EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAF...

By BetlEldoan

3M 116K 5.1K

Amerikadan Yunanistana uzayan bir aşkın hikayesi. Korkun, tutkunun ve aşkın dansına hazır olun.. Belki de yal... More

EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAFYA
1.BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
GELECEK BÖLÜMDEN KESİTLER
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
DUYURU
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
YENİ HİKAYE!
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
FİNAL
GAVUR DAMAT (DUYURU)
İMZA GÜNÜ VE DUYURU!!
YENİ HİKAYE!&DUYURU
O SEN DEĞİLDİN (ATOS SERİSİ :3) DUYURU
HİCRAN
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)

30. BÖLÜM

56.9K 2.4K 108
By BetlEldoan

Dün yoğundum bugüne kaldı, size birkaç sorum var, cevaplarsanız çok sevinirim :)

 Pedro hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Kate'nin son zamanlarda fazla uysal davranması sizce fırtına öncesi sessizlik değil mi? :)

Keyifli okumalar canlarım :)


Alex bavulları onlar için taşıyan Ewana bakıp gülümsedi. Ewan'ın hoşnutsuz gibi bir hali vardı.

"Gül sen gül yüzüne bir yumruk atınca da gülersin!" dedi öfkeyle adam. Alex hiçbir zaman bir çalışan ilişkisi içersinde olmadığı adama baktı ve gülümsemeye devam etti. Ewanla çocukluktan beri birlikteydiler ve bağları oldukça güçlüydü. Kimi zaman kavgaları sırasında yumruklar bile konuşurdu.

"Çalışan patron ilişkisi, alınma dostum." dedi alayla. Ewan elinde ki ağır bavulu çantaya doğru attı. Terden yüzü bile hafif nemliydi.

"Karın olacak deli tam deli çıktı! 8 valiz saydım!"

"8 mi? Ona 7 demiştim!" dedi öfkeyle adam.

"Dostum kafan mı güzel senin! Kadın ıssız bir adamda bir ömür yaşamaya yetecek kadar valiz getirmiş! Ve sende 7 bavul mu diyorsun. Bu kızıl sana neler yaptı böyle!" adamın isyanına kapı dibinde omzunu yaslayarak duran kız kahkaha attı.

"9 tatlım, bir taneside arabada kalmış.."

"Lanet olsun-"

"Küfürlerini odamızın dışında ki herhangi bir kısımda devam ettir lütfen" dedi kız gülümseyerek. Ewan öfkeyle odadan çıkarken Kate topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesle odaya girdi.

"Aşkım, kovalım biz bunu" dedi kız yalancı bir öfkeyle. Alex kızı kollarının arasına aldığı anda geniş gülümsemesini ona bahşetti.

"Sen yeter ki iste.."

Kate bir kedi gibi mırıldandı ve adamın boynuna doğru burnunu sürttü. Alex kızı kendisine daha çok çekince Kate gülümsemesini daha da attırdı ve bombayı patlattı.

"Yarın akşam Doranın podyumu varmış.."

Adam kaşlarını çattı, Kate bu uslu kız havalarının sebebi şimdi ortaya çıktığı için yaşadığı öfkenin tarifi imkansızdı.

"Hayır!" dedi kestirip atarcasına. Kate adamdan hızlıca uzaklaştı ve ardından öfkelendiğinde yahutta sinirlendiğinde yaptığı ilk şeyi yaptı. Topukları sert bir biçimde yere doğru attı, çıkan ses odanın sessizliği korkutucu dalgalar halinde yayınca Alex kaşlarını daha fazla çattı. Genç kız iki elini de belinde gelişi güzel birleştirdi.

"Nedenmiş!"

"Sana gidemezsin dedim Kate! O kadar-"

"Yok canım! Zaten her şeyden uzak kaldım! Marry benimle konuşmuyor, onu unuttuğumu söylüyor ki hatırlatırım Marry balık hafızalıdır pek kolay şeyler hatırlamaz!"

"Marryle olan ilişkin beni alakadar etmez, o podyuma katılmayacaksın!" diye kükredi bu sefer. Kate inatçı küçük bir kız gibi omuzlarını sirkeledi ve gardını düşürmemek için savunmaya geçiş yaptı.

"Nedenmiş! Neden gidemiyorum, yeni sezon ürünleri olacak! Tüm sosyete deli gibi bu günü bekledi ve bende!"

"Bu tartışmaya açık bir mevzu falan değil, oraya gitmiyoruz- ne sen tek başına ne de benimle!" Alex hırsla odadan çıktı ve Kate geriledi. Pekala sanırım ufak bir çılgınlık yapsa fena olmazdı. Hem uslu kız olmaya çok çalışmıştı lakin inatçı kocası buna mani olmuştu. Söylenerek tekli bir koltuğa doğru yürüdü.

"Pislik, manyak! Mankafa ah! Evlendiğim adama bak! Beni podyum gösterisine bile göndermiyor! Ah lanet olsun!" Yeni bakım yaptırdığı tırnaklarını kemirmemek için deliriyordu. Öfkesinden yüzü saçının rengine boyanmış olmalıydı.

"Peki öyle olsun hayatım! Bende o podyuma katılıp en az 5 resim çekilip instagrama atmazsam bana da kızıl demesinler!"

Hızlı bir şekilde telefonuna uzandı, operasyona hazırlanması için önce yardımcı kuvvetleri halletmesi lazımdı. Yüzünde yayılan sinsi bir gülümseme eşliğinde telefonun diğer ucunda ki adama seslendi.

"Alo, dünyanın en yakışıklı en tatlı en zengin babişiyle mi görüşüyorum acaba?" dedi arsız bir gülümseme eşliğinde. Adamın gür kahkahası kızı daha fazla havaya sokmuştu.

"Küçük hanım benden bir şey mi isteyecek yoksa ben mi yanlış anladım?" dedi adam gülümseyerek. Kate hafif dudaklarını büzdü ve kaşlarını hafif çattı.

"Evet babiş, bana yardım etmezsen öldüreceğim kendimi..."

Kate babasının ona karşı olan zaafını her zaman kullanırdı aslında babasının da bu durumdan haberi vardı ama dünyada en yakını bir tek o olduğu için ona dayanamazdı.

"Söyle bakalım kim üzmüş benim birtanemi.."

"Kim olacak Marry! Hafta sonu sana gelmek istiyordum ama bana tutturdu bana gel diye, benimle bir daha asla konuşmazmış yoksa!" dedi üzüntüyle. Evet an itibariyle oyunu kurmuştu. Şimdi sadece inandırıcı bir oyun sergilemesi lazımdı. Eh ondan iyi oyuncuda bu devirde pek yoktu. Tomas kızının sesinden ne kadar üzgün olduğunu hissediyordu.

"Peki bana pazartesi gelirsiniz olur mu bebeğim.."

"Ah sen harikasın babiş! Söz veriyorum pazartesi sabahı seninleyiz.. Öpüyorum seni bay!"

Kız telefonu kapattığı gibi Marry'e döndü.

"Ah sonunda bana döndün, bir ara cidden arkadaş mıyız değimliyiz onu tartışmamız gerek Kate-" Marry elinde ki kamerayı bir köşeye düşünmeden bıraktı. Kameranın ağırlığından dolayı biraz ses çıkmıştı ve bu Kate tedirgin ediyordu. Kate ellerini hafifçe havaya doğru kaldırdı ve sanki karşısında Marry varmış gibi onu sakinleştirmek adına hareket ettirdi.

"Hey! Sakinleş tatlım, hala en yakın arkadaşım elbette sensin ve sana süper bir haberim var."

"Neymiş o?" dedi kız ilgisiz bir şekilde.

"Hazırlan! Yarın seninle kaçıyoruz." Dedi gülerek.

"Kaçıyor muyuz nereye!"

"Marry kafanda ne var senin, cidden seninle arkadaş olurken sarhoş muydum ben yoksa kafam falan mı güzeldi."

"Bunu bana 3. Söyleyişin, her seferinde beni yerden yere vurman gerekmez Kate!" dedi kız öfkeyle.

"Pekala tatlım o zaman takvimine bak! Yarın Doranın podyumu var ve unuttuysan söyleyeyim Alex olmaz dedi hem de kocaman bir olmaz! Tanrım bu adamla evlenirken 100 kez düşünmen gerektiğini biliyordum.."

"Peki planın ne?"

Kate hafifçe gülümsedi.

"Güzel kafan kendine geliyor, şimdi babama yarın gitmemiz gerekiyordu ama ben onu arayıp iptal ettirdim ona sende kalacağımı falan söyledim. Alex'e de aynısını söyleyeceğim tabi.."

"İnanmaz Kate" dedi kız bilmiş bir tavırla.

"Elbette inanmaz! O Alex Atos ve Kate Atosun eşi, bu yüzden ona inandırıcı bir şey sunacağız.."

"Neymiş o?" dedi kız merakla.

"Ah tatlım sen sevgilinden ayrıldın ya, hemde seni en yakın arkadaşınla aldattı.."

"Ne! Aman tanrım Kimle!"

Kate elini hafifçe alnına vurdu, gerçekten delirmesi an meselesiydi.

"Marry! Senin bir sevgilin mi var! Anlasana ona yalan söyleyeceğiz, olmayan şeyi var gibi göstereceğiz ve ben seni teselli etmek için sende kalacağım.."

Marry anladığını belli eden tonda rahat bir nefes aldı.

"Bir an için aklım çıktı, sevgilimin olmadığını bile unuttum Kate!"

"Her neyse, şimdi bize geliyorsun ve ağlama krizlerine girmiş kadınlar gibi ağlıyorsun unutma! Sen aldatıldın ve çok yalnızsın.."

"Peki.."

"Marry! Kırmızı kalem çek gözlerine, bilirsin ağlamaktan kızarmış gözler ve makyaj sakın yapma oldukça soluk rengkli gel ve unutmadan seni aldatan bir adamın ismine ve yakın dostunun adına çalış! Lütfen bana Kate Atosun en yakın dostu olduğunu sadece bir seferliğine kanıtla tatlım.."

"Kate, eğer Alex durumu anlarsa senide beni de yakar biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum, merak etme o bizi fark ettiğinde ben 50. Selfimi nette yüklerim.." dedi gülerek.

...

Alex ona hiç pas vermeyen kızı es geçti ve Nikonun tam yanı başına geçti.

"Yarın babanlara gidiyoruz değil mi?"

"Ah evet.." diye mırıldandı Kate gülerek. Hector Nille el kızarmaca oynadığı için odanın içersine sık sık kahkahalar doluyordu.

"Bu haksızlık baban gibi güçlüsün sende" dedi adam söylenerek. Dimitri babasının ve Nilin eğlencelerine ortak olmak için onlara yöneldi.

"Kim kazanıyor?" dedi adam babasına doğru.

"Elbette ki Cindy, tam bir canavar elimin haline bak" dedi adam yalandan bir acı gösterisiyle. Cindy küçük kahkahalarını havaya doğru attı ve yanı başına oturan dedesine uzandı.

"Seninle de oynayalım mı dede?"

"Oynayalım tatlım, ama bana lütfen bana daha fazla merhamet et.."

Nil başını salladı ve ellerini adam doğru uzattı. Dimitri oyunun kontrolünü tamamen küçük kıza bıraktı. Alex Kate uzun uzun süzdü. Onun neden bu kadar uysal olduğunu anlayamadı. Kate'nin isyan etmesini, hatta ona surat asmasını beklerken gördüğü şey inanılır gibi değildi. Belki de ona alışıyordu. Bu haber hoşuna gitmiş gibi gülümsedi. Kate çalan zil sesiyle çaktırmadan gülümsedi, pekala oyun başlasın..

Kapıyı açan kız Marry'i salona kadar yönlendirdi. Kate Marry uzaktan süzdü, harika görünüyordu. Saçları sanki öylesine aceleyle toplanmış gibiydi, yüzü solgundu, büyük ihtimalle çok açık renkli bir pudra kullanıştı, aynı ruh gibiydi ve gözleri! Ah harikaydı, kırmızı kalem gözleri ağlamaktan şişmiş gibi göstermişti ve berbat bir aldatılma yaşamış gözüyordu. Marry ağlayarak kıza doğru koştu.

"Tanrım Marry!" Kız yalandan inledi ve onu kucakladı.

"Kate, ço-k çok kötü bir şey oldu?"

"Ne oldu?" dedi onu daha sıkı sarılarak.

Alex Marry'in neden bu kadar kötü göründüğünü anlayamadı, kızla en son düğünde karşılaşmışlardı ve Kate kadar süsüne önem veren bir kız olduğu ortadaydı. Marry inler gibi ona daha fazla sarıldı.

"Ted! Ted beni Julia ile aldattı!"

Kate onlara doğru şaşkınlıkla bakan adama doğru gözleri kocaman açtı ve ağzını şaşkınlıkla açtı.

"Ne!!!"

"İnanabiliyor musun! Beni aldattı, çok çok kötüyüm ben.."

"Tamam tatlım geçtim, yalnız değilsin ben varım.. Bak şimdi ben seni evine göreyim ve bir güzel uyu olur mu?"

"Olmaz! Tanrım Kate çok korkuyorum, ölmek istiyorum-" Marry arkasında olan insanlara çaktırmadan Kate baktı ve Kate kıza hafif bir şekilde gülümsedi. Marry gerçekten çok inandırıcı oynuyordu mükemmel bir oyuncuydu.

"Hey hey! Hayır öyle düşünme, ah ne yapsak ki şimdi?" dedi kız yalandan Alex'e doğru. Alex kızın harap olmuş yüzüne ardından Kate baktı. Hector bile bu oyuna inanmış gibiydi. Kıza üzüntüyle bakıyorlardı.

"Kate, sen bu gece Marryle kal istersen, kötü görünüyor.."

"Ama yarın babama gidecektik?" dedi kız yalandan bir ısrarla. Marry Kate'nin neden ısrar ettiğini biliyordu, Alex'in ona sonsuz inanması içindi elbette bunlar.

"Önemli değil, daha sonra gideriz ben babanı ararım-"

"Arama! Ben ben ararım şey onu özledim hem durumu ben anlatsam daha iyi olur" dedi hızlıca. Alex anlayışlı bir şekilde başını salladı ve Marryle evden ayrıldılar. Kate arabanın evden uzaklaşmasına bekleyene kadar sesini çıkarmadı ve daha sonra ellerini havaya zafer dermiş gibi kaldırdı

"EVETTTT! İşte bu kadar- ah Marry mükemmeldin, o kadar inandırıcıydı ki bir ara ben bile inandım."

Marry gururlanmış bir vaziyette gülümsedi.

"Beni bu şekilde kimse görmesin diye neler yaptığımı bir bilsen, sosyeteye Marry'in korkunç hali diye iki senelik malzeme verebilirdim.." Kate arabayı sürmesine rağmen Marry'in yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.

"Sen harikasın tatlım! Süperdin, Alex kesin inandı, baksana bizde kal demeyi bile akıl edemedi.." dedi gülerek. Marry eski günler de ki gibi birbirleriyle oyun çeviren Kate ve Marry olduklarına sevinmiş gibiydi.

"Pekala o podyuma gidiyoruz öyleyse Kate Atos.."

"Kimse bize engel olamaz, sorun çılgın bir mafya bile olursa olsun.." dedi kız gülerek. Marry aynadan yan yolu kontrol ederken dua edermiş gibi mırıldandı.

"Dua edelimde senin o çılgın kocan podyumu silahları eşliğinde basmasın.."

...

"Aşkım iyi misin sen?" dedi kız korkuyla. Chis aralıksız bir şekilde ona bakıyordu sanırım şok geçiriyordu.

"Hilal, bu gerçek mi?" cevabının hayır olmasından korkarak. Hilal adamın ellerini kavradı ve başını salladı.

"Evet koca adam, bir bebeğimiz oluyor"

"Tan-rım, tanrım sen hamilesin!" dedi gülerek. Hilal ona sarılan ve onu hafif havaya kaldıran adama kahkaha attı ve kollarını onun boynuna doğru doladı.

"Chistian, sakin ol.."

"Hilal ciddi misin? Yani hamilesin değil mi? Cidden hamilesin!" dedi kızdan uzaklaşarak. Hilal adamın dudaklarına evet dermiş gibi uzandı ve adam onu koşulsuz kabul etti. Chistian kızdan hafif uzaklaştı ve ona söz verir gibi mırıldandı.

"Bu sefer yanı hatalı yapmayacağım, söz veriyorum Hilal, bu sefer hep yanında olacağım, doğumu göreceğim, onu beslerken ve ilk adımlarında ben yanında olacağım. Ona birlikte baba ve anne demesini öğreteceğiz, bu sefer yalnız olmayacaksın.."

Hilal gözünden akan bir yaşı Chistiandan sakınmak için başını eğdi ama Chis bunu farkındaydı.

"Cidny yaptığım hiçbir hatayı yapmayacağım, ona çok çok iyi baba olacağım. Söz veriyorum aşkım.." dedi adam hızlıca.

"Sen zaten mükemmel bir babasın Chistian, sadece biraz geç kaldık o kadar.." dedi kız inatla başını sallayarak.

"Geç kaldığım her saniye için senden özür diliyorum ben aptal bir adamın Hilal, sana aşıkken bile aptaldım hala öyleyim.."

"Değilsin Nilde sana ben kadar aşık ve biz seni çok seviyoruz.." Kız adama sımsıkı sarıldı, Chis hayatında sahip olduğu en güzel parçaya bir kez daha tutundu.

...

Jes serinlemek amacıyla girdiği havuzdan kısa sürede çıktı onu salıncakta bekleyen Dicleye bakındı önce daha sonra havlusunu aldı.

"Sende girmek ister misin?"

Dicle hayır der gibi elini kaldırdı.

"Şey ben yüzmeyi bilmiyorum.."

Jessica şaşkınlıkla kıza bakınca Dicle daha fazla gülümsedi ve duruma açıklık getirdi.

"Mardinde yüzmeyi öğrenecek pek bir fırsatımız yoktur, zaten sudan korkarım ben.."

"Ama adını bir nehirden aldın değil mi? Hilal söylemişti" dedi kız gülümseyerek. Dicle başını usulca salladı ve sabırsızca güneşe baktı. Buranın havası ve güneşi onu yakmıyordu, aksine güneşli bir günde içi üşüyebiliyordu. Jessica üzerinde ki havluyla kızın yanına oturdu.

"Niko seni nasıl buldu ve kurtardı anlayamıyorum. Onun yapacağı pek bir şey değildir bu" dedi kız şaşkınlıkla.

"Her insanın içinde iyilik vardır, o iyi bir adam."

"Niko mu? Benim abim mi! Dicle sanırım sen iyi değilsin.."

"Neden herkes aynı şeyleri söylüyor, merakımdan sordum kusura bakma-"

"Önemli değil, şey Niko bu işte. O pek iyilik yanlısı değildir, eğer çıkarı varsa girer o işe.." kızın abisi hakkında yaptığı açıklama Dicleyi oldukça şaşırtmıştı.

"Abi kardeş gibi değilsiniz sanırım" dedi Dicle bir kez daha merakından haddini aştığı için kendisine sinirlendi lakin Jessica oldukça rahattı.

"Şey evet değilizdir, Niko bizden değil gibi davranır kimi zaman. Bir nevi garip bir durum"

Dicle kızla uzun bir sohbete oturdu Jessica diğerleri gibi içtendi, cana yakındı ve en önemlisi gülümserken gözlerinin içi de gülüyordu.

"Eşin çok aşıksın değil mi? Ondan bahsederken çok gülüyorsun" dedi Jessica kıza doğru.

"Balca der o bana, balca nedir bilir misin?"

Kız ne dermiş gibi bakınca Dicle uzaklara baktı.

"Balca bal gibi demek, balımsı güzellik. Bal tatlıdır ya hani o yüzden.."

"Vay canına, siz baya aşıksınız" dedi kız gülerek.

"Hayatına bir adam girince her şeyin o oluyor Jessica, Boran hayatımın tümünü kapladı.."

Jes ıslak saçlarından damlayan su damlacıklarını baktı ve kıza doğru döndü.

"Şey peki nasıl anladın ona aşık olduğunu?"

"O beni çağırdığında hiç düşünmeden sürüklendiğimde.." dedi gülerek. Jessica kafasında hafif bir darbe hissetti. Sürüklenmek, bir nevi Pedronun onu sürüklemesi gibi. Amerikaya gelemden önce Rusyaya sürüklenmiş ardından onunla kahvaltı etmişlerdi. Hem de neden ne içini sorgulamadan.

"Düşünüyorsun, sanırım seni de sürükleyen bir adam var" dedi Dicle kocaman bir gülümseme eşliğinde.

"N-e?"

"Eğer varsa sorgulama, daha fazla yorulursun.." dedi kız gülümseyerek.

...

Kate kahkahalar eşliğinde kapıdan içeriye girdi. Marry'in evi çekimlere özel bir şekilde tasarlanmıştı ve kocamandı ki bu Katenin en sevdiği yönüydü.

"Bir ara cidden Ted kimdi dedim Marry"

"Kırmızı kalem için mağaza görevlisine sorduğumda bana vampir görmüş gibi baktı" dedi kız gülerek. Kate çantasını geniş hole doğru attı ve topuklarını yere vura vura büyük salona geçti. Genç kız odaya girmesiyle duraksaması bir oldu.

"Selam Kate"

...

Genç kız yatağın içersinde elinde ki telefonuyla uzanmış yatıyordu. Bu sabah Dicleye konuştuğu şeyler beyninde delicesine dönüyordu.

"Yok daha neler" dedi öfkeli bir şekilde. Ardından mırıldandı.

"Kafan mı güzel kızım senin.." bunu aynen John ona söylerdi, tabi önce kafasını bir şeyler atar onu kendisine getirirdi.

"Arasam mı acaba?" dedi bu sefer huzursuz bir vaziyette ama aniden gelen mesaj sesiyle doğruldu.

"Sabahları daha güzelsin, daha çekici olduğun zamanlar da varıdır umarım.. (P.)"

Jessica onu gecelikleriyle gören adama hatırlandı ve gözlerini devirdi. Hızlı bir şekilde mesajına cevap verdi.

"Oysa ki sen günün her anında aynısın *-* (J.)"

"Öyle mi? Yatağımda olsaydın daha farklı konuşurdun bence. (P.)"

Jessica kızardığını yanan yanaklarından ve kulaklarından hissetti.

"Anca rüyanda! (J.)"

"O da olur güzelim, geçen gece rüyamda giydiğin gecelikten alacağım sana."

NE!!! Jessica huzursuzca etrafına bakındı, bu sapık adam onu rüyalarına mı katmıştı!

"Ciddi değilsin değil mi! Rüyalarında ne işim var benim! (J.)"

Jessica dudaklarını ısırarak mesajına cevap bekledi, gelen mesaj tam tahmin ettiği türdendi.

"Onu da sana sormak lazım güzelim (P.)"

"Uyuyorum ben! Sakın bir daha rüyaları beni falan katma, ayrıca sapık düşüncelerini bana mesajla yahut da başka türlü anlatma! (J!)"

"Başka yöntemler biliyorum, anlatmadan anlatmasını da bilirim. Rüyanda beni gör prenses.. (Pedro..)"

Genç kız aniden yatağından çıktı ve soğuk bir su içmek için odadan ayrıldı. Yanıyordu, bu adamın edepsizliği onu yakıyordu! Aynı Niko diye mırıldandı, onu gibi sapık ve edepsizdi.

"Öldüreceğim onu!" Dedi buz gibi suyu yudumlamadan önce.

"Kimi?" dedi karanlıkta ki ses. Genç kız korkuyla küçük bir çığlık attı lakin Hera kızı susturmak için aydınlık tarafa geçti.

"Jes! Bebeğim, benim annen-""

"Anne! Nasıl korktum biliyor musun- delirdin mi sen neden öyle zombiler gibi karanlıktaydın!"

"Uyku tutmadı, ayrıca babamla tartıştık!" dedi yarı öfkeyle.

"Nedense şaşırmadım, bu sefer ki neydi?"

Kadın buzdolabından çıkardığı elmayı yıkarken söyleniyordu.

"Son zamanlarda neden kendime bu kadar dikkat ediyormuşum. Beni kıskandığını itiraf edemiyor beyefendi!"

Jes kıkırdar gibi oldu, ve annesine doğru yöneldi. İkili yuvarlak bir masaya doğru oturdu.

"Babam işte anne, her zaman ki gibi kıskançlık krizleri vurmuştur.."

"Evet vurdu, ama bana vurunca olay! Ona vurunca anlayış göster Hera." Kadının sesinde ki o ton yüzünden Jessica kocaman gülümsedi.

"Anne babam işte, siz hep aynısınız. Bu aynı Hilalle abimin boşanma ihtimali kadar komik." Hera Hilal'in gece yatmadan önce söylediği şeyi anımsadı ve kocaman gülümsedi.

"İnan biliyor musun Jes, bir bebek daha, bu sefer o aptal oğluma çok dikkat edeceğim. Cindy de ki hatalar asla tekrarlanmamalı. Yoksa bir daha Hilal'i bulamaya biliriz" dedi kadın üzüntüyle. Jessica ona katıldığını belli edermiş gibi başını salladı.

"Sıcak süt ister misin tatlım, uykuda yardımcı olur."

"Hayır, çok sıcak hissediyorum zaten. Soğuk tercih ederim.."

Hera ayaklandı ve iki fincana soğuk sütü boşalttı. Jessica uzunca bir süre annesiyle masada sohbet etti. Aslında ona danışması gerektiği büyük bir problem vardı. Ama bunu anlatmaya hala cesareti ne yazık ki yoktu.

...

-��|׾��

Continue Reading

You'll Also Like

245K 15.9K 43
Ölen masa lideri ve katilinin peşine düşen veliahtı... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcin...
855K 51K 68
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
1.7M 108K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
4.8M 227K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...