PALYAÇO [GAY]

By izmaritkizi0

170K 10.9K 3.8K

Dünya yansa umrunda olmayan, Hayatı laylaylom yaşayan bir çocuk Batı Günay. Hayata gözlerini açtığı andan ber... More

NOT
One
Two
Three
Four
KARAKTERLER
Five
Six
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Twelve
Thirteen
Fourteen
Fifteen
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty
Twenty one
Twenty two
Twenty three
Twenty four
Twenty five
Twenty six
Twenty seven
Twenty eight
Twenty nine
Thirty
Thirty one
Thirty two
Thirty four
Thirty five
Thirty six
Thirty seven
Thirty eight
Thirty nine
Forty
Forty one
Forty two
Forty three
Forty four
Forty five
Forty six
Forty seven
Forty eight
Forty nine
Fifty
Fifty one
Fifty two
✨💥
Fifty three
Fifty four

Thirty three

2.2K 166 78
By izmaritkizi0

Önceki bölümde bahsettiğim Şahin'in Batı'ya verdiği imzalı mendil değil,imzalı kol düğmesiydi.Sonradan aklıma geldi.Hiçbiriniz de uyarmıyosunuz dikkatsizler sizi fjdkdkdkdk.Düzeltmeye üşendim kalsın öyle.

"☘️Huzurumun sebebini sordular,gözlerini anlattım...☘️"

_____

" Batu yavaş yesene elinden alan mı var?" Murat yanındaki bedene sitemle söylenirken, Batuhan ağzı tıka basa dolu, hatta ağzından yemek parçacıkları düşerken Murat'a baktı ve ağzındaki yemekler yanağını doldurmuşken gülümsedi.

" Çok acokmoşom." deyip çayını yudumladı. Ağzındakileri yuttuğunda  " Dün de pek bir şey yiyememiştim." dedi bu sefer anlaşılır bir şekilde.

Bugün hepimiz bir aradaydık.Tam elli kişi yan yana ikili uzun masanın etrafında toplanmış kahvaltı yapıyorduk.Tabiki iki kişi hariç;Tekin ve Recep abi.

O günden sonra Recep abinin Şahin'den izin alıp tekrar memleketi Rize'ye gittiğini öğrenmiştim.Kafasını toplaması ve olanları düşünmesi için iyi bir süreçti.Fakat Şahin'in söylediğine göre geri gelip gelmeme durumu daha belli değildi.'Belki de hiç geri dönmeyebilirim dedi' demişti Şahin.Bu içimi burkan his yüzünden tam anlamıyla rahat değildim.

Umarım dönerdi...

Murat ona hafif bir tebessümle bakarken masaya Şahin'in geldiğini herkes ayağa kalkmaya yeltendiğinde farketmiştim.

" Oturun kalkmayın, günaydın herkese." Şahin elini havaya kaldırıp kalkmamalarını söylediğinde herkes tekrar yerine oturdu.Herkes aynı şekilde 'günaydın' dileklerini iletirken sevgilime bakıp gülümsedim.Üzerinde siyah tişörtü ve siyah kot pantolonu vardı.O da bana göz kırptığında yüzümdeki gülümsemeyle tabağıma kahvaltılık alıp yemeye başladım.

" Batı şu salamı uzatsana." Yanımdaki Zafer'in ricasıyla sol tarafımda duran salam tabağını ona uzattım.
" Eyvallah..." deyip elimden aldı.Arada bir kaçamak bakışlarla.Şahin'e bakıyordum.

Şahin'le yan yana oturmamıştık çünkü ben bilerek ondan uzağa oturmayı tercih etmiştim.Her dakika,her saniye dip dibeydik zaten.Biraz uzak kalayım ki beni özlesindi öyle değil mi? İlişkimiz sıkıcı bir hâl almasın.

" Elinize sağlık bu arada arkadaşlar her şey çok lezzetli gerçekten." Ebru ve Serkan'a yönelik konuştuğumda Ebru gülümseyerek gururla kızıl saçlarını arkaya savurdu.

" Afiyet olsun, çünkü benim elim değdi ondan.Sadece abim yapmış olsa bu kadar güzel olmazdı inan."

Serkan'ın yüzümde herzaman ki 'herkesten nefret ediyorum' ifadesi varken kardeşine kafasını iki yana sallamakla yetindi.

" Şahin abi sana bir şey sorabilir miyim?" Şahin çatalındaki omletini ağzına atarken " Sor tabi Serkan." dedi.Serkan ve Ebru Şahin'in çok eski tanıdığı oldukları için diğerlerinin aksine 'patron' değil 'abi' diye hitap ediyorlardı.Bu tabiki aralarındaki samimiyetle de âlâkalıydı.

" Tekin, nereye gitti biliyor musun?Kimseye bir şey demeden gitmiş.En azından güvenliği için konumunu bilmemiz gerekmez mi? "

Şahin elindeki çatal ve bıçağı masaya bırakıp geriye yaslandı.Masadaki çayını eline alırken
"Tekin yurt dışına gitti,ben nereye gittiğini biliyorum.Ayrıca yanında da yeterince adam var endişelenme." dedi.

Serkan " Ne endişeleneceğim onun için abi?İnsani bir duyguyla sordum tamamen." dediğinde Ebru gözlerini hızlı hızlı kırpıştırıp abisine baktı gülümseyerek.

Serkan kardeşine göz devirip
" Nereye gitmiş peki abi?" diye sordu bu sefer.

" Güvenliğini istiyordun az önce değil mi?" diye sordu Şahin ve çayını yudumladı.
" O zaman, o da bana kalsın."

" Peki abi, sen nasıl dersen." dedi Serkan umursamazca omzunu silkip.

" Bugünlerde hayatımızda bir sakinlik, bir sessizlik hakim farkında mısınız?"

Tamer ortaya doğru konuştuğunda dediği şeyi düşündüm.Evet bu aralar silahlı çatışma vesaire yoktu hiç.Zaten olsa da ben gidemeyecektim ama onlar da gitmemişti.Günlerimiz sakin geçiyordu.Huzurlu demeyi de isterdim ama ne yazık ki huzur bizim bünyeyi terk edeli çok olmuştu.

" Öyle gerçekten,Allah bozmasın." dedi arkadan Sezgin.

" Düşmanlarımızdan bile bir hareket yok,sakıncalı bir durum!" dedi durum analizi yapan Taner.

" Lan ağzını hayra aç amına koyayım, olmasın zaten bir hareket!" dedi Taner'e sinirle zeytin fırlatan Timur.

Ve " Nimet o nimet imansız,saçma yerlere." diye söylenerek zeytini yerden alan Sadık.

Ben gülerek onların atışmasını izlerken Şahin'in telefonu çalınca diğerleri de sessizleşti ve Şahin'in rahatça konuşabileceği bir ortam oluştu.

" Evet?"

Adamın telefon açısı bile ayrı karizmaydı ulan.Sevmeyeyim de taşa mı döneyim?

" Ben mi gidecekmişim?" Şahin kaşlarını hayretle havaya kaldırdı.Hepimiz dikkatle onu izliyorduk.

" Benim gidişim farklı olur ama bunu biliyordur herhalde?" Zafer'le birbirimize baktık.Hiçkimse ne olduğunu anlamamıştı,herkes anlamsız gözlerle birbirlerine bakıyordu.

" Tamam Korkut kapat!"

Şahin telefonu kapatıp masanın üzerine doğru fırlattığında boğazımı temizledim.

" Şahin, bir şey mi oldu?"

Şahin çayının son yudumunu da alıp bardağı masaya koyarken alttan bir bakış attı bana doğru.

" Barların birinde bir sıkıntı çıkmış,çok önemli değil halledilir." dedi.

"Ne sıkıntısı?" diye sordum. Sormasam anlatacak gibi değildi çünkü.

" Müşterilerden biri arıza çıkarmış. Yemiş,içmiş,eğlenmiş para ödemeyi kabul etmemiş.Siz değil patronunuz gelsin demiş.Çalışanları falan tehdit etmiş." dedikten sonra alayla güldü.Daha çok sinirden gülme gibi bir şeydi bu.

" Gidecek misin?" diye sordum kolumu kaşırken.Rahatsızlık duyduğum konuları konuşurken istemsizce yapıyordum bu hareketi.

" Gel demiş ya paşa.Bir gidelim bakalım beni de tehdit etsin!" dedi son derece rahat bir tavırla.

" Bende geleyim mi?" dedim gülümseyerek yüzüne bakıp.Ben hayır falan demesini beklerken
" Gel tabi." demesiyle ilk şaşırsam da kabul ettiği için sevinmiştim.

" Kim kim gidiyoruz patron?" Şahin düz bir ifadeyle Zafer'e döndü.

" Batı ve ben gidiyorum Zafer." deyince Zafer bir bana bir Şahin'e baktı.
" Nasıl patron?" dedi anlamış gibi.

" Bir tane kendini bilmez denyo için adam toplayıp mı gideceğim Zafer!" dedi Şahin sertçe.
" Koduğumun kuş beyinlileri,önüne gelen ahkâm kesmeye kalkışıyor!"

Bu konu Şahin'e göre muhtemelen önemsiz ve basitti ve bu yüzden birde bununla uğraşacağı için öfkeleniyordu.

Şahin masadan kalkıp " Az sonra çıkarız." dedi bana yönelik.Bana yandan bir bakış atıp sert adımlarla salondan çıktı.

" Tamer..." Sezgin tuhaf bir gülümsemeyle seslendiğinde Tamer ona baktı.
" Senin ağzının yayının tellerini tek tek sikeyim kardeşim tamam mı?" diye devam etti yüzündeki tuhaf gülümseme silinirken.

Sinirle konuştuğunda Murat da ona hak verir gibi kafasını aşağı yukarı salladı.

Tamer " Lan ben ne yaptım şimdi?" diye hayretle söylendi.

" Lan daha ne yapacaksın,açtın şom ağzını saniyesinde arıza çıktı amına koyayım!" diye atıldı Timur, eline geçen zeytini Tamer'e fırlattı. O sırada Sadık kaşlarını çatıp yere düşen zeytini alırken " Nimet diyorum ya..." diye söyleniyordu.

" Ne bileyim ben böyle olacağını ya." dedi Tamer eliyle masumca kafasını kaşıyıp.

Onları atışmasını izlemeyi bırakıp ayaklandım.Şahinin odasına gitmek için merdivenlere yöneldim ve ikişer üçer zıplaya zıplaya çıktım.

Odasının önüne gelince siyah kapıyı açıp içeri girdim.Banyodan su sesleri geliyordu.Yatağın ucuna oturup bağdaş kurdum ve banyodan çıkmasını bekledim.

Bir süre sonra banyo kapısından tıkırtılar geldi ve belindeki gri havlusuyla Şahin görüş açıma girdi.

Kapıyı arkasından kapatırken beni görmesiyle kısa bir an durakladı.Islak kestane rengi saçlarının nemini elindeki küçük beyaz havluyla alırken koyu kahveleri üzerimdeydi.

" Batı?"

Bağdaş kurduğum yatakta şirince  gülümseyip vücudunda gezen gözlerimi gözlerine çıkardım.Alıcı gözüyle süzüyordum kaç saniyedir.Bunu yaparken gram çekinmemiştim, ne var canım koca benim değil miydi?

" Az önce sinirlendin ya, gelip bir bakayım dedim." dedim dudaklarımı ıslatıp.Karşımdaki manzarayı görme şansınız olsaydı keşke şuan.

Ya da olmasın, niye göresiniz ki benim kocamı!

Elindeki küçük havluyu kenardaki tekli koltuğun üzerine attı.Sadece belinde havlu varken bana doğru gelmeye başlayınca oturur pozisyonda sırtımı dikleştirdim.

" Sinirimi almaya geldin yani öyle mi?" derken sesinde çapkın bir ton hakimdi.

" Yoo... " dedim ne diyeceğimi bilemezken.
" Bakmaya geldim."

Ellerini uzatıp iki yanımda yatağa bastırdı ve yüzüme eğildi. Yüzü hafif yukarıda kaldığı için kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım.

" İyi...Baktın gördün." dedi gözleri yüzümü turlarken.Şampuanın mayhoş kokusunu burnuma dolunca sinirim bozuldu.Kendi teninin kokusunu bastırmıştı.Kendi teninin kokusu daha güzeldi...
" Çıkabilirsin o halde."

Kaşlarımı çatıp elalarımı gözlerine diktim." Odandan mı kovuyorsun?"

" Yoo..." dedi, az önce benim ona dediğim gibi vurgulayarak.
" Senin söylediğine göre diyorum,bakmaya gelmişsin ya?"

Aramızda yaklaşık bir karış mesafe vardı.Şahin nemli dudaklarının üzerinde dilini kaydırınca bakışlarım anında dudaklarına indi.Orta kalınlıktaki biçimli dudakları onu öpmem için beynime sinyaller gönderiyordu.

" Şahin?" dedim gözlerim dudaklarında takılı kalmışken.Şahin bir karışlık mesafeyi birazcık daha kapatarak " Hım?" dedi. Yutkundum.

" Hâlâ sinirli misin?" diye sordum kısık bir tonda.Neredeyse fısıltı gibi çıkmıştı sesim.

" Değilim, neden sordun?" dediğinde boğazımı temizledim.

" Sinirlisindir ya, bidaha düşün." derken gözlerim,gözü ve dudakları arasında mekik dokuyordu.

Ne yapmaya çalıştığımı anlamadığını belirten yüz ifadesine karşı ona açıklamayı başka şekilde yapmaya karar verdim.

Elim usulca ensesine çıkarken elimin altında hissettiğim nemli saçlarına parmaklarımı geçirdim.

Bu hareketimle refleksle kafasını arkaya doğru attı. Boğazındaki adem elması gözüme çarptığında uzanıp bir öpücük kondurdum.

Şahin gözlerime bakıp " Düşündüm de ,hâlâ biraz sinirliyim sanırım." dediğinde kıkırdayarak dudağının kenarını öptüm.

Şahin'in dudağı hafifçe kıvrılırken çenesini,burnunu ve elmacık kemiğini peş peşe öptüm. İnatla dudağını öpmüyordum.

Şahin dudağını dudağıma değdirdiğinde benim öpmemi istediğini anladım ama ona istediğini vermedim.Yaşasın kötülük...

Koyu kahvelerinde şimşekler çakarken geri çekilip gözlerime baktı.
" Öpsene Batı." dedi bastırarak sabırsızca.

Gülmemek için büyük bir uğraş verirken omuzumu kaldırıp indirdim.
" Zorunda mıyım? Öpmeyeceği-"

Cümlem bitmeden dudaklarıma kapanan dudakları beni sustururken saniyesinde gözlerimi kapattım.Dudaklarımı emmeden önce diliyle bir kez üzerinden geçmesi kalbime elektrik veriyorlarmış gibi hissettiriyordu ve bu harika bir histi. Onun üzerime doğru eğilmiş olması sebebiyle kafamı geriye doğru atmak durumunda kalmıştım ve biraz daha üzerime doğru yaslanırsa yatağa düşebilirdim. Böylece geri dönüşü olmayan bir yola girebilirdik.

" Bu dudaklardan beni mahrum bırakamazsın." diye fısıldadı dudaklarımın üzerine doğru.
" Buna izin vermem güzelim."

" Tamam ya al senin olsun, ben kullanmıyorum zaten."

Dediğime kısık bir kahkaha atıp geri çekildi. " Hadi sende hazırlan da gidelim." dediğinde hazırlanmam gerektiği yeni aklıma gelmişti.

Havlusunu belinden çıkarıp dolaptan çıkardığı boxer ını giyerken bakışlarımı onda çektim.Tamam daha önce çıplak görmüş olabilirdim ama böyle de her şeyini gözümün önüne sermesi utandırmıştı.

Heykel gibi bir sevgilim vardı.Aslında utanmasam oturup izlerdim,gözlerim bayram ederdi...

" E-evet sen giyin, Ee bende giyineyim geleyim." Koşar adım odadan çıkarken arkamdan gülme sesini duymuştum.

Orta kata kendi odama girip dolabıma göz gezdirdim.Cepli asker yeşili bir kargo pantolon alıp giydim.Üzerine de düz siyah yakasında küçük bir cebi olan bir tişört giydim.Boynumdaki yarım kalp kolyesini de tişörtün dışına çıkartıp aynaya bakarak gülümsedim.Bu kolye bana kendimi iyi hissettiriyordu.Diğer yarısının Şahin'de olduğunu bilmek içimi kıpır kıpır ediyordu.Saçıma elimle dağınık bir görüntü verdim ve telefonumu arka cebime koyarak odadan çıktım.

Ben odadan çıkarken Şahin üst kattan iniyordu.Karşılaştığımızda üzerimi şöyle bir süzüp yanıma geldi, elimi tuttuğunda onun da beyaz bir tişörtle koyu mavi bir pantolon giydiğini gördüm.Boynundaki kolyeyi gördüğümde yüzümde şapşal bir gülümseme oluştu.

Kolye, yapboz parçası gibi çıkıntılı olduğundan tek başına bir kalbin yarısı gibi durmuyordu. Zaten öyle olsa Şahin'in asla takmayı kabul edeceğini sanmıyordum.Şahin Bozdağ herkesin içinde kalpli kolye takacaktı öyle mi? Mümkün değildi...

Aşağı indiğimizde garaja doğru ilerlerken Şahin'i durdurdum.Kolyesini kolyeme denk gelecek şekilde iki parçayı birleştirdiğimde siyah taşların oluşturduğu küçük kalp sembolüne iç çektim.

" Yavrum, şu iç çekişlerin benim sonum olacak bir gün." Kafamı kaldırıp Şahin'e bakarken parçaları ayırmıştım.

" Ama çok hoşuma gitti, basit bir şey gibi gözüküyor ama ben ona birsürü anlam yüklüyorum kafamda."

Çenemi tutup yukarı kaldırdığında gözüme gelen güneş yüzünden gözlerimi kıstım.

" Sen mutlu ol yeter ki, şu gözlerindeki ışıltıyı görmek dünyalara bedel be palyaçom." deyip uzunca alnımdan öptü.Dudaklarım kıvrılırken bende uzanıp yanağından öptüm.

Elimden tutup yürümeye devam ettik fakat bu sefer siyah arabaya değilde gri renk modelini bilmediğim lüks araca doğru ilerledik.

Arabaya bindiğimizde içinin genişliğine ve tasarımına hayran kaldım.Arabanın içindeki koku bile lüks kokuyordu.Normalde araba kokuları mide bulandırıcı olur ya bu arabanın tam tersi rahatlatıcı bir kokusu vardı.

" Şahin kaç tane araban var?" diye sordum dayanamayarak.Çünkü bulunduğumuz garajda on sekiz araç saymıştım.

" Yurt içi, yurt dışı toplam mı?" diye sorduğunda içimden kocaman bir 'YUH' çektim.

" Boşver Şahin söyleme." dedim afallamış bir ifadeyle.
" Nazarım değer vallahi."

" Türkiye'de üç tane büyük otogalerim var.Yurt dışında ise Fransa'da beş Rusya'da da iki tane var."

Bunları söylerken ki sesinin ifadesizliği beni ayrı şaşırtmıştı.Ben olsam kendimi öve öve anlatırdım bunları.Gözbebeklerimin yerini dolar işareti almıştı resmen. İnsanların 'para sıçmak' diye tabir ettiği şey kesinlikle bu olmalıydı.

" Allah daha çok versin diyeceğim ama ne gözü doymaz bir kulsun diye kızar diye korkuyorum." dedim ciddiyletle yüzüne bakıp.

Şahin bu söylediğimle kahkaha atarken bana doğru bir bakış attı.
Gülerek kafasını iki yana salladı.Bende bu güzel manzaranın tadını çıkardım. Otuz iki diş gülen bir Şahin buldunuz mu bunu kaçırmamanız gerekir.

" Bir gün yiyeceğim seni çocuk." dedi gülmesi yavaştan kesilirken. Sözüne karşı bende gülümsedim.

Az sonra Şahin arabayı durdurduğunda mimarisi simsiyah olan mekana baktım.Dışında siyah haricinde hiçbir renk yoktu.

Dışında 'черный' yazıyordu.Harflerinden Rusça olduğunu anlamıştım ama anlamını bilmiyordum.

" Şahin şuradaki yazı ne demek?" diye sordum arabadan çıkarken. Şahin ilk gösterdiğim yere baktı ardından bana.

" Normalde kelime siyah demek ama Türkçe anlamı kara oluyor." dedi.

" Niye Türkiye'deki bir mekana Rusça isim koydunuz? Kara yazdırsaydınız madem." dedim, eleştirici teyzeler gibi gözüküyordum şuan.

Şahin yanıma geldiğinde "Daha havalı olsun diye." dedi, sesinde hafif bir alay hissetmiştim.
" Böyle daha çok turist çekiyoruz.Türkler çok gelmez buraya zaten genelde yabancı."

" Antun kuntin şeyleri sevmiyor canım milletim." dedim gülerek.Şahin elini belime koyup içeriye yönlendirdiğinde Rusça 'kara' yazan tabeleya göz devirerek içeri girdim.

Sağında ve solunda beyaz küçük ışıklar olan uzunca bir koridor yürüdüğümüzde Şahin'in koluna girdim. Koridorun sonunda bizi insan boyundan bir hayli uzun ve baya geniş iki kapı karşıladı.

" Rahat ol güzelim." Şahin'in kolundan elimi çekip üzerimi düzelttim.
" Ve ne olursa dik ve kendinden emin dur.Unutma sen benim, Şahin Bozdağ'nın erkek arkadaşısın. "

Kendimi gaza gelmiş hissediyordum.Bedenimi dikleştirip solumda kalan bedene baktım.Kafamı bir kez onaylar şekilde aşağı eğdim.
" Ben her daim rahat ve kendimden eminim aslanım.Sen kendini düşün." dedim ağır abi gibi davranarak.

Şahin gülüşünü dudağını yalayarak gizlediğinde göz devirdim.Şahin ellerini yavaşça kaldırıp ikili kapıyı ittirerek açtı. Sağa ve sola açılan kapıdan girdiğimizde içeride dans eden kadınlar ve erkekler ve kulağımızın zarını patlatmak ister gibi çalan yüksek volum bir müzik karşılamıştı bizi. Ve tabiki buram buram iğrenç alkol kokusu...

Şahin'i gören çalışan anında yanına gelip saygıyla selam verirken ben ve burnum ise oksijen alabileceğimiz bir yer arıyorduk.Özür dilerim canım burnum...

Ben Bayık bayık etrafa bakarken Şahin'in yanına gelen bir adamın garip bir Türkçeyle " Merhaba Şahin." demesi tüm dikkatimi üzerine çekmemi sağladı.

Uzun siyah saçını arkasında toplamış,ayı gibi vücudunun görünen her yerinde dövme olan bir adamdı.Ayrıca giydiği kıyafetin geneli deriden oluşurken yüzüde satanistlere benziyordu.

Şahin yanına gelen adama düz bir suratla bakıp " Sen kimsin?" diye sorduğunda, adam bir anda gülmeye başladı. Kesinlikle psikopatça bir gülüştü bu.

" Seni buraya, ayağına çağıran kişi." dedi üstten bir tavırla. Bu adam arıza çıkaran kişi olmalıydı.O an anladığım başka bir ayrıntı ise adamın Rus olduğuydu. Türkçesi yabancı olduğunu fazlasıyla belli ederken konuşma tarzı Rusları andırıyordu.

" Ben Maksim." Kendini tanıtmasına rağmen elini uzatmamıştı. Büyükçe bir adım atıp Şahin'in tam karşısına geçti ve iyice dibine girdi.Adamın yüzünde tehlikeli bir ifade oluşurken gergince kolumu kaşıdım.

" Ve tanıştığıma hiç memnun olmadım.... Şahin."





Bölüm Sonu.

Belalar hep mi bizi bulur?

Belalım belalım...

✍️✍️✍️
















Continue Reading

You'll Also Like

299K 7.8K 38
soğuk ve acımasız mafyanın bir kıza aşık olup onu takıntı haline getirmesi ve piskopatlaşması ama bunu kıza yansıtmamaya çalışarak unutulmaz bir aşk...
14.4K 806 12
Leyla Rüya Kor. Dağların korkulu rüyası. Görevden geldiği zaman telefonuna bakar ve hayatı değişir. Güzel günler yaşanır, kötü günlerde.
176K 7K 48
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
1.4M 55.1K 33
"Bana bakıcılık yapmaktan vazgeç ben senin bakıcılık yaptığın çocuk değil karınım " dediğimde sinirle , bakışları tekrar beni bulmuştu. Yüzünde memnu...