İNTİZAR(VATAN AŞIKLARI)

By iremin_dunyasii

105K 4.2K 709

Kadın, karlı dağların manzarasına bakarken elindeki sigarayı ateşledi. Arkasından gelen kokuyla burunun direğ... More

•1•
•2•
•3•
•5•
•4•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
YENİ KURGU
•26•
•27•
•28•
•29•
•30•
•31•
•32•
•34•
İnkisar-ı Hayal
Yeni Kurgu:342📌
•35•
•36•
36. Bölüm Kesit

•33•

627 35 17
By iremin_dunyasii


Merhabalar, nasılsınız bakalım?

Ben bölümü tamamlar tamamlamaz geldimmm.

Sizde yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen.

Keyifli okumalar dilerim herkese...

Sağlıcakla kalın...🤗🖤

•••


•••


•••

Sabah kulağıma uğultu gibi gelen seslerle ve yüzümün her yerinde hissettiğim dudaklarla gözlerimi zar zor açabilmiştim. Gözlerim kısık bir şekilde karşıma bakarken o benim aksime ışıltılı ve gayet dinç gözlerle bakıyordu.

"Kalk bakalım uykucu şirin." dudakları bu kez yanağımı içli içli öpmüştü. Avcunu şiş karnıma yasladı ve yavaş yavaş okşadı. "Bugün bebeğimiz babasına cinsiyetini gösterecek, değil mi bebeğim?" Dudaklarım yorgunda olsa kırıldı. Sesimi toparlamak adına hafif bir şekilde genzimi temizledim.

"Bakalım gösterecek mi? Çok inatçı sanki." hafif bir şekilde kıkırdadı ve imalı bakışlarla bana baktı. "Allah Allah,ikimizde de inadın esamesi yokken kime çekti bu çocuk?"

Bu haline gülerken başımı arkaya attım ve yastığıma biraz daha bastırdım.

"Hadi güzelim,kalkta bir an önce gidelim." Başımı usul usul sallarken aklıma gelenle hızla doğruldum ve telefondan saate baktım. Saat 8'di. Bakışlarım Cihan'ın yüzünü bulduğunda anlamış olacak ki konuştu.

"Hallettim." Şaşkınlıkla sordum. "Nasıl?"  Oturur hale gelmemden faydalanıp üzerimden pikeyi asıldı ve kenara attı. Yüzüme düşen perçemleri kenara itti. "Üzümünü ye, bağını sorma demişler." Göz kırptıktan sonra kalktı ve benide kendiyle kaldırdı. Gözümü üzerinde dolaşırdığımda onun çoktan hazır olduğunu gördüm.

"Sen ne ara kalktın? Ve niye kalktın?"

"6'da uyandım ama yatakta döndüm durdum heyecandan da uyuyamadım. Bir saat sonrada Arslan geldi zaten,kitap almaya. Öyle yani." bir taraftan da yatağı düzeltiyordu.

"Siz fazla olmaya başladınız benim başıma, birbiriyle iyi anlaşmalar,oyun kurmalar falan. Sinir etmeyin beni!" bu halleri hoşuma gidiyordu ama söylememe gerek yoktu.

"Güzelim ne oyunu, ayıp. İftira atma bize." Kaşlarımı 'öyle mi' dercesine çattım. Omuz silkti.

"Neyse akşam ona da sorarım hesabını. Ben hamile bir kadınım bir kere,beni sinirlendirmeyin." Cihan elindeki yastığı kenara bıraktı ve gelip başımı avuçlarının arasına aldı. Önce alnımı,sonra yanaklarımı ve en sonda burnumu öptü. "Yerim ben o hamile kadını. Ama biraz daha burda durursan kontrol bugünde kalır." derken bakışlarıyla yatağı işaret etmişti.. Yaptığı imayla hızlıca kollarından çıktım. Boğazımı temizledim.

"Ay neyse ben bir elimi yüzümü yıkayıp geleyim, sende hazırlan. Birde seni bekleyemem." Dedikten sonra ne dediğimi anladım. Yerimde öylece kaldım.Aptal. Adam zaten hazırdı. Hazır olmayan bendim.

Acaba bebeğime benden besin giderken zeka falanda mı gidiyordu yoksa bu adam tüm ayarlarımı bozduğu için mi böyleydim bilemedim. İkinci ihtimal daha yatkın geldi.

"Ben hazırlanıyorum,hadi." derken sesi gayet eğlenceliydi. Hızla ebeveyn banyosuna girdim.  Elimi kalbime koyup birkaç saniye tanıdım kendime. Sonrasında iyi hissedince elimi yüzümü yıkadım, ihtiyaçlarımı hallettim ve en sonunda dişlerimi fırçalayıp çıktım. Bu aşama tahmini olarak 10 dakikamı almıştı.

Odaya tekrar girdiğimde boş olduğunu gördüm. Salon tarafından sesi geliyordu, muhtemelen telefon görüşmesi yapıyordu.

Onu daha fazla bekletmemek adına dolabıma yöneldim.

Elbise giyemeyeceğim için elim ilk olarak puantiyeli gömleğime gitti. Pantolan giyesim de yoktu. Eteklerim arasından bakındım. Ve içinde en rahat gözüken beli lastikli kahve tonlarındaki eteğimi aldım.

Üzerimi giydiğimde geceden hafif nemli olan saçlarımı taradım. Hafif dağınık bir topuz yaparken yandaki perçemlerimin özgür kalmasına izin verdim.

Hiç makyaj yapasım olmadığı için dudaklarıma sadece şeffaf  dudak balmını uygulayıp makyaj masasının önünden kalktım. Odaya göz attığımda bir şey olmadığından emin oldum ve sadece telefonumu elime alıp çıkarken aklıma gelenle konsolun üzerindeki yüzüğü parmağıma geçirdim. İşte şimdi tamdım. Bende diyorum bir şey unuttum ama ne.

Cihan kolidorda duvara yaslanmış bir şekilde telefonla ilgileniyordu. Adım seslerimi farketmiş olacak ki başını telefondan kaldırdı, ekranı kapattı ve arka cebine attı. Kıvrılmış dudakları ve parıltı bakışlarıyla beni inceliyordu. Bakışları tüm vücudumu süzdükten sonra son olarak karnımda oyalandı.

Adımlarım yanına ulaştığında ellerini göbeğime koydu, okşadı bir güzel. Önümde hafifçe eğildi ve dudakları karnımı buldu. Arasını biraz açtıktan sonra dudaklarını araladı.

"Bak babacığım, lütfen kız ol olur mu? Lütfen. Sen kız olursan inan baba çok ama çok mutlu olur. Olur mu bebeğim? Sana renkli renkli kıyafetler,bebekler, ayakkabılar,tokalar alırım." şaka gibi çocuğumuzu ikna etmeye çalışıyordu. Bu hallerine karşı başımı yukarı kaldırdım ve kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırdım. Ama geç kalmıştım. Huysuz bakışları anında beni buldu.

"Kızımla arama girme annesi!" yalancı bir sitemle sustum.

Doğrulamak istercesine "Kızın?" dedim. Kendinden emin bir şekilde başını salladı. "Ben hissediyordum zaten,benim prensesim de söz verdi. Kız olacakmış."

"Aaa bari gidince bir kulak burun boğaza gözükeyim. Benim kulaklarım duymuyor herhalde." diyerek oyununa ayak uydurmayı seçtim.

"Yok annesi, kulağın sağlam. Ama bizim aramızdaki konuşmayı duyamazsın." Hıh dercesine bir bakış attım ve omuz silktim. Ve kenarından geçerek vestiyerden beyaz spor ayakkabılarımı ve askıda ki çantamı aldım. Tam bu sırada kolumdan nazikçe durdurulup pufa oturtuldum. Elleri önce yüzümü buldu,sonra tedirgin bakışları yüzümü turladı.

"Güzelim, kıskandın mı gerçekten?" fısıltılı ve ne yapacağını bilemez gibi çıkan sesi gülmeme sebep olacak gibi oldu ama kendimi sıktım. Biraz çabalatsa mıydım?

Sessiz kalışımla çırpınışı arttı.

"Ama Güzelim o bizim bebeğimiz hem şaka yaptım aramıza girme derken. Biz üçümüz beraberiz ki ayrımız yok." Bu hali aşırı tatlıydı en iyisi daha fazla çabalatmamak diye düşünürken o tekrar çırpınmaya başlamıştı.

"Güzelim hem o ikimizden parça,beraber yap-" ağzına inen elimle susmuştu.

"Sus, edepsizlik etme." Gülen yüzümle derin bir nefes aldığını gördüm.

"Bu dünyada senin sevgini paylaşacağım hemcinsim sadece  kızımız olabilir,emin ol." Yavaş bir şekilde sakallarını sevdim. Dudakları bu sefer avucumu buldu,"Hadi o zaman bir an önce kızımıza gidelim." ve elimden aldığım ayakkabıları giydirdi.  Ben ayağa kalkıp üstümü başımı düzeltirken de o giyindi ayakkabılarını bu sefer. İşimiz bittiğinde el ele evimizden çıktık. Cihan kapıyı kilitlerken karşı dairenin kapısı açıldı ve el ele bir çift daha göründü.

"Nabersiniz,nereye böyle?" diyerek ilk lafı atan ben oldum. Aylar sonra Merve'yi böyle hazırlanmış bir yere giderken görmek beni inanılmaz derecede mutlu etmişti.

"İyidir yenge,sen nasılsın? Bizde hem biraz hava alacaktık hemde Merve'ye çalışma masası sipariş vermiştik,ona bakacağız." Cihan işini bitirmiş ellerini ellerimle buluşturmuştu. Hiç yabancılık çekmeyen parmaklarım onun parmaklarına dolandı.

"Siz nereye böyle?" diyen Merve'ydi. "Kontrole mi?" derken gözleri ışıldadı. Başımı olumlu anlamda salladım. Adımları yanıma ulaştı ve başını biraz eğerek karnıma odaklandı. "Halacım, artık cinsiyetini gösterde bizde hazırlık yapalım olur mu?" diyen kızla yüreğim bir kez daha parçalandı.

Kendi acısını kenara itiyordu tam manasıyla. "Değil mi annesi?" Gözlerim hafif dolarken bakışlarımı kaçırsam da görmüştü. Anında onunda gözleri dolarken "Yapma ama.." dedi. "Konuştuk biz bunları."

Cihan karşımdaki kızı kollarına çekerken bende gözlerimi yelledim. O da Cihan'ın göğsüne sokulup birkaç dakika nefeslendi sonra konuştu.

"Belki doğsalardı.." derin bir kaç nefes aldı konuşmadan önce. "Engelli olacaklardı,kaza geçireceklerdi veya ben eninde sonunda onları kaybedecektim. Böylesi hayırlıymış.." bunu ilk defa söylüyordu ve yeni yeni kabullendiği açıktı. Gözlerini sildi ve devam etti.

"Dün parkta bir kadın SMA hastası bebeği için bağış topluyordu.. Çok çaresizdi biliyor musun? Gerçekten beterin beteri var. Öyle de olabilirdi bebeklerim. Gözümün önününde her gün acı çeke çeke de ölebilirlerdi.." gözleri bu sefer ağlayan Mert'i buldu ve ona doğru ilerleyip önce sevdiği adamın gözyaşlarını sildi sonra elini sıkı sıkı tuttu.

"Allah bir kapıyı kapatırken bin kapı açarmış. Hem biz bir karar verdik." Onay almak istercesine Mert'in gözlerine baktı. Mert yavaşça gözlerini açıp kapattı.

"Biz ailesiz bir kuşa yuva olacağız,ne zaman bilmiyorum ama olacağız inşallah. Hem belki Allah bizim böyle bir sevaba erişmemizi istedi.. Kim bilir?" Karşımdaki kadına hayran bir şekilde baktım. Bu yaşta bu kadar olgun düşünebilmek hayran olunasıydı..

•••

Adımlarımız sonunda Sanem'in odasının önünde durduğunda odanın kapısı açılmış ve ellerinde ultrason fotoğrafıyla ağızları burunlarında genç bir çift çıkıyorlardı. Hallerine bakılırsa yeni öğrenmişlerdi. Yanımdaki adama baktım. Biz bu hissi beraber yaşayamamıştık ama olsundu... Yanımdaydı ya,o bana yeterdi.

"Aaa siz mi geldiniz?" diyen sesle düşüncelerim dağıldı ve karşımdaki kadına gülümsedim.

Eliyle bizi içeriye buyur ederken bakışlarım morarmaya yüz tutmuş göz altlarında dolandı. Ellerimiz ayrıldığında kollarını bana sarmış ve konuyu düne getirmişti. "Ya dün kusura bakma alel acele çıktım,seni de kapıda bıraktım." derken ki sesi mahçuptu. Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Bilmem baksam mı kusura ki?" derken düşünür gibiydim. "Bir kuymak sözü verirsen bakmayız herhalde." gözleri gülerken başını olumlu anlamda salladı.

Cihana hitaben "Bir kuymak yapar, görme." dedim. Cihan öyle mi,dercesine bakarken güldü.

Sanem'in eşi Trabzon'luydu. Liseden veri tanışıyorlar ve sevgiliydiler. Ailesi Karadenizli olunca bizim kız yaranmak için tüm Karadeniz mutfağının içinden geçmeye kalkmış ve her yemeğini yapmıştı. Ben balık yiyen birisi olmadığım için onları denetecek başka denekler bulmuştu ama kuymak işi bana kalkmıştı. En iyi kuymağı yapana kadar hep bana denettirmiş ve sonunda bir kuymakçı açacak kapasiteye geçmişti.

"İsim olarak tanıyoruz da bir yüz yüze görüşemedik gitti enişte." diyerek takıldı Sanem. Cihan'da ona çok bahsettiğimden bahsetti.

Masanın önündeki koltuklara otururken önümdeki sabit telefondan bir numara tuşlamış ve kulağına tutmuştu.

"Abla bana bir taze meyve suyu çileksiz olsun," sonrasında bakışları Cihan'ı buldu. "Çay" diyen Cihan'la  konuşmasına iki çay daha ekleyerek bitirdi.

"Kızın nasıl oldu?" diye sordum merakla. Hatırlayınca yüzü düştü biraz. "Düne göre iyi ama hâlâ tam iyileşmedi. Geceyi diri ettik başında sürekli ateşi yükseldi durdu. Halimden de belli zaten." derken göz altlarını işaret etti gülerek. "Selim'in bugün dersi yoktu, başına onu diktim geldim."

Selim eşiydi, öğretmendi. İyi çocuktu.

"İyi yapmışsın. Bir an önce iyileşir inşallah Asel hanım." Amin,dercesine bir bakış attı.  O sırada kapı çaldı ve içeriye tepsiyle bir abla girdi. Önümüzü tepsiyi bırakıp çıktı.

"Sen içmede değerlerine bir bakalım, açsın değil mi?" diyen Sanem'le başımı olumlu anlamda salladım. Koltuğundan kalktı ve kenardaki dolaptan birkaç malzeme çıkarıp önüme geldi.

"Aç bakalım kolunu," bakışları Cihan'ı buldu bu sefer,"Sende tut kocası elinden." derken gülüyordu. "Sanemmm." derken umursamaz bir bakış savurdu. Başımda biten Cihan'la kalktığı yeri işaret ettim. Kaşlarını kaldırdı."Ağlarsın falan." derken o da eğleniyordu baya. Tenime değen iğneyle bakışlarım ayrıldı ve tüpe kanın dolmasını izledim.

Sonunda biten işlemle Sanem kapıdaki sekreterle tüpleri labaratuvara göndermişti.

"2-3 saate anca çıkar ama bir daha gelmenize gerek yok. Ben sonuçlar çıkınca bakarım, vitaminleri yazarım reçeteyi atarım sana."

Tamam anlamında başımı salladım ve önümdeki meyve suyundan Cihan'ın zoruyla bir yudum aldım.

"Heyecan var mı diyeceğim de babamız yerinde duramıyor." derken Cihan'a bakıyordu. Gerçekten de öyleydi, yerinde duramıyordu.

"Ne istiyorsunuz?"

"Kızımız olacak, hissediyorum." İlk konuşan Cihan oldu. Bu haline gözlerimi devirdim. Sanem'in gözleri bu kez beni buldu. "Sen ne hissediyorsun,annenin hissettiği çıkar genelde."

Ben ne hissediyordum bilmiyorum. Sanki ikisi gibi de geliyordu.

"Hissedemiyorum maalesef." dedim.

"O zaman doğru kararı ultrason versin. Bu kezde göstermemezlik yapmazsa." dedi geçen sefere ithafen.

Arada sadece perde olan bölümeye geçtiğimizde sedyeye Cihan'ın yardımıyla uzandım ve karnımı açığa çıkardım. Karnım soğuk jeller irkilirirken Cihan'ın monitörde olan bakışları anlık bana kaydı. Yavaşça gözlerimi kırpınca ellerimizi birleştirdi ve bakışlarını tekrar boş monitöre çevirdi.

Sanem giydiği eldivenden sonra jeli karnıma yaydırıp probu karnında gezdirmeye başladı. Sanem ekrana bakarken bizde ondan gelecek bir tepkiye bakıyorduk.

"Ahh cinsiyetini gösterdi bu sefer, malesef Cihan." derken gözümden bir damla yaş yastığa karşıtı, karşımdaki adamda benden farksız değildi.

"Olsun, sağlıkla gelsin de kucağımıza.." dedi titreyen sesiyle.

"O zaman kalp atışlarını açıyorum paşanın."

Ekranda bir kaç yere dokundu ve içeriyi kalp atışları kapladı.Yüzü bir anda ciddileşirken sertçe yutkundum. Ne olmuştu? Ama geçen seferkiler gibi değildi. Çok hızlıydı. Cihan'la tedirgin bakışlarımız buluşurken ikimizinde avuçları oldukça terlemişti. Ama birbirimizden güç almak istercesine biraz daha sıklaştırdık ellerimizi.

Sanem bir anda ayaklanınca bakışlarımız onu buldu. "Geliyorum hemen." diyerek perdenin diğer tarafına geçti.

Odanın kapısı örtüldü. Gitmişti..

Bakışlarımız tekrar birbirini bulduğunda ikimizde oldukça tedirgindik. Konuşacak mecali kendimde bulamadım,o da benden farksız değildi. Yaklaşık beş dakika sonra kapı açıldı ve perde aralandı. Sanem ve beraberinde kır saçlı almışlarının sonunda beyaz önlüklü bir adam girdi. Başıyla bize selam verdi ve Sanem'in kalktığı yere oturup probu karnımda bu sefer o gezdirmeye başladı.

"Sanemm.." feryat gibi çıkan sesime karşı onunda tedirgin bakışlarını görmek beni daha da tedirgin etti. "Sakin ol.." derken onun sesi de sakin değildi.

Bakışlarımı medet umar gibi yanımdaki adama çevirdim. Yüzünden bir şey anlayamıyordum.

"Hocam kalp atışları çok hızlı.." diyen Sanem adama yaklaştı. Probu karnıma biraz daha bastıran doktorla dudağımı ısırdım. Ekranda ne gördüler bilmiyorum ama bir  anda Sanem'le doktor göz göze geldi ve Sanem'in büyüyen gözlerini gördüm. "Tabi ya.." dedi kendi kendine konuşur gibi.

"Babası," dedi Cihan'a hitaben,"Senin hislerin doğru çıktı." Cihan'la şaşkın bir şekilde birbirimize baktık.

"Bir kızın olucak?" dedi sevinçle. Cihan şaşkın bir şekilde baktı ve bombayı patlattı: "Nasıl yani, çift cinsiyetli mi?" gözlerini germiş bir şekilde bakarken banada geç düşen jetonla gözlerimi gerdim.

Sanem ve yanındaki doktor kahkaha tufanına girerken bende gözümden düşen yaşa rağmen gülümsedim ve şokta olan Orman  Gözlü'mün elimi yavaşça sıktım. Bakışlarından hala anlamadığı görülüyordu. Oturan doktor kenara çekildi ve monitörü ikimizin de göreceği bir hizaya getirdi.

Sanem önce eliyle bir noktayı gösterdi,"Burda küçük prensesimiz." dedi heyecandan titreyen bir sesle. Sonra doktor probu daha alta ilerletti ve Sanem'in eli başka bir noktada durdu,"Burda da prensimiz var babası.."


•••


Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.. 👋🏻

30/07/2023,Pzr

Continue Reading

You'll Also Like

3.2M 169K 42
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
SEKRETER By Beyza Alkon

General Fiction

1M 12.9K 19
Bacaklarımı araladı. "Ne yapıyorsun?" "Seni içiyorum."
585K 35.1K 82
Mpreg Avcı Kendi Kokusunu Saklar Vakti Gelene Kadar..
Lavin By Elifnur

General Fiction

181K 10.5K 33
İntikam uğruna kaçırılmış Lavin. Dedesi tarafından hayatı cehenneme çevirilen Lavin. Babası ve annesi tarafından sevilmeyen Lavin. Bebek iken diğe...