SENDEN BANA KALAN...

By ayseklncr

10.3K 547 221

KİTAP KAPAĞIMIZI YAPAN "Narniapick" ARKADAŞIMA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. ELİNE SAĞLIK CANIM ^_^ NOT- 'NE OLUR GİTM... More

TANITIM
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. BÖLÜM
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. BÖLÜM
34. Bölüm
FİNAL-1. PART
FİNALDEN KESİT
FİNAL

33. Bölüm

172 10 10
By ayseklncr

ARKADAŞLAR VOTE VE YORUM ÇOK AZ GELİYOR. BİLEMİYORUM NEDEN?

BU ARADA BU BÖLÜM BİRAZ KAFAM KARIŞIKKEN YAZDIM. İNANIN NASIL OLDU BİLMİYORUM. UMARIM SİZİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMAM. :/

İYİ OKUMALAR :D

MEDİADAKİ- KORAY VE NİSAN ^_^

Teoman- Bana öyle bakma- bölüm şarkımız. Mutlaka okurken dinleyiniz ^_^

****

Bir kalp durunca onunla beraber dünyada dururmuş. En çokta o kalbi seven kalpler dururmuş. Atmaya isyan edermiş. Çünkü can çok fazla yanarmış. Gökyüzü yeniden ağlamaya başladığı an acı dolu kalplerde ağlamaya başladı. Poyraz, elinde beyaz güllerle bir kez daha durdu sevdiği kadının karşısında. Gözyaşları onun toprağına dokunurken "Neden Ceren? Neden sende bıraktın beni?'' diyebildi. Ama artık ne yapsa boştu. Sevdiği kadın ona cevap veremezdi. Poyraz sevdiği kadının mezarının önünde yere çöktü. Elindeki güller ise aşkının mezarına dağılıverdi.

"Sende gittin Ceren! Gitmem demiştin. Seninleyim, seni bırakmam demiştin! Sende gittin Ceren! Sende gittin...'' diye haykırdı Poyraz. Gözyaşları yağmura karışıp yanağına süzülürken o öylece bakıyordu Ceren'in mezar taşına.

"Korkuyorum. Çok korkuyorum... Artık kayıplarımı saymaktan yoruldum.''

Poyraz bir kez daha yalnızken haykırmak istedi. Daha taşa, Ceren'e söylemediği o cümleyi haykırmak istedi.

"Ben sana aşığım! Biliyorum hiç söylemedim ama şimdi söylüyorum Ceren! Ben sana aşığım! ''

(Poyraz'ın kabusu ^_^)

****

Poyraz, koştu sevdiği kadına. Yaralı bedenine sımsıkı sarıldığında "Ceren! Canım...'' diyebildi. Ama istediği tepkiyi alamadı. Ceren'in gökyüzünde donup kalan nemli gözlere akıttı gözyaşını. Ceren, yanağına dokunan gözyaşı damlaları ile nihayet gözlerini gökyüzünden alıp sevdiği adama çevirdi.

"Poy... raz...'' diye güçlükle konuştuğun da Poyraz saçlarının arasına sevgi öpücüklerini bıraktı.

"İyi olacaksın canım. Seni asla bırakmayacağım. Duydun mu beni? Asla ama asla seni bırakmayacağım!'' diye haykırdı. Ceren, titreyen sağ elini Poyraz'ın hafif sakallı sol yanağına yerleştirdi.

"Gerçekten, yanım... dasın...'' diyebildi. Poyraz, gözlerini kısa süreliğine kapatıp gözyaşlarını Ceren'in eline akıttı. Ceren, çok üzülmüştü. Sevdiği adamın zeytin gözlerinden akan her damla onun kalbini yakıyordu.

"Ağla...ma, sana kıyamam...''

Poyraz bu sözlerden sonra tamamen dağılmıştı. Nasıl dedi içinden, nasıl senin kıymetini bilemedim? Nasıl yaptım bunu? Sen o kadar özelsin ki ben seni nasıl görmem? Diye düşündü. Ambulansın sesi tüm sesleri bastırırken Poyraz korkuyla başını çevirdi.

"Ne olur kurtarın! Lüt...fen...'' diye güçlükle konuştu. Kimse ne olduğunu anlayamazken Poyraz gözünü kendi karnına çevirdi. Beyaz tişörtü kan içindeyken, karnında hissettiği müthiş acıyla kendinden geçmesi bir olmuştu.

****

Ceren, gözlerini açtığında sol elinde ve sağ elinde sıcak iki el hissetti. Ellerin sahiplerine baktığında yüzünde tebessüm yer buldu. Çünkü biri kardeşi diğeri, can bildiği oğluydu. Bulut günlerdir Ceren'in başında durmaktan bitkin düşmüş, başını yatağa yaslayınca da uyuyakalmıştı. Aynı şekilde Mehmet'te günlerce beklemiş ve uyuyakalmıştı. Ceren bir haftadır uyuyordu. Doktorlar durumunun iyi olmasına rağmen neden uyanmadığını bir türlü anlayamamıştı. Ama sonunda Ceren açmıştı siyahlarını. Henüz kimse görmese de Ceren yine tek bir ismi söyledi.

"Poy... raz...''

Bulut annesinin sesini duyar duymaz hızla başını kaldırıp, yüzüne baktı.

"Anne! Uyandın!'' diye haykırırken Mehmet'in uyanmasına neden olmuştu. Yerinden kalkıp kapıya koştu.

"Annem uyandı!'' diye haykırıp yeniden Ceren'in yanına koştu. Sol elini ellerine hapsederken eğilip alnına uzun öpücüğünü bıraktı. Ceren şaşkınlıkla onun için sevinen iki adama bakıyordu.

"Anne sonunda uyandın. Çok korkuttun beni.'' Diye sitemli sözlerini söyledi Bulut. Mehmet acı içinde ablasının saçlarını okşadı.

"Abla, özür dilerim. Affeder misin beni?'' derken gözlerinden yaşlarını bıraktı. Ablasının o halini hiç unutamıyordu. Hele ki Poyraz'ın başına gelenleri ablasına nasıl söyleyecekti?

"Önemli değil. Ben çoktan affettim seni. Asıl sen beni...''

"Şittt... Sus ne olur abla. Daha fazla bu konuyu konuşmayalım. Senin bir suçun yok.''

Ceren rahatça nefes aldı. Gözleri hala bir kişiyi arıyordu. Kokusunu, sesini, yüzünü özlediği adamı...

"Poyraz nerede?'' dediği an Bulut ile Mehmet hüzünle birbirlerine baktılar. Ceren korktu. Hissetti kötü bir şeylerin olduğunu çünkü uyurken görmüştü giden sevgilisini.

**

Ceren, siyah bir gelinlik içindeydi. Eteklerini sımsıkı tutmuş, sararmış çınar yapraklarına basarak yürümeye başladı. Etrafına korkuyla bakıp "Poyraz?'' diye seslendi. Ama cevap yoktu. Yoktu zeytin gözler. Ceren koşar adım yürürken etrafında dönüp dört bir yanında aradı hayalini. Ama yine yoktu. Ceren ağlamaya başladı. Gözyaşları yanağına süzülünce can buldu teni. Ardından siyah gelinliğine dokunduğunda, gelinlik beyaz oldu. Gözyaşı sararmış yapraklara düştüğü an her yer yemyeşil bitkilerin, rengârenk çiçeklerin olduğu bir cennete dönüştü. Ceren şaşkınlıkla etrafına baktı.

Poyraz siyah takımın içinde bir anda karşısında belirdi. Ceren, özlemle baktı sevdiği gözlere, yüze.

"Poyraz? İyi misin?'' diyebildi. Poyraz, küçük adımlarla yaklaştı. Ama bir sorun vardı. Poyraz hiç konuşmuyordu. Sadece zeytin gözlerinden damlalar süzülüyordu sessizce. Ceren korkuyla yüzünü elleri arasına aldı.

"Aşkım, ne oldu?'' diyebildi. Ama içinde kocaman uçurumlar vardı. Ceren bir adım atsa düşeceğini hissetti. Korkuyordu ki içindeki bu uçurum onları ayıracaktı. Çaresizce, içinde ki son umudu tutup ayağa kaldırdı.

"Poyraz, bırakma beni...''

Son bir umuttu bu. Ceren, bilsin istedi. O gidince öleceğini anlasın istedi. Çünkü bir tek o yanında olunca renksiz dünyası cennete dönüyordu. Poyraz hala cevap vermiyordu. Sanki sessizce veda ediyordu. Ceren son kez dudaklarını birleştirdi. Zaman etraflarında akarken, sımsıkı sarılmıştı. Çünkü hissediyordu bıraksa giderdi. Gitmemesi için son bir kez daha yalvardı Allah'a "Aşkımı alma Allah'ım. Son bir şans daha bize verir misin?''.

Ceren, gözyaşlarının hiç durmadan süzüldüğü gözlerini araladı. Son kez baktı zeytinlere, ondan ayrılırken sanki kalbindeki ağırlık kaybolmuştu. Ceren "Lütfen gitme.'' Dedi. Poyraz yine bir şey söylemedi. Bu kez tek yaptığı ardını dönüp uzaklaşmasıydı. Ceren onu tutmak istedi ama mümkün değildi. Çünkü yerinden kıpırdayamıyordu. Ayaklarına sarmaşıklar dolanmış, sevdiği adama gitmesini engellemişti. Ceren avazı çıktığı kadar haykırdı.

"Poyraz gitme! Ne olur gitme! Git... me...''

**

"Hayır... Gitmedi. Bırakmadı. Yapmadı değil mi? Bu kez gitmedi. Ne olur bir şey söyleyin!''

Gözyaşları bir kez daha yanağına süzülürken, hiçbir söylenmediği için Ceren kaybettiğini anlamıştı.

"Neden ben? Neden?''

Sor; diyemezsin bazen çünkü çok zor. Çünkü alıştığın bir adamı kaybetmek çok zordur. Kalp, hiç var olmamış gibi davranmak ister. Gömmek ister. Ama yine ve yine yapamaz. Çünkü sen sadece ona aitsindir. Sadece kalbinle değil, tüm benliğinle. Ceren zor olanı seçmişti hep. Ama çok sevmişti. Şimdi kaybettiğini hissediyor, kalbinde inanılmaz ağrılar hissediyordu. Ta ki Bulut'un o sözlerine kadar.

****

"Babam, sen vurulduğun an vuruldu anne. Hissetmedi yaralandığını, sana koştu. Ama sonra birden yanına yıkılıverdi. Ameliyat oldu. Bir haftadır o da uyanmıyor. Doktorlar senin aksine babamın durumunun kritik olduğunu söyledi.''

Ceren ölüyordu sanki. Nefesi kesilirken, canının acıması umurunda bile değildi. Elindeki serum iğnesini çıkartıp, çıplak ayaklarıyla bastı soğuk zemine. Onu tutmaya çalışanları iteleyip, odadan dışarı fırladı. Koridorda yarasını tutarak yürümeye çalışırken "Poyraz! Nerede? Bulut baban nerede?'' diye haykırdı. Bulut çaresiz annesinin koluna girip "Anne sakin ol. Seni babama götüreceğim. Ama dikkatli yürü. Çünkü kardeşime de sana da bir şey olsun istemiyorum.'' Dedi. Ceren anlamadığı an gözlerini şaşkınlıkla Bulut'a çevirdi.

"Ne?''

"Hamilesin anne.''

Ceren bu kelimeden sonra derin nefesler alarak elini karnına yerleştirdi.

"İnanamıyorum. Bebeğim...'' diye fısıldadı. Yeniden aşkı için yürümeye başladığında Bulut'tan destek alıyordu. Yoğun bakım bölümüne geldiğinde yine tüm aile toplanmıştı. Herkes endişe ile Ceren'e bakarken o sadece cama yaklaştı. Titreyen sağ elini cama yerleştirip "Poyraz?'' diyebildi.

" Ben geldim Poyraz. Gitmezsin değil mi? Bu kez bırakmazsın beni. Yapmazsın. Hem bak artık tek ben değilim. Bir çocuğumuz daha olacak. Bulut için, karnımdaki bebeğimiz için, benim için gitme. Gitme...''

Bulut üzgün gözlerle baktı Ceren'e. Onun umutsuzca yalvarması içini kanatmıştı. Neden dedi içinden. Neden mutlu olamıyorsunuz? Birbirinizi bu kadar çok severken neden bu ayrılık? Bulut cevabını bilemiyordu. O yüzden sorgulamayı bırakıp Ceren'i izlemeye ve onu sımsıkı tutmaya devam etti. Ceren bitmişti. Sanki gücü kalmamış, nefes alması çok güçtü. Bulut'a dönüp "Yanına girmek istiyorum. Ne olur Bulut izin al.'' Dedi. Bulut başıyla annesini onaylayıp doktorun yanına koşturdu. İzini almasıyla hemen dönüp annesini hazırlanması için hemşireden yardım istedi.

****

Ceren yavaş adımlarla yürüdü sevdiği adama. Sağ elini elleri arasına alınca eğilip acıyla öptü. Tekrar yüzüne bakarken, ona yakıştıramadığı kablolara sessizce baktı. Acıyla iç çekip kalbinden geçenleri sevdiği adama söyledi.

"Sana ihtiyacım var. Biliyorsun değil mi? Sana çok ihtiyacım var. Sen gidersen bana neler olacağını biliyor musun? Anlatayım sana.

**

Günler geçiyordu sensiz. Bomboşum yine. Sol yanım her zamankinden daha çok acıyordu. Sanki içimde kor bir ateş vardı. Beni yaktıkça yakıyordu. Evin her köşesinde gördüğüm çerçevelerdeki yüzün sadece acı veriyordu. Sanki her seferinde daha fazlası mümkünmüş gibi, gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi ağlıyordum.

Galiba yine seni özlediğim bir sabaha uyanmıştım. Bugün hava daha da karanlıktı. Bulutlar siyahlaşmış, yeryüzünü yağmur almıştı. Sanki senin gittiğini her saniye bana ispatlamaya çalışır gibi. Oysa ben zaten biliyordum. Sen gitmiştin. Ben kalbimdeki şiddetli ağrı yüzünden bunu hissediyordum.

Biliyor musun? Her gece aynı kâbusla uyanıyorum. Sen bana hep gülümsüyorsun. Sonra bir şey oluyor ve sen bir gemiye biniyorsun. Ben sana merakla bakarken, gökyüzünden yağmur yağıyor üzerimize. Fırtına var ve sen bir anda sürükleniyorsun. Son bakışın hüsran dolu. Ben öylece kalıyorum ardında yine her zaman ki gibi. Sonra kâbusumdan uyanıyorum. Kâbus diye sevinirken fark ediyorum ki yine sen yoksun. Her şeyi geçiyorum da Poyraz senin nasıl gittiğine hiçbir zaman anlam veremiyorum.

**

İşte böyle Poyraz'ım. Sen gidersen böyle anlamsız günler yaşayacağım. Artık öyle bir hale geldim ki gidişlerin alışkanlığım olmuş. Ama önemli bir şey var ben artık güçsüzüm. İnan bana gerçekten çok güçsüzüm. Çünkü artık ardında seni bekleyecek mecalim yok. Sen bu kez gidersen bende ardından gelirim. Ölmek için çabalamam öyle, gerek yok çünkü. Günden güne kalbim tükenecek. Sana gelecek. Poyraz, bana bunu bu kez yapma. Lütfen dayanamam...''

Ceren gözyaşlarını tutamıyordu. O sevdiği adama yalvarırken Poyraz çoktan çok uzaklarda kendine bir dünya kurmuştu.

****

Poyraz yavaş adımlarla orman yolunda yürümeye başladı. Merakla uzakta ki arkasını ona dönen kadına bakıyordu. Kim olduğunu deli gibi merak ederken kalbi tek bir ismi sayıkladı. Poyraz kadına yaklaşınca kalbinde ki o ismi dudaklarına döktü.

"Ceren?'' aşkın adıydı onun için. Ceren ona döndüğünde rahatça nefes bırakıp, genç kadının yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Korkuttun beni.'' Diye fısıldarken yaklaşıp alnına uzun öpücüğünü bıraktı. Ceren'e sıcacık gülümserken "Gittin sandım.'' Dedi.

"Ben asla gitmem. Bilmiyor musun?''

Poyraz gülümsedi. Bu kadının gözlerinde kendini gördü.

"Ben senin gözlerine bakınca kendimi görüyorum. Sanki aynaya bakıyor muşum gibi. Ve nedense gözlerindeki beni seviyorum. Eşsiz gibi duruyorum. Önemliymişim gibi. Nedense bana öyle hissettiriyorsun.''

"Çünkü öylesin Poyraz. Sen benim için eşsizsin. Çok önemlisin. Sen yaşam kaynağımsın. Oksijenim, güneşim, suyum, kısacası dünyamsın.''

Poyraz bu sözleri duymasıyla gülümsedi.

"Seni seviyorum Ceren. Çok seviyorum.''

"Bende seni çok seviyorum Poyraz.''

İki kalp birbirine sımsıkı sarıldı.

****

Ceren duyduğu sese endişe ile baktı.

"Poy... raz? Ne oluyor?'' diye haykırırken açılan kapıdan doktorlar girdi. Ceren hala anlamamıştı ne olduğunu. Onu çekerlerken elindeki Poyraz'ın eli kayıp gitti. Oysa daha yeni kavuşmuştu elleri. Maalesef yine ayrılmışlardı. Ceren ağlarken onu Bulut tutuyordu. Kapı kapandı bir anda. Ceren korkuyla cama koştu ve yine elleri camın buğusunda yerini buldu.

"Yine mi gidiyorsun? Poyraz! 'diye haykırırken "hayır...'' diye fısıldadı. Doktorların Poyraz'ın kalbine şok vermesi Ceren için dünyadaki her şeyi durdurmuştu. Ceren monitördeki çizgiyi gördüğünde tamamen delirdi. Cama defalarca vururken, tek derdi Poyraz'a sesini duyurmaktı.

"Bırakma beni! Poyraz! Poyraz! Hayır! Yapamazsın, gidemezsin! Poyraz bizim için gitme! Hayır! Ne olur gitme... Gitme! Ama ben seni çok seviyorum! Çok seviyorum! Seni yine kaybedemem... Olmaz!''

Ceren'in gücü tükenince, bedeni oğlu ile kardeşinin kollarına düştü. Ama hala gözleri kapanırken "Bırakın beni! Bana ihtiyacı var. Sesimi duymalı. Gidemez. Poyraz gidemezsin. Yapamazsın.'' Dedi. Derin uykuya dalmadan önce son kez sevdiği adamın ismini mırıldandı.

"Poy... raz...''

****

Her şey gittikçe karışıyordu. Nisan hiçbir şey anlamazken iki adamın acımasız kavgasının arasında kalmıştı. Korkuyla iki adamı izliyor "Durun...'' diye mırıldanıp "Yeter!'' diye haykırdı. İki adam yüzleri kan içindeyken, çimin üstünde birbirlerinin yakasına yapışmış halde duraksadı. Koray endişe ile Nisan'a çevirdi gözlerini. Nisan hıçkırıklarını tutamazken "Lütfen durun artık! Durun...'' dedi. Koray, Kerem'in yakasını bırakıp üzerinden kalktı. Nisan'a yaklaşırken elinin tersiyle dudağındaki kanı sildi. Nisan ona yağmur gözleriyle bakarken sadece sarıldı.

"Tamam korkma. Yanındayım.'' Dedi. Kerem ayağa öfke ile kalkıp "Karımdan uzak dur lan!'' diye haykırdı. Koray ona sert ve tehditkâr gözlerini çevirip "Sen konuşma!'' dedi. Kerem öfke ile ona doğru yürürken Nisan korkuyla "Yeter! Kerem git! 'diye haykırdı. Kerem bir anda yerine çivilenirken Nisan sevdiği adamdan ayrılıp, kalbine acı veren adama yaklaştı.

"Sen hala ne yüzle karım diyorsun? Ayşe için beni yakıp, yıktıktan sonra daha ne yüzle geliyorsun? Ben senin karın değilim tamam mı? Sen benim artık hiçbir şeyimsin! Az kaldı. Senden en kısa zamanda boşanacağım!''

"Ben boşanmak istemiyorum!'' diye haykırdı Kerem. Hala neyin savaşını veriyordu bilmiyordu. Ama tek istediği Nisan'ı bu adama bırakmamaktı.

"Seni bu adama bırakmayacağım.'' Diye öfkeyle konuştu Kerem. Koray ondan daha sinirliydi. Kerem'e yaklaşıp "Nisan'ı da Ayşe'ye yaptıkların gibi mi yapacaksın? Hı?'' dedi.

Kerem anlamazdan gelip "Ben hiçbir şey yapmadım! Sen yaptın!'' diye sesini yükseltti. Koray alaycı bir gülümseme yapıp Nisan'ı bileğinden tutup kendi tarafına çekti.

"Sen ne yaptığını biliyorsun Kerem. Sen o adamı çağırarak Ayşe'nin ölümüne sebep oldun. Ben hiçbir şey yapmadım. Sadece onu sevdiği adamdan aldım. Ama sen günden güne eriyip yok olmasına sebep oldun! Zavallı kız hiçbir zaman öğrenemedi. Düşün ben bile o üzülmesin diye söyleyemedim. Her şeyi benden bildi. Oysa asıl suçlu sendin!''

"Kes lan! Kes! Allah kahretsin!'' diye haykıran Kerem öfkeli bir şekilde arabasına yürüdü. Kapıyı açıp arabaya kendini atmadan önce "Bu iş burada bitmedi Koray. Savaş daha yeni başlıyor.'' Dedi. Kerem'in arabası uzaklaşırken Koray, Nisan'ın şüphe dolu gözlerinde kayboldu.

"Sen... Ne yaptın?''

Koray sevdiği gözlerde büyülenirken genç kadının kollarını avuçlarına hapsetti. Sıcaklığını hissederken, güzel kokusunda sarhoş oldu. Nisan kolunda hissettiği dokunuşla gözlerini sımsıkı kapadı. Kalbi ona bir şeyler fısıldarken, o yine mantığını seçti.

"Sen... Ne yaptın Koray? Ayşe'ye ne yaptın?''

"Yapmamam gerekenleri yaptım. Ama inan onun ölümüne sebep ben değilim. Her şeyin suçlusu Kerem!''

Nisan gözlerini açıp siyah gözlerde kayboldu. Kalbi tereddüt etse de o soruyu bir daha sordu.

"Sen tüm bunları yaşamamıza sebep misin? Ayşe'yi yaşarken öldü gösteren sen misin?''

Bu soruyu dili sormuştu ama kalbi ne olur sen olma diye yalvarıyordu.

"Evet, benim...''

Nisan bir kez daha yıkıldı. Gözlerinden yaşlar yanağına akın ederken, bir adım geriye gidip uzaklaştı sevdiği adamdan. Koray endişe ile "Çok üzgünüm...'' diyebildi. Çünkü biliyordu ne söylese boştu. Yapmıştı. Ayşe'yi kaçırmış, yıllarca acı çekmesine göz yummuştu. Her saniye ölüme yaklaşmasına izin vermiş, o çok önemli tedaviyi yaptırmamıştı. Aslında Kerem'e sen suçlusun derken, vicdanındaki yükü atmak istemişti. Ama Nisan'ın ona iğrenir gibi bakan gözlerinde kahrolurken, o yükün bin misli omuzlarına yüklenmişti.

"Git...''

"Ne?''

"Seni bir daha görmek istemiyorum. Git Koray. Arkadaşımın katili, dostlarımın hayatını paramparça eden biriyle işim olmaz. Lütfen git...''

Koray mahvolmuş bir halde ardını döndü Nisan'a, onun bahar gözlerinde hayat bulurken şimdi ölüyordu. Sanki her adımında daha da karanlığa sürükleniyordu. Geçmiş hayatını kirletmiş, ellerini kana bulamıştı. Artık biliyordu Nisan'ı da kaybetmişti. Bu yolun dönüşü yoktu.

Nisan hıçkırıklara boğulurken iki elini karnına yerleştirdi. Bir kez daha alıştığı, sevdiği adamı kaybediyordu. Yine yalnızdı. Ne yapacaktı? Şimdi nasıl nefes alacaktı? Koray arabaya binip ona bakışlarını çevirdiğinde kapadı gözlerini. Görmek istemedi son defa olsa bile...

Çünkü biliyordu yenilirdi. Koşarak gider, kollarına hapsederdi tüm benliğini. Arabanın sesini duyduğunda, hızla gözlerini açtı. Ondan uzaklaşan son aşka baktı.

"Neden? Neden bütün sevdiklerim gidiyor? Neden Allah'ım?''

Yine yeryüzünü sisörtmüştü. Karanlıktı. İlerisini hiç görünmüyor, o sahada nefes alanlarda neyapacaklarını bilmiyordu. Galiba acılı ruhlar bir kez daha kaybolmuştu.




Continue Reading

You'll Also Like

8.9K 731 21
Aşkta ya kazanırsın, ya da yenilirsin. Ama savaşmak için bile vazgeçmemek gerekir. Zira aşk vazgeçenlerin kazana bileceği savaş değildir. "Ben iyile...
1.6M 59.5K 56
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

688K 34K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
3.1M 16.9K 3
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)