Nazende (bxb)

By queenhurrem

450K 35.5K 10.8K

Yıllardır beni kardeşi yerine koymuş bir adamda takılı kalacak kadar aşıktım. NOT: Hikaye eşcinsel evlilikler... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi

on dokuz

10.5K 772 212
By queenhurrem

Kahvaltı masasında masanın altından ayağımı sallayarak diğer insanlardan gelen çatal bıçak sesini dinlerken oldukça sakindim ve tatilden zevk alıyordum. Karşı taraftaki sürekli bakan çocuğun bakıyor olması bile sinirlerimi bozmamıştı. Bugün gerçekten iyi hissediyordum. Birazdan denize girecek, mümkünse sahil barından birkaç kokteyl deneyecektim. Sonra güneşlenecek, beyaz tenimi kat kat sürdüğüm güneş kremimle esmerleştirmeye çalışacak ve en sonunda da geceyi arkadaşlarımla bir klüpte kapatacaktım. Şimdiden kafamda kıyafet kombinliyordum.

"Ne giyeceksiniz akşam?" diye sordum ortaya. Abimler yine sigaraya çıkmışlardı. Selim çenesini kaşıdı.

"Siyah deri şort ve beyaz kısa kollu gömlek diye düşünüyorum ben ya. Bilmiyorum."

"Ben de etek mi giysem diye düşünüyorum."

"Hangisi?"

"Siyah olan."

"Hayır onu son gün giy. Son gün sizi süper bir yere götüreceğim. En son Boran'la gelmiştik. Efsaneydi."

"O hangisiydi?" dedi Ebrar.

"Zengin mavi gözlü olan."

"İyi ki ihtimalleri kısıtladın şimdi yaklaşık 53 mavi gözlü zengin flörtlerini düşüneceğim." dediğinde hepimiz kahkaha attık.

"Kot tulumunu giy bence sen."

"Tamamdır."

Abimle göz göze geldiğimizde ufak bir baş hareketiyle gideceğimizi belirtince ayağa kalktım. Çantamı toplarken o çocuğun gözlerini üzerimde hissedince başımı kaldırmak zorunda kaldım. Öyle bir bakıyordu ki ister istemez gözüm bakışlarına kilitleniyordu. Hafifçe tebessüm ettiğinde başımı çevirdim. Kalbimde biri varken geri gülümsersem eğer bu yeşil ışık yakıp duygu sömürmek olurdu. Kimseyi aldatmaya gerek yoktu.

O bilmeden ne çok gözü umursamamış, ne çok gülüşe kayıtsız kalmıştım saymayı bırakmıştım.

————

Saçlarımı sertleştiren tuzlu suyu güzel bir duşla arındırdıktan sonra Baran içeriye girmişti. Onun arkasından bakarken duştan sonra yapacağım şeyi düşünüp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Sanırım ona yeteri kadar abi demiştim.

Heyecandan kalbim boğazımda atarken nefesimi tutmuş bile olabilirdim. Zar zor kurulanıp üstüme tulumumu geçirmiştim. Aynadan kıyafetlerime bakarken banyodan çıktı. Yine altında beyaz bir havlu vardı. Denizde üst kısmını yeterince çıplak gördüğümden her ne kadar bu görüntüye alışsam da her gördüğümde heyecanlanmama engel olamıyordum. O benim zihnimde her şeyiyle öyle kusursuzdu ki iç çekmemek elde değildi. Uzun bir süre onu izlediğimi bana doğru dönünce anlamıştım. Omzunun üstünden yüzüme baktı ciddi bir ifadeyle.

"Sırf size sahip çıkmak için geliyorum Karaca, tatildeyiz canın sıkılmasın diye çok bir şey demek istemiyorum ama hiç tasvip ettiğim yerler değil haberin olsun." dediğinde yutkunup omuz silktim.

"Tatildeyiz diye biz de gidiyoruz zaten. Sence de bazen gevşemek gerekmiyor mu?"

Tek kaşımı kaldırarak konuşurken komodinin üstünde duran sigara paketini aldı. Bir dalı dudaklarının arasında tutuştururken gözleri kısıktı ve bu haliyle beni nasıl da etkilediğinden bihaberdi.

"Sevmiyorum ben öyle ortamları oğlum. Allah'ıma başım ağrıyor."

Kıkırdayarak odadaki uzun koltuğa oturdum.

"Dansa kaptır kendini şekerim, öyle çekilir o ortamlar."

Alaylı sözüme karşılık o da alayla gülümsedi.

"Tabii, bende de ne dans etmelik tip var ama."

Elimi çeneme koyup gülümsedim.

"Ne varmış tipinde?"

"Yani bir şey olduğundan değil de... Hiç dansçı tipi yok onu diyorum. Yoksa biz de tak başımıza bir makineyiz yani." Oyuncu bir tavırla saçlarını düzelttiğinde kahkaha attım. Biraz biraz gevşiyordum.

Kıyafetlerimi süzdü.

"Tulumla mı geleceksin?" dediğinde ben de kendime baktım. Kaşlarımı kaldırdım hızlıca.

"Evet, olmamış mıyım?"

"Yok ondan değil de... Neyse."

Hızlıca oturduğum yerden kalkıp yanına koştum.

"Ne?! Söyle işte ya olmamış mı? Olmamış mı? Olmamışsa düzgün söylesene, bu şekilde mi söylenir?! Hem..."

"Çok yakıştırıyorum çocukluğundan beri, sevimli oluyorsun diyecektim. Fırsat vermiyorsun ki konuşayım." dedi ufak bir gülümseme eşliğinde.

Bu saatten sonra uyurken bile tulum giymeyen Karaca'yı siksinlerdi.

Birkaç saniye iltifatı karşısında aklımı kaybederken kızaran yanaklarımla birlikte gözlerimi kaçırıp ağzımın içinden bir teşekkür cümlesi mırıldandım. Özgüveni yüksek birisiydim, sürekli çevremden de iltifat alırdım ancak onun ağzından öylesine çıkan birkaç güzel söz kadar mutlu olamazdım hiçbirine. Nefesim resmen boğazıma tıkanmıştı.

Bavuluna döndü.

"Hay amına koyayım ben ne giyeceğim şimdi? Gömlek çok mu ciddi kaçar?"

Başımı sağa sola sallayıp kendime gelmeye çalışırken onunla birlikte bavulunun önünde diz çöktüm.

"Hayır ya çok güzel olur."

Eli siyah gömleğine gittiğinde hızlıca bileğini tuttum. Siyah gömlek giydiğinde çok fazla yakışıklı oluyordu ve ben o halini kimsenin görmesini istemiyordum.

Derin bir nefes aldım. Ağzımdan çıkacak kelimelerin üzerine fazla düşersem eğer hiçbir zaman söyleyemeyeceğimi biliyordum. Ancak hayatta bu zamana kadar bekleyerek bir şey elde edilmediğini öğrenmiştim. Şimdi hareket zamanıydı.

"Baran bunu giysene."

Babalar gününde abime ve ona da hediye alırdım çünkü her ne kadar sinir bozucu olsalar da gerçekten bana çok fazla sahip çıkıyorlardı. Baran'ı ayrı tutuyordum tabii ama abim gerçekten hayatta en sevdiğim insan olabilirdi. Gösterdiğim gömlek de ona aldığım koyu lacivert bir gömlekti. Ellerim titrerken bir an duraksadığını hissettim.

Yemin ederim ki duraksadı ve sırtı gerildi. Çıplak omuzlarının şeklinin değiştiğini net bir şekilde görebiliyordum. Ters bir cevap vermesini bekledim, kızmasını veya uyarmasını ancak ufak bir kafa hareketiyle beni onaylayıp elimden gömleği aldı. Herhangi bir şey söylemeden siyah kumaş pantolonunu da çıkardı ve sessizce ayağa kalktı. Bavulunun başında ne yapacağımı bilemeyerek öylece kalakaldım. Ters bir tepki verse anlardım, iyi bir şey söylese anlardım ancak tepkisizliğini kalbime göre mi yorumlayacaktım yoksa mantığıma göre mi kestiremiyordum.

Belki de bazen tepkisizlik de büyük bir tepkiydi ancak şu an bunu idrak edecek seviyede değildim. Garip hissetmiştim. Kıyafetlerini giyindikten sonra ben hala aynı yerde otururken başıyla kapıyı işaret etti.

"Gelecek misin?"

Başımı iki yana salladım.

"Makyaj yapmam lazım."

Başını salladı.

"Ben iniyorum."

"Tamam."

Bir şey söylemeden gidince ellerimi yüzüme kapatıp derin bir nefes aldım. Çözmesi bu kadar zor bir adam olmasa belki her şey biraz daha kolay olurdu. Dudaklarımla dilimi ıslatıp ayağa kalktım. Üzerine fazla düşünmek istemiyordum ancak makyaj yaparken de dans ederken de bu anı düşüneceğimi biliyordum.

Makyaj çantamı çıkarıp şarkı dinleyerek renkli ve kelebekli bir göz makyajı yaptım. Aklım biraz dağılmıştı ve aynada gördüğüm görüntü hoşuma gitmişti. Yanağıma sim sürüp sürmemek konusunda kararsızdım ancak fazla ilkokul çocuğu gibi görünmek de istemiyordum. Etrafı biraz toplayıp odadan çıktım. Çıkar çıkmaz da arkadaşlarımın koridorun halısına uzanmış birbirlerinin fotoğrafını çektiğini gördüm.

Gülmemek için kendimi tuttum. Selim duvara yaslanmışken varlığımı hissedip bana dönünce gözleri parladı.

"Gözlerin ne kadar hoş olmuş yuh!"

"Ay inanamıyorum!"

Üçü de benim makyajımı abartırken öylesine mutlu olmuştum ki az önceki an kafamda hafiflemişti. Birbirimize samimi iltifatlar yağdırarak aşağıya indiğimizde abim ve Baran'ı bizi beklerken bulduk. Abim telefonuna bakıyordu, Baran da öylesine etrafı seyrediyordu.

Şunu fark etmiştim ki geldiğimizden beri normalde de telefona bakmazken şimdi neredeyse hiç bakmıyordu. Aşırı garipti çünkü flört veya artık adı her neyse birini tanımaya çalışıyordu. Şimdi birbirlerinden uzakken daha fazla konuşur olmaları gerekirdi. İş için bazen farklı şehirlere gittiklerinde bile benimle daha fazla konuşuyordu. Kardelen olsaydım ve konuşmaya çalıştığım insan hele de tatile gittiğinde beni hiç umursamıyor olsaydı muhtemelen eskiden konuştuğum insan olurdu.

Bencilceydi farkındayım ancak bu farkındalık keyfimin yerine gelmesini sağlamıştı.

————

Dans etmekten aşırı derecede yorgun düşmüş bir halde kendimi koltuğa atarken dudaklarımdaki saçma sarhoş gülümsemesini silemiyor olmak sinirimi bozar olmuştu. Sarhoş değildim ancak hafif çakırkeyif olduğum doğruydu. Baran'ın olduğu ortamda sarhoş olmak benim için intihar etmekle aynı şeydi. Zaten cehennem olup nereye gitmişti de gelmiyordu hiç bilmiyordum ama aşırı derecede sinirli hissediyordum. Telefonla konuşurken bir anda gözden kaybolmuştu. Kardelen'le mi konuşuyordu acaba hala? Eğer Kardelen kulüp sesini duymasın diye dışarı çıktıysa yemin ederim ki gizli gizli arar kıza söylerdim.

Selim yeni tanıştığı çocukla dans ederken Ebrar da onlara eşlik ediyor, abim hemen karşılarındaki bar taburesine oturmuş onları izliyordu. Songül de en son Erhan'la konuşmak için sessiz bir yer arıyordu ama sonra görüp görmediğimi hatırlamıyordum. Bir şeyler almak için bar tezgahına yürüdüm. Abimin gözleri bana kaymıştı ancak şu an bu gece en masum ve tehlikesiz ben gelmiş olacaktım ki gözleri Songül için etrafta dolaşmış sonra tekrar Selim'e dönmüştü. Songül'ü aramak için gitmek istediği çok belliydi ancak Baran da olmadığı için şu an gidemiyordu. Gözlerimi ondan çekip aldığım kokteyli içerken etrafta geziyordu gözlerim. Yanımdaki bedenin güldüğünü görünce kaşlarımı çattım. Ya bana bakarak gülmüştü ya da ben deliydim artık.

Gözlerimiz kesişince daha çok sırıttı ve delirmediğim için bugün de içimden evrene teşekkür ettim. Klasik Bar Taburesi adamdı.

"Bir sen eksiktin her kulüpte olan ve tek amacı geceyi birilerini eve kapatarak geçirmeyi planlayan Bar Taburesi adam. Söylesene sizi klonluyorlar mı yoksa özel bir eğitimden falan mı geçiyorsunuz? Hani bu kadar yavşak olmanın bir okulu falan olmalı yoksa bu da büyük bir yetenek."

Güçlü bir kahkaha attı. Harika! Espriden anlayan bir yavşak!

"Sana yürüyeceğimi düşündüren neydi sana güzelim?"

"Güzelim mi? Güzel olan her şeyi sahiplenmeye çalışmanız beni çok iğrendiriyor. Allah'ım lütfen bir ara erkeklerin belasını verir misin?" Havaya bakarak konuştuğumda birkaç saniye duraksadım. "Ben, babam ve biraz da Baran hariç lütfen."

Yine güldü.

"Eğer izin verirsen eşlik etmek istiyorum."

"Etme, yalnız değilim."

"Sevgilin mi var?" dedi gözlerini kısarak.

Aslında gerçekten yakışıklı bir adamdı ancak benim ilgi alanıma giremiyordu çünkü o Baran değildi.

"Yok."

"Ha başka bir ilişki türü."

"Evet. Aslında evliyiz ama onun haberi yok."

"O nasıl oluyor?"

"Oluyor işte Bar Taburesi Adam, kafa açma."

"Peki, nasıl diyorsan öyle olsun. Onu mu bekliyorsun şimdi? Nasıl bir eş bu? İnsan bu kadar güzel bir çocuğu nasıl böyle bir ortamda tek bırakabilir?"

"Oraya hiç girme ağlamak istemiyorum göz makyajım için çok uğraştım." deyip gözlerimi kaçırdım.

Gülümsedi ve gülümseyişinin altından ilk defa yavşaklık akmadı.

"Ne güzel olmuş."

"O hiç yorum yapmadı. Yüzüme de bakmadı zaten. Offf."

"Bir de bana diyordun kafa açma diye."

"E dinleme sen de beni, ben mi zorluyorum?"

Yine güldü.

"Onu bunu bilmem de cidden erkek güzelisin sen. Transseksüel misin?"

"Ne alakası var be?" diye cırladım. Transfobik olduğumdan değildi tabii sadece güzel olmam kadın olacağım anlamına gelmiyordu ki.

"Kızma kötü bir şey demedim. Çok güzelsin."

"Kafa açıyorsun haberin olsun." diye mırıldandım.

Hafifçe yaklaştı bana.

"Anlamadım?"

"Anlatırız. Nereyi anlamadın sen söyle cevap vereyim ben de."

Bir anda arkamdan onun sesi geldiğinde ve kafamı kaldırır kaldırmaz belindeki silahı görüş alanıma soktuğunda irkilip yaslandığım tezgahtan doğruldum.

Bar Taburesi Adam da irkilmiş görünüyordu.

"Ha, sen sormadan cevaplayayım." Belindeki silahı tezgahın üstüne sürdü. "Kendime güvenim belimdekinden değil."

Bar Taburesi Adam ayağa kalkarken konuştu.

"Kusura bakma birader. Sevgilisi olduğunu bilmiyordum."

"Abisiyim." dedi dümdüz bir yüz ifadesiyle.

Zaten alkolün de etkisindeyken gerçekten kendimi tutamayıp ağlamaya başlayacaktım.

"Anladım."

Adam kalkıp gittiğinde ben onun taburesini izliyordum sadece. Ağlamak geliyordu içimden. Abim değildi. Abim olmamalıydı.

Ben bu kadar seviyorken abim olmamalıydı.

"Ters bir şey söylemeye veya yapmaya çalıştı mı?" dedi kulağıma eğilerek. Sadece başımı iki yana sallayabildim.

Ağlamayacaktım, göz makyajım gözlerimden yaş akıyor diye bozulmayacaktı.

"Gel oturalım." dedi elini uzatarak.

Ters ters yüzüne bakıp omuz silktim.

"İstemiyorum, dans edeceğim."

Oturduğum yerden atlayıp Selim ve Ebrar'ın yanına koştum. Bu gece olmazdı. Bu gece üzülmek yoktu.

Onlarla birlikte deli gibi dans etmeye başladığımda gecenin sonunda tek ayakta kalan bendim. Onların ne ara oturduğunu bile görmemiştim. Şarkılara eşlik etmekten ve mütemadiyen dans etmekten aşırı derecede yorulmuştum. Abim iki kez beni oturtmaya çalışmıştı ama istemiyordum. Eğlenecektim ben bu gece.

Belimde bir el hissettim önce. Sırtı göğsüme değdiğinde elin sahibini görmemiş olsam bile tanıyabiliyordum elbette.

Dans eden ayaklarım birkaç saniyeliğine durdu ve yüzüne baktım kocaman olmuş gözlerimle. Kara gözleri gözlerime değdiğinde konuşmaya başlamadan beni götürmek istediğini anladım.

"Otele gidiyoruz."

"Biraz dahaaa!"

Ellerimi boynuna dolayıp naz yaptığımda belimdeki eli olduğu yeri sıktı canımı yakmadan.

"Olmaz. Hadi söz dinle, saat geç oldu bak."

"Ama ben dans etmek istiyorum."

"Yeter Karaca. Elin heriflerinin gözü sana değmesin diye herkese diklenmekten bir gecede köy kadar hasım edindim. Gidelim hadi."

Alık alık yüzüne baktım ama beni gitmemiz için yönlendiren eline karşı koymadım.

————

Kendimi direkt olarak yatağa attığımda tüm bedenime saplanan yorgunluk yüzümü buruşturup mızmızlanmama sebep oldu. Telefonumun çaldığını işittim ama bulamıyordum. Aramadığım için de bulamamış olabilirdim tabii.

Önce kalçamdaki cebe inen elini hissettiğimde olduğum yerde kıpırdanmayı kestim ancak telefonumu alır almaz tenimden ayrılan eli, niyetini anlamam için yeterli olmuştu.

"Kim?" diye mırıldandım.

"Annen."

"Konuşamaamm!" dedim kelimeleri uzatarak. Yatakta yüzüstü dönüp yastıklardan birini kucağımda sıktığımda hafifçe güldüğünü işittim.

"Efendim Filiz Teyze? Uyuyakalmış Dilli-"

"Benim adım Karaca."

Elini ağzıma çıkarıp avucuyla dudaklarımı örttü. Avuç içlerinden öpmek istedim. Elini bile öpücüklere boğmak istiyordum ancak bazen bazı isteklerin karşılıklı olması gerekirdi.

"İyiyiz sağ olasın... Tamamdır iyi yapmışsın... Ne zaman istersen o zaman ararsın tabii... Selam söyle hepsine..." Annem bir şey söyleyince Baran güldü. Eli hala ağzımdaydı Allah'tan da sarhoşlukla gülüşüne güldüğümü görmüyordu. "Tamamdır Allah'a emanet ol. Bir sıkıntı olursa ara hemen söyletme bile beni. Ben de öptüm teyzem."

Telefonu kapatıp komodinin üzerine koydu.

"Şarja takar mısın?" diye mırıldandım eli ağzımdayken.

Cevap vermedi ama çekmeceden aldığı şarj aletini prize taktı. Sonra ayakkabılarımı çıkardığını hissettim.

"Makyajını da sileyim mi?" alayla sorduğunu duydum ama cevap veremeyecek kadar yorgundum. Sadece dalga geçmek için başımı salladım. Gözlerim usulca kapanıyordu.

Tam gitmek için ellerini yatağıma bastırıyordu ki bileğini tuttum.

"Bugün neden gözden kayboldun?" diye sordum hesap sorar gibi.

"Telefonla konuşuyordum."

"Kiminle?" sert bir sesle sorduğum için hızlıca cevap verdi.

"Amcanla. Mallar için aramış. Niye soruyorsun?"

Omuz silktim.

"İyi geceler Baran."

Ayağa kalktığını hissettim. Ne söylediğimin tam farkında bile değildim. Cevap vermeyeceğini düşündüm ancak birkaç saniye sonra derin bir nefes aldı.

"İyi geceler abim."

Continue Reading

You'll Also Like

825K 57.4K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
73.3K 5.3K 42
Kuzeyin soğuk ayazında bedenini titreten rüzgara direnerek yürüyordu. Soğuk rüzgar her estiğinde derisi titreyerek kürkünü hareket ettiriyor ve azala...
372 67 23
Yoo Jimin,lisesinde popüler ama içine kapanık bir kız olarak hayatına devam ederken karşısına çıkan yakışıklı ile nasıl karmaşık bir ilişki yaşayacağ...
812K 26.2K 55
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!