Fırtına Çiçeği

By Elizabethstark1

16.2K 1.6K 1.2K

Kalplerin Kraliçesi, Demir Leydi, Bir Cadı ve sonunda bir İmparatoriçe. Bir zamanlar bende saftım ve masumdum... More

Görüş
Ayaklar Altına Almak
Af Dilemek
Masumiyetin Ölümü
Düğün
Çürük Kalp
Bir An
Av, Avcı ve Cadı
Ejder Lordu ve Cadı
Ateş gibi
Gizli İşler
Benden Korkun !
Durdurulmaz Güç
Hayallerden Gerçeğe
Zehirli
Kabus değil, Gerçek !
İçimdeki Canavar
Kraliçelikten İmparatoriçeliğe
Bir Yabancı
Kaos
Zavallısın
İzin Vermeyeceğim!
Vicdan ve Yemin
Bedeller
Ulu İmparatoriçe
Anlamak
Geçmişle Hesaplaşma
Sonsuz Kış (Final)

Masum ve Güzel

771 75 47
By Elizabethstark1

İşte Kraliçe Elynor. Bölüm şarkılarıyla iyi okumalar ! :) Bölüm şarkısı : Sia - Freeze you out. Yorumlarınızı merakla bekliyorum ! ^^


Bir odada kilitli olmak, çok sıkıcı bir durumdu. Kimsem yoktu. Kafeste duran bir kuş gibiydim. Kyran, ortalıkta yok gibiydi. Ne yaptığını tanrılar bilirdi. Bu odayı onunla paylaşmak zorundaydım. Özgürlüğüm elimden almıştı ve esaretimin gardiyanı olmuştu. Bağımsızlığımı kaybetmiştim. Tutsaktım. Görüşüm gerçekleşecekti, bundan artık emindim. Kyran ile evlenecektim. Onun kraliçesi olacaktım. Bunu durduracak gücüm yoktu. Elim kolum bağlıydı ve çaresizdim. Kendimden bu konuda nefret ediyordum.

Yemeğimi az biraz yemiştim. Dışarıya bakıyordum.Kapının kilit sesi açıldı ve içeri kraliçe Elynor girmişti. Kyran'ın koyu dalgalı saçları ve soğuk yüzü, kraliçede de vardı. Koyu saçlarını salmıştı. Başında kraliçe olduğunu belirten ama sade bir taç vardı. Yüzü soğuk olsa da, asildi. Elbisesi siyahtı ama gümüş işlemeleri göze çarpıyordu. Hemen ayağa kalktım ve reverans yaptım. Kraliçe ise, bir şey demeden koltuğa oturmuştu. Ardından el hareketi ile karşısındaki koltuğa oturmama izin vermişti.

" Majesteleri, sizi gördüğüm için çok şaşırdım." dedim.

Kraliçe " Buraya kısa bir ziyaret için geldim, Deitra. Birkaç sorum olacak." dedi sakince.

" Elbette, sizi dinliyorum."

" Yarın mahkeme olacak ve kraliyet ihanetleri olduğu için mahkemeyi kocam bizzat yönetecek. Baş şahit olarak senin adın yazıldı."

" Bunları bilmiyordum." dedim sessizce.

" Şimdi biliyorsun. Deitra, bunu tüm samimiyetinle cevaplamanı istiyorum. Adrian gerçekten bir hain mi ? Babasını öldürüp, tahtta çıkmak istedi mi ?" dedi ve buz gibi gözleri yüzüme kilitlendi.

Gerçek boğazımda düğümlenmişti. Yarınki mahkemede sorulacak olan soru, şimdi karşımdaydı. Ustaca yalan söylemeliydim. Peki kraliçe ikna olacak mıydı ?Adrian'ın masum olduğunu bildiğini görebiliyor gibiydim. Dudaklarımdan, yalan gerçek gibi çıkmalıydı.

" Evet, ekselansları. Adrian böyle planlar yapardı." dedim başım önümde. Yüzüne bakarsam, anlayacağından korkuyordum.

Kraliçe " Adrian'ın bu tarz bir şey yapacağına inanmıyorum. Kyran yapabilir ama Adrian asla yapmaz." dedi şaşkınca.

" Bende öyle düşünürdüm. Fakat Adrian sinsi birisi. Kyran, onun yanında masum kalıyor."

" Deitra, birinin baskısı altında kalmıyorsun değil mi? Adrian'ın masumiyeti sana bağlı, kızım."

" Gerçekleri söylüyorum."

" Peki, neden bunları Kyran'a açıkladın ?"

" Kendimi ona yakın hissettim, beni bir tek o kurtarabilirdi. O benim uzun zamandır sevdiğim adamdı. Adrian'ı kırmamak için, hislerimi kalbime gömdüm ve Adrian'a âşıkmış gibi davrandım."

" Ciddi misin? Yüzüme bak, kızım. Yüzüme bakarak, Kyran'a âşık olduğunu söyle." dedi ve kafamı kaldırdım.

" Evet, Kyran'a aşığım. Adrian'a karşı davrandıklarım tamamen bir oyundu. Onun kalbini kırmak istemedim." dedim sesimin titrememesine özen göstererek.

" Böyle bir şeyi, yarında mahkemede diyecek misin ?" dedi merakla.

" Evet."

" Bu cümle seni kötü gösterebilir. Kraliçe olmak için, Adrian'ı kullanmışsın gibi olabilir."

" Artık hiçbir şey umurumda değil. Kuralları bundan sonra ben koyacağım." dedim ve kraliçe güldü.

" Bu çok zor bir şey ve hiçbir kadın bunu başaramamıştır."

" Ben, benden öncekilerden farklı olacağım."

" Hayal kırıklığına uğramamanı dilerim." dedi ve ayağa kalktı.

Bende ayağa kalktım. Kapıya kadar beraber yürüdük. Kapıdan çıktı ama sonra arkasına döndü. Beni soğuk bir şekilde süzmüştü. Duyguları karışıktı. Bir yanı bana inanmıştı ama diğer yanı yalan söylediğim için kızgındı.

Kraliçe " Yarınki mahkemede umarım gerçekler konuşulur. Sözlerin, Adrian için çok önemli olacak."

" Biliyorum, majesteleri." Dedim gülümseyerek.

" Ayrıca kraliçe olmak için, asla başkalarını harcama." dedi ve gitti.

Bende tekrardan o rahat koltuklara doğru gittim. Yarın mahkeme vardı ve aynı performansı bir daha sergileyecektim. Hatta daha inandırıcı olmam gerekiyordu. Adrian da orada olacaktım. Gözlerine baka baka yalan söyleyecektim. Bunu yapma sebebim Adrian ve ailemdi. Kraliçe olmak, çocukluk hayalimdi. Bu hayalimi gerçekleşmek istiyordum şimdi ise kararsızdım. Gelecekte sadece evlendiğimi görmüştüm. Şimdi ne olacaktı?

Kapım açıldı ve içeri gardiyanım Kyran geldi. Mükemmel bir gülümseme ile bana bakıyordu. Elinde bordo renginde bir pelerin vardı. Yanıma teklifsizce oturmuştu. Bakışlarımın sert olmasına aldırmadan gülümsüyordu.

Kyran " Anneme, bana âşık olduğunu söylemişsin. Bu kadarını beklemiyordum. Annem bunu söylediğinde şok oldum."

" Rolümün hakkını vermem gerekiyordu." dedim umursamazca.

" İşte bu yüzden ufak bir ödülü hak ediyorsun. Babanı zindanlara görmeye gideceğiz."

" Gerçekten mi ?"

" Elbette."

" Adrian'ı görebilir miyim ?"

" Hayır. Babanı görmekle yetin. Şu pelerini giy. Başlığını da kafana geçir." dedi ve uzattığı pelerini giydim.

Başlığını da kafama geçirdim. Ardından odadan çıkmıştık. Sessizce yürümüştük. Zindanlar, sarayın en alt katlarıydı ve pislik bir yerdi. Burada hem fiziksel, hem de büyücüler sayesinde zihinsel işkenceler yapılırdı. Burada olmaktansa, ölmek dilenirdi. Babam hiçbir zaman buraya düşecek davranışlarda bulunmamıştı ama şimdi benim yüzümden buradaydı. Böyle olmamasını isterdim.

Zindanlara gelmiştik. Kyran, askerler bir kese altın vermişti ve girişimize müsaade etmişlerdi. Koridor uzayıp, gidiyordu. Sıra sıra demir parmaklıkların ardında mahkûmlar vardı. Kimileri horluyorlardı, kimileri ise acı içinde inliyordu. Uğursuz bir yerdi. İnsanların acıları, içime işliyordu. Bu da enerjimi sömürüyordu. İster istemez, Kyran'ın koluna girdim.

Kyran " İyi misin ?" diye fısıldadı.

" Değilim, yine de babam için dayanacağım." dedim.

" Bak, geldik." dedi ve durduk.

Samanlar yere serpilmişti. Bir bez parçası yere serilmişti. Beyaz kıyafetleri ile babam, o bez parçasında yatıyordu. Uyuyor muydu, bilemiyordum. Kıyafetlerinde kan lekeleri vardı. Gördüğüm en acı verici manzaraydı. En azından yaşadığından emindim.

Kyran " Merak etme, onun daha az işkence görmesini sağladım."

"Bu hiçbir şeyi değiştirmiyor! " dedim sinirli bir şekilde.

" Dediklerimi yaptığın vakit baban özgürlüğüne kavuşacak ve Adrian'ın da ölmeyecek. "

" Dediklerini yapacağım."

" Hadi, gidelim. " dedi ve ayrıldık.

Zindanlardan çabuk ayrılmamız iyi olmuştu. Acılara karşı savunmasızdım ve içime akmıştı. Başımı ağrıtmıştı. Kendimi bitkin hissediyordum. Bir an önce uyumak istiyordum. Uyursam, yorgunluğum geçerdi. Odaya gelmiştik. Pelerini bir kenara attım ve kendimi yatağa bıraktım.

Kyran " İstersen, bir gecelik giy."

" Gecelik giymeye üşeniyorum. Bırak böyle uyuyayım. " dedim uykulu bir şekilde.

" Deitra, o zaman üstünü örtelim. Hasta olmanı istemem." dedi ve üzerime örtüyü örtü.

" Sen nerede uyuyacaksın ?"

" Şu koltuklar, benim için yeterli olur. Yine de bir yatak arkadaşı istersen, yanına gelebilirim."

"Senin gibisini istemem. "

" Uyu, yarın çok yorucu olacak." dedi ve dediğini yaptım.

Uykum rahattı. Huzursuzluktan ziyade rahatlatıcıydı. Rüya bile görmemiştim! Uyandığımda Kyran yoktu. Uyandığımda kahvaltı masam hazırdı ve 3 kız beni bekliyordu. Yüzümü yıkadıktan sonra az biraz kahvaltımı yaptım. Sonra bu kızlara baktım. Anlaşılan onları Kyran bırakmıştı.

" Neden buradasınız ? " dedim ciddi bir şekilde.

Kızlardan birisi önce çıktı. Saçları kızılımsıydı ve yüzü çilliydi. Pembe elbisesi, sevimli güzelliğini vurgulamıştı açıkçası. Gözleri yere bakıyordu. Galiba Kyran, bu kızları korkutmuştu. Korkularını duyabiliyordum.

Hizmetçi kız " Leydim, Prensimiz tarafından sizi mahkemeye hazırlamak üzere görevlendirildik. Size hizmet etmekten onur duyarız." dedi sakince.

"Benden korkmanıza gerek yok, prens size ne derse desin." dedim ve kızlar rahatlamış bir şekilde derin bir nefes aldılar.

" Prens sizi memnun ettirmezsek, saçlarımızı kazıtacağını söylemişti."

" Merak etmeyin, şu an gayet iyisiniz. Hadi, şu giyinme işine başlayalım. Mahkeme için ne giyeceğim? "

" Prensimiz sizin için seçti. Güzel ama masum olmanızı istiyor. Hadi, başlayalım." dedi ve mahkeme hazırlığına başladık.

Kyran, beni siyahlara büründürmüştü. Siyah korsem, beni sımsıkı sarıyordu. Kollarım ve korsemin uç tarafları minik incilerle işliydi. Eteğim iki kısımdan oluşuyordu. Dış eteğim düz siyahtı. İç eteğimde siyahtı fakat detaylıydı. Dalları koyu gri, çiçekleri ise siyahtı. Boy aynasından kendime baktığımda güzeldim. Makyaj masasına oturdum. Sarı saçlarımı toplamışlardı. Ardından siyah bir başlık takılmıştı. Başlığın arkasından tül uzanıyordu. Yüzüme bir şey yapılmamıştı. Boynuma ise beyaz inci dizisi takılmıştı. Masum gözüküyordum. Masum ve güzeldim. Bugün yapacak olduğum şey için, masum görünmem önemliydi. Dudaklarımdan çıkacak sözler, bazı kişilerin hayatının kurtuluşu olacaktı. Elimden geldiği kadar ustaca oynamalıydım. Gerekirse gözyaşlarına boğulmalıydım. Hoş, gözyaşlarım kolayca akacaktı. Bundan emindim.

Hizmetçi kızları göndermiştim. Ben ise odada tek başımaydım. Mahkeme için askerlerin gelmesini bekliyordum. Kapım tıklandı ve içeri askerlerle beraber Kyran girdi. Baştan aşağı siyahlar içindeydi. Benimle uyumluydu. Gülümsedi ve beni ayağa kaldırdı. Baştan aşağı süzmüştü.

Kyran " Çok güzelsin. Güzel ve masum." dedi gülümseyerek.

" Neden buradasın ?" dedim umursamazca.

" Seni mahkeme salonuna götürmek için geldim. Seni korumak üzere yemin ettim sonuçta."

" Senin korumana ihtiyacım yok !"

" Var, güzelim. Hayatının en zor sınavına çıkıyorsun. Hadi, gidelim tatlı leydim." Dedi ve odadan çıktık.

Ben ve Kyran öndeydik. Askerler ise arkamızdaydı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sanki bir kuş olup, uçacaktı. Kendimi sakin tutmalıydım. Sakin ve soğukkanlı. Böylece gerçekçi olurdum. Adrian'ın hayatını kurtarmak için, onu inkâr edebilirdim. Yaşaması için her şeyi yapabilirdim. Gerekirse, kendimi feda ederdim. Tek dileğim, beni anlamasıydı.

Mahkemeye gelmiştik. Tüm gözler bizim, özellikle benim üzerimdeydi. Mahkeme alanı büyüktü. Girişte izleyiciler vardı. Kız kardeşlerim oradaydı ve beni görünce gülümsemişlerdi. Büyük bir meydandı. Kralın tam karşısında bir sandalye konulmuştu. Meydanın sol tarafında şahitler vardı. Sağda ise mahkûmlar diz çökerek samanların üstüne oturtulmuştu. En başa, gururlu duruşuyla Adrian vardı. Yanında ise babam vardı. O da, kendinden emin duruyordu. Karşımda ise, kraliyet tahtı kurulmuştu. Kralımız tüm heybetiyle oradaydı. İri bir adamdı. Kabarık sakalı ve saçları birbirine karışmıştı. Bakışları kızgındı. Bizim geldiğimizi görünce, gülümser gibi olmuştu. Yanında ise kraliçe vardı. Baştan aşağı siyahtı. Sadeydi. Yüzü ise donuktu.

Kyran beni diğer şahitlerin yanına bıraktı. Kendisi de, annesi ve babasının yanına geçti. Ardından mahkeme başladı. Baş şahit olmama rağmen, ilk ben dinlenmedim. Birçok kişi çıktı. Çeşitli özellikleri olan insanlardı. Kyran, zekice seçimler yapmıştı. Hepsinin ortak olduğu konu, Adrian'ın kralı zehirleyip, tahta çıkacak olduğuydu. Adrian her seferinde inkâr etmişti, her inkârında ise kralın emri ile yüzüne tokat yemişti. Kyran ise, bu duruma gülümsemişti. Elinde olsaydı, kendisi Adrian'a tokat atardı.

Sıra bana gelmişti. Yavaşça öne çıktım ve krala reverans yaptım. Sandalye oturdum. Kral başla demeden başlayamazdım. Adrian'a yavaşça baktım. Mavi gözleri umutla doluydu. Umutlarını kırmaktan, nefret ediyordum. Birazdan söyleyeceklerim, ikimizin kaderini değiştirecekti.

Kral " Sorulara hazır mısın, Deitra Flyann ?"

" Evet, majesteleri." dedim.

" Gerçekleri söyleyeceğine yemin ediyor musun ?"

" Gerçeklerin, birazdan dudaklarımdan çıkacağına emin olabilirsiniz. Doğruluğun ışığında, her şey ortaya çıkacak ve ben bu durum için mutlu olacağım."

" Kyran, ısrarla Deitra'ya soruları sormak istediğini söylemiştin. Başla !" dedi ve Kyran elinde bir kâğıtla öne çıktı.

Sonra karşıma geldi. Yüzü asildi ve kendinden emin bir duruşu vardı. Oynadığı satranç oyunun sonuna gelmişti. Ölümcül ve son hamlesini ben yapacaktım.

Kyran " Leydi Deitra, sorulara başlıyorum. Nişanlınız Adrian, size bu iğrenç planları anlattı mı ?" dedi soğukça.

" Evet, benimle her sırrını paylaşırdı." dedim sakince.

" Bunlar nelerdi ?"

" Öncelikle babasından nefret ettiğini belirtirdi. Kralımızı öldürmek istediğini defalarca söylerdi. Üstelik onun acı içinde ölmesini istiyormuş. Çok korkunç !"

" Neden bunu daha önce itiraf etmediniz ?"

Adrian " Deitra ! Ne dediğinin farkında mısın ? Gerçekleri söyle ! Beni buradan bir tek sen kurtarabilirsin !" diye bağırdı.

Ona baktım. Şaşkındı. Benden bu tarz cümleler beklemediği açıktı. Yüzünde bir hayal kırıklığı vardı. Duyguları da karışıktı. Üzüntü ve kızgınlık, birbirine girmişti. Babamın da ağzı açıktı. Cümlelerim, beklenmedik etki yapıyordu. Kyran'a baktım. O ise, memnundu.

" Prens Kyran, aslında bunu önceden söylemem gerekirdi ama yapamadım. Sizi ve çok sevdiğim babamın ölümleriyle tehdit etti. Bu yüzden sustum. " dedim ve ellerimi sinirden sıktım.

Kyran " Ah, tatlı leydim ! Sakin olun, lütfen. Artık kimse size zarar veremez. Sizi ben koruyacağım. Artık güvendesiniz."

" Buna tüm kalbimle inanacağım. Beni koruyacağınızı bildiğim için size her şeyi itiraf ettim."

" Hain Adrian, bu planlarını ne zaman yapacaktı ?"

" Sanırım, evlendiğimiz gün olacaktı."

Adrian " Gerçekleri konuş, Deitra ! Bunların yalan olduğunu ikimizde biliyoruz. Beni ölüme gönderme, sevgilim. Yalvarırım, doğruları söyle." diye bağırdı.

Kyran " Gerçekler konuşuluyor, şu an! Eğer bağırmazsan, konuşulmaya devam edecek. Genç hanımı baskı altında tutmayı kes !"

" Onu baskı altında tutan sensin. Kızın aklını karıştırdın."

" Adrian, lütfen sus. Bırak da, özgürce konuşabileyim." dedim yalvarırcasına.

" Gerçekleri konuşmanı istiyorum. Kyran'ın bir hain olduğunu sende biliyorsun."

Kyran " Yeter! Şu hainin karnına tekme atında, sussun." Diye öfkeyle bağırdı.

Askerlerden biri emri hemen yerine getirdi. Adrian, acıyla iki büklüm olmuştu. Dudaklarımı ısırdı. Acısı güçlüydü ve beni sarıyordu. Keşke şu an, burada olmasaydım. Keşke yalanlar söylemeseydim.

Kyran " Aradığımız sessizlik sağlandığına göre işimize devam edebiliriz. Babanız masum mu ?"

" Evet, kesinlikle babam masum. Krallığın bildiği gibi babam onurlu bir adamdır ve böyle bir ihanete asla katılmaz." dedim.

" Sizden önceki şahitler gibi sizde babanızın masumluğunu ve Adrian'ın hainliğini kabul ediyorsunuz değil mi? "

" Evet, ekselansları. Babam masum ve Adrian bu krallığın görebileceği en büyük haindir."

" Şimdi son bir soru soracağım. Bu size özel bir soru. Leydi Deitra, siz en başından beri benimle mi evlenmek istiyorsunuz ?" dedi ve dudakları kıvrıldı.

Adrian'a baktım. Bakışları kırgın ve kızgındı. Dudakları kanla kaplanmıştı. Şimdiden benden tiksindiğini görebiliyordum. Duyguları öfkeyle doluydu. Sanırım serbest kalsa öldüreceği ilk insan bendim. Oysa ben onun hayatını kurtarmak için yalanlar söylemiştim. Bunu anlamayacaktı. Şimdi ise, kalbini tamamen kıracak olan cümlemi söyleyecektim. Lütfen, beni affet Adrian ! Senin affınla temizlenebilirdim.

Kyran'a baktım ve gülümsedim.

" Kalbim en başından beri size aittir, Prens'im. Ben en başından beri size aşığım. Fakat Adrian'ı kırmak istemediğim için, hislerimi açamadım ve onu mutlu etmek için size olan aşkımı gömdüm." dedim sakince. Çevremde ise bir şok dalgası vardı.

Kyran " Artık önümüzde bir engel kalmadı, Deitra. Bana olan aşkını gösterebilirsin. Senin gibi masum bir güzelliğin aşkıyla ömür boyu yaşayabilirim." dedi mutlu bir şekilde. Mutluluk buz mavisi gözlerinde dans ediyordu.

" Sizinle umarım evlenebilirim." diye fısıldadım. Daha fazla yalan söyleyecek gücüm kalmamıştı.

" Yerinize geçebilirsiniz."

" Her şeye rağmen, lütfen Adrian'a ölüm cezası verilmesin. Ne yapmış olursa, olsun affınıza sığınmalı." dedim ve ayağa kalktım.

Titreye titreye yerime oturdum. Sinirden ve üzüntüden, ellerim titriyordu. Ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum. Adrian'ın ise, acı bakışları üzerimdeydi. Ona bakmaya utanıyordum. Az önce, herkesin gözünün önünde ihanet etmişti. Fahişe gibi kendimi Kyran'a satmıştım. Kendimden utanıyordum. Babam da, bana kızgın bir şekilde bakıyordu. O da haklıydı. Bana öğrettiği tüm değerleri az önce çiğnemiştim. Neden böyle olmuştu? Onların hayatını kurtarmak içindi tüm bu yaptıklarım. Kendimden tiksiniyordum. Keşke bunlar olmasaydı.

Tüm şahitler ayağa kalkmıştı. Bende hemen ayağa kalktım. Anlaşılan kral kararına varmıştı. Tüm gözler ondaydı. Kral tüm heybetiyle ayağa kalktı ve elindeki kâğıdı okudu.

Kral " Bugün burada önemli bir kraliyet davası için toplanmış bulunmaktayız. Şahitler dinlendi, kanıtlar incelenmiştir. Birazdan okuyacaklarım, onayımdan geçmiştir ve kimse buna itiraz etmeyecektir. Bu davanın baş suçlusu Prens Adrian'ı, krallığın en uç yeri olan Wiang kulesine sürgüne gidecektir. Başkentle iletişimi kesilecek ve ömür boyu orada yaşamını sürecektir. Prenslik unvanı kendisinden alınmıştır. Lord Barys Flyann ise bağışlanmıştır. Masumluğu kanıtlandığı için saraydaki görevine geri dönecektir. Geri kalanlar 49 kişi ise, idam edilecektir. Eşleri ve kızları genel evlere satılacaktır. Erkek çocukları ise, köle pazarlarına verilecektir.

Ayrıca bundan sonra veliaht prens, Kyran'dır. Bana karşı sadakatini kanıtlamıştır. Ayrıca oğlumun isteği üzerine evleneceği kız, Leydi Deitra Flyann olacaktır.

İdamlar yarın gerçekleştirilecektir. Adrian ise, yarın sürgün yerine gidecektir. Lord Barys, mahkemeden sonra serbest bırakılacaktır.

Şimdi dağılabilirsiniz." dedi ve kâğıdı danışmanına verip, alanı terk etti.

Bende bulunduğum yerden ayrıldım. Tam Adrian'ın yanına gidecekken, Kyran önüme geçmişti. Buz mavisi gözleri, üzerimdeydi. Dudakları memnuniyetle kıvrılmıştı. Zaferini kutlayacaktı. Sonuçta büyük bir zafer kazanmıştı. En büyük rakibini alt etmişti ve beni kendisine zincirlemişti.

Kyran " Bundan sonra artık benimsin. "

" Buna inanıyorum." dedim.

" Hadi, artık gidelim artık masum güzelliğim. Akşama yemek var ve ikimizde hazırlanmalıyız. Ayrıca baş başa konuşacağımız çok şey var." dedi neşe içinde ve koluma girdi.

Beraber alandan ayrıldık. Herkes bu yeni çiftte saygıyla eğiliyordu. Sarayda yeni bir dönem başlayacaktı. Bunu görebiliyordum. Hala Adrian'ın kırgın ve kızgın gözlerini hissediyordum. Adrian, beni asla affetmeyecekti. Bundan adım kadar emindim. Benden sonsuza dek nefret edecek ve tiksinecekti.

---

Sizce Adrian Deitra'yı affeder mi ?
Deitra'nın yerinde olsaydınız ne yapardınız ? :)

Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 93.8K 67
TAMAMLANMIŞ HİKAYE WATTYS 2017 KAZANANI TARİHİ KURGU 2. KİTAP TARİHİ KURGU #1 12.08.2017 Alexandra kimsesizliğine çare olacak bir liman arıyordu, Ar...
3.6M 299K 82
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...
196K 12.9K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...
23.5M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...