PALYAÇO [GAY]

Da izmaritkizi0

169K 10.9K 3.8K

Dünya yansa umrunda olmayan, Hayatı laylaylom yaşayan bir çocuk Batı Günay. Hayata gözlerini açtığı andan ber... Altro

NOT
One
Two
Three
Four
KARAKTERLER
Five
Six
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Thirteen
Fourteen
Fifteen
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty
Twenty one
Twenty two
Twenty three
Twenty four
Twenty five
Twenty six
Twenty seven
Twenty eight
Twenty nine
Thirty
Thirty one
Thirty two
Thirty three
Thirty four
Thirty five
Thirty six
Thirty seven
Thirty eight
Thirty nine
Forty
Forty one
Forty two
Forty three
Forty four
Forty five
Forty six
Forty seven
Forty eight
Forty nine
Fifty
Fifty one
Fifty two
✨💥
Fifty three
Fifty four

Twelve

3.5K 223 18
Da izmaritkizi0

Günde iki bölüm attım vay be...

" 🍀Unutmak zaman gerektiren bir şey ama hatırlamak bir an...🍀"

______

" Başka fikri olan var mı ben göremiyorum çünkü..."

Sinirli bir sesle bakışlarımı herkesin üzerinde gezdirdim. Toplantı odasındaydık. Kocaman bir dikdörtgen masanın etrafında Şahin baş köşede olmak üzere yirmi beş kişi  oturmuştuk. Etrafta çeşitli bilgisayarlar ve daha önce görmediğim teknolojik cihazlar vardı.

Şahin masanın üzerinde ellerini birleştirip gözlerime baktı.
" Bu görev için çok acemisin Batı, ayrıca hayati durumun söz konusu..."

Baygın bakışlarımla yüzüne bakarken
" Siz de diyorsunuz işte daha önce görmedikleri ve şüphelenmeyecekleri biri olmalı, benden başka iyi seçeneğiniz yok bu durumda..." dedim direterek.

Konu şuydu; Şahin bir düşmanının evine ajan sokmayı düşünüyordu. Adamın tüm özel bilgilerini ele geçirip onu da ortadan kaldırmayı planlıyordu. Bende bu görevi üstlenmiştim ve yapmak istiyordum. Ekşın benim işimdi...

" Başarılı olacağına inanıyor musun?" diye sordu bakışları yüzümü turlarken. Omuzlarımı dikleştirip
" Ayıp ettin beni kayıp ettin reis..." dedim kendinden emin ağır abi gibi.

" Patron bence bu yapamaz..." dedi Zafer eliyle beni işaret etti.
" Sırf şu şaklabanlığı yüzünden adamı iki dakikada hayattan soğutur adam da çeker vurur ben söyleyeyim..." dedi ellerini havaya kaldırarak.

Alaycı bir şekilde yüzüne bakıp
" Kıskanma Zafer büyüyünce sende gidersin böyle görevlere..." dedim serseri gülüşümle. Zafer burun kıvırıp elini umursamazca salladı.

" Patron.. Batı bu görev için çok uygun bence, adam asla anlamaz senin adamın olduğunu baksana hepimizden farklı hiçbirimiz gibi değil zaten..." dedi Tekin. Fiziksel olarak onlardan zayıf olmamı kasdediyordu. Bu işlerde olan biri gibi değildim gerçekten de.

Bana güvendiği ve inandığı için mutlu olurken elimi ağzıma götürüp ona doğru öpücük attım. Tekin bu eylemime ilk şaşırsa sonrasında dostça gülümsedi. Zafer ikimize bakıp göz devirirken Şahin'in sert bakışlarıyla karşılaşınca ciddi bir yüz ifadesine büründüm.

" Seni eve almalarını nasıl sağlayacaksın peki zeka küpü? Öyle kolay değil eve girip adamla konuşman... "  Bakışlarım Zafer'e döndü, düşünürken bir süre durdum.
" Bunu gitmeden düşünürüm o sıkıntı değil, ben illaki girerim bir şekilde eve bana güvenin siz..." dedim Şahin'e bakarak.

Gözlerini kısıp kafasında bir şeyleri tartıyormuş gibi durdu.
" Peki, bu görev senin. O evde başına gelecek her şeyden sen sorumlusun. Ayrıca sadece mesajlaşma yoluyla bize ulaşacaksın aramak falan yok..." dedi bilgi verir gibi.

" Tamam anladım..." dedim mutlu bir sesle. Yes be biraz aksiyon...

" Olur ki bizimle iletişim halindeyken yakalanırsan..." deyip biraz öne doğru eğildi. " Ölürsün! "

" Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm, ben yaşamayı göze almışım..." dedim  Memati Baş edasıyla. Bizimkilerden bazılarının kısık gülme seslerini duymuştum.

Şahin'in bakışlarında ki sertlik hafif kırılırken tek kaşını havaya kaldırdı.
" Gülüm? " dedi sorar gibi.

Gülüm lafını ona söylemiş gibi olduğumu farkettiğimde durumu toparlamak adına " Eee söz..." dedim kafamı kaşıyarak. " Söz böyle o yüzden..." 

O hâlâ aynı şekilde bana bakarken hemen konuyu değiştirdim.
" O zaman karar verildi, ben gidiyorum..." dedim.

Şahin düz ifadesine geri döndü.
" Sen gidiyorsun..." diye tekrarladı beni. Ama sesindeki sıkıntı beni rahatsız ediyordu. Azıcık inanç be adam!

Sandalyeden kalkarak kollarımı iki yana açtım. " Bu kardeşinize güvenin dostlarım, bu görevden alnımın akıyla çıkacağım inşallah..." dedim yüksek sesle konuşarak.

Bizimkilerden ' başarılar' ' helal be' gibi laflar çıkarken büyükçe gülümsedim. Tekin omuzuma elini koyup yüzüme baktı. " Sana güveniyoruz zaten merak etme, kendine de dikkat et daha bize lazımsın..." dedi samimi bir sesle.

Gülümseyerek başımı salladım. Şahin sandalyeden kalkıp hiçbir şey demeden toplantı odasından çıkınca onun içine sinmeyen bir şeyler olduğunu hissettim. Belkide hâlâ bu görevde başarılı olabileceğimi düşünmüyordu.

Ölüp de planını berbat edeceğimden endişeleniyor olabilirdi...

Herkesle beraber toplantı odasından çıkarken Zafer odayı dışarıdan kilitlemişti. Herkes en üst kattan ayrılıp aşağı inmeye başladı ama benim içimdeki şeytan yasak olan bu kattaki her yeri gez diyordu.

Şahin buralardaydı. Bu yapacağım çok riskliydi ama merakıma yenik düşüp bu katta dolaşmaya başladım.

Koridor boyunca düz bir şekilde yürürken karşıma Şahin'in odası çıktı. İçini hiç görmemiştim ve aşırı merak ediyordum. Gizlice birisinin odasına girmek çok ayıptı ama bu oda Şahin'in odası olunca tüm ayıpları kenara itip içeriye bakma içgüdüsüyle doluyordum.

Kapının dışından kulağımı dayayarak içeriyi dinlediğimde hiç ses yoktu. Bundan cesaret alarak yavaşça kapıyı araladım ve içeriye baktım. Boştu.

Şahin olsa faka basmıştım zaten!

Görüş açıma büyük bir yatak girdi.
Yatağın nevresimleri beyaz yorganı siyahtı. Ayrıca yatağın kendisi de siyah renkti.
Siyah beyaz renkteki yatak aşırı genişti ve o kadar rahat görünüyordu ki anlık olarak uzanmak istemiştim. Bizimkiler de büyüktü ama bu kadar değil.

Duvarlar açık gri ve beyaz renkten oluşuyordu. Bizim odalar düz beyaz renkti. Şahin'in odası bizden kat kat farklıydı kısacası. Tabi canım o patrondu ne de olsa....

Banyo olduğunu düşündüğüm yere gidip kapıyı dinledim. Ses gelmiyordu. Rahatlamıştım, bu durumda Şahin'e yakalanırsam çok kötü şeyler olabilirdi. Baya kötü şeyler...

Oda da ne anlama geldiğini bilmediğim garip tablolar vardı. Şahin tabloları gerçekten seviyor olmalıydı evin nerdeyse her yerinde buna benzer tablolar vardı.

Büyük cam direkt olarak ön bahçeyi gösteriyordu. Oda da kahverengi renkte boydan boya giysi ve aksesuar dolabı vardı.

Bakışlarımı tekrar tablolara çevirdim. Kapıya arkam dönük bir şekilde ellerimi belime koyup tabloları incelemeye devam ederken arka taraflarımda birinin varlığını hissedince korkarak yavaşça arkama döndüm. Gözlerim Şahin'in keskin bakışlarıyla kesişince ne kadar küfür varsa içimden kendime saydırdım.

Odaya gelme ihtimalini niye düşünmemişti ki bu aptal kafam!

Kapının pervazına yaslanmış ellerini cebine sokmuş bir şekilde duruyordu.
" Ne arıyorsun benim odamda Batı?" İsmimi özellikle vurgulayarak sorduğu soruya cevabım sadece sertçe yutkunmak oldu.

Etrafa bakınırken söyleyecek mantıklı bir şey düşündüm.
" Ben odaları karıştırdım..." dedim aklıma gelen ilk yalanı söyleyerek. Elimi şıklattım.
" Evet tabi ya malzemelerin olduğu oda sandım, temizlik yapmayı düşünüyorum da bugün..."

Allah'tan malzeme odası bu kattaydı. Yalanımın bir gerçekliği olmuş oluyordu. İnandırıcı!

" Odaları karıştırdın? " Yaslandığı yerden bir iki adım atıp tamamen odaya girdi.
" Diğer tüm odaların kapısı beyaz, sadece benim odamın kapısı siyah. Ve sen odaları karıştırdın öyle mi? "

Keskin koyu kahverengi gözleri benden bir saniye bile ayrılmıyordu. Kalp krizinden ölecektim burda.

" Ö-öyle..." Titremesene lanet ses.

Bakışları bendeyken elini arkaya atıp kapıyı sertçe itekleyince kapı büyük bir gümbürtüyle kapandı.
" Kimi kandırıyorsun çocuk..." diye soludu sinirle.

Evet kimi kandırıyordum. Daha fazla yalan söyleyip sinirlendirmek istemediğim için gerçekleri söylemeye karar verdim.
" Reis ben merak ettiğim için girdim aslında..." dedim. Sesim suçlu bir küçük çocuk gibi çıkıyordu ama bunu umursamadım.

Bana doğru gelmeye başlayınca kafamı yere eğdim. " Bizim çocuklar da işte kimse giremez edemez deyip durdukları içinde daha fazla merak ettim..." dedim. İyice dibime girdi ama ben başım eğik olduğu için şuan ayakkabısıyla bakışıyordum.
" Sonuç olarak burdayım..."

İşaret parmağını çenemin altına koyup sertçe yukarı itince kafam otomatikman yukarı kalktı bir yandan da boynum acımıştı. Elimi boynuma götürüp okşadım.
Gözlerine bakmam için bunu yaptığını anladığımda bakışlarımı gözlerine çıkardım.

Keşke çıkarmasaydım. Çehresi sertleşmiş kapkatı duruyordu. Göz bebekleri büyümüştü sanki.
" Koymuş olduğum kuralı çiğnedin, Sözümü çiğnedin..." dedi baskın bir tonda. Sert nefesi yüzüme vururken korkuyla dudaklarımı birbirine bastırdım.
" Ne yapayım ben şimdi sana Batı?"
diye sordu yine ismimi bastırarak.

Omuzuma elini atıp sıktı ve yüzüme yaklaştı. " Odama, özel alanıma girdin..." dedi fısıltı gibi bir sesle. Omuzumdaki elinin baskısı artarken
" Özür dilerim..." diye fısıldadım. Sesim içime kaçmıştı gerginlikten.

Eli omuzumdan boynuma doğru ilerledi. Parmakları boynumu sardı. Sıkmıyor sadece tutuyordu.
" Kabul edilmedi..." dedi ve boynumu sertçe tutarak kendine çekti. Elim boynumdaki eline çıkarken yüzlerimiz arasında milimlik mesafe kalmıştı ve göğsümüz birbirine değiyordu. Boynumu sıkmıyordu ama sertçe kavramış bir vaziyetteydi.

Yutkunamıyordum. " Reis özür dilerim, affet..." dedim bir umut. Ama nafile bırakmıyordu.

Gözlerimi bir beş saniye kadar kapatıp açtım. Gözleri direkt olarak elalarımdayken  " Seni varya..." dedi ama devamını getirmedi. Sesi oldukça sinirli çıkıyordu. Boynumdaki eli biraz gevşedi ama tamamen bırakmadı. Dudağımı ıslatıp yutkundum. Bakışları dudağıma düştü. Bu hareketiyle benimde bakışlarım onun dudaklarına düşmüştü. Baş parmağını adem elmasımın üzerine koyup gezdirmeye başlayınca kıpırdamadan öylece durdum. Sanki tek bir hareketimde boğazımı sıkıp öldürecek gibi geliyordu.

" Sana şimdi neler yapmak istiyorum bir bilsen..." diye mırıldandı. Sesindeki sertlik yerini koruyordu.
Yüzlerimiz arasındaki milimlik mesafe yüzünden bakışlarım arada  istemsizce dudaklarına düşüyor bir süre odağım haline geliyordu.

Dudaklarını ıslatıp üst dişlerini alt dudağında gezdirdi. Bir şey yapacakmışta vazgeçmiş gibi dururken beni hafif ittirerek kendinden uzaklaştırdı.
" Odamdan çık..."

Ayaklarım bu iki kelimeyi bekliyormuş gibi direkt harekete geçti ve hızlı adımlarla odanın dışına çıktım. Kalbim hızlanmış üç buçuk atıyordu. Biraz sakinleşene kadar bekledim.

" Bugün de ölmedik..." Üst kattan koşa koşa aşağı indim. Daha kötü şeyler yapmasını bekliyordum ama hiç te düşündüğüm gibi ya da korktuğum gibi olmamıştı. Ucuz yırtmıştım. Peki niye bu kadar sakin karşılamıştı ki?

İnsan Şahin'in sakinliğinden de korkuyordu. Sakinliği de öfkesi kadar gerici ve korkutucuydu.

Neyse şu ajanlık işi bitmeden ölmek istemiyordum. Şahin'i kızdırmasam benim için iyi olurdu.

Ellerimi cebime sokup o adamın evine nasıl gireceğimi düşünmeye başladım. Ne yapıp edip eve girmeli adamla konuşmalıydım.

" Düşün ulan Batı, çalıştır şu saksıyı..."



Bölüm Sonu.

Fikri olan varmı fikirleri alayım
Nasıl girebilir eve sizce?

Diğer bölüm Batı'nın ajanlık macerası başlıyor :) Daha yazmadım bu arada.




Continua a leggere

Ti piacerà anche

525K 33.4K 46
"Baba,çok korktum ben." Mirzat Bey kolları arasına aldığı kızını göğsüne yaslarken duyduğu şey ile adeta donup kalmıştı. Kızı kendisine yıllar sonra...
110K 4.4K 27
"Ne sanıyorsun sen kendini? Sevgili değiliz, asla olamayız, sen beni korkutuyorsun ve zarar veriyorsun!" Dedim direkt, kısa bir sessizliğin ardından...
90.8K 3.3K 18
Adam senelerdir yalnız ve sessiz. Sakin bir sahil ve henüz kıyılarına yaklaşan olmamış. Kadın ise senelerdir dışlanmış ve korkmuş. Kırık bir cam gibi...
132K 6.5K 37
Hayatta kalmaya çalışan bir Melih ve onun zorbası Arda. Keyifli okumalar dilerim ;) 11.01.23 _ ?