GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)

By YorgunHayalci

163K 10.5K 4.3K

~Fantastik~ "Öfkenin ve dansın zarafeti, olacak her şeyin sebebi... ~ Yaratıkların kol gezdiği, tehlikenin hü... More

TANITIM
GİRİŞ
1. KISIM - 1. BÖLÜM
1. KISIM - 2. BÖLÜM
1. KISIM - 3. BÖLÜM
1. KISIM - 4. BÖLÜM
1. KISIM - 5. BÖLÜM
1. KISIM - 6. BÖLÜM
1. KISIM - 7. BÖLÜM
1. KISIM - 8. BÖLÜM
1. KISIM - 9. BÖLÜM
1. KISIM - 10. BÖLÜM
1. KISIM - 11. BÖLÜM
1. KISIM - 12. BÖLÜM
1. KISIM - 13. BÖLÜM
1. KISIM - 14. BÖLÜM
2. KISIM - 15. BÖLÜM
2. KISIM - 16. BÖLÜM
2. KISIM - 17. BÖLÜM
2. KISIM - 18. BÖLÜM
2. KISIM - 19. BÖLÜM
2. KISIM - 20. BÖLÜM
2. KISIM - 21. BÖLÜM
2. KISIM - 22. BÖLÜM
2. KISIM - 23. BÖLÜM
2. KISIM - 24. BÖLÜM
2. KISIM - 25. BÖLÜM
2. KISIM - 26. BÖLÜM
2. KISIM - 27. BÖLÜM
2. KISIM - 28. BÖLÜM
3. KISIM - 29. BÖLÜM
3. KISIM - 30. BÖLÜM
3. KISIM - 31. BÖLÜM
3. KISIM - 32. BÖLÜM
3. KISIM - 33. BÖLÜM
3. KISIM - 34. BÖLÜM
3. KISIM - 35. BÖLÜM
3. KISIM - 36. BÖLÜM
3. KISIM - 37. BÖLÜM
3. KISIM - 38. BÖLÜM
3. KISIM - 39. BÖLÜM
3. KISIM - 40. BÖLÜM
3. KISIM - 42. BÖLÜM
3. KISIM - 43. BÖLÜM
3. KISIM - 44. BÖLÜM
3. KISIM - 45. BÖLÜM
KRALLIKLARIN VE KÜÇÜK KITANIN GENEL DURUMU
FİNAL - PART 1
FİNAL - PART 2
"BİR GÜN BİR PRENS VARMIŞ..."
İLK KİTABA DAİR SON SÖZLERİM
Biraz Da Ben...

3. KISIM - 41. BÖLÜM

1.3K 156 35
By YorgunHayalci

Kehanet

Aradan geçen uzun zaman sonrası beni yanına çağıran Prens Ares, bu kez kütüphaneye değil de bizzat odasına çağırmıştı. Askerler ile kapının önüne geldiğimizde kapı tıklatıldı ve içeriye girmemiz için içeriden açıldı. Daha sonra Prens Ares ikimizin yalnız kalması gerektiğini söyleyerek askerlerin odadan ve kapı eşiğinden de gitmesini emretti.

Prens bana dönüp baktı ve koltuğa oturmamı rica etti. Lakin kendisi ayaktaydı.

"Öncelikle nasılsın Luna?" diye sordu. Bu soruyu içinden geldiği için sormuştu. En azından o şekilde yansıtmıştı.

"İyiyim, teşekkür ederim. Peki ya siz?"

"Normalim," diye cevap verdi. Kendisinin neden ayakta olduğuna anlam veremedim. Bu beni biraz garip hissettirmişti açıkçası.

"Peki ya neden beni yanınıza çağırdınız?" diye sordum. Tebessüm ederek baktı bana.

"Yine çok meraklısın," diye cevap verdi. "Ama açıklayacağım. Sadece bir yerden kaçmaya çalışır gibi anlatmak istemiyorum. Zira fazlasıyla önemli bir konu bu."

O zaman konu kesin kitaptı.

"Kitap mı?" diye sordum dayanamayarak. Başını olumlu anlamda salladı.

Bir kere de her yol şu kitaba çıkmasa şaşıracaktım.

Neyse ki önemli konusuna değinmeye başladı.

"Biliyorsun kitabı bir şekilde ele geçirdim ve o artık bende," dedi kendinden emin bir şekilde.

"Kitabın pek çok sayfası kendi kendine açıldı ve mührü de kırıldı. Dili ve gizemi hâlâ varlığını sürdürmeye devam etse de birkaç olay oldu. Kitabın içinde Kurnaz Prens'in de bildiği büyük bir kehanet var. Ve bu kehanet de direkt seni ilgilendiriyor."

Dediği şeye kahkaha patlama isteği geldi. Ben ve kehanet, öyle mi? Prens benimle dalga filan geçiyordu galiba. Oysa şaka yapmayacak kadar ciddi gözüküyordu.

"Ciddiyim Luna," dedi, sanki içimi okumuş gibi. "Ama sen de beni aynı ciddiyetle dinle lütfen."

"Biliyorsun ki Kurnaz Prens'in veya diğer adıyla Altın Gözlü Prens'in büyük bir kehaneti vardı. Kehanet Uzun Dede'nin ağzından alınan bir kehanet. Bundan yaklaşık bin yıl öncesine dayanıyor. Kehanete göre yeni yeni güçlenmeye başlayan krallığın en büyük prensi, yani Kurnaz Prens, öte diyar ile bu diyar arasındaki karmaşayı engelleyecek kişidir. Savaşı bitirecek ve geçitleri de tamamen kapatacaktır. Bunu da başardı zaten. Altın Gözlü Prens öte diyar ile olan geçitleri bir şekilde kapatmayı başardı ve insanların da gözüne girerek onların sevgisini, saygısını da iyice kazandı. Zaten prens olduğu vakitler de bile oldukça övülen birisiydi ki kehanetteki savaşı da kazanarak da gücüne güç katmış oldu. Lakin öte diyardan gelen büyük bir hastalık kendisine bulaştı ve bu hastalıktan da kurtulamadı. Gün geçtikçe fikirleri, amaçları hepten değişen birisine dönüştü. Krallığına yeni topraklar katmak istedi. Öyle ki dünyayı bile ele geçirme arzusuyla yanıp tutuştu. Mükemmel gücü ve iradesiyle hemen hemen bütün toprakları, krallıkları kendisine bağladı ve Sonrea İmparatorluğu'nu kurdu. Lakin yaptığı son savaşta yenildi ve öldü. Fakat o muhteşem güçteki kılıcını ölmeden önce toprağa değdirdiği vakit toprak yarıldı ve büyük kıta ikiye parçalandı. Sonrasını biliyorsun zaten.

Prens, Işık Aşıkları'nın zamanına ait muhteşem bir kitap buldu. Onun mührünü kırmayı ve okumayı başardı. Altın Çağ kitabı... Diğer ismiyle kayıp kitap. Prens kitabı kullandı, gücünden yararlandı. Ayrıca içinde kendisiyle ilgili yazan her şeyi de sonunda buldu. Altın Çağ dönemi aslında prensin ta kendisiydi. Uzun Dede'nin bu isimle yazmasının sebebi de buydu. Prens kendisine ait kehaneti bulmak için kitabı aradı ve başardı da.

Prens kadim soydan gelen birisiydi. Yani Sleylerin gücüne sahip tek insan soyuydu kendisi. Bu yüzden de her daim Sleyleri atası olarak gördü. Bu nedenle güçlüydü. Hem büyücü hem de Işık Aşıkları'nın yani Sleylerin gücü vardı kendisinde. Ayrıca bir de kitabı da bulmuştu ki bu sayede oldukça güçlü birisine dönüşmüştü.

Altın Çağ kitabında yazan kehanet ise seni ilgilendiriyor. Sen Kurnaz Prens ile aynı soydan gelen birisin. Yani ata Sleylerin devamısın. Kehanete göre onların soyunu tekrardan kurtarmak senin elinde olabilecek bir şey. Sen atalarının devamını getirmekle yükümlüsün. Oldukça özelsin ve güçlüsün. Kraliçe Anna da bunu biliyordu. Bu nedenle de o vakitler de dünya üzerine yaratılan dört atanın ilk çocuklarından birisi Sleylerin soyuna çoktan karışmıştı. İşte sen ve o bu soydan geliyorsunuz. Kraliçe Anna bunu son günlerinde bu kehaneti bir başka Sley tarafından öğrendiği vakit ona da bir umut doğmuş oldu. Soyu yüzyıllar sonrasında ilk defa devam edecekti. Soy kızdan devam edeceği için kehanette de senin adın yazılıydı. İkinizin de aynı kitapta farklı kehanetleri vardı. İşte bunu anlayan Kurnaz Prens kitabı mühürledi. Ardından da dirilmek için gün saydı ve seni bekledi. Onu diriltebilecek tek kişi sensin. Çünkü dediğim gibi soy kızdan devam ederdi ve aradan geçen yüzyıllar sonrasında bu soya ait ilk defa kız çocuğu doğmuştu. O da sensin Luna. Kurnaz Prens'i de atalarını da kadim kanınla diriltebilirsin. Altın Gözlü Prens senin gücün sayesinde dirilmeyi bekliyor. Dirildikten sonra da soyunu devam ettirmek için seni kullanacak, eminim. Ayrıca yarım kalan işini de halletmek isteyecek. Şimdi anlıyor musun neden aradan geçen üç yüz kırk altı yıl sonra dirileceğini. Sebebi sensin. Kitapta senin Sleylere çiçekten geçen hastalığa hâlâ sahip olduğun ve gücünü de geç kavuşacağın yazıyor. Atanın belli olmamasının sebebi bu. Kanındaki hastalık buna izin vermiyor. Atanın büyüsünü yapacaksın. Lakin kanındaki hastalığa galip gelmen gerekiyor. Şimdi anlıyor değil mi? Gemide neden gücünün açığa çıktığını. Çünkü kehanet sahibini bekliyordu Luna. Altın Gözlü Prens'in dirilmesi için tek bir adım kaldı. O da senin kanını kullanacak olması. Dediğim gibi muhtemelen o soyunu devam ettirmek ve sana sahip olmak isteyecek. Anna bu günleri göremeyecek belki ama senin tıpkı Altın Gözlü Prens gibi ulu bir gücün var. Sleyler... Etraflarına kendi beyaz ışığını saçarlarmış. Karanlık onlardan korkar hale gelirmiş. Güneş bile ışıklarına razı gelmiş. Mükemmel ötesi varlıklar onlar. Orbunlar bile bu kehaneti biliyordu.

Luna sen kadim soydan geliyorsun. İlk kız sensin ve gücün de senden sonraki nesillere aktarılacak. Kurnaz Prens bunu kullanmak istiyor. O seni bekliyor. Sen Sleylerin anası ve kurtarıcısın."

Sustu, sustum. Bu anlattıkları... İnanamıyorum, cidden inanamıyorum. Başıma ağrı girmişti. Ve cidden inanamıyordum. Bana neler diyordu? Neler anlatıyordu? Ben ve Kurnaz Prens de kimdi? Sleylerin anası olmak da neydi? Ben sıradan, yetim, öksüz bir kız çocuğuydum. Bana neler diyordu böyle?

Kafam allak bullak olmuştu. Gözlerimi zeminden bir müddet ayırmadım. Hiçbir şeyi düzgünce düşünemiyordum.

"Peki ya o nasıl dirilecek?" diye sordum. "Oysa ölüm diyarından hiç kimse tekrardan dirilemez."

"Kanın sayesinde bunu yapacak. Ayrıca o her şeyi planladı, düşündü. Kitabı kendi mührü ile yıllardır korudu. İnsanlar saçma salak hırsları için onu aramaya başladı. Elbette kitabın içinde başka şeyler de yazıyor. Ama en önemli ve en büyük iki kehanet sen ve o. Senin kanın Sley kanı. Yani Sley kadınları güçleri sayesinde sadece kendi soyundaki kişileri diriltebilir. Bunun sebebi de bu. Sley erkekleri kadınlarından çok daha güçlüydü. Ama soy kadından devam eder, kan kadının kanından anlaşılırdı. Kurnaz Prens belki de senden çok daha güçlü olacak. Ama sen olmazsan o bir hiç."

Kafam o kadar çok karışmıştı ki... Hepsinin yalan olmasını dilerdim.

"Ya o kız ben değilsem? Başkası belki de?"

Göz ucuyla bana baktı. Bunun olabilme ihtimali çok çok düşüktü.

"Hayır Luna," dedi. "Sen o kişisin. Kabullen artık."

"Peki ya siz nereden öğrendiniz ha bunları? Nasıl? Bu anlattıklarınız beni dehşete düşürüyor."

Prens Ares hemen cevap vermedi. Yüzüme uzunca baktı ve bu beni daha da çok gerdi.

"Ben kitabı kendim için değil, onun için aldım," dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Heyecandan ve stresten atan kalbim şimdi daha hızlı atıyordu. O ne demişti az önce? Onun için derken Kurnaz Prens miydi yani?

"Sakin ol Luna," dedi Prens Ares. Nasıl sakin olabilirdim ki? Bayılacak gibi hissediyordum kendimi.

"Siz... Onunla... Ona çalışıyorsunuz!" dedim sesimi yükselterek. Prens buna bir cevap vermedi.

"Cevap versenize," dedim yüzüne bakıp.

"Belki de ona razı gelmelisin," dedi çaresizce.

"Ona mı?" diye sordum. Artık sinirden gülüyordum.

"O kim ki ben ona razı geleceğim ha? Söyle ona asla ama asla itaat etmem. Siz de ne ara böyle bir şeyi yaptınız, cidden aklım almıyor. Hâlbuki sizin için çok farklı şeyler düşünmüştüm."

"Benim hakkımdaki düşüncelerinin değişmesini istemezdim... Oysaki ben sadece senin iyiliğini düşünüyorum Luna."

"Zalime yardım ederek mi düşünüyorsunuz? Onun neler yapabileceğini hiç düşünmüyor musunuz? O tehlikeli. Bugün ona itaat edersiniz, yarın da işiniz bittiğinde o sizi idam eder. Aklınız almıyor mu bunu?"

"Lütfen Luna. İşin ciddiyetini kavra. Burada önemli olan ben değilim, sensin."

"Benim onunla bir olmamı istiyorsun. Nefret ettiğim birisiyle."

Prens Ares göz devirerek bana bakmayı sürdürdü. Eğer bu anlattıkları doğruysa ve ben kadim soydan geliyorsam bile yine de asla Kurnaz Prens ile birlikte olmazdım.

"Bir gün seni köşeye sıkıştırıp da çaresiz bıraktığında ne yapacaksın?" diye sordu.

"Ne mi yapacağım? Onunla bir olacağıma ölürüm daha iyi!"

Prens Ares kaşlarını çatarak kafasını sağa sola salladı.

"Bu kadar basit olduğunu mu sanıyorsun? Ölmek çocuk oyuncağı değil."

Pekâlâ, dünyayı bir savaşa sürüklemek de çocuk oyuncağı değildi.

"Artık vakti geldi," dedi daha sonra. "Tanışmanız gerekiyor. En azından senin tanışman gerekiyor."

"Ne?" diye sorduktan sonra yanıma yaklaştı ve hümrüsünü boynundan çıkarıp alnıma doğru uzattı. Geriye çekilsem de anlık dengemi kaybettiğim için sendeledim. Prens beni kolumdan tutarken son kez ona baktım.

"Hayır," dedim kısık sesle. "Lütfen."

Hümrü'yü tekrar alnıma tutarak beni iyice kendine çekti.

"Hayır Luna," dedi. "Ben sadece seni iyiliğini istiyorum."

Daha sonra yavaş yavaş gözlerim ağırlaştı ve kapandı. En son hissettiğim şey onun kollarında oluşumdu.



Continue Reading

You'll Also Like

882K 20.2K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
1.5M 95.2K 35
"İzliyoruz " derken sesinde garip bir dalgınlık oluşmuştu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirirken kemerimi çıkardım ve son kez ona baktım. "Gidiyo...
15.2K 1.5K 50
"Hatırlamıyor musun bizi rahatsız etti, önce bizi davet etti sonra ise biz kadim ruhları esarete mahkûm bıraktı. Biz Ela'nın ruhunun esaretiyiz."
3.7K 170 5
Romantizm profili hakkında yön verecek bir rehber.