Aşkın Ritmi #Wattys2017

By freddieasigi

248K 6.8K 2.6K

* Nokta koyarsın ve her şey baştan başlar. * Küçük bir kızla koca bir adamın hikâyesi! * Aşkın Ritm... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 8'1"
Bölüm 8'2"
Bölüm 9'1"
Bölüm 9'2"
Bölüm 9'3"
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 12'2"
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37- FİNAL
Özel Bölüm 1
YATAĞIMDAKİ KIZIL
Özel Bölüm 2

Bölüm 7

11.1K 239 47
By freddieasigi

Cansu bize şaşkınlıkla bakmaya devam ediyordu, aceleyle yerden kalktım, Yaşar'ın ağzından boğuk bir kahkaha çıkınca sertçe karnına vurdum. Tekrar gülünce vurduğum yerin karnı değil kalçası olduğunu gördüm. Oflayarak tavana baktım, Bücür Deniz işte ne olacak!

"Merhaba? Deniz bizi tanıştırmayacak mısın?" Cansu'nun gözleri parlayarak sorduğu üzerine kaşlarımı çatarak,

"Yaşar. Cansu," diye onları tanıştırdım. Yattığım adama bu şekilde bakman hiç doğru değil Cansu, cık cık cık. Yaşar ismi tanıdık gelmiş olacak ki gözleri büyüdü,

"Senin anlattı-" demesine kalmadan üstüne atladım, çaktırmadan başımı 'lütfen söyleme' dercesine sağa sola salladım. "Cansu sen yorulmadın mı okulda?! Çabuk git dinlen, hadi. Zaten biz de çıkacaktık." İkisi de ne olduğunu anlamadan Cansu'yu çekiştirerek odasına götürdüm ve kapıyı üstüne kapattım.

Yani benim de bir gururum vardı, çocuğu kıza anlatmam yetmemiş sürekli Yaşar'dan bahsetmiştim. Yaşar ise beni en fazla fantezilerinde düşünmüştür. O yüzden onu bu kadar çok taktığımı asla bilmemeliydi.

"Mahmut abiyi çok da bekletmeyelim. Malum adamın son model lüks arabası hasar görmüş. Hemen gidelim, hadi." Telaşlı halimi görünce şaşkınlıkla bana baktı, ben de hemen ayakkabılarımı giyip çantamı aldım ve onu zar zor dışarı çıkardım. Kapıyı kilitledim ve asansöre yönlendirdim. Maksat Cansu'nun çaktırdığı şeyi düşünmesini engellemekti.

Kendisi gelmese hayatta sürükleyemezdim herhalde. Kocaman göğsü olan uzun boylu bir adamdı, belki de benim üç katımdı. Yüzüne bakınca alayla bana baktı, lanet olsun. Anlamıştı işte. Cansu, seni mahvedeceğim!

"Yaşar?"

"Ne var?" Allahın kırosu Yaşar! Hayvan Yaşar!

"Ne olmuş yani, seni anlattıysam!-sesimi kısarak ekledim- her gün sokakta biriyle sevişmiyorum ya!"

"Beni ona anlattın demek. Ben de senin bu garip hareketlerini çözmeye çalışıyordum."

Izninizle kendi ağzıma sıçabilir miyim? Biraz zor olacak ama yapmazsam içimde kalır.

"Ben senin anladığını düşünmüştüm," dedim hayıflanarak. Cidden onunla ilgili düşündüğüm bir şey bile tutmuyordu. Ve bu yüzden çoğunlukla ben kaybediyordum. Lanet!

"La neyi anlayacağım? Kızı konuşturtmadın ki. Bir de güzel kızmış, sevgilisi var mı?"

Ne?!

"Ulan senin ağzını burnunu kırarım!" Durdu, beni iyice bir süzdü ve gülerek yürümeye devam etti.

"Kırayım da gör," diye bağırdım arkasından. O daha modern bir arabaya binerken koşarak yetiştim ve ön koltuğa oturdum.

"Bak! Ondan uzak dur," diye bağırdım birden.

"Yav bari bağırmadan önce haber ver. Kulak falan kalmadı ben de."

"Eğer uzak durmazsan hep bağırırım!" Tekrar bağırdım ve o kadar bıkmış bir şekilde baktı ki utanıp kafamı yana çevirdim, arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.

"Sana ne ister uzak dururum, ister durmam. Sana mı soracağım?"

"Şerefsiz değilsen soracaksın tabiî. Lan daha az önce yattık!"

"Artık bağırmaların kulağıma normal bir desibelde ulaşıyor. Kulak falan bırakmadın ki?"

"Cidden konuyu başka tarafa çekmekte ustasın. Neyse, istersen uzak durma. Cansu benim gibi salak değil sana ağzının payını güzelce verir," dedim artık sohbeti kapatarak. Bıktırmıştı artık beni, yüzünü görmeye tahammül edemiyordum. Nefret ediyordum ondan, yine sevişmek istese yine sevişirdim ama... Duygu karmaşası yaşıyordum sanırım arzu diğer tüm duyguları bastırmaya yetiyordu da artıyordu. İyi ki onu bir daha görmeyecektim.

"Zaten yeterince kadın var hayatımda, hepsinin dırdırı ayrı can sıkıcı. Yeni bir tane eklemezdim zaten!"

İşte o anda her şey dank etti. Resmen kitaplarda anlatılan o sürtük kızlardandım, bir kaç tane önemli farkım vardı o kadar. Yaşar'a aşık değildim, onun için türlü entrikalar çevirecek de değildim. Nefret ettiğim ama aynı zamanda hâlâ sevdiğim başka bir adam vardı.

Bunları düşünmekten bile bıkmıştım, düşünmeden konuştuğum zaman, saçmaladığım zaman diyelim, daha mutluydum. Bu ne ya? Hiç bana göre değil, depresyondan çıkıp normal hayatıma geri dönmeliydim ve bir daha onun cinsel isteklerini tatmin eden basit bir kadın olmamalıydım.

Aferin, son kısım önemli.

Depresyon günlerimde canımı sıkan iç sesimi Avrupa tatiline göndermiştim, ne yazık ki çabuk dönmüş.

Sanki bensiz yapabiliyorsun da-

"Her erkek senin gibi mi ya," dedim artık inanamayarak. Yeterince kadın ne demekti yani, yuh!

"Tabiî öyledir. Her erkek benim gibidir."

"Pes. Senin kadar pişkinine de ilk defa rastlıyorum."

"Seninki de öyledir şimdi."

Çantamı suratına çarpmak için kaldırdım, lakin güzel çantam. İçinde en sevdiğim makyaj malzemelerim ve güzel telefonum vardı, yüzüne darbe beklerken gelmediğini gören Yaşar bana döndü ve malca bakmaya başladı.

"Ne var?"

"Hiç," deyip önüne döndü. Ne anlar çanta sevgisini bu Allahın kırosu?

"Bundan sonra görüşmeyeceğiz değil mi," diye sordum teyit etmek istercesine.

"İnşallah," dedi. Derin bir nefes çektim,  bugünden sonra normal hayatıma geri dönecektim inşallah.

"Iyi bari. Zaten arabaya ben bir şey yapmadım-" kendi kendime konuşuyordum ki beni böldü.

"Ben o işi hallettim. Sadece dediklerimi yap yeter."

"Anlamadım?" Kaşlarımı çattım olabildiğince. Gülerek bana döndü, sonra tekrar önüne döndü.

"Söylesene mal," diye bağırdım.

"Ben arabaya senin zarar vermediğini biliyorum." Dedi sakin bir sesle.

"Bir zahmet bil yani. Çünkü ben arabadayken sen de ordaydın-" ben daha malca konuşmaya devam edecekken ağzımın açık kalmasına neden olacak cümleleri söyledi.

"Çünkü koltuğa  tırnaklarını geçirirken ben de ordaydım."

"Neeee?! Kim tırnaklarını geçirirken- ya sen ne biçim bir şerefsizsin! Kadın düşkünü! Pis zampara!"

"Gözünü seveyim sakın çaktırma. Ben her şeyi hallettim. Bir arkadaşım var, ben arabayı ona emanet etmişim, sen de onun sevgilisisin falan..."

"Hayatta olmaz! Durdur arabayı," diye çemkirdim. "Hem sen niye kendi yaptığını söylemiyorsun?!-ağzını konuşmak için açtı- Sakın açıklama, duymak istemiyorum-ağzını geri kapattı- arabayı durdur ineceğim!"

"Lütfen lütfen lütfen.."

"Sen çocuk musun?"

"Yoksa Mahmut abi beni öldürür!"

"Aaa öyle mi? Malesef öyle bir şey yapamayacak-rahatlıkla nefes verdi- çünkü seni ben öldüreceğim!" Boğazını tuttuğum gibi sıkmaya başladım. Kurtulmaya çalışırken araba sağa sola doğru gitmeye başladı. Kornalar gırla çalıyordu...

"Durdur arabayı," diye bağırdım. Başını sallayınca boynunu bıraktım, yanımızdan başını pencereden çıkarıp küfreden bir süre araba geçti, arabayı sağa çekti.

"Valla ihtiyacım olmasa istemezdim, ama ölüm kalım meselesi bu."

"Bana ne! Benimle yatıyorsun, yetmiyor başkalarına koltuk tırmıklatıyorsun! Zaten yeterince pişmanım, daha da pişman ediyorsun beni!"

"Bizim aramızda bir şey yok ki, başkasıyla yatma hakkım var."

Ulan, söylediği şeye bak!

"Evet, sorun da bu! Aramızda bir şey yok ama seninle yattım! Şimdi gideceğim ve bir daha asla görüşmeyeceğiz! Mahmut abi de seni assın kessin! Umrumda değil," diye bağırdım, kulağını ovuşturdu, tam iniyordum ki kolumdan tutup kendine olabildiğince çekti.

"Söz veriyorum bir daha karşına çıkmayacağım. Ama beni şimdi kurtar, lütfen. Mahmut abi beni kızıyla evlendirecek. Ona ihanet ettiğimi öğrenirse beni öldürür."

"Diğer kızdan iste. Koltuğu tırmıklayandan."

Gözlerinin içine baktığım için eski sinirim yok olup gitmişti, yanlış hem de çok yanlış şeyler oluyordu. Çıkıp gitmeliydim, hem de hemen.

"Seni tekrar görmek istedim. O yüzden seni buldum."

Bana yaklaşınca kendimi geri çektim,

"T-tamam! Yardım edeceğim. Bir daha seni görürsem Mahmut abine her şeyi söylerim," dedim yüksek sesle. Beni görmek istediği yalanını es geçerek. Gerçek olsaydı da umrumda olmazdı, ben Erdem'i seviyordum ve Yaşar benim kaçışımdı. Ikisinden de nefret etsem de durum buydu.

"Çok sağol," dedi ve arabayı yine çalıştırdı. Tanıdık bir sokağa girince onunla ilk karşılaştığım yer gözüme çarptı.

"Iyi ki pantolon giymişsin," dedi ve "Ha," diyip ona döndüm. Ona ne, istediğimi giyerdim. 

Sanayi olduğunu düşündüğüm bir bölgeye girdik ve Mahmut Oto'nun önünde durdu. Genişçe bir dükkandı ve önünde bir kamyon duruyordu. Bana döndü.

"Biraz bekleyelim, kamyonun işi bitsin. Hem benim arkadaşım da gelir o zamana."

Başımı salladım.

"Arkadaşın kim," diye sordum muhabbet olsun diye.

"Öyle bir arkadaş işte. Sana ne," diye söylendi ters ters.

"Ne söyledim ki ben ya? Sonuçta o çocuk bana koltuk tırmıklatmış olmayacak mı?"

"Oyun bu. Kendini çok kaptırmasan?"

"Mal," dedim bağırarak. Sürekli bağırıyordum ama elimden başka bir şey gelmiyordu.

"Yav bağırma. Arkadaşımı tanımıyorsun işte."

"Ne halin varsa gör. Hayattan bezdirdin beni."

"Sen mi ben mi? Ha! İşte bahsettiğim arkadaşım da geldi," dedi ve başıyla işaret etti. 

"Nerde lan?"

"İşte orda!"

Gösterdiği noktaya bakınca ağzım çenem kopup teee Hades'in yanına gidecek kadar  açıldı. Gözlerim pörtledi.

Bunun ne işi vardı ki burda?!

Continue Reading

You'll Also Like

173K 12K 49
Gerçek Osmanlıyla bir alakası yoktur. iyi okumalar.
708K 24.5K 63
"Anlıyorum çok iyi anlıyorum ben sizi, orda ne duygular içinde olduğunuzu anlıyorum." "Anlayamazsın öğretmen yaşamadan anlayamazsın en yakınını kaybe...
2.7M 144K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
1.2M 21.8K 20
Oysa ne çok hayal kurmuştum. Yeni bir hayatım olacak bu şehirden bu aileden uzak ve yalnız. Şimdi yine bu şehirde ait hissetmediğim o aileden birinin...