Two hearts in one home | Larry

Door dimplestylles

5.8K 707 1.5K

Bir benzeri olmadığını bildiği mavi gözlerin damarlarına karışarak kalbini her an biraz daha hızlandıracağını... Meer

It's none of your business
Whatever happens
First time
Eternal trust
I can't let you go
Please don't go away from me
Far away.
Goodnight darling
Bitter silence
I don't hate you
Let's just hug
LA
I don't wanna be alone.
Bring me back
Home
Just take the pain away
Night changes
Do not be sad
A morning sun
If i could fly
Love you goodbye
Midnight memories
You're still the one I kiss goodnight.
I'll be your goodnight.
Love of my life
The taste of lies
Let me be your goodnight.
And I miss you now
I always need ya
Day by Day
It's worth the pain
And time can always heal you
Do you know who you are?
Lou
We're together
Baby
Always Lou
In love Tommo
Fear in the dark
unfeeled feelings
Finifugal
Little spoon
Daylight
I will be your memories
Do not leave me
Fine line
And I'd marry you, Harry
Tomlinson
This wasn't a breakup
Larrie
"Love"
Do we have to get married?
Princess
My Sir
Ziam
And I'm in love with Lou..
Joshie Josh
Hug

Ring

83 12 118
Door dimplestylles

"Louis." dedim, o beni beklemeden uçağa doğru ilerlerken. Çok fazla ses geliyordu uçaktan ve güçlü bir rüzgar vardı etrafta.

Onu kolundan yakaladığımda sinirli olduğu için benden uzaklaşmak istediğini biliyordum ama sadece bağırsa, gitse de konuşmak istiyordum.

Uçağın merdivenleri önümüzde açılmış, büyük pistin ortasında dururken yakaladığım koluyla arkasını döndü.

"Gerçekten unuttum, Louis. Lanet olsun ki unuttum, özür dilerim!"

Kolunu elimden kurtardığında parmağını bana doğrulttu. "Siktiğimin iki haftasıdır buradayız, Harry. Bana ne zaman söyleyecektin?!"

Louis geldikten sonra iki hafta daha Miami'de tatil yapmış, bu gece de dönüyorduk ama Louis iş teklifi olayını çok yanlış bir zamanda yanlış bir kişiden öğrenmiş olduğu için şimdi bu haldeydik. Ona geldiğinde zaten söyleyecektim, başta planım buydu ama bir anda evlilik teklifi aldığım için o karışıklıkta unutmuştum. Belki söylemek için iki haftam vardı ama ben bile unutmuşken ona nasıl söyleyecektim?

Saçlarım uçağın pervanesi yüzünden geriye doğru uçuşurken ikimiz de birbirimize yüksek sesle konuşuyorduk duyabilmek için.

"Bana sormadın bile, Harry! Ne düşündüğüm sikinde bile değil senin! Herkesin yanında kendimi öyle boktan hissettirdin ki, herkes biliyordu ama benim haberim bile yoktu!"

Omuzlarımı düşürerek ona bakarken, 'unuttum' dışında birşey söyleyemiyordum. O da bunu bilerek arkasını döndü ve merdivenleri çıkarak jetin içine girdi.

"Bay Styles?"

Arkamdaki adama döndüğümde kafamı sallayarak ben de üzüntüyle merdivenlerden çıktım ve içeri girdim. Niall, Liam ve Zayn bizi bekliyorlardı.

Uçuşa geçtiğimizde onlar Zayn ile arka kabinde, açık olan perdenin diğer tarafındalarken biz de diğer tarafında oturuyorduk.

Kafamı yaslayarak kollarımı önümde bağladığımda uzunca bir iç çektim. Şu sıralar çok sık kavga ediyorduk ve hoşuma gitmiyordu. Sadece Miami'de iki kere büyük bir kavga etmiştik ve ikisinde de yine olan aramızdaki bağa değil de bize olmuştu. Tek tesellim de buydu ya zaten, vazgeçemiyorduk ama kırılıyorduk işte.

Kulaklığımı takıp müzik dinleyeceğim sırada onu daireden çıkmadan önce koyması için Louis'ye verdiğimi hatırlayarak duyulur bir küfür savurdum ve koltukta aşağı kayarak lanet ettim.

Iki hafta önce evlilik teklifi almıştım ve şimdi halimiz içler acısıydı. Yanımda olması gereken yerde ikimiz de sessizce başka bir yana sinmiş oturuyorduk. Tabii tek farkla; Louis bana sinirliydi, ben ise son zamanlarda ettiğimiz kavgaları düşünerek endişeli.

Parmağımdaki yüzüğe baktığımda içimi büyük bir huzursuzluk, rahatsızlık kaplamıştı. Pişman olur muydu, erken davrandığını düşünür ya da buna hazır olmadığımız kanaatine varır mıydı sonunda?

Bunlar başka bir zaman saçma ve hatta komik gelebilecek olsa da korkmaktan alamıyordum kendimi çünkü tam şu an benim için değersiz olduğu saçmalığını sonuna kadar hissediyor olduğunu biliyordum.

En kötüsü ise ona hak veriyor olmamdı. Herkes beni bir anda kutlamaya başladığında o ne olduğunu anlayamadan bana bakmış ve öğrendiğinde ise beni insanların içinde ezmemek için haberi varmış gibi davranarak sarılıp tebrik etmişti.

Onu ne kadar değersiz, önemsiz hissettirdiğimi biliyordum ve bu gerçekten kalbimi geri dönülemez bir acıyla kucaklıyordu. Ona, bunu benim her zaman yanımda olacağını bilerek kabul etmeden önce de sormam gerekiyordu ama hem ondan habersiz kabul etmiş, hem de önümüzdeki onca gün içinde söylememiştim. Benden bile öğrenememişti bu haberi.

"Birşey isteyen var mı?" dedi, Zayn ayağa kalkarken. Hiçbirimiz binmeden önce birşey yememiştik.

Louis'ye baktığında yiyebileceğini söylemiş, Niall ve Liam da birşeyler istemişlerdi.

"Harry?" dediğinde, kafamı döndürüp önce Louis'ye, sonra Zayn'e baktım ve kendisine ne alacaksa ben de ondan istedim.

Tuvalete gitmek için ayağa kalktığımda mecburen Louis'nin önünden geçtim ve kapıyı kitleyerek klozetin üstüne oturdum. Içeride genelde iş seyahatleri için kullanıldığından bir yatak odası vardı ve gidip yatabilirdim ama buna daha da sinirleneceğini biliyordum.

Kavga ettiğimizde ağlamam ve birşey yememem, kontrol kaynağı bedenim olan herşeyden kendimi mahrum bırakmamdan nefret ediyordu ama güçsüz hissediyordum ve aldığım soluk bile boğuyordu beni.

Fazla dikkat çekmeden elimi yüzümü yıkayıp çıktığımda Zayn'in tabaklarımızı Louis ile karşılıklı koyduğunu görerek ona baktığımda birşey söylemeden Louis'nin yanına oturdum ve getirdiği makarnaya çatalımı doladım.

Kafamı kaldırmadan yemeğimi yerken diğerleri de biliyorlardı ama olduğunca müdahil olmak istemiyorlar, daha doğrusu olamıyorlardı. Bizi konuşturmak için içlerinin içlerini yediğine emindim ama bunu zaten ben de istiyor, yapamıyordum.

Aniden masanın altında temas eden dizlerimiz ile o kendini çekmezken ben hızla geri çekildim. Bana baktığında birşey söyleyecekse de vazgeçerek tabağına döndü.

Yemek yedikten sonra zorlayan uykuya karşı gelmeyerek üstüme siyah kalın olmayan bir örtü alıp hafif yatar pozisyona geldiğimde Louis minik camdan gözlerini bana doğrulttu ve arkasındaki yastığı bana uzattı kafamın acımaması için.

Bir yastığa, bir ona baktıktan sonra aldığımda kafamın altına koydum ve gözlerimi kapattım. Diğerleri de uykuları olduğundan sessiz sakin oturuyorlardı.

"Dün de uyumadın." dedim, gözlerim uykulu Louis'ye bakarak.

"Uykum yok."

Sessizce onu onayladığımda gözlerimi kapattım ve sıcak olmasına rağmen örtüyü kendime olduğunca sardım.

Saatler geçmiş, sabah daha hava henüz yarı karanlıkken piste iniş yaptığımızda kimse uyandırmadan uyanmıştım. Louis hariç hepimiz uykudan ayrı bir tarafa düşerken Louis'nin düşmemem için tetikte olarak arkamda durduğunu biliyordum.

Beraber indiğimizde üç araba vardı. Biri Zayn, biri biz ve diğeri de Niall ve Liam içindi. Zayn ve Liam beraber kalmıyorlardı ve ben de şu an Louis ile kalmak istemiyordum.

Herkes arabaya yerleştiğinde ortada kalmış gibiydim.

"Ben de Niall ve Liam ile giderim."

"Harry biner misin?"

"Yüzüme bakmayacaksan, konuşmayacaksan seninle kalmak istemiyorum, Louis."

Tereddütsüzce döküldü kelimeler dudaklarından. "Git o zaman."

Bunu beklemediğimi söyleyemezdim ama artık kalbimi hissetmediğimi söyleyebilirdim. Üzüntüyle ona bakıp valizimi sürükleyerek diğer arabanın yanına gittiğimde şoför onu bagaja koyarken hızla arabaya bindim ve Niall ile Liam bana bakarken kapıyı kapatarak ellerimi yüzüme kapatıp ilk göz yaşını düşürdüm.

"Git dedi. Git dedi bana."

Niall elini sırtıma koyarak sıvazlarken burnumu çekerek kızarmış gözlerimin önünden ellerimi çektim ve saçımı geriye attım tek elimle. Kaşlarım çatılmış, isyankar bir şekilde elimin tersini dizlerime vurarak, bıkmış bir şekilde konuşuyordum.

"Tanrım, sürekli kavga ediyoruz. Birşeylerin çatırdamaya başladığını duyuyorum sanki."

Gözlerimi elimi yumruk yaparak ovduğumda yeniden çektim ve kıpkırmızı yüzümle ağlamaya devam ettim.

"Parmağımda yüzüğü var ama o yok."

...

Louis'nin evleneceği haberi dergilere kapak bile olurken kimsenin müstakbel eşini düşündüğü yoktu.

Iki gündür buradaydım ve işi iptal etmiştim. Bunun Louis ile bir alakası yoktu, sadece artık istemediğimi farketmiştim.

"Markete gideceğim, gelsene."

Kafamı salladığımda kalkarak yaz gecelerinin avantajını kullanıp üstüme birşey almadan dışarı çıktım.

Beraber arabaya binip alışveriş merkezi önünde durduğumuzda Liam arabayı park etti ve beraber indik.

Içeri girip marketi bulduğumuzda bir markette arabası aldım ve ona yaslanarak Liam'ın peşinden gitmeye başladım.

Elini attığı şeyi sepete fırlatan bir Niall olmayışının rahatlığı ile ilerlerken gizlice sepete birkaç abur cubur atarak devam ettim.

"Görmüyorum sanma, Styles."

Güldüğümde kendisi de birkaç şey attı ve göz kırparak ilerlemeye devam etti.

"Hangisi?" dedi, raftaki mısır gevreklerini gösterirken.

"Hepsi."

Onları da sepete attığımda sebze ve meyve almış, birkaç şişeyi de görmezden gelerek kasaya ilerlemiş ve alışveriş arabasıyla birlikte çıkmıştık.

"Niall bizi mahvedecek."

Ona bakarak güldüğüm sırada dışarı çıkmış, bir ya da iki saat önce burada olmayan kameralarla karşılaşmıştık.

Liam ile birbirimize bakarken ikimizin de aklında el ele tutuşarak koşup kaçmak olduğunu biliyordum ama etrafımız sarılmıştı.

"Bay Styles, Bay Tomlinson nerede?"

"Bay Payne, Bay Malik ile ayrıldığınız yönündeki iddialar hakkında birşey söylemek ister misiniz?"

"Bay Styles, evlilik teklifiniz hakkında konuşmak ister misiniz?"

"Bay Payne, sizce evlilik yakın mı?"

"Bay Styles, yüzüğünüz nerede?"

"Bay Payne, Bay Malik'den bir teklif geldi mi?"

Önceki soruyla gözlerim hızla parmağıma gitmiş, korkuyla Liam'ı çekerek aralarından birkaç kişiyi bedenimle itmeye mecbur kalarak o kalabalıktan çıkmış ve arabaya yerleşmiştik.

Hızla ceplerimi karıştırırken korkuyla Liam'a baktım. "Yüzüğüm yok!"

"Harry evde kalmıştır, sakin ol. Kendinden iyi bakıyorsun sen ona, kaybetmene imkan yok."

Araba hareket ederken Liam endişemi bilerek hızla eve sürmüştü. Yol boyunca ceplerimi, koltuğu, yanlarını, yerleri kontrol etmiştim ama yoktu.

Hızla arabadan inip kapıyı çaldığımda Niall açmış, o ne olduğunu anlayamadan hızla kaldığım odaya koşmuştum.

"Tanrım! Yok işte kaybettim Louis bana çok kızacak, yok!"

Yatagi darmadağın etmiş yüzüğü ararken eğilip yatağın altına ve yerlere baktım. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum.

"Louis gibi yüzüğüm de yok artık!"

Kendi kendime söylenerek ağlarken Niall'a bağırdım ve o ikisi de zaten aradıklarını söylediler. Yoktu, hiçbir yerde yoktu.

Yerden birkez kayıp düşerek kalktığımda hızla salona koştum ve koltukların altlarına baktım. "Bir tek o kalmıştı zaten tekliften geriye o da yok artık!"

Buğulu gözlerimle etrafı göremezken gözlerimi gelişi güzel sildim ve bahçeye koşarak havuzun etrafına, havuzun içine baktım.

"Buldum!"

Içeriye baktığımda Liam'ın elinde tuttuğu yüzük ile daha çok ağlayarak içeri koştum ve avucum içine alarak koltuğun yanına, yere oturdum. Dizlerimi kendime çekerek ağlarken yüzüğü hızla parmağıma geri taktım.

Onlar da yanıma oturduklarında iki yanımdan bana sarıldılar. Liam gün geçtikçe bana üzülüyor, Louis'ye karşı sinirle doluyordu ama haklı olduğunu da biliyordu.

"Harry lütfen ağlama artık, birtanem. Bulduk işte."

Kafamı sallayarak ağlamaya devam ettiğimde bir süre öyle durduk ve iç çekişlerim duyulduğunda Niall, "Sen Harry'e birtanem mi dedin?" diye sordu Liam'a.

"Evet."

"Tanrım, çok romantiksin, Li!"

Gözlerimi ovarken boğuk sesimle güldüm ve burnumu çektim.

"Kıskanma, Nialler. Yıllardır Harry'e olan, bir sır gibi sakladığım aşkımı bilmiyormuş gibi konuşma."

"Artık bir sır değil, Li!" dedi, Niall sahte bir şaşkınlık ve korkuyla Liam'a beni gösterirken.

"Tanrım! Harry açıklayabilirim-"

Gülmeye başladığımda Liam'ın yanağına minik bir öpücük bıraktım ve göz kırptım. O sahte bir bayılma taklidi ile kendini geriye bıraktığında Niall da bizi şaşırtarak diğer yanına öpücük bıraktığında elini kalbine koydu ve tavana doğru aptalca sırıttı.

"Bekleyin!" Niall aniden aklına gelen şey ile bağırdığında yukarı koştu. O sırada ben de yerdeki Liam'ı kaldırdım ve beraber koltuğa geçtik.

Aniden yüzümüze fırlatılan şey ile korkuyla gerilediğimizde pijamalar yüzümüzden karnımıza doğru düştüler.

"Sinema gecesi!"

"Evet!"

Bunu en son Louis ile tanıştığımız ilk günün gecesi yaptığımızı hatırladığımda burukça gülümsedim ve hepimizin aynı olan pijamaları giydik.

Niall film seçmiş, Liam ve ben aldığımız abur cuburları kucağımıza alarak koltuğa yerleşmiştik.

Açtığı psikolojik gerilim filmini daha önce Louis ile izlemiş olsam da sevdiğim için ilk defa izliyor gibi bir heyecanla izlerken
Niall ekrana sevmediği bir yer gelince cips fırlatıyordu.

Loueh♥: "Yüzüğün nerede?"

Gelen mesaja gözlerimi büyüterek bakarken sıçtığımı bilerek hızla kilidi açtım ve parmaklarımı ekranda dolaştırdım.

Sun: "Uyurken düşürmüşüm."

Loueh♥: "Harry şu an yüzüğün nerede?"

Loueh♥:"Onu bilerek mi çıkardın?"

Hayretle ekrana bakarken üzüntüyle omuzlarımı düşürdüm. Bunu gerçekten düşünebiliyor muydu?

Sun: "Kalbimi kırıyorsun, Louis. Hala sinirli olabilirsin ama üzülüyorum, farkında bile değilsin."

Daha fazla konuşmak istemeyerek, kalbimin kırılmasına daha fazla izin vermeyerek telefonu bıraktığımda filme devam etmiş, bittiğinde de onlar koltukta uyuyakaldıklarından onları rahat bir şekilde yatırıp odama çıktım.

Zaten üstümde komik pijamalarım olduğundan direkt yatağa girdiğimde bu gece kaç saat yatakta döneceğini hesapladım. Her ne tarafa dönsem de sarılabileceğim bir Louis'nin olmayışı, onun küçük kaşığı olamıyor olmam öyle büyük bir eksiklik haliydi ki, sonunda bedenim yorgun düşerek mecburen uykuya dalıyordu.

Bu gece de onlardan farklı olmayacaktı, biliyordum. Yine bütün oda üstüme geliyor, soluklarım boğazımda takılıyor gibi oluyordum. Parmağımdaki yüzüğün bir daha çıkmasından korkarak onu sıkı sıkı tutarken üstüne bir öpücük bıraktım. Louis bunu bana vermişti...


🌈✨

Küfür etmeyin dayanın azıcık sürekli kavga etme olayını çözücez artık rahatlicaz

AAAAAAAAALL MY LOVE! X. 💚💙

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

54.1K 2.6K 15
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
164K 17.2K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
74.4K 5.6K 31
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
32.4K 1.3K 46
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...