ZİNCİR | TEXTİNG

By azraaxsea

680K 25.4K 3K

0544 *** ****: Ne demişler? 0544 *** ****: Bende ki kalp sende olsa taşıyamazsın. 0544 *** ****: Nerdesin be... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0 !FİNAL!
ÖZEL BÖLÜM

2.7

10.5K 426 47
By azraaxsea

Selamlaarrrr!!

Bölüme geçmeden önce oy verirseniz sevinirim.

Keyifli okumalar<3

"Ben sana yanmışım."

Mirza'nın ısrarı üzerine onunla birlikte parka konuşmaya gelmiştik. İlk başta neden bu kadar ısrar ediyor diye düşünmüştüm ve geçerli bir sebep bulamamıştım çünkü yoldan yeni gelmişlerdi, uyumamış olmasına rağmen benimle konuşmak istemesi garipti. Turan abiye yemekleri verip bizde parka geldiğimizde heyecanla onun konuşmasını bekliyordum, benim için konuşacağımız konu önemli demişti. Önümde kıvranıp duruyordu herhalde doğru kelimeyi seçemiyordu yavaştan huysuzlanmaya başladığımda ise hiç beklemediğim bir anda 3 kelime kurdu.

Ben. Sana. Yanmışım.

Seviyordu işte, bana yanmıştı, beni seviyordu. Bana yanmanın başka ne gibi bir anlamı olabilirdi ki? Bal gibi seviyordu işte.

"Tekrar söyle." Yüzümde ki heyecanı gizleyemiyordum, ki zaten gizlemek gibi de bir amacım yoktu. 

"Yanmışım ben sana." Mirza'yla uğraşmak fena olmaz diye düşünürken kurduğu cümleyle birlikte havaya ve etrafıma baktım.

"Aynen bende yandım, bu aralar baya sıcak. Siz nasıl yolculuk yaptınız bu sıcakta?"

Başta ne dediğimi anlamadı, alık alık bana bakmaya başladı. O da benim gibi etrafıma baktıktan sonra sonunda girdiği şoktan çıkabilmişti. Benden böyle bir cevap duymayı herhalde beklemiyordu.

"O manada yanmak demedim."

"Hangi manada dedin o zaman?" Açık açık söyleyene kadar bu şekilde uğraşmaya devam edecektim.

"Gerçekten mi anlamıyorsun?"

"Neyi?" Anladım ama seni gıcık etmek hoşuma gidiyor.

"Seviyorum seni işte. Bunu anlamadın mı?"

Bunu sesli bir şekilde duymak heyecanlandırdı, üstelik Mirza'dan sesli bir şekilde duymak daha heyecanlandırdı, nefesimin daraldığını ve kalbimde yarış atı gibi koşturmaya başlamıştı.

"Arka tarafında çantam var, içinde ki ilacımı verir misin?"

Hemen arkasını dönüp çantamı aldığında bana bir bakış attı, açmak için izin bekliyordu herhalde kafamı salladığımda çantamı açıp içinde ki astım ilacını bana uzattı. Bir defa sıkıp içime çektiğimde yetmemişti ikinciyi de sıkıp biraz rahatladığımı hissettiğimde ilacımı avucumun içinde sıktım. Bu durum bazen gerçekten sıkıcı olmaya başlıyordu.

"İyi misin?"

"İyiyim teşekkür ederim."

"Bir şey demeyecek misin?" İlk defa yüz ifadesini okuyabiliyordum, Mirza ilk defa bu kadar savunmasız duruyordu, maskesini indirmişti.

"Ben sana cevabımı anonimken verdiğimi hatırlıyorum ama unuttuysan orasını bilemem."

"Tekrar duymak istiyorsam? Tekrar senden sesli bir şekilde duymak istiyorsam peki?"

Madem tekrar duymak istiyordu ona, bana söylediği gibi bir cevap verecektim.

"Bende yanmışım sana." Şu an aptal aptal sırıttığımı biliyordum ve kendimde değil gibiydim, rüya da olamazdım değil mi? Resmen açık açık duygularımızı dökmüştük. Benimki zaten herkes tarafından bilinen bir şeydi ama Mirza'nın ilk defa bu kadar açık konuştuğunu duymuştum. 

"Böyle çok garip oldu. İnanamıyorum." Yanında duran su şişesini alıp tek dikişte bitirdi ve yeni bir su şişesini alıp bu defa da yarısına kadar içtikten sonra kapağını kapatıp yanına koydu. Şu an gerçekten yanıyor gibi bir hali vardı. Onun bu haline gülerken kendisi de bana bakıp gülmeye başladı.

"Şimdi sen beni seviyorsun, ben seni seviyorum." Onu kafamla onayladığımda ayağa kalktı. "E kalk o zaman nikah günü almaya."

"Ne?" Benden de hızlı çıkmıştı...

"Şaka yapıyorum."

"Bu kadar istediğini bilmiyordum."

"Tamam biraz geç söyledik ama bizde boş değildik."

"Benden başka birisi biliyor muydu?"

"Metehan komutanım biliyor."

"Benden çok abime yandığını itiraf et hadi."

Bir şey söylemedi sadece kafasını öne eğip güldü. Adamın gülüşünden bile karizma akıyordu...

Ben onu hayranlıkla izlerken dikkatimi telefonumun sesi bozdu. Mirza çantamı bana doğru uzattığında telefonumu aldım ve arayan kişiye baktım, abim...

"Efendim abi?" Mirza bütün dikkatini bana vermiş izliyordu.

"Neredesin sen?"

"Dışarı çıkıyorum dedim ya abi."

"Tek başına mı çıktın?"

Mirza'ya bakıp sırıttım.

"Yok Mirza yanımda." Mirza bunu beklemiyor olacaktı ki bir an şaşırdı kaldı. Abim ikimizin de birbirini sevdiğini biliyorsa neden Mirza'nın yanında olduğumu söylemeyecektim ki?

"Ben karargaha geçiyorum. Yanındaki herife de söyle seni eve bırakıp hemen karargaha gelsin."

"Emredersin abi ya."

Görüşürüz bile diyemeden telefonu suratıma kapattı.

"Ne dedi?"

"Sanırım çok önemli konuşmamız burada sona eriyor. Seni abim karargaha çağırıyor."

"Bu konuşma burada bitmedi. Görev çıkmazsa seni tekrardan kaçırabilirim."

"Hadi hadi gidelim. Abim sinirlenir şimdi, birde benimle olduğunu biliyor."

"Bin bakalım sarışın."

Mirza beni eve getirene kadar fazla konuşmadık, onun vedalaştıktan sonra eve girdim.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum. Ne yaptın?"

"Valizimi topladım. Siz ne yaptınız?"

İşte buna oldukça şaşırmıştım çünkü daha çok kalacaktı ve bir sürü güzel planlar yapmıştık.

"Gidiyor musun?"

"Evet, mecbur gitmem gerekiyor. Annem çağırdı ama merak etme en kısa zamanda temelli buraya yerleşiyorum."

"O fikri sonunda kabul ettin yani?"

"Tam kabul ettim demeyelim şimdi biz ona." Gülümseyerek kendisine sıkıca sarıldım, yine çok özleyecektim onu.

"Hemen mi gidiyorsun?"

"En erkene almak zorunda kaldım bende bu saatlerde yolculuk yapmayı sevmiyorum ama mecbur."

"Neden apar topar çağırdılar ki?"

"Bizimkilerin günlük tatavası ya. Ben bir onları düzene sokup geleyim, fıstık." Yanağımdan makas aldığı için kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. Kendisi  de bana sarılmaya devam ederken evde yine tek kalacağım aklıma gelmişti.

Abimlere kesin görev çıkmıştı, hissediyordum. Babam, abimler görevden dönene kadar eve pek uğramazdı, onlardan her an haber alabilmek için, evde olduğunda hemen ulaşamıyordu.

"Neden yüzün düştü birden? En kısa zamanda gelirim dedim."

"Evde tek kalacağım için depresyona hazırlıyorum kendimi. Modum yerlerde." Kendisinden uzaklaştırıp omuzlarımdan silkemeye başladı. Baya baya sofra silkiyormuş gibi beni sallıyordu şu an."

"Modun yerin gelsin!"

"Sallama tamam geldi yerine modum."

"Beni otogara kadar bırakırsın herhalde?"

"Tabii ki bırakırım."

Banyoya geçip elimi biraz ıslatıp boynuma değdirdim, hava gerçekten çok sıcaktı. Üzerimi hiç değiştirmeyecektim üzerime giydiğim ceketi odama bıraktım ve kapıya doğru ilerledim. Adev çoktan dışarı çıkmış, ayakkabısını giymeye başlamıştı.

Adev'i uğurladıktan sonra karargaha bende gidecektim, abimler göreve gidiyorsa bile belki de son kez görmeliydim.

Birlikte arabaya bindik ve otogarın yolunu tuttuk.

"Bugün nereye gittin?"

"Ay ben sana onu anlatmadım!" Aniden yeniden heyecanlanmamla biraz gaza bastım, kendimi toparlayıp hızımı eski haline getirdim ve anlatmaya başladım. Adev az önce yaptığım dikkatsizliğim yüzünden çatık kaşlarla bana bakıyordu, haklıydı, heyecanımı fazla gösteriyordu.

"İşte beni çağırdı ben yemek falan götürdüm evden, gördün zaten. Sonra onun evine gittik yemeklerin bazılarını Turan abiye verdik."

"Ee sonra devam et hadi!"

"Evinin oralarda park var sonra oraya gittik. Bana "Ben sana yanmışım." dedi! Duydun mu? Bana yanmış!"

"Çok romantiksiniz gerçekten."

"Sen anlamazsın bizim aramızda ki ilişkiden."

"Tamam bir şey demedim."

"Yani ben abartmıyorum değil mi? O da beni seviyor. Kendimi biraz kaptırdım gibi hissediyorum ama öyle değil di mi?"

"Yok bebeğim yanlışın var. İkiniz de kendinizi kaptırmışsınız. Aptal aşıklar sizi."

"Öyleyiz değil mi?" Adev halime gülerken benimde gülmekten çenem ağrıyacaktı. Bu duygularını açma işi bende ters tepmişti herhalde, her an gülümsemek istiyordum.

Metehan Öztürk

Mirza evden çıktıktan yarım saat sonra falan babam aramıştı ve hemen karargaha gelmemi söylemişti, gelirken Mirza'yı da almamı söylemişti ama kendisini aradığımda ulaşamamıştım.

Mila bu sıcakta öylesine dışarı çıkmazdı Adev de onunla çıkmamıştı. Geriye bir tek seçenek kalıyordu Mirza'yla buluşmaya çıkmış olmalıydı...

Bunlar ne ara buluşma konumuna yükselmişti?

Mila'yı aradığımda sinirlerim tepeme çıkmıştı, tamam Mirza iyi çocuktu bizden birisiydi ama haberim olmadan da yanımdan kardeşimi kaçıramazdı.

Mirza gelmeden babamın yanına geçemezdim ikimizi birlikte çağırmıştı bu yüzden dışarıda çay içerken onu bekliyordum.

"Komutanım!"

"Gelmeseydin Mirza?"

"Emredersiniz komutanım!"

"Düş önüme hadi bizi bekliyorlar."

Toplantı odasına girdiğimizde masada benim timim ve 2 albay vardı. Gördüğüm bu görüntü karşısında göreve gideceğimi anlamıştım.

"Oturun çocuklar."

"Emredersiniz komutanım!" Mirza'yla yerlerimizde oturduğumuzda projeksiyonun orada duran asker birkaç görsel açtı ve sonrasında babam neler olduğunu ve yaptıkları planı anlattı.

Bizi yine zorlu ama eğlenceli bir görev bekliyordu.


Bölümü beğendiniz mi? Bazılarınız bölümlerin kısa olmasından şikayetçi ama texting olduğu için fazla sıkmak istemiyorum. Bölümleri uzatmamı ister misiniz? 

Instagram: azraaxsea

Bölüm geleceği zaman Instagram'dan duyuru yapıyorum.

Bir sonra ki bölümde görüşürüzz🦊

Continue Reading

You'll Also Like

656K 27K 77
Bilinmeyen numara: Bir dakika! İlişki mi dedin? Ulaş ne ima ediyorsun? Bu bir teklif mi? Bizim bir ilişkimiz mi var şimdi? ALLAH'IM ÇILDIRIYORUM Ula...
800K 36.2K 27
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...
4.5K 251 12
Başka bir şehirde doktorluğunu yapabilmesi için ailesinden izin alamayan dilan, ailesinin sunduğu fikri kabul etmek zorunda kalmıştır
1.7M 81.4K 49
Bir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına c...