Always Lou

101 11 14
                                    

Louis ile dün gece beni istemediğiyle ilgili aramızda çıkan minik tartışmadan sonra sabah herşey normal olsa da birşeylerin ters gittiği belliydi ve o birşeyler dün geceden dolayıydı. Anlamsız gerginlikler geziniyordu evin içinde.

Beraber kahvaltı yaptıktan sonra Louis işleri ile uğraşırken ben de kendime yeni birşeyler almak için dışarı çıkacaktım.

"Nereye?"

Bana bakmadan söylediği şey ile sinirlenerek ilerlemeye devam ederken beni kolumdan yakalayarak kendine çekti. Ayağa kalkarak üstüme doğru geldiğinde kolumdaki eli aşağı doğru kayarak elimi buldu. O geldikçe ben geriliyordum ve sonunda tehlikeli bir yakınlıkta durduk.

"Kendime birşeyler alacağım."

Boştaki eliyle saçımı geriye iterek yanağımı okşadı. Normalde her sabah olan öpücükleri boğulduğum ya da boğduğum dakikaları yaşamamıştık bu sabah. Ben Louis'nin uyuduğunu sanarak ve her zaman bu oyuna gelerek onu izlerken, o ise onu izlediğimi bile bile uyuyor gibi yapmaya devam ederdi. Sonunda ise utanarak kaçmaya uğraşsam da Louis buna izin vermeyerek beni yakalar ve yatağın içine çekerdi. Sadece bir sabahı bunların yokluğu ile geçirmek bile büyük bir boşluk yaratmıştı.

"Tek başına mı?"

Ona gelip gelmemek istediğini sormadığımı hatırlattığında, benimle geleceğini düşünmediğim için sormamıştım. Ayrıca onun görmesini istediğim şeyler de alabilirdim ve bunları orada ondan gizlemek imkansızdı. Sessizliğimi kendine bir cevap olarak aldığında elimi bıraktı.

"Gelmek isteyeceğini düşünmedim."

"Görüşürüz."

Dudaklarına uzanarak onları öptüğümde yüzümü kavrayarak o da kendine bastırdı ve gitmem için izin verdi. Ama onun tarafından bu gerçek bir öpücük bile değildi. Bu, 'herşey şimdilik iyi' ya da 'iyi olacak' öpücüğüydü.

Kapıdan çıkarak kendimi büyük Gucci mağazası önünde bulduğumda buraya gelirken önceden nasıl mutlu olduğumu hatırladım. Ama şimdi evdeki Louis'yi düşünmeyi durduramıyordum.
Onu gerçekten üzmüş müydüm?
Bunu ben mi yapmıştım?

Büyük mağazadan içeri girdiğimde gözüme takılan gömlekler ile normalde gözlerim parlarken şimdi ise sakince yanlarına ilerleyerek beğendiklerimi yanımda gezen kadına verdim. Dolabımı dolduran belki onlarca siyah pantolonun yanına yenilerini de ekledim. Ardından asıl gelme amacım ile iç çamaşırlarına doğru ilerlediğimde utanarak yanımdaki kadına teşekkür ettim ve aldıklarımı yanımdaki süslü siyah koltuğa bırakmasını istedim.

Dikkatimi çeken dikey çizgili siyah ve beyaz, ucunda minik bir kurdelesi olan çamaşırı elime aldığımda onu hızla diğer aldıklarımın yanına atacakken omzumda hissettiğim el ile arkamı döndüm.

"Selam," Gördüğüm sarışın, büyük dudaklı güzel ile telaşla elimdekini saklamayı unuturken bizi Louis ile en son nasıl gördüğünü hatırlayarak utandım.

"Merhaba, Lottie?"

Gülümseyerek kafasını salladı ve elimdekine baktı. Onu saklamaya uğraşamadan, "Güzelmiş." dediğinde, eve gittiğimde utanç komasına gireceğimi biliyordum.

"B-ben kendim için almıyorum." dediğimde, yüzü anlamaz bir ifade yerini aldı. Louis beni ona anlattığı için hayatımda herhangi bir kadın olmadığını biliyordu ve kaşları hafifçe çatıldı.

"Hayatında bir başkası mı var?"

Anında telaş yaparak benim de anlayamadığım birşeyler anlatmaya uğraşırken gülmeye başladı ve omzuma dokundu. Anlamsızca ona bakarken, "Sakin olsana, Harry. Eminim sana çok yakışır." dedi, ve ardından durdu.
"Ama bu söylediğimi Louis'ye söyleme."

Two hearts in one home | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin