GÖKKUŞAĞI

By Fesatrice

639K 42.5K 14.6K

Alkım, kardeşini şüpheli bir araba kazasında kaybetmiştir ve bunun bir kaza olmadığına, cinayet olduğuna emin... More

Gökkuşağı -1-
Gökkuşağı -2-
Gökkuşağı -3-
Gökkuşağı -4-
Gökkuşağı -5-
Gökkuşağı -6-
Gökkuşağı -7-
Gökkuşağı -8-
Gökkuşağı -10-
Gökkuşağı -11-
Gökkuşağı -12-
Gökkuşağı -13-
Gökkuşağı -14-
Gökkuşağı -15-
Gökkuşağı -16-
Gökkuşağı -17-
Gökkuşağı -18-
Gökkuşağı -19-
Gökkuşağı -20-
Gökkuşağı -21-
Gökkuşağı -22-
Gökkuşağı -23-
Gökkuşağı -24-
Gökkuşağı -25-
Gökkuşağı -26-
Gökkuşağı -27-
Gökkuşağı -28-
Gökkuşağı -29-
Gökkuşağı -30-
Gökkuşağı -31-
Gökkuşağı -32-
Gökkuşağı -33-
Gökkuşağı -34-
FİNAL

Gökkuşağı -9-

17K 1.2K 285
By Fesatrice

Skylar Grey - Words

İyi okumalar...

Alkım'ın kolları arasında ne kadar süre kalmıştım bilmiyordum ancak kendimi geri çektiğimde titremem kesilmişti. Bundan 3 sene önce, gözlerimi hastanede açtığım o gün hayatım değişmişti. O gün Altan'la bir sebepten dolayı kaçıp gitmiştim ve gün sonunda o ölmüş, ben de hafızamı kaybetmiştim. Ailem ve arkadaşlarım hafızamı kaybettiğimi benden gizlemişlerdi. Hatırlamamı istemedikleri bir şeyler vardı.

Olanlar benim için çok mu ağırdı? Öyle olmalıydı. Eğer cidden Altan'ın ölümüne tanık olmuşsam bunu bu kadar hızlı atlatamayacağım ortadaydı. Onun öldüğü anı hatırlamıyordum, evet ama neden onun öldüğünü gizlemişlerdi benden? Madem benim yanımda öldüğünü hatırlamıyordum, en azından öldüğüne dair bilgi verebilirlerdi. Gerçi ben Altan'ı da hatırlamıyordum.

"Üzülme." Alkım'ın mırıldanmasıyla başımı kaldırıp ona baktım. Dudaklarında hafif bir tebessüm oluşmuştu. "Her şeyi açıklığa kavuşturacağız, tamam mı?"

"Peki sonra ne olacak? Her şeyi öğrendiğimde yine evde tıkılı kalmış biri olacağım."

"Belki olmazsın." dedi kendi kendine. Kaşlarımı çatsam da Alkım, devamında bir şey söylememekte ısrarcıydı. İleriye doğru bakıp gözlerini yeniden bana çevirdi. "Geri dönsen iyi olur, ben de buradan çıkacağım. Annenle konuşmayı unutma."

"Tamam, peki." deyip geriye doğru bir adım attıktan sonra yeniden Alkım'a döndüm. "Aklıma takılan bir şey var."

"Sor."

"Bana sözel derslerimde yardımcı olacak Yasin ile Gökçe'nin flört ettiği Yasin aynı kişi, değil mi?"

"Bunu çoktan anladığını düşünmüştüm. Yasin'in geleceği gün Gökçe'nin sizde olmasının nedeni buydu hatta."

Gözlerim kısılırken kafamı onaylamazca iki yana salladım. "O gün de Yasin hasta değildi, değil mi?" Alkım, ellerini iki yana açıp alt dudağını sarkıttı. "Anlamıştım." diye mırıldandım. Elini uzatıp kafamın üzerine birkaç kere hafifçe vurdu.

"Hadi, o müthiş zekanı test kitaplarıyla çürüt. Her ne kadar baban beni kovsa da özel hocandım sonuçta."

"Ya, amacın da bana bir şeyler öğretmekti sanki."

"İşimi hakkıyla yaptığımı düşünüyorum."

Gözlerimi devirip güldüm. Yaşadığım duygusal karmaşaya anlam vermeye çalışsaydım çok daha derinlerde kaybolacağımı hissetmiştim. 2 dakika öncesine kadar titrerken şimdi birden gülümsememi anlamlandırmaya çalışmamıştım o yüzden.

"Yasin ne amaçla Gökçe'nin hayatına girdi peki?" diye sordum. Her ne kadar Gökçe'ye ve Bora'ya benden sakladıkları gerçekler için kızgın olsam da yine de kalplerinin kırılmasını istemiyordum. Yasin eğer Gökçe'nin duygularıyla oynamak için onun hayatına girmişse...

"Altan hakkında ne bildiklerini öğrenmesini istedim, bu yüzden Gökçe'nin hayatına girdi. Git kızla flört et diyen ben değildim, tamamen kendi tercihi. Hoşlanmış olmalı."

Her ne kadar içime sinmese de başımı salladım. Gökçe'ye bilgi amaçlı yaklaşması hoşuma gitmemişti, ondan şu an hoşlanıyor olsa da Gökçe'nin bunu bilmesi gerektiğini hissetmiştim. Yine de duygularıyla oynamıyor olması beni rahatlatmıştı. En azından gerçekten Gökçe'den hoşlanıyordu.

"O zaman ben çalışmaya dönüyorum." Alkım, gözlerini kırpıştırarak beni onayladığında arkamı dönüp ondan uzaklaşmaya başlamıştım. Kulağımda çınlayan kalbimin atışlarını görmezden gelmek çok zordu. Kendi kendime bunun normal bir durum olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Alkım etkileyici bir erkekti, bu yüzden ondan etkilenmem imkansız değildi. Kendimi kaptırmadığım sürece bir sorun çıkmazdı nasılsa.

Kendimi böyle avutarak masama geri döndüğümde Gökçe'nin olduğu tarafa baktım. Yanındaki kişi kalkmış olmalıydı ki Yasin, açılan boşluğu anında doldurmuştu. Bunca zamandır masa başında olmadığımı fark ettiğini düşünmüyordum. Kendisi oldukça meşgul görünüyordu.

Önüme dönüp test kitaplarımı karıştırırken yanıma birinin oturduğunu hissetmiştim. Kısaca başımı kaldırıp baktığımda sarışın bir kız görmüştüm. Bakışlarımı tekrar önüme çevirdiğimde duraklamıştım. Bu kızı bir yerden tanıyordum. Tekrar göz ucuyla bakmak için ona döndüğümde göz göze gelmiştik. Yüzündeki sinir bozucu gülümsemeden nereden tanıdığımı anında çıkarmıştım.

Bu kızı Alkım'ın yanında gördüğümden emindim.

Alkım'ın bana ders vermek için geldiği ilk zamanlar, evden çıktığında bir arabaya doğru yönelmişti ve arabadan bu kız çıkmıştı. Alkım'la aralarındaki ilişki nasıldı bir fikrim yoktu ancak o gün Alkım'ın hiç hoşuna gitmeyen şeyler söylediği açıktı.

Kız, bana doğru eğilerek fısıltıyla konuştu. "5 dakikan varsa dışarıda bekliyorum."

Yanımdan kalktığında kaşlarım çatık bir şekilde arkasından bakakalmıştım. Benimle konuşacak neyi olabilirdi ki? Ortak tek noktamızın Alkım'ı tanımak olduğu düşünülürse konunun onunla ilgili olacağı belliydi. Ancak benimle Alkım hakkında konuşabileceği bir şey olduğunu düşünmüyordum. Yine de merakıma yenik düşmüş, yerimden kalkarak dışarıya çıkmıştım. Söylediği gibi, beni biraz ileride bekliyordu.

Yanına hızlı adımlarla vardığımda sigarasının yarısındaydı. Dumanı dışarıya üflediğinde ne kadar estetik göründüğü gözümden kaçmamıştı. Normalde sigara içen kimse gözüme hoş görünmezdi, kokusundan nefret ettiğim için olsa gerek bu benim için mümkün değildi.

"Hızlısın tatlım." dedikten sonra yarısında olduğu sigarasını yere atıp topuğuyla ezdi. Ardından gülümseyerek bana dönmüştü. "İşte buradasın."

"Ne konuşmak istiyorsun?"

"Sadece uyarmak istiyorum."

Kaşlarım hafifçe yukarıya kalkarken sordum. "Anlamadım?"

"Alkım konusunda dikkat etmen gerekiyor. O senin hayatına seni mahvetmek için girdi. Bunu biliyorsun, değil mi?"

"Evet, biliyorum." dedim büyük bir soğukkanlılıkla. Kardeşinin katilini görüp bunun hakkında konuşmadığımı düşünen biriydi sonuçta. Şu anda öyle olmadığını, hafızamı kaybettiğimi biliyordu. Başta bana olan yaklaşımına hak verebiliyordum bu yüzden.

"Sana yalan söylemeyeceğim, zeki bir kıza benziyorsun. Ama sıkıcı hayatına farklı biri girdiğinde kendini bu kadar ona kaptırmamalısın. Çünkü seninle işi bittiğinde seni bırakıp gidecek. Peki kime gelecek dersin?"

"Dur, tahmin edeyim." dedim sahte bir heyecanla. Ardından gözlerimi yavaşça devirdim. "Benimle işi bittiğinde beni bırakıp gitmesinden etkilenecek gibi bir halim mi var sence? İşimiz bittiğinde ne yapıyorsa yapsın, umurumda değil."

Gülüşünü sinir bozucu bir şekilde genişletti. "Öyle görünmüyor." Dudaklarını büküp iki elini de kalbinin üzerine koymuştu. "Umarım ondan hoşlanmıyorsundur, tatlı kız. Çünkü sonu senin için hüsran olacak. Neden, biliyor musun?"

Ona boş gözlerle baktım. Sözlerine devam etti.

"Alkım'la evleneceğiz, o yüzden. Müstakbel eşimin aklını çelmeye çalışırsan bir daha bu kadar tatlı dilli olmayabilirim."

Alkım'ın evlilik hakkında söyledikleri aklımda dolanıp duruyordu. Evlenmek istemediğini ancak ailesinin bu konuda çok baskı yaptığını söylemişti. Eğer bu doğruysa, Alkım bu kızla evlenecekse bu istemediği bir evlilik yapacağı anlamına geliyordu. Böyle biriyle hayat geçer miydi?

"Bu arada, benim kabalığım. Sana kendimi tanıtmadım." Elini uzattığında bakışlarımı eline çevirdim. Kalkıp da o eli tutacak halim yoktu. Kız, hiç bozulmadan uzattığı elini ceketinin cebine soktu.

"Ben Alara. Sana kendimi şimdiden tanıtayım dedim. Çünkü Alkım senin etrafında dolanmaya devam ettikçe birbirimizi sık sık göreceğiz."

***

Eve geldiğimde babam henüz gelmemişti, annem de ben kütüphaneye gitmeden önce boyadığı sandalyeyi bitirmiş, kurumaya bırakmıştı. Karnının çok aç olduğunu söyleyip birlikte yemeyi teklif ettiğinde kabul etmiştim.

Onunla Alkım konusunu konuşmak istiyordum. Eğer gerçekten annemin Alkım'a karşı bir vicdan yükü varsa daha yumuşak davranabilirdi. Alkım bu konuda çok emindi, benden daha çok bilgi sahibi olduğu için yaptığım tek şey onu takip etmekti.

Öğrendiklerimi ailemden gizlemeye devam edecektim. Bunu ne pahasına olursa olsun yapacaktım. Hayatımla ilgili kayıp bir dönemim olduğunu bilmeyi hak ediyordum. Hafızamı kaybettiğimi bana en başında söylemelilerdi. Gerçekler beni ne kadar yıkarsa yıksın... En azından yanımda olur ve atlamama yardımcı olurlardı. Ancak şimdi öğrendiklerimle yalnız mücadele etmeye çalışıyordum. Pek başarılı olabildiğim söylenemezdi ama bir şekilde üstesinden geliyordum.

"Çok dalgınsın."

Annemin sesiyle çatalımla tabağın üzerinde daireler çizmeye bir son vermiştim. Omuzlarımı silkip iç çektim. "Yoruldum sadece."

"Çok mu çalıştın?"

Kafamı onaylarcasına salladım. Alara, kendini bana tanıttıktan sonra içeriye girdiğimde olanları düşünmemek için çözdüğüm testin haddi hesabı yoktu.

Alkım'la evlenip evlenmemeleri umurumda değildi aslında. Alkım'la ortak amaçlar doğrultusunda bir araya geldiğimizi biliyordum. O, benimle kardeşinin katilini bulmak için konuşuyordu. Ben de başıma neler geldiğini anlamaya çalışıyordum. Ama beni rahatsız eden bir şeyler vardı işte. Alkım'dan etkilendiğimi zaten kabul etmiştim. Yine de...

"Konuşmak ister misin?"

Tekrardan annemin gözlerine baktığımda içten bir şekilde beni izlediğini görmüştüm. Dudaklarım aşağıya doğru bükülürken kalbim, her şeyi ona anlatma isteğim karşısında ezildi.

Anneme nasıl güvenecektim ki?

"Konuşacak bir şey yok. Geleceğimi düşünüyorum yalnızca." Zavallı çatalımı rahat bırakırken ellerimi dizlerimin üzerine yasladım. "Alkım varken daha kolaydı. Şimdi hiçbir şey bilmiyormuş gibiyim."

"Baban sana yeni bir hoca bulacağını söyledi, sabret biraz." dedi tatlı bir gülümsemeyle. Omuzlarımı silktim. "Onu da elimden alacak bir yol bulur nasılsa. Doğru söyle, sırf ben daha fazla isyan etmeyeyim diye mi üniversite sınavına hazırlanmama izin verdiniz?"

"Hira..."

"Ben kazandıktan sonra ne olacak, anne? Gitmeme izin verecek misiniz? Başından söyleyin de boşuna hayal kurmayayım bari."

Annem, sessizce yüzüme bakmaya devam ederken yavaşça gülümsedim. Boğazımdan yukarıya tırmanmaya çalışan acıyı bastırmak için yutkunmuştum. Böyle olacağını tahmin ediyordum zaten. Ama tam tersine inanmak istemiştim. Hayallerimin peşinden koşmama izin vermelerini istemiştim. Beni desteklemek zorunda değillerdi ancak yoluma taş koymaları hiç işime gelmiyordu.

"Beni korumak adı altında yaptığınız tüm o şeyler var ya, bana daha çok zarar veriyor. Ben hayal kurmayı unuttum, anne. En fazla 5 dakika sonrasını düşünebiliyorum. Ne yesem, ne giysem, ne izlesem diye düşünebiliyorum. Mesleğimi elime aldığımda size teşekkür için alacağım hediyeyi düşünmüyorum mesela, karşılaşacağım zorlukları düşünmüyorum. Anne, beni içten içe öldürüyorsunuz. Koruduğunuz hangi tehlike beni bundan kötü etkileyebilir?"

Annem donup kalmıştı. Ellerinin titrediğini görebiliyordum. Onun yalnızca birkaç saniye süren bu halini şaşkınlıkla izlerken annem, yumruklarını sıkıp kendisini hızlıca toparlamış ve gözlerimin içine bakmıştı. "Haklısın, sana bunu yaşatmaya hakkımız yok. Senin için ne yapabileceğimi söyle."

"Ben neden bu eve tıkılıyım, anne? Cevap verin artık bu soruma." 

Annem "Zaten-..." diye başlayan cümlesini kesip dudaklarını birbirine bastırdı. Kaşlarım çatılırken bakışlarını da kaçırmıştı. "Bunları konuşmuştuk, Hira."

"Yeter ama artık. Cidden yeter. Ben neden yaşıtlarım gibi olamıyorum? Sorun ne anlat, kafayı yiyeceğim."

"Üniversiteye mi gitmek istiyorsun?"

Konuyu ustalıkla değiştirmişti, zaten cevap alamayacağım sorular sormaktan yorgun düşmüştüm. Onun yerine ılımlı yaklaştığını fark ettiğim üniversite konusundan devam etmeyi tercih ederdim. Başımı onaylarcasına salladım.

"Sen bu sene çalış, üniversiteyi kazan. Gerekirse biz senin peşinden geliriz. Ben arkanda dururum, tamam mı kızım?"

"Babam bana ders veren özel hocayı evden kovarsa nasıl çalışacağım ben? Alkım her şeyi çok iyi anlatıyordu." diyerek hayıflandım. Ardından nefesimi dışarıya üflemiştim. "Keşke bana ders vermeye devam edebilse."

"Alkım çok mu iyiydi?" Başımı onaylarcasına salladım. Yaptığımız tüm planları bir yana bıraktığımızda yalan söylemiyordum. Oldukça iyi ders anlatıyordu ve yıllardır ders kitabı görmeyen ben bile anlıyordum.

"Alkım bu eve gelemez ki artık. Baban hayatta izin vermez ve ondan gizli yapabileceğimizi sanmıyorum."

"Ben Alkım'a gitsem?" dediğimde annemin gözleri biraz açılmıştı. "Yani Alkım'a gitsem derken kalkıp da onun evine gidecek halim yok. Haberleşip bir yerde buluşsak, orada ders çalışsak? Babamın haberi bile olmaz. Şehmuz Amca götürüp getirir beni. Lütfen, anne."

"Alkım'la konuşmam gerekiyor. Biz iyi hoş planımızı yaptık ama çocuk isteyecek mi bakalım?" Yüzümü samimi bir gülüş kaplarken dayanamayıp yerimden kalkmış, annemin yanağına sulu bir öpücük kondurmuştum. Annem, gülerek geri çekildi. "Ama babanın sana bulduğu özel hocadan da ders alacaksın." dediğinde yüzüm düşer gibi olmuştu. Yine de her şeye razıydım.

"Ben şimdi Alkım'ı arayayım." Annemi onaylayarak mutfaktan çıktığımda koridorda neredeyse sekerek ilerliyordum. Bu çocuksu mutluluğumu yıllar sonra ilk kez istediğim bir şeyin olmasına borçluydum. Alışık olduğum bir durum değildi, hatta nasıl bir his olduğunu unutmuş sayılırdım. Ancak güzeldi.

Odamın kapısına parmaklarımı koyduğumda gözlerim, koridorun sonunda kalan odaya takılmıştı. Babamın çalışma odasıydı. Geçenlerde oraya girmeyi denemiştim ancak kapıyı kilitlemişti. Bu yüzden başarısız olmuştum. 

Fakat şu an kapı aralık görünüyordu.

Kulaklarımı kabartarak annemin sesini duymaya çalışırken mutfakta, Alkım'la olan konuşmasının devam ettiğini görmüştüm. Hızlı adımlarla babamın çalışma odasına varıp aralık kapıyı ittirdim. Bu odayı ilk kez görüyor değildim ancak yıllardır hiç içeriye girmemiştim. Görmeyeli pek değişmemişti. Dekorasyonu hâlâ aynıydı. Yine de... Havası değişmiş gibiydi.

Garip bir hisle masanın üzerine baktığımda tertemiz olduğunu görmüştüm. Çekmeceleri karıştırmaya başladım, çoğunlukla kağıt ve kalemlerle doluydu. Kilitli çekmeceyi fark ettiğimde duraksadım. Gizli olan şeyler hep burada olmaz mıydı? Babamın gizledikleri de bu çekmecede olmalıydı. Ya da... Herkesin gizledikleri.

Babamı tanıdığım kadarıyla bu anahtarı hiç bulamayacağım bir yere saklayamazdı. Annem kadar iyi değildi bu konularda. O yüzden masanın üzerindeki kalemliği kaldırıp altına bakmak yaptığım ilk işti. Anahtar da tahmin ettiğim gibi, oradaydı.

Anahtarla çekmeceyi açtığımda diğer çekmecelerin içinden bir farkı yoktu. İçinde bir dosya, dosyanın içinde de kağıtlar vardı. Dosyayı elime alıp içini karıştırırken arasından bir gazete haberi düşmüştü. Yere eğilip kağıdı elime alırken ister istemez haberi de okumuştum.

18 yıllık esaret bitti! Ünlü iş adamı Melih Günel, hapisten çıktı.

Haberin kalanını da hızlıca okurken Melih Günel denilen adamın uyuşturucu işinden yıllar önce tutuklandığı, kendisinin hep suçsuz olduğunu söylediği ve sonunda suçlarından aklandığı için çok mutlu olduğunu öğrenmiştim. Bu haberin babamın çekmecesinde ne işi olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Normal bir haberdi aslında. 

Neredeyse 4 yıllık bir haber.

Gözlerim kocaman açılırken haberi tekrar dosyanın arasına koydum ve dosyayı hızlıca karıştırmaya başladım. Tamamen okuyacak vaktimin olmadığını biliyordum. Bu yüzden sadece göz gezdiriyordum ve hepsinde aynı isme rastlıyordum.

Melih Günel.

Son sayfada fotoğrafı karşıma çıktığında kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Bedenimin karıncalandığını hissederken dosyayı tutan parmaklarım da gevşemişti. Başıma giren ağrının haddi hesabı yoktu zaten. Gözlerimi kapanırken gözlerimin önünden saniyelik bir görüntü geçti. Artık emin olmuştum. Her ne olduysa, bunların Melih Günel denilen adamla ve onun 3 seneyi aşkın bir süre önce hapisten çıkmasıyla ilgisi vardı. Ancak her şey burada bitmiyordu. 

Çünkü bu adamı daha önce görmüştüm.


Continue Reading

You'll Also Like

177K 28.4K 56
Yakamoz nasıl oluşur bilir misiniz? Denizde yolunu kaybetmiş, yalnız kalmış ve ışık saçan canlıların bir araya gelmesiyle, onların birbirlerine dokun...
1.1M 44.2K 63
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
751K 10.8K 6
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
541K 22.9K 22
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır...