1. KISIM - 12. BÖLÜM

2.1K 195 59
                                    

Çıkmaz

"Artık susacak mısın yoksa o ağzını mühürleyerek ben mi susturayım?"

Güverteye çıktığımız vakit buz gibi soğuk hava yüzüme tokat gibi çarptı. Hava öyle bir esiyordu ki sanki gemiyi semaya uçuracak vaziyetteydi. Gökteki kara bulutlar değil tepemize, enseye çökmüştü ve gelecek şiddetli yağmurun da habercisi olmuşlardı.

Sabahtan beri onu bitmek bilmeyen sorularımla bıktırdığım için şimdi de  beni mühürlemekle tehdit ediyordu. En sonunda susup üşüyen bedenim için neden üzerime daha kalın bir şeyler giyinmediğimi sorguladığımda çok konuştuğumu fark bile edemedim.

Büyü gücüm açığa çıktığından beri bir kez olsun büyü yapamamıştım. Yapmadım demek de doğru bir tabir olurdu. Evet, teorik olarak neler yapılacağı hakkında bilgilerim vardı ama pratik olarak yoktu. Çıkardığım bir alevi eğer kontrol altına alamazsam bu benim zararıma olurdu.
~

İlk olarak denizle ilgili bir bağlantım olup olmadığını öğrenmek için teste başladık. Eğer öyle bir şey varsa ben de Hermes ve Usta gibi Violes soyundan gelmiş olacaktım. Bu yüzden de Hermes işe sudan başlamamızın daha iyi olduğunu söylemişti ve şu havada bizi dışarıya çıkarmıştı.

"Sana dediklerimi tekrar et," dedi. Paltosuna sıkıca sarılmıştı. "Eğer cevap gelirse hakimsin. Değilsen o soydan gelmemiş olursun."

Rüzgar öyle soğuk esiyordu ki titremeden edemedin.

"Neden üzerine bir şey giyinmedin Tanrı aşkına?"

Bu soruyu kendime sorup da cevap veremeyince sustum. Onun yerine "Hadi," dedim Hermes'e dönüp. "Söylesene."

"Pekâlâ," dedi ve parmaklarını kenetleyerek birleştirdi.

"Öncelikle gözlerini kapat ve dikkatini denizin hışırtısına ver." Dediği şeyi yapıp gözlerimi kapattım ve odağımı toplayarak beklemeye başladım. 

"Engin denizler yükselip de göğü aşınca." Hermes durdu. Söylediği şeyleri tekrar etmemi istedikten sonra cümlesini mırıldandım ve devam etmesini bekledim.

"Yükselir suyun kudreti. Yaşam bulur ufuktaki çizgi, geri çekilir arştan ileri."

Ardından da birkaç kadim sözlerden konuşmaya başladı. O söyle, ben tekrar ettim. En sonunda da bitti ve beklemeye başlayarak soğuğu içimize işlettik.

Açıkçası hiçbir şey olmamıştı.

"Hissediyor musun?" diye sorduğunda, "Neyi?" diye cevap verdim.

"Denizin sesini. Şiddetli bir şekilde suyun sesini duyman gerekiyor. Duyuyor musun?"

Hafif bir dalgalanma vardı ki bu da rüzgarla ilgiliydi. Onun dışında hiçbir şey duymuyordum. "Hayır," diye cevap verdim bu yüzden.

"Sana cevap veriyorlar mı peki?" diye sordu tekrardan. "İsmini sayıklıyorlar mı?"

Başımı hayır anlamında salladım. Hiçbir şey duyduğum filan yoktu.

"İyi öyleyse," dedi. Sesi de hava gibi soğuk çıkmıştı. "Dışarıda daha fazla beklemenin manası da yok."

"Bu kadar mıydı?" diye sordum. "Nasıl eminsin ki?"

"Hata yapacak hâlimiz yok ya," dedi kendinden emin bir şekilde. Burnum akmaya başlamıştı. "Ama yine de kadim bir metinden de okuma yaparız. Eğer okuyamazsan da Violes atasının soyundan gelmiyorsundur."

Aklıma o an rüyam geldiğinde Diarus soyundan gelen birisi olabileceğimi düşündüm. Açıkçası istediğim soy Elines'ti. Geleceği az da olsa görebilmekti.

GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now