Two hearts in one home | Larry

By dimplestylles

5.8K 707 1.5K

Bir benzeri olmadığını bildiği mavi gözlerin damarlarına karışarak kalbini her an biraz daha hızlandıracağını... More

It's none of your business
Whatever happens
First time
Eternal trust
I can't let you go
Please don't go away from me
Far away.
Goodnight darling
Bitter silence
I don't hate you
Let's just hug
LA
I don't wanna be alone.
Bring me back
Home
Just take the pain away
Night changes
Do not be sad
A morning sun
If i could fly
Love you goodbye
Midnight memories
You're still the one I kiss goodnight.
I'll be your goodnight.
Love of my life
The taste of lies
Let me be your goodnight.
And I miss you now
I always need ya
Day by Day
It's worth the pain
And time can always heal you
Do you know who you are?
Lou
We're together
Baby
Always Lou
In love Tommo
Fear in the dark
unfeeled feelings
Finifugal
Little spoon
Daylight
I will be your memories
Do not leave me
Fine line
And I'd marry you, Harry
Tomlinson
Ring
This wasn't a breakup
Larrie
"Love"
Princess
My Sir
Ziam
And I'm in love with Lou..
Joshie Josh
Hug

Do we have to get married?

85 10 109
By dimplestylles

"Yoruldum artık, çok hem de. Evlenmek zorunda mıyız biz?!"

Zayn tek başına akşam öylesine yemeğe gelmiş, şimdi de bahçede yemek sonrası konuşuyorduk.

"Siktir git, Zayn. Liam bence çok bile iltimas gösterdi."

Zayn beklediği desteği Louis'den alamazken, "Hazır hissetmiyorsan yapma." dedim, onu anlayarak.

Eğer şimdi baskıyla bunu yapacak olursa ilerisi onlar için daha kötü olacaktı.

"Bay Malik'ler ne zaman hazır hissederler acaba?"

Louis onunla sinirle dalga geçtiğinde üçümüz de istemeden güldük ve Zayn Louis'nin omzuna hafifçe vurdu.

"Bak, Harry. Birbiriniz için çok şey ifade ettiğinizi biliyorum ve onu gerçekten çok seviyorum. Bu aklınız hayalinizin alabileceği birşey değil."

"Sikeyim seni, o zaman üzme onu!" dedi, Louis aniden çıkışarak.

"Eğer istemediğim birşey yaparsam daha çok üzülecek!"

Louis onaylamazca kafasını iki yana sallarken elimi Zayn'in eli üstüne koydum. Gerçekten iyi görünmüyordu ve Liam ile aralarındaki bu durumdan kesinlikle memnun değildi.

"Üzülme, Zayn. Liam sadece çok istiyor bunu başından beri, anlayacak."

Zayn huzursuz bir iç çekiş ile kafasını salladığında Louis'nin gözleri ellerimizdeydi.

"Hep böyle mi teselli verirsiniz, Bay Styles?"

Kafamı salladığımda söylediği Bay Styles kesinlikle imalıydı çünkü kendisi bana şu sıralar Harry Tomlinson demeye bayılıyordu ve benim de o söyledikçe içim gidiyordu adeta.

"Benim de şu görüntüden sonra teselliye ihtiyacım olacak." dedi, hala birleşik ellerimize bakarken ve elimi alarak kendi eli üstüne koydu.

"Yedik, Harry'ni!" dedi, Zayn sitemle.

"Hoşt!"

Güldüğümde sandalyem aniden Louis'nin güçlü koluyla ona doğru savruldu ve kolunu arkamdan bana sardığında ben de kafamı omzuna koydum.

"Şu güzelliğe bakar mısın? Ben bıraksam yerler tabii!"

Zayn, "Bakarım." diyip bana bakmaya başladığında Louis ikinci kez yaşadığımız bu şey ile sahte tiksinir bir yüz ifadesiyle, 'gerçekten mi?' der gibi baktı Zayn'e ve Zayn güldü.

"Bırakma o zaman." dediğimde, bana sardığı kolunu sıkılaştırdı.

"Bırakamıyorum."

"Hani istesen bırakırsın?!" dedi, Zayn ve Louis masadaki üzümlerden bir tane alarak Zayn'e fırlattı.

"Karıştırma ortalığı!"

Zayn yakaladığı üzümü ağzına atarak keyifle çiğnerken sırıttı.

O ikisinin bu halleri aşırı hoşuma gidiyordu. Louis kimsenin -ben hariç- yanında olmadığı kadar kendisiydi Zayn ile beraberken ve Zayn için de geçerliydi yine bu.

"Bırakmam."

...

Evde sıkışmış medyadan kaçarken sıkıntıdan Louis yasaklamış olsa da haberlere bakarken gördüklerim ile moralim yerle bir olmuştu.

Louis'nin adı alakasız isimler ile anılıyordu ve hatta aldatıldığım konuşuluyordu. Louis'nin daha önceki ilişkilerinin fotoğrafları her yerde, acaba hangisi diye düşünülerek dolaşıyordu.

Louis'nin ünlü bir manken ile el ele bir mekandan çıkarken geçen seneye ait fotoğraflarına bakarken kalbim sızlıyor, acı kalbimde mayalanarak büyüyordu baktıkça.

Ve bunların aynısı benim için de dolaşıyordu ortalıkta. Daha önce mekanlardan çıkarken görüntülerim, adımın çıktığı isimler, Louis'den sıkılıp yüzüğü yüzüne fırlattığım iddiaları ve bir sürü şey.

Ama Louis'nin adı bir sürü kişiyle anılıyordu ve güya Louis ya bunlardan biriyle gizliden gizliye beraberdi ya da unutamadığı aşklarından biriydi.

Louis siyah gökyüzü altında ışıkları açık havuzun içinden çıkarak kurulanıp yanıma gelerek uzandığında öyle odaklanmıştım ki onu farkedememiştim.

"Saçmalık."

Onu farkettiğimde yavaşça elimden aldı ve şezlongdan arkadaki çimlerdeki kıyafetlerimiz üstüne doğru fırlattı ve tekrar bana döndüğünde ıslak saçlarını çıplak göğsüme doğru sürterek beni güldürdü.

Kafasını tutarak elmacık kemiği üstüne gözlerimi kapatarak sıcak dudaklarımı bastırdım ve çektiğimde minik bir, "oh" sesi çıkardım. Sabahlara kadar yüzünün her yerini öpebilirdim.

Gözlerimiz buluştuğunda hafif ciddileşti.

"Söz veriyorum keseceğim bu saçmalığı ama lütfen üzülme sen. Beni bunlar değil ancak senin üzülmen yaralıyor, Harry."

Kafamı salladığımda yaklaşarak ıslak olmasını umursamadan bir yatak gibi görünen, birleştirdiğimiz geniş şezlonglarda oturduğum yerden ona doğru uzandım ve sarıldım.

Louis saçlarımı koklayarak öptüğünde beni göğsüne doğru bastırdı. "Sen benim herşeyimsin, Harry. Üzülmene dayanamam."

Az önce gördüklerimi unutmuştum şimdi. O ekranda gördüğüm adamın kolları arasındaydım ve ikimiz birbirimize aittik. Birbirimizi ne kadar sevdiğimizi hem çok iyi biliyor, hem de bilemeyecek, tahmin bile edemeyecek kadar çok seviyorduk.

"Aşk öyle basit kalıyor ki, Harry. Ne hissettiğimi bir bilsen korkup kaçarsın."

Güldüğümde çıplak göğsünü öptüm.

"Bu kadar çok seviyorum!" diyerek ellerimi havaya doğru bir çocuk gibi büsbüyük açtığımda ikimiz de güldük ve ona sarılırken sıkabildiğim kadar sıktım.

"İçime sokasım geliyor seni!"

Louis bir an durup gülmeye başladığında anlamayarak göğsünden yukarı doğru yüzüne baktım ve gülüşünü izledim. Tam şu an bayılabilirdim ama zaten buna gerek olmadan bilincimi kaybetmiştim.

Söylediğimi kendi içimden tekrarladığımda neden güldüğünü anlayarak sarılmayı bırakarak kaşlarımı çattım.

"Bebeğim zaten sokuyorsu-"

Ellerimle hızla ağzını kapattığımda utanarak kaçmak için şezlongda arkamı dönüp dizlerim üstünde emeklemeye başladığım sırada beni yakaladı ve gülmeye devam ederken kucağına çekti.

"Tanrım, bir insan utanırken bile beni bu hale nasıl getirebiliyor?!"

Kızarmış yanaklarımı ısırıp öptüğünde kucağında gerçekten de bir bebekten farksızdım. Yüzümde bir sürü yeri aralıksız hızlı hızlı defalarca kez öptü ve sonunda durduğunda ikimiz de sessiz kaldık ve bir süre bana baktı.

"Çok güzelsin."

Yüzümü, utanıp bacakları üstündeki bacaklarıma indirdiğimde göğsüne doğru yan bir şekilde yaslandım.

"Sen de."

"Anlamadım, bebeğim?" dedi, benimle oynayarak.

"Sen daha güzelsin."

"Kim güzel?" dedi, çok iyi anlamış olsa da.

Kafamı kaldırıp ona baktığımda, "Sen." dedim. "Çok güzelsin. Herşeyin çok güzel. Eşsiz, benzersiz, tanrıdan bana hayattaki tek şansım olan taklitsiz bir parça."

Louis bana bakarken gözlerinden geçen şaşkınlığı görmüştüm ama anında o şaşkınlık kalplere dönüştü ve bana acımasız bir sıklıkta sarılıp beni şezlongda sırt üstü düşürüp yüzümü öpmeye başladı.

"Ben." Yüzüme her kelime arasında hızlı hızlı öpücükler bırakıyordu. "Seni." Bir öpücük daha. "Yerim." Bir öpücük daha ve birkaç tane daha.

Kahkahalarım arasında, "Louis eziliyorum!" diye bağırdığımda Louis de aynı şekilde gülerek yerlerimizi değiştirdi ve beni yatar halde üstüne çıkardı. Bu defa da gülmekten kızaran yanaklarımı koklaya koklaya öptü ve geri çekilerek beni izledi.

Her ikimiz de soluk soluğa birbirimize bakarken şimdi atlayıp zıplayarak, bağırarak Louis'ye yazdığım şarkılardan birini söyleyerek boş sokaklardan birinde onunla el ele koşmak istiyordum. Louis içimde sakladığım o minicik çocuğu, belki de söylediği gibi bir bebeği ortaya çıkarıyor ve onun kalbini şefkatle sarmalayarak iyileştiriyordu.

...

Louis kollarıyla etrafımı sarmış, sıcacık bedenini sırtıma yaslamıştı. Onun üstünde, benim altımda birşey yoktu. Henüz etraf karanlıktı.

Ona doğru döndüğümde dudaklarımı göğsüne bastırdım ve kolunu yavaşca kaldırıp onu uyandırmamak için dikkatlice kalktım yataktan ve biraz rahatlamak isteyerek bahçeye indim.

Haberler yüzünden çok yorulmuştum ve o kadar düşünüyordum ki artık her gece kaç defa kalktığımı bilmiyordum. Bir yandan bunlar yüzünden ne kadar yorulduğumu Louis'ye belli etmemek için uğraşıyordum. Ama çok yorgundum. Aklın alabileceğine yorgun...

Aniden arkadan belime sarılan kollar ile irkilmem gereken yerde Louis'nin olduğunu bilerek rahatladım ve kolunu öptüm.

Her ikimiz de neden burada olduğumu bildiğimizden birşey söylemeden duruyorduk öyle. Bedeni sıcacıktı, kolları ev gibi hissettiriyordu. Kendimi birşeylere karşı savunmak zorunda hissetmiyordum.  Az önce tüm o olacaklardan dolayı hissettiğim korku varlığını hissettiğim anda geceye karışmıştı kollarımız arasından sızarak.

"Güzel bebeğim." demesiyle tetiklenmiş gibi anında gözlerim doldu. Sesini duymak beni öyle etkiliyordu ki anında gözümden bir yaş süzüldü içimdekileri daha fazla tutamadan.

Arkamı döndüğümde yüzümü görmesine izin vermeden arkamı dönüp sıkıca sarıldım ona. O da kollarını bana sardığında gözümden düşen o tek yaşı da sildim hemen ama fark etmişti.

"Harry."

Beni geri çekip yüzüme baktığında kırmızı gözlerimde gezindi bir süre.

"Beni o söylenenlerin hiç biri üzmüyor ama senin gözyaşınla yok olmak istiyorum. Beni çok üzüyorsun, bebeğim."

Gözlerimi ovduğumda tekrar ona sıkı sıkı sarılacakken izin vermedi ve dudaklarını yüzümdeki ıslak yerlere bastırdı.

"Ağlama sen."

Kafamı salladığımda burnumun ucunu öpünce istemeden gülümsedim ve gözlerimi kızartmaktan alamazken bir kez daha yumruk yaptığım ellerimle ovarak dudaklarına uzandım. O sırada elleri belime sarıldı.

"Seni her zaman seveceğim. Ne olursa olsun. Sana her zaman ihtiyacım olacak."

Gülümsedim. "Ne olursa olsun, hep arkamda olacak mısın?"

Kaşlarını 'hayır' anlamında kaldırınca bir an şaşırıp dudaklarından uzaklaşacakken beni yakalayıp dudaklarım üstüne sürttü dudaklarını. "Yanında olacağım."

Rahatlarken buna gülümsediğinde ben de onun gülümsemesinin güzelliğine gülümsedim. Çok uzun ve aylar süren, acıdan hissizleştiğim zamanlardan geçmiştim ve sonunda tüm bunlara değer kolların arasındaydım şimdi. Bir gün yine burada olacağımı biliyor olsam defalarca daha çekebilirdim tüm o acıları.

Louis dudaklarımı gülüşümden yakalayıp öpmeye başladığında ellerimi boynuna götürdüm. Louis ile geri geri gidip kendimizi içerideki koltuklara bıraktığımızda üstüne uzandım ve yumuşacık saçları arasında parmaklarımı kaybettim.

Tutuşu nazikti. Bedenimi seviyordu elleri hiç durmadan gezinirken. Öpüşü, dudaklarıyla dudaklarımı okşar gibiydi. Tişörtümü çıkardığında üstünde şimdi sadece iç çamaşırım ile uzanıyordum.

Elleri belimden kalçama indiğinde altımda sadece iç çamaşırı olduğundan yumuşak eti elleri arasına alıp hafifçe okşadı. Bununla birlikte hafifçe dudağını ısırdığımda bunu bekliyormuş gibi eli aniden sıkılaştı ve bir kez daha sıkıp ellerinden birini çekip yüzüm hizasına getirdi. Ne istediğini anlayarak parmakları için ağzımı açtığım sırada önümü ona sürttüm ve bu sayede parmaklarını ağzımda daha da ittirdi.

Dilimi parmakları etrafında gezdirip tükürüğüm ile ıslatırken gözleri gözlerimden dudaklarıma indi ve diğer kalçamdaki eliyle beni üstünde hareket ettirerek sertliklerimizi birbirine sürttü.

Islattığım parmakları ağzımdan çıkardığında dudaklarımı öpüp geri çekildi ve parmaklarını sırtıma sürterek kalçalarım arasına geldi. Bir eliyle kalçamı ayırdığında deliğim etrafında gezindi ama parmaklarını içimde beklerken bir türlü hissedememem ile ona baktığımda o da bana bakıyordu.

"Lütfen." diyerek üstünde hareket ettiğimde az önce onun yaptığında olduğu gibi sertliklerimiz birbirine sürtünce zevkten gözlerimi neredeyse kapatmak zorunda kalmıştım.

"Babacığım.."

"Benim güzel bebeğim." dediği anda parmaklarını içime kaydırmasıyla olduğum yerde kıpırdayamadan bekledim.

Alışmamı bekleyeceği sırada kalçamı oynatmam ile bana baktı ve dudaklarının üstünü yaladım. "Bu bebek size çok aç."

Acıyordu ama onu bir an önce hissetmek istiyordum çünkü son zamanlarda onun yüzünden kendime dokunabilmiştim sadece. Onu istiyordum.

Louis istediğimi yaparak parmaklarını hareket ettirdiği sırada gözlerimi sıkıca kapattım ve anlımı anlına yasladığımda minik minik inlemeye başladım kendimi tutamayarak.

"Mmhh."

"Bebeğim bu gece çok sabırsız."

"Sadece- ben de sizin için en iyisi olmak istiyorum."

"Sen benim için en iyisisin zaten, bebeğim."

Aldığım övgüyle mutlu olurken dudaklarına tutundum tekrar ve dilinin ağzımdan içeri kaymasına izin verdim.

O sırada diğer elim de rahat durmayarak ikimiz arasında aşağı indiğinde şort ve çamaşırı üstünden sertliğini kavradım. Avuç içimi bastırarak hareket ettiğimde iki parmak aynı anda deliğime girmişti.

Belim anında yukarı kıvrıldığında gözlerimi sıktım ve aralık dudaklarımdan dökülen iniltilere izin verdim.

"O- oh lütfen."

"Ne lütfen, bebeğim? Bunu söylemiştim, beni üzüyorsun."

Parmakları yavaşlarken aniden damarlarımda gezinen kanın hızına ayak uydurarak, "Babacığım lütfen!" diye inledim. "Orada sizi istiyorum!"

"Aferin bebeğime."

Louis dudaklarımı geçip boynuma ilerlediği sırada parmaklarını çekti ve altındaki şortunu indirdiği sırada boynumu emdikten sonra ısırdı.
Yüzünün neresi gelse öpüyor, dokunuşlarıyla bedeninin üstünde kendimden geçiyordum.

Üstünde zaten birşey olmadığından benim çamaşırımı da fırlatınca ikimiz de tamamen çıplak kaldık ve Louis'nin üstünde hafifçe kalktım. Sert aleti üstündeki sızmış sıvıyı birkaç kez kendini okşayıp yaydı ve öne doğru eğildiğimde onun için açtığım deliğime vurdu birkaç kez sertliğini.

Ben göğsünde yatmış, gözlerimi sıkıca kapatmış, kollarımı omuzlarına koyup sarılmış dururken beklemeden bir anda ucunu soktu ve ben soluklanamazken saçlarım arasını öpüp beklemeden aniden neredeyse tamamını soktu.

"O- oohhhh!"

Louis'nin de aynı anda inlemesiyle daha da tahrik olmuştum. Sesi, inlediği zaman her zamankinden çok tehlikeli oluyor, herşeyi sorgulatıyordu bana birkaç saniyede.

Elimi tüm o dokunuşları ve öpüşleri ile zaten sertleşeli çok olmuş olan aletime götürmek istesem de kızacağını bildiğim için kucağında hareket ederken ikimiz arasında kalmış aletimi karnına sürttüm.

Louis ona dokunmak yerine bunu ondan istediğim için elini aletine götürdüğünde çekmeye başladı. Ama bunu o kadar yavaş yapıyordu ki deliğimdeki hızlı hareketleri ve bu yavaşlık çıldırmama sebep olacaktı sanki az sonra.

Diğer eli sıkıca belime sarıldığında beni kıpırdamamam için tuttu ve kendi kalçasını hareket ettirerek sertçe içime girmeye başladı. Toplarının kalçalarıma vurduğunda çıkardığı ses yankılanıyordu zihnimde.

"Geleceğim!" dediğimde kendimi sıktım. Sertçe hareket ediyordu içimde. "Lütfen izin verin!"

Louis beni duymamış gibi deliğimi mahvederken bir süre sonra, "Göğsüme ak!" demesiyle bağırarak bıraktım kendimi ve ikimize de gelecek şekilde boşaldım.

"OOHH- BABACIĞIMMMHH!"

Louis de kasılan deliğim ile inleyerek boşaldığında belime sıkı sıkı tutundu ve kendimi tamamen üstüne bıraktım.

Göğsü hızla inip kalkıyorken şakağıma bastırdı sıcak dudaklarını. Beni bu gece için çok zorlamadığının farkındaydım.

"İyi misin, bebeğim?"

Kafamı salladığımda birşeyler mırıldandım hala kendime gelemezken ve aniden havaya kalkmam ile kendimi kucağında buldum.

"Temizlenmek için çok yorgunum, Loueh."

Gözlerim yarı kapanmış konuştuğumda kucağındaki bana baktı ve gülümseyerek dudaklarını defalarca yukarı çıkana kadar yüzüme bastırdı.

Beni yatağa bıraktığında ona doğru döndüm ve gelmesini bekledim sarılmak için. O sırada ikimizin de karnını temizledi ve yanıma yattığında beni göğsüne çekti.

Mırıldanarak konuştum yine. Fısıldar gibiydi sesim.

"Beni hep sev, Lou.. Ben seni çok seviyorum.. Hep seveceğim."

Bana sardığı kolu sıkılaştı ve çıplak omzumdan boynuma doğru koklayarak öpücükler bıraktı. Yaşamın ne olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyordu bana.

Uzunca bir iç çekti sessizce.

"Her zaman seveceğim.. Çok seviyorum."


🌈✨

Çok güzel bölümler geliyor

AAAAAAAAALL MY LOVE! 💙💚 X.

Continue Reading

You'll Also Like

51K 2.5K 15
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
21.1K 6.2K 12
panik atak jisung & hallederiz minho
20.9K 1.2K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
12.1M 588K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...