1. KISIM - 2. BÖLÜM

6.7K 340 284
                                    

Yalnız Çocuk

*Herkese merhabalar! Bu bölüm biraz uzun oldu. Aslında her bölümün ortalama kelime sayısı 2000-2500. Eğer uzunluğundan dolayı rahatsızlık duyarsanız bunu yorumlara yazabilirsiniz.

İyi okumalar dilerim ✨*

Bütün gece kütüphaneyi baştan aşağı temizlemekle uğraştığım için sabaha yakın bir vakitte uykuma yenik düşmüştüm. Rüyamda beni kovalayan bir Grazob vardı ve ben tür rüyalara alışkın birisiydim. Grazob; dört ayağı, iki iri elleri ve yılanı derisini andıran kuyruğu ile hızlıca koşarak üstüme atlarken son anda kendimi kenara çektim.

"Hadi," diyordu Grazob. "Kalk."

Rüyam yarıda kesilirken bana seslenenin Grazob değil de Usta'nın olduğunu o kalın sesinden anlamıştım. Gözlerimi zar zor açarken vaktin kaç olduğunu da bilmiyordum.

Tıraş olmuş ve saçlarını kestirmişti Usta. Gri, yumuşak saçları önceki derste yanmıştı ve şimdi göründüğünden açıkçası on yıl daha genç görünüyordu. O bu durumdan, her ne kadar çaktırmasa da, hoşnut duyuyordu. Çünkü onu çok iyi tanıyordum. Usta dıştan sert birisiydi. Fakat içten o kadar da öyle değildi.

"Günaydın Usta," dedim. Sesim hırıltılı çıkmıştı. Şiş gözlerim ile ona baktım.

"Günaydın çırak. Derse geç kaldın."

"Bunun için buraya gelmiş olamazsın," dedim. Haklıydım da. Hangi Usta gelirdi ki öğrencisinin ayağına?

"Kalk hadi," dedi bana. "O yaratığı nasıl öldürdüğünü anlatacaksın."

"Ha, bu muydu?" dedim şaşırırcasına gözlerimi ovalarken. "Ceza vermenin birer ödülü filan mı?"

"Ödülünü dün aldın zaten," dedi Usta. "Hadi Luna."

Yalpalayarak ayağa kalktığımda Usta başını olumsuz anlamda sağa sola salladı. "Bütün gece mi uğraştın?" diye sordu.

"Yapsak suç, yapmasak suç," diye cevap verdim.

"Çırak," dedi bana bakmadan. "Odama bekliyorum. Kendine gel. Kahvaltını yap. Direkt odama gel. Anladın mı?"

Cevabımı beklemeden anında arkasını döndü ve kütüphaneden ayrıldı. Açıkçası önemli bir şey konuşacağını biliyordum. Yoksa zahmet edip de beni on yaşımdaki gibi sabah uyandırmazdı. Aslında sadece on yaşımdayken uyanık olduğum halde sırf beni uyandırsın diye uyuyormuş numarası yapıyordum.

"Kimse kimseye acımaz," demişti Usta bana. "Kendine yetebilmeyi öğren."

"Neden?" diye sormuştum Usta'ya.

"Öğreneceksin," demişti. "Dilerim kaderin iyi olur saf çocuk."
~

Odasına geldiğim vakit yanında Fiona öğretmenin olduğunu gördüm. Bugün üzerindeki uzun, mavi elbise ile gayet hoş gözükürken beyaz, uzun saçlarını nadir de olsa topladığını gördüm. Fiona öğretmen ilkin bana baktı. Önemli bir şey konuşacağımızı anlamış gibiydi. Ardından da ayağa kalkıp iyi günler diledi ve odadan ayrıldı. Bu kadını hep tuhaf buluyordum ve bulmaya da devam edecektim. Yine de yedi yaşımdan beri benimle ilgilenmiş ve sıkıntılarımı gidermeye çalışmıştı. Ona ömrüm boyunca bu sebepten dolayı minnettar kalacaktım.

"Otur," dedi Usta. Oturduğum vakit masada duran limonlu kekten bir dilim almayı da asla ihmal etmedim. Güzel bir tadı vardı. Ama kakaolu kadar da değildi.

Açıkçası çok zayıf bir insan değildim. Çok kilolu da değildim. İdeal bir kilodaydım. Çünkü eğitim için kilolarımız bile önemliydi. Lakin Usta yediğim keklerin hesabını yapmayı çoktan bırakmıştı.

GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now