KIZIL EJDERİN UYANIŞI

By BlackkRain

1M 96.9K 17.2K

KIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı... More

TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
SON
TEŞEKKÜRLER!
ÇOK ÖZEL BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
~~DİANA~~

31. BÖLÜM

13K 1K 83
By BlackkRain


"Bu da ne!?"

Cynan parlaklıkla gözlerini kırpıştırdı ve ne olduğunu anlamaya çalışırken olduğu yerde kaldı. Babası arkasından onu odanın içine ittirirken ve odanın kapısını kapatarak biraz gizlilik sağlamaya çalışırken Cynan'ın gözleri odanın içini süzüyordu. O çıkarken gayet düzenli olan odasında ufak çaplı bir savaş çıkmış gibiydi.

Rein'in yatağı hariç her şey birbirine girmişti. Cynan'ın yatağı diğer taraftaki duvarın dibinde ters dönmüş duruyordu, dolapların kapakları içe doğru çökmüştü ve diğer küçük eşyaların hepsi odanın içine dağılmıştı. Çoğu şey kırıktı. Cynan bunların hiçbirini önemsemedi. Çünkü odada çok daha dikkat çekici bir şey vardı.

Rein'in yatağının etrafını çepeçevre saran ve havaya dalga dalga yükselen kıpkırmızı bir şey.. Onun da etrafını kapatan -dışarıya çıkmasını engellemek ister gibi- çok katmanlı bir kalkan vardı. Cynan'ın odadan çıkarken gördüğü hava-toprak karışımının biraz daha şiddetlisiydi.

"Cynan.."

Cynan gözlerini önündeki manzaradan sesin geldiği yere çevirdi. Lysbet, Yuran ve Raviel kapının sağ tarafında bekliyorlardı.

"Lysbet!?.." dedi Cynan iki adımda onların yanına ulaşarak. Yuran ve Raviel, Lysbet'i bir şeyden korurcasına arkalarına almışlardı. Cynan ne olduğunu anlamaya çalışarak onları süzdü.

Lysbet'in sol kolunun dirsekten aşağısı şeklini kaybetmiş ve morumsu-siyahımsı bir renge bürünmüştü. Uzun elbisesinin eteklerinin bir kısmı artık yoktu. Olmayan kısımların uçları bir şey tarafından parçalanmış gibiydi. Cynan, Raviel'in sağ elinin de mor-siyah arası bir renkte olduğunu gördü. Ayrıca uzun beyaz saçlarının bir kısmı da artık uzun değildi. Omzunun hemen altına kadar kesilmiş gibiydi.

"Ne oldu size?" diye sordu Cynan yutkunarak.

Onlara zarar veren şeyin Rein'in yatağının etrafındaki şey olduğunu onlar söylemeden önce de bir şekilde biliyordu. O şey.. uğursuzluk hissi veren ve kan donduran şeydi.

"Ne olduğunu anlamadım Cynan.." dedi Lysbet sağ eliyle Cynan'ın elini tutarak. Cynan onun kendisini sıktığını hissedebilmişti. Lysbet şu an acı içinde kıvranıyordu. "Rein'i uyandıramayınca hepimiz onun yanına yaklaştık.. sonra birden bu şeyler çıktı ve üstümüze atladı. Hava perisi beni çekip çıkarmasaydı ben y-yok ola-"

"Tamam Lys, geçti.. iyisin" dedi Cynan onu susturarak. Ölüm korkusunu bağdan hissetmesine gerek yoktu, Lys'in turuncu gözlerinde görebiliyordu. Cynan onu kendine çekti ve kollarıyla sardı. Saçlarını okşarken aralarındaki bağa odaklandı ve Lysbet'e güç vermeye başladı.

"Bekle Cynan.." diyerek onu durdurdu Lysbet. "Önce o şeyden kurtulalım. Ben iyiyim, senin büyüne ihtiyacımız olabilir."

Cynan istemeyerek de olsa ona hak vererek bağa giden gücü azalttı. Başını çevirip babasına baktığında babasının hala aynı yerde durduğunu ve düşünceli gözlerle Rein'in etrafındaki şeylere baktığını gördü.

"Baba.. bu şey de nedir?" diye sordu yüksek sesle. Babasının bunun ne olduğunu bildiğini umuyordu.

"Bimiyorum.." dedi Theo gözlerini Rein'den hiç ayırmadan. "Yuran, Raviel siz ne düşünüyorsunuz?"

"Ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok" dedi Yuran donuk gözlerle. "Birden ortaya çıktı.. ve Rein'e yaklaşmamızı engelledi."

"Rein'e hiçbir şekilde yaklaşamıyoruz" dedi Raviel devam ederek. "Bu şeyleri durduramıyoruz, bize zarar veriyor. Bu şekilde Rein'i nasıl uyandıracağız bilmiyoruz. Rein uyanınca bu dalgalar yok olacak mı onu da bilmiyoruz."

"Cynan bana yüzüğünü ver."

Babası elini uzatarak ona yaklaştığında Cynan hiç düşünmeden parmağındaki yüzüğü çıkardı ve babasının eline bıraktı.

"Yuran, Raviel şu kalkanı bir kaldırın. Bunun düşündüğüm şey olup olmadığını anlamak için.."diyen babası Cynan'ın yüzüğüne düşünceli gözlerle baktıktan sonra birden yüzüğü Rein'in yatağının oraya fırlattı. Perilerin bariyeri yok olduğunda Cynan kapının önündeyken hissettiği şeyin daha ağırını hissetti. Bir an bedeninde güç kalmadı, midesi bulandı ve gözleri karardı. Bütün bunların o kırmızı şeylerden kaynaklandığını biliyordu. Sanki onlar kendisinin yaşam enerjisini sömürüyor ve daha da çok büyüyorlardı.

Cynan onlara canlıymış gibi davrandığının farkındaydı ama bu durum elinde değildi. Konuşmasalar da varlıklarını şiddetle hissettirebiliyorlardı.

Cynan'ın yüzüğü kırmızı dalgalara çarptığında bir anda yok olmuştu. Cynan şaşırarak babasına baktı.

"Baba o yüzükte bir gjera taşı vardı..?"

"O yüzden attım ya zaten" dedi Theo. Onun da yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Ama bu şaşkınlık yüzüğün yok olmasından kaynaklanmıyordu. "Bir gjera taşını ne parçalayabilir Cynan?"

"Bildiğim kadarıyla hiçbir şey baba" dedi Cynan. Gjera taşı büyüye ve güce dayanıklı olmasıyla bilinirdi. Bir büyü taşı olmasına rağmen hiçbir büyü onu çizemezdi.

"Peki onlara ne zarar verebilir?"

Cynan babasının perileri işaret ettiğini gördüğünde başını olumsuzca iki yana salladı.

"O şeyler nedir?" diye sordu Cynan. Babasının bir şeyler bildiği belliydi.

"Düşündüğüm şey olup olmadığını hala bilmiyorum" dedi Theo tereddütle odadaki herkese baktıktan sonra. Bakışları en son kırmızıların arasında huzurla uyuyan Rein'e döndü. "Bu şeyler.. Rein'in ejderha tarafından kaynaklanıyor olabilir yani.. emin değilim.. bu şey ejderhalar arasında bile bir efsanedir.."

Cynan babasını ilk kez bu kadar şaşırmış görüyordu. Genelde şaşkın ifadesini kontrol altında tutar ve içinde bulunduğu durum neyse onu hallederdi. Onun kafasını karıştıran şey Cynan'ı korkutmaya başlamıştı.

"Ne?" diye sordu Yuran sabırsızca. Hava perisiyle beraber tekrar bir bariyer oluşturup odanın havasını o baskıdan kurtarmışlardı.

"Siz hiç.. ejder alevi diye bir şey duydunuz mu?" diye sordu Theo sessizce. Onun ejder alevi demesiyle kırmızı dalgalar bir anda büyümüş ve varlıklarını belli edercesine etraflarındaki bariyeri yıkıp geçerek tüm odaya bir karanlık yaymıştı.

"Ejderhalar arasında bir efsane mi?" diye sordu Raviel huzursuzca. Bariyeri tekrar yapmışlardı. "Bunun Rein'de ne işi var?"

"Rein'in ne kadar özel biri olduğunu hepimiz biliyoruz" dedi Theo. "Ama bu kadarı.. beni de şaşırtıyor."

"Nasıl yok olacak bu alevler?" diye sordu Cynan. "Bunlardan kurtulduktan sonra oturup konuşabiliriz."

"Onu biz yok edemeyiz" dedi Theo. "Sadece Rein yapabilir, alevler onun kontrolünde."

Cynan babasının bakışlarını takip ederek yatağında yatan Rein'e baktı. Kendinde değilken nasıl onları kontrol edebilirdi ki?

Ve Rein Cynan'ın sessiz düşüncelerini duymuş gibi yataktan fırladığında etrafındaki kırmızı alevler anında yok olmuştu. Rein uzun bir süre nefessiz kalmış gibi elini boğazına götürerek sesli ve derin nefesler almaya başladığında odadaki herkes onu izliyordu.

İlk hareket eden Raviel olmuştu. Rein'in yanına gidip nefes almasını kolaylaştırmak için sağlam eliyle başını tuttu ve havaya kaldırdı.

"Sakin ol Rein" dedi yumuşak bir ses tonuyla. Yanan elini arkasına saklamıştı. Cynan da Lysbet'e baktı.

"Gitmelisin Lys.. kendi dünyanda daha çabuk iyileşirsin. Yalnız kalınca seni çağırırım."

"Peki Cynan, dikkatli olun."

"İyi misin Rein? Ne oldu?"

"Ben.." dedi Rein derin bir nefes alarak. "Dha'yı gördüm."

"Dha'yı mı gördün?" diye sordu Theo. "Neler olduğunu bize baştan anlatır mısın?"

Rein cevap vermek için ağzını açtığında odanın durumunu fark edince duraksadı. Cynan Yuran'ın hava perisini geriye çekip önüne geçtiğini gördü. İkisi bir şeyler konuşuyormuş gibiydi. Ve Cynan bunun ne olduğunu tahmin edebiliyordu.

Rein'in onlara zarar verdiğini görmesini istemiyorlardı.

"Ne oldu buraya?" diye sordu Rein şaşkınlıkla. Üzerindeki örtüyü kenara ittiğinde babası Rein'in kalkmasını engellemek için yatağının kenarına oturmuş ve elini Rein'in yüzünde dolaştırmaya başlamıştı.

"İyi görünüyorsun.." dedi Theo elini Rein'in yüzünden çektiğinde. "Bir yerin ağrıyor mu? Ya da başka bir-"

"Theo amca ben mi yaptım burayı?" diye sordu Rein başını iki yana sallayarak. Ondan sonra herkesin yüzüne tek tek baktı ve devam etti. "Benim yüzümden mi?"

"Çocuklar senin büyünü bastıramamış" dedi Cynan babası cevap vermeden. "Odayı dert etme, birazdan toplatırız."

Rein Yuran'a ve onun arkasında durmaya çalışan Raviel'e baktı. Onların iyi olduğunu gördüğünde gerilen omuzları gevşedi. Raviel'in arkaya sakladığı parmaklarını ve saçını görmemişti.

"Neler oldu?" diye sordu Theo tekrar. Cynan da bu sorunun cevabını merak ediyordu.

"Uyudum, uyandığımda Dha'nın yanındaydım. Size anlattığım yerde yani. Bizi ayıran şey biraz değişmişti, Dha da bizimle ilgili bir şeylerin değişmeye başladığını söyledi. Sonra birden uyanmalısın diyerek beni kendi tarafıma ittirdi.. hiçbir şey konuşamadık yani onu görebildiğim için mutluyum ve daha uzun kalmak istedim ama Dha pişman olmayalım dedi. Sanırım bunu kastetti."

Rein odadaki dağınıklığı işaret ettiğinde Cynan babası ile göz göze geldi. Dha'nın bahsettiği şey kesinlikle kırmızı ejder aleviydi. Ve Rein hariç herkes bunu biliyordu.

"Nasıl bir değişiklik Rein? Bana gördüğün her şeyi anlat" dedi Theo.

Rein babasına en başından sonuna kadar gördüklerini anlattı ama Dha ile ne konuştuklarından çok bahsetmedi. Babası da konuşması için onun üstüne gitmemişti.

"Pekala.." dedi Rein bitirdiğinde Theo. "Rein sen şimdi benim odama geç. Cynan sen burayı halletmesi için birilerini bul, ben kralla konuşup bir şeyler uydururum. Hatta oğlum, senin yanlışlıkla büyü yaptığını söyleyeyim."

Rein suçlu gözlerle kendisine baktığında Cynan sorun olmadığını gösterircesine gülümsedi.

"Hadi hadi, daha fazla zaman kaybetmeyelim" dedi Theo yataktan kalkarak. "Rein biz geri gelene kadar uyuma, tamam mı?"

"Tamam."

"Yuran seninle beklerken ben bir kendi dünyama gideyim" dedi Raviel Rein kalkarken. Rein ona bakarak başını salladı.

"Yuran sen de git."

"O kalsa-"

"O kalsa-"

"Ben kalsam-"

Babası, Raviel ve Yuran aynı anda konuşup aynı anda susmuşlardı. Cynan devam etti.

"Yuran seninle kalsın, aklımız sende kalmaz."

"Evet Rein, hem tek başına sıkılırsın. Beraber bahçeye falan çıkarız sonra."

Rein başını salladıktan sonra Raviel ortadan kayboldu. Rein odayı bir kez daha üzgün bakışlarla süzdükten sonra az önce perilerin durduğu köşedeki bitki Dha'yı gördü. Yavaş adımlarla zarar görmemiş bitkinin yanına gitti ve onu kucakladı. Periler Lysbet'i korudukları gibi bitkiyi de korumuş olmalılardı.

Rein'i bitki Dha ve Yuran ile babasının odasına bıraktıktan sonra Cynan askerlerle konuşup onlardan odayı akşama kadar eski haline döndürmesi için birini bulmalarını istedi. Melioth'un onlara tanıdığı ayrıcalıkla askerler hiçbir şeyi sorgulamamışlardı.

"Acilen Dhakear'a ihtiyacımız var" dedi babası fısıltıyla. Toplantı odasına hızlı adımlarla giderlerken Cynan ne yapacaklarını sormuştu. "Dhazra'nın burada olması bile iyi olabilirdi."

"Geri döneceğini söylemiş ya.. belki de geri dönmüştür."

"Remah haber verirdi o zaman" dedi Theo.

Ejderhayı tanıyan tek kişi Remah olduğundan babası onu orada bırakmış ve ejderha saraya geri dönerse onu kontrol altında tutmasını söylemişti. Ejderhanın Rein'i aramak için sarayı yerle bir edebileceğini düşünmesi Cynan'a tuhaf gelse de Cynan babasının kararını sorgulamamıştı. Sonuçta babası ejderhaları kendisinden daha iyi tanıyordu.

"Şu hiçbir şey yapmadığımız toplantı bitsin de gidip onu araştırayım" dedi Theo. "Ne olduğunu anlayana kadar Rein'e bir şey söylemeyelim."

"Bazen farkındalık kötü sonuçlar doğurur" diyerek babasına katıldı Cynan. Hala ejder alevinin bir çeşit bilince sahip olduğunu düşünüyordu. Rein onun varlığını öğrenirse sanki bir anda ortaya çıkıp her yeri küle çevirecekti. Tıpkı Lysbet'in koluna olduğu gibi..

Cynan Lysbet'in acısını hissettirmemek için bağı soyutladığını biliyordu. O iyileşene kadar bağdan ona güç vermeliydi.

Hiç bilmedikleri bir şekilde yaralanmıştı. Ne zaman iyileşeceğini ya da iyileşip iyileşmeyeceğini bile bilemiyordu. Babasının da bu konuda bilgisi olmadığını açıkça görebildiğinden ne olacağını sormak istese de soramıyordu.

Şu anda tek yapabilecekleri şeyin beklemek olduğunu biliyordu ve bu canını sıksa da öyle yapacaktı.


****


"Raviel ne zaman gelecek?" diye sordu Rein. Yuran onun yüzünden gözlerini aşağıya indirdi ve oturduğu sandalyede kucağında tuttuğu bitkiye baktı.

"Bilmiyorum."

"Hiç bu kadar ayrı kalmamıştık" dedi Rein. "Bu tuhaf hissettirdi."

Güneş yeni batmıştı ve Rein'in uyandığı zamandan beri Raviel geri dönmemişti. Çünkü hala iyileşememişti. Rein biraz bitki Dha ile konuşmuş biraz sessizce pencereden dışarıyı izlemiş biraz da odada dolanmaktan başka bir şey yapmamıştı. Canının sıkıldığı belliydi ama yine de Yuran'a bir şey dememişti.

"Seni soruyor.." dedi Yuran Raviel'e. 

Raviel kendi dünyasına gittiğinden aralarında konuşabildikleri bağ bazen işe yaramıyordu. Aynısı Yuran kendi toprak dünyasına gittiğinde de oluyordu. Sadece buradayken, Rein'in yanındayken, kusursuz bir şekilde iletişim kurabiliyorlardı. 

"Henüz gelemem" dedi Raviel. "Bu lanet şey iyileşmiyor!"

"Tamam, sinirlenme" dedi Yuran. "İyileşecektir."

Raviel hızlı davranıp ateş perisini çekmeye çalıştığında ateş perisinin kolundaki alevler Raviel'in parmaklarını ve saçının bir kısmının uçlarını yakmıştı. Yuran onun bir anlık değişen yüz ifadesinden çok acı çektiğini anlasa da bir şey diyememişti. Elinden gelen tek şey onun sinirli tavırlarını alttan alıp onu yumuşatmaya çalışmaktı.

"Rein nasıl?" diye sordu Raviel. Yuran bugün bu soruyu onun kaçıncı soruşu olduğunu bilmiyordu. Diğerlerine cevap verdiği gibi verdi.

"İyi, normal. Oturuyoruz."

"Yemek yedi mi?"

"Daha değil" dedi Yuran. "Cynan'ın gelmesini bekliyor. Cynan askerlerden birini gönderip beklemesini istedi. Sen bir şey buldun mu?"

"Birkaç eski kitapta adı geçiyor" dedi Raviel. "Theo'nun dediği gibi tarif ediliyor hepsinde. Ejderhaların efsane gücü, her şeyi yok edebilen ejder alevi falan filan.."

"Başka bir şey?"

"Yuran.." dedi Raviel. Yuran kafasının içindeki sesin kendisi gibi sıkıntılı olduğunu anlayabiliyordu. "Bu şeyi bizden başka gören yok galiba. Baktığım kaynaklar.. çok eski ve onlarda bile efsane yazıyor."

"O zaman o kaynaklarda görünüşünü nasıl tarif edebilir ki? Elbet birileri bu gücü görmüştür. Efsane olması gerçek olmadığı anlamına gelmiyor. Çok nadir şeyler de efsane olarak adlandırılır."

"Bu da bir sorun. Ne olduğu hakkında bir fikrimiz yokken.. ne yapacağız ki? Çok sinir bozucu bu durum ya!"

"Tamam, sen şimdi bunları bir kenara bırak" dedi Yuran. "Araştırmayı daha sonra da yapabiliriz. Dinlen ve bir an önce iyileşip buraya gel."

"İlginç.. sen beni oraya mı çağırıyorsun? Genelde gelme, ne gerek var, ben buradayım falan derdin? Alevden mi korktun yoksa? Senden güçlü olduğumu kabullendin sonunda."

"Azıcık yumuşak davrandım diye hemen cıvıma" dedi Yuran sinirlenerek. "Yeter bu kadar konuştuğun, git başımdan."

Raviel'in kahkahaları zihninin içinde çınlamaya başladığında Yuran bağlantıyı kesti ve onu kendi kendine gülmeye bıraktı. Onunla bir türlü düzgün iletişim kuramıyorlardı. Tam güzelce konuşuyoruz diye düşünürken Raviel bir şekilde konuşmayı mahvediyordu.

Odanın kapısı ses çıkararak açıldığında Yuran Rein'in bakışlarını takip ederek dikkatini kapıya verdi.

"Rein.." diyerek içeri giren Cynan'ın yüzü ifadesizdi. "Herkes yemek için seni bekliyor."

Rein onun sözleriyle kaşlarını çatarak kucağındaki saksıyı sıktığında Yuran yanına yaklaşmış ve Rein'i rahatlatan o mükemmel toprak kokusunu etrafına yaymaya başlamıştı. Rein ayağa kalktığında Yuran uzanıp elindeki saksıyı aldı.

"Cynan ben gelmesem daha iyi" dedi Rein.

"Rein bundan kaçamazsın" dedi Cynan. "Onlardan saklanman biraz zor. Melioth bugün kaç kere seni sordu, aynı şekilde ikizler de sürekli senden bahsetti ve adın toplantıda da geçince Phandor'dan gelenler seni sordu. Melioth seni onlarla tanıştıracak yani.."

"Bu hiç hoşuma gitmiyor Cynan."

"Benim de" dedi Cynan. "Ama yemek öncesinde tanıştırılmanız daha iyi. Biraz kendini tut ve sonra onlarla muhatap olmazsın."

"Tamam.." dedi Rein pes ederek. Kaçışı yoksa ertelemek onu ve diğerlerini daha zor duruma düşürecekti. Rein sadece birazcık güçlü olmalıydı. Dha gibi.

"Hadi hazırlan o zaman. Odayı eski haline getirmişler, orada giyinebilirsin."

Rein başını sallayarak odadan çıkarken Cynan onun arkasından giden Yuran'ı durdurdu. Rein'in kendi odalarının kapısını açtığını duyduğunda babasının odasının kapısını kapattı ve bekleyen Yuran'a baktı.

"Raviel nasıl olmuş?"

"Kişiliğini mi soruyorsun yoksa yaralarını mı? Ah bekle.. zaten ikisine de cevabım aynı. İkisi de iyileşmiyor."

Cynan onun gözlerini devirerek verdiği cevaba şaşırdı. Hava perisinin yine onu kızdırdığını anlamak zor değildi.

"Lysbet de iyileşmiyor, onun için sormuştum" dedi Cynan endişeyle.

"Raviel biraz araştırmaya çalıştı" dedi Yuran. "Ama bu ejder alevinin özellikleri hakkında pek bir şey bulamadı. İyileşeceğini düşünmekten başka şansımız yok."

"Haklısın" dedi Cynan. Gözünün önüne Lysbet'in yaralı kolu geldi ve dişlerini sıktı. Neyse ki Lysbet acısının geçmeye başladığını söylemişti. "Onu koruduğunuz için size minnettarım. Siz yardım etmeseydiniz çok daha kötüsü olacaktı."

"Onu alevlerden çeken Raviel'di.." dedi Yuran. "Ama bize böyle bir şey söylemene gerek yok. Biliyorsun.. bizim efendimiz böyle olmasını istemezdi. Yani kimseye zarar vermiş olmak istemezdi. Onun adına ben sizden özür dilerim. Lysbet sadece bize yardım etmeye çalışıyordu ve bu yüzden acı çekiyor. Üzgünüm, gerçekten."

"Bu hiçbirimizin beklemediği bir şeydi, özür dilemeye gerek yok" dedi Cynan. "Üçünüze de bir şey olabilirdi, bu kadarla kurtulduğumuz için şanslı olduğumuzu düşünmeliyiz. Ve bundan sonrası için daha dikkatli olmalıyız."

Yuran başını salladı. Sadece hava perisi ve kendisi efendisiyle başa çıkamazdı bu yüzden efendisinin yanında onu anlayan ve ona hayatı pahasına yardım eden kişiler olduğundan Yuran mutlu hissediyordu.

"Hadi gidelim, bunu daha uygun bir zamanda konuşuruz."

Cynan Yuran ile birlikte kendi odasına geçti ve üzerini değiştirmiş olan Rein'i süzdü.

"Gidelim hazırsan?"

"Gidelim" dedi Rein, bitkiyi Rein'in yatağının yanında yere koyan Yuran'ı izlerken. "Yuran sen de git biraz dinlen."

"O da bizle gelsin" dedi Cynan. Yuran Rein'i sakinleştirebilen biriydi, ona ihtiyaçları olabilirdi. Rein kendisine soran gözlerle baktığında devam etti. "Yani seni yalnız bırakmamış olur.."

"Evet, Rein o haklı. Seni şimdi yalnız bırakmam."

"İyi.." dedi Rein sadece anlamayarak. Yalnız olmayacaktı ki zaten.. ihtiyacı olan herkes oradaydı.

Tıpkı eskisi gibi olmuş odalarından çıkıp merdivenlere yöneldiklerinde Rein'in gözü yanında yürüyen Cynan'daydı.

"Sen iyi misin?" diye sordu Rein. Kendisi odadayken bir şey mi olmuştu ki Cynan'ın ruh hali iyi değildi?

"İyiyim" diye mırıldandı Cynan. "Yoruldum sadece biliyorsun işte ikizler falan.."

"İkizlerin yanında bir de benimle uğraşıyorsun" dedi Rein sabahki olayı hatırlayarak. "Seni yorduğum için üzgünüm."

"İkizlerin yanında sen nesin ki?" dedi Cynan hafifçe gülerek. "Sakın böyle düşünme."

Rein yemek yiyecekleri salonun önüne geldiklerini fark ettiğinde Cynan'a gergince gülümsedi.

"Sabah gittiğinde senin biraz rahatsız olduğunu söylemişti babam. Melioth sorarsa öyle davran tamam mı?"

"Tamam.." dedi Rein kısık sesle. "Umarım size bir sorun çıkarmadan bu akşamı bitirebilirim."

"Her şey iyi olacak" dedi Cynan ona bakarak. "Gerilme, sadece rahat ol."

Rein başını salladığında Cynan askerlere kapıyı açmasını işaret etti. Rein derin bir nefes aldı ve içeriden gelen gürültüye katılmak için kendisini hazırladı.

Sadece rahat ol, dedi kendi kendine. Her şey iyi olacak. 


Continue Reading

You'll Also Like

2.5M 104K 27
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...
163K 7.1K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
10.2K 254 15
Erkekler inatçı, kadınlar inatçı Aşk hepsinden inatçı... Benim hayal gücüme göre devam eden İnadına Aşk... 33.bölümden devam TAMAMLANDI
24.7K 3.3K 36
*Hikayenin adı da dahil olmak üzere tüm hakları bana aittir. Direkt çalmak veya herhangi bir kısmını kopya etmek durumunda uyarı olmaksızın yasal işl...