Nazende (bxb)

By queenhurrem

450K 35.5K 10.8K

Yıllardır beni kardeşi yerine koymuş bir adamda takılı kalacak kadar aşıktım. NOT: Hikaye eşcinsel evlilikler... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi

otuz yedi

6.7K 700 99
By queenhurrem

"Berat topu unutursan seni gebertirim!" diye bağırdı Rojin.

Berat koşarken birden bana çarptığında elindeki top düştü.
"Ya! Özür dilerim!" dedi topun peşinden koşarken.

Güldüm. Zıplayarak annemlerin yanına mutfağa geçtim. Birazdan çıkacağımız için her şeyin hazır olduğuna emin olmaya çalışıyorlardı.

"Aynur tabakları fazla fazla koy! Tavuk az mı gelir acaba?"

"Yok abla çok aldık, kalmaz inşallah."

"Kalmaz kalmaz."

Birlikte pikniğe gidecektik. Tüm konak beraber hareket etmemiz çok zor olacağından ve bu kadar insanı kaldıracak bir mesire yeri olmadığından bir kısmımız evde kalıyordu tercihen.

"Kurban, şunları tut hele."

Amcam ağır bir saklama kabını elime tutuşturduğunda yüzümü buruşturup hızlıca masaya koştum ve üstüne koydum.

"Anne abimler nerede?"

"Kapıdaydılar. Arabaları ayarlıyorlar."

"He tamam."

Arkamı döndüğümde kolumu tuttu.
"Nereye ya? Şuradan bir şeyler al götür bari."

Elime bir şeyler diye diye her şeyi yığdığında oflaya oflaya dikkatli adımlarla aşağıya indim. Biraz fazla ağır olduğundan sendelememek için zor tutuyordum kendimi. Bernas yanıma gelip ellerimdekilerin bir kısmını aldı.

"Nerene aldın o kadar şeyi?"

"Ben mi aldım sence Bernas?"

Beraber yürüyüp onların arabasına koyduk eşyaları. Onu uzun zamandır görmüyordum ve konuşurken bunun sebebinin tatile gitmesi olduğunu öğrenmiştim. Arabanın önünde sohbet etmeye dalmışken birden bacağıma vurdu. Canım acımıştı bu yüzden refleksle ben de ona vurdum.

"Hayvan! Acıdı mal mısın sen?!"

"Pikniğe böyle mi gelinir amına koyayım?" dedi gülerek.

Şort giymemden bahsediyordu. Aslında gayet normal bir şorttu.

"Sana mı soracağım? Aptal!"

Elini omzuma atıp birden boynumdan öptü.
"Kızma yav, sevdiğimden uğraşıyorum."

Boyundan ve enseden öpmek erkek kuzenlerim arasında genelde sevgi gösterisiydi yani aslında art niyet barındırmazdı ama yine de kendimi garip hissetmiştim.

Başımı kaldırdığımda Baran'ın bizim arabanın önünde babam ve abimlerle ayakta dururken dümdüz bir ifadeyle bize baktığını gördüm. Belki Said veya Mirza olsa kızmazdı ama Bernas'ı çocukluğumuzdan beri sevmediğini biliyordum.

"Tamam dur." deyip uzaklaştım ondan.

Yavaşça yanlarına yürüdüğümde Baran'ın yanında durup sanki bulaşıyor gibi yapıp dizine vurdum hafifçe. Babamı dinlerken elini omzuma atıp kendine çekti beni. Kolunun altında durup onu izlerken bana bakmamıştı babamı dinlediği için.

"Sizin arabaya gerek yok, zaten hepimiz alıyoruz. Sığarız." dedi babam amcama.

Baran'ın kolunun altından çekilirken hafifçe omzuna dokundum. Koşarak içeriye girip anneme baktım.

"Anne çıkacağız hadi!"

"Geldik!" dedi yengem.

Onlara haber verdikten sonra dışarı çıktım. Abim, Baran, Said, Bernas ve ben bizim arabaya bindik. Abim öndeydi, Baran direksiyonda ben de Baran'ın arkasındaydım. Bernas da ortamızdaydı. Said'le maç konuşuyorlardı.

Ön koltuğa eğilip başımı yasladım ve elimi kapı tarafından görünmeyecek şekilde Baran'a uzatıp tişörtünün ucundan tuttum. Eli anlık olarak elime değdi. Arabayı hep sadece sağ eliyle kullanırdı. Sol eliyle uzattığım elimi tuttu.

"Kanka manyak mısın? Bu maçı kazansa da yükselemezler." dedi Bernas Said'e göz devirirken.

"Skor yönetmeni misin sen amına koyayım ben inanıyorum."

"İnan yarram. Ortada kal da göreyim ben seni."

Güldüm. İkisi hem çok iyi anlaşıyor hem çok ters davranıyorlardı birbirlerine.

"Yılmaz niye gelmedi?" diye sordum.

"Bilmem. Morali bozukmuş." dedi Said telefonuna bakarken.

"Sormadınız mı niye diye?"

"Sormadım valla."

Bir şey demedim. Aklıma düşmüştü.

"Baran biz bir ara kafa mı dağıtsak lan?" dedi abim.

Kafa dağıtmaktan kastı beraber meyhaneye gitmek veya dağ evine gidip içmekti. Hızlıca başımı kaldırdım. Baran normalde hemen evet diyecekken birden elini sıktım. Ben de onlarla olmak istiyordum.

"Biz de gelelim mi Fırat Abi?" dedi Said yalvarır gibi. Daha Baran evet bile dememişti.

"Ben de geleceğim." dedim hızlıca.

"Yav yuh!" diye sitem etti abim.

"Geleceğim!"

"Gelmek yok. Biz ikimiz sadece."

Baran sonra idare edeceğini söylemek ister gibi elimi sıktı.
"Tamam gideriz. Konuşuruz sonra."

"Biz?" dedi Said eğilip abime gülümseyerek.

"Sonra konuşuruz abim. Oraya gidelim bir."

Oturacağımız yeri bizden önce gidip ayarlayan babamlar ve annemler çoktan halıyı kilimi sermişlerdi. Normalde araba sokulması yasaktı ancak bu alanın görevlisi bizi iyi tanıdığından müsaade etmişti. Arabalar kenarda dururken içeriden indireceğimiz her şeyi indirip tekrar otoparka götürdüler.

Konaktakilerle yaptığımız her etkinlikten olmasa da pikniklerden çok keyif alırdım. Her yaştan insan olduğundan asla olaysız veya heyecansız olmazdı böyle günler. Kalabalık bazen boğardı beni, bazen kurtarıcım olurdu.

Hava tertemiz ve bir hayli sıcaktı. Beş yüz kat geçtiğim güneş kremimi birazdan yenilemek zorunda kalacaktım akşama farklı bir ırktanmış gibi kalmayayım diye. Bizim gibi pikniğe gelen insanların sesleri, pişirdiklerinin kokusu ve çocuk çığlıkları geliyordu her yerden. Aşağıda büyük bir park vardı, sesin kaynağı da dolayısıyla orasıydı. Bizim çocuklar da zaten hiç vakit kaybetmeden arabadan iner inmez soluğu orada almışlardı. Etrafa öylesine bir göz gezdirdim. Büyük çam ağaçlarının gövdesine yaslanıp oturmak istiyordum şimdi sadece. Bir de Baran olsa yanımda, başka hiçbir şey istemezdim zaten.

Yere serilen örtünün üstüne birkaç aylık kuzenimle beraber ben de uzandığımda yengem benimle dalga geçmişti. Nedense uzanıp gökyüzüne bakarken başımın döndüğünü hissettim. Havanın temizliğinden midir bilmem etraf fazla parlak geliyordu gözüme. Dirseklerimden destek alarak biraz doğrulduğumda gözlerim direkt Baran'ı aradı.

Mesire yerinin ortasında bir yerlerde öylesine yakılan ateşlerin kontrolsüzlüğünü engellemek için ocaklar kurulmuştu. Her yerde bu yoktu ancak buraya daha önceden geleceğimiz planlı olduğundan ızgara ve mangal takımını almamıştık.

"Tavukları götürelim mi amca?" dedi Baran.

Babam tavukları kontrol ederken amcama baktı.

"Yok oğlum. Mustafa Amcanla biz duralım başında."

"Olur mu öyle size zahmet olmasın zaten Fırat'la ben boştayız."

"Olur olur, siz gidin gezin de işi ehline bırakın. Ne o yoksa bizden iyi yapacağınızı mı sanıyorsunuz?" dedi babam takılarak.

"Estağfurullah." dedi hafifçe gülerken.

Baran'ın omzunu sıktı babam. Ona bakarken gözlerinde parlayan merhamet ve sevgi benim bile içimi ısıtıyordu. Amcamlarla beraber ızgaraların başına yürüdüler. Annemler salataları hazırlarken, abim ve bazı kuzenlerim de köşede otururken Baran kendini benim yanıma attı. Ben onun dizlerine yakın bir mesafede dirseklerimden destek alarak uzanmıştım ve o da ellerini arkaya yaslayıp uzanır gibi oturuyordu.

"Şunun güzelliğine bak." dedi bebeği işaret ederek. Yengem yeni doğum yapmış sayılırdı. Bebeğe baktım. Bebekler bu yaşlarında eğer anası babası ben değilsem o kadar da kötü gelmiyordu.

Gülümsedim. Gözlerimin içine baktı.

"Bir de benim bebeğin güzelliğine bak." dedi oldukça kısık bir sesle.

Nefesim boğazımda tıkanırken kalbim hızlı hızlı çarptı. İçim güneşten sıcak olmuştu. Dünyanın en tatlı iltifatını etmemiş gibi bir de annemlere doğru sanki hiç konuşmamış gibi kayıtsız bir ifadeyle baktığından yerimden doğruldum.

Onun omzuna yaslanarak oturdum. Çaktırmadan arkada duran ellerimizi arada bir birbirine değdiriyorduk. Nasıl olabilirdi bilmiyorum ama şu an çok farklı bir pozisyonda olsaydık sanki bu minicik ama riskli temaslar kadar heyecan veremez gibi hissediyordum. Ben onun omzuna yaslıyken ve kendi aramızda piknikten dolayı küçük bir sohbete dalmışken yanımıza abimler geldi.

"Çok acıktım lan." dedi Said.

"Boşan da semerimi ye öküz." dedim sırf bulaşmak için.

"Uykum geldi."

Bernas esneyerek yanımıza geldiğinde halıya oturup birden başını dizlerime koydu. Omzuna yaslı olduğum bedenin birden kasıldığını hissettim. Ne tepki vermem gerektiğini kestirebilmek için yüzüne baktığımda dişlerini sıkmış kontrolde tutmaya çalıştığı bir öfkeyle Bernas'a baktığını gördüm. Aslına bakarsanız Bernas aynı Bernas'tı ancak Baran'la birlikte olduğumuzdan bir başkasının bu kadar yakın temaslarda bulunması pek etik gelmiyordu. Baran normalde en azından benim hayatımda her ne kadar gerçekten kıskanç olsa da kısıtlayıcı bir adam değildi. Hele abimle kıyasladığımız zaman dozunda kıskandığını bile söyleyebilirdim ancak onu biraz olsun tanıdıysam onun da bu tarz şeylere herkes gibi takılacağına emindim.

Başka bir aile düzeninde olsak belki bu kıskançlık yersiz olabilirdi ama bizde akraba evlilikleri de çok olduğundan beni nasıl kuzenimden sakınırsın diyemezdim. Tam tersi bir senaryoda Dilek veya Dilşad bu şekilde Baran'ın dizine yatsa ben de gerçekten problem çıkarırdım.

Hızlıca dizlerimi kendime çekmeme fırsat kalmadan Baran birden bacaklarıma elini sarıp kendine doğru çekti. Neredeyse kendi kucağına almıştı bu yüzden stres olurken aralık duran dudaklarımla yüzüne baktım.

"Uyku tulumu mu bu çocuk amına koyayım?" dedi sert bir sesle.

Bernas genelde de umursamaz birisi olduğundan sadece omuz silkip kalktı.

"Ya tüh! Tuzu almamışız." dedi halam birden yüksek sesle.

Bu ses biriniz kalkıp arabaya gidin demek oluyordu.

"Ben giderim." dedim ayağa kalkarken.

Baran da benimle beraber ayağa kalktı. Sırf yalnız kalalım diye kalkmıştım ben de zaten.

Beraber yola inip arabaları park ettiğimiz yere girdik. Baharatlar bizim arabamızdaydı, bunu bildiğimden arabaya doğru yürüyordum ki belime sarılan kolla birlikte kendimi otoparkın duvarında bulduğumda sıkı sıkıya kolunu tutarken yüzüne baktım.

"Kıskanç bir adam değilim, Said'den, Yılmaz'dan veya Mirza'dan seni sakınmıyorum ama o piçin eli kolu sana değmeye devam ederse kıskanç adam kimmiş gerçekten göstereceğim." dedi kısık ama sert bir sesle.

Tek düşünebildiğim kızgınken ne kadar hoş göründüğüyken sadece yüzüne alık alık baktım.

"Ne zaman yan yana gelseniz bunu düşünmemek için kendimi zor tutuyorum." diye devam etti.

Ellerimi göğsüne yerleştirirken dudaklarına baktım.

"Neden özellikle o? Said yapsa sinirlenmezsin."

"Said'in ailesi Karaca Said'le evlensin demiyor çünkü. Zaten ben öldürmesem baban halasının kocası biraz daha böyle imalarda bulunursa öldürecek."

Şaşkınlıkla baktım yüzüne. Gözlerimi kırpıştırdım.
"Gerçekten mi?"

"Karaca..." diye mırıldandı uyaran bir tonda. Konuyu sürdürmemden rahatsız olduğu belliydi.

Şaşkınlığımı toparlayıp göğsünde duran ellerimi üzerindeki beyaz tişörtün kol kısımlarını zorlayan pazularına indirdim. Elim kollarında gezinirken gülümsedim.

"Spora mı başladın sen yine?"

Kafası dağılmıştı anlık olarak. Eli belimde ve hala duvara yaslıyken üzerime eğildi.

"Evet, bırakmak iyi bir fikir değildi."

"Aslanım benim, yediğin kas olsun. Çok kocaman ol." Duraksadım. "Ay ya da... Zaten kollarının arasında kayboluyorum daha ne kadar büyüyeceksin?"

Gülümsedi.
"Sen ne dersen o." dedi.

Baskın bir karakterim vardı ama Baran benden de baskındı. Bu baskınlığını benim karakterimi ezmeden, usul usul içime işleyerek ve çoğu zaman da ipleri benim elime bırakarak gösterdiğinde gerçekten ne isterse yapabilirmişim gibi geliyordu. Ona karşı hep daha fazla cüretkâr ve hep daha fazla alıcı oluyordum gün geçtikçe.

Kollarını okşarken elimi sürterek boynuna getirdim ve ellerimi ensesine sardım. Dudaklarımı dudaklarına doğru yaklaştırdım. Öpecek kadar yakın bir mesafede durdum ama öpmesi için bir adım da vermedim.

"Allah Allah?" diye mırıldandım.

Kara gözleri kısılırken eli belimi okşadı.
"Allah Allah da, kul kul değil."

Güldüm hafifçe. Gülünce dudağım dudağına değdi ama hâlâ öpmüyordum.
"O niye?"

"Nasıl böyle..." Titrek bir nefes aldı. Eğilip dudak kenarımdan öptü. "Nasıl böyle beni bu kadar kendine çekebilirsin aklım ermiyor? Bir insan nasıl bu kadar etkileyici olur?"

Dişlerimi göstererek güldüm.
"Karaca cilvesi hayatım." dedim hafif alayla.

"Cilvene öleyim ben." deyip boynuma eğildi ve küçük bir öpücük bıraktı.

Karnıma öyle bir sancı girmişti ki az önce kazandığım üstünlük ufak bir öpücüğüyle neredeyse dağılıyordu. Hızlıca ellerimi indirdim.

"Çok geç kaldık." dedim stresle.

Baran beni bırakıp etrafa bakındı. Kimsenin görmediğinden emin olana kadar etrafta gezindi gözleri. O bakınırken ben tuzu alıp yanına yürüdüm ve beraber piknik alanına döndük.

Daha gelmeme fırsat kalmadan yengem çocuklar için beni de sürüklemişti. Onları kontrol edip yemeğe çağırdık.

————

Yemekten sonra abimler çayı demlerken yaşı biraz daha bize yakın olan halamlar, yengemler, kuzenlerimle voleybol oynamaya dalmıştık hepimiz. Said sürekli bozmasa eminim ki daha iyi oynayabilirdik.

Topu bilerek Said'in tutamayacağı şekilde atarken bağırdım.
"Şu andan itibaren çıkmalı oynuyoruz." Said topu tutamayınca bir elimin tersini öbürüne vurdum. "Tüh! Said çık!"

"Yav git!"

Diğerleri gülerken Said bana topu fırlattı.

"Yaaa hala hadi yakan top oynayalım!" dedi Dilşad.

"Evet!" dedim heyecanla.

Bu oyunda cidden iyiydim.

"Lan! Ben de!"

Abim elindeki çalı çırpıyı fırlatıp yanımıza koştuğunda hepimiz güldük. Aslında komik bir şey söylemese bile nedense abim gerçekten hepimizi güldürebiliyordu. Her hareketi aşırı sempatikti.

Baran el mecbur semaverin yanında kaldığında gülümseyerek baktı yüzüme. Gelmesini işaret ettim ama sigarasını gösterdi.

Takımlara ayrıldığımızda ilk vuran taraf biz olmuştuk. Abime ve gerçekten en az benim kadar iyi oynayan Dilek'e rağmen hepsini vurup ortaya geçtik.

Oyun başladıktan sonra birkaç canımla beraber Ferit'le, benden küçük kuzenlerimden birisi, kaldığımızda sırf ben sona kalıp saydırmaya gitmeyeyim diye hepsi beni vurmaya çalışıyorlardı ancak başaramıyorlardı.

"Ulan bela! Kurbağa mısın sen nasıl zıplıyorsun o kadar!?" dedi abim.

"Halam hadi yan ya." dedi halam da.

Onlar da eğlensin diye canlarımı sıfırladım ama çıkmayı istemediğimden çıkmadım.

"Kolum yoruldu!" dedi Bernas.

Birden Baran ayağa kalkıp abimi hafifçe ittirdi.
"Dur şimdi." dedi gülerek.

"Ya hayır! Sayılmaz!" diye bağırdım ama bana gelen toptan eğilerek kaçmayı ihmal etmedim.

Top Baran'a geldiğinde çığlık çığlığa kaçtım.
"Hayır ya! Atma! Valla küserim!"

Herkes gülüyordu ben hariç.

Top Baran'ın eline tekrar geldiğinde Baran topu tutup fırlattı ve ben eğilemeden top sırtıma çarpmış oldu.

Uzun süredir koştuğumdan dengem kaybolurken yere çöktüm.

"İşte bu be! Abim benim!"

"Sonunda be!"

Yorgunlukla uzandığım yerden gülerken Baran dizlerinin üzerinde yanıma oturdu ve hızlıca başımı kucağına aldı.

"Bir şey olmadı değil mi? Canın acıdı mı?" dedi endişeyle.

Hızlıca doğrulup onun gibi dizlerimin üzerinde durdum.
"Alacağın olsun! Küstüm işte!"

Kahkaha atıp ben kalkarken peşimden kalktı.

"Nasıl vurdun lan?" dedi abim şaşkınlıkla.

"Ya birader çocuk yoruldu zaten üç kez zıplasa dördüncüsü gecikiyor."

"Aferin böyle açıklarımı da söyle!" diye bağırdım sitemle.

Daha çok güldü ve birden kalabalığı umursamadan, bunu her zaman abi kardeş gibi görünen temaslarımıza dayanarak yapıyordu, kolunu omzuma attı. Diğerleri benim yorulduğumu gördükleri için oyuna bensiz başlamışlardı. Baran'la beraber hızlıca yerdeki kilime oturduk. Dibime kadar girdi.

"Git be git!"

"Allah Allah yav, az önce öyle demiyordun?"

"Şhh, sus. Kızgınım. Niye vurdun beni?"

"Ben de sana vurulmuştum yavrum, lafı olmasın aramızda böyle şeylerin." dedi gülümseyerek.

Şakacıktan rollendiğim tribim tuzla buz olurken heyecanla etrafıma bakındım. Onun söylediği her şey benim için çok değerliydi.

"Yaa, sus." deyip başımı yere eğdim.

"Utandın mı?" Daha önceki konuşmalarımızdan birini taklit ederek sorduğunda hırsla çenemi kaldırdım.

"Utanmadım! Küsemiyorum sana olabilir yani ama üste çıkma tamam mı?"

"Haşa, ne mümkün. Üste bir tek sen çıkabilirsin. Başımın da üstünde yerin var senin."

Hafifçe karnına vurup başka bir yere bakarak güldüğümde o da benim gibi etrafı izlerken gülmüştü.

————

Continue Reading

You'll Also Like

2.6K 808 8
[Tamamlandı] Bugün altı yıl oldu seni görmeyeli, dayanamıyorum gücüm kalmadı. 171021/281021 dea
267K 13.2K 67
🔞 Argo ve cinsellik içerir. Genç barmen Cem ile Narkotikten Komiser Selim, özel bir göreve çıkarsa başlarına en fazla ne gelebilir ki. Aşk, komedi v...
810K 26.1K 55
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1M 65K 121
[TAMAMLANDI] Askeri kurgu. Eşcinsel içerik. #ondeli #gizliaşk #itiraf #komutan&asker #aşiret #operasyon #sırlar #kavga #travmalar #derinizler