Yorum ve vote yapmayı unutmayıp yapan herkese şimdiden çok teşekkür ederim ☺️
İyi okumalar :*
Köyün kapısında bizi bekleyen Şule ablam arabayla yaklaştığımızda önümüze doğru yürümeye başlamıştı Hilal de yanındaydı kapıyı açıp indim ve peşimden inen Bilge ablama yardım ettim.
"Babam evde mi Şule?"
Şule ablam dayımın sorusuna başını sallayarak Bilge ablamın koluna girdi.
"Anneannem de içeride."
Hep beraber eve doğru yürümeye başlamıştık burası sıradan bir köy eviydi hatta sıradanında altındaydı ama en azından bize aitti annemin eviydi.
"Asya biraz gelsene."
Hilal'in beni çağırmasıyla elimdeki çantayı ablama verip onu takip etmeye başladım.
"Ne oldu?" dedim yanına otururken.
"Yeşim ağzında bir şeyler geveliyor aslı var mı yok mu bilmiyorum ama babam duymasa iyi olur."
Tedirgin bir şekilde yüzüne baktım neyden bahsediyor olabilir diye düşünürken aklıma Atalay'ı gördüğü gelmişti.
"Ne diyor ki?"
Sağına soluna bakınırken sanki birinin bizi dinliyor olmasından çekiniyor gibiydi.
"Yok tek gelmemiş yok kaçıp gittiği adamı da cenazeye getirmiş hiç utanması falan yok bunu halama söylüyordu birde düşün."
İnanamıyordum teyzeme böyle şeyleri söylüyor olmasına inanamıyordum bunun ağzını kapatmazsam başıma iş açacaktı.
"Ne saçmalıyor bu Asya kim o adam?"
Ayağa kalkmamla o da kalkmıştı ona anlatacaktım ama yeri burası değildi.
"Anlatacağım sadece zamanı var sen onun dediklerini ciddiye alma gördüğü gibi değil."
Bana sarıldığı anda öylece kalmıştım.
"Ne olursa olsun ben yanındayım ve sana inanıyorum."
Kollarımı beline dolayıp onu sıkıca sardım hayatım boyunca hep böyle bir kuzen olmuştu kardeş gibi.
"Şimdi yokluğumuzdan faydalanıp daha fazla saçmalamasın diye eve gitsek iyi olur."
Dediğinde haklıydı Yeşim'in neler diyebileceğini biliyordum kim bilir neler anlatıyordu evde. Hızla yürümeye başlamıştık ve koluna girmiştim.
"Normalde Yeşim'in bu hafta sonu düğünü vardı biliyor musun?"
Ani şaşkınlığımı saklayamadan ufak bir şaşkınlık sesi çıkardım ve durup onu kendime çevirdim.
"Neden?"
"Okumaya niyeti yok diyor halam."
Tekrar eve doğru yürümeye başlamıştık belkide evlenmesi herkes için daha iyi olurdu o sıradan bir kızdan fazlasıydı rahat durmazdı daha ortaokuldayken bile sürekli okulu asar erkeklerle dolaşırdı.
"Belkide hayırlısı budur."
Eve girmemize çok az bir yok kalmışken aklımdaki soruyu sormam gerekiyordu hem Hilal cevabı biliyor olabilirdi.
"Burada mı kalacaksınız?"
Dayımlar şehir merkezinde yaşıyorlardı teyzemlerde öyle.
"Biz bu akşam gideceğiz ama teyzemler kalacak anneannem iyi olana kadar teyzem gitmeyeceğini söylüyordu."
Önüme dönüp yürümeye devam ettim bu kötü bir haberdi yani uzun bir süre Yeşim'inde bu evde olacağının belirtisiydi.
~~~~~~~~~~
Bilge ablamı annemin yatak odasına yatırmışlardı onu görmek için yanına gidecektim ama ablam uyuduğunu ve rahatsız etmememi söyleyince vazgeçmiş ardından su içmek için mutfağa girmiştim ve ondan kaçsamda yine karşıma çıkmıştı.
"Bu evde yerin yok." Su bardağını bırakıp hemen arkamda duran Yeşim'e baktım.
"Bu evde yeri olmayan bence sensin duyduğuma göre evleniyormuşsun." diyerek mutfaktan çıkmak için haraketlendim.
"O evlilik olmayacak göreceksin."
Arkamdan söylenmesine rağmen onu aldırmamıştım ve yalnız başına camın önündeki sandalyede oturan dedemin yanına gidip dizinin dibine oturdum. Dedemin birebir aynısıydım sadece onun kız versiyonu, olaki dedem daha genç olsaydı beni onun kızı sanarlardı buna emindim.
"O melek oldu."
Annemi düşündüğünü biliyordum o da aynı benim gibi kızına daha doyamamıştı.
"Heleki o baban olacak adamı bir yerde göreyim.."
Sözünü bitirmesine izin vermeden ellerine sarıldım.
"O benim babam değil." diyerek yüzümü ellerine koydum, elini saçımda hissettiğim anda içim huzur dolmuştu o an kendime bir söz verdim bize bu acıyı yaşatana hesabını soracaktım bedeli ne olursa olsun.
~~~~~~~~ 2 ay sonra~~~~~~~~~
Tam tamına iki aydır bu evde yaşamaya çalışıyorduk köy yaşamına alışmak zordu inekler, tavuklar ve tarla işleri hepsine dedeme yardım ediyor ve elimden geldiğince onlara destek olmaya çalışıyordum Şule ablam ev işlerini yapıyor anneanneme yardım ediyordu dedem bu evin geçimini pazarda biber domates satarak sağlıyordu onlara bu gelir yetiyordu ama eklenen üç boğazla bu para yetmemeye başlamıştı bu yüzden birimizin bir iş bulup çalışması gerekiyordu iş aramaya bir kaç kez şehir merkezine inmişte olsam bir türlü iş bulamıyordum en son dayımdan benim için iş bulmasını isterken iki aydır Atalay'dan ses soluk çıkmadığını düşünmüştüm o bana verdiği son zarftan sonra hiçbir şey olmamıştı sadece geçen ay Bahadır gelmiş ve Bilge ablamı şehir merkezine psikoloğa götürmüştü gün geçtikçe daha iyi oluyordu ve benim gözlemlerimle Bahadır ona iyi geliyordu.
Bugünde onun görüşme günüydü ve bu yüzden öğlen vakitlerinde Bahadır'ın geleceğini biliyordum ama benimle hiç o konu hakkında konuşmuyordu.
Dedem Bahadır'ı sevmişti ona geçen gelmesinde bir sürü lokum ve bira getirmişti dedemin bira içtiğini nereden biliyordu bilmiyordum ama dedemin onu sevmesini sağlamıştı. Bahadır'ın geçen gelmesinden haberimiz olmadığından hazırlık yapıp onu ağırlayamamıştık ama bu sefer Şule ablam yemek ve tatlı yapmıştı onu bir müddet ağırlamayı düşünüyorduk.
"Asyaa! Bahadır aradı geliyormuş."
Ablamın bağırmasıyla elimdeki baltayı bırakıp alnımdan akan teri sildim önümde yığılmış kütüklere bakarken bugün nasıl biter diye düşünüyordum.
"Geliyoruum." dedim ve yerde duran su şişemi alıp bahçede domates toplayan dedemin yanına doğru yürümeye başladım.
Odunları şimdiden kesip tama diziyorduk ve bazenleride dışarıda ekmek pişirmek için bu ağaçları kullanıyorduk bu yüzden kolaylık olsun diye dedem kütükleri küçültürken elinden alıp ben yapmaya çalışıyordum.
"Dede geliyormuş."
Dedem Bahadır'ı Bilge ablamın erkek arkadaşı olarak biliyordu ve sürekli bana ne zaman evlenecekler diye soruyordu. Bilge ablamın ne kadar bundan haberi olmasa da biz ablamla çaktırmadan oyunu yürütüyorduk yoksa Bahadır'ın ablamı alıp gitmesine izin vermezdi.
"Tamam şunları da toplayayım çıkacağım şu hortumu çek bakem."
Gösterdiği hortumu iki elimle sarıp çekmeye başladım bu bahçeyi suladığımız bahçe hortumuydu bazenleri çok yorulup terlediğimde bunu açıp altında deli gibi ıslanırdım.
"Birazdan gelir dedem hadi kalk gidelim toplarım ben kalanları."
Sözümün üzerine kalkıp sepeti eline aldı ve yanıma geldi ona yardım etmek için sepetin kolunu tuttum ve onunla beraber eve doğru yürümeye başladım.
"Bugün bunları satmaya gideceğim sende gelirsin."
Başımı sallayarak kabul ettim bu benim ikinci pazara gidişim olacaktı güzel geçiyordu domates tartıp biber satıyordum.
Bahadır'ın arabasını gördüğümde dedeme döndüm ve onunda benimle aynı yöne baktığını gördüm.
"Geldi işte bak."
Gülerek sepeti elimden aldı ve yere bıraktı.
"Git karşıla enişteni."
Enişteni demesi ne kadar komiğime de gitse söylemesi hoşuma gidiyordu çünkü Bahadır iyi biriydi ve ablamla olmasını çok isterdim.
"Naber Asya?"
Ellerimi üzerimdeki havluya silip uzattığı eli çekinerek tuttum.
"Kusura bakma bahçeden çıkamadık bir türlü."
Gülümseyerek elindeki poşeti uzattı.
"Önemli değil."
Beraber eve doğru yürürken hiç beklemediğim bir şey söylemesiyle kalbim teklemişti.
"Atalay burda."
Yavaşlayan yürümemi fark ettiğimde içimin daraldığını hissedebiliyordum.
"Neden bu kadar zaman sonra?"
Ellerini takım elbisesinin cebine soktu.
"Bu kadar zaman sonra çünkü gelir gelmez ilk geldiği yer burası."
Ne dediğini anlamayarak durdum ve ona baktım benim durmamla o da durmuştu.
"O ne demek?"
"Atalay o günden sonra şirkete hiç gelmedi onun yerine Tuğkan idare etti. Bugün geldi, bana nereye diye sorduğunda söyledim ve sonuç olarak o da burada."
"Neredeydi ki?"
"Kardeşi Atahan hasta yaklaşık iki buçuk aydır düzenli olarak kan nakli yapıyor." dedi ve biraz duraksadıktan sonra devam etti.
"Ama normalde gidip gelirdi iki aydır onu hiç görmedim bu güne kadar."
Demekki o yüzden hiç sesi soluğu çıkmamıştı. Şimdi anlıyordum o gün bana bankta kardeşle alakalı sorduğu soruyu bu yüzden sormuştu hasta bir kardeşi vardı kim bilir nasıl bir durumdaydı ne kadar kötü biride olsa kardeşi yüzünden canı yanıyor olmalıydı.
"Durumu çok mu kötü?"
"Bilmiyorum Atahan'ı görmedim sadece özel bir hastane de yattığını biliyorum."
Dedemin kapıda belirmesiyle ikimizde birden susmuştuk ve onu içeriye davet eden dedemin elini sıkarak eve girmişti.
Neden gelmiş olabilirdi ki? Belkide bu zamana kadar gelmek istemişti ama gelememişti ona yaptığım oyunun hesabını anca sorma şansı oluyordu.
"Hoşgeldin Bahadır."
Şule ablamla tokalaşan Bahadır ardından yemek masasında oturan Bilge ablama baktı bu başka bir bakıştı.
"Nasılsın bakalım."
"İyim." Bilge ablamın sözünden sonra hemen yanındaki sandalyeye oturdu ve gözlerini ondan saniyelik ayırıp masaya baktı.
"Neden zahmet ettiniz ki gerek yoktu."
"Ne demek geçen gelmende seni misafir edemedik." dedi ablam mütevazi bir şekilde.
Hepimiz masaya oturmuştuk ve ablam yemekleri dağıtıyordu Bahadır sırf bana imalı bir bakış yapmaması için ona bakmamak için kendimi zorluyordum.
Gitme saatleri geldiğinde Bilge ablamla kucaklaşıp ardından Bahadır'a elimi uzattım bu vedalaşma işlemini evin içinde yapıyorduk kapıya kadar onları yolcu ettiğimizde kapıyı açan iyikide ben olmuştum Atalayla göz göze gelmemle öylece kalmıştım.
"Bidaha gel emi oğlum." dedemin Bahadır'a söylediği söz kulaklarımda çınlarken gözlerim gördüklerine inanmak istemiyordu.
Yüzü çökmüş ve zayıflamış görünüyordu ama yine de o yüz ifadesi aynıydı hiç değişmemişti nefretle ve öfkeyle bakıyordu.
"Asya?" Ablamın bana seslendiğini duyduğum anda ablama bakmak yerine hemen arkamda duran Bahadır'a baktım anlamasını bekliyordum ve anlamıştı da.
"Görüşmek üzere o halde." dedi ve yanımdan geçerek çıktı ve bende hemen ablama başımla dedemi işaret ettim.
"Sen geç dede ben uğurlarım onları." Bilge ablamı dışarıya çıkarırken dedemin çıkmamasını umuyordum ama beklediğim gibi olmamıştı benden önce davranıp çıkmaya yeltenmişti.
"Yok olmaz öyle."
Dedemin kapıyı açmasıyla sanki kalbim saniyelik durmuş nefes almayı unutmuştum ama beklediğim olmamıştı Atalay kapının önünde değildi tabi Bahadır da öyle.
"Nereye kayboldu bu çocuk?" dedi dedem ve bize döndü.
"Arabayı çalıştırmaya gitmiştir dede." diyerek yanından geçtim ve Bilge ablamı arabaya doğru götürmeye başladım Şule ablam ise dedemin koluna girmişti ve daha fazla ilerlemesini engellemişti.
Arabaya yaklaştığımızda arabanın kenarında kavga eden Atalayla Bahadır'ı görmemizle onlarında bizi görmesi bir olmuştu.
"Abi dinle bak öyle değil diyorum!"
Atalay Bahadır'ın dediğini aldırmadan hızla yanıma doğru yürümeye başlayınca ablamı bıraktım ve öfkeyle bana gelen Atalay'ı göğsünden ittirip durdurdum daha fazla gelirse dedem onu görürdü.
"Burada olduğumu bile bile gelmedin!"
Bana nasıl sinirli olduğu gözlerinden belli oluyordu onu daha da ittirip geriye doğru adım atmasını sağladım.
"Babam beni sana kaça sattıysa hepsini ödeyeceğim yeterki benden uzak dur."
Bu bölümün de sonuna geldikkk ne düşünüyorsunuz bakalımmm
Birdahaki bölümde görüşmek üzere:*