Tutuklu (Tamamlandı) ✔

By eymauA

8.3M 234K 38.3K

''Barlas Poyrazoğlu '' Siyahın nasıl daha siyah ve nasıl daha çekici olabileceğini varlığıyla kanıtlayan, güç... More

1. Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11. Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
Yeni Kapak
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
DUYURU!
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
DUYURU!
27.Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
-ALINTI-
30.Bölüm
31. Bölüm
*Sürprizzz...*
33.Bölüm
34.Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
Final

32.Bölüm

153K 5K 1.2K
By eymauA

Multimedia: Temsili Barlas ve Beyza (:



Sabah gözlerimi araladığımda hâlâ akşam uyuduğumuz pozisyondaydık. Barlas kollarıyla beni sıkıca sardığı için biraz terlemiştim. Kafamı çevirip Barlas'a baktığımda uyuyordu. Fazla kıpırdamadan duvardaki saate döndüğümde saat sabahın yedisini gösteriyordu. Aslında daha erkendi fakat alışkanlık olduğu için bu saatte uyanmıştım. Daha fazla uyuyamayacağımı anlayınca Barlas'ı rahatsız etmeden yavaşça yataktan kalktım.

İlk önce banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Tekrardan içeriye döndüğümde Barlas hâlâ uyuyordu. Bende onu uyandırmamaya dikkat ederek salona geçtim. Ne yapsam diye düşünürken kahvaltı hazırlamaya karar verdim.

Mutfağa girip ilk önce çaydanlıkla ocağa su koydum. O kaynarken patatesleri çıkarıp soydum. Patatesleri dilimleyip tavaya attıktan sonra onlar pişerken bir de menemen yapmaya karar verdim. Dolaptan gerekli malzemeleri çıkarıp yıkayarak doğradım. Daha sonra soğanları ve biberleri kavrulması için tavaya koyup ocağın altını yaktım. Onlar kavrulurken patatesler yanmasın diye onları da çevirdim. Soğanlar kavrulunca içine domatesleri ve baharatları atıp biraz pişmesi için kapağını kapattım. Daha sonra patatesler piştiği için onları tabağa koyup, tavaya yenilerini attım.

Çay suyunun kaynadığını görünce çayı da demleyip altını kıstım. Soğanlar ve domatesler pişince içine yumurta kırıp biraz piştikten sonra altını kapattım. Patatesleri çevirirken birden belime sarılan kollar ile irkildim.

Kafamı çevirip arkaya döneceğim sırada omzumda oluşan ağırlık ile hareket edemedim.

Barlas bana arkadan sarılmış bir şekilde öylece duruyordu. Daha sonra omzuma bir öpücük kondurup ''Günaydın.''dedi.

''Günaydın.''

''Bana kahvaltı hazırlamak için erkenden uyanmana gerek yoktu küçüğüm.''diyerek sırıtmaya başladı.

Şu anı bozmadan iki dakika dursa şaşardım zaten.

Gözlerimi devirerek omzumdaki kafasını ittirmeye çalıştım. O ise hala gülerek aynı pozisyonda duruyordu.

''Hepsini kendim için hazırlıyorum. Boşuna heveslenme.''

Barlas'ın yüzündeki sırıtış kaybolunca zaferle gülümsedim.

''Peki. Bende Gözdeye gideyim de o bana hazırlasın.''

Aklınca beni oyuna getirmeye çalışıyordu. Fakat ben bu tuzağa düşmem.

''Peki.''

Barlas bu cevabı beklemiyor olacak ki yüzü şaşırmış bir hâl aldı. Surat ifadesine daha fazla dayanamadığım için kahkahayı patlattım.

Barlas kollarını belimden çekerek yüzüme baktı.

''Neye gülüyorsun ufaklık?''

Kıkırdamaya devam ederek cevap verdim.

''Suratının hâline.''

Muzipçe sırıtarak bana doğru yaklaştı.

''Ne varmış suratımda?''

''Çok komik görünüyor.''

''Demek öyle.''

Barlas aniden bana doğru yaklaşarak gıdıklamaya başladı. Bir süre gülmemek için dirensem de ağzımdan kaçan kahkahaya engel olamadım. Ellerimle Barlas'ı engellemeye çalıştım fakat fayda etmedi. Kahkahalarım arasından ona bakınca sırıtma sırası ona geçmişti.

Ne kadar süre öylece kahkaha attığımı bilmiyorum ama artık nefes alamayacak duruma gelince Barlas ellerini üzerimden çekti. Gülmekten çenem ağrımıştı artık. Barlas'a baktığımda o da gülüyordu.

Birden burnuma yanık kokusu dolunca telaşla ocağa koştum.

Kahretsin patatesler yanmış! Hemen ocağın altını kapatıp camı açtım. Arkamda hâlâ sırıtan bir Barlas görünce ona ölümcül olduğunu düşündüğüm bakışımı attım. O ise bundan hiç etkilenmemiş bir şekilde hâlâ gülüyordu.

''Küçük olduğunuz kadar beceriksizsiniz de hanımefendi.''

''Hepsi senin yüzünden! Beni oyaladığın için yandı.''

''Şimdi de beceriksizliğinin faturasını bana mı kesiyorsun?''

''Seninle uğraşamayacağım. Acıktım ben. Beni oyalama da sofrayı hazırlayayım.''

''Bahaneler, bahaneler.'' diyerek mutfaktan çıkıp içeriye gitti.

Bu adam gerçektende beni sinir etmeye yemin etmiş gibi.

Yanan patatesleri üzülerek çöpe attım. İçerideki yanık kokusu gitsin diye de mutfağın penceresini biraz açtım. Daha sonra dolaptan kahvaltılıkları çıkartarak masaya yerleştirdim. Tabak, çatal ve bardakları koyduktan sonra menemeni ve sağ kalan patateslerimi de masaya yerleştirdim. Son olarak çayları da doldurdum. Biraz kenara çekilip sofraya baktığımda oldukça güzel duruyordu.

Ben masayı incelerken Barlas da gelip çoktan masaya kurulmuştu. Bana beceriksiz dediği için ona kızmıştım ve o yüzden suratına bakmadan sandalyemi çekip kahvaltımı yapmaya başladım.

''Ne oldu küçük? Daha önce beceriksiz olduğunu kimse benim gibi suratına vurmadı mı?''dedi sırıtarak.

Ya sabır der gibi derin bir nefes çekerek kahvaltımı etmeye devam ettim. Sorusunu hiç duymamış gibi yapmaya karar verdim.

''Cevap vermeyecek misin?''

Bu sorusunu da duymamış gibi havada bırakarak tabağımdakilere odaklandım. Aniden sandalyem çekilince ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı.

Kafamı kaldırıp baktığım anda Barlas'ı burnumun dibinde görmemle sinirle suratına baktım.

''Ne yaptığını sanıyorsun?''

''Küçük bir kız çocuğuna ders veriyorum.''

''Sensin küçük! Ayrıca ne dersiymiş bu?''

Soruyu sormamla Barlas'ın dudaklarıma yapışması bir oldu. Yavaşça ve şefkatle dudaklarımı öpüp geri çekilerek gözlerimin içine baktı.

''Eğer sorduğum sorulara cevap vermezsen nerede olduğumuz fark etmez seni böyle öperim.'' diyerek yandan bir gülüş attı.

''Gerçi cevap vermemen benim işime gelir. Seçim senin. Anlaşıldı mı?''

Ben hâlâ öpücüğün etkisinden çıkamamış Barlas'a bakarken, tekrardan bana doğru yaklaşmasıyla hemen ellerimi önüme siper ederek cevap verdim.

''Tamam. Anladım.''

Sırıtarak hafifçe geriye doğru çekildi.

''Aferin küçük kız.''

Barlas'ın geri çekilip kahvaltısına dönmesiyle bende derin bir nefes alarak önüme döndüm.

Bu adam gerçektende benim dengemi alt üst ediyor.

Öpücük olayından sonra kahvaltı faslımız sessiz geçmişti. Kahvaltıyı bitirdikten sonra Barlas içeri geçerken bende mutfağı toparlayıp, bulaşıkları makineye yerleştirdim.

İşim bittiğinde içeriye geçtim. Barlas tekli koltuğuna oturmuş sigara içiyordu. Bende karşısındaki koltuğa geçip oturarak onu süzdüm.

Karşımda oturan kişi Barlas Poyrazoğlu. Hani beni kaçırtan daha sonra da Yavuz'u kendime âşık etmem için tehdit eden, Türkiye'nin ünlü iş adamlarından, manken gibi yakışıklı olan, çoğu kızın gözdesi ve gecelerin prensi olarak bilinen adam. Şimdi bu adam beni mi seviyor?

İstemsizce sırıtmaya başladım.

''Ağzını kulaklarına vardıracak ne düşünüyorsun?''

Barlas'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldim. Yüzümdeki sırıtmayı silerek ciddi bir ifade takınmaya çalıştım.

''Hiçbir şey. Öylesine dalmışım.''

''Bu kadar sırıtmana sebep olan şeyin hiçbir şey olduğunu düşünmüyorum.''

Haklıydı. Deli değilsem boş boş bakıp sırıtmamın başka sebebi olamazdı.

''Sadece şu an bulunduğumuz duruma gülüyordum.''

''Ne varmış durumumuzda?''

''Ne mi var? Bundan birkaç ay önce beni kaçırtıp evinin altındaki zindan gibi bir yere tıkmıştın. Daha sonrada Yavuz'u kendime âşık etmemi istemiştin. Şimdi ise karşılıklı oturmuş sohbet ediyoruz. Daha da önemlisi birlikte uyuduk ve sen beni öptün. Sence de komik değil mi?''

Öptün derken utandığım için yüzüne bakamamıştım ama daha sonra kafamı çevirip baktığımda o da söylediklerime hak vermiş olacak ki hafifçe gülümsüyordu.

''Haklısın. O zamanlar benim için sadece işime yarayacak olan küçük bir kızdın. Gerçi şu anda benim için küçük bir kızsın ama neyse.''

Bana küçük kız demesiyle gözlerimi devirip dil çıkardım. Daha sonra yaptığımı fark ederek biraz korkmuş bir şekilde Barlas'ın suratına baktım. Ben sinirlenmesini beklerken o aksine eğleniyormuş gibi sinsice gülüyordu.

''Eğer bir daha bana dil çıkarırsan o küçük güzel tatlı dilini ısırarak kopartırım.''

Gözlerim kocaman olmuş ona bakarken o zaferle gülümsüyordu. Daha sonra yüzü birden ciddi bir hâl aldı.

''Bu arada Soydan' dan konu açılmışken bundan sonra onunla samimi olmayacaksın.''

Konunun aniden değişmesiyle afallasam da kendimi toparlayarak yüzüne baktım.

''İyi de onunla yakın olmadan imzayı nasıl alacağım?''

''Onu da sen düşün artık. Bu arada şimdiden uyarayım.''

Oturduğu yerde eğilerek bana doğru yaklaştı. Aramızda çok az bir mesafe bırakarak konuşmaya devam etti.

''Eğer onunla ufak bir temas içine bile girdiğini görürsem, ilk önce onun sonra da senin boynunu koparırım. Anlaşıldı mı?''

Gözlerinden söylediğinde oldukça ciddi olduğunu anlayabiliyordum. Bunu neden yaptığını bilsem de onun ağzından duymak istediğim için sormak istiyordum. Birbirimize çok yakın olduğumuz için fısıldayarak sordum.

''Neden onunla yakın olmamı istemiyorsun? Beni zaten bu iş için kaçırmamış mıydın?''

''Haklısın ama işler değişti.''

''Ne değişti?''

Ben merakla ondan cevap beklerken bir süre gözlerimin içine baktı. Daha sonra ensemden tutup kendisine yaklaştırarak anlıma uzun bir öpücük bıraktı. İstemsizce gözlerim kapanırken bu anın ne kadar harika olduğunu düşündüm.

Barlas'ın dudakları anlımdan ayrılınca gözlerimi açtım. Sorduğum soruya cevap vermeden ayağa kalktı.

''Soruma cevap vermeyecek misin?''

''Daha sonra.''

Hayal kırıklığına uğramış bir şekilde omuzlarımı düşürdüm. Daha sonra Barlas'ın beni seyrettiğini fark edince kendimi toparladım.

''Hadi kalk gidiyoruz.''

''Eve mi?''

''Hayır.''

''Nereye gidiyoruz o zaman?''

''Fazla soru sorma da dediğimi yap.''

Gözlerimi devirerek dediğini yapıp ayağa kalktım. Yatak odasına doğru yönelince bende sessizce peşinden gittim.

Odaya girdiğimizde Barlas birden üstündeki tişörtü çıkarınca ne yapacağımı şaşırdım. Daha sonra hemen arkamı dönüp söylenmeye başladım.

''Gidip banyoda giyinsene. Ne diye ortalıkta soyunuyorsun?''

''Sanki beni hiç üstsüz görmedin. Ayrıca bütün kızlar beni böyle görebilmek için deliriyor. Sense böyle güzel manzarayı bulmuşken kafanı çeviriyorsun.''

''Tabi tabi. Dünyanın sekizinci harikası mübarek.''diye kendi kendime söylendim.

Barlas birden çıplak bir şekilde sadece baksırıyla, sırıtarak önümde belirince gözlerim kocaman oldu.

''Bence ilk üçe rahatlıkla girebilirim. Sen ne diyorsun?''

Kahretsin söylediğimi duymuş!

Ellerimi gözlerime siper ederek ona bakmamaya çalıştım.

''Sapık mısın sen ya? Gidip üstüne bir şeyler giysene. Ne diye çıplak dolaşıyorsun?''

''Hadi ama küçük utanma numarası yapma. Sende her kız gibi beni böyle görebilmek için can atıyorsun. Çekinme bakabilirsin.''

Barlas'ın gülüşü kulağıma gelince benimle eğlendiğini anladım. Daha fazla benimle eğlenmesine izin vermeyerek ellerimi gözlerimden çektim.

''Çekil şuradan sapık koca oğlan.''diyerek omzuna çarpıp yanından geçtim ve kıyafetlerimi alıp banyoya girdim.

Giyecek başka bir şeyim olmadığı için mecbur bara giderken giydiğim kıyafetleri giyecektim.

Hızlıca kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Banyodaki taraklardan birini alıp saçlarımı da taradıktan sonra tokam olmadığı için açık bıraktım. Yanımda çantam olmadığı için makyajda yapamayacaktım. Zaten genelde de fazla makyaj yapmayı sevmediğim için dert etmedim.

Son kez aynada kendime bakıp banyodan çıktım. İçeri girdiğimde çok şükür Barlas giyinmişti. Kapının sesini duyunca bakışlarını bana çevirip baştan aşağıya süzdü.

''Dua et başka giyecek kıyafetin yok. Yoksa bu kıyafetleri çoktan yakmıştım.''

''Ne varmış kıyafetimde?''

''Sorunda orda zaten. Bir şey yok. Eksik yapmışlar.''

''Çok komik.''

''Bir daha bu kadar kısa giymeye kalkışırsan, giymeden önce imamı ara.''

Bir şey söylemeden yanından geçip içeriye gidecekken kolumdan tuttuğu gibi belime sarılarak dudaklarıma yapıştı. Sertçe öpüp, alt dudağımı ısırarak geri çekildi.

Ben anlamaz bir şekilde suratına bakarken konuşmak için dudaklarını araladı.

''Bana cevap vermezsen seni öperim demiştim.''

''İyi de soru sormadın ki.''

Yalandan düşünürmüş gibi yapıp sırıttı.

''Öyle mi? Tüh karıştırmışım.''

Pis yalancı ne olacak!

Göğsüne vurup onu ittirerek kollarının arasından çıktım. Onu umursamadan içeriye doğru yürüdüm. O da arkamdan geliyordu.

Salona girdiğimizde masanın üzerinden anahtarı alıp kapıyı açtı. Daha sonrada bana dönerek eliyle yol gösterdi.

''Buyurun bakalım küçük hanım.''

Bir şey söylemeden yanından geçip dışarıya çıktım. Dışarı çıkar çıkmaz hafif bir rüzgâr esti. Üstümde ceketim olduğu için fazla üşümemiştim ama bacaklarım için aynısını söyleyemeyeceğim.

Benim ardımdan Barlas' da evden çıkıp kapıyı kilitledi. Daha sonra yanıma gelip elimi tuttu. Sorarcasına ona bakarken bir şey olmamış gibi ''Hadi gidelim,''diyerek yürümeye başladı.

*******

''Hâlâ gelmedik mi?''diye bıkkınca nefesimi vererek sordum.

''Az kaldı geldik.''

''Yarım saattir yürüyoruz. Madem bu kadar uzaktaydı arabayla gelseydik ya.''

''Ağzın çalışacağına ayakların çalışsın ufaklık.''

Gözlerimi devirerek yürümeye devam ettim. Gerçektende yaklaşık yarım saattir ormanın içinde yürüyorduk. Barlas'a nereye gittiğimizi sorduğumda da cevap vermeyerek beni sinir ediyordu. Bende o yüzden sormayı bıraktım.

Düşüncelere dalmış bir şekilde yürürken Barlas'ın birden durmasıyla sonunda diyerek kafamı kaldırdım ve geldiğimiz yere baktım.

Kafamı kaldırır kaldırmaz geldiğimiz yeri görünce ağzım açık bakakaldım.

Şu an karşımda duran manzara gerçekten de mükemmeldi. Ormanın içinde küçük masmavi bir göl, gölün etrafında da renk renk çiçekler vardı. Geri kalan yerler ise yemyeşildi. Etrafın temizliğinden ve güzelliğinden burayı fazla kimsenin bilmediği anlaşılıyordu.

Manzaraya dalıp gitmişken yanımda Barlas'ın varlığını unutmuştum. O seslenmese burada olduğunu fark etmeyecektim.

''Beğendin mi?''

Kafamı yavaşça Barlas'a çevirip gülümseyerek cevap verdim.

''Beğenmek ne kelime bayıldım.''

Barlas sessiz kalarak göle doğru dönüp bakmaya başladı. O dönünce bende tekrardan önüme dönerek manzaranın keyfini çıkardım.

Bir süre manzarayı izledikten sonra Barlas'ın konuşmayacağını anlayınca ben konuşmaya karar verdim.

''Burayı nerden biliyorsun?''

''Dağ evini aldığım zaman ormanda gezintiye çıkmıştım. Gezerken tesadüfen burayı buldum. Ondan sonra da sürekli gelmeye başladım.''

İkimizde birbirimize bakmadan önümüzdeki güzelliği seyrederek konuşuyorduk.

''Yalnız mı geliyorsun?''

Barlas derin bir nefes alıp cevap verdi.

''Ne zaman yalnız kalıp kafamı dinlemek istesem tek başıma buraya gelirim. O yüzden benden başka kimse burayı bilmez.''

''Cüneyt bile mi?''

''Cüneyt bile.''

Kafam karışmıştı. Cüneyt'e bile söylemediği bu gizli yere beni niye getirmişti?

''Madem burası yalnız kaldığın gizli yerin, beni neden getirdin?''

Bir süre cevap vermesini bekledim. Barlas' dan ses gelmeyince kafamı ona doğru çevirdiğim sırada onun da bana baktığını fark ettim.

''Belki de bundan sonra yalnız kalmak istemiyorumdur.''

Ne demekti şimdi bu? Bana bir şeyler mi ima etmeye çalışıyor yoksa? Bu adamı gerçekten anlayamıyorum.

Söyleyecek bir şey bulamayınca kafamı çevirip tekrardan manzaraya odaklandım. Bir süre ayakta durarak öylece gölü seyrettik.

''Oturalım mı?''

Barlas'ın sorusuyla ona dönüp gülümseyerek cevap verdim.

''Olur.''

Çimenlerin üstüne yan yana oturduk. Hiçbir şey konuşmadan arada birbirimize kaçamak bakışlar atıp öylece etrafı izliyorduk. Şu an sanki rüyada gibiydim. Aniden uyanacağım ve tekrardan suratsız, kaba Barlas ile karşılaşacakmışım gibi hissediyordum. Çünkü yanımdaki adam ve burası şu an gerçek olamayacak kadar güzel.

Barlas'a baktığımda benim ne düşündüğümü anlamak istermiş gibi bana bakıyordu. Bende biraz yerimde kıpırdanarak ayağa kalktım. Barlas ise ne yapmaya çalıştığımı anlamak istermiş gibi öylece oturuyordu.

O dikkatle bana bakarken göle doğru yaklaştım. Gölün kenarına geldiğimde hafifçe eğilip ellerimi suya soktum. Su düşündüğümün aksine çok soğuk değildi. Ilıktı ve insanı ferahlatıyordu. Bende elime biraz su alıp yüzüme çarptım. Suyun yüzüme değmesiyle rahatladığımı hissettim.

Yüzümü yıkadıktan sonra doğrulup kafamı yan çevirerek Barlas'a baktım. Hâlâ beni izliyordu. Bende usulca tekrardan önüme döndüm.

Acaba benimle ilgili ne düşünüyordu?

Bu gün evde bunu öğrenebilmek amacıyla soru sormuştum fakat istediğim cevabı alamamıştım. Sahi bu gün Yavuz'la yakın olmamı sen istemiştin deyince artık işler değişti diyerek neyi kast etmişti? Ne değişti diyince daha sonra diyerek beni geçiştirdi. Acaba şu an sorsam söyler mi?

Derin bir nefes alarak arkamı dönmeden konuşmaya başladım.

''Bir şey sorabilir miyim?''

Bir süre sessiz kaldıktan sonra cevap verdi.

''Sor bakalım.''

''Bu gün sana ne değişti diye sorunca daha sonra diyerek cevap vermedin. Ama ben merak ediyorum. Ne değişti?''

''Cevabı çok mu merak ediyorsun?''

''Evet.''

''Peki.''

Sonunda sebebini öğrenebileceğim. Heyecanla sorumu cevaplamasını beklerken çıkan seslerden ayağa kalkıp bana doğru yürüdüğünü anladım. Bana doğru yaklaşıp yanımda durmasını beklerken birden belime dolanan güçlü kollarla irkildim. Barlas bana arkadan sarılıp bedenimi göğsüne yasladı. Bu ani hareketiyle kalbim hemen deli gibi atmaya başladı. Derin derin nefes alıp verirken sabırla onun konuşmasını bekledim.

''Ne değişti biliyor musun?''

Heyecanla ve merakla ağzından çıkacak sözleri bekledim.

''Ben değiştim.''

İşte bu beklemediğim bir cevaptı. Nasıl yani? Ben değiştim derken?

Ben sessiz kalırken o tekrardan devam etti.

''Benim buz tutmuş kalbim değişti.''

Beni biraz daha göğsüne doğru bastırarak sordu.

''Hissedebiliyor musun? Nasıl hızlı atıyor.''

Ah Barlas inan şu an o atan benim kalbim mi yoksa senin ki mi ayırt edemiyorum.

''Peki, böyle hızlı atmasının sebebini biliyor musun?''

Heyecandan konuşamadığım için sadece kafamı hafifçe sallamakla yetindim.

''Sensin.''

Aman tanrım! Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Galiba şu an gerçekten bayılacağım.

Ayaklarım heyecandan titrerken Barlas kulağıma doğru yaklaşıp, nefesini vererek konuşmaya başladı.

''Şimdi beni iyi dinle küçüğüm. Çünkü bu lafı benden sürekli duyamayacaksın.''

Kulaklarımı iyice açıp dikkatle söyleyeceği şeyi duymayı bekledim.

''Seni seviyorum küçüğüm.''

...

Merhaba arkadaşlar.

Biliyorum sizi baya beklettim kusura bakmayın.

Bu arada maalesef sizlere üzücü bir haberim var. Üzülerek söylüyorum ki hikâyeye bir süre ara vermeye karar verdim. Neden diye soracak olursanız Ekimde KPSS sınavım var ve ben çalışmaya yeni başladım. Dört ay kadar kısa bir sürem kaldı ve önümde çalışmam gereken bir sürü konu var. Bende bu yüzden diğer her şeye biraz ara verip sadece derslerime odaklanmaya karar verdim.

Bu demek olmuyor ki hikâyemiz bitti. Kesinlikle yarıda bırakmayacağım. Sadece Ekime kadar yazmaya ara veriyorum. Sınavdan sonra tekrardan yeni bölüm yayınlamaya başlayacağım.

Umarım beni anlayışla karşılar ve sabırla beklersiniz.

Herkese teşekkürler ve görüşmek üzere (:

Continue Reading

You'll Also Like

25.8M 916K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
10.9M 358K 70
Karanlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına doku...
MÂHÎ By AB

General Fiction

11.8M 446K 50
Beni sevebilir miydi gerçekten? Böylesi kötü bir adam, sevgi nedir bilir miydi? ▪▪▪