Zavallısın

402 43 123
                                    

Bölüm şarkısı ile iyi okumalar. Bu arada ne zaman y.b. gelir, bilmiyorum. Belli bir süre y.b. gelmeyebilir. :) :) :) :)

---

İçimde bir dinginlik vardı. Yanımdaki kayıp oğlumla beraber, taht salonuna gidiyordum. Ne tuhaf! Bir zamanlar Kyran ile taht için girdiğim salona şimdi esir olarak giriyordum. Yine de esir gibi hissetmiyordum. Fırtına öncesi sessizlik bu muydu?

Helion ile beraber salona girmiştim. Adrian taraftarları salondaydı ve tüm gözler bendeydi. Adrian ise, bir zamanlar benimde oturduğum tahttaydı. Altın renginin içinde, muhteşem gözüküyordu. Dışı ne kadar güzel olsa da, içi çürüktü. Çevresinde ise destekçileri vardı. Hepsi zırhlıydı. Babam bile bu adam için savaşmıştı. Efendi Yangan tahtta en yakındı. Bana olan bakışları korku doluydu. Yaşlı adam herhalde yapacağım bir şey var sanıyordu.

Karşımdaki imparatora reverans yaptım. Yüzümde ise en tatlı gülümsemem vardı. Sonuçta beni yenmişti. Hoş, onun karşısına imparatoriçe takılarımla çıkmamalıydım. Reveransımdan sonra başım dik bir şekilde, herkese meydan okurcasına baktım. Beni yenmiş olabilirdi ama asla ezemezdi. Felix yanımdan ayrıldı ve babasının yanındaydı. Onun yüzünde bir şok vardı ve bana üzülerek bakıyordu.

Sessizlik hâkimdi. Bu adamların hepsi bana korkarak bakıyordu. Onların gözünde her an patlayacak bir bombaydım anlaşılan. Adrian bile hareketlerimi çözemiyordu. Oysa ben buraya tüm sakinliğimle gelmiştim. Delirecek değildim. Aklım başımdaydı. Şu an istesem, bu odadaki herkesin duygularını uyuşturabilirdim. Farkında olmadan korkuları beni güçlendiriyordu. Adrian'ın bile korkusu içime akıyordu.

Kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. Kahkahalarım salonda yankılanıyordu ve bu adamlar iyice korkmaya başlamıştı.

Efendi Yangan " Gülmeyi kesin, leydim. Karşınızda imparatorumuz var." dedi ve gülmeyi zorda olsa kestim.

" Ay, gülmekten karnıma ağrılar giriyor. Üzgünüm ama duramıyorum. Hepiniz beni öyle eğlendiriyorsunuz ki !" dedim gülerek.

" Ağlayacak halinize gülüyorsunuz." dedi sinirli bir sesle.

" Asıl siz ağlanacak haldesiniz, lordum. Sonunda istediğiniz oldu. Kukla bir imparatorunuz var. Tebrik ederim !"

" Ne demeye çalışıyorsun?"

" Adrian'ı neden en başından beri istediğinizi biliyorum. Çünkü onu daha kolay kontrol edebilirsiniz! Kyran, benim sevgilim, iktidarı boyunca sizi umursamadı. Bakalım kendi canavarınızla başa çıkabilecek misiniz? İtiraf edin, bu ülkenin en iyi dönemi ben ve Kyran'ın idi."

" Bencilliğiniz her zamankisi gibi yerinde, Leydi Deitra!"

" Bana leydi diyerek aşağıladığınızı sanıyorsunuz ama hatırlatırım ki, ben bu saraya leydi olarak girdim ve leydi olarak gideceğim. Siz ise bir kölenin torunu olarak girdiniz ve en zirveye çıktınız. Şunu bilin ki, ne kadar hızlı yükselirsek o kadar hızlı düşeriz. Sizin düşüşünüzü merak ediyorum."

" Sizinkisi gibi olmayacağı kesin."

" Evet, benden daha acınası bir şekilde olacağı için haklısınız. Bunlar daha başlangıç, Lordum. Büyük felaketlere gebeyiz. Kara bulutlar sarayımızda dolaşıyor."

" Sizin gibi bir cadı mı söylüyor ?"

" Evet. O beğenmediğiniz cadı, bir imparatoriçe oldu."

Adrian " Yeter! Efendi Yangan, buraya Leydi Deitra'yı aşağılamak için çağırmak. Sadece bazı gerçekleri görmesini istedik." Dedi sinirle ve Efendi Yangan sustu.

Fırtına ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin