Fırtına Çiçeği

נכתב על ידי Elizabethstark1

16.2K 1.6K 1.2K

Kalplerin Kraliçesi, Demir Leydi, Bir Cadı ve sonunda bir İmparatoriçe. Bir zamanlar bende saftım ve masumdum... עוד

Görüş
Masum ve Güzel
Af Dilemek
Masumiyetin Ölümü
Düğün
Çürük Kalp
Bir An
Av, Avcı ve Cadı
Ejder Lordu ve Cadı
Ateş gibi
Gizli İşler
Benden Korkun !
Durdurulmaz Güç
Hayallerden Gerçeğe
Zehirli
Kabus değil, Gerçek !
İçimdeki Canavar
Kraliçelikten İmparatoriçeliğe
Bir Yabancı
Kaos
Zavallısın
İzin Vermeyeceğim!
Vicdan ve Yemin
Bedeller
Ulu İmparatoriçe
Anlamak
Geçmişle Hesaplaşma
Sonsuz Kış (Final)

Ayaklar Altına Almak

979 95 21
נכתב על ידי Elizabethstark1

Merhaba ! Hızlı bir ikinci bölüm ! ^^ Bölüm şarkısı ile iyi okumalar :) Multide Deitra.

İçim huzursuzdu. Hala gördüğüm görüşün etkisi altındaydım ve Adrian'a söyleyememiştim. Sorduğu zaman geçiştirmiştim. Oysa günüm güzel başlamıştı. Sabah, Adrian'ın bana gönderdiği güllerin kokusu ile uyanmıştım. Kahvaltım neşe içinde geçmişti. Sonra Adrian ile beraber pikniğe çıkmıştık. Beraber at sürmüş ve papatyalar toplamıştık. Adrian, o topladığı papatyaları taç yapmıştı ve kafama yerleştirmişti.

Şimdi beraber bir bezin üstüne oturmuştuk. Çevremizde gülen insanlar vardı. Ayrıca renk renk çiçekler de büyüleyiciydi. Adrian'ın elleri, ellerimin üstündeydi. Duyguları karışıktı. Bir yanı karışıktı ve ne olduğunu çözemiyordum. Bir şeyden korkuyor gibiydi.

" Adrian, sabahtan beri huzursuzluğun buram buram yayılıyor. Neyin var ?" dedim merakla.

Adrian ise, hüzünle bana bakmıştı. Mavi gözlerinde derin bir üzüntü vardı. Bu üzüntü, onu boğuyordu. Keşke düşünceleri okuyabilseydim ! O zaman onu bu üzüntüden kurtarabilirdim.

Adrian " Demek fark ettin. " dedi sessizce.

" Fark edilmeyecek gibi değil ki ! "

" Bir şeyler oluyor, Deitra ve ben bunu dün fark ettim. "

" Neler oluyor ?"

" Tam çözemedim ama kötü bir şey. Babamın davranışları bana karşı değişti. "

" Sana öyle geliyordur, canım. Neden değişsin ki ? "

" Veliaht olmadan önce biraz soğuktu ama ilan edildiğimden beri bana karşı tepkili. Dün toplantıda beni küçük düşürdü. İmalı bir şekilde ihanetle suçladı. "

" Böyle diyemez ki. "

" Dedi, Deitra. Kulaklarımla duydum. Bir şeyler oluyor ve ben bunu geç fark ettim." dedi ve korkuyla gökyüzüne baktı.

Adrian'ın babası, Kral Crasto acımasız bir adamdı. Genç iken kendi babasını ve erkek kardeşlerini öldürmüştü. Bu yüzden Adrian'ın babasında korkmasında haklıydı. Babasını ve kardeşlerini öldüren bir adam, kendi evladını da kolayca ölüme gönderebilirdi.

" Adrian belki de sen abartıyorsundur." dedim sakin bir şekilde.

Adrian " Abartmıyorum! Babamı tanıyorsun. Eğer birisinden kuşkulanıyorsa, o kişinin sonu ölüm oluyor."

" Sen onun öz oğlusun. Öz ! Öz oğlunu da öldürecek değil." dedim ve Adrian dalga geçer gibi güldü.

" Öz babasını ölüme gönderen biri, kolayca öz oğlunu da ölüme gönderebilir. Birileri babamı, benim hakkımda dolduruyor ve bunu başarıyor. "

" Sence kim ?"

" Bunu tahmin etmek zor değil, Deitra." dedi ve acı bir şekilde gülümsedi.

Elbette zor değildi ama ondan duymak istemiştim. Bunu yapabilecek tek kişi, Kyran'dı. Sevgili ikizinin ölümü Kyran'ı memnun ederdi. Elimi yanağının üstüne koydum. Onun şu an hissettiklerini almak istiyordum. Almak ve mutlu etmek! Adrian, mutlu olmayı hak eden birisiydi. Kara düşüncelerin içinde boğulmamalıydı.

Adrian yavaşça dudağımı öptü ve gözlerimi kapattım. Bir anlığına çevre ile iletişimimiz kesilmişti. Kimsenin duygularını duymuyordum. Sadece ikimizin olduğu bir yerdeydik. Fakat bu an uzun sürmedi. Etraftaki insanların çığlıkları ile gözlerim açıldı. Atlılar geliyordu. En önde Kyran vardı. Tüm havası ve sinsi gülümsemesi ile bize doğru gelmişti. Arkasında ise, askerler vardı. Adrian ile ayağa kalkmıştık.

Adrian " Yerin dibine gir, Kyran. Yerin dibine gir ve oradan asla çıkma! " dedi sessizce.

Ben ise, Adrian'ın koluna girdim. Açıkçası korkuyordum. Çünkü bu asker topluluğunun ve Kyran'ın bizim için gelmesi pekiyi haber gibi gözükmüyordu. Kyran'ın duygularını okursam, belki ne olduğunu çözerdim. Kyran'a baktım ve odaklandım. Beklediğimden daha kolay bir şekilde duygularını tatmıştım. Kendisini zafer kazanmış gibi hissediyordu. Hatta mutluluktan havalara uçacak gibiydi. Onu bu kadar sevindiren ne olabilirdi ki ?

Bağlantıyı kesmiştim. Kalbim gümbür gümbür atıyordu. Adrian'a baktım. O ise, kendinden emin ve güçlü bir şekilde duruyordu. Fakat korkusu buram buram yayılıyordu. Siyah bir yapışkan gibi yapışıyordu ve sarıyordu. Korkmakta haklıydı. Kyran durdu ve atından indi. Arkasındaki askerlerde inmişti. Kyran onların da indiğini görünce soğuk yüzü, gülümsedi. Buz mavisi gözleri, parlıyordu.

Kyran " Saygıdeğer ikizim ve tatlı nişanlısı. Bugün buraya üzücü bir haber için geldim. İnanın bana, böyle bir şey yapacağım aklıma gelmezdi. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, birazdan olacaklar için beni affedin." dedi ama gözleri yeterince samimi değildi.

Adrian " Lafı kes !"

" Peki, o zaman." dedi ve belindeki kuşaktan bir kraliyet fermanı çıkardı.

Sonra Kyran kâğıdı açtı ve göz gezdirdi. Dudakları memnuniyetle kıvrılmıştı. Okuduklarını beğenmişti galiba. Gözleri tekrardan bizim üzerimizdeydi.

Kyran " Kral babamdan aldığım emirle seni vatana ihanet, krala komplo kurup öldürme girişiminden dolayı tutukluyorum Adrian. "

Adrian " Ne? Komplo mu? Vatana ihanet mi? Senin dediklerini kulağın duyuyor mu ?" diye bağırdı.

" Acı bir gerçekleri ne yazık ki duyuyorum, ikizim. Sen saraydaki bazı asiller ile iş birliği yapmışsın. Onlar bunu itiraf ettiler."

" Yalancısın, seni piç ! "

" Aynı anneden ve babadanız, lütfen hakaretlerin mantıklı olsun."

" Ben bunları asla yapmam !"

" Ah, sıkıldım. Yalanların diz boyu kardeşim. Ne duruyorsunuz? Şu haini tutuklayın. Yanındaki güzel Deitra'yı ise, bana getirin. Babamın emriyle gözetimimde olacak." dedi ve askerler harekete geçti.

Adrian ise bana baktı. Gözleri vedalaşır gibiydi. Neden çabuk teslim olmuştu ki ? Kılıcı ile mücadele etmesi gerekmez miydi? Böyle yapmamalıydı! Savaşmalıydı, direnmeliydi. Gözlerim dolmuştu. Bu hayatta en sevmediğim şey, adaletsizlikti ve adaletsizlik karşımdaydı.

" Lütfen diren! Kendin için, hakkın için, aşkımız için diren." diye fısıldadım.

Adrian " Bunu yapmayacağım, aşkım. Babam benim masumiyetimi anlayacak. Bu bir son değil, Deitra. Şunu asla unutma. Seni sevdim, seviyorum ve her zaman seveceğim. Hiçbir güç seni benden, ayıramaz. " dedi ve beni dudaklarımdan öptü.

Ardından beni bıraktı ve askerlere teslim oldu. Ellerini uzattı ve bağladılar. Ardından onu götürdüler. İçimden bir şeyler kopmuştu. Kopan parçalarım, Adrian ile gitmişti. Huzursuzluk ve acı, her tarafımı kaplamıştı. Gözyaşlarım süzülüyorlardı. Adrian, gitmişti ve beni bırakmıştı. Ellerimden kayıp gitmişti. Bir daha beraber olamayacaktık, bunu hissediyordum. Hayallerimiz gerçekleşmeyecekti.

Bir el omzuma dokundu. Elin sahibi Adrian değil, Kyran idi. Bakışları her zamanki gibi donuktu. Yüzünde pişmanlık belirtisi yoktu. Az önce, ikizini tutuklayan kendisi değilmiş gibiydi. Ona karşı derin bir nefret duyuyordum. Bu nefret, onu öldürebilirdi.

Kyran " Deitra, hadi gidelim."

" Seninle hiçbir yere gitmiyorum, seni adi köpek !" diye bağırdım.

" Beni zorlamayı kes. Dediğimi yapmak zorundasın. Şimdi bin şu at arabasına ve saraya kadar uslu bir kız ol." dedi.

" Senden nefret ediyorum, Kyran. Senden nefret ediyorum !"

" Nefrette, aşk kadar güçlü bir duygudur. Fakat bir anlığına oluşmaz. Bana kızgınsın ama benden nefret etmiyorsun. Hadi, bin şu arabaya." dedi ve mecburen istediğini yaptım.

Benim için getirilen arabaya bindim. Askerler beni de bağlamak istemişlerdi ama Kyran engel olmuştu. Adrian ise, at üzerindeydi ama bir askerin kontrolü altındaydı. Başı dikti. Sarı saçları, asil yüzü ile sakindi. Bakışları görmezden geliyordu. Sanki bedeni burada ama ruhu bambaşka bir yerdeydi. Şimdi ona ne olacaktı ? Babası gerçekten onu gözden çıkarmış mıydı ? Adrian ölürse, bende ölürdüm. O, benim sahip olduğum en değerli kişiydi. Sonsuzluğumun parçasıydı. Ruhumun öteki tarafıydı. Şimdi ise, elimden kayıp gitmişti. Acaba görüşüm, gerçek miydi ? Gerçekten Kyran ile mi evlenecektim ? Birçok deli soru üretiyordum ve bunu yapmak istemiyordum.

Arabam durdu ve kapı açıldı. Kapıyı açan, Kyran idi. İnmem için elini uzatmıştı. Elini tutmadan indim. Sonuçta ona muhtaç değildim. Adrian da, atından inmişti. Sonra askerler onu götürmüştü. Ben ise, arkasından bakakalmıştım.

Kyran " Hadi, Deitra. İçeri gir. Olan oldu artık hiçbir şey yapamazsın." dedi ve dediğini yaptım.

Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Yavaş yavaş merdivenlerden çıkıyorduk. Kyran, her zamanki soğukluğunu koruyordu. Bir kapının önünde durduk. Yavaşça Kyran kapıyı açtı. Büyük bir odadaydık. Siyah ve beyazla döşenmişti. Sol tarafta siyah yatak örtüsü ile çift kişilik yatak vardı. Duvarda ise, dolap siyahtı. Ortada balkon vardı ve her yer gözüküyordu. Sağ tarafta ise koltuklar konulmuştu. Siyah rengindeydiler ve üzerlerinde beyaz yastıklar vardı. Şöminenin üst tarafında kitap raflığı vardı. Ayrıca 3 kapı göze çarpıyordu. Duvarlar ise siyahtı. Kılıçlarla, savaş baltaları ile süslenmişti.

" Burası neresi, Kyran? " dedim.

Kyran " Burası benim odam, Deitra ! Seni burada hapis tutacağım. Hadi, şu koltuklarda oturalım ve biraz konuşalım." dedi ve istediğini yaptım.

" Seninle uğraşacak halde değilim. Beni zindana gönder !" dedim yorgun bir şekilde.

Kyran " Her halinle çok güzelsin. Artık hiçbir şey engel değil. Kaderimizi yaşayacağız, meleğim. Sen ve ben, bu krallığı değiştireceğiz "

" Adrian, kurtulacak ve sana hak ettiği cezayı verecek."

" Bunun bir yalan olduğunu göremiyor musun? Adrian bitti ve artık o kurduğum bataklıktan asla çıkamaz."

" Sen mi yaptın? Nasıl ?"

" Elbette ! Benden başka kim bu zeki tuzağı kurabilir ki ? Adım adım babamı işledim. Ona zehirli düşünceler fısıldadım. Adrian veliaht ilan edilmeden önce başlamıştım. Sonra benim gibi düşünen birkaç asilzade buldum. Ardından planlarımı hızlandırdım ve birkaç kişiyi piyon olarak kullandım. Babamın şüphelerini kanıt olacak şeyler sundum. Hepsi Adrian tarafından yazılmış şeylerdi."

" Pisliksin !"

" Adrian, zorluk çıkarmasaydı bunları yapmazdım. Eğer sen dediklerimi yaparsan, ölmeyecek. Bunu sana garanti edebilirim."

" Ne olacak, peki ?" diye alaycı şekilde sormuştum.

" Sürgün edilecek ve ömrü boyunca bir daha başkente adım atamayacak. Her şey ile iletişimi kopacak."

" Sende onun olan her şeye sahip olacaksın. Benimle evleneceksin. Bunları anlattığın iyi oldu. Şimdi krala anlatacağım !"

" Aptal kız, bunları sana git beni ispiyonla diye anlatmadım. Benimle neden evlenmen gerektiğini anlaman içindi. Baban da şu an zindanlarda ! Onu da, sen bu sabah evden ayrıldığın vakit tutuklattım. "

" Ne ?"

" Evet, çok sevdiğin babacığın Lord Barys şu an zindanlarda ve işkence görüyor. Tabii, hayatını kurtarmak sana bağlı."

" Adi herif !"

" Baban benimle iyi geçinmedi, sevgilim. Adrian yerine beni destekleseydi şu an zindanlarda kızgın demirlerle boğuşuyor olamazdı. "

" Şerefsizin tekisin ! Bana zarar versen olabilirdi, aileme değil !"

" Ne yapıyorsam, senin için yapıyorum. Teklifimi duymak istemiyorsan, kendin bilirsin. Eğer baban öldürülürse ne olacağını söyleyeyim. Sen ve ailenin hanımefendileri, genel evlere düşer.Senin gibi bir kızın, genel evlerde çok talibi olur. Bunu ister misin ? Her gün başka farklı adamlar tarafından taciz edilmeyi, aşağılanmayı ister misin ? İçki kokulu adamlara meze olmak, hoşuna gitmez diye tahmin ediyorum. Aileni de böyle bir şeye sürükleyemezsin, herhalde. "dedi ve yüzüne baktım.

Yüzünde en ufak bir merhamet belirtisi yoktu. Omuzlarına gelen dalgalı, koyu saçları ve yakışıklı yüzüyle buzlar prensiydi. İçinde bir parça duygu olduğuna inanmıyordum. Kardeşine acımayan bir kişi, kimseye acımazdı. Kardeşini zindana attırmıştı. Vicdanı nasıl buna izin vermişti ? Hoş, Kyran gibisinde vicdan olur muydu ?

" Vicdansızsın, Kyran. İşte bu yüzden Adrian'ı seviyorum. Onun vicdanı var ve senin gibi acımasız değil." dedim ve yaşlarımı yavaşça aktı.

Kyran " Acımasızların kazandığı bir yerde yaşıyoruz. En basiti, babam ! Şu anki konumuna gelmek için, yapmadığı şey kalmamış. Ailesini öldürmüş, sevdiği kadını öldürmüş ama bak, şu an nerede? İstediği yerde ve mutlu."

" Sende mi öldüreceksin ?"

" Ben ailemi öldürmeyeceğim, sevdiğim kadını asla öldürmem! Yine de hanemden örnekler vermek istedim. Evet, teklifimi duymayacak mısın ? İki şartım var."

" Söyle."

" İlk önce benimle evleneceksin. Hatta babamla anneme benimle en başından beri evlenmek istediğini söyleyeceksin. Adrian'ın kalbini kırmamak için, ona âşık numarası yaptığını belirt."

" Bunu tahmin ediyordum. Kısacası kendimi fahişe gibi göstermemi istiyorsun."

" Sen bir fahişe değilsin, lütfen kendine hakaret etme. Kalbimi acıtıyor."

" Sende kalp var mı ?"

" Bunu öğreneceksin. İkinci teklifim için sabırsızlanmıyor musun ?"

" Ah, çok sabırsızım! " dedim alaycı bir şekilde.

" Anneme, babama ve Adrian'ın dava sürecinde Adrian'ın bir hain olduğunu söyle. Adrian'ın sana tüm planlarını anlattığını ve seni başkasına söylersen ölümle tehdit ettiğini belirt. Daha sonra dayanamadığını ve bana her şeyi itiraf ettiğini söyle." dedi ve yüzüne tokat attım.

Kyran ise, gülümsüyordu. Bu tokadı bekliyordu sanırım. Bu kadar adileşeceğini tahmin edemezdim ! Kyran ne zaman bu kadar aşağılık birisine dönüşmüştü? Nasıl bir hırstı bu ?

" Senin kadar adileşmeyeceğim! Senin kadar aşağılık birisine dönüşmeyeceğim! " diye bağırdım.

Kyran " Benim kadar aşağılık biri olacaksın, olmak zorundasın yoksa birbirimizi nasıl tamamlarız? Ayrıca, dediklerimi yapmazsan senin şu ufak görüş rahibelik özelliğini de söylerim."

" Yalancı, buna kimse inanmaz."

" Sevgili Deitra, bunu öğrenmem zor oldu ama öğrendim. Küçük kız kardeşinin, ilk başta zorladı ama öğrendim. Sendeki bu güçleri harcamak niyetinde değilim. Ama eğer sen harcanmak istiyorsan, harcarım. Bu güçlerini söylerim ve sen direk rahibelik eğitimine gidersin. Onunda garantisi yok ya, genel ev olasılığın daha yüksek. Yine de kraliçelik hayalleri olan birisi için, kötü bir son olur."

" Hayır ! "

" Şimdi böyle bir gücün var mı yok mu ? "

" Var, lanet olası var !"

" Şimdi istediklerimi yapacak mısın? Babanı, aileni, Adrian'ı ve kendini kurtarmak için son şansın bu. Adrian'ı inkâr et ve benimle evlen. Sonra kraliçem ol. Bu kadar basit."

" Kısacası gururumu ayaklar altına, aşkımı ayaklar altına almamı istiyorsun."

" Yaşamak için bunu yapmalısın."

" Yaşamak ! Bu kadar basit bir kelime için, ağır şartlar altında teklifini kabul ediyorum. Adrian'ın yaşaması için, ailemin yaşaması için."

" Kabul edeceğini biliyordum."

" Senden iliklerime dek nefret ediyorum."

" Nefret etmiyorsun, kızıyorsun. Neyse, şimdi odadan çıkmalıyım. Yemek vaktinde dönerim. Odayı beraber paylaşacağız. "

" Defol ! Cehenneme kadar yolun var."

" O yolu beraber yürüyeceğiz, sevgilim." dedi ve gitti.

Kapıdan kilit sesi duyulmuştu. Arkasından yastık fırlattım. Yaşlar yanaklarımdan süzülüyordu. Kalbim ise acıya boğulmuştu. Bu kadar çok şey olmamalıydı. Her şey üst üste geliyordu. Kendimi ayaklar altına alıyordum. Her şeyim elimden gidiyordu. Bu yapacaklarımdan dolayı Adrian'ın yüzüne nasıl bakardım ? Beni anlar mıydı ki ? Umarım ondan af dileme şansım olurdu. Bana kızmazdı ve beni öperdi. Bu yapacaklarım onun yaşaması içindi. Bu kadar düşmemeliydim. Ah, Adrian ! Aşkım, lütfen beni affet çünkü ben kendimi asla affetmeyeceğim.

--

Sizce Adrian'ın tepkisi ne olur ? Kyran yaptıkları hakkında yorumlarınız neler ? :)

המשך קריאה

You'll Also Like

240K 4.2K 30
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...
4.7M 3.4K 1
Hep öfkeli ve savunmasını asla bırakmayan bir adamın koynuna düştü. Sevginin ne olduğunu bilmeyen bir kız çocuğuydu, onunla öğrendi. Gözlerine bakark...
Hırsız נכתב על ידי Zeliha Eren

היסטורי בדיוני

996K 7.5K 3
1800'lerin İngiltere'sinde asi, güçlü ama kalacak yeri olmayan bir kızın, İngiltere'nin en çapkın, en sevilen ve en tasasız Marki'si ile karşılaşması...
2.5K 339 37
Kuzeyin Kehâneti Birinci Kitap: Kayıp Oğul Kuzeyin Kehâneti, İskandinavya'da başlayan ancak içine dünyanın her yerinden karakterlerin misafir olduğu...