Nazende (bxb)

By queenhurrem

450K 35.5K 10.8K

Yıllardır beni kardeşi yerine koymuş bir adamda takılı kalacak kadar aşıktım. NOT: Hikaye eşcinsel evlilikler... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi

yedi

10.3K 786 344
By queenhurrem

Bir pazar günü klasiği olarak her zamanki kahvaltı vaktimizin geçe sarkmasıyla biraz daha tadına varabildiğim uykumdan beni uyandıran Rojin ve Baran olmuştu.

Uykum dağılmak üzereyken, bacaklarımın arasında bir yastık kısacık geceliklerim ve dağılmış saçlarımla uyurken ikisi içeriye girmişti. Uzun zamandır beni o uyandırmadığından algılamam uzun sürmüştü.

Ben elimi yüzümü yıkamak için ayağa kalktığımdaysa çoktan çıkmışlardı.

Bir gün onunla aynı yatakta, onun kollarında uyanmayı her şeyden çok istiyordum.

Üzerime bir şeyler geçirip kahvaltı masasına oturmak için yürüdüm. Cebimdeki telefondan sürekli bildirim sesi yükseliyordu. Ebrar ve Songül yine bir şeyler öğrenmişlerdi.

Mesajlarına sakin kafayla bakmak üzere masaya oturup herkese ithafen günaydın dedim. Abimin karşısına, annemin yanına oturmuştum.

"Bugün ne yapacağız?" dedim gülümseyerek. Her pazar birlikte bir şeyler yapardık.

"Misafir var bugün kuzum." dedi annem.

Abim her zamanki açlığıyla yemek yerken başını 'Hayırdır' der gibi salladı. Göz devirip çatalımı tabağımdaki zeytine batırdım.

"Kim gelecek?"

Annem Baran'a baktı.
"Kardelen'le ailesi gelecek bugün."

Zeytinim havada öylece kalırken Baran hızlıca anneme baktı.

"Neden?" diye sordu.

Annem göz kırpıp omuz silkti.
"Bilmem."

Babam kaşlarını kaldırdı.
"Yine babalar en son duyuyor."

Baran elindeki çatalı kenara bıraktı.
"Yok Amca duyulacak bir şey yok. Daha hiçbir şey olmadı. Bu olay neden bu kadar gereksiz yayıldı anlamadım."

Annem ve babam konuşmaya başladığında abim ağzı doluyken Baran'ın omzuna vurdu.
"Konuşmaya başladınız mı?"

Baran her zamanki o ufak tebessümüyle cevap verdi.
"Yok. Kız kaç gün önce istek atmış girmiyorum diye görmemişim."

"Öküz. Kabul ettin ama?" dedi abim.

"Ettim."

"Geri dön."

"O ne oluyor?"

"Karşılıklı takipleşme işte."

"Niye karşılıklı takipleşiyoruz ki?"

"Ulan kız senin ilgi duyduğunu başka nasıl anlasın?"

"Yani geri dönünce ilgi duymuş mu oluyorum."

"Gibi bir şey."

"Sen herkese geri dönüyorsun lan."

"Sen ben misin oğlum?"

"Gerçekten ilgi duyuyor musun?" dedim şaşkınlıkla. Halbuki şaşkınlığımın altında büyük bir korku yatıyordu.

Bir gün bunun olacağını biliyordum ama kabullenmek çok zordu.

Baran gözlerime baktı. Bir an ne diyeceğini bilemez gibi dilini dişlerinde gezdirdi.
"Sanırım." diye mırıldandı.

Hiçbir şey söylemedim. İçimden tabağımı ittirip kalkmak gelse de sonrasında bunu kimseye açıklayamayacağımı biliyordum. O kahvaltı masası o sabah bana zehir oldu. Ağzıma bir zeytin bile atamamış öylece kalakalmıştım.

Kahvaltıdan sonra amcalarım, halalarım eşleriyle birlikte bir yerlere gittiler. Konakta az kişi kalmıştık. Baran'la Kardelen'i yapmaya çalışan halam sırf onlar için konakta kalmıştı. Tabii biz de...

Hırsımdan ağlamak, gelmesinler diye evi kilitlemek istiyordum. Bu işin sonunu az çok tahmin edebiliyordum.

Annem içeride hazırlıklara bakarken peşinden dolaşıyordum.

"Ne diye geliyorlar? Daha ikisinin bir kez konuştuğu yok. Babasına ne diyeceksiniz? Dünden razı baksana kız."

"Bilmiyorum Karaca." dedi annem sinirle.

"Söyle gelmesinler o zaman."

Bir şey söylemeden asık bir suratla tam olan hazırlıklara baktı ve mutfaktan çıktı. Peşinden koştum ben de.

Çok geçmeden misafirlerimiz geldiğinde birlikte içerideki oturma odasına geçmiştik. Dedem ve babaannem gelmemişti. Zaman geçtikçe yaşları ilerliyordu ve insan içinde biraz fazla zaman geçirmek onlar için zor oluyordu.

Kabullenemediğim bir diğer şey de bir gün onların benden ayrılacağı gerçeğiydi.

Kardelen uzun çiçekli bir elbise giymiş, saçlarını açık bırakmış, sade ve hoş bir makyajla içeriye girmişti. Yanında abisi vardı. Yeşil gözlü, esmer ve ciddi duruyordu. Çocukluğumdan beri Yusuf Abi beni korkuturdu.

Bu yersiz misafirlikten o da pek hoşlanıyor gibi durmuyordu.

Anne ve babalarla ayrı ayrı selamlaşmadan sonra Kardelen'le karşı karşıya geldiğimizde bana sıcacık bir tebessüm sundu.

"Merhaba Karaca."

Düzgün bir Türkçesi vardı.

"Merhaba." dedim hafifçe gülümseyerek.

Yanımda duran abime gülümsedi, Baran'a gülümserken gözlerini kaldırıp usulca baktı. Baran da gülümsedi ona karşı. Şimdiden sinirden kendi kendimi öldüresim geliyordu.

Abim, Baran, ben ve Yusuf bir koltukta; babalarımız tekli koltuklarda; annem ve halamlar da diğer koltuktaydılar.

Herkes kendi halinde ufak sohbetler ediyorlardı. Baran ara ara Kardelen'e baksa da Kardelen abisinden korktuğu için olsa gerek pek bakmıyordu.

"Sen nasılsın Yusuf?" dedi abim çay kaşığını bırakırken.

Yusuf Abi abimden bir yaş büyüktü. Gülümsedi.
"İyi Fırat sizi sormalı?"

"Biz de iyiyiz iş güç işte."

"Kapıdaki araba senin mi?"

"Baran'ın." dedi abim.

Aslında sadece Baran'ın değildi. Bazen ben bazen abim bazen Baran kullanırdı. Üçümüzün sayılırdı yani. Tabii kısa bir süre önce ben kaza yapmadan önce üçümüzündü ama sanırım artık arabam yoktu.

Şimdi sadece Baran'a bırakmasının sebebi muhtemelen göz boyamaktı. Baran da fark ettiği için kaşlarını hafifçe kaldırdı.

"Güzel araba." dedi.

"Eyvallah."

Kadınlar birlikte gülüp söyleşirken biz saçmasapan gergin bir anın içindeydik. Bazen kadınlara gerçekten çok özeniyordum. Konuşacak o kadar fazla şeyleri vardı ki... Erkeklerin -hele de bazılarının- sohbeti pek öyle değildi.

Sabahtan beri maçlardan, arabalardan ve siyasetten konuşmalarına rağmen doğru düzgün akıcı bir sohbeti hâlâ sağlayamamışlardı. Ben zaten hiç konuşmuyordum. Söyleyecek bir şeyim yoktu.

"Baran'ımla Fırat'ım da babalarının izinden gidiyor maşallah. İşten güçten vakit bulamadıkları oluyor." dedi halam.

Babam ve Kardelen'in babası çoktan çıkmışlardı bile. İyi huyluydu babam. Evine gelen misafire ne olursa olsum oldukça sıcak davranırdı.

Kardelen'in annesi gülümsedi.
"Maşallah maşallah."

O sırada Yusuf Abi'nin telefonu çaldığında açmadan önce ayağa kalkıp dışarı çıktı. Arayan kişiye ağzıma gelen tüm küfürleri sıralamaktan geri durmamıştım çünkü şimdi o burada diye kimse rahat hareket edemiyordu. Çıktıktan sonra Baran ve Kardelen arasındaki bakışma epey artmıştı.

Bir yanım kalkıp gitmek ve bu saçma anı devam ettirmemek isterken bir yanım kalmak için direniyordu.

"Yusuf'uma da hayırlı bir kısmet bulsak da keşke..." dedi annesi oğlunun arkasından bakarak.

Halam gözlerini bana çevirdiğinde annem halama öyle sert baktı ki hızlıca başını önüne çevirmek zorunda kaldı. Annemin bilmeden beni böyle kurtarmasına her seferinde bayılıyordum.

"Hayırlısı tabii." dedi gülümseyerek.

Abimle Baran kendi arasında gülüşüp konuşuyordu. Ne dediklerini duymak için neredeyse abimin kucağına çıkmış olsam bile anlamıyordum. Ortam öylesine boğuk, sıkıcı ve rahatsız ediciydi ki... Sadece bir an önce tekrar gelmemek üzere gitmelerini istiyordum.

Yusuf Abi tekrar içeri girdiğinde Kardelen ve Baran gözgöze geldi ve ilk başını çeviren Kardelen oldu. Utanmıştı.

Ben de birazdan sinirden kendimi öldürecektim. Öyle çaresiz bir andı ki, sevdiğim adam yanımda birilerini ilk kez beğenirken ve muhtemelen iletisi de olacakken sadece kardeşi gibi oturup izliyordum. Başıma gelen hemen hiçbir şeye sustuğum olmazdı ama bu durum benim bile elimi kolumu bağlıyordu.

"Eve geçelim. Mal gelecekmiş." dedi Yusuf Abi telefonuna bakarak.

"E yeni geldik oğlum."

Geleli 1 saatten fazla olmuştu.

"Eve gidelim ben sizi bırakayım oradan işe geçeyim."

Halam hızlıca araya girdi.
"Bizimkiler bırakırlar annenle kardeşini oğlum. Bir şey olmaz."

Yusuf Abi elinden geldiğince yumuşatmaya çalıştığı ama yine de sert duran gözlerini halama çevirdi.
"Olmaz öyle şey. Ne bacımın ne anamın başkasının arabasında işi yok." dedi sert bir sesle.

Başka zaman olsa midemin bulanacağı bu kıro harekete utanmasam onay verip alkışlayacaktım.

Baran ve abim de Yusuf Abi'ye muhtemelen hak veriyordu. Beni böyle bir durumda hayatta başkasının arabasına bindirtmezlerdi.

Kalkacakları vakit vedalaştık. Biz vedalaşırken Yusuf Abi'nin babası içeriye girmişti.

"Heh ben de gidelim diyecektim. Yusuf sen depoya git."

"Tamam."

Herkes vedalaşırken Yusuf Abi abime ve Baran'a hafifçe gülümseyip el sıkıştı. Bana geldiğinde sadece el sıkıştı, yüzüme bile bakmadı. Ben de meraklısı değildim zaten.

Kardelen annemlerle sarılıp, abimle kısaca el sıkıştıktan sonra Baran'a elini uzattı. Tam kapıdan çıkacakken Kardelen elindeki kağıdı kimse görmeden Baran'ın eline tutuşturdu. Bunu sadece abim ve ben görmüştük.

Şok içinde sırtımı duvara yasladım. Bir yerlerden destek almaya ihtiyacım vardı. Sonra evden gittiler. Abim, ben ve Baran kalmıştık içeride. Annem ve halam avluya gitmişti geçirmek için.

Ben boğazım kurumuş, stresle onları izlerken abim rahatça koltuğa oturdu.

"Nasıldı?" dedi sırıtarak.

"Ne nasıldı?" dedi Baran da yanına otururken.

"Yeme lan bizi. Kıza dibin düştü."

Canım çok yanıyordu. Güldüm.

Baran sırıttı.
"Abartma."

"Yazacak mısın?" deyip elimi arkamda birleştirdim.

Kararsızca yüzüme baktı. İlk kez yakışıklı yüzüne karşı başımı çevirmek istiyordum.
"Bilmiyorum. Yazsam mı?"

Omuz silktim. Sonra da daha fazla dayanamayacağımı anlayıp gülümseyerek odadan ayrıldım. Kendi odama attığım her adımda yüzüm ve omuzlarım daha çok düştü. İçeriye girdiğim an titrek bir nefes aldım. Kalbimden aşağı sanki bir şey akıyordu. İçime saçmasapan bir acı verecek bir sıcaklık yayılıyordu.

Tek dileğim, bu yazışmalarının veya tanışma merasimlerinin yalnızca bu şekilde kalmasıydı. Aksi halde canım çok daha fazla yanacaktı.

Yatağa sırtımı yaslayıp derin bir nefes aldım. Şimdi tek yapabileceğim birileri beni arayana kadar odada uyumaktı.

————

Continue Reading

You'll Also Like

372 67 23
Yoo Jimin,lisesinde popüler ama içine kapanık bir kız olarak hayatına devam ederken karşısına çıkan yakışıklı ile nasıl karmaşık bir ilişki yaşayacağ...
73.3K 5.3K 42
Kuzeyin soğuk ayazında bedenini titreten rüzgara direnerek yürüyordu. Soğuk rüzgar her estiğinde derisi titreyerek kürkünü hareket ettiriyor ve azala...
934K 43K 97
+18 Duygular değişken ama çok güçlüdürler. Hüzün çok kolay bir şekilde öfkeye evrilebilir. Ya da mutluluk yerini acıya bırakabilir. Peki nefret gerç...
2.6K 808 8
[Tamamlandı] Bugün altı yıl oldu seni görmeyeli, dayanamıyorum gücüm kalmadı. 171021/281021 dea