Far away.

124 19 0
                                    

Louis'nin dışarıda kahvaltı teklifiyle  yukarı çıkıp yatağın üstüne fırlattığım, ilk üç düğmesini açık bırakıp dövmelerimin gözükmesini sağladığım siyah gömlek ve dar pantolonu üzerime geçirdim. Hızlı olmamı söylemesine rağmen saçlarımla uzun bir süre ilgilendikten sonra yüzüklerimi de parmaklarıma geçirip aşağı indim.

Lacivert kabanımdan sonra kahverengi Chelsea botlarımı giyip Louis'nin arkasından çıkarken Louis'nin gelmediği gün onu bulmalarını istediğim iri adamla gözlerimiz kesişince bir adım yaklaştım. Louis'nin arabanın içinden bizi izlediğini biliyordum.

"Günaydın!" Neşeli çıkan sesimle hafifçe gülümseyen adam gözlerini kapatıp hafifçe kafasını eğerek karşılık verdi.

"Günaydın, Bay Styles."

"Özür dilerim, işini yapmaya çalışıyordun ve seni biraz zorladım. Sadece çok endişelenmiştim."

"Ben özür dilerim, umarım canınızı acıtmamışımdır. Amacım asla bu değildi."

Adamın adını daha önce duymuştum ama şu an aklıma gelmediğinden hatırlamak için kaşlarımı çatıp yüzüne bakınca adam anladı ve "Riley." diyerek karşılık verdi.

"Teşekkürler Riley!"

Arabaya yaklaşıp kapıyı açtım ve binmeden önce tekrar Riley'e döndüm.

Yüzündeki gülümseme tamamen yok olmuş şekilde, "Teşekkürler Bay Styles." dediğinde gözleri arabadanın içindeki Louis'e döndü.

"Görüşürüz!" Gülümseyerek arabaya bindiğimde hala gülüyordum ve bunun sebebi tamamıyla Louis'nin yanında oturuyor olmamdı.

"Umarım sonu Jason gibi olmaz."

"Amacı kötü değildi."

"Evet sadece Aiden ile çalışıyordu."

Şokla gözlerim irice açılırken Louis'ye döndüm.

"Ben- şimdi yani onun şeyiyle... BEN ONUNLA AYNI ARABAYA BINDIM! YANLIZ KALDIM!"

Birkaç dakika sinirle yolu izledikten sonra tekrar Louis'ye döndüm.

"Aiden benimle çok kısa süre konuştu ve hiç yüzyüze gelmedik nasıl takıntılı olabilir ki!"

"Bunlar senin bildiğin kadarıyla." Louis ile tanışmadan karşıma çıkmadığı için Aiden'a teşekkür edebilirdim.

"Hiç merak etmiyorum neyse ki." Yalan. Çok merak ediyordum ama bunlar bile beni endişelendirirken daha fazlasına karşı nasıl tepkiler verirdim bilmiyordum.

"Riley nasıl biri?" Bunu sadece sonunun Josh gibi olmaması için sormuştum ama bunun farklı anlaşılabileceğini biraz geç farkettiğimden ben de şaşırdım.

"Herkesle bu kadar ilgili misin?"

"Hayır. Ne söylemeye çalışıyorsun? Sadece Josh için de kötü düşünmemiştim ve az önce Aiden ile çalıştığını öğrendim!?" Kaşlarımın çatılmasının tek sebebi imayla birlikte karışık sorduğu soruydu aslında.

"Sana söylemeye çalışıp söyleyemediğim hiçbirşey yok ve olamaz." Bay Tomlinson yine ortaya çıkmıştı.

Karşılık vermek yerine dışarıyı izlemeye başladıktan beş dakika sonra butik pastane gibi bir yere girdik. Yanımıza gelen genç kız önce kendini tanıttı ve siparişlerimizi aldıktan sonra yine yanlız kaldık. Yukarıdan sarkan ışıklar içeriye loş ve rahat bir hava katıyordu ve bu sayede daha sıcak bir ortam oluşuyordu.

"Louis sevgilin var mı?" Bir anda sorduğum soruyla Louis'den çok şaşırmıştım. Dün sormak istediğim ama soramadığım onlarca sorudan sadece biriydi ama cevabını en merak ettiğim olabilirdi.

Two hearts in one home | Larryحيث تعيش القصص. اكتشف الآن