EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAF...

By BetlEldoan

3M 116K 5.1K

Amerikadan Yunanistana uzayan bir aşkın hikayesi. Korkun, tutkunun ve aşkın dansına hazır olun.. Belki de yal... More

EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAFYA
1.BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
GELECEK BÖLÜMDEN KESİTLER
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
DUYURU
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
YENİ HİKAYE!
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
GAVUR DAMAT (DUYURU)
İMZA GÜNÜ VE DUYURU!!
YENİ HİKAYE!&DUYURU
O SEN DEĞİLDİN (ATOS SERİSİ :3) DUYURU
HİCRAN
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)

FİNAL

93.4K 3.2K 369
By BetlEldoan

An itibariyle böyle güzel bir hikayenin bitirmenin verdiği heyecan ve üzüntü içersindeydim, umarım beğenerek okursunuz :) Final oldukça uzun, tam 5900 kelime :)

"BEN KIŞ GÜNÜNDE ÇOCUK FALAN DOĞURMAM BAK!" diye haykırdı kız. Karnında ki minik bebekcik şimdi tam beş aylıktı ve kahretsin ki son zamanlarda Alexe kan kusturuyordu. Sürekli ağlamalarına dayanamadıkça o ne isterse okeydi.

"Kızıl, doğurmayıp ne yapacaksın! Kızımızı hazirana kadar içinde mi tutmayı planlıyorsun!" diye bağırdı bu sefer adam. Kate dolu dolu gözleriyle adama baktı ve bana ne der gibi ona omuz sirkeledi.

"Tamam, tamam bebeğim.. Tamam sen yeter ki üzülme, olmadı Güney yarım küre de doğum için gideriz, sıcaktır oralar. Sen istediğim şehri, ülkeyi söyle yeter." Dedi adam ve kızın alnından öptü. İnanılmaz geçen 5 ay bütün aileyi sarsmıştı. Hem Kate hemde Hilal aynı anda naz ve kaprisleri artık son noktalardaydı bulmuştu. Bu durumdan etkilenmeyen tek kişi şüphesiz Jessica ve Heraydı. İkisi de doğumu sabırsız bir şekilde bekliyorlardı.

"Lütfen Hilal! Sadece bir sefercik bakalım! Sadece ben bilsem de olur sen gene de bilmezsin-" diye yalvardı adam ama Hilal hayır der gibi elini kaldırdı. Bebeğin cinsiyetini kimsenin öğrenmesini istemiyordu. Yalnızca doktoru biliyordu ve o da sürpriz olmasını istiyordu. Bu durumdan en kötü etkilenen delirmekten her an hastanelik olabilecek Chisti. Her saniye daha fazla merak ediyor ve kızı ıskıştırıyordu.

"Bence erkek" dedi Dimitri düşünceli bir şekilde.

"Hayır kız" diye inatlaştı Hera.

"Erkek dedim Hera! Baksana zaten Cindy var, bu sefer kesin erkek!"

"İşte tam da bu yüzden cinsiyeti öğrenmiyorum.." diye isyan etti Hilal. Birazcık haklıydı, bütün aile Katenin bebeğinin cinsiyetine fazla takılmasa da Hilal için büyük sorunlar vardı. En basitinden Nil, küçük bir kız kardeş istemiyordu çünkü bebeklerini paylaşmaktan korkuyordu. Niko erkek istiyordu ve büyük baba da kesinlikle kız istiyordu çünkü aralarında girdikleri idda da büyük bir para yatıyordu, elbette ki bu iddayı Niko atmıştı ve Hilal doğum yapamayacak kadar delirmişti. Hera ve Dimitri ise iddalaşıp birbirlerini kızdırıyorlardı, bir nevi bütün aile kızda olsa erkek de olsa onu çok sevecekti ama gene de dönen bunca şey yüzünden en çok etkilenen kişi Hilaldi.

"Israr edersen eğer, bende doğurmak için Sibirya ya falan giderim!" diye çığlık attı.

"Aşkım orası soğuk" dedi Chis aninden. Hilal inanmaz gibi ona baktı.

"Hadi ya! Bir kutup ayısı bulurum o halde, baban bu derim çocuğa de o da en azından gelecekte yaşayacağı travmalardan kurtulur!" dedi çığlıklar eşliğinde. Hera kaşlarını kaldırıp indirdi, bunun ne anlama geldiğini herkes biliyordu, Hilal olası bir Chistian krizi geçiriyordu.

Kate ayaklarını koltuğa uzatmış bir vaziyette sürekli atışan çifti izleyip gülümsüyordu. Ayak dibin de ki adam onun resmini çekti ve ondan habersiz bir tweet* attı.

"Keşke sana her geçen günden daha az aşık olsam.(A.)"

Bunu son zamanlarda çok sık yordu. Katenin Twiter* adresinden (A.) diye yazılar yazıp atıyordu. Bütün herkes bu tweetlerin Alex'in ağzından atıldığını biliyordu çünkü her seferinde ya Kate uyuyor ya da ilgisizce bir şeylerle uğraşıyordu. Ayrıldıklarında çıkan bütün haberler bu sayede kapanmıştı, insanlar mevzunun magazin uydurması olduğuna o kadar çabuk inanmıştı ki, çekilen resimleri bile unutmuş gibiydiler. Kate gülümsedi ve Kate hayır der gibi başını salladı.

"Kesin resmimi çektin gene! Tanrım yarım dünyayken yapma şunu!!!"

Kate adamın elinden telefonu kaptığı gibi resme baktı ve saniyeler içersinde gelen yorumlara göz attı.

"Off! Bu kadın hamileyken bile bir başka yaa.." Gülümsedi, en azından olumlu bir yorumla karşılaşmıştı.

"Kate neden kilo alırken bile bu kadar ilgi çekici!"

"Kilo bir şey değilde şu (A.) bir de o kendisini çekse ya ;)"Aniden bir kıskançlık hissetti ama son zamanlarda buna çok alışmıştı. İnstagramda ki yorum kutucuğu keşke kalksaydı! Bazıları Alex'e taciz girişiminde bile bulunuyordu!

"Bu kadını öldüreceğim, bana emanet bir silah falan veriri misin!"

Adam kızın öfkesiyle harmanlaşmış kıskançlığını hemen tanıdı ve gülümsedi. Kate telefonunu adamın gözüne sokar gibi uzattı.

"Gülme! Bu sürtüklere yüzü sen veriyorsun!!"

"Kaç tane adam var oraya sana yazan bilmiyorum mu zannediyorsun sen, ne yapalım bende onları mı öldüreyim?" Kate huysuz bir şekilde burnunu kıvırdı.

"Senin yüzünden yetince erkek takipçi kaybettim!" diye atıldı bu sefer. Adam kaşlarını kaldırdı.

"Ama yetince büyük bir kız takipçi sayısı elde ettin bebeğim.."

"Hepsi seninle ilgileniyor!" dedi öfkeyle.

"Benim de bir hesap açmamı falan ister misin?" dedi inatlaşır gibi. Kate aniden bir kaplan gibi ayaklandı ve ona uyarıcı bir bakış attı.

"HAYIR! Kızımızı doğurmam bak!"

"Tamam o halde, problem yok" dedi gülümseyerek.

kAte huysuzca ayaklandı lakin adam ellerini kızın bacaklarına yerleştirdi ve onu zorla oturttu.

"Off!" diye haykırdı Kate lakin adam hiç aldanmadan yanında ki sütü kıza uzattı.

"İç"

"Hayır!yeterince iyi besleniyorum, süte falan ihtiyacım yok! Günde en az 3 litre süt içmekten fenalık geldi! Zaten göğüslerim de inekler gibi oldu" dedi fısıltıyla. Kate az evvel sarf ettiği şeylerin biri duyup duymadığı konusunda kontrol etti ama herkes Hilal'le uğraşıyor gibiydi.alex davetkar bir biçimde kıza yaklaştı.

"En sevdiğim değişimin de o ya kızıl.."

Kate tekrar kocaman bir off çekti ve geri yaslandı. Hamilelik zor zanaattı ve her geçen gün daha da değiştiği için huzursuzdu. Bütün aile akşam yemeği için Nikoyu bekliyordu. Hera söylenir gibi konuşan büyük babaya baktı.

"Bu çocukta bir şeyler var, kaç aydır bi tuhaf, geçen gün bana günaydın büyük babacım dedi, bana dedi Dimitri, inanabiliyor musun?"

Chistian güldü hemen arkasından Alex ve Kate. Hilal ise elinde ki çikolatalı pastayı aç bir şekilde yiyordu. Ondan önce yediği dördüncü pasta olmalıydı.

"Kesinlikle iyi değil.." diye mırıldandı Dimitri. Hera korkudan kocaman açıp kapattı gözlerini.

"Büyük babacığım demese iyiymiş.." dedi Alex gülerek.

"Ben hala bu kadar değişmesini anlamıyorum.." dedi Hera endişeyle. Aniden içeriye girenlerle bütün gözler o tarafa döndü. Alex ağzını hafif açık kalan Katenin ağzına bir çatal pasta uzattı.

"Ni-ko?" dedi Hera şaşkınlıkla. Niko gülerek herkesi karşılarken yanında ki kız ezik büzük bir şekilde oflayıp duruyordu. Belli ki zorla buradaydı.

"Selam millet,"

"Yanın da ki kim ta-tlım?" dedi Hera gülümseye çalışarak. Niko kim der gibi yalandan bakındı ardından elini sımsıkı tuttuğu kızın elini kaldırdı.

"Bu mu?"

"Ya-!" diye isyan etti kız.

"E-vet.." dedi Hera gülerek.

"Şey bu maviş, maviş bunlar da ailem.."

"Maviş mi?" dedi Alex kahkahayla. Kızın şapkasının altından inatla çıkan mavi saçlarla herkes şaşkına döndü.

"Ben şok!" dedi Hilal öylece.

"Gelsenize!" dedi Chis hevesle.

"Bana bunu yaptırdığına inanmıyorum!" diye isyan etti kız. Niko kızın elini tekrar kavradı ve onu masaya doğru sürükledi.

"Zorlayan ben değil sendin maviş, sana yüz defa söyledim.." dedi inatla.

"Beni zorla alı kopup bardan sürükleyen ben miydim!" diye isyan edince bütün kaşlar kalktı. Kız aniden yaptığı hatayı nasıl düzelteceğini bilmedi. Tamam pek de aile kızı değildi, hatta hiç değildi. Kaşında ki kocaman piercing ve kollarından çıkan dövmeler, saçları bile onu farklı kılıyordu.

"İyi ak-şamlar efendim.." dedi zorlukla. Hector çatalını hafif kaldırdı.

"Şimdi büyük ba-ba-cığımın anlamı ortaya çıktı. Sebep sanırım bu" dedi eğlenerek.

"Hiç çekilmiyorsun ihtiyar bu gece" dedi Niko hızlı bir şekilde. Hector hıh der gibi omuzlarını sirkeledi.

"Bu Clarke, sırayla babam Dimitri, yanında ki güzel annem Hera onun masanın başında ki yaşlı kurt Hecor, kendisi büyük BA-BA-CIĞIM olur." Dedi onu taklit ederek. Kız aptala dönmüş bir şekilde etrafına bakındı.

"Sudan çıkmış balığa döndün değil mi? Korkma yakında onların dilini anlayacak ve onlardan gibi hissedeceksin, ben Kate, bu kocam Alex, kendisi Nikonun abisi vee bu da minik kızımız Angelina!" dedi karnını okşayarak.

"Kızıma bir artist adı falan mı koyacaksın sen! Hayır!" diye kükredi adam.

"Niyeymiş! Angelina çok güzel bir kadın ve oyuncu!"

"Sorunda bu ya! O kadının eli kimin cebinde bilen yok!" dedi öfkeyle. Kate hayır kabul etmez bir biçimde burnunu çevirdi.

"Bir kere Angelinaya herkes bayılıyor, kadın koca seçiminde dünya markası.." dedi hülyalı bir şekilde.

"Kocasından sana ne Kızıl!" diye kükredi adam. Kate kıskanç kocasına doğru gözlerini kıstı ve ona doğru uzandı.

"Ama benim kadar iyi değil.."

"Yaa, demek sen daha iddalısın.." dedi adam gülerek.

"Evet." Dedi kız fısıltılıyla. Adam kızın dudaklarına kimseye aldanmadan uzandı ve Niko söylendi.

"HEY! Kesin şunu, odanız falan yok mu sizin!"

Clake Nikoya inanılmaz bir bakış fırlattı ve gözlerini devirdi. Pasta tabaklarına tekrar uzanan karısını engellemeye çalışan Chis araya girdi.

"Bende Chistian ve bu da benim eşim Hilal- Hayatım, Clarke merhaba demeyecek misin?" dedi adam inatla.

"Önce şu çilekliden de yiyeyim sonra-"

"Aşkım lütfen, doktor şekerin var dedikçe sen daha da coştun.."

"Ama bir tane daha.." dedi kız inatla. Chistian hayır der gibi tabağını iteledi ve onu uyardı.

"Doğuma son bir ay kala beni delirtme kadın.."

Clake sürekli kavga halinde olan ikiliden zorlukla gözlerini çekti ve sürekli olarak telefonuyla mesajlaşıp gülen kıza gözlerini dikti. Vay canına saç rengi beyaz mıydı yoksa sarı mı?

"Jes, tatlım Clarke merhaba demeyecek misin!" dedi Hera kızına doğru. Jessica şaşkınlıkla kafasını kaldırdı ve yeşil gözlerini kızın yeşil gözlerine dikti.

"Mavi saç çok yakışmış, neden saklama ihtiyacı duydun ki?"

"E-fendim?" dedi kız şaşkınlıkla.

"Bence şapkanı çıkar, bu arada ben Jessica, bana Jes diye bilirsin" diye elini uzattı. Kız Jessicanın elini hafifçe sıktı ve aniden saçlarının salık buldu. Tek eline yaslanmış bir halde ona bana adama baktı ve gözlerini sıktı. Niko elinde ki siyah şapkası ona doğru salladı.

"Böyle daha güzelsin Maviş.."

"Kapa çeneni.." diye tısladı ama Niko ona hiç aldanmadı.

...

Dergisinin sayfalarını her çervişinde yatan tehlike yüzünden adam öylece tereddütle bekliyordu. Her an deli karısı ondan bir şeyler isteye bilirdi. Normal insanlar, muz- kivi en kötü ihtimal toprak bile aşere bilirlerdi ama Kate Atos pek de normal şeyler aşermiyordu. Bu son beş ayda tam 12 çift özel tasarım ayakkabı, 3 saat 23 tane çanta ve kıyafet aşermişti.

"ALEX!" diye haykırınca aniden sarsıldı adam. Heh! Bakalım bu sefer bilmediği hangi ülkeye gidip ayakkabı yada bir çanta alacaktı. En son seferinde bütün Atina sokaklarında Domi marka bir çanta aramış ve en sonunda Japonyada sadece satıldığını öğrenip aldırtmıştı. Çanta gümrükte sıkıntı yaşayınca Kate deli gibi ağlamış ve onu istiyorum diye evi inim inim inletmişti.

"Efendim bebeğim.."

"Bunu alalım! Ne olur, kızımızın canı çekti şimdi.." dedi kırmızı ve beyaz renkli bir ayakkabıyı göstererek. Adam sabır der gibi ellerini saçlarına geçirdi ve söylendi.

"Kızıl neden sende Hilal gibi çikolata, pasta bilmedin karpuz aşermiyorsun! Ayakkabı aşeren ilk kadınsın!" dedi öfkeyle. Kate her zaman ki masum bakışını attı ve ardından küçük bir kız çocuğu gibi gözlerinde yaşları biriktirdi.

"Ama ne yapayım, bunu almazsan canım sıkılır benim.."

"Off! Tamam, tamam onu da alalım ama bu hafta kotayı doldurdun bilesin, aynı gün içersinde dört kez aşermek ne demektir!"

"Sadece 3 bin dolarcık bir şey.."

"..."

Alex resme baktı ardından telefonunu çıkarıp resmini çekti ve resmi Ewana yolladı. Birkaç saniye içersinde telefonu açtı.

"Siktir! Gene mi ayakkabı, abi senin kızıl neden bi entrasan anlamadık gitti ya! Sabahında da buna benzer bir şey aşermemiş miydi bu kadın?"

"Çok konuşma lan! Kızım istemiş ne yapayım şimdi!"

"Abi bırak numara yapıyor Kate, bilmiyoruz sanki. Bu sefer de Japonya falan yapmam bilesin! Uçakla tüm dünyayı dolaştırdın beş ayda zaten!"

"Yok dostum bu sefer İtalyan bir marka, Roma yolcususun hadi uğurlar olsun.." dedi alayla.

"Rusya olmaz mı ya? Hiç mi yok şöyle ünlü Rus ayakkabıcı falan, hep antin kuntin yerler ama.."

"Kapa hadi, çok konuştun!" dedi adam.

Ewan söylenmeye devam etse de Alex telefonunu kapattı ve güzel karısına döndü.

"Ewan'ı yolladım şimdi, gelir bir haftaya bu ayakkabı da.."

"Yaşasın!" diye haykırdı Kate. Daha sonra hafif şişmiş ayaklarına bakıp dudak büzdü.

"Ayaklarıma bak ya! Yaşlılar gibi oldum, hep şişkin.."

"Olacak bebeğim sen üzülme, geçecek dedi doktor.."

Adam karısının yanı başına geçti ve Kate adamın dudaklarına davetkar bir öpücük kondurdu.

"Kızımızı da çok seveceğim aynı seni sevdiğim gibi..."

"Ay! Angelinam ne şanslı, aynı benim gibi mükemmel bir babaya sahip.."

"Kate, kızımı Angelina diyip durma, kızın psikolojisi falan bozulacak!"

"Niye ya?" diye hırçın bir halde. Adam tekrar sabır diler gibi ileri geri gidip geldi.

"Kızıma o kadının adını koydurmam ben! Kaç erkeğin hayalin de vardır kim bilir!" diye kükredi. Kate öfkeyle gözleri kıstı ve hafif dik bir pozisyonda onu süzdü.

"Sanırım buna sen de dahilsin!"

"Ben kızılları severim bilirsin" dedi tek gözünü kırparak. Kate ah bilmez miyim der gibi güldü ve ardından adamda doğru yaklaştı.

"O zaman sen düşün isim, olmaz mı?"

"Tamam! Ben kızıma çok da düzgün bir isim bulurum! Sen sakın karışma" dedi. Kate mavi gözlerini hafif devirdi ve bacaklarını uzattı. Neden hamile kadınlar hep bir ağrı sızı içersindeydi, rahat uyumak bile ona haramdı.

"Babam haftaya geelcek biliyorsundur umarım?" dedi kız. Alex başını salladı.

"Seni fazlasıyla özlemiş olmalı her gün üç kez arıyor"

Kate gülümsedi, babası gibi kızına aşık bir Alex düşünd, ve heyecanlandı.

"Ne düşündün az evvel?" dedi adam aniden. Kate ona bakan gri gözlere baktı ve daha afzla gülümsedi.

"Hiççç" dedi arsız bir şekilde.

"Söyle yoksa ben söylerim" Alex elini kızın bacağına doğru koydu ve Katenin gülümsemesi daha fazla cezp edici hal aldı. Adam kızın saçlarından aldığı bir tutamı kokladı ve daha arsız bir şekilde köprücük kemiğine doğru birkaç öpücük kondurdu. Kate kıkırdar gibi güldü.

"Düşündüm de, sende babam gibi mi olacaksın?"

"Baban gibi mi? Nasıl?"

Adam kızdan biraz uzaklaştı ve ona yakın bir yerde durdu ve mavi gözlerini önce onun düzgün burnuna ardından da gözlerine dikti.

"İşte, kızına çok aşık her dediği yapan onu sürekli seven.."

"Bi kere ben her istediğini verirsem beş yaşına gelmeden adını daha ilk kez duyacağım bir marka ayakkabı isteye bilir.." dedi ürperti eşliğinde. Kate aniden hissetiği tekme hissiyle sarsıldı.

"Aman Tanrım! Alex tekme attı! Duydun mu, sanırım kızımızın da ayakkabılara karşı özel bir hissi var" dedi heyecanla. Alex gözlerini devirmeden önce güzel eşinin şişkin karnına ellerini koydu ve birazcık bekledi.

"Ee hani, atmadı?" dedi sabırsız bir şekilde.

"Bekle, belki de gerçekten de ayakkabılara özel bir ilgisi vardır. Ona ayakkabılar hakkında bir şeyler söyle babası" dedi heyecanla. Alex hafifçe gözlerini kıstı ve ardından kıza doğru eğilidi

"Bebeğim, kızımız daha beş aylık.." Bir gerçeği Katele ilk defa paylaşır gibi.

"Kes şunu! Hem cinslerim ve ben her zaman için ayakkabılara düşkünüzdür, o beş aylık olsa bile annesinin kız. Hadi, söyle bir şeyler" diye ısrar etti. Alex pekala der gibi başını salladı ve Katenin karnında ki ellerini daha sıkı bir pozisyona getirdi.

"Sanırım 18 yaşına kadar topuklu ayakkabı falan giymeyeceğini sana söylemem de fayda var" dedi sert bir şekilde. Kate birkaç saniye de tekrar hissettiği tekmeyle şen bir kahkahayı attı

"Yok canım, daha neler" dedi adam öfkeyle.

"Gördün ama! Ayakkabılar onun da ilgisinde babası.." dedi keyifle.

"Pekala küçücük hanım! Şimdiden anlaşalım aylık kredi kartı limitlerini annen gibi zorlarsan bende seni zorlarım.." dedi uyarıyla. Kate kahkahalarını daha fazla attırdı ve Alex'e doğru eğildip onu öptü.

"Sen harika bir baba olacaksın Alex Atos ve eminim kızımız da annesi kadar sana aşık olacak.."

Adam gülümsedi ve onu daha fazla kendisine çekti.

"Buna sevindim, çünkü Annayı kimse benden alamaz.."

"Anna?" dedi Kate şaşkınlıkla.

"Şey ona annenin adını verirsek sorun olur mu?" dedi Alex. Kate gözlerinin de hafiften biriken yaşlarla gülümsedi.

"Bundan daha güzel isim olamazdı aşkım, babam buna çok sevinecektir.."

...

Alex her an katil olabilme tehlikesi ve endişesiyle adamı süzdü. Bu adamı öldürebilirdi!

"Son aya girdik ve sizin daha fazla protein almanızı rica ediyorum Kate hanım.." esmer adam elin de ki aleti yerine koymadan önce ürpertiyle Alex'e baktı.

"Doğum konusunda hala ısrarcı mısınız?"

"Evet! O doğumda bende olacağım!" dedi öfkeyle. Doktor hafifçe yutkunurken Kate Alex'e ne yapıyorsun der gibi baktı. Doktor elbette ki Kate'nin doğumuna girmeyecekti, bu adam yalnızca onun hamileliği boyunca başvurduğu birisiydi. Lanet olası Hilal adamı Kate söyler söylemez Kate onaylamıştı! Chistianın neden bu adamın ağzını burnunu kırdığı ortadaydı! Adam oldukça genç ve karizmatikti.

"Hayır! Anlamıyorum ben doğururken kızmızı sen bana yardım falan mı edeceksin!" diye kükredi Kate.

"Bunu tartışmayalım Kızıl! Anlaşmıştık, ben sana o çantayı alıyorum ve sen de bana izin veriyorsun!" dedi hırıltıyla.

"Bunlardan evde tam 5 tane olduğuna inanabiliyor musun doktor!" dedi Kate öfkeyle.

"Şe-y, aslında ben diğer biriyle tanışmıştım ama sanırım pek anlamadık Chistian beyle."

"Benimle de fazla anlaştığın söylenemez doktor, o yüzden akıllı ol!"

"Alex!" dedi Kate çığlık atar gibi.

Kate ona karşı öfke doluydu. Kıskançlıkta bir dünya markası olan abi kardeş şimdi zavvalı doktora kin doluydu. Chistianın ısrarcı arması sorunucunda telefonu açtı Alex. Karşısında oturan kıza bakarak konuştu.

"Ne var!"

"Ne bu şiddet ne bu celal, doktordan mı?" dedi eğlenerek.

"He! Elim de kalacak piç!"

"Dedim oğlum sana, ben hiç Hilal'e aldanmadım! İki yumrukla tüm sinirlerimi boşaltım tavsiye ederim" dedi gülerek.

"Çok konuştun ne var, gene Hilal bez bağlamayı sana mı havale etti yoksa" dedi gülerek. Chistian kardeşine okkalı bir küfür yolladı ve söylendi.

"Anne baba ve bebek eğitimi alan kim pust!"

"Eve geliyorum, o zaman konuşalım bebeğim" dedi alayla.

"Tamam lan! Zaten sinirlerim tepemde, bu kadın gene yıktı bütün işleri üzerime, tekrar anlat şu bez olayını bana!"

Alex kahkhasını aniden yarı da kesti, çünkü ona hala öfkeyle bakan bir adet kızıl mevcuttu. Anne ve baba kurslarına kızıl yüzünden zorla gönderilmişti. Hatırladıkça fena oluyordu. Bebekle ilgili her boku öğreten kadına da ayrı gıcık olmuştu.

"Senin oğlun değil mi al içte altını!"

"Becerebilsem neyse, Hilal hala o kursa biz de gitmedik diye bana öfkeli. Çocuk emzirebilsem bana yıkacak emzirme işini dahi!"

Alex abisini bir an için öyle hayal etti ve güldü.

"Tamam, önce küçük aslanın bezini çıkar daha sonra altlığını ser ve en altını ıslak mendille temizle bu arda ayaklarını aynı ada havada hafif tut ve temiz bezi serip paketle. Bu kadar basit." Dedi gülerek.

"Ayak kısmında gene battık, Tuna bey bugün gene hareketli" diye söylendi.

Alex durumu batırmak üzere olan abisine daha fazla güldü ve telefonun diğer ucundan gelen sesle kahkahalar dönüştü gülümsesi.

"Ne yapıyorsun sen! Chistian! Aman allahım, bebeği öyle tutamasın, çocuğu ayaklarında tutup ters kaldırmak da ne demek!" diye haykırdı Hilal.

"Aşkım ben altını almak-"

"Ver şunu, oh bebeğim baba ne yaptı sana gene, tamam geçti.. Kesinlik bir daha Tunaya yaklaşmak yok Chistian!"

"O benim oğlum! Onun altını alabilirim, ve yapıyordum ama sen engel oldun-"

"Çocuğu beyin kanmasından öldürecektin!" diye haykırdı kadın.

"Hey dostum, kapatmam lazım, prensese bir şeyler alacağız da-"

"Seni öldüreceğim Alex! Sakın eve gelme!" diye bağırdı adam.Alex eğlenerek telefonu kapattı ardından huysuz karısına baktı.

"O doğuma gireceğim!" dedi açık açık.

"Hayır! Beni öyle görmeni falan istemiyorum!"

"Acı çekerken bende olmalıyım Kate! Ve olacağım da, onu tek başına yapmadın değil mi!" dedi şiddetle.

"Ah!" dedi Kate ve yüzünü cam kısmına doğru çevirdi.

...

Doğum hanenin önünde ki kalabalık herkesi biraz ürpermesine sebep olmuştu. Özel bir hastanenin her yanına yerleştiren korumalar insanları tedirgin bile ediyordu. Hector sabırsız bir şekilde Heraya baktı.

"Alex neden girdi doğuma!"

"Onu durduramadık baba, inat etti bir kere.Ah şimdi eminim Kate ondan nasıl intikam alacak."

"Bunun için sabırsızlanıyorum" dedi Niko keyifle. Clake kolunu ağır bir şekilde Nikonun karın boşluğa geçirdi ve Niko iki büklüm halde kıza baktı.

"Kes şunu!" dedi Clake öfkeyle.

"Tanrım, bu kıza bayılıyorum. Niko hemen evlense ya bu kızla" dedi Hector kahkahayla. Dimitri babasına doğru güldü.

"Baba bu durumda bile keyif alacak bir şeyler bulabiliyorsun.."

"2 saat oldu ama" dedi Nil sabırsız bir şekilde. Chistian kucağında ki bebeği usul usul sallıyordu ve Hilal ikili bir koltukta uyuyordu. Bütün gece onları uyutmayan Tuna bey şimdi mışıl mışıl uyuyordu.

"Biraz daha beklememiz gerekebiliri bebeğim.."

Zorlu bekleyişi belki de en kötü kısmı doğum hanenin diğer bölümünde gerçekleşiyordu. Kate terden sırılsıklam bir vaziyette haykırıyor ve diğer yandan onu sakinleştirmeye çalışan herkese kan kusturuyordu.

"Biraz daha bebeğim!" dedi Alex kızın elini sımsıkı tutarken. Kate hırlar gibi nefes alıp verdi ve çığlıklar eşliğinde konuştu.

"Kolaysa gel sen doğur! Ta-mam ! Be-n vazgeçtim, doğurmayacağım! Kahretsin çok zor bu!!!"

"Kate eğer şimdi vazgeçersen bebek ölür! Biraz daha lütfen!" dedi genç doktor. Kate çığlık attı ve ardından bütün gücüyle adamın kollarına tutundu.

"Tanrım kızıl! Tamam diğer çocuğu ben doğururum! Sen yeter ki bunu iste!" dedi Alex.Kate kocaman bir çığlık eşliğinde hafif doğruldu ve odaya birkaç saniye sonra küçük bir ağlama sesi geldi. Genç doktor minik bebeğinin anneyle olan bağını keserken bir yandan da anneyi sakinleştirmeye çalıştı.

"Aman Tanrım, çok güzel bir kız bu.."

Kate kendisini huzurla geri yasladı koltuğa ve derin nefeslerinin ardından onu öpen adama uzandı.

"Se-ni seviyorum.." dedi Alex heyecanla. Kate adama gülümsedi ardından ona uzatılan kızına uzandı.

"Merhaba bebeğim, ailemize hoş geldin.." dedi derin bir uykuya dalmadan önce.

...

Odanın her bir yananda duran balonlar ve diğer süsler en çok Nikonun canını sıkıyordu. Çünkü o balonları zorla o şişirmişti. Kate derin bir uykuda olduğu için ve hala yorgun olduğu için kimse ses çıkarmamaya çalışsa da küçük Annayı bakım ünitesinde severken oldukça ses çıkarıyorlardı.

"Ah Dimitri, ellerine bak. Çok güzel değil mi..."

"Evet, kızıl saçlarını gördün mü?" dedi adam şaşkınlıkla. Tomas ve Hector katılır gibi bakışını salladı.

"Aynı Kate, o da doğduğunda böyleydi" dedi heyecanla adam. Hector minik bebeğin gelişine en az Tuna bebek kadar sevinmişlerdi. Art arda doğan bebekler eve yeni bir nefes getirmişti.

"Anna Atos, çok yakıştı" dedi Hera heyecanla.

"Ona bu ismi layık gördüğünüz için ikinize de tekrar teşekkür ederim" dedi Tomas ağlamaya yakın bir vaziyette. Alex adama gülümsedi.

"Tıpkı eşiniz kadar güzel ve Kate kadar, ona yakışacak tek isimdi.."

Hilal uyku sersemliğiyle bebeği süzdü ve dudak büzdü.

"Kateden pek depolu bir şey beklememiştim doğrusu" dedi gülerek. Chistian bu söze oldukça güldü.

"Sanırım iki kızılın var evlat" dedi Dimitri Alex'e doğru.

"Evet sana kan kusturacaklar abi, hazır olsan iyi olur" dedi Jes keyifli bir şekilde. Alex gözlerini devirdi. Küçük kızı ve annesinin iş birlikçi bir şey olacağını zaten tahmin edebiliyordu. Özellikle onun nasıl bir şey olduğunu şimdiden çıkarabiliyordu.

"Ewan bana yardım edersindir umarım!" dedi Alex. Ewan bana bakma der gibi kaşlarını çattı.

"Bütün hamilelik süresi boyunca küçük kızının aşermeleriyle uğraştım zaten dostum, dahasını bekleme benden!"

"Bir olsa neyse de iki kızıl fena" dedi Niko eğlenerek.

"Sen önce senin Mavişi bul, gene toz oldu" dedi gülerek Hector. Niko yanında duran kızın varlığından bi haber olduğunu o anda fark etti.

"Kahretsin! Nerde bu!"

"En son kafeteryaya gidiyordu ama" dedi Hera

"Tamam!" Niko koşarak odadan çıktı ve ardından kahkahalar yükseldi.

"Bu kız tam bize göre dedim sana Hera, alalım biz bunu. Baksana Nikoyu bile adam etti."

"Baba" dedi Dimitri gülerek.

Alex gülerek sevgilisine baktı ve o an için gözlerinin aralandığını hissetti.

"Kate?"

"Ah, her ye-rim ağrıyor" dedi Kate huysuzca.

"Jes, bebeğim doktoru çağır hemen!" dedi heyecanla Hera. Jessica annesinin sözü bitmeden dışarıya çıktı.

"Daha iyi misin?" dedi Tomas heyecanla.

"Evet baba, iyiyim. Sadece içimden dört tane Kate çıkmış gibi hissediyorum.." dedi huysuzca.

"Normal doğum konusunda bu kadar ısrarcı olmasaydı bu olmazdı!" dedi Alex huysuzca. Kate kaşlarını çattı.

"Dikiş izlerini nasıl yok edecektim acaba! Yazın tatil de ne giyerdin sonra!"

"Dikiş izleri yüzünden 3 saat o acıya dayandığına inanmıyorum!" dedi öfkeyle. Hilal ikilin tartışmasının koyulaşacağını fark etti ve minik bebeğe uzandı onu kucaklamasıyla küçük Anna huysuzlandı.

"Hey siz kesin şunu ve şu meleğe bakın, Kate tebrik ederim aynı sana benzeyen bir kız doğurdun.."

Kate tam Alex'e karşılık verecekken Hilalin kucağında ki minik bebeğe baktı. Gözlerinde hafifçe dolan yaşlar herkesi bir an tebessüme sürükledi. Tanırım bu muhteşem bir şeydi.. Elleri küçücüktü ve dudakları aynı onun dudakları gibi hafif pembeydi, ah ve saçları.. saçları kızıldı!

"Onu bana ver Hilal." Dedi heyecanla Kate. Hilal minik kızı annesinin kucağına doğru bıraktı ve Kate onu incitmekten korktuğu için nazik bir şekilde kucakladı. Minik kızı derin bir uykudaydı ve bir süre daha rahatsız edilmek falan istemez bir hali vardı.

"Alex bu bizim mi!" dedi heyecanla.

"Evet Kızıl, bu ikimizin.."

"Ama çok güzel.." dedi gülerek. Gerçekten de güzeldi. Kate minik kızının elini aldı ve onu hafifçe öptü. Teni o kadar hassas ve yumuşaktı ki gülümsemeden geri kalamadı.

...

Aslında aklında hiç böyle bir şey yoktu. Yani zannetmişti ki Alex kızına aşık bir baba olacaktı, öyleydi ama işlerin böylesine çıkmaza sürükleneceğini hiç düşünmezdi. Annayı uyutan, çoğu zaman onu yıkayan onu kucağında en fazla o taşıyan oydu ve en komiği ise kızını kimseyle paylaşmak falan istemiyordu. Anna şuanda tam 4 aylıktı ve bebek arabasının içersinde huzurla uyuyordu. Kate bütün gün ona yardım eden Alex'e minnettardı ama özellikle o alışveriş yaparken onunla ilgilendiği için minnettardı. Kate topuklu ayakkabılarını sesiyle hareket adama bile alışmıştı. Onunla alışveriş yapmak son zamanlarda en fazla sevdiği şeydi. Alex bebek arabasınu öyle kolaylıkla sürüyor ve ilgileniyordu ki her an her şeye karşı tepkideydi.

"Şuna bak! Aman tanrım, lütfen alalım!" dedi Kate. Alex kızın elinde ki minik kırmızı ayakkabılara baktı ardından uyuyan prensesine.

"Kate onu giymesi için en az iki senesi var bebeğim. Prenses daha çok küçük"

Ah evet hatırlatmayı unutmuştu, Alex kızına her zaman ya prenses diyordu ya da aşkım. Kate huysuzca adama bakınca pekala der gibi kafasını salladı adam. Kate bir çığlık attı ve heyecanla adama bir öpücük verdi.

"Tunaya da bir şeyler alabilir miyim?"

"Al, ama abartma lütfen! Chis geçen hafta sonu aldıklarınız şeylere söylenip durdu. Özellikle pembe şorta." Dedi gülerek. Hilal ve Kate o şortu ilk gördüklerinde Tunayı içinde düşünmüşler ve heyecandan çığlık bile atmışlardı.

"Pembe gömlek giyince sorun etmiyorsunuz ama" dedi Kate gözlerini kısarak. Niko geçen ay Chisle girdiği idda sonucunda Chistian şirkete pembe bir gömlekle gitmek zorunda kalmıştı.

"O iddaydı o kızıl! Ve pembe gömlek hiçbir erkeğe yakışmaz!"

"Hayır, eminim sana yakışır..Ah sana bir tane alsak ya- Lütfennn" dedi yalvarır gibi. Adam hayır der gibi kaşlarını çatınca Kate daha fazla yalvarmaya başladı.

"Lütfen aşkım bir kerecik giysem bile olur! Ne olur-"

"Olmaz dedim Kate!" Alex ses tonunu ayarlayamadığı için bağırtısıyla minik kızları çıplıklarla uyandı. Kate öfkeyle adama baktı.

"Gördün mü yaptığını!"

"Ben mi yaptım şimdi!" dedi bağırdı adam ama bu sefer Annanın feryatlara dönüşen ağlaması ortamı kızıştırdı. Kate adama az iteler gibi yaptı ve minik kızını kucakladı.

"Annecim, baban uyandırdı mı seni? Ah, ağlama ama.."

Alex bebeği düzgün kucaklayamayan kıza baktı.

"Kate, bebeğimizi sıkı tut!"

"Aman! Zaten varsa yoksa prensesim- Biz senle neden geldik sanki buraya! Git sen, biz anne kız çok iyi alışveriş yapabiliriz" dedi öfkeyle. Adam kahkaha atmamak için kendisini zor tuttu. İşaret parmağını yavaşça havaya doğru kaldırdı ve kısa doğru aşağı yukarı hareket ettirdi.

"Bunu geçen sefer %5 gibi komik bir indirim görüp kızımızı öylece! AVM'nin orta yerinde unutan daha sonra eve dönüş yolunda hatırlayan kadın mı söylüyor!"

Kate çok sert gibi dudaklarını hafif büzdü. Tamam bazen sorumsuz bir anne olabiliyordu ama daha yeni sayılırdı bu konuda ve gelişmeler de katediyordu.

"Ama sende kızımıza silah allın! Daha dört aylıktı hemde-" diye bağırdı Kate.. Minik kız ikilinin kavgasıyla sus pus kesildi.

"Kendisini korumalı! 5 yaşından sonra ona özel ders aldıracağım, ayrıca silah da sayılmaz, av bıçağı tarzında bir şey!"

"Av bıçağıyla beş yaşında ki bir kız ne yapmalı sence Alex Atos!"

"Beş yaşına gelince görürsün! Şimdiden birçok kişinin dikkatinde, internete attığın resimlerin altında ki bütün yorumları okuyorum ben!"

Kate gözlerini devirdi, fazla kıskanç bir baba olan Alex Atos'a merhaba!

"Pardon ama o daha bebek! Ve sen kızımızı yasaklarınla yaşatamazsın, o da tıpkı annesi gibi sosyetenin göz bebeği olacak, güzellikte kimsenin kıskançlığını çekemez benim kızım! Babasını bile!"

"Kıskançlık konusunda haklısın aşkım! Bu yüzden gerekirse Annayı ve seni bir kuleye kapatırım!"

Kate ağzını zorlukla kapattı, pekala bu biraz ağırd olmuştu. Alex'in pek şakası yok gibiydi!

"Ciddi misin?" dedi şaşkınlıkla.

"Çok ciddiyim!" dedi adam kükreyerek. Kate hafiften ağlamaya başlayan kızının sırtını sıvazladı ve Alex'den hızlıca uzaklaştı.

"Sanırım babayı bugün fazla kızdırdık bir tanem.." dedi korkuyla

...

Adam karşısında ki kadından kızını aldı ve ardından aracın kapısını kapatan Ewan'a uyarıyla baktı.

"Yavaş kapat şunu, Anna uyanacak!"

"İyice yumuşadın sende" dedi Ewan eğlenir gibi. Alex kaşlarını çattı ve bebek için hazırlanan sütü eline aldı.

"Soğumuş ama bu!" dedi Alex. Kate gözlerini devirdi.

"Eve çok kalmadı zaten, 10 dakika bekleyebilir değil mi prensesin!"

Alex Kate şöyle bir süzdü ve arından gülümdedi.

"Kate, aşkım yoksa Annayı mı kıskanıyorsun?"

Kate mavi gözlerini kocaman açtı ve kapattı.

"Ne! Sa-çmalama!"

"Hayır, kıskanmıyorum!" dedi haykırır gibi. Adam hadi canım der gibi bakınca Kate dudak büzdü.

"Tamam biraz! Oldu mu! Varsa yoksa kızın, beni bile kıskanmıyorsun artık! Önceden bana daha çok dikkat ederin ama şimdi-" Kate her an patlamaya hazır bir volkan gibi adama bakınca adam güldü ve ardından kucağında ki minik kızıda. Alex kızını yerine doğru oturttu ve araç hareketlenirken Katenin yanı başına geçti. Kate daha henüz bir yaşında olan kızının gülümsemesiyle ne kadar aptalca davrandığını anladı.

"O daha bir yaşında Kate, ve seni her şeyden herkesten çok kıskandığımı iyi bilmeni isterim-"

"Alex! Onu Ewandan bile kıskanıyorsun!"

"O hergele her seferinde kızıma öpcük yollamasın o zaman!" dedi öfkeyle. Kate gördün mü der gibi adama bıkınca Alex saçlarını kaşır gibi yaptı.

"Pekala biraz kıskaçlık konusunda ciddi problemlerim var. Ama senin için de bu durum geçerli, Anna'nın büyümesinden nasıl endişe ediyorsam bir gün bende sıkılma korkusu içersinde sana bakıyorum. Sen çok hayat dolusun ve ben sana kimi zaman yetişemiyorum" dedi itiraf eder gibi bir ses tonuyla. İki senlik bir evliliğin arıdan hala böyle şüpheler bıraktığı için Kate kendisini kötü hissetti ve bedenini adama doğru tam istikamet şekil de çevirdi. Adam kızın derin mavi gözlerine bakıp gülümsedi ve Kate ellerini adamın düzgün elmacık kemiklerine doğru sürdü.

"Özür dilerim, bazen fazla bencilim, baksana kızımızı bile bir an olsun kıskandım senden. Ben hiç oyuncaklarını paylaşan birisi olmadım Alex, ve bu sevdiklerim konusunda da geçerli. Seni çok seviyorum ve asla bırakmayacağım. Kızımızı da çok seviyorum." Dedi mırıldanır gibi. Alex kızın dudak kenarına ufak bir öpücük kondurdu ve geri çekildi.

"İkinizi de paylaşmama konusunda her zaman ciddiyim Kızıl, seni ve Annayı gerçekten paylaşamam! Anlıyor musun?"

Kate başını usulca salladı ve Anna varlığını belli etmek ister gibi bacaklarını sert bir şekilde savurdu. Çıkardığı ses ikiliyi gülümsetti.

"Sinirlenince senin gibi topuklarını yere vuruyor" dedi adam kahkahalarının ardında. Kate adama katıldığını belli eder gibi başını salladı ve ardından minik prensesini kucakladı.

"Yaramalık mı yapacakmış benim bebeğim?"

Anna dilini yarım bir şekilde çıkardı ve arından onu kucaklayan annesine sığındı. Kate henüz bir yaşında olan kızının aslında ne kadar çok ona benzediğinin farkındaydı hemde her şeyden çok.

...

Alex bahçe de koşan ikiliyi süzerken oldukça ciddiydi. Üç çocuk aynı anda ablalarının peşinden koşuyordu ve ablaları ise Tunanın peşinden.

"Tim ve Fred! Bu size son uyarım!" dedi Kate öfkeli bir şekilde. Fred annesinden aldığı mavi gözlerini kocaman açıp kapattı ama onu dinlemedi. Tim ise tıpkı babası gibiydi ve ona benziyordu. Bazen Kate'nin rüyasında ki küçük çocuğa benzediği için ürkmüyor değildi. Aslında olan şuydu. Kate tam ben artık çocuk falan doğurmam demikten tam bir buçuk sene sonra Tim'i arından ise Fred ve Adam'ı doğurmuştu. En komiği ise Adam daha iki yaşında olmasına rağmen ağabeylerinden ve ablasından geri kalmayıp onlara yetişmeye uğraşmasıydı. Anna şuan da 8 yaşındaydı ve tıpkı annesi gibi göz kamaştırcıydı, belki de fazlasıydı. Onun gibi kızıl saçları hafif pembe beyazında teni ve muhteşem yeşil gözleri vardı ve son zamanlarda aynı annesine benzemişti. En son babasından istediği o çanta yüzünden oldukça büyük bir kavga evde oluşmuştu. Niko ve Chis iddayı kaybederken kazanan gene Hector olmuştu ve Alex kızının gözyaşlarına dayanamayıp o çanta için seferberlik ilan etmişti. En fenası ise artık evde iki tane daha giyinme odası vardı. Ve iki tane daha ayakkabı odası..

Tuna ve Anna o kadar iyi anlaşıyordu ki bu durum en çok Alex'in canını sıkarken Niko ve Chistian bu durumdan büyük bir zevk alıyordu. Özellikle de Chistian ara sıra Anna için gelini gibi davrandıkça Alex'in bağlantıları kopuyordu. Ve Kate o hala aynı zarafette ve güzellikteydi. Dört çocuk ve karnında yeni doğacak olan minik bebekleriyle 4+1 le muhteşemdi. Artık evde herkes gibi Yunanca konuşabiliyordu aksanı her ne kadar tuaf bir tınıya kaçsa da Alex bunu seviyordu.

"Gördün değil mi! Kızıma sarkıyor gene!" dedi hırlayarak. Kate elinde ki dergiyi ağır bir şekilde masaya koydu ve güneş gözlüklerini çıkarıp bahçe de kahkahalarla koşan çocuklara baktı.

"Aşkım bence kızımız Tunanın peşinden koşuyor" dedi gülerek.

"Hayır! O çocuk kızımı rahat bırakmıyor! Yoksa benim prensesim uslu uslu dizimin dibinde-"

"Alex?" dedi Kate sakin ol der gibi ellerini kaldırıp.

"Sakın bana 8 yaşındalar falan deme! Chistinanın 7 yaşındayken sevgilisi olduğunu ve onu öptüğünü biliyor muydu? O çocuk babası gibi-"

"NE DEDİN SEN!" Diye çığlık attu Hilal. Kate aferin der gibi bakınca Alex gülümsemeye çalıştı.

"Hay ben ağzıma..."

Hilal şaşkınlıktan dudaklarını yarım açıp kapattı.

"O zamparanın 7 yaşında kiminle birlikte olduğunu söyle bana!" dedi hırlayarak.

"Hilal Chis'in derin ililşkilerine girmek istemezsin" dedi Hera gülümseyerek.

"Sarışın mıydı!" dedi aniden Hilal. Alex saçlarını kaşır gibi uzatınca Hilal kaşlarını çattı ve gözlerini kıstı.

"Ben sorarım, bu ne canım! Adamın sevgilisi listesi Bizansa dayanıyor! Kreşte bile sevgilisi varmış ve öpmüş! Hayır devlet borcu gibi! Ödüyorsun faiziyle geri geliyor- Ah Chis! Ben sana sormaz mıyım bunu!" diye hırladı. Alex çattırmadan güneş gözlüklerine uzandı ve gözlerine çattı.

"Bu var ya fena patlayacak sana" dedi Kate öfkeyle.

"Fark ettim, geçen sefer ki gibi yüzüme bir yumruk falan atmasa bare!"

"Yumruğun nereden geleceği belli olmaz aşkım, sen hazırla kendini" dedi gülümseyerek.

...

"Anne! Neden dört tane erkek kardeş doğurmadan önce bana sormadın! Yada ister misin diye falan?"

Kate kahkahayla kızına baktı ve onu süzdü. Kızıyla alışveriş keyfi, her Cumartesi ve Pazar günü son sürat devam ederdi. Küçük kızımın zevkine o kadar hayrandı ki bazen şaşkınlıktan dili bile tutuluyordu.

"Aşkım onu sen önce babana sor, sanırım bizimle tek başına baş edemeyeceğini falan düşürdü. Bizim talihimize de kardeşlerin düştü."

Beş çocuk ve harika bir eş. En komiği ise asla yapmam dediklerini yapma keyfi. İki kız da saçlarını aynı şekilde yarım toplamıştı, ayaklarında ki spor ayakkabılar çiftlere özeldi ve bunu giyme amaçları geçen gece giydikleri topukluların fazla vurmasıydı. Özellikle de Anna 16 yaşına girdiği günden beridir topuklulardan vazgeçemez haldeydi.

"Bence babamı bu sene ortak bir planla Fransaya götürebiliriz, ya da olamadı İtalya."

"Ah Roma! Şimdi tam mevsimi.."

"Aslında büyük babayı ziyaret edeceğiz diyerek Amerikaya gitmek ve arında Londraya geçmek daha mantıklı" dedi Anna düşünceli bir şekilde.

"Bebeğim onu geçen sene denedik ve boyumuzun öldüçüsünü almıştık hatırlarsan"

Anna kaşlarını çattı. Dört kardeşini ve babasını alışveriş sırasında yakalandıkları anı hatırladı, korkunçtu! Özellikle de Tim!

"Hiç anlayışlı değiller!" dedi huysuzca. Kate evet der gibi başını salladı ve ardından her zaman ki tercihi olan americanoyu yudumluyordu. Belki de şuana kadar en muhteşem eşe ve çocuklara sahipti ama bazen küçük kaçamaklar yapmazsa hiç de çekilmiyordu hayat. O aslında Alex'le her zaman yaşadıkları heyecanı seviyordu. Basılmak bile kimi zaman keyif veriyordu.

"Ah buldum!" diye şakıdı Anna.

"Ne?" dedi Kate heyecanla.

"Fred'e biraz rüşvet verelim ve o da bizimle gelsin"

"Hiç sanmam bebeğim, baban onun ne kadar amcasını benzediğini biliyor."

Anna küçük bir kıkırdama eşliğinde güldü.

"Evet sanırım Niko amcama fazla benziyor."

"Başka bir şeyler düşünelim bence" dedi Kate huzursuzca. Anna ne ama der gibi bakınca kız duraksadı ve ardından annesinin arkasında beliren iri kıyımları süzdü. Gözlerini devirmeden önce söylendi.

"Bence babam gene bizim telefonumuza takip için bir şeyler koymuş!"

"Bebeği onu geçen çıkarmıştık" dedi Kate.

"Anne?" Kate efendim der gibi arkasına döndü ve dört oğlunu aynı anda süzdü. Arından onların ortasında ki adamı.

"Ah! Cidden mi?" dedi Kate inanamaz gibi.

Adam kolları bağlı bir şekilde gülümsedi.

"Fransaya da yada İtalya birini seçin ama bizde varız haberiniz olsun" dedi Alex hayır kabul etmez bir şekilde. Anna gözlerini üzüntüyle açıp kapattı.

"Ama siz yokken daha keyifli alışveriş yapıyoruz biz! Sen her şeye engel oluyorsun baba!"

"Birini seçin hanım efendi, yoksa Timi takarım üzerinize-"

"Hayır!" dedi iki kız aninden. Alex gülümsedi ve oğluna doğru gördün mü bak bakışı attı.

"Pekala çocuklar, ablanızı eve bırakın arından beş ve dört numara evde kalacak devamı şirkete!"

"Neden biz de gelemiyormuşuz?" diye itiraz etti Marcus.

"Çünkü daha 7 yaşındasınız küçük bey" dedi Fred alayla.

Kate etrafında ki insanların onları şaşkınlıkla ve merakla süzdüğünü hissetti ve rezil olduk der gibi kaşlarını çattı.

"Çantama mı koydun o cihazı!"

"Çantana ve saatine" dedi adam gülümseyerek. Kate neden düşünemedim der gibi kaşlarını çattı ve arından telefonu gösterdin.

"Az evvel attığın resiminden de nerede olduğumuzu anlayabilirdin ama!"

"Ama ben gelip, prensesimin ve kızılımın nasıl olduğunu görmek istedim" Alex kızın oturduğu koltuğun sandalyenin üzerine doğru eğildi. 17 yıllık bir evlilik anca öyle canlı olabilirdi.

"Hadi eve gidelim ve ben sana cezanı vereyim" dedi adam tutkuyla.

"Bana ceza vermiyorsunuz Alex Atos, kendi zevkinize uyanı yapıyor ve buna ceza diyorsunuz" dedi gülümseyerek. Adam daha fazla dayanamadı ve kızın dudaklarına hç bitmek tükenmek bilemez bir açlıkla öptü.

"Sana aşığım kadın, ilk günkü gibi.."

"İlk an gibi.." dedi kate gülümseyerek.

Her şeyin bir sırası vardı. Ne Alex bir gün olsun Kate'nin oyunlarına karşı koyabilecek ne de Kate Alex'den kaçabilecekti. Onlar birbirlerinin aksi yönde ilerleyen ama asla kopamayan bir okun iki ucuydu. Kate farklı, Alex bambaşkaydı. Onlar birbirlerine her zaman tutkuyla bağlı iki yarımdı ve birbirlerine bağlı kaldıkları her zaman içersinde mutluydu. Sizlere muhteşem ama yarım bir kadının diğer yarısını bulmasını ve değişimini anlattım. Umarım Alex ve Kate de diğerleri gibi çok fazla seversiniz, sevmişsinizdir. Atos ailesi aslında benim her zaman aklım da olan ama her zaman için acaba diye soru işaretleriyle dolu bir şeydi.Bu hikayeyi tam iki sene beklettim ve yazamadım. Öncesinde kendimi geliştirmem lazımdı buna inandım ama hala tam gelişti mi emin değilim J Bir seneden fazla bir süredir birlikteyiz ve artık bazen sizden aldığım mesaj ve yorumlarla ne kadar da büyük bir aile olduğumuzu anlıyorum. Yeni gelecek olan hikayelerde buluşmak dileğiyle, Eyvah Benim Bir Mafya bir son değil aksine sonun başlangıcı Atos serisinin ilk kısmıydı, diğer kısımlarını sizlerle paylaşacağım.. Görüşüne dek kendinize çook iyi bakın..

Betül E.


Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 108K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
4.8M 227K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
245K 15.9K 43
Ölen masa lideri ve katilinin peşine düşen veliahtı... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcin...
84.9K 4.9K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...