Two hearts in one home | Larry

By dimplestylles

6K 707 1.5K

Bir benzeri olmadığını bildiği mavi gözlerin damarlarına karışarak kalbini her an biraz daha hızlandıracağını... More

It's none of your business
Whatever happens
First time
Eternal trust
I can't let you go
Please don't go away from me
Far away.
Goodnight darling
Bitter silence
I don't hate you
Let's just hug
LA
I don't wanna be alone.
Bring me back
Home
Just take the pain away
Night changes
Do not be sad
A morning sun
If i could fly
Love you goodbye
Midnight memories
You're still the one I kiss goodnight.
I'll be your goodnight.
Love of my life
The taste of lies
Let me be your goodnight.
And I miss you now
I always need ya
Day by Day
It's worth the pain
And time can always heal you
Do you know who you are?
Lou
We're together
Baby
Always Lou
In love Tommo
Fear in the dark
unfeeled feelings
Finifugal
Little spoon
Daylight
I will be your memories
Do not leave me
And I'd marry you, Harry
Tomlinson
Ring
This wasn't a breakup
Larrie
"Love"
Do we have to get married?
Princess
My Sir
Ziam
And I'm in love with Lou..
Joshie Josh
Hug

Fine line

77 9 21
By dimplestylles

Dün gece kendimde olmamam ile herşeyden bir haber kendi dairemde uyanmış, günü kimseyi görmeden geçirdikten sonra herşeyden kaçmak için o herşeye sığındığım yata dönmüştüm.

Rüzgar sıcak sıcak eserken güvertede yatmış, kucağımda gitarım ile gökyüzüne karşı mırıldandıyordum saatlerdir.Yat burada daha iki gün önce iki aşık kasırgayı içine almış, yangınlar ve fırtınalar yaşamıştı ama şimdi sessizdi. Hafif hafif sallanıyordu sıcak rüzgarlar ile.

Put a price on emotion
(Duygularına fiyat koy)

I'm looking for something to buy
(Satın almak için birşeyler bakıyorum)

You've got my devotion
(Sen benim bağlılığıma sahipsin)

But man, I can hate you sometimes
(Ama adamım, bazen senden nefret edebiliyorum)

I don't want to fight you And I don't wanna sleep in the dirt.
(Kavga etmek istemiyorum. Ve pislik içinde uyumak)

You sunshine, you temptress
(Sen günışığısın, sen baştan çıkarıcısın)

My hand's at risk, I fold
(Elim risk altında, katlıyorum)

Crisp trepidation
(Ayaz endişesi)

I'll try to shake this soon
(Bunu yakında sallamaya çalışacağım)

Spreading you open
(Seni açıyorum)

Is the only way of knowing you...
(Seni bilmenin tek yolu bu)

We'll be a fine line
(ince bir çizgi olacağız)

We'll be a fine line
(ince bir çizgi olacağız)

We'll be a fine line
(ince bir çizgi olacağız)

We'll be alright
(İyi olacağız)

O nasıl söylediği gibi gökyüzündeki en parlak yıldızın ortaya çıkmak için beklediği o geceyi sevdiği kadar çok seviyorsa beni, ben de onun gecesiydim. Varlığı olmadan, parıltısı olmadan gökyüzünde bir karanlıktan ibarettim sadece.

Herşeyin gerçekten de iyi olacağına inanacakken bir kez olsun bana gelmediği gerçeği ile yine karşı karşıyaydım şimdi.

Bir an sinirle konuşmuş, herşeyi mahvetmiştim ama pişman da değildim çünkü dünü, bugünü, geleceği, herşeyi olmak istiyordum ama buna izin vermemiş, gideceğimi bilerek tek kelime bile etmemişti ve şimdi yoktu. Sonsuz bir hiçliğin içinde oradan oraya savruluyor gibiydim.

Yatın aniden hareket etmesi ile kalkmadan uzandığım yerden arkaya baktığımda yerde yattığımdan dolayı Louis ters bir şekilde bana geliyordu.

Şaşkınlıkla onu izlerken kafamı uzattığım yerde eğildi ve ters bir şekilde dudaklarımı öptü. Bedenimde yeniden sıcak kanı damarlarım değil de bir hız treninde geziniyorlarmış gibi hissettiğimde kalbimden her geçtiğinde irkiliyordum sanki. Geri çekildiğinde, daha tadını bile alamamıştım istediğim kadar.

"Özür dilerim," dedi ve saçlarımı nazikçe parmakları arasından geçirdi. Bunun hissettirdiği o çok iyi tanıdığım hissin hasretinde kalmıştım.

"Kaç kişiyle birlikte olduğumu hatırlamıyorum bile, geçmişim bende yok ama bunun sebebi çok kişi ile birlikte olmam değil,"

Aramızdaki milim boşluğu kapatıp dudaklarıma ıslak bir öpücük daha bıraktı. Tek yaptığım, daha doğrusu yapabildiğim onu öylece izlemekti. Tepki bile veremiyordum. Ardımda bırakarak çekip gittiğim adam gelmiş beni öperken karşı bile çıkamıyordum. Bu belki de gitmediğimin bir kanıtıydı aslında. Gerçekten çekip gitmenin ne olduğunu biliyordum ama bunu sadece korksun istediğimden yapmıştım.

"Geçmişimde bir yer edinemeyecek kadar değersiz olması, günışığı."

Elleri yanaklarımda gezindiğinde yerde yatmış, tersten yüzüme doğru eğilmiş olan Louis'ye bakıyordum ama ne ağzım açılıyor, ne sesimi bulabiliyordum.

"Sana bir başkasının dokunmuş olduğu ihtmali bile beni öyle siliyor ki o andan, Harry; bunu bilerek sana geçmişimdekileri söylemek istemedim çünkü nasıl hissettirdiğini biliyorum. Çok üzülecektin, üzüldün... Ama sana yemin ederim, sevgilim. Kimseyi şu hayatta aylarca onun için o olmadan, yaşam belirtisi bile veremeden kalbi sökülüp alınmış gibi yaşayacak kadar çok sevmemiştim ben."

İçimden niye bu kadar güzel olduğu ve bu kadar güzel sevdiği için ona kızarken bu aşkın baş rolü olmak inandırıcı bile gelmiyordu. Louis ben seviyordu ve bunun farkındalığı her yüzüme vurduğunda kendimi kaybediyordum.

Ben de ellerimi onun yanaklarına çıkardığımda birşey sorgulayacak gücü artık kendimde göremediğimden dudaklarını dudaklarıma bastırdım ve fısıldadım. Öyle güzel seviliyordum ki, ona haksızlık yapmış ve üzmüştüm. Ellerimi minik sakallarında gezdirerek özlediğim güzel yüzünü inceledim.

"Özür dilerim."

...

"Peki evlenme teklifi?"

Niall'ın sorusu ile herkes sustuğunda Liam'ın gözleri yine Zayn'e kaymış ama onun umrunda olmaması ile üzülerek tekrar önüne dönmüştü.

Liam ile bu konu yüzünden çok kez tartışmışlardı ve her defasında da sonucu Zayn'in hazır olmayışı ve Liam'ın bunu zorla da olsa kabullenişi olmuştu. Bunu çok istiyor olsa da Zayn onun kadar istekli değildi. Onu ne kadar sevdiğine şahit olan biri olarak eğer bunu bilmiyor olsaydım Liam'a iyi gelmediğini düşünebilirdim ama onun tek varlığı, sahip olduğu tek şey gibi en yukarıda tutuyordu Zayn onu. Sadece belki de gerçekten hazır değildi.

"Sanırım oldukça klasik ama beklenmedik bir anda yapardım. Liam orada bir evlenme teklifini aklından geçirecek ama klasik olduğundan benim yapacağıma imkan vermeyecek."

"Kendini açık ettin, Zayn." dediğimde, Liam yine durmayarak, "Bu an yaşanana kadar ben unuturum zaten." dedi ve Zayn umursamadan elini tutup birleşik ellerini dudaklarına götürdü.

"Sen, Louis?"

Kalbime mukayet olmaya çalışarak Niall'ın bunu merak etmesine lanet ettim. Bir anda göğsümde vurmaya başlayan kalbim ile bunun hayalini bile bu kadar çok seviyor olduğum için utanmıştım neredeyse bir başkası kalbimin delici atışlarını hissediyormuş gibi.

"Bilmiyorum. Düşünmedim hiç."

Anında gözlerim yeri bulduğunda dikkat çekmemek için salladığımı farkettiğim bacağımı durdurdum ve hafifçe gülümsedim. Normal görünmeye çabalasam da az önce öyle heyecanlanmıştım ki, gerçekten üzülmüştüm.

"Sessiz, kimsenin olmadığı romantik bir an olabilir."

Niall beni fazla iyi tanıyor olarak oturmak için geriye yasladığım arkadaki elimin üstüne elini koydu. Ona baktığımda gözlerini kapatıp açtı. Bunu sormuştu çünkü Louis'den onun da beklediği bu değildi benim gibi.

Biraz daha oturduktan sonra beraber Niall'ın dairesinden kendi otel dairelerimize dağıldığımızda üstümü çıkarıp yatağa girmiştim. Louis'yi suçlayamaz ya da birşey söyleyemezdim bunun için ama üzülmüştüm sadece. Yine de onun da üstünü değiştirip yatağa girmesini bekledim ve tek bacağımı üstüne atarak sarıldım. Saçlarım göğsüne dağılıyordu.

"Nereye gittin bugün?"

Bir ara Zayn ile ortadan kaybolmuş ve geldiklerinde de oldukça keyiflilerdi.

"Seni barda öpen o şerefsizi buldum ve daha sonra da seni her yerde izleyen bir diğer şerefsizin yanına götürdüm."

Güldüğüm sırada parmaklarını saçlarım arasından geçiriyordu ama hatırladığım ile gülüşüm aniden soldu.

"Sen onu nereden biliyorsun?"

Zayn ile son iki gündür Louis'den öyle çok şey saklamıştık ki artık benim de hangisini bilip bilmediği hakkında kafam karışıyordu.

"Dün gece sarhoştun, gece kulübüne gittiğini biliyordum. Zayn'e söyledim, seni aldı ama arabada bana gelmek için ağlamışsın. 'Ben öpsün istemedim, Lou' diyip durdun."

Dışarıya karşı Bay Tomlinson olan bu soğuk ve ürkünç adamın taklidimi yapması ile göğsüne hafifçe vurdum ve güldüm. O benim Lou'mdu.

Elleri saçlarımdan geçerken aniden durdu ve sakladığımız bir başka şey olan kafamdaki ondan önceki akşam yine beni izleyen adamı kovalarken düşmem ile kafamın kanadığı, Zayn'in temizlediği yarayı buldu.

Henüz o sormadan, "Düştüm." dediğimde, daha önce dizlerim ve kollarımdaki düşerken sürtünmeden dolayı olan yaralara da aynı şeyi söylediğim için inanmayarak, "Harry." dedi ama bu normal bir "Harry" değildi.

"Onu da biliyorum, bebeğim." dediğinde, şaşkınlıkla kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Zayn Louis'nin çıldıracağını bilerek söylemediğini söylemişti.

"O gece de dün gibi Zayn seni alıp geldiğinde sen yatarken yaralarını temizleyen benim."

Eğer o gece gelenin Louis olduğunu biliyor olsaydım hiç beklemez ona giderdim ve herşey düzelirdi ama ben bunları bilmediğimden Louis'nin bir kez olsun beni görmek istemediğini düşünerek kafamda kurup durmuştum.

"Benden bir daha birşey saklama, bebeğim. Anlaştık mı?"

Kafamı salladığımda yaranın olduğu yere, saçlarım arasına öpücük bıraktı.

"Acıyor mu?"

"Geçti."

🌈✨

Son iki bölümü hızlı yazmak zorunda olduğum için böyle oldu üzgünüm.

Saçma ama olmak zorunda olan kavga da bitti ve yb yarın.

AAAAAAAAALL MY LOVE! 💙💚 X.

Continue Reading

You'll Also Like

35.1K 1.4K 16
Alaz'la Asi yer değiştirmiş olsa nasıl bir dinamikleri olurdu çok merak ettim. Yaman, Alaz ve Cesur'un birlikte büyüdüğü; Asi'nin Soysalanlar'ın kız...
20.9K 1.9K 43
Eğlenmek için yazıyorum, eğlenmek isteyenleri hikâyeme bekliyorum🖤
63.3K 4.8K 28
İlkin geçmişte yaşanan tatsız durumları bir daha yaşamayacaktı. Gelecek sefer Barış Alper'in yanından dahi geçmeyecekti.
18.6K 2.3K 14
Jeongguk'un sevgilisi Bogum, ona pek de iyi davranmıyordu.