PALYAÇO [GAY]

By izmaritkizi0

170K 10.9K 3.8K

Dünya yansa umrunda olmayan, Hayatı laylaylom yaşayan bir çocuk Batı Günay. Hayata gözlerini açtığı andan ber... More

NOT
One
Two
Three
Four
KARAKTERLER
Five
Six
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Twelve
Thirteen
Fourteen
Fifteen
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty one
Twenty two
Twenty three
Twenty four
Twenty five
Twenty six
Twenty seven
Twenty eight
Twenty nine
Thirty
Thirty one
Thirty two
Thirty three
Thirty four
Thirty five
Thirty six
Thirty seven
Thirty eight
Thirty nine
Forty
Forty one
Forty two
Forty three
Forty four
Forty five
Forty six
Forty seven
Forty eight
Forty nine
Fifty
Fifty one
Fifty two
✨💥
Fifty three
Fifty four

Twenty

3K 198 37
By izmaritkizi0

Ben geldim. Hâlâ burda mısınız bakem?
Bölüm çok uzun değil ama hiç yoktan iyidir.

Oylarınızı eksik etmeyin lütfen.
Niye bu kadar düşük😐✍️

"☘️Ben senin yokluğuna bile ihanet etmedim. Ayıbın bana ahım sana kalsın...☘️"

______

Yaşam... Ne garip değil mi? Hayat.

Üç günlük dünya der kimileri ya da yalan dünya. İnsanın başına kötü bir şey gelmeden anlayamıyor bunu. Yaşadığın zaman diyorsun ki; Söyleyen ne doğru söylemiş.

Hastanenin koridorunda tam ameliyathanenin önünde soğuk parkeye oturmuş bir halde duruyordum. Sırtımı yasladığım soğuk duvar içimdeki yangını söndürmüyordu. Ne kıyafetimdeki ve yüzümdeki kurumuş kanı umursuyordum ne de önümdeki kalabalığın gürültülü konuşmalarını.

Bakışlarım karşıdaki düz beyaz duvarda kilitlenmişken herkesin tek duâsı ameliyathanenin kapısının açılması ve Şahin'den güzel bir haber gelmesi yönündeydi. Tam dört saattir ameliyattaydı. Dört saattir aynı yerde hareketsiz bir şekilde oturuyordum. Ellerimi açıp Şahin'e ait kana baktığımda sol gözümden düşen gözyaşım avuçlarımdaki kana karıştı.

Gözlerim ellerini açmış duâ eden Recep abiye kaydığında titrek bir soluk verdim dışarıya. Yüreğim daralıyordu.

" Allah'um sen oni bize bağuşla yarabbim. Sen oğlumi bana bağuşla."

Recep abi ve diğer herkes haberi alır almaz hastaneye gelmişlerdi. Hem güvenlik açısından hem Şahin'i sevip saydıkları için. Arda denen piç lidersiz kaldığımız için bizi kolay lokma olarak görüp bitirmek isteyebilirdi.Bunun için tedbirli olmalı ve her yerde gözümüz olmalıydı. Tekin organize olma işini üstlenmiş herkese sıkı bir görev dağılımı yapmıştı. Çünkü aramızda en tecrübeli isim oydu ve hakkını veriyordu. Hastanenin dört bir yanında adamlarımız vardı ve kuş uçurtmuyorlardı. Hepsi özel eğitimli ve tecrübeli isimlerdi.Güvenlik maksimum seviyedeydi.

Yinede bulunduğumuz koridor çok kalabalıktı ve gereksiz gürültü kirliliği oluşturuyorlardı. Başım çatlıyordu.Yaşadığım olayın da buna etkisi vardı ve sessizlik istiyordum. Kan çanağı olmuş gözlerimi kapattım ve kafamı arkamdaki duvara yasladım.

" Sessiz olun biraz...."

Sesli bir şekilde söylesem de beni duymamış olacaklar ki Şahin'in nasıl vurulduğu hakkında hararetli sohbetlerine devam ediyorlardı.

" KESİN LAN SESİNİZİ!"

Adeta son gücümle bağırdığımda gözlerimi de açmış ayakta dikilen bedenlere bakmıştım. Herkes anında  susarken hem üzgün hem şaşkın bakışlarla bana dönmüşlerdi.

" Zafer ve Tekin haricinde herkes eve gidiyor."

Sert bakışlarım hepsinin üzerinde geziyordu. " Recep abi sende..."

Recep abinin itiraz edeceğini bildiğimden özellikle belirtmiştim.

" Batı, bizde kalalım burda ne olur ne olmaz."

Batuhan'ın konuşmasıyla gözlerimi kapatıp sakinleşmek adına bir nefes aldım.

" Dışarıda bizimkiler var zaten burada da üçümüz varız. Sizin yapacağınız bir şey yok." 

İstemeden çok sert konuştuğumu farkettiğimde daha sakin konuşmaya çalıştım.

" Bir haber olursa size söyleyeceğim söz. Ama şimdi lütfen eve gidin ve o Arda piçini yakalamanın bir yolunu arayın."

Ardından Recep abiye döndüm.
" Abi saatlerdir buradasın sende yoruldun eve git dinlen. İtiraz istemiyorum lütfen."

Kararsızca birbirlerine baktıklarında Zafer'in sessiz komutuyla kafalarını sallayıp yavaş yavaş koridoru boşaltmaya başladılar.

En az benim kadar onlarında Arda'dan nefret ettiklerini biliyordum.

" Hayurlu haberleruni bekliyirum Bati oğlum."

Recep abi koridordan çıkmadan önce elini omzuma koyup konuştu. Yerde oturmaya devam ederken yaşlı ve kızarmış gözlerimle aşağıdan ona baktım.

" Bismillah" diyerek dizlerini kırıp oturur bir pozisyona gelirken yüzüme baktı. " Allah'tan hiçbur zaman ümit kesilmez oğlum, Allah sabredenlerle beraberdur bol bol dua et oğul bol bol dua et."

Sözleri bittiğinde gözümden yanaklarıma düşen gözyaşımı eliyle silmiş kafamın üzerini öperek baba edasıyla sarılmıştı. " Şahin oğlum güçlüdur, koca bir çınardur o kolay kolay devrulmez hiç merak etma."

" İnşallah..." dedim titrek bir nefes alırken. Benden ayrılıp yavaşça doğruldu. Son kere ameliyathanenin kapısına bakarak diğerlerinin arkasından gitti yavaş adımlarla.

Koridorda sadece üçümüz kaldığımızda kimsenin ağzını bıçak açmadı. Sustuk ve gelecek güzel bir haber bekledik.

" Herkesin içinde sormak istemedim ama madem biz bizeyiz."

Ta ki Tekin'in konuşmaya başlamasından önce. Sözleriyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Yüz ifadesi sertken ses tonu da bir o kadar sertti.

" Siz patronla nereye gittiniz?Bir de sadece ikiniz."

Hesap sorar gibi konuşmasına takılmadım. Tekin'in en başından beri Şahin'e olan bağlılığını biliyordum. Bu ne tür bir bağlılık ya da sevgiydi bilmiyordum ama Şahin'i fazlasıyla önemsediği açıktı.

" Kahvaltıya." dedim kısık bir sesle. Yüz ifadem oldukça düzdü ve ruhsuz gibi göründüğümün farkındaydım.

" Neden başbaşa?" diye sordu bu kez. Her sorusuyla sesindeki sertlik artıyordu.

" Öyle istedi." dedim.

" Ne demek o ya, niye öyle bir şey istiyor siz ne ayaksınız?"

Yüksek sesle bağırınca Zafer arkadan uyarır gibi bir ses çıkarmıştı ama Tekin bunu takmadı.
" Yoksa sizin aranızda bir şey mi var lan, bizden mi saklıyorsunuz?"

Sinirle üzerime doğru yürüyüp ayak ucumda durduğunda oturduğum yerden kafamı kaldırıp ona baktım.

" Var..." dedim kafamı da buna eş zamanlı aşağı yukarı sallayarak. Bunları anlatırken sesim hiçbir duygu belirtmiyordu. Son derece düz bir sesle konuşuyordum.
" Benden hoşlandığını söyledi."

Tekin'in yüzünde oluşan şaşkınlığı anbean izlerken Zaferin herhangi bir şaşkınlık belirtisi göstermemesi de benim şaşırmama sebep oldu ama fazlasıyla bitkin ve halsiz olduğum için mimiklerime yansıtamamıştım.

" Anlamadım! Ne diyorsun lan sen?"

Tekin'in yüzündeki şaşkınlık yerini öfkeye bıraktığında önceden süphelendiğim şeyin doğru olduğunu düşündüm.

Tekin Şahin'den hoşlanıyordu.

Bu kadar fazla tepki vermesinin başka cevabı yoktu. Şuan da bunu ona sorabilirdim ama ne yeri ne zamanıydı. Benim de bununla uğraşacak gücüm olduğunu sanmıyordum. Sevmek benim suçum değildi.Onun platonik yaşadığı duyguların sorumlusu da ben değildim. Bana önceden bunu açıkça söyleseydi Şahin'in bu teklifini asla kabul etmezdim. Kendisi bile daha duygularını açmamış kendi içinde yaşamıştı demekki. Ne Şahin'in bundan haberi vardı ne başkasının. Şimdi ben sevdim diye beni suçlayamazdı. Buna gerçekten hakkı yoktu.

" Ne zamandır?" diye sordu bu sefer.

Sıkıntılı bir nefes verirken " Daha yeni" dedim.

" Biz niye söylemediniz lan peki?"

Halsizce gözlerimi kapattığımda benim bir cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki sinirle soluyarak sert adımlarla yanımızdan uzaklaştı. Onun gidişiyle gözlerimi yavaşça açtım.

Zafer bu konu hakkında konuşmazken yan yana bitişik bir şekilde sıralanmış koltuklardan birine oturdu.

" Soğuk yerde oturuyorsun kaç saattir hasta olacaksın."

Söylediği tek şey bu olurken bir nefes verip uyuşan bacaklarımla ayağa kalktım.

Zafer'in yanına gidip yavaşça oturdum ve gözlerimi tekrardan kapattım.

" Sen neden herhangi bir tepki vermedin?" diye sordum gözlerim kapalıyken.

" Nasıl bir tepki bekliyordun?" dedi.

" En azından şaşırırsın diye düşünmüştüm." dedim ağlamaktan kaynaklı çatallı çıkan sesimle.

" Bildiğim şey için neden şaşırayım?" dediğinde gözlerimi hızla açtım.

" Ne?" dedim kafamı ona çevirerek.
" Nereden biliyordun?"

" Abi söylemişti..." deyip bir nefes verdi. " Hatta senden bile önce biliyordum."

Gözümden bir damla yaş düşerken düşündüm. Belkide benim sandığımdan da önce benden etkileniyordu ama ben anlamamıştım.

" Ne zaman söylemişti?" diye sordum gözyaşımı parmağımla silerken.

" Sen ajanlık için gittiğinde..." dedi ve durdu. Gözlerini kısıp düşünüyormuş gibi bir ifade takındı.
" Abi o gün eve sığamadı, ya sana bir şey olursa korkusundan. Bizzat ben şahidim. "

Açık kahverengi gözlerini elalarıma çevirip gülümsedi. " Ama bence patron seni ilk gördüğü andan beri bizimle bir tutmuyor. Bunu kanıtlayabileceğim bir sürü an var."

" Kendini benim adamlarımla bir tutma sen sadece kölesin demişti bana haklısın bir tutmuyordu." dedim buruk bir imâyla. Bir şey söylemedi.

Bu doğru olabilir miydi? Şahin bana ilk günden beri müsamaha gösterip diğerlerinden ayrı tutuyor olabilir miydi? İyide ben hiç böyle bir ayrıcalık hissetmemiştim ki.

" Ne mesela?" dedim bir örnek vermesi için. Gerçekten meraklanmıştım çünkü.

" İlla bir örnek istiyorsan söyleyeyim." deyip kısa bir an düşündü.
" En basiti yaptığın tüm şaklabanlıkları görmezden geldi, hiçbir hareketine karışmadı. Yada kısıtlamadı. Oysa abi yanında ciddi, sorumluluk sahibi adamlar ister."

" Ben bir tokat yediğimi hatırlıyorum ama." dedim o an tekrar aklıma gelirken.

" Bende yemiştim farkındaysan." diye devam etti.
" O tokat kavga ettiğimiz içindi. Çünkü bizim işlerde birbirine güven çok önemlidir. Şaka, espri yaptın diye hiç böyle bir şey yaptı mı ya da buna karıştı mı düşün bakalım."

Doğruydu. Bunlar için bana hiçbir şey söylememişti.

" Duyduğuma göre odasına da girmişsin. İlk günden beri uyarmamıza rağmen hatta." dedi. Sesi hayret ediyormuş gibi çıkıyordu.
" Ve o odadan cesetin çıkmadı. Elini kolunu sallaya sallaya çıktın doğru muyum?"

" Evet..."

" Bizden herhangi biri o odaya girse oradan ancak ölüsü çıkardı. Şahin abinin koyduğu kuralı çiğnemenin sonu odur çünkü. Patronun en nefret ettiği şeylerden birisi de sözlerinin çiğnenmesidir."

" Bunlar beni diğerlerinden kayırdığını mı gösteriyor şimdi?" diye sordum hâlâ anlamazken.

" Sana bunlar basit şeyler gibi gelebilir ama emin ol abiyi daha önceden tanısaydın farkı anlardın."

Ameliyathanenin kapısının açılmasıyla söyleyeceğim şeyleri yutmuş hızla ayaklanmıştım.

" Durumu nasıl Doktor Hanım?"

Otuzlu yaşların sonlarında gözüken kadın ağzındaki maskeyi indirerek bana yaklaştı.

" Şahin Beyin ameliyatı iyi geçti."

Yüreğime su serpilmiş gibi rahatlarken derin bir nefes verdim.
" Allah'ım sana çok şükür yarabbim."

" Ancak hayati tehlikesi devam ediyor. Birazdan yoğun bakıma alacağız kendisini. Bundan sonrası onun iradesi ve yaşama tutunma isteğine bağlı. Geçmiş olsun."

Doktorun son sözleriyle kalbime yeniden bir darbe alırken en azından hayatta olması ve nefes alıyor olmasına şükrettim. Şahin güçlüydü. Hemde çok güçlüydü. Her açıdan hepimizden daha güçlüydü. Gözünü açacağına tüm kalbimle inanıyordum.

Gerekirse ömrümün sonuna kadar beklerdim...

Kapı açılıp Şahin görüş alanıma girdiğinde kalbimin bir el tarafından sıkıldığını hissettim. Sedyede uzanan bedenin gözleri kapalıydı ve yüzü solgundu. Gözleriyle aynı renk saçları kafasına taktıkları şey yüzünden gözükmüyordu. İki tane hemşire tarafından yoğun bakıma götürülürken bende peşlerinden gittim.

Yanında duran elini tutmak istediğimde hemşire anında beni engelledi.
" Üzgünüm efendim şu an bedeni çok zayıf olduğu için teması uygun görmüyoruz. Mikrop kapma olasılığı çok yüksek, hastanın iyiliği için."

Anlayışla kafamı salladığımda. Yoğun bakım odasından girmişlerdi. Dışarıdaki camdan içeriye bakarken ardı ardına akan gözyaşlarımı durduramıyordum.

" Nolur uyan Şahin...Aç gözlerini."

Bu ona ilk ismiyle seslenişimdi ama o duyamıyordu.

Ben inanıyordum. Uyanacaktı.

Şahin uyanacak beni yine palyaçom diye sevecekti...


Bölüm Sonu...















Continue Reading

You'll Also Like

22.3K 116 7
! Her başlık ayrı bir hikaye konusudur, birbirinden bağımsız okunabilmektedir !
125K 4.9K 46
Lise öğrencisi Asya yeni gelen matematik öğretmenine ilgi duymaya başlar.
94.8K 1.4K 11
- Geç yatağa. + Hocam? Sabır diler gibi gözlerini kapatmış, iri elleriyle yüzünü sıvazlıyordu. Soğuk bakışları ve ürpertici ifadesiyle beni süzerek g...
177K 7K 48
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...