Leyle-i Süveyda

Galing kay -nera_rosa-

28.5K 3.6K 1.6K

Gündüzleri Psikolog, geceleri manken; madde bağımlısı, kendine aşık bir kadın ve yıllar önce trafik kazasında... Higit pa

🦋İTHAF 🦋@-nera_rosa-
🦋PROLOG
1🦋Lal Gece
2🦋Katarsis
3🦋Mimetik Arzular
4🦋Kelebek Etkisi
5🦋 Kader İzi
6🦋 İstanbul'da Son Gece
7🦋Sıfır Noktası
8🦋 Simurg Misali
9🦋 Kan Rengi Gözler
11🦋Kalbimdeki Tabanca
12🦋 Stockholm Sendromu
13🦋 Sevginin Simyası
14🦋Backfire Etkisi
15🦋 Hâlâ Öğreniyorum
16🦋 Psikoloji Der ki
17🦋Yengeç Zihniyeti
18🦋 Jamais Vu
19🦋 Mahşer Midillisi
20 🦋 Sen Orada Yoksun
21🦋Güç Zehirlenmesi
22🦋Comfort Zone
23🦋Kabil Kompleksi
24 🦋 Gecenin Senfonisi
25 🦋 Ateşin Anayurdu
26 🦋 Şehri Yaksam
27 🦋 Efsunkar
28 🦋Vernem Nidahen
29 🦋 Butimar
30🦋 Yolun Yar(a)sı
31🦋 Persona
32🦋Acı Kahve
33🦋 Nodus Tollens
34🦋Nazende
35 🦋 Galat-ı Meşhur
36 🦋 Ahde Vefa
37🦋Leon Gibi Sevmek
38 🦋Bir Sigara Sönüşü
Final🦋 1. Kısım
Final 🦋 2. Kısım
Son Söz 🕊️

10🦋Aykırı Hisler

677 112 11
Galing kay -nera_rosa-


Part Songs List
♪Çakal- Ah bi Özlesen
♪Blok- Naptığını Bilmesemde
♪Ados&Çağan Şengül- Bir Daha

___________________🦋______________________

Renk çümbüşü gibi karışık dertlerim arasında amcam beni mutlu bile edebilirdi. Cenk şuan Avukatlık şirketini idare edebiliyorsa, ben karanlık işlerimi pilotluk imajı ile saklayabiliyorsam işte bütün bunların sebebi amcamdı. Babam öldüğünde annemin kirli yüzü açığa çıkmış yoldan bulduğu bir adamla babamın emekleri ile elde ettiği bu serveti çiğ çiğ yemeye kalkmıştı. Abim her zaman annemin yalakası olduğu için bunu kabul etmiş olsa da ben onlara karşı safta yer alıp onlara babamdan bize kalan tek bir çöpü vermemeye yemin etmiş ve amcamla bunu zor da olsa başarmıştık, hâlâ bu savaş sürüyor da olabilir...

Kafamı düşüncelerimden alıkoyup Cenk'e çevirdim. "E ne var koçum?"

Sırtını kanepe başlığına yaslayıp, "Bu evi açtığımızı öğrenmiş." Dedi. Sözlerinde ki bıkkınlık öylesine anlayabileceğim bir duyguydu ki. Amcamın haberdar olmadığı bir şey bulmak cımbızla balık kılçığı ayıklamak kadar zor.

"Siktir."

"Dahası tatiline ara verip buraya geliyormuş."

"Bu adamın kontrol manyaklığı kanser olmama sebep olacak." Bacaklarımı açıp yerime iyice yerleşirken dirsekleri mi bacaklarıma koyup yüzümü sıvazladım. "Kızları tembihle sakın ağızlarından bir şey kaçırmasınlar. Amcam gidene kadar idare edebiliriz."

"Ne diyeceğiz?"

"Kızlarla tatile geldik."

"Benim İstanbul'da bok gibi işim dururken mi?" Bunu söylerken gözleri gülüyordu, çünkü amcamdan bir şeyler saklamak zor olsa da bunu bazen başarıyoruz.

"Üç tane asistana biz boş yere mi para ödüyoruz?"

"Babam yeni aldığımız araba koleksiyonunu görünce boş yere sözcüğünün anlamını biraz açacak gibi."

"Var ki harcıyorum aslanım."

Alaycı gülüşü bütün yüzüne yansımaya başlamışken dilini yanağının içinde gezidirip birkaç kere öksürdü:"Tarihi eser kaçakçılığından mı başlayacaksın, Kıbrıstaki kumarhaneden mi devam edeceksin yoksa en güzeli hacker yetiştirip davacıları ifşalayıp davaları kazanmamı mı anlatacaksın?" Yerinden sıkılmış bacaklarını koltuğun diğer tarafına atıp kendini koltuğa atmıştı. Ona kafa sallayıp kendimden emin bir şekilde "Ben daha çok avukatlık şirketinin nasıl güzel para kaldırdığından, pilotluktan aldığım maaştan ve restoran zincirimizin nasıl güzel işlediğinden bahsedeceğim." Dedim. Son sözcüğüm ona soru sorar gibi bittiğinde dediklerimi biraz daha açmak ister gibiydi.

"Pilotluğu daha rahat kaçırmak için, restoranı Kıbrıstaki kumarhaneyi gizlemek için açtığını ve avukatlık şirketi bu kadar parayı hackerlar sayesinde hazanıyor. Hatırlatmak isterim." Benim her söylediğim söze karşı bir tez üreten kuzenime alaycı bir gülüş atıp, "havaalanına özel araç gönder." Diye söylendim.

"Bizi öldürecek biliyorsun değil mi?"

"Kazamız mübarek olsun kardeşim."

Kafasında yaptığı mühasebeye ayağa kalkarak son verip,"Ben babamı kendim alayım, kızlara söyle mükemmel bir akşam yemeği hazırlasın!" Bana sarf ettiği sözlere inanmış olmasına şaşırıp şaşkınlıkla yüzüne baktım. Çünkü Deva'dan bahsediyorduk ve onun için yemek yapmak uzaya çıkmakla eş değer!

"Deva'nın akşama çok güzel yemekler çıkaracağın dan hiç şüphem yoktu. (!) " Omuz silkip merdivenlerden gelen topuk sesine döndüm, Deva yanımıza geliyordu.

"Şey tam olarak ne gibi yemekler?" Deva'nın sessizce yanımıza gelip parmağını kaldırarak sorduğu soruyla benim yerime Cenk'e güzel bir cevap vermişti.

"Pirzola, çorba, mezeler falan."

Kendi içinde buna inanmamış gibi yüzünü buruşturu, "Anladım, denerim de ama büyük ihtimal sabah ahirette kahvaltı yapıyor oluruz." Diye dalga geçti.

"Bir kere şaşırt Deva!" Ettiği sitem Deva'yı çok ilgilendirmiyor gibiydi, omuz silkip Cenk'in kalktığı koltuğa oturup ayak ayak üstüne attı. "Sence şu zamana kadar yemekle ilgili çok sorunum olmuş gibi mi?"

"Olmuş ki bir deri bir kemik kalmışsın, şu hale bak üflesem evereste çıkacak." Cenk ile atışmalarını sabaha kadar izlemek isterdim çünkü Deva altta kalmaz Cenk ise çene makinesi."Buna sıfır beden diyorlar ve gayet güzel besleniyorum ama çok özür dilerim sizler gibi yağda yüzen sucuklarla kahvaltı yapmadığım için."

"Sucuk kırmızı çizgimiz sakın Deva Kılıç!" Diye bağırdığımda eliyle ağzını kilit yapıp kollarını havaya kaldırdığında benimle alay ediyordu.

...

Ve işte o an Cenk'in arabası eve giriş yaptığında çalışma odasından çıkıp aşağı indikten sonra onları karşılamak için dışarı çıktım, onlara baktığımda amcam arabadan inmiş yıllar önce normal bir malikane olarak aldığı evin değişimini ağzı açık seyrediyordu. Bu ev ne kadar görkemli olursa bana itaat edenler o kadar çoğalıyordu. Çünkü itaatin en güzel anahtarı para.

Amcam evin ilk katında camdan garajdan görünen her renk ve modeldeki arabaya göz atıp ıslık çalarak,"Evlat bu arabalar?" Dedi. Amcam 55 yaşında ama hala 30 diyebileceğim dinç bir adamdı. Kendine bakmayı sevdiğinden vücudunda hiçbir sarkma yoktu. Dediklerine dikkat eder, sporunu yapar ve gezerdi.

En çok gezer!

Ben merdivenlerden inip amcamla karşılaştığımda elini öpüp sarıldım. "Hoş geldin."

"Hoş buldum aslanım, da siz ne işler karıştırıyorsunuz?" Sırtına vurup, "düşündüğün gibi değil." Diyerek onu rahatlatmaya çalıştım. Cenk yanımıza gelmişken amcam yeniden o soruyu sordu. "Araba koleksiyonunun nedenini öğrenebilir miyim?"

Ben ne diyeceğimi düşünürken arkamdan gelen topuklı sesiyle bir esinti yaratan kadına baktım, Deva'ya. Güler yüzle yanımda durup amcama selam verdikten sonra, "Arabalar benim, araba hayranlığım vardır. Uzun süre kalacağımız için Türkiye'den getirttim." Dedi. Yalanı bu kadar inanarak söyleyen çok az insan vardır, ben yanımda birini görüyorum. Onun belini tutarken, "amca sevgilim, Deva." Dedim.

"Memnun oldum, sevindim de ama kızım af buyur bu zenginlik nereden geliyor. Bizim camiadan olsan tanırdım."

"Benim annem ve babam ben küçükken öldü. Kardeşim ve ben kaldık tabi. Babamın restoran zinciri vardı, onları ben devraldım ve büyüttüm. " Restoran derken gözlerimin içine bakmasından bizim Cenkle konuşmamızın hepsini duyduğunu anladım. Ona sen bittin bakışı atarken "içeri geçelim." Dedim. Birlikte salona geçtiğimizde Büke yemek masasına mezeleri koruyordu. Amcam şaşkınlıkla bir donattığı sofraya bir de Büke'ye bakarken Cenk "baba bu da..." Demesine kalmadan Deva Cenk'in oyununu bozdu, bunu bilerek yaptı çünkü kardeşini Cenk'e yedirmeyecek kadar aklı başında. O ne yapıyorsa kendine yapıyor. "Benim kardeşim. Kendisi babam gibi yemek konusunda çok yeteneklidir. " Cenk'e attığı gol ile rövanşını çok güzel almıştı. "büke, bu da Asran'ın amcası. "

"Hoş geldiniz bende sizin için bir şeyler hazırlamıştım. Açsınızdır." Büke'nin masum gülüşleri öylesine günahlarla vaftiz olmuş bize ağır gelmiş gibi yüzüne bakakalmıştık. Amcamın, "hadi oturalım o halde, boşa mı yaptı kız?" Sözü ile irkilip masaya oturmuştuk. Deva amcamla heyecanlı heyecanlı konuşurken ben sessizce yemeğimi yiyordum. İnsanların odak noktası olmayı seven başka birini daha tanımamıştım aslında bu aurasının ona sunduğu bir hediyeydi. Girdiği her yerde gözlerini üzerine çekiyor küçüğünden yaşlısına herkes 'bu kadın da kim' der gibi dakikalarca onu izliyordu, bir de konuşmaya başladığı anda artık siz Deva Kılıç'ın illüzyonunun içine düşmüşsünüz demek.

Kafamda Deva'yı tanımış olmanın verdiği düşünceler koşuştururken amcamın, "hayatında ilk defa doğruyu seçmişsin, aferin." Demesi ile içtiğim şarap boğazıma durdu.

Bu hayatta yanlışın en yanlış olduğu kişi şuan masamda!

"Sakin ol aslanım. "

"Amca hiç mi doğruyu seçmiyoruz aşk olsun!"

"Songül'den sonra ben umudumu kesmiştim senden." Amcam güzel konuşayım derken beni cehennemin en dibine ittiğinin farkında değildi ama Deva farkında idi. "Asran Songül kim?" Diye sorduğunda bu konu hakkında cevap vermek istemediğimden ayağa kalkıp, "işlerimi halletmem lazım." Diyerek ayağa kalktım, odama giderken Deva peşimden koşturarak hemen arkamdan odaya girmişti. "Songül kim?"

Kapı büyük bir gürültü ile kapanırken bedenimi ona dönmeden söylendim."Sana ne, sevgili rolüne fazla kapıldın galiba?"

"Songül kim Asran?" Arkamdan gelen bağırtıyı bastırmak için bedenimi ona dönüp onun sesini bastıran gürültü ile bağırdım."Sana ne kızım, artık haddin olmayan şeylere burnunu sokma ve usulca otur." Bu kıskançlık değildi, endişelenmişti. Songül ismini duyunca kalbini kaplayan endişe vücuduna titreme olarak geri dönmüştü. Ses volümümü düşürüp mırıldandım. "Sen niye endişelendin bu kadar?"

"Haddin olmayan şeyleri sormazsan sevinirim Yunan heykeli." Son sözünü tırnak içine alarak bir poyraz soğukluğu ile esip geçti.

Deva Kılıç'tan

Songül ismi kalbimde bir huzursuzluk. Geçmişim öylesine çok şeylerle dolu ki lakin hayatımda kara listeye aldığım birkaç kişiden biri. O kadını senelerce bulmak için, öldürmek için değil, ondan yardım istemek için çok aramış ama bulamamıştım. O benim Buğra ile aramdaki köprü olabilirdi ama şimdi...

Buğra, canım arkadaşım, canım kardeşim...

Buğra babamın diğer evliliğinden oğlu idi, Songül ise onun ablası. Songül babası ile olan bağlantısını kısmen kesmişken Buğra benimle birlikte kalıyordu. İlk zamanlar beni benimseyemese de birkaç sene içinde hem oyun arkadaşım, hem de en yakın dostum olmuştu. Ürkek, içine kapanık ve benim aksime korkak olduğu için babam onu hep eziyordu. Beni evden kovduğu o gün Buğra'nın camın arkasından ağlayarak beni izleyişi yüreğimde irinli bir yara, kurumayan hep akan.. aktıkça güçsüz bırakan. Onunla yeni bir hayata başlayacağımıza söz vermiştim, Büke ile yeni bir hayata başlayabildim.

Ben oyun arkadaşıma bir daha hiç ulaşamadım.

Bu imkansızlık nefesimi bunaltırken kapının önünde derin bir nefesle gücümü toplayarak aşağı indim. Cenk babası ile çay içerken Büke yanlarında oturuyordu. Onları rahatsız etmemek için bahçeye çıkıp biraz her şeyden uzaklaşmak için üzerimdikleri çıkarıp şezlonga koyduktan sonra havuza atlayıp ciğerlerim klorlu su ile dolana kadar dakikalarca kulaç attım. Sonunda kendimi rahat bırakıp suyun kaldırma kuvvetini kullanarak havuzun kenarında tutunarak kendimi rahat bıraktım. Gözlerimi kapamış dinlenirken başımda bir beden, kulağımda bir ses duydum. "Kavga mı ettiniz?" Büke yanıma oturmuş ayaklarını suya sokarken bana baktı. "Yok."

Ayakları ile suyla oynarken umarsızca bana baktı."Songül kimmiş?" O gülüyordu, ben ise durgundum. İçimde fırtınadan önce deniz sakinliği vardı.

"Bilmiyorum, Cenk sana anlattı mı?"

Omuz silkti: "Eski sevgilisi olduğundan bahsetti sadece."

"Kimmiş biliyor musun?"

Anlamıştı, endişe ile ayağını havuzdan kaldırıp ayaklandı. "Buğra'nın ablası olduğundan mı?"

"Bilmiyorum, Songül deyince bi ihtimal dedim."

"Dünyada milyonlarca Songül var, abla." Ettiği isyanda öylesine haklı ki, o sadece milyonlarca Songül'den biri ve ben bi ihtimalın ucundan tutuyorum. "Siktir et, yüzüyorum ben." Bedenimi arkaya doğru itip kulaç atmaya devam ederken kafamdaki düşünceler daha çok yoruyordu. Sakinleşmek için yaptığım havuz yogasını yapmak için bedenimi havuzun dibine itip bağdaş kurarak birkaç dakika nefessiz kalmayı denedim. Sürekli uyguladığım için ilk zamanlar bir dakikadan az yapabildiğim bu yogayı 3 dakikaya çıkarabişmiştim. Zaten daha fazla kalabilmek için uzman olmak gerekiyor. Nefesimi kontrollü kullanarak geçirdiğim saniyelerden sonra ciğerleri deki nefesin bitmesi ile ayaklarımı çözüp kendimi yukarı attığımda duran kalbim yeniden atmış gibi derin bir nefes aldığımda bedenim bir engele çarpmıştı. Klordan yanan gözlerimi ovuşturup açtığımda Asran'ı görmüştüm. Her yerde ona çarpmak yormuştu, o yorgunluk ile sordum."Senin ne işin var?"

"Sen nereden çıktın asıl?"

"Mezardan, sabır ya." Göz devirip kendimi yana atmak istediğimde izin vermeyip gözlerimin içine bakmaya başladı.

"Suyun altında ne yapıyorsun?" Elleri suyun altında belimi tutarak havuz kenarına sürüklediğinde bedenim ikisi arasında kalmıştı. "Bırakır mısın?"

"Bırakmam." Hırlayışı öyle sert ki sanki o bir komutan ve biz askerleriyiz.

Sürekli benimle yakın temas kurması ve sürekli onunla ilgili başka bir gerçeği öğrenmem midemi bulandırırken onunla dalga geçmek için sordum. "Bana aşık mısın bi onu söyle sen?" Sinirimi bastırmak için gülerken o ciddiydi.

"Değilim ama fazla seksisin."

Gülerek kulağına eğilip, "Sen Songül'e aşıksın, unutmuşum." Dedim. Yüzü düşmüştü. "Onu da sevmiyorum." Diye hayıflandı fakat ellerini üzerimden çekmedi.

"Onu sevdiğinden bahsetmiştin."

"Seviyordum dedim."

"Ama beni sevmiyorsun ve ben beni sevmeyen bir adamla aynı havuzda olmak istemiyorum."

Atışmamız çok farklı yerlere evrilirken Dudakları yana kıvrılmıştı."Sevsem olacaksın yani." Bana burun kıvırdığında bana yaptığı ikinci sınıf muamelesi gururumu yerle bir ediyordu. Son söylediği söz ise suyu taşıran karbonat etkisi oldu. "Herkes Asran'o ister ama herkes alamaz."

"Ben kazanacağım bir savaşa girmem bu bir, ikincisi erkekler benim için yarışa girsin ben hiçbir erkek için gözyaşı dökmem."

Bana inanmıyor, kendinden öylesine emin ki öylesine küstah gözlerle bedenimi süzüyor ki mide suyum kabarığ yemek borumu yakıyor."Geçen gün başkasıyla birlikte olacağımı düşündüğün için geldiğimde ağlıyordun."

"Senin için değildi."

"Ne içindi?"

"Asran uzak dur." Bedenini bedenime yapıştırdığında daha çok sinirlenmiştim. Dişlerimi sıkıp yeniden tekrarladım. "Küfür etmeyeyim diyorum ama senin oruspun değilim ben, uzak dur diyorsam uzak dur." Suyun altında ne kadar zor olsa ellerimle onu itip havuz duvarından kendimi yukarı itip üste çıktığımda yüzüne bakmadan kıyafetlerimi alıp odama yürümeye başladım. Bana seni sevmiyorum diyor, bende sevmiyorum, fakat sürekli bir yakın temasta bulunması sinirlerimi giderek bozmaya başlıyordu. Onun için neydim ben ya da kimdim de böylesine yardım aşkı ile tutuşuyordu? Bir şekilde Ozan'ı buraya getirmem gerekiyordu. Ozan hem menejerim hem de yakın arkadaşımdı. Böyle konularda biraz Ozoz iyi geliyordu..

Üzerimdeki sular şap şap yere düşerken kendimden birer iz bırakarak odaya girdim. Evin her yerinde karşıma çıkıyor ve ben bunu durduramıyorum. Neydi Asran'ın kuralları, Asran'ın cezaları!

Hem artık krizlerim azalmışken ve eskisi kadar o haplardan istemezken neden hala onunla kalıyordum?

Artık bazı kararların zorunluluktan değil de tercih olduğunu anlamalı!

Cenk dava için yardım ederken mi?

Başka bir avukat bulurdum!

Soğuk bir duştan sonra üzerime Crop şort geçirip evde Asran'o aramaya başladım. Elinde bir şeylerle yanımdan geçen Büke'ye Asran'ı sorduğumda amcası ile bahçede konuştuğunu söylemişti. Vakit kaybetmeden bahçeye çıktığımda ellerinde kahve birlikte konuştuklarını görmüştüm.

Birazdan tadınızı kaçıracağım için hiçte üzgün değilim!

"Asran!" Soğuk ses tonu ikisini de ürkütmüştü. Birlikte kafalarını çevirip ıslak saçlarla ifadesiz bir yüzle onlara bakan beni izlemeye koyuldular. "Buyur canım?"

"Gelir misin?"

"Sonra."

"İyi çıkıyorum o zaman ben. Ararsan bulursun!" Beş parasız ve telefonsuz karşında milyoner bir adamı gitmekle tehdit etmek tam benlik bir hareketti doğrusu! Lakin onu endişelendirmeyi başardım. Amcasından müsade isteyip kolumdan tuttuğu gibi içeri sürükledi. "Ne gitmesi?"

"İyileştim ve gidiyorum her şey için teşekkürler fakat bundan sonrasını ben hallederim, adios!" Omzuna iki kere vurup arkamı döndüğümde elimden tutup ışık hızıyla yarışır gibi kendine çekti. "Öylece gideceğine izin vereceğimi mi düşündün gerçekten?"

"İzin aldığımı düiünmüyorum!"

"Polisler seni ararken ve beş parasızken nereye?" Dişleri gıcırdayana kadar sıktı, ona karşı geldiğim için diğer Asran ortaya çıkmaya başlıyor ama sımsıkı yumruk yaptığı elleri ile ikinci Asran ile baş etmeye çalışıyor ama ben o Asran'ı alt etmenin bir yolunu bulacağım!

"Bu yola da beş parasız başlamıştım!"

"Saruhanlılardan borç alarak ve şimdi o parayı bana ödemeden nereye?"

Arkamı dönüp sakinleşmek için yüzümü sıvazlasam da bunu başaramadım, tekrar Asran'a döndüğümde bir çığlık kopardım."İnanmıyorum şimdi de elinde tutmak için bunu mu kullanacaksın!"

"Deva bu işe evet dediğin gün kabul ettin! Şimdi sinirin geçene kadar odanda kal!"

"Sen benim odamda kal!"

"Amcam bize bakıyor gülümse ve bir yere gidemezsin!" Zoraki sırıtışımla yüzüne bakarken, "senden nefret ediyorum Asran Arslan!" Diye homurdandım.

Arkamı dönmüş giderken bir ses yükseldi."Songül Kılıç!" Ve bir kez daha o sözleri serin bir rüzgar gibi kulaklarıma üfledi."Eski sevgilim Songül Kılıç!"

"Biliyordum!" Hırladığımda kafamı yana çevirip yüzümü sıvazlamıştım. Songül ismi sıradan olsa da hissetmiştim, onun o olduğunu anlamıştım!

Bu zamana kadar ne hissettiysem başıma gelmiş ve buna bir yenisi daha eklenmişti. "Deva Kılıç!" Soyadlarımız bile aynıyken Asran'ın bunu bilmiyor olması imkansız!

Asran bunu biliyordu ve bana söylemedi!

"Biliyordun!" Arkamı dönmemle göğsüne vurmam bir oldu! "Soyadlarımız aynı!"

"Ne diyorsun kızım sen?" Öyle güzel oyuncu ki, başkası verdiği tepki ve yüzünün aldığı ifade ile kesinlikle bilmediğine inanırdı. "En çok kullanılan soyadlarından biri Kılıç, aynı olması neyi ifade edecek?" Burun kemerini tutup bana baktı, dediklerine algılarını kapamış gibiydi. Kollarını karnında bağlayıp beni izlemeye koyuldu."Kardeşi olduğunu söyledi mi sana? Erkek bir kardeşi!"

"Hayır, çocuk esirgemede büyüdüğünü söyledi! Kimsesizdi!"

"Songül kadar aşağılık birini tanımadım, gerçekten o kadının seni sevdiğine inandın mı?" Attığım kahkaha koca evde yankılanıp tekrar bana döndüğünde sinirden bir şeyleri kırmamak için zor duruyordum.

"Deva ağzın bozuk biliyorum ama sen toplamazsan birazdan burada iyi şeyler olmayacak!"

"Sabıkası var ya sen ne diyorsun?" Bu sözlerden sonra bir eşya kıramıyorsam onu kırmak istedim. Kimi sevdiğini anlasın istedim. "Dolandırıcılıktan iki ay yattı o. Zengin erkekleri kandırıp paralarını yer sonra vın kaçardı!"

"Ben o zaman zengin değildim! Hem sen vızıldıyorsun anlamıyorum!"

"Tencere kapak diyorum hayatım. Al birinizi vurun ötekinize! " Güldüm fakat sinirle. Songül onun gözünü öylesine kör etmişti ki onunla ilgili hiçbir kötü sözü kabullenmiyordu. Birkaç hafta önce hasta bir çocuğu kim bırakır diyordum. Bugün cevabımı aldım!

Songül'ü bulduğumda ilk kardeşime ulaşacağım sonra ise babama benim yerimi ispiyonladığı için tırnaklarımı etine geçireceğim! Yıllarca babamdan kaçmıştım, beni evden kovduktan sonra zengin olmak için deli gibi çabalarken beni bulmasın diye dua ederdim! Bulursa öldürür diye çok korkardım! Birgün yeni girdiğim restorana zengin bir adamla kadın gelmiş ve o kişi Songül idi. Türlü kötülükler yapıp beni delirttiğinde masayı başlarına yıkmıştım ve kovulmuştum sonra ise babamı arayıp yerimi söylemiş ve o gece o restorandan uzağa kaç saat koştuğumu bilmiyorum...

İçimde hırpaladığım geçmişimi yeniden o karanlık zindanıma kitleyip yüzüne baktım. "Bunu daha düzgün açıklayacaksın akşam sakın benden önce uyuma!"

"Çocuklar ne oluyor?" İkimiz de yanımıza gelen amcasına baktığımızda ne diyeceğimiz şaşırmış gibiydik. "İyiyiz amca, Deva biraz gerildi!" Onca bağırtıya geç bile kalmıştı. Lakin benim dağılmış saçım, kırılmış ruhumun aksine amcası sakindi. Kolumu sıvazlayıp,"Üzme gelinimi, hatta hadi dışarı çıkın!" Dedi. Bu halde bir şey yapabileceğimi sanmıyordum. Ben hayır anlamında kafamı sallarken o:"İtiraz kabul etmiyorum, bende Joneslara gideceğim!" Dedi. Düşüncemi daha açık ifade etmek istesem de Asran amcasından saklamak istiyor gibiydi.

"Hadi güzelim, hazırlan!" Grammy ödüllerinin tek sahibi karşımda sahte sahte bana gülen adam!

İçimde kopan fırtına ile hazırlanmak için yukarı çıkıp en açık elbiseleri aramaya koyuldum. Karşıma beyaz göğsünün altına kadar göğüs detayı olan, belin iki yanında dekoltesi olan gömlek elbiseyi alıp üzerime giydim.


Yine aynı beyaz topuklı ayakkabı giyip hafif bir makyaj özel hayatımda makyaj sevmem, yaparak yeniden yanlarına gittim. Asran beni gördüğünde bir şey demesini beklemeden önden yürümeye başladım. Bana yetişip belimden tutması ile irkilsem de ona bakmadım. "İddialı şeyleri seviyorsun!"

"Benim kıyafet zevkim var ama senin sevgili zevkin çok yok."

"Ya da önüne gelenle olduğundan galiba yokluk çok zor olmalı!" Bizi bekleyen arabanın önünde durduğumuzda kapımı açmadan önümde durup, kulağıma doğru bir yılan gibi süzüldü."Kadın seçimlerimi düzeltmek ister misin?" Öylesine çok emindi ki kendinden durmayıp bir kez daha hırladı."Herkesin işte bu diyeceği bir kadın bulmamı sağlar mısın?" Benimle bir oyun oynadığını biliyorum peki ben onun oyununa karşılık yeni bir oyun istersem...

Ona sinirlenmekten ziyade bende ona bir soru sordum. "Sen buraya Ozan'ı getirecek misin?"
___________________🦋______________________

Herkese selam gecikme için beni affedebilir misiniz?
Ve bölüm aslında içime sinmese de yarın yeniden düzenleyeceğimin ve diğer bölümü uzun tutacağıma söz verebilirim.
Sizleri çok seviyorum fakat beni anlar mısınız?
Tercih dönemindeyim, tatildeyim ve dil kursum var.

Hepsine yetişmem zor oluyor ama sizleri de çok seviyorum. Umarım beğenirsiniz, muah muah muah 💕💕

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

318K 26K 11
Bir mahalle, dostluklar, yaralar ve sevdalar... Meyra Alpkara; her şeyini dansa adamış, çiçekleri ve onlarla konuşmayı delicesine seven kıpır kıpır...
219K 21.4K 75
•Yetişkin okurlar içindir. •Hikaye, 3 farklı kısım içermektedir. Her kısımda başroller değişmektedir. Kız ve Öfkesi/Kız ve Ruhları/ Kız ve Nefreti şe...
1.9K 162 9
Ben Hazal. Aşkın masumiyetine sığınırken kirli duygular beni hapsetti. En büyük hayalim, hayatımın en büyük hatasına neden oldu. Kendimi kaybettim...
338K 14K 37
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...