ÖLÜLERİN DÜNYASINDA!

By yazarwampirenses

384K 24.1K 4.8K

Bir umut ışığı yok mu? Peki ya hayat..? Bir anlığına Ölüp tekrar dirilen bir grup insanla karşı karşıya oldu... More

1
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
Final
SANAL HAFIZA

2

25.7K 1K 262
By yazarwampirenses

Profesör



- Bizimle gelmeyi seçerek verebileceğin en iyi kararı verdin.



Adamlarına döndü ve



- Hadi gidelim.



Ben



-Birkaç eşya almak istiyorum yanıma biraz bekleyin.



- Hayır küçük hanım! Hiçbir şey götüremezsiniz. Orada her ihtiyacınız karşılanacaktır.



Askerlerden ikisi kolumu tuttu ve beni çekiştiriyordu. Annem arkamdan bağırıyordu. Ona bir şeyler söylemek istiyordum ama dilim düğümlenmiş gibi hiç bir şey söyleyemiyordum. Sadece ona bakıyordum. Ve dış kapıya çıktık. Siyah bir arabanın önüne gelince durduk. Beni profesöre çevirdiler. Profesör bana bakarak



- Yolculuk yorucu olacak. İyi yolculuklar dilerim.



Dedi. Ve son hatırladığım şey profesörün gülümsemesiydi. Kafama bir darbe aldım ve bayıldım.




♤●♤




Sanki uzun süredir nefes almıyormuşum gibi derin bir iç çekerek uyandım. Nefes alışverişim düzelene kadar doğrulduğum yerden kımıldamadım. Kendime gelince etrafa bakındım. Loş bir odadaydım. Bir yatağın üstündeydim. Bulunduğum oda da sadece bu yatak vardı. Odanın duvarları beyazdı. Kendimi inceledim. Kıyafetlerim değiştirilmişti. Ve neler olduğunu hatırladım. Kafama darbe almıştım. Vurdukları kısmı ovaladım ama hiç ağrı hissetmiyordum.



Bir dakika geçmemişti ki kapıdan ses geldi ve o sessiz oda da gürültülü bir şekilde açıldı. İçeri formalı ve yüzleri maskeyle kapalı iki kişi geldi.



Benim yanıma gelince durdular ve sadece



- Lütfen bizimle gelin.



Dediler. Ben ayağa kalktım ve sessizce onları takip ettim.



Neden maske takıyorlardı. Sessizce yol boyunca 'Nerede olduğumu, nereye gittiğimi vb.' Gibi şeyler düşünüyordum. kocaman gri renkli bir kapının önüne geldik. Adamlardan biri elindeki kartı kapının yanında duran makinaya okuttu ve kapı açıldı. Benim içeri girmem için kenara çekildiler. Korkak adımlarla içeri girdim. İçeriden bir ses


- Çekinme ve gel Elena!


Bir iki adım daha attım ve kapı kapandı.


Tam olarak nerede olduğunu göremediğim bir ses


-Neden seni tuhaf giyimli adamlar getirdi merak ediyorsundur.


-Evet emin ol çok merak ediyorum. Yada neden bayıltılarak getirildiğim gibi şeyler kesinlikle öğrenmek istediğim şeyler.


Benimle konuşan ses ortaya çıktı. 35 - 40 yaşındaydı. Saçları siyah, gözleri ise yeşil bir adamdı. Boyu benden çok ta uzun değildi. Siyah bir takım elbise giymişti. Bakışları çok korkunçtu. Gözlerinin altı uykusuzluktan olsa gerek simsiyahtı.


- O zaman açıklama yapsam iyi olacak. Fazla bir şey bilmen senin için sağlıklı olmaz. O yüzden bir kaç sorunu cevaplayabilirim. Birinci olarak bayıltılarak getirildin çünkü GDP kapsamında yerimizin gizli tutulması bizim açımızdan iyi. Ve senin kaçma ihtimalini sıfıra düşürüyor.


Sözünü kestim ve


- GDP ne oluyor tam olarak?


-GDP -Gelişmiş Deneyler Projesi- demek istedim. Ve ikincisi seni o odada tutuyorduk çünkü virüs kapmadığından emin olmak istedik.


- Peki ...


- Başka soru soramazsın. Bu kadar yeter.


Kapıya doğru bakarak


- Tom içeri gel lütfen!


Kapı açıldı ve benim yaşlarımda bir genç içeri girdi. Boyu uzundu. Ve zayıftı. Bizim yanımıza doğru ilerledi. Ve selam verdi.


Adam


- Tom seni istedim çünkü sorularına cevap verebilecek tek kişi sensin.


- Peki efendim.


Tom denen çocuk bana kapıyı gösterdi. Odadan çıktık. Çocuğa bakıyordum. Oda bana baktı ve gülümsedi.


- Merhaba ben Tom! Sen?


-E..Elena!


- Elena! Çok sade bir isim. Her neyse hadi sana odanı gösterelim. Yolda yürürken soracağın soruları sorabilirsin.


Sessizce ilerledik. Giderken camdan dışarısı dikkatimi çekmişti. Güneşli bir gündü sanırım. Ağaçlar yemyeşil ve güneş etrafı aydınlatıyordu.


- Tam olarak neredeyim.


- GDP desin...


- Onu biliyorum. Tam olarak yeryüzünün neresindeyiz.


Sesim normalden biraz yüksekti.


Tom


- Yeraltında bir yerdeyiz. Tam olarak bende bilmiyorum. Seninle ayni nedenden buradayım. Bildiğim bu kadar.


- Ama dışarda güneş var.


- Yapay güneş! Evimizde gibi hissetmemizi istiyorlar.


- Peki evinde gibi hissediyor musun?


- Pek sayılmaz. Ama buraya giren bir daha çıkamaz.


-Denediniz mi?


- Bildiğimiz bütün yolları denedik.


- İçeri girebiliyorsak dışarıda çıkabiliriz. Bunun kesinlikle bir yolu vardır.


- Sakın denemeye kalkma seni düşündüğümden söylüyorum bu senin için iyi olmaz. Bunu denerken çok kişiyi kaybettik.


Sessizce ilerlemeye devam ettik. Bir süre sonra tekrar konuşmaya başladım.


- Peki ne zamandır buradasın.


- 3 senedir buradayım.


- Bu olamaz.


- Benden daha uzun süredir burada olanlarda var. Doğduğundan itibaren burada olanlar bile var.


- Buna inanamıyorum. Neden burada tutulduğunuzu biliyor musun?


- Hayır bize asla söylemezler. Bizden isterler biz yaparız.


- Bu çok saçma her dediklerini yapamazsınız. Ya ilerleyen zamanlarda yapamayacağınız şeyler isterlerse.


- Ne gibi?


- Mesela...


Birden bahsetmenin iyi bir fikir olmadığını düşündüm ve sustum.


Tom


- Mesela? Ne?


-Bilmiyorum. Sizin de yapmak istemeyeceğiniz şeyler olacaktır.


- Olsa da onlar bunu dert etmez yaptırmanın bir yolunu bulurlar.


Tekrar sustuk. Bir asansörün önüne gelince durduk. İçine girdik ve asansör harekete geçti. Bir 5 kat aşağıya indikten sonra asansörden çıktık. biraz ilerledik. Yolumuza iki kapı çıktı.


Tom


- Birisi kızlar yatakhanesi diğeriyse erkek yatakhanesidir. Kesinlikle erkeklerin kızların yatakhanesine kızlarında erkek yatakhanesine girmesi yasaktır. Kapılardan herkes parmak iziyle geçebilir. Yani ben bu kadar gelebilirim. Gerisini kızlardan biri sana anlatmak zorun da.


- İyi de şuan senden başka kimseyi tanımıyorum. O sırada arkadan sesler geliyordu. İki kız yanımızda durdu.


Tom


- Kızlar bu arkadaş yeni. Adı Elena!


Kızlar ikisi birden


- Merhaba Elena!


Tom


- Ve Elena bu kızlar da Rose ve Suzy!


Suzy sarışındı ve mavi gözleri vardı. Rose ise esmerdi ve saçları simsiyahtı. Gözleri kahverengiydi. Ve kızlar benim boylarımdaydı.



Tom kızlara döndü ve


- Size güveniyorum onunla ilgilenin ve odasını gösterin.


Suzy


- Tamam sen bize bırak.


Tom bana döndü ve


- Elena yemek vakti görüşürüz. Kendine iyi bak.


Dedi ve gitti.


Rose


- İlk Tom ile tanışmak kafanı karıştırmıştır.


- Biraz öyle oldu ama ...


Suzy


- Her neyse sana odanı gösterelim.


Rose


- Listeye bakmamız lazım.


Biraz ilerledik. Duvarda duran listede ismimi aradık.


Suzy


- İnanılmaz benimle aynı odadasın. Bu ilginç olacağa benziyor.


Rose ve Suzy bana eşlik ettiler. Odanın kapısına gelince Suzy kapıyı açtı ve beni içeri davet etti. Odayı inceliyordum. Her şey teknolojikti. Yani normal evlerdeki odalardan biraz farklıydı.


Rose bir dolabı açtı.


- Kıyafetlerin gelmiş bile!


Dolaptaki kıyafetlere baktım.


- İyide bunların hiç biri benim değil ki!


Suzy


- Artık senin!


Bir şey demedim.


Bir süre sonra ben


- Kızlar siz kaç yıldır buradasınız.


Rose


- Ben 1 yıldır buradayım. Suzy de doğuştan burada.


- Öyle mi? Demek Tom'un bahsettiği kişi sensin.


Suzy


- Benden mi bahsetti?


Kafamı salladım. Ve devam ettim.


- Suzy hiç kaçmayı denedin mi buradan?


-Burası benim evim neden kaçayım ki?


- Ama ya ailen!


- Ailem beni seviyor olsaydı. Doğar doğmaz bu pisliklerin eline bırakmazdı. Senin ailen de seni pek sevmiyor anlaşılan bunların eline bıraktıklarına göre.


Bu söze gözlerim doldu.


- Benim babam beni korumaya çalışırken gözlerimin önünde beyninden vuruldu. O öldüğünde 6 yaşındaydım. Annem se beni korumaya çalıştı. Ama onlar tehdit ettiği için gelmek zorunda kaldım. Belki senin ailende seni korumaya çalışmıştır. Hiç düşündün mü bu açıdan?


Ağlıyordum. Suzy sinirli görünüyordu. Odadan çıktı ve gitti. Rose ise yanıma geldi.


- Takma kafaya! Aslında çok iyi biridir. Ama konu ailesi olduğunda işler değişir. Onları merak ettiğinden böyle davranıyor. Ailen adına üzüldüm. Ben anne ve babamı tanımıyorum. Yetimhaneden buraya getirildim.


Ağlamayı kestim.


Rose


- Hadi yemek vakti. Geç kalırsak ceza alırız.


Ve beraber odadan çıktık.


Bir çok insan düzenli bir şekilde kapıya ilerliyordu.


Rose bana bakarak


- Düzeni severler. Uyum sağlarsan sorun çıkmaz.


- İyide şunlara baksana programı önceden ayarlanmış robot gibiler.


- Öyle olmak zorundalar. Yoksa ceza alırlar.


- Ne tür cezalar?


- Cezalar değil ceza alırlar.


- Nasıl yani?


- Öğrenmek istemezsin. Neyse herkes gibi davran.


Biraz ilerledik. Kapıda duran nöbetçi isim okuyordu ve ona göre sırasıyla dışarı çıkılıyordu.


Rose


- Bak şimdi ismi okunan dışarı çıkar ve dışardaki kuyruğa katılır. Ama yerini karıştırma olur mu?


- Tamam!


Adım okundu ve dışarı çıktım. Gördüğüm sahneyle dilim tutuldu. Bir sürü genç vardı ve hepsi benim yaşlarımdaydı. Kızlar ve erkekler tek sıra halindeydi. İkişerli sıra oluşturuyorlardı. Her ikişerli sırada bir kız bir erkek vardı. Ben ilerlemeyince arkamdan gelen kız beni itti. Ve birine çarptım. Kafamı kaldırdım ve özür diledim. Çocuğu görünce biraz çekindim. Benden iri duruyordu. Uzundu. Saçları ve gözleri kahverengiydi. Ve bakışlarıyla insanları öldürebilecekmiş gibi duruyordu. Bana ters ters baktı ve


- İkimizde ceza aldırtmak gibi bir niyetin mi var senin?


-Hayır kesinlikle öyle bir niyetim yoktu. Özür dilerim.


Dedim tekrardan. Sıradaki yerimi aldım. Çocukta yanıma geldi.


Herkes ilerlemeye başladı. Kocaman bir salona girince herkes bir yerlere oturuyordu. Ben ne yapacağımı bilmediğimden yolun ortasında duruyordum. Arkadan bir el omzumdan tuttu. O tarafa döndüm. Rose ve Tom'du.


Tom


- Sen delisin!


Ben


- Burada hangisi normal ki!


Rose kıkırdadı.


- Eric den baya korktun. Sana gıcık olmuş olabilir belki ama kötü biri değildir. Yapısı o!


Tom


- Hadi burada dikilemeyiz oturmamız lazım.


Etrafı inceleyerek ilerliyordum. Biraz ileride herkes sıraya girmiş ve yemek alıyordu. O sıraya girdik. Tom ve Rose benden öndelerdi. Onları taklit ettim. yemeğimi aldım ilerlerken bu insanların düzeni dikkatimi çekti. Dalmış izlerken birine çarptım ve tepsideki bardak yere düşüyordu. Arkadan bir el bardak yere düşmeden tuttu. Ona döndüm. Bu Eric denen çocuktu. Bana kaşları çatık baktı. Ve


- Böyle giderse ömrün kısa olacak!


Tom yanımıza geldi ve


- Eric sakin ol o daha yeni geldi. Bir iki saattir burada. Alışması için zaman lazım.


- İyide bir çok yeni gelen insan gördüm. Böyle davranan birini ilk defa görüyorum. Ona öğretin o zaman ölmeden önce.


Bardağı tepsiye bıraktı ve bana baktı


- Çok meraklı görünüyorsun. Merak etme! Seni uyardım. Senin gibilerini çok gördüm. Sonun hiç iyi olmaz.



Sırada ilerlemeye devam etti. Tom ve Rose beni sıraya çevirdiler ve ilerlettiler. Eric' in oturduğu masaya oturduk.


Kimse konuşmuyordu. Ben yine merak etmiştim.


- Cidden bütün günü böyle sıraya girerek ve bir düzen içinde mi geçiriyorsunuz?


Tom


- Hayır! Sadece yemek ve konuşma saatlerinde böyleyiz. Diğer saatlerde normal olabiliriz.


- Konuşma saatleri?


Eric


- Profesörle tanışmışsındır. O günlük biraz konuşma yapar ve arada ki virüsleri ve uyum sağlayamayanları götürür. Giden bir daha gelmez.


- Öldürülürler mi?


Rose


- Bunu bilmiyoruz. Bazıları geri gelir ama eskisi gibi değildir. Daha sakin daha uysaldır.


- Hiç merak etmediniz mi?


Eric çatalı elinden bıraktı.


- Ettik! Ve neler olduğunu gördük. Eğer olacakları umursamıyorsan devam et!


Suzy geldi. Tam karşıma oturdu.


Eric'e döndü ve


-Sakin ol! O da bunu istemez. Senin ilk geldiğin zamanki halin. O yüzden onu en iyi anlayacak sensin ve ona en çok yardım edebilecek kişisin. Bu yüzden ona bağırmayı kes!


Suzy bana döndü ve


- Özür dilerim ailenle ilgili böyle saçma şeyler söylememeliydim.


Ben


- Asıl ben özür dilerim. Aile konusunu açan bendim.


O sırada iki kişi daha geldi ve bizim masaya oturdu. Biri benim yanıma oturdu. Diğeriyse çaprazımdaydı Rose'un yanında yani. Yanımda ki bana döndü ve


- Sende kimsin?


-Ben Elena!


Diğeri bana döndü.


- hemen hemen 6 aydır yeni gelen olmuyordu. Genellikle 1 ay aralıkla yeni yüzler görürdük burada. Bu bir ilk. Değişen bir şeyler olacakmış gibi geliyor. Neyse bu arada ben Josh!


Yanımda ki


- Bende Jack!


-Memnun oldum.


Yemek yemeye devam ettik.


Yemek sonrası herkes tekrar sıraya girdi bu sefer başka bir salona geçtik. Konferans salonuydu burası. Herkes sırayla oturuyordu. Ben Eric 'i takip ediyordum. Hemen arkamdaysa Jack ve Suzy vardı. Eric oturdu yanındaki sıra benimdi. Üstünde ismim yazıyordu. Tuhaftı.


Oturdum.


Eric


- Adın yazıyor çünkü düzenin parçası bu. Kimsenin yerine oturamazsın ve kimsede senin yerine oturamaz. Anladın mı?


Kafamı salladım.


Devam etti.


- Aklındaki bütün soruları biliyorum. Hepsinin cevabını zamanı gelince öğreneceksin.


Tekrar kafa salladım.


Devam etti.


- Birde bu törende seni tanıtacaklar. Adın söylenirse ayağa kalk ve sakin gülümseme!


- Tamam!


Jack diğer yanımda oturuyordu.


- Sıradaki olay dikkatlerini çekmiştir. Ya seni yada diğer kızı alabilirler.


Suzy


- Bu saçmalık. Daha yeni geldi.


Herkes susmuştu. Profesör sahnedeydi. Ve o pis gülümsemesi yüzündeydi. Konuşmaya başladı.


- Merhaba gençler. Hepinize güzel bir gün dilerim. Bu gün yeni iki kişi daha katıldı aranıza. Bundan sonra başka kimse gelmeyecektir.


Herkes şaşkınlıkla birbirine bakıyordu. Eric'e baktım ve


- Tek gelen ben değil miyim?


Susturdu beni.


profesör konuşmaya devam etti.


- Birisi Elena! Elena ayağa kalkabilir misin?


Eric ve Jack beni kalkmaya zorladılar. Herkes şaşkınlık ifadesiyle bana bakıyordu. Bende onlara şaşırarak baktım. Ve tekrar oturdum.


Profesör devam etti.


- Ona iyi bakın iki özel misafirimizden birisidir o. Diğerine gelince kendisinin buraya alışması zor oldu. Ondan dolayı sakinleşene kadar saklamak zorunda kaldık sizden. Anna! Lütfen ayağa kalk!


İsım bana çok tanıdık geliyordu. Hemen iki sıra arkamda duran Anna'ya baktım.


Bu o olamazdı. Kesinlikle bir yanlışlık vardı. Bu kız benimle ilgilenen doktorun kızıydı. Bay Gally kızını bu insanların eline bırakmazdı kesin Bir şey olmuştu. O da beni fark etmişti belli ki benden başka kimseye bakmıyordu. Tekrar yerine oturması işaret edildi ve oturdu.


Profesör


- Sırada ise bu günün talihsizi var! Bayan Katty lütfen beni takip edin. Kız çığlık atıyordu. İstemiyordu. Onu götürmeye çalışan adamlara karşı direniyordu. Ama zorla onu kaldırdılar ve ilerletmeye başladılar kızın yüzünü görünce bu gün beni sırada iten kız olduğunu fark ettim. Profesörün arkasında kayboldular. O sinirle ayağa kalktım. Profesörü durdurmak için fakat Eric beni geri oturttu.


- Nereye gittiğini sanıyorsun?


- Ona yardım etmem gerek. Benim yüzümden o ceza dediğiniz şeyden alacak!


-Seni dinlemezler. Boşuna uğraşma!


- Dinletmem lazım. Gidip profesörle konuşacağım.


- Hayır dedim sana! Burada kalmak zorundasın.



♤●♤●♤



Continue Reading

You'll Also Like

7K 5K 19
"İki erkek ve üç kızdan oluşan arkadaş grubu tüyleri diken diken olmuş bir halde soğuk bir odada oturuyorlardı. Yapacakları şey hepsinin gözünü korku...
300 87 5
Babamın katilini bulmak için mafyayla iş birliği yaptım...
78.2K 2.7K 20
Avukatın mafya müvekkeli ile zorlu yaşamı
513K 27K 34
81 milyon alem vardır. Biz sadece belli başlı olanları biliriz. Melekler, insanlar, hayvanlar, bitkiler, cinler ve şeytanlar. Peki ya bilmediklerimiz...