KIZIL EJDERİN UYANIŞI

By BlackkRain

1M 96.8K 17.2K

KIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı... More

TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
SON
TEŞEKKÜRLER!
ÇOK ÖZEL BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
~~DİANA~~

75. BÖLÜM

8.4K 865 198
By BlackkRain


Rein nefes nefese doğruldu.

"Lanet olsun!" diye kükredi Dha kafasının içine.

Rein nefesini düzenlemeye çalışırken odanın boş olduğunu gördü. Babası ve Kathra çoktan kalkıp gitmişti. Bu onun da işine gelirdi. Kimseye ne olduğunu açıklamamak için yalan söylemek zorunda kalmayacaktı.

Rein sinirlenerek dağılmış örtüleri üzerinden attı ve ayağa kalktı.

"Daha fazla dayanamayacağım" diye mırıldandı Dha'ya. "Bu işi hemen şimdi, bugün halledeceğiz!"

"Bak ben de sinirliyim ama.." dedi Dha sakin kalmaya çalışırmış gibi çıkan sesiyle. "..ani kararlar vermeyelim."

Rein Lukan'ın rüyasındaki mutlu hallerini hatırlayınca odanın içinde dolaşmayı bıraktı ve durdu. Onu rahatsız etmekten zevk alıyordu ve bunu Rein'e göstermekten kaçınmıyordu. Çok sinir bozucuydu. Bir türlü onun rüyalarına girmesine engel olamıyordu. İlk kez rüyasına girdiğinden bu yana sürekli rüyalarına gelip duruyordu. Bugün onuncu kez rüyasını kabusa dönüştürmüştü.

Rein'i sadece geceleri değil gün içinde de rahat bırakmıyordu. Bazen durduk yere onun uğursuzluğunu hissediyor ve böylece izlendiğini anlıyordu. Rein onun hayatta olduğunu ve kendi peşinde dolandığını biliyordu ama kimseye söylememişti. Söylerse çıkan karışıklıkta Lukan'ın kaybolacağını ve birden karşısına çıkana kadar onu asla bulamayacağını hissediyordu. Şimdiyse onun kendisinin peşinde olmasını kullanabilirdi.

Lukan ailesine zarar vermeden önce bunu yapacaktı.

"Dha.. onun güçlenmesine izin vermeden bunu halletmeliyiz demiştin. Neyi bekliyoruz ki? Ben artık onun rüyalarıma girmesini istemiyorum!"

"Öyle demiştim ama.." dedi Dha yavaşça. "..bilemiyorum. Sadece.. sana bir şey olmasını istemiyorum."

Rein onun endişesiyle biraz sakinleştiğini hissetti.

"Olur mu olmaz mı bilemem" dedi onu rahatlatmak için yavaşça konuşarak. "Ama periler de yanımda olacak sen de. Lukan ise tek başına. Ne ejderhalar var yardımına gelecek ne de başka biri. Üstelik gücünü toparlayabildiğini de sanmıyorum."

"Ya tuzağımıza düşmezse?" diye sordu Dha. "İkinci bir planımız daha olmalı, acele etmemeliyiz."

"Peşimizden gelecek.." dedi Rein düşünceli bir sesle.

Lukan'ın onu izlediğini biliyordu. Gittiği zaman mutlaka peşinden gelecekti. Çünkü onun Ayana'nın yanına gidip gitmeyeceğini bilmiyordu. Rein onu böyle ortaya çıkaracaktı.

Rein Dha'nın tereddütünün sebebini de biliyordu. Dha geçen sefer olduğu gibi Rein'e gücünü verdiğinde Rein'e bir şey olmasından korkuyordu. İkisi de değişiyordu bu yüzden birbirlerine ne olacağını ikisi de bilmiyordu. Dha Rein'le gücünü paylaşamamaktan ve daha da ötesi Lukan'ın karşısında Rein'i zayıf düşürmekten korkuyordu. Rein de kendisine değil Dha'ya herhangi bir şey olmasından korkuyordu.

Ama bir şeyler yapmazsa da delirecekti.

"Bugün değil.." dedi Dha düşüncelerini bölerek. "İki gün sonra. İki gün içinde sana ve perilere öğretmek istediğim bir şey var. Her şeye hazırlıklı olmalıyız."

Dha'nın kararlı çıkan sesi Rein'in içindeki küçük tereddütü ortadan kaldırdı. Rein odasının kapısı çalana kadar onun anlattıklarını dinledi ve ona ne düşündüğünü söyledi. Kapısı çalınıp yavaşça açıldığında suçüstü yakalanmış gibi irkildi ve ayağa kalktı.

"Uyanmışsın" dedi Cynan içeri girip onu ayakta gördüğünde. "Kahvaltıya çağırmak için gelmiştim."

"Ah.. tamam" dedi Rein normal davranmaya çalışarak. "Üzerimi değiştireyim ben."

"Bir şey mi oldu?" diye sordu Cynan, o dolabına doğru yürürken. Rein arkası ona dönükken konuştu.

"Hayır, bir şey olmadı" dedi başını sallarken. "Fazla uyudum ya başım ağrıyor biraz.."

"Bu çocuğa yalan söyleme bence" dedi Dha gülerek. "İkizler yüzünden hemen anlıyor. Hele senin gibi yalan söyleyemeyen birinin onun karşısında hiç şansı yok."

Rein dönüp Cynan'a baktı.

"Öyle diyorsan.." dedi Cynan ona kaşlarını çatarak. Gözleri 'Başını belaya sokarsan seni öldürürüm' diyordu. Rein ona hafifçe gülümsedi.

"Hemen hazırlanıyorum."

O giyinirken Cynan konuşmaya devam etti.

"Bak Rein.." dedi yumuşak bir sesle. "Ben seni diğerlerinin yaptığı gibi kısıtlamak istemiyorum çünkü buradaki herkesten akıllı olduğunun farkındayım. Akıllısın ve inanılmaz olgun davranıyorsun.. ama işte senin de bir ayarın yok. Beni endişelendiren bu, anlıyor musun?"

"Çok doğru söylüyor" dedi Dha. "Adam haklı."

"Dha!" diye bağırdı Rein ona zihninden. "Sen kimin tarafındasın!?"

"Tamam tamam kızma" dedi Dha gülerek. "Senin tarafındayım tabi.. bu seferlik."

"Dha!"

"Rein?"

"Ha evet, anladım seni" dedi Rein, Cynan'ın seslenmesiyle kendisine gelerek. "Dha bir şey diyordu da o yüzden.."

"Anladıysan sorun yok" dedi Cynan dikkatle Rein'e bakarak. "Dha da demek istediğim şeyi anlamıştır umarım?"

Rein güldü. Dha kafasının içine homurdandı.

"Anladı, merak etme" diye mırıldandı Rein gülmeye devam ederken. Çevresindekilerin Dha'ya bir şey söylemesi onu çok mutlu ediyordu. Çünkü Dha'yla konuşan tek kişi Rein olmamalıydı.

Rein kahvaltıdan sonra babasıyla beraber Theo amcasının odasına gitti. Dha ondan bir büyü kitabına bakmasını istemişti. Rein çaktırmadan o kitabı aldı ve odasına geçerek Dha'nın istediği bilgileri buldu.

İşler ters giderse diye Rein Lukan'ı hapsedecek bir bariyer hazırlayacaktı. Bu Dha'nın fikriydi ama Yuran ve Raviel bunu ikisinin yapabileceğini söyleyince Rein bu işi onlara verdi. Dha da böylesinin daha iyi olacağını söylemişti.

İki gün boyunca yapacağı şeyleri ayarladı. Perileri de bu konuda ona yardımcı oldu. Rein onların varlığına minnettardı.

Rein o gece rüyasında Lukan'ın varlığını hissettiğinde Dha'nın dediği gibi yaptı ve rüyasındaki babasıyla Ayana hakkında konuştu. Yarın yola çıkıp onun yanına gideceğini söyledi. Lukan rüyasında karşısına çıkmadı ve Rein Dha'nın planladığı gibi onun yemi yutmuş olmasını diledi.

"Hazır mısınız?" diye sordu Rein perilerine. Perileri güneş doğar doğmaz yanına gelmişti.

"Son bir kez daha sormak istiyorum Rein" dedi Yuran yavaşça. Yüzü gergindi. "Bunu böyle yapmak istediğine emin misin? Babana söylemek istemediğine emin misin?"

"Eminim" dedi Rein kararlılıkla. "Lukan'ın çevremde geziniyor olması beni deli ediyor. Her an sevdiğim birine zarar verebilecek olması beni korkutuyor. Onun derdi benimle bu yüzden bunu ben halletmeliyim. Bana bir şey olursa buraya gelip babama söyleyebilirsiniz ama şimdi bundan kimsenin haberi olmayacak."

Rein 'yürüyüşe gidiyorum, hemen dönerim' yazdığı kağıdı yatağının üstüne koydu. Dün herkesin bugün bir işi olduğundan emin olmuştu. Kimse ona bakmaya gelmeyecekti. En azından akşama kadar. Akşam yemeğini hep birlikte yediklerinden o zamana geri dönmesi gerekiyordu.

"Hadi gidelim" dedi Rein.

Raviel yanına yaklaştı. Elini kolunu sallayarak saraydan çıkamazdı çünkü aşağıda bir sürü asker vardı. Bildiği tüm gizli geçitler de dedesi tarafından kapatıldığından Rein hava perisinin yardımıyla saraydan çıkacaktı.

"Çok yüksek" diye mırıldandı pencereden baktığında. Sonra Raviel'e bakıp gülümsedi. "Beni düşürme sakın."

"Sanki düşürürüm de.." diye homurdandı Raviel ve pencereden çıkıp havada durdu. Rein onun kendisine uzattığı eli tuttu ve derin bir nefes alarak boşluğa adım attı.

"Vay be havada duruyorum!"

Rein ayağını kaldırıp indirdi. Sanki ayağının altında boşluk değil de toprak varmış gibiydi. Sertti. Rein Raviel'in çekiştirmesiyle ileri doğru bir adım attı.

"Senin için havayı sertleştiriyorum" dedi Raviel. "Şimdi izninle, biri seni görmeden hızlıca yere inelim."

Raviel kolunu onun omzuna doladı ve birlikte hızla alçalmaya başladılar. Düşüyorlarmış gibi Rein'i korkutacak bir hız değildi bu. Rein kalbinin heyecanla kasıldığını hissetti.

Babasının anlattığı gibi gökyüzünde olmak güzeldi.

"Gökyüzü.." diye fısıldadı Dha özlemle. Onun için bunun anlamı Rein için olduğundan farklıydı.

O ejderha olandı. Gökyüzüne ait olandı.

Uçuşları kısa sürdü. Bahçeye yavaşça indiler. Yuran uzanıp Rein'in dağılan saçlarını düzeltirken Raviel'e çemkirdi.

"Ne yaptın ya? Üstü başı dağılmış.."

"Uçuyoruz yani normal bu" dedi Raviel Yuran'ın ellerini itip Rein'den uzaklaştırarak. "Bırak ben düzeltirim."

"Ben senin-"

"Hey sakinleşin.." diyen su perisi Rein'den önce araya girdiğinde Rein gülümsedi. "Şimdi burada oyalanmanın zamanı mı?"

"O haklı" diyerek aralarından çıktı ve su perisinin yanında durdu Rein. "Hadi biri görmeden gidelim."

Yuran elindeki pelerini Rein'in üzerine örttü ve onu iyice gizledi. Su perisi ve hava perisi çok dikkat çektiğinden görünmez olduğunda Yuran da başka bir pelerinle kendisini gizledi.

"Şimdi olması gereken tek şey Lukan'ın bizi takip etmesi" dedi Rein Dha'ya gergin bir sesle.

Diğerlerinden uzaklaşıyor olmak onu biraz rahatlatıyordu ama biraz da korkutuyordu. Rüyalarında Lukan hep diğerlerine zarar veriyordu ve Rein bunun gerçekleşmesinden korkuyordu.

Ya Lukan onu takip etmeyip diğerlerine zarar verirse?

Bu düşünceyle saraydan uzaklaşırken gergindi. Olabildiğince hızlı ilerliyordu ama hala Lukan'ın onu izlediğine dair bir şey hissetmemişti. Saraydan çıkıp -duvarın üstünden atlamasına Raviel yardım etmişti- ormana daldı. Yuran ona yol gösteriyordu. Önceden gelip ormanda uygun yeri bulmuştu. Sarayın arkasındaki bu ormanın ağaçları çok sıktı ve Yuran bir boşluk yaratmak için birkaç tane ağacı köklediğini söylemişti. Daha sonra yerine yenilerini dikecekti.

Rein ormanın içinde yürürken hissettiği uğursuz hisle gülümsedi.

"İşe yaradı!" dedi Dha'ya. "Bizi takip ediyor!"

"Dikkatli ol" diye fısıldadı Dha.

"Tamam.." dedi Rein.

Büyünün dışarı çıkmak için bedenini zorladığını hissederken Yuran'a fısıldadı.

"Ne kadar var?"

"Az kaldı" diye cevap verdi Yuran. "Çok az kaldı."

Dediği gibi kısa bir sürenin ardından küçük bir boşluğa çıktılar. Rein ileri doğru yürüyüp boşluğun ortasında durdu ve pelerinin başlığını indirdi.

Derin bir nefes aldıktan sonra geldiği yola döndü ve etrafı süzdü. Tabi ki hiçbir şey görünmüyordu. Lukan'ın inanılmaz bir kendini gizleme becerisi vardı.

"Çık ortaya!" diye bağırdı Rein onu hissettiğinde. "Burada olduğunu biliyorum!"

Yuran bir anda yok olduğunda Raviel ve su perisi görünür oldu. Toprak titreşmeye başladığında ağaçların arasında bir gürültü koptu ve Lukan açıklığa fırladı. Yuran hemen arkasındaydı.

"Buldum onu!" dedi Yuran sertçe. "Raviel!"

Raviel geriye çekildi ve bulundukları açık dairede Yuran'ın tam karşısına gelecek şekilde durdu. İki peri de ellerini iki yana açtığında Rein etrafa yayılan toprak-hava karışımı güce gülümsedi. Dha'nın önerisiyle perilerin yapacakları hapsetme bariyeriydi bu. Aynı zamanda Rein'in kullanacağı gücü diğerlerinin hissetmesine de engel olacaktı. Böylece kimse buraya gelemeyecekti.

Rein'in hissettiği kadarıyla perilerin oluşturduğu bariyer çok güçlüydü. Rein onların güçlerinin uyumu ile gurur duydu.

"Onları bariyeri bozmak durumunda bırakmamalıyız" dedi Dha. "Şu anda bize yardım edemezler, dikkatlerini bozacak bir şey yapmamalıyız."

"Yaralanmak gibi mi?" diye sordu Rein. "Evet biliyorum, kaç gündür bunu konuşuyoruz."

"İyi, bil de" dedi Dha.

"Bana tuzak kurdun.." diye konuşarak Rein'e baktı Lukan. Simsiyah kıyafetleri içinde bir gölge gibiydi. Siyah saçları kısacık kesilmişti ve yüzü yorgun görünüyordu. Ama onunla ilgili değişikliklerden en tuhafı gözleriydi.

Rein onun gözlerinde insani bir parıltı gördüğünde kaşlarını çattı.

"Evet ve sen de tuzağa yakalandın" dedi Rein sertçe. Lukan ona doğru bir adım attı ve durdu. Gözleri Rein'den kayıp yanında duran su perisine takıldı ve sinirle kısıldı.

"Element perileri sadıklarmış, tabi ki de öyleler değil mi?" diye konuştu Rein'e bakarak.

"Onu suçlayamam" dedi Rein. "Senin yaptıklarından sonra!"

Lukan güldü. Ama bu mutlu bir gülme değildi. Rein onun hayal kırıklığını anlayabilmesine sinirlendi. Lukan'a karşı yumuşamayacaktı.

O annemin katili, dedi kendi kendine. Şimdi ne halde olursa olsun bir sürü insanı öldürdü!

Lukan gülerken bir anda kasıldı ve sendeleyerek dizlerinin üstüne düştü. Su perisinin etrafındaki güç dalgalanıp yayıldı ve Rein'in etrafını sardı. Rein denizin ferah kokusuyla gevşeyip büyünün bedeninden sızmasına izin verdi.

"Dikkat et Rein" dedi Dha. "Onu izlemeyi bırak da etkisiz hale getir! Ne yapacağı belli olmaz bu köpeğin!"

"Bekle biraz Dha.." dedi Rein kaşlarını çatıp Lukan'ı izlerken. Bir şeyler tuhaftı.

Lukan tuhaftı ve Rein bunun nedenini öğrenmek istiyordu.

Lukan acıyla inledi ve doğrulmaya çalıştı. Acı içinde ve oldukça savunmasızdı. Dha'nın dediği gibi yapıp ona saldırsa Lukan'ın karşı koyabileceğini sanmıyordu ama Rein onun yapmaya çalıştığı şeyi sadece izledi.

Lukan ayağa kalkamayınca ellerini sinirle yere vurdu.

"Numara yapmıyor" dedi Rein Dha'ya şaşkınlıkla. "O ayağa kalkamıyor.."

"Kalkmazsa kalkmasın" dedi Dha sinirli bir sesle. "Daha neyi bekliyorsun!? Hadi Rein!"

Rein Dha'nın büyüsünün kendi büyüsüne karışmasına ve Lukan'ın üzerine ilerlemesine dayanamadı. Vahşileşen büyüyü hızla kendisine çekti ve Lukan'a ulaşamadan durdurdu.

Yapamazdı ki!

Lukan böyle acınası bir durumdayken nasıl yapabilirdi? Düşüncesi bile midesini bulandırıyordu.

"Sen.." dedi Lukan'a doğru bir adım atarak. Lukan öfkeli bakışlarını Rein'e doğrulttuğunda Rein onun gözlerinden gözlerini çekti ve öfkeyle kasılmış çenesine baktı.

Lukan'ın gözlerindeki yalnızlığa bakmak istemiyordu.Çünkü Lukan'ın gözlerindeki insani duygulardan etkilenecekti. Kendisini tanıyordu.

"Evet ben!" diye bağırdı Lukan öfkeyle. "İyileşemedim! Yaşıyorum ama iyileşemiyorum!"

"Kendi kendine geber pislik!" diye bağırdı Dha kafasının içinde.

"Neden?" diye sordu Rein fısıldayarak.

Anlamaya çalışıyordu. Lukan'ın şimdiye kadar gücünü toparlamış olmasından korkuyordu ama Lukan daha iyileşememişti bile! Neden böyleydi? En başından yaşaması dahi yanlıştı ama hayatta kaldıysa neden iyileşemiyordu?

"Neden hayattayım mı?" diye sordu Lukan Rein'e. "Sen neden hayattaysan ben de ondan!"

"Hayır.. neden iyileşemiyorsun?" diye konuştuğunda Rein, Lukan'ın öfkesi dağılıp yerini şaşkınlığa bıraktı.

"Sana ne ki bundan.." diye mırıldandı Lukan. Sonra tekrar ayağa kalkmaya çalıştı ve bu kez başardı. Rein onun ayakta duran bedeninin titrediğini görebiliyordu.

"Neden ejderhaları öldürdün?" diye sordu Rein birdenbire. Sadece aklından geçen sorulardan biriydi ama dudaklarından dökülüvermişti. "Neden kendi babanı öldürdün?"

"Sana ne bundan?!"

Lukan bağırırken ona doğru bir adım attı sonra bir adım daha attı ve üçüncüde tekrar yere düştü. O acıyla ve öfkeyle haykırırken Rein sadece izledi.

"Sen ilk anını hatırlıyor musun?" diye sordu Lukan bağırmayı bıraktığında. Yere eğik olan başını geriye attı ve konuşurken gökyüzüne baktı.

Rein onun böyle acınası olması karşısında ne hissedeceğini bilemiyordu. Ona öfkeliydi ve ondan nefret ediyordu ama yine de bir parçası.. ona acıyordu.

"Ben hatırlıyorum.." diye gülerek devam etti Lukan. Rein'in cevap vermesini beklememişti. "Gözlerimi açtığımda annem olan yani beni doğuran kadın bana lanetler okuyordu.. beni doğurduğu için kendine lanet ediyordu. Sonra ne yaptı biliyor musun?"

Susup Rein'e bakmak için başını eğdiğinde Rein cevap vermedi. Lukan ağlıyordu. Yüzünde bir gülümseme vardı ama ağlıyordu. Rein ellerini sıktı.

"Rein.." dedi Dha uyaran bir ses tonuyla.

"Beni bıçakladı" dedi Lukan gülümsemeye devam ederek. "O acıyı hala hatırlarım. Göğüs kafesimin altına soktuğu bıçak yerinden hiç ayrılmamış gibi.. her neyse o gün ölmedim tabi. Ne yaptığımı anlamadan o kadını öldürdüm ama bu bir çeşit kendini savunma olayıydı anlıyor musun? Ben zaten doğar doğmaz katildim bu yüzden bana şunu bunu neden öldürdün demeyi kes!"

"Ama senin annen Phandor'da-"

"O kadın benim annem değildi" dedi Lukan. "Beni o gün bulan bir büyücüydü. Gücümü hissedip gelmişti. Beni iyileştirdi ve büyüttü.. amacı tabi ki beni kullanmaktı. Eh ben de istediklerini yaptım. İkimiz de güç arzuluyorduk.. yanımda olup beni anlamaya çok yaklaşan tek insandı.."

"Babanı neden öldürdün?" diye sordu Rein onun duygularına kapılmamak için. Ona karşı hissettiği acımanın büyümesine izin vermeyecekti.

Vermemeliydi değil mi? Lukan bunu hak etmiyordu.. öyle değil mi?

"İzini sürdüm, buldum ve öldürdüm" dedi Lukan. "Bunda anlamayacak ne var da sorup duruyorsun? O ejderha beni doğuran kadına tecavüz etmeseydi ben hiç doğmayacaktım-"

Lukan söylememesi gereken bir şeyi söylemiş gibi bir anda sustu. Rein onun yanlış mantığına kaşlarını çattı. Bütün hayatını keşke doğmasaydım diyerek mi geçirmişti?

Hayır hayır.. ona karşı merak duymamalıydı. Yaptığı yanlışların sebebi ne olursa olsun sonuç değişmiyordu.

"Sen neden böylesin?!" diye bağırdı Lukan ayağa kalkmaya çalışarak. Bu kez tek denemede ayağa kalktı ve Rein'e doğru yürümeye başladı. Adımları yavaş, yüzü acı doluydu. Yine de konuşmaya devam etti. "Neden tek başına değilsin? Neden katil değilsin? Kimseyi öldüremiyorsun bile! Acınasısın!"

Rein Lukan'ın gücünü hissettiğinde gerildi. Bunu yapmak istemiyordu. Duyduklarından sonra öfkesi sanki buzla kaplanmış gibiydi, içini yakmıyordu.

"Yapma.." diye fısıldadı üzerine doğru gelen Lukan'a kendini tutamayarak. Bu yaşamı boyunca onu kendisinden iğrendirecekti.

"O kadar acınasısın ki.." dedi Lukan gülerek. Büyü kullanmak onu daha da zorluyormuş gibi öksürdü ama durmadı. Büyüsü Rein'in büyüsüne çarptı ama çok zayıftı. ".. sana bakmak gözlerimi acıtıyor!"

Söylediği her kelimeyi kendisine söylüyormuş gibiydi. Rein başını iki yana salladı. Böyle olmamalıydı.

Lukan'ın gücü azıcık arttı ve vahşileşerek Rein'in gücüne sataştı. Rein Lukan'ın üç adım ötesinde duran gözlerine baktı ve orada en kötüsünü gördü.

Onun da hayalleri vardı.

Ne yapmış olursa olsun pişmanlıkları vardı.

Su perisi hafifçe omzuna dokundu ve yanından geçip gitti.

"Ben yaparım.."

Rein onun neyi söylemek istediğini anlarken ağzını açıp da ona dur diyememişti. Annesinin gülümsemesi gözünün önüne geldiğinde Rein gözlerini kapattı ve sızan gözyaşlarını sertçe sildi.

Ona kötü hissettiren şey şu anda kimin için ağladığını bilememesiydi.


Yeni bölüm>> 03.02.2018

Geç kaldım biraz, üzgünüm : (

@sasanane1234 ve @black_icon bir saat geç oldu ama yine de doğum gününüz kutlu olsun!





Continue Reading

You'll Also Like

10.2K 254 15
Erkekler inatçı, kadınlar inatçı Aşk hepsinden inatçı... Benim hayal gücüme göre devam eden İnadına Aşk... 33.bölümden devam TAMAMLANDI
7.3M 282K 50
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
145K 6.2K 14
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
685K 72.5K 74
Hayatınızdan hiç de memnun olmadığınızı düşünün. Çok yanlış yaptığınızı, hem de haddinden fazla çok. Sonra bir gün uyandığınızda kendinizi 17 yaşınd...