MAFYA KORUMASI

By Nesee__

12M 581K 52.7K

Ringin bir tarafında ünlü iş adamı karanlıkların kralı Arat, Diğer tarafında intikam almak için erkek kılığın... More

Oyuncular ve Tanıtım Videoları
GİRİŞ
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13. BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25. BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50. BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56.BÖLÜM
57.BÖLÜM
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65.BÖLÜM
66. BÖLÜM
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
SIRR-I KADER TANITIM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78.BÖLÜM
79.Bölüm
FİNAL
Son Konuşma
Mafya Koruması 2

47.BÖLÜM

104K 5.2K 208
By Nesee__

"Benim bu işten kârım ne?"

Kollarını göğsünün altına kavuşturup sinsi sırıtışıyla bize bakan Arat'a ölümcül bakışlarımı attım.

"Ne istiyorsun?"

Gülümsemesi yüzüne daha fazla yayılırken konuştu:

"Sadece Deniz'i. Yanında promosyon olarak da sorgu ve sual yapmayacağım."

Sinirle yere ayağımı vururken açtım ağzımı yumdum gözümü.

"Ne meraklısın evine sığıntı gibi almaya? Yüreğin varsa karın olarak sokarsın o kapıdan."

Öfkelenmiştim hem de fazlasıyla.

"Laflarına dikkat et, Biricik."

Arat'ın ardından ortaya çıkan arkadaşımda gözlerimi kırgınlıkla gezdirdim.

"Tüm çabam seni korumak, kör müsün? Resmen sana şey muamelesi yapıyor."

Cümlemin bitmesine kalmadan Arat'ın evi başımıza yıkan sesi yankı buldu:

"Karım lan o benim! Evlendik biz!"

İlk duyduğumda şaşkınlıkla ağzım iki karış açılsa da sonrasında toparlandım. Deniz'in mahcup ama bir o kadar da kırgın bakışlarına diktim gözlerimi.

"Madem evlendiniz söylesenize. Ben de kurup duruyorum."

Bu sefer ikisi birlikte şaşkın ördek gibi kalırken gülümseyerek yanlarına gidip ikisine birden sıkıca sarıldım.

"Şimdilik detay sormuyorum. Hayırlı olsun."

Hepsini şaşırtmıştım, evet. İkisi de birbirlerini seviyorlardı. Evlenmeleri birbirilerine daha fazla bağlanmalarını sağlardı. Ayrıca Deniz'in de bir aileye sahip olduğunu hissetmesi güzel bir şeydi.

Böyle bir şeyi evlenmeden önce bana söyleseydi onu ıslak odunla bir güzel döverdim. Ama şimdi öyle miydi? Oyun da olsa evliliğin nasıl bir şey olduğunu tatmıştım.

Bugüne kadar hep kendimi düşünürdüm. Fakat bugün öğle yemeğinde Hakkı acaba ne yedi diye düşünürken bulmuştum kendimi. Çok tuhaf bir histi. Kendinden bir parça daha varmış gibi hissediyordun.

Mesela o evin eşiğinden adımını attığında her şey tamam oluyordu.

"Öyleyse biz evimize gidelim."

Arat'ın sabırsız hâline gülmeden edemedim.

"Hiç kimse bir yere gitmiyor."

Yanımda duran Hakkı'nın sesi sinir ve öfkeden uzaktı. Tamamen sitemkârdı, hatta biraz küçük Emrah karışmıştı araya.

"Biz evlenirken bana kırk takla attırdı Deniz Hanım ama kendisine sıra gelince beş dakikada Beşiktaş."

"Saçmalama, Hakkı. Bırak gidelim."

"Senin de alacağın olsun, Arat ağabey. Hani sağdıcın ben olacaktım?"

Çocuk gibi mızmızlanmalarına devam edip içindekileri bir bir döktü:

"Hani bunun ishal yapan kahvesi, hani kapıdaki bahşişi, hani ayakkabısız kalan damadı... Yok öyle yağma. Bana yaptıklarınızın öcünü alacağım."

Sanki zorla yapmıştı. Evet, o zamanlar Deniz biraz abartmıştı ama geçmişe mazi derler, uzatmasa olmazdı.

Hem beni zorlukla aldığı için çemkiriyor, hem de telefonuna numaramı kaydedecek kadar değer vermiyor.

"Tamam, oğlum. Her şeye kabul. Ama bırak bizi bu gece."

Israr, yalvarmaya dönmüştü. Acelesi neydi? Kaçıyor muydu Deniz?

Aklıma gelen o şeyle yüzüm kızarırken fesatlığıma tüm küfürleri armağan ettim.

"Ağabey, sen de hanım köylü çıktın ha."

Arat bizi en kötü noktadan vurmak için açtı ağzını. Al işte, uyuyan devi uyandırdı.

"Evlenmek için kırk takla atsan ne olur? İcraat yok."

Arat'ın dediğiyle şok olup gözlerimi açarken Hakkı öksürük krizine girmişti.

Masanın üstünde bulunan sürahiden bir bardak su doldurup Hakkı'ya verdim hemen. Bir yandan da sırtına vurup öksürüğünü geçirmeye çalıştım.

"O ne demek?"

Bir sen eksiktin, Deniz! Çorba oldu burası yeminle.

"Bir şey demek değil. Arat karını da al, hadi evinize."

Kovmuş gibi olmuştum ama ne yapabilirdim? Konu uzarsa paçayı sıyıramayacaktık.

Komutumla birlikte dış kapıyı bile kapatmadan evden uçarcasına çıkıp gittiler. Biz de telefon numaramı bile kaydetmeyen hödüğün getirdiği pizzalardan birer tane alıp salona geçtik.

Karşımda tüm iştahıyla yemek yiyen Hakkı sinirimi
bozmuştu. Tripten triplere girerken bana bakmamıştı bile.

Telefon mevzusunu sakız gibi uzatıp beynimin etini kendi kendime yerken korktuğum başıma gelmişti. Dırdırcı lanet karının teki olup çıkmıştım.

Oflama ve puflama seanslarıma tepkisiz kalan herif yediği iki büyük boy pizzadan sonra beni görebilmişti sonunda.

"Uyuyalım mı?"

Uykuya gelince aklına geliyordum ama gönlümü almaya tenezzül bile etmiyordu. Sinirimi sesime yansıtarak konuştum:

"Telefon numarasını kaydetmediğin birinin yatağında işi ne?"

Kahkahalarla gülmesine karşılık bir öğretmen edasıyla, "Komik olan ne? Söyle biz de gülelim," der gibi baktım.

"Sen baya baya bozulmuşsun."

Şuna bak ya keyfinden dört köşe oluyordu bir de.

"Ne münasebet!"

Ayağa kalkıp yanından geçtim. Kendi odama ilerlerken konuşmayı çoktan bitirmiştim fakat o patavatsız bitirmemişti anlaşılan.

"Adını bile bilmediklerimin yatağımda işi vardı."

Kulaklarımdan giren cümleler ilk önce kalbimden acıyla geçip sonra başımda ağrı olarak son buldu.

Tabii ki aptal değildim. Benden önce kaç kişi olmuştu kim bilir ama onun ağzından duymak sarsmıştı.

"Asla ama asla kendini onlarla kıyaslama, Biricik."

Konuşmasının devamında beni farklı bir noktaya çıkarıp koymuştu. Hakkı'yı tanımlamak zordu. Ne soğuk diyebilirdim, ne de sıcak.

Dengesiz desem, onu bile bir süre sonra boşa çıkaracak bir şey söylerdi. Bir ansiklopediydi. Hem de en kalınından... Okursun okursun ama bir halt anlamazsın ya, o misal.

Ben bu adamı anlayana kadar kırk yıllık evli olurduk herhâlde.

Kendine gel, Biricik. Ne kırk yılı? Siz ayrılacaksınız.

Doğru ya, her şey kocaman bir oyundu. Evcilik oyunu... Arat'ın dediği gibi.

Dibimde gözlerime bakan Hakkı'yı yeni gören ben bayağı derinlere dalmıştım anlaşılan. Elimden tutarak beni odasına, ya da artık odamıza mı desem bilemedim, çekiştirdi.

Ben ne yaptım? Her şeyin bir oyun olduğunu bile bile tüm gurursuzluğumla buna izin verdim.

Birbirimize sırtımızı dönüp uzanırken Hakkı'nın sesi kulaklarıma melodi misali fısıldandı:

"Üşüdüm."

Hödük demiştim, değil mi? Özür dile bari de vicdanım rahat etsin, teslim olduğuma yanmayayım.

"Ne yapabilirim?"

Yerimde doğrulup arkamı dönerken benden önce arkasını dönmüş olan Hakkı'yla burun buruna geldik.

"Şu an istediğini yapabilirsin. Serbest..."

Günlerdir her yakınlaşmada bedenime vuran ateş yine vurdu. Dudaklarına inen bakışlarımla nefessiz kalmam bir olmuştu.

Hakkı sabırsızca üstüme gelirken tek yapabildiğim kol kaslarına tutunmak oldu. Bu hareketimle dudaklarıma yapıştı, sonra da öpüşünü derinleştirdi. Ve beni bitirdi.

Nasıl bu adamı bırakıp gidecektim ben şimdi?

***

"Arat, yavaşlar mısın? Kaza yapacağız şimdi."

Yüzüme dönüp öyle bir bakış attı ki "Yiyorsa bir daha aç ağzını," der gibiydi.

Evin bahçesinden giren arabayı orta yerde bırakıp ben daha emniyet kemerimi çıkaramadan kapımı açmıştı bile.

Ben uğraşırken elimi kenara itip kendi tek hamlede kemeri emniyet yerinden kurtardı.

Ben çıkmak için hamlede bulunacakken ani bir çeviklikle kucağına aldı. Eve büyük adımlarıyla hemen ulaştı ve ayağıyla kapıyı tekmelemeye başladı.

İçerideki,"Kesin alacaklı geldi," demiştir. Of ya, Esra'ya da rezil olduk.

Huzursuzca yerimde kıpırdandım. İçeri girer girmez Esra'ya bile bakmadan merdivenlere yöneldi.

Kesin hakkımda iğrenç şeyler düşünmüştür.

Odaya ne ara geldiğimizi anlamadan beni yatağa attı. Sırtım soğuk yatakla buluşup yay gibi gerildi, ardından Arat'ın üstümdeki baskısıyla tamamen düzleşti.

Yatağa üstümdeki ağırlıktan dolayı gömülürken sıcak nefesini yüzüme üfleyip boynuma minik bir öpücük bıraktı.

"Karımı özledim."

Sahiplenici sözü bütün vücuduma dalga dalga yayılırken kollarımı boynuna doladım. Uyumla birbirimizin olurken kulağımda sevgi sözcükleri defalarca can buldu.

Gerçekten aile olmuştuk. Sanki her şey tamamdı. Sonsuza kadar gerçek ve tamam olmasını diledim.

Yorgunlukla sarılıp yatağımızda keyif yaparken Arat sağ elimi parmaklarının arasına aldı ve oymaya başladı.

Bir anda yüzük parmağıma değen soğuk şeyle irkildim. Parmağımdaki metalin ağırlığı, anlamıyla birlikte gözlerimde yaş oldu.

"Niye ağlıyorsun?"

Arat'ın sorusuna, "Sen anlamazsın, kızlar ota boka ağlar," diye cevap vermedim tabii ki.

"Bu çok güzel."

Gözlerim yaşlardan buğulu bir şekilde onunkilerle buluşurken avcumun içine minik bir öpücük kondurdu.

"Benimsin. Asla parmağından çıkmayacak o."

İnsan, "Sen daha güzelsin," gibi bir cümle kurar ama normal değil ki arkadaş. Hemen tehdit, hemen diretme.

Yüzüğü çıkarıp avucuma alırken sinirle gözlerime baktı. Tamam, sinir az kaçtı, kızgın boğa gibiydi. Neyse ki etrafta kırmızı renk yoktu.

"Evlilik yüzüğü sol ele takılır, canım."

Çıkardığım yüzüğü sol yüzük parmağımda konumlandırırken memnun ifadesine mükemmel gülüşünü de ekledi.

"Sen nereden biliyorsun, kız?"

Mahalle ağzı mı? Ciddi mafyam nerede benim?

Karşımdaki adama gözlerimi devirip bilmişlikle konuştum:

"Biricik'in evliliğinde yaptığım araştırmalardan..."

Kahkahasına kahkaha katarken ben de ona katıldım. Az önce ağlayan ben şimdi gülmekten yaşlar bırakıyordum.

"Hakkı çok pis soracak bunun hesabını. Hazır ol."

Arat'ın nefes nefese söylediğine başımla onay verdim.

"Yandım ben."

Gülme seansımıza son verdik ve birbirimize sıkıca sarılıp gözlerimizi kapattık.

Aylar önce mutluluk ve sen yan yana deselerdi, güler geçerdim.

Şimdi ise mutluluğun babasını yaşıyordum.

Gözlerim uykuya yenik düşmeden son kez açılırken içimden bir kez daha tekrarladım.

Teşekkür ederim, Arat...

***

Continue Reading

You'll Also Like

165K 9.5K 60
TAMAMLANDI Kitabı bitirdikten sonra neden bu kadar az okuyucusu olduğunu düşüneceksiniz, sebebini ben söyleyeyim, hedef kitlesi zeki insanlar olduğu...
567K 29.6K 69
O gece Barlas Korkmaz, evinin önüne bırakılan pusetten habersiz bir şekilde önemli bir ihaleyi kazanmanın yorgunluğuyla arabasına binmiş ve evinin y...
454K 17K 44
"Hayır, anlamıyorsun. Ben hep birilerinin arkasından koştum. Herkes beni terk etti. Onlar giderken ben onları durduramadım. Çabaladım ama başaramadım...
414K 19.9K 19
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...