KIZIL EJDERİN UYANIŞI

By BlackkRain

1M 96.9K 17.2K

KIZIL EJDERİN KANI hikayesinin 2. kitabıdır. "Baba?" "Ben babamız değilim" diyerek Rein'e doğru bir adım attı... More

TANITIM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
SON
TEŞEKKÜRLER!
ÇOK ÖZEL BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
~~DİANA~~

1. BÖLÜM

23.6K 1.3K 80
By BlackkRain


"Baba?"

"Uyandın mı oğlum?"

Babası Rein'in küçük bedenine sardığı örtüyü kaydırarak başını ortaya çıkardı. Rein gözlerini kırpıştırdı ve ellerinden birini sıcak örtünün içinden çıkartıp babasının boynuna koyarak kendisini yukarı doğru çekti.

"Baba.." dedi başını babasının boynuna koyarak. "Burası neresi?"

Babası Rein'in hareket etmesiyle kayan örtüyü tekrar oğlunun başına çekti. Rein titredi. Titremesinin sebebi havanın soğukluğu değildi. Burada hissettiği garip bir şeydi.

"Burası bizim için çok özel bir yer oğlum."

"Garip bir şey hissediyorum baba" dedi Rein, kollarıyla babasının boynunu sıkarak. En son annesinin kucağındaydı ve birlikte yatağında yatıyorlardı. Babası onu uyurken başka bir yere getirmişti. Çevresinde görebildiği tek şeyse ağaçlardı.

"Korktun mu?"

"Hayır baba" dedi Rein. Başını kaldırarak babasının gözlerinin içine baktı. "Sen yanımdasın."

Babası yürümeye devam ederken hafifçe eğilip oğlunun alnına bir öpücük kondurdu. Rein gülümsedi.

"Annem neden bizimle gelmedi?"

"O.. buraya gelemez oğlum. Burası sadece bizim için."

Rein babasının ne demek istediğini anlamıştı. Burası ejderhalar içindi. Annesi insan olduğu için gelmemişti. Rein başını tekrar babasının boynuna dayadı. Uykusu vardı ama hissettiği şey onun uyumasını engelliyordu. Babasının gücünün yükselip kendisini sardığını hissedene kadar başını kaldırmadan sessizce beklemişti.

"Birine geldiğimi bildiriyorum sadece" dedi babası örtüyü Rein'in başına iyice çekerek. Sanki Rein'i saklamak istiyormuş gibiydi.

Theo amcası geçen gün geldiğinde, babasının onu çok sahiplendiğini söylemişti. Tabiatından gereği öyle, demişti. Rein bu durumdan memnundu. O da annesini ve babasını yanından ayırmak istemiyordu. Theo amcasını da, Nora ve Carlo'yu da, evde çalışanları da. Kısacası tanıdığı kimseden ayrılmak istemiyordu.

Belki Rein de sahiplenici birisiydi.

"Benim de geldiğimi bildirmeme gerek var mı baba?"

"Hayır oğlum" dedi babası. "Ben seni tanıtana kadar bir şey yapmana gerek yok."

"Peki baba."

Hemen sonra bir güç alanına geçmişlerdi. Rein örtüyü iterek doğruldu ve etrafına baktı. Ormandan çıkmışlardı. Etraf artık karanlık değildi, gözlerini yakacak kadar parlaktı. Rein gözlerini kısmasına rağmen  yakıcı parlaklıktan bir şey göremiyordu. Ama oradaki şeyin varlığını çok net hissedebiliyordu.

Görmesine gerek olmayacak kadar net.

Sonra kafasının içinde, küçük bedenini titreten derin sesi duydu.

"Hoş geldin Dhakear.. yuvana hoş geldin."

"Rein!?"

"Rein? Rein? Beni duyuyor musun?"

Rein'in algıları değişirken Rein kendisini garip hissetmişti. Uyandığını fark ediyordu ama uyanmak istemiyordu. Devamını hatırlaması gerekliydi.

Ama.. olmadı.

Rein gözlerini yavaşça açtı. Başının etrafında adını seslenen kişileri hissedebiliyordu ama göremiyordu. Görüşü bulanıktı, görüşünü düzeltmek için gözlerini birkaç kez kırptı. Diğerlerinin sustuğunu fark etmemişti.

Theo Rein'in altın rengi gözlerini gördüğünde donakalmıştı.

Lanet olsun, şimdi olmak zorunda mıydı, diye düşündü diğerlerine göz gezdirirken. Ne yapabileceğini düşünmeye başladı. Cynan'dan kurtulamazdı belki ama diğerlerini kandırabilirdi.

Elini uzatarak Rein'in kırpıştırıp durduğu gözlerinin üstüne kapattı.

"Gözlerin biraz kapalı kalsın Rein" dedi gülümsemeye çalışarak. "Nasıl hissediyorsun?"

"İyiyim, bulanık görüyordum" dedi Rein, elini Theo'nun elinin üstüne koyarak.

"Gözlerine kurumasın diye bir şey damlatmıştım, ondan böyle görünüyor" dedi Theo şaşkınlıkla bakan diğerlerine dönerek. "Hadi siz gidin de Rein kendisini biraz toplasın. Sonra yine gelirsiniz."

"Ama gözlerinin rengi-"

"Dedim ya bir şey damlattım diye" dedi Theo elini yavaşça Rein'in gözlerinden çekerek. Rein kendi elleriyle gözlerini ovuşturmaya başladı.

"Ya birazdan gideriz Theo amca, lütfen" dedi Alin heyecanla. Az önce Rein'in gözlerini gördüklerinde kaybolan heyecanı geri gelmişti. Theo onun kendisine inanmasına sevinse de oğlunun delici bakışları onu rahatsız ediyordu.

Her şeyi ona açıklamak zorunda kalacağı bir günün geleceğini biliyordu. Ama bunun şimdi olmasını beklemiyordu. Dhakear döndükten sonra her şeyi anlatmayı düşünüyordu.

Galiba artık o kadar bekleyemeyecekti.

"Rein nasılsın!?" dedi Alon, gözlerini ovuşturan Rein'e. Alin de yatakta doğrulmaya çalışan Rein'e yaklaşırken Theo oğluna döndü. Oğlu kaşlarını çatmış bir şekilde kendisine bakıyordu. Theo başını hafifçe sağa yatırarak gözlerini kırptı.

Sana sonra anlatacağım, burada olmaz, demek istiyordu. Oğlu da onu anlamıştı.

"Hadi biz çıkalım, Rein dinlenip kendine gelsin."

Theo oğluna minnettar bir şekilde gülümsedi.

"Gerek yok ben-"

Theo doğrulmaya çalışan Rein'i yatağa tekrar ittirdi.

"Sen yatıyorsun" dedi biraz sertçe. Sonra Cynan'a itiraz eden ikizlere döndü. "Siz de dışarı çıkıyorsunuz."

"Ama Theo amca-"

"Hadi yürüyün."

Cynan ikizleri kollarından çekerek kapıya doğru sürüklemeye başladı.

"Rein geri geleceğiz!"

"Sen dinlen Rein!"

İkizler son sözlerini söyleyip dışarı çıktıklarında Theo odada kalan diğerlerine baktı. Rein uyandığından beri sessizce bekliyorlardı.

Onlar da Rein'in gözlerini görmüşlerdi.

"Onların gitmesine gerek yoktu Theo amca" diyen Rein ellerini gözünün üstünden çekti ve gözlerini açtı. Gözleri hala altın rengindeydi. Yatakta doğrulmaya çalıştığında Yuran ona yardım etti.

"Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?" dedi Theo diğerlerine. Rein ile yalnız konuşmak istiyordu.

"Olmaz" dedi Yuran kaşlarını çatarak. "Bırakmam."

Çocuk ise sessiz bir şekilde Rein'e bakıyordu. Theo derin bir nefes aldı.

"Neler oluyor? Neha!? Sensin değil mi? Ben.. en son -"

"Rein! Gerçekten sensin bu! İyi olduğuna çok sevindim!"

Theo şaşırmış bir şekilde, buraya geldiğinden beri dilsizmiş gibi davranan çocuğa baktı. Ona o kadar soru sormasına rağmen hiçbirine cevap vermemişti. Ama şimdi coşkulu bir şekilde Rein'in üstüne atlıyordu. Theo sinirlenmişti.

Bu çocuk o kadar zaman boyunca Rein'e ne olduğunu bilen tek kişiydi ama onlara hiçbir şey söylememişti. Sadece bayıldı demişti. Theo Rein'e ne olduğunu bilmemenin huzursuzluğu içinde kendisini yiyip bitirmişti.

"Benim tabi ki" dedi Rein, gülümseyerek. "Başka biri olacak hali yok ya?"

Theo çocuğun bu sözlerle kaskatı kesildiğini gözden kaçırmamıştı. Yuran da bir garip duruyordu. Sanki önündeki kişi Rein mi değil mi anlamaya çalışıyordu.

Gerçekten neler oluyordu?

"Rein sen iyi misin?"

Theo bir yerden başlamaya karar verdi. Odadakilerin ayrılmaya niyeti yok gibiydi.

"İyiyim Theo amca, görüşüm düzeldi" dedi Rein gülümseyerek. "Ama.. bana ne oldu? Neha? En son hatırladığım şey Myt-"

"Ha Rein! Bu konuyu özel olarak görüşsek olmaz mı!?"

Neha isimli çocuk Rein'in sözünü kestiğinde Theo ona kızgınlıkla baktı. Bir şey sakladığı kesindi.

"Nedenmiş o?" diyerek ondan önce konuşan Yuran Neha'nın üstüne doğru yürüdü. Neha'yı omuzlarından tutarak Rein'den ayırdı. "Ne saklıyorsun sen bücür!? Kaç gündür tek kelime etmiyordun şimdi mi dilin çözüldü?"

"Yuran! Ne yapıyorsun?"

"Bir dakika Rein, sen karışma."

"Bıraksana beni be!"

"Yuran dur!"

"YETER!!"

Theo dayanamayıp bağırdığında herkes susmuştu.

"Sen şu tarafa geç, sen de şu tarafa" diyerek Neha'yı Yuran'dan ayırdı. "Derdiniz ne sizin? Rein daha yeni uyandı, onu yoruyorsunuz!"

Yuran sessizce Rein'e yaklaştı ve onun yanında durdu.

"Özür dilerim Rein ama senin için çok endişelenmiştik" dediğinde Theo onun çoğul konuşmasında bir gariplik sezmişti. Sanki onlardan değil de başka birinden bahsediyor gibiydi.

"Tamam Yuran, ben iyiyim bu yüzden sakin ol" dedi Rein gülümseyerek. Yuran başını salladı. Rein Neha'ya döndü.

"Neha neler oluyor?"

"Özel olarak konuşmak istiyorum Rein" dedi Neha. Theo bir şey söylemek için ağzını açtığında Rein ondan erken davranmıştı.

"Sorun değil Neha, onlardan hiçbir şey saklamıyorum. Burada konuşabiliriz."

Neha kararsız gözlerle Rein'e baktığında Theo onun bir şey anlatmayacağını düşünmüştü. Ama sonra Neha iç çekti.

"Peki sen nasıl istiyorsan. Ama önce bir şey sormak istiyorum. Sen Rein'in gözüne bir şey mi damlattın? Gözleri o yüzden mi böyle?"

Neha elleriyle Rein'in gözlerini işaret ederek Theo'ya baktığında Rein kaşlarını çattı.

"Gözlerime ne olmuş?"

Rein'in sorusu karşısında üçü de ona dönmüştü. Ama kimse ona cevap vermiyordu. Theo diğerleri yüzünden cevap vermekte isteksizdi.

"Gözlerinde bir şey yok Rein" diyen Theo Neha'ya döndü. "Önce sen neler olduğunu anlat bakalım."

"Her şeyi anlatmayacağım sadece Rein'in bayılmasına sebep olan şeyi anlatacağım. Biz Rein'i kendi dünyasına geri götürmek için geçidin oraya gitmiştik. Sonra bir büyücü bize.."

Neha ondan sonrasını çok ayrıntıya girmeden hatırladığı kadarıyla anlattı. Theo denilen büyücünün kaşları onun anlattıklarıyla daha da çok çatılırken Yuran odayı gergin bir güçle doldurmuştu. Ama Neha anlatırken bir şey onun dikkatini çekmişti. Theo anlattığı her şeye şaşırırken Yuran şaşırmıştan çok korkmuş görünüyordu.

Sanki Rein'in içinden başka birinin çıkmasını bekliyormuş gibiydi. Ayrıca odanın içinde bir yere sürekli bakıp durması da garipti.

"İşte böyle" diyerek bitirdi Neha. Onun anlattıklarıyla Rein'in ağzı açık kalmıştı. Rein o bitirir bitirmez büyücüye döndü.

"Theo amca neler oluyor? Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı! B-Ben hiçbir şey hatırlamıyorum."

"Ben.. bilmiyorum Rein" dedi Theo. "Küçükken de böyle bir şey hiç olmamıştı. Gözlerin arada sırada renk değiştirirdi ama sonra eski rengine geri dönerdi."

"Gözlerim.." diye mırıldanan Rein elleriyle gözlerini kapattı. "Neden böyleler? Hem ben büyü yapmayı bilmiyorum ki!"

Rein bunu söyler söylemez hatırladığı anıya gitti. Orada büyü yapmayı biliyordu. Daha kendisi kendisine söyleyememişken Theo amcası yüksek sesle söylemişti.

"Küçükken sen büyü yapabiliyordun Rein. Hatta gözlerin de büyü yaparken altın rengine dönüyordu. Bazen de korktuğunda, üzüldüğünde ya da çok sevindiğinde rengi değişiyordu."

"Evet Theo amca.. ben uyurken bir şey hatırladım. O zaman büyü yapabiliyordum" diye üzgünce mırıldandı Rein. Babasını görmek istiyordu.

Keşke şimdi o burada olsaydı, diye düşündü.

Şimdi diğerleri onun gözlerini görmüşlerdi. Rein ne yapacaktı?

"Theo amca ya sana inanmazlarsa? Ya gözlerim eski haline dönmezse?"

"Rein sakin ol" dedi Theo ellerini onun omzuna koyarak. Onun korkusunu gözlerinden görebiliyordu. Gözleri altın renginde olsa da Dhakear'ın gözleri gibi sert değildi. "Endişelenme ben her şeyi halledeceğim."

Rein kendisine baktığında Theo ona gülümsedi ve elini onun omzundan kaldırıp açık saçlarına attı. Saçlarını okşarken Rein biraz gerilmişti ama sonra rahatlamıştı.

"Gözlerim geçecek değil mi?" diye sordu Rein.

"Evet, geçecek" dedi Theo kendine güvenen bir şekilde. Geçeceğinden emindi, küçükken de Rein'e böyle olurdu. Sadece ne zaman geçeceğini bilmiyordu.

Ve sorusunun cevabını Rein'e bakarken aldı. Rein rahatlamış bir şekilde ona gülümserken gözlerini kapatmıştı ve açtığında gözleri kendi rengindeydi.

Theo üstünden bir yük kalkmış gibi hissetti. Şimdi Rein'i saraydan kaçırıp güvenli bir yere götürmek zorunda kalmayacaktı.

"Bak eski haline döndü gözlerin."

"Gerçekten mi? Ben hiçbir şey hissetmiyorum."

"Rein bakayım.. Ah gerçekten dönmüş! Çok şükür!"

"Sana ne oluyor ki!?"

Yuran sevinen çocuğa kızgınlıkla bağırdığında Theo gözlerini devirdi. Bir Rein'i paylaşamadıkları eksikti.

"O benim arkadaşım" dedi Neha gururlu bir sesle.

"Ne arkadaşı be! Baygın bir şekilde getirdin önümüze bıraktın gerçekten çok iyi bir arkadaşsın!"

Neha'nın gözleri suçlulukla büyürken suratı düşmüştü. Theo onun Rein'e gerçekten değer verdiğini hissetti.

Bu konuda ne düşünmesi gerektiğinden emin değildi. İnsan olmayan bir varlığın dikkatini çekmek bazen kötü sonuçlar doğurabiliyordu.

"Yuran lütfen" diyerek araya girdi Rein. "Neha'ya böyle şeyler söyleme o benim arkadaşım."

"Ama Rein-"

"Lütfen Yuran.."

"Peki tamam, sen nasıl istersen."

Theo Rein'in Yuran'ı hemen yumuşatmasına şaşırmıştı. Toprak perisi kaç gündür etrafı kasıp kavuruyordu. Theo onun kızgınlığını anlamıyor değildi. Ne de olsa Rein onun efendisiydi.

Theo ikizler geri gelene kadar orada durdu. İkizlerin geri gelmesi pek uzun sürmemişti. Theo ikiz prenslerin Rein'in yüzünü güldürmesine minnettar kalmıştı. Rein Neha'nın anlattığı şeylerden sonra bir garip olmuştu. Nasıl öyle davrandığını anlamak için uğraşmıştı ama eline baş ağrısından başka bir şey geçmemişti.

Theo onu kendini zorlamaması konusunda uyarmıştı. Önemli olan şu anda Rein'in iyi olmasıydı. Theo onun kendisini sıkıp tekrar bayılmasını kesinlikle istemiyordu. Theo bir şekilde bu durumun neyden kaynaklandığını bulacaktı.

Theo Rein'in odasından çıkıp kaç gündür ihmal ettiği kralın yanına gitti. Ona birkaç gün dinlenmek için saraydan ayrılmak istediğini söyledi. Kral bu isteğinden pek memnun olmasa da isteğini kabul etmişti.

Theo zaten geçmiş yıllarda Dhakear'ı ziyaret etmek için sık sık saraydan ayrılıyordu. Bütün saray onun ortadan kaybolmalarına alışıktı. Evet bir baş büyücünün saraydan ayrılıp durması onun için pek iyi bir şey değildi. Yerine geçmek isteyen pek çok büyücü vardı ne de olsa. Ancak bu da Theo'nun umrunda değildi. Zaten en başından beri baş büyücü olmak gibi bir isteği yoktu. Dhakear ve Rein için bu konuma gelmişti, bunun için çalışmıştı. Baş büyücü olursa Rein'i bulmanın daha kolay olacağını düşünmüştü.

Theo boş koridorda yürürken güldü. O Rein'i bulamamıştı, Rein onu bulmuştu.

Theo odasının kapısına geldiğinde durdu. İçeride onu neyin beklediğini biliyordu.

Artık oğluyla uzun bir konuşma yapmanın zamanı gelmişti. Ondan sonra da Rein'i alıp birkaç gün saraydan uzağa, kralın kendisine hediye ettiği kaleye gidecekti. Bu süre içinde onun durumunu araştıracak ve neler döndüğünü öğrenecekti.

Theo daha fazla kapının önünde beklemenin bir anlamı olmadığına karar verdi. Derin bir nefes aldı ve odasının kapısını açtı.

Oğlu pencerenin önünde dikilmiş saray bahçesini seyrediyordu. Theo onun içinde kopan fırtınayı durduğu yerden hissedebiliyordu. Cynan arkasına döndü ve babasına baktı.

"Rein nasıl?"

"Gayet iyi, ikizler de onun yanında" dedi Theo. Masasına doğru yürüdü ve oturmadan önce oğluna uzun uzun baktı.

"Sen de otur, anlatacaklarım çok uzun."

"Ben böyle iyiyim."

Oğlunun sert sesi Theo'nun içinde bir yerlere batarken Theo dişlerini sıktı. Yapacak bir şeyi yoktu. Oğlunun bu tavrını hakediyordu. Kastığı çenesini gevşetti ve arkasına yaslandı.

"Peki o zaman, sana her şeyi en başından anlatacağım. Ben daha büyücü çırağıyken bir ejderhaya saldırmıştım. İlk o zaman onu gördüm ... "

Ve Theo yavaş bir şekilde oğluna her şeyi anlatmaya başladı.




Evet arkadaşlar, artık hikayeye başlıyoruz :)

Bu bölüm beklediğiniz gibi olmadı biliyorum ama benim kurgumda Rein pat diye uyanırsa, ölür. Sizden ricam biraz sabırlı olmanız ve hikayenin tadını çıkarmanız :)

Yani acele etmeyin, gerçekten güzel şeyler olacak :)

Diğer bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın :))



Continue Reading

You'll Also Like

24.7K 3.3K 36
*Hikayenin adı da dahil olmak üzere tüm hakları bana aittir. Direkt çalmak veya herhangi bir kısmını kopya etmek durumunda uyarı olmaksızın yasal işl...
575 64 11
Unutulmuş bir tanrı. Göğün en tepesinden geliyor... İsmini verdiği ve özünden uzaklaşmış milleti için. Tek bir düşüncesi var. İntikam. Gök Tengri tüm...
244K 4.3K 30
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...
274K 31.9K 72
"Sonuna karşı çık ya da öl." Kaderinde ölüm yazılı olan kötü bir karakterin içerisinde doğmadan önce tercihlerin hayatı bu kadar etkilediğinin farkı...