gel. Ben izin alırım Derya abladan."

"İzin almana gerek yok, yokluğumu bile farketmezler."

Kalktık, ayakkabılarımızı giyip kapıya çıktık. Dışarısı baya karanlıktı. Babam gelse aslında fena olmazdı. Ama ağaç evin nerede olduğundan hiç kimseye bahsetmemiştik. Hemen yolun kenarında falan sanıyorlardı, oysa baya derindeydi. Bilseler asla kabul etmezlerdi o yüzden yalan söylemek zorunda kaldık. Merdivenleri inip toprağa bastık.

"Lamia ,içeride fener olacaktı. Böyle gidemeyiz ,bekle alıp geleyim."

"Tamam, bekliyorum."

Merdivenleri geri çıkıp içeriye girdi. Karanlıktan önümü göremediğim için Merih'in dediğini yapıp kıpırdamadan beklemeye başladım. Birden sert bir rüzgar esti ve kayboldu. Yüzüme düşen saçlarımı toplayıp etrafa bakındım. Sanki birileri konuşuyormuş gibi fısıltı sesleri duymaya başladım ama tam anlayamıyordum. Yavaşça sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım ki arkadan Merih bağırdı.

"Buldum feneri! " Yanıma gelip,

"Hadi gidelim "dedi. Ona duyduğum seslerden bahsettim.

"Bence baya yoruldun canım, garipten sesler duyman normal. Hem bunları bırakta bir hafta sonra doğum günü partin var." Durup bana döndü ve yanaklarımı sıktı, yürümeye devam etti.

"18 oluyorsun. "
"Evet çok mutluyum." Umarım yeni yaşım bana güzellikler getirir.

Sessiz sakin yürürken o fısıltıları tekrar duydum. Şüpheci iç sesime Merih karşılık verdi;

"Lamia, sanki birileri bizi takip ediyormuş gibi hissediyorum, bilirsin iç sesim ne derse çıkıyor o yüzden korkmaya başladım."

Haklıydı, ne zaman ne hissetse hep olurdu. Hisleri çok kuvvetliydi ve bu seferde haklı olmasından korkuyordum.

"Bu sefer bende öyle hissediyorum Merih, sesler duyuyorum sen duymuyormusun? "

"Hayır ben bir şey duymuyorum "
Adımlarımızı hızlandırdık, ve ardından koşmaya başladık. Soluk soluğa kendimizi yola atmayı başardık.

"Sence..gerçekten..takip mi..ediliyoruz?"

"Bilmiyorumm...hadi hemen....eve gidelim."dedim. Bizim yola çıkmamızla sesler kesilmişti.

Kapının önüne geldiğimizde elimi cebime götürüp anahtarlarımı aradım. Ama yoktular.

"Olamaz anahtarlarımı düşürmüşüm." Endişelenmeye başladım.

" Ormanda düşürmüşsündür koşarken. Merak etme bir şey olmaz." Kız da ki rahatlığa bak.

"Nasıl merak etmeyeyim, ormandaki o sesini duyduğum şeyler ne olacak ?" Beklediğimin aksine bir tepki verdi hanımefendi, gülmeye başladı.

"Saçmalama, kimse yoktu orada. Eğer olsaydı ormandan çıkmamızı mı beklerlerdi sence? " dedi ve sustu. Yüzüme bakmaya başladı. Haklısın dememi bekliyordu sanırım, ama emin değilim ki.

"Hadi ama Lamia, sesler duyduğunu söylüyorsun ama ben bir şey duymadım. Bence sadece karanlıktan korktuk ve hayali şeyler ürettik. Bu kadar basit, abartmaya gerek yok." Doğru söylüyordu.

"Ama sende takip edildiğimizi hissettiğini söyledin."

"Evet söyledim ama bu sadece bir his, doğru olacak diye bir şey yok. Ayrıca eve mi girsek artık hıı? "

" Ah evet." deyip kapıya vurdum.
***

Güzelcene karnımızı doyurup odama çıktık. Tavşan desenli pijamamı giyip Merih'e de pijama verdim. Yatağa girip yarım kalan muhabbetimize devam ettik. Bir süre sonra uykuya daldık.
***

Perdenin çekilme sesine uyandım.

"Günaydın annecim" deyip kalkıp yanağını öptüm canım annemin.

Merih hala uyuyordu. Anneme Merih'i gözlerimle işaret edip sinsi sinsi güldüm, annemde bana eşlik etti. Yatağa yaklaşıp Merih'in üzerine sıçradım, yanaklarından öpmeye başladım. Mırıldanıp nevresimi başına çekmeye çalıştı ama ben dururmuyum nevresimi üstünden çekip öpmeye devam ettim.

"Yaaaağğğ! kalk üstümden. Büşra abla al şu kızını üstümden sabahın köründe uyandırıyor beni!" Annem gülüp ;

"Sabahın körümü ? Saat onbir buçuk oldu kızım."dedi.

Uykuya doyamayan bebeği yatakta bırakıp odamdaki lavobaya gittim, elimi yüzümü yıkadım. Odamda Merih'in mırıldana mırıldana üstünü giymesini dinledim. Odaya geçip;

"Ben bahçeye iniyorum, Buddy'e yemek vereceğim." deyip odanın kapısına yöneldim.

"Üstünü değişseydin bari." diyen arkadaşımı umursamadan omuz silkip odadan çıktım ve kapıyı arkamdan kapadım.

Merdivenleri inip mutfağa geçtim. Kahvaltı hazırlayan annemin tekrar yanağına yapıştım. Güzelcene öpüp bir de ısırdım. Annem gülmeye başladı. Sıra masada gazete okuyan babama gelmişti. Babamıda güzelce yanağından öpüp oturma odasındaki bahçe kapısından arka bahçeye çıktım, Buddy'nin yanına gittim. Beni görür görmez koşarak havlamaya başladı. Kucağıma alıp sevmeye başladım. Arka bahçemizin bitişiği orman olduğundan çok güzel kuş sesleri geliyordu. Buddy kucağımdan yere atlayıp havlayarak ormana doğru koşmaya başladı. Çok hızlıydı. Peşinden koşmaya başladım, ama çoktan ormana girmişti.

"Buddy, buraya gel oğlum... Buddy."

Tamamen gözden kayboldu ve artık havlama seside gelmiyordu. Yürümeye devam edip tekrar ;

"Buddy!" Diye bağırdım.

Ama yoktu işte yoktu! Gözlerim doldu. Çaresizce yerde ki kütüğün üzerine oturup bekledim. Koşma sesi duymamla ayağı kalkmam bir oldu, etrafıma bakındım ama kimse yoktu. Gözlerimi kapatıp sesi dinlemeye başladım. Evet! biri koşuyordu. Ve konuşma sesleri.. Bu sefer daha belirgindi. Yani hiç değilse sesin sahibinin erkek olduğu anlaşılıyordu. Gözlerimi açıp korkuyla etrafa bakındım, ve yine kimse yoktu.

" Merhaba."
Duyduğum sesle irkilip arkama döndüm ve dengemi kaybedip yere düştüm.

***

Multimedyadaki kızımızın kendisi Lamia olur 😊

Bölümü bitirdikten sonra beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum 😍

Continue Reading

You'll Also Like

623K 49K 53
Tüm dünyam gözümün önünde yok olurken, tek başımaydım. Cızırtılı sokak lambalarının altında yürürken orada, karanlıkta ses çıkarmadan beni izledikler...
402K 12.5K 51
işten eve dönerken ıssız bir ormanda duyduğu sesin peşine gitti ve bu bulunduğu yer onun hayatının değişim noktasıydı. * * * * * İLK KİTABIM OLDUĞU İ...
2.7K 702 5
Ruhsuzca sırıttı ve dilini damağına vurarak cıkladı. "Sen bugünden sonra Akrep'in zehrini taşıyan bir Zehre'sin." Beni düzeltirken, elanın mahkûmu ol...
831K 61.6K 77
"Eğer farklıysak..." Kelimeler boğazında düğümlenmiş, cümleyi tamamlayamamıştı. "Biz kardeşiz. Bundan en ufak bir şüphe duymuyorum." diyerek yatıştır...