Aşkın Ritmi #Wattys2017

By freddieasigi

248K 6.8K 2.6K

* Nokta koyarsın ve her şey baştan başlar. * Küçük bir kızla koca bir adamın hikâyesi! * Aşkın Ritm... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8'1"
Bölüm 8'2"
Bölüm 9'1"
Bölüm 9'2"
Bölüm 9'3"
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 12'2"
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37- FİNAL
Özel Bölüm 1
YATAĞIMDAKİ KIZIL
Özel Bölüm 2

Bölüm 32

1.8K 102 110
By freddieasigi

Aslında uzun zaman bölüm atmayacaktım ama sırf ozlemxd_ istediği için, o kadar uğraştığı için atıyorum. Burdan ona benden bir sürü muck 😍😍😙😙😙

Yav olum şu vote konusunda bir anlaşalım. Vote verince kimsenin elinde siğil çıkmıyor, hiç bir hayvanın nesli tükenmiyor... daha sayardım üşendim. Allah sizi bildiği gibi yapsın emi, son iki bölümün vote sayısı yerlerde kardeş ben size ne yaptım yav.

Neyse kdkejejekek

BÖLÜM SINIRI(CİDDİYİM) 20 VOTE 200 YORUM. Beni ele güne rezil etmeyin, şu yarışmada istediğimizi elde edelim. Okunma iyi ama vote yorum sayısı yerlerde. Diğer bölümlere vote atmayan da atsın lütfen, bir kaç kişi yorum sınırını tamamlamak için çırpınıyor, Özlem arkadaşından vote vermesini bile istemiş, yaptığı onca şeye rağmen. Diyeceğim o ki bu kitap sadece Betty, Özlem, Yaren, Sinem, Sahurecrtn(kız o nerde ya), Hazal,.. onlarla ilerliyor, onlar olmasa yazmak da istemezdim. Siz de herhangi bir yorum yapmıyorsunuz, bari vote verin. Bir sonraki bölüm vote veren herkese gelecek.

Ve artık yazarın bakış açısıyla yazacağım, karakterlerden yazarsam mümkünatı yok, kitap bitmez.

Başlıyoruuuum.

Yazarın bakış açısı(Yaşar diye okumayın, yazar o)

Yaşar koltuğa daha çok yaslanırken Cemre sıkıntıyla salonun içinde volta atıyordu.

"Senin yemek yapabileceğini düşünmüştüm," dedi Cemre, hafif de pişmanlıkla. Yaşar inanamazca ona baktı.

"Şakaysa hiç komik değil, şaka değilse çok komik," dedi yorgunca. Yorucu geçen bir günün ardından eve geldiğinde kardeşinin tüm arkadaş grubunu eve davet ettiğini öğrenmişti. Deniz'in gelip gelmeyeceği içinde büyük bir sıkıntı yaratırken yemek sorunu ortaya çıkmıştı. Ayrıca eşofmanlarını giyip rahat rahat koltuğa yayılma isteği içerisindeydi. Misafirler gelince, her ne kadar onları hiç misafir gibi görmese bile, her türlü şık olması gerekecekti. En azından takım elbise giymeme gerek yok diye düşündü, biraz da olsa rahatlamıştı.

"Deniz ile Cansu'nun evindeyken bir ara bizde toplanalım dediğim için," dedi Cemre, ardından ekledi, "dün de neşeli olduğum bir ana denk geldi işte, hazır herkes ordayken çağırayım diye düşündüm."

Yaşar, odasına gitmeden önce kardeşinin omzunu sıvazladı,

"Kızım, onlar yabancı değil ki. Niye telaşlanıyorsun," dedi sakince. Cemre aksine telaşlı görünmüyordu, onun nasıl hissettiğini ses tonundan anlayabilirdiniz.

"Haklısın," diye derin bir nefes alıp verdi Cemre. "Orhan, Cansu, ikizler, Görkem, falan."

Yaşar beklediği ismi duyamamanın verdiği üzüntüyü gizlemeye çalıştı, Cemre aniden,

"Ha bir de İlhan işte," dedi. Yaşar pes etmişti,

"Biliyorum dün kafede olan kişiler işte," dedi, merdivenleri çıkmaya başlarken Cemre arkasından seslendi.

"Deniz'i de Cansu çağıracak, söyledim ona," dedi, Yaşar tepki vermemeye çalışarak yürümeye devam etti, kardeşinin aralarının bozuk olduğundan haberi yoktu.

"Gizle sen Yaşar efendi, gizlemeye devam et. Sanki abimi tanımıyorum," dedi Cemre Yaşar gözden kaybolduğunda. Hemen bir restoranı arayıp yemek istemeliydi, abisiyle sonra ilgilenirdi.

Yaşar odasına vardığında sinirle kapıyı sertçe kapattı. Kendi kendine durmadan kızıyordu, Deniz haklıydı işte. Niye uzatıyordu ki? Onun kalbini kırmıştı, hem de Sevgi'nin saçmaladığı gün. Kravatını hırsla çıkardı, Deniz onun yüzünden hak etmediği bin türlü şeyle karşı karşıya gelmişti zaten. Şimdi de ona güvenmediğini sanıyordu Deniz. Güvenmemek değildi bu Yaşar için, bir korkuydu.

Hızlıca bir kot pantolon ve bir tişört çıkardı. Herhalde İlhan onu görseydi, 'zenginsin ama böyle mi giyiniyorsun' diye şaşırırdı. Kıyafetlerini giydiğinde aşağı indi,

'Küçük bir işim var, geleceğim," diye seslendi Cemre'ye. Cemre onunla ilgilenecek durumda değildi, konuştuğu kişiye sert bir şekilde söylenmekle meşguldü. Abisi çıktığında Cemre konuşmasını bitirdi, insanlara bir şeyi defalarca söylemekten nefret ediyordu. Yok şöyle mi olsun böyle mi... zaten başta her şeyi ayrıntılı bir şekilde söylüyordu, onaylatılmaya ne ihtiyacı vardı ki söylediklerinin?

Abisinin çıktığını, üst kata doğru,

"Ben yemekleri istedim," diye seslenip de cevap alamadığında fark etti. Ah şu erkekler, diye söylenip hazırlanmaya gitti.

Yaşar giriş katına inince Orhan'ın asansörün önünde beklediğini gördü, elindeki çikolatayı hunharca yiyor, insanların garip bakışlarına aldırmıyordu. Açık kahve saçları her zamanki halinde değildi, besbelli şekil vermeye çalışmıştı. Ona hiç bulaşmadan çıkmak daha iyi düşündü, danışmaya yaklaşıp arabasını getirmelerini istedi, Orhan da o ara asansöre binmişti, Yaşar dışarı çıktığında kırmızı üniformalı vale de arabasının yanında bekliyordu. Hiç bir nezaket cümlesi söylemeden arabasına atlayıp gazı kökledi.

Orhan zile tekrar bastı, tekrar açan olmayınca hızla Yaşar'ı aradı, içinden,

"Pis plaza insanları," diye söylendi. Yaşar telefonunu açmadı, hemen sonra,

"Cemre evde." diye bir kısa mesaj yolladı. Orhan oflayarak Cemre'yi aradı.

"Efendim?" diye açtı telefonunu Cemre. "İşim var Orhan," diye ekledi.

"Kapıdayım Cemre," diye söylendi tersçe Orhan. O hiç üşenmeden saçına bile şekil versin, kız gelip kapıyı bile açmasın.

"Bekle," dedi Cemre ve Orhan ifadesiz yüzündeki değişiklikleri düşünmeye başlayıp kendi kendine güldü. O kızı deli etmeye bayılıyordu.

Kapı hızla açıldı, Orhan kapının önündeki asi açık kahverengi gözlere hayranlıkla bakarken kızın dudağının kenarı kıvrıldı ve gülmeye başladı. Orhan, 'ne var' dercesine Cemre'ye bakmaya başladı, Cemre,

"Hiç bir şeyi düzgünce yiyemiyorsun, değil mi," dedi gülerek ve kapının önünden çekildi. Orhan içeri geçti, elindeki çikolata çöpüne en büyük düşmanıymış gibi baktı, Cemre yarım kalmış makyajına söylenerek tekrar üst kata çıkmaya başladı.

Orhan, kızı izlerken çikolata çöpüyle konuşmaya başladı.

"Her şeyi mahvettin, tadın güzel ama pisliğin tekisin. Saçlarımı gördün mü, çok daha yakışıklı olmaya çalışırken, hoş daha ne kadar yakışıklı olabilirim ki, sen gelip her şeyi mahvediyorsun!" Sonra fısıldayarak ekledi.

"Kızı güldürdün en azından, aferin."

Cemre, yazlık elbisesini giydi, dalgalı saçlarını açık bırakıp makyajını da tamamlayınca aşağı indi ve Orhan'ı koltuğa yayılmış elinde bir salkım üzüm yerken buldu. Hemen bağırdı,

"Orhan, koltukları mahvettin!" Orhan telaşla yerinden zıpladı,

"Ney," dedi korkuyla, Cemre bu sefer onu öldürecekti, içinden Fatiha okurken, Cemre eline bir yastık alıp kafasına kafasına vurmaya başladı.

"Bir de yüzünü yastıklara sürmüşsün ya, gerizekalı! Önce bir ağzını temizleseydin! Çikolata çöpün yerde, üzümü de hayvan gibi yiyiyorsun! Ben sana ne yapayım şimdi!" Cemre sinirle bağıra çağıra onu güzelce dövdü. Orhan yastığı tuttuğu gibi çekince Cemre dengesini kaybedip düştü ve kendini Orhan'ın üstünde buldu. Ne yapacaklarını bilmeden birbirlerinin yakın tondaki gözlerinin içine bakıyorlardı, ikisi de şaşkındı. Cemre, Dan ile konuştuklarını hatırladı,

"Şu İlhan," dedi kendini tutamayarak. Orhan'ın yüzü sinirle kasıldı, hayal kırıklığıyla Cemre'yi yavaşça itti ve kendini toparlayarak,

"Ee," diye sordu. Yanyana şok içinde otururlarken ikisi de kalplerinin bu kadar hızlı atmasına şaşırıyordu. İlhan onun Dan'le konuşmalarını duymuştu, Cemre'nin kendisinden bir kaç yaş büyük birinden bahsettiğini anlamıştı.

"Ağzı sıkı mı, " diye sordu Cemre, gözlerini kırpıştırarak. Orhan bunu hiç beklemiyordu işte, şaşırarak Cemre'ye döndü.

"Bilmem." Orhan'ın şu anda bildiği tek şey; kalbi bir daha asla yavaş atmayacakmış gibi hızlı hızlı atıyordu, bu hiç doğru değildi.

***

Görkem; bıkkınca üst kata çıkıp ikizlerin odasına ilerledi, yine kavga ediyorlar diye düşündü. Madem durmadan kavga edecekler niye aynı odada kalmak istiyorlar diye defalarca sorup durmuştu onlara. İnatla aynı odada kalmak istemişler, kavgalarının ise bir anlık bir şey olduğunu söylemişlerdi. Görkem bu sefer kararlıydı, odalarını ayıracaktı. Odaya girdiğinde Sinem'in yerde acı çekmekte olduğunu, Yaren'in ise elindeki tahta bir çubuğu ona doğru tuttuğunu gördü. Şokla,

"Siz ne yapıyorsunuz," dedi Görkem. Abilerini görünce Sinem hızla yerden kalktı, Yaren de elindeki çubuğu arkasına sakladı.

"Yaren gözler onu," dedi Görkem aksini kabul etmeyen bir ses tonuyla. "Açıklayın."

"O bana 'crucio' laneti yaptı abi." dedi Sinem, Yaren'i göstererek. Yaren ise,

"Büyücülük oynuyorduk, anlarsın ya Harry Potter falan," dedi suçlu suçlu.

"Bu kadar gürültü yapmanıza ne gerek vardı, ayrıca siz çocuk musunuz?" Görkem

"Harry Potter hayranlığının yaşı yoktur!" dedi Yaren hemencecik. Görkem önlerinde durup kaşlarını çattı,

"Odanızı ayırmamam için tek bir neden söyleyin," diyince ikizler hemen Görkem'in bacaklarına yapıştı.

"Abi, lütfen ayırma bizi!"

"Söz bir daha olmayacak!"

İkisinin de ağlamaklı çıkan sesine Görkem belli bir radde dayanabildi, her seferinde böyle olurdu.

"Bırakın beni, tamam. Bir daha olursa odanızı ayıracağım, haberiniz olsun." İkizler gülerek Görkem'in bacaklarını bıraktı, Görkem bıkkın şekilde odadan çıkarken Yaren,

"Yarın oynamaya devam ederiz," diye fısıldadı.

"Ama oyunun kurallarını iyice belirlemeliyiz," diye cevap verdi Sinem.

"Kim ilk söylerse onun laneti geçerli."

"Hayır, asamı etkisiz hale getirmediğin sürece ben sonra söylesem bile benim lanetim de geçerli."

"Tamam öyle olsun," dedi Yaren fısıldayarak.

"Şimdi düşünmemiz gereken başka bir şey var. Abimle Cansu'nun arasını yapmalıyız." Fısıldaşarak konuşmaktan vazgeçmişlerdi.

"Hızlı davranmazsak Çakır Gözlü, Cansu'yu kapabilir," dedi Yaren belli bir sinirle.

"Çakır Gözlü mü? O da kim?" Sinem anlamazca ona bakınca Yaren kızgınlığını ört bas etmeye çalıştı. Ayrıca Çakır Gözlü terimini sesli dile getirmemeye hep dikkat ederdi, ağzından kaçırmıştı işte.

"Şey," dedi gergin bir şekilde gülerek, "Deli Göz, Cam Göz var ya." Sinem sırıtarak,

"O çocuğa niye bu kadar isim taktın, hiç anlamıyorum. İsmi Mehmet işte, niye sadece Mehmet demiyorsun, yoksaaa-" Yaren onun ima edeceği şeyi anlayınca hızlıca sözünü kesti.

"Sadece ondan haz etmiyorum." Sinem, kıkırdayarak,

"Hı hı, kesin öyledir." dedi. Yaren sinirle elindeki çubukla Sinem'in kafasına bir tane vurdu,

"Öyle tamam mı," dedi, Sinem de yerden çubuğunu alıp Yaren'e bir tane vurdu.

"Çabuk gerçeği söyle," diye bağırdı Sinem, kavga çabucak büyürken Görkem bıkkınca kapıyı açtı.

"Bu size verdiğim son şanstı," dedi kızgınca. Yaren'le Sinem kavgalarını unutup, yine abilerinin bacaklarına yapıştılar. Görkem bacaklarını silkeleyip onlardan kurtulmaya çalıştı,

"Ne haliniz varsa görün," dedi, kızlar kıkırdayarak abilerini rahat bıraktılar. Görkem çıkmadan önce odadaki dağınıklığa göz attı.

"Odanızı toplayın, hazırlanın. Çabuk." diyip odadan çıktı. Kızlar birbirlerine göz kırparak, abilerini her seferinde çabuk ikna etmenin verdiği keyifle odayı toplamaya başladılar.

**

Yaşar arabasını durdurunca kısa bir nefes aldı, Deniz'in numarasını tuşlayıp telefonu kulağına götürdü. Telefonu açması yıllar sürmüş gibi geldi ona.

"Efendim Yaşar," dedi Deniz telefonu açtığında. Yaşar, sesindeki kırgınlığı fark edince iç çekti.

"Aşağıdayım," dedi ve ekledi, "gelir misin?"

Deniz kekeleyerek,

"Tamam." dedi ve telefonu kapattı. Hazırlanmıştı zaten, İlhan ile Cansu'ya çıktığını söyledikten sonra çantasını alıp ayakkabılarını giydi. Büyük bir hızla aşağı indi, kapının önüne gelince nefesini düzene sokmaya çalıştı, yavaşça arabaya ilerlemeye başladı.

Yaşar, onun biçimli vücuduna, elbisenin içindeki sonsuz güzelliğine hayranlıkla baktı. Deniz, kapıyı açıp içeri girdi, koltuğa oturunca çikolata rengindeki gözlerini çekingen bir şekilde Yaşar'a çevirdi. Yaşar, hızlıca,

"Özür dilerim," diyince Deniz'in de aynı şeyi söylediğini fark etti. Birbirlerine gülümseyerek baktılar,

"Ben seni çok kırdım Deniz." dedi Yaşar. Deniz, şefkatle,

"Ben de çok abarttım. Unutalım." diye fısıldadı. Yaşar, özlediği dudaklara bakarken,

"Beni affettin ama, değil mi," diye sordu. Deniz beklemeden dudaklarını Yaşar'ın dudaklarına bastırdı. Derin bir tutkuyla öpüşmeye başladılar, ikisi de bir daha asla ayrı kalmak istemiyormuş gibiydi.

***

Kadın kıvırcık saçlarını at kuyruğu yapmıştı, kapının ziline bir daha bastı. Kapıyı artık bıkmış gibi görünen genç bir kız açtı.

"Hoşgeldin Özlem," dedi kız, Özlem içeriye geçerken,

"Yine ne yaptı," dedi bıkkınca. Doğa dağınık topuzunu düzeltmeye çalışırken,

"Ben artık ona katlanamıyorum," diye fısıldadı. İkisi birlikte salona geçtiler,

"Ooo Özlem hanım, hoşgeldin," dedi bir sarhoşun coşkusuyla Eren. Özlem gözlerini devirdi,

"Doğa, ben onunla ilgilenirim," dedi. Doğa uykusuzluktan bitap düşmüş gibiydi, minnettar bir şekilde gülümsedi.

"Tamam," diyip odasına gitti. Özlem büyük bir nefretle Eren'e bakarken, Eren mavi gözlerini ona dikmiş, pis bir şekilde gülüyordu.

"Gittin mi kitapçıya?" dedi sesindeki keyfi saklayamamıştı. "Haklı çıktım değil mi? Deniz'e zarar verebileceğimi anlamışsındır umarım."

Özlem, onunkinin korkutucu olabilen mavi gözlerinin aksine daha bir güzel olan mavi gözlerini yüzüne dikti.

"Evet, anladım. Onu rahat bırak!" dedi tehlikeli bir sesle. "Yoksa benim de sana zarar verebileceğimi anlarsın."

Eren, alayla güldü.

"Ne istediğimi biliyorsun," dedi pişkin bir şekilde. Özlem çantasından zarfı çıkardı.

"Şimdilik senin istediğini yapacağım," dedi zarfı Eren'e uzatırken. Eren, memnun olmuş bir şekilde zarfın içindeki paraya göz attı. "Gerisini de gidince alacaksın," diye açıkladı Özlem.

Ayağa kalkarken,

"Eğer bir daha karşıma çıkarsan," dedi, gözleri birbirine kenetlendi, Eren onun ne demek istediğini anlamıştı. "Sonucuna da katlanmak zorunda kalırsın."

Özlem çıkmadan önce Eren pis bir şekilde güldü.

"Hay hay," diye bağırdı, koltukta sızıp kaldı.

Yazarın bakış açısını hiç sevmedim. Diğer bölüm birinin bakış açısıyla yazacağım ya. Tabi diğer bölümün gelme süresi de size bağlı. Görüşürük.









Continue Reading

You'll Also Like

48.4K 1.3K 20
"Han." derken dudaklarım titredi. Bedenlerimizin yakın olması ise bedenimi titretti. "Güneş." dediği an kalbime bir ok saplandı sanki. Yer yerinden...
3.7M 231K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
2.7M 144K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
3M 160K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...