Two hearts in one home | Larry

By dimplestylles

5.8K 707 1.5K

Bir benzeri olmadığını bildiği mavi gözlerin damarlarına karışarak kalbini her an biraz daha hızlandıracağını... More

Whatever happens
First time
Eternal trust
I can't let you go
Please don't go away from me
Far away.
Goodnight darling
Bitter silence
I don't hate you
Let's just hug
LA
I don't wanna be alone.
Bring me back
Home
Just take the pain away
Night changes
Do not be sad
A morning sun
If i could fly
Love you goodbye
Midnight memories
You're still the one I kiss goodnight.
I'll be your goodnight.
Love of my life
The taste of lies
Let me be your goodnight.
And I miss you now
I always need ya
Day by Day
It's worth the pain
And time can always heal you
Do you know who you are?
Lou
We're together
Baby
Always Lou
In love Tommo
Fear in the dark
unfeeled feelings
Finifugal
Little spoon
Daylight
I will be your memories
Do not leave me
Fine line
And I'd marry you, Harry
Tomlinson
Ring
This wasn't a breakup
Larrie
"Love"
Do we have to get married?
Princess
My Sir
Ziam
And I'm in love with Lou..
Joshie Josh
Hug

It's none of your business

316 16 23
By dimplestylles

"Geliyoruz, Li." Telefonu kapatıp cebime sıkıştırdım. Aşağı inip geldiğinden beri beni bekleyen Niall'ı alıp dışarı çıktım.

Beraber Niall'ın arabasına bindiğimizde hafif müzik ve navigasyonun sesi eşliğinde Liam'ın bize konum olarak attığı otelin önünde durduk. Anahtarı valeye verip otelden içeri girdik.

Otel çalışanı bize isimlerimizi sorup, Bay Malik tarafından beklendiğimizi söylemesiyle üstümdeki kaban ve Niall'ın ceketini alıp, etrafta başka kimsenin olmadığı, siyahlarla donatılmış bir masaya ulaştırdığında buna anlam veremedim.

Liam'ın yanında, esmer ve takım elbiseli bir adam oturuyordu. Bizi gördükleri anda ayağa kalktılar. Liam bize sarılırken sevgilisi o ürkütücü, sert duruşunu samimi bir gülüşle bozarak elini uzattı.

"Zayn, Zayn Malik."

Önce Niall'ın elini sıkarken Niall'da kendini tanıttı ve Niall'dan ayrılan bakışlar elleriyle birlikte bana yöneldi.

Uzattığı elini tutup sıktım.
"Harry." Fark buydu işte.

Siyah örtü ve gümüş şamdanla süslenmiş masa, tanışma yemeği masasından çok mafya toplantısını andırıyordu. Beraber yuvarlak masaya geçtiğimizde Niall benim yanımda, Zayn ve Liam'da karşımızda oturuyordu.

Zayn sanki tüm gerginliğini atmak ister gibi bir nefes verdiğinde biri daha içeri girdi. Zayn'e doğru ilerlediğinde o da ayağa kalkarak bir diğer takım elbiseli adama sarıldı. Birbirlerinden ayrıldıklarında, Zayn gibi elini sırayla önce Niall'a sonra bana uzatarak kendini tanıttı. Elini sıkarken gözlerime değen maviler, içinde okyanusların tüm maviliklerini saklasa da istediği zaman yakabildiğini de kanıtlamak ister gibi bakmıştı. Bu mavi tonu daha önce görmediğime ve göremeyeceğime emindim.

"Louis Tomlinson."

O kadar soğuk bir şekilde söylemişti ki içimden, "birde mafyacılık oynuyorlar." demeden edemedim. Tabii Niall'ın bana uyarı dolu bakışlarını göndermesiyle bunu çokta içimden söylemediğimi anladım.

Dünyada tek olduğuna herşeyden çok emin olduğum mavi gözlerini yeşillerime dikti, "İllegal bir otelde akşam yemeği yemek mafyacılığa giriyorsa sen de bu oyuna dahilsin."

Söylediği şeye karşılık "ha?" demekten kendimi alıkoyamadım. Liam hemen araya girdi. "Eeee otel, Zayn'in ve altımızda şey var..."

Liam söylemeye çalışırken, Zayn'de gözlerini arkamda biryere dikmiş oraya bakıyordu.

"Kumarhane." diyerek Liam'ın yapamadığını yaptı, Louis.

Kaşlarım bir anda yukarı kalktığında Niall gerildiğimi anlamıştı. Masadaki gergin havayı dağıtmak için konuyu değiştirdi. "Artık sipariş versek?" Hayır, gergin değil açtı.

Zayn eliyle çağırdığında iki garson da yanımıza geldi. Biri siparişlerini alırken diğeri de bize alternatifler sunuyordu.

Herkes siparişlerini verdikten sonra bardaklarımıza Zayn'in özel olarak istediği şaraptan doldurulurken telefonuma gelen bildirim sesiyle cebimdeki telefonu çıkarttım.

"Yine, yine, yine ve yine çok güzelsin."

Kimdi ve beni nereden görüyordu?

Kimsin?

"Aiden"

pekala, benden ne istiyorsun?

"Eğer tuvalette kendine dokunmak istiyorsan seve seve sayabilirim"

Bu saçma konuşmayı daha fazla devam ettirmek istemediğimden telefonu tekrar masaya koydum ve tabağıma geri döndüm.

"Sevgilin var mı, Harry?"

Zayn gerçekten merak etmiş gibi sormuştu ama hala mesleğinden dolayı çekinerek bana bakıyordu.

"Hayır yok ve bana böyle bakma Zayn, sadece ilk duyduğumda şaşırdım. Liam mantığına göre hareket eder ve yanlış birşey yapmayacağından eminim. Eğer Liam'ı mutlu ediyorsan başka hiçbir şey umrumda değil."

Liam bana minnettar bir şekilde bakarken Zayn de gülümseyerek sessiz bir teşekkür yollamış oldu.

"YIAAA SIZ COK TATLISINIZ AMA YAA!"
Niall'ın bir anda yükselmesiyle tüm bakışlar ona döndü. Louis'nin dudakları yukarı kıvrıldığında gözlerimi hızla başka yere çevirip görüntüyü zihnimden sildim.

Masadaki telefon tekrar titredi.

"Hadi ama şaka yapıyordum.
Ben Aiden, seni otele girerken gördüm"

Kafamı kaldırarak Zayn'e baktığımda o da bana bakıyordu.

"Aiden kim?" diye sorduğumda Zayn daha cevap veremeden Louis parladı, "Nereden çıktı o şimdi?" Zayn ve Louis birbirlerine bakarken Niall "yine ne boklar yedin" bakışı atıyordu.

"Harry o iyi biri değil, yani sana göre değil. Hatta kimseye göre de değil!" Zayn hızlı ve tedirgin bir şekilde konuştu.

"O bizim...şeyimiz gibi birşey, düşman? evet düşman."

Önce mafyalar -ah pardon illegaller- şimdi de düşman saçmalıkları. Louis, Zayn'den bana döndü. "Nereden tanıyorsun?"

"Mesaj atmaya başladı ve az- Tanrım, sanırım şu an otelin içinde!"

Ayaklandıklarında Louis dışarı çıkarak gözden kayboldu. Zayn'in birkaç telefon konuşmasından hemen sonra içeri giren beş takım elbiseli adam bize doğru geldi ve Zayn onların evimize kadar eşlik edeceğini söyledi.

"Harry eğer mesaj atmaya devam ederse bize at ve olduğunca cevap verme." başta tedirgin görünen Zayn şimdi oldukça soğukkanlıydı.

Liam'ın bizimle kalmasının bizim için sorun olup olmayacağını sorduğu sırada Niall ona salak salak konuşmamasını, Liam'ın onun gibi bir aptalı nereden bulduğunu ve Liam'ı zaten tek bırakmayacağımızı söyledikten sonra hep beraber eve ulaştık.

"Liam bunu çok mu aradın gerçekten?!"

Liam zaten tanışma yemeğimiz yarıda kesildiği ve Zayn onu hala aramadığı için üzgün ve endişeliyken Niall'ın konuşması onu daha da yıpratıyordu.

Koltukta Liam'a doğru kayarak yanağına öpücük kondurdum. "Merak etme, endişelenecek birşey olmadığına eminim ve lütfen üzülme. Zayn gayet tatlı biri ve çok yakışıyorsunuz. Onun yanındayken ne kadar mutlu olduğunu gördüm dostum!"

Kafasını elleri arasından kurtarıp buğulu gözlerle bir süre bana baktıktan sonra ellerini boynuma dolayıp benim yaptığım gibi yanağıma bir öpücük bıraktığında Niall masumca özür dileyerek bize katıldı. Bir süre o pozisyonda kaldıktan sonra Niall'ın, "Siz de iyice sıkıcı olmaya başladınız!" diye bağırması ardından gelen "iyyy" sesiyle birbirimizden ayrıldık.
Beraber film gecemizi gerçekleştirmeye karar vererek üçümüze de Liam ve Niall burada kaldıklarında giydiğimiz pijamalardan getirdim.

Niall'ın "Popoma bakanı vururum" tehditleriyle üstümüzü giydikten sonra, Liam'ın gözü kapalı seçtiği ilk korku filmini izlemeye başladık.

Filmin yarısında telefonuma yine Aiden'dan mesaj geldi.

"Yanlış yaptın kıvırcık. Neyse ki cezanı hafifletebilecek kadar tatlısın."

Niall ve Liam'ın yanından mutfağa gitme bahanesiyle ayrıldım. Mutfaktan Liam'ın telefonunu alıp Zayn'in numarasını kaydettim. Zayn'e Aiden'in attığı mesajların fotoğraflarını atıp tekrar salona döndüm.

Yorgun olduğumuz ve kafalarımız filmden çok Louis ve Zayn'de olduğu için yukarı çıkıp uyumak istememe çok takılmamışlardı.

Yatağa atlayıp sırtımı başlığa dayadım ve ayaklarımı uzatarak Aiden ile olan sohbeti tekrar açtım.

Ne yaptın, ne cezası?

"Cezanı yakın zamanda öğrenirsin ve onlara şimdilik hiçbirşey yapmadım."

Ne?

Ne demek şimdilik?

Öylece yazıp gidemezsin!


Tabii ki gidebilirdi.


Gece elimde telefonla uyuyakalmıştım ve saat dörtte elimdeki telefon çalmaya başladı.Yatakta doğrulup aramayı cevapladım.

"ZAYN! SIZ NEREDESINIZ!? LIAM MERAKTAN ÖLDÜ BIR KERE BILE ARAYIP HABER VEREMEDINIZ MI? ONU NE KA-"

Sözümü kesen hattın diğer ucundan gelen Louis'nin sesiydi.

"Zayn hastanede."

Algılayabilmek için bir süre sessizce beklemek zorunda kaldım.

"Duyuyor musun?"

Sanki görebilecekmiş gibi kafamı yukarı aşağı sallayarak onaylayan sesler mırıldandım.

"Kimseye söyleme, fazlası seni ilgilendirmediğinden sadece Liam'ı idare etmeye çalış. Zayn ne zaman çıkar bilmiyorum."

Telefonu yüzüme kapattığında sinirden gözüm dönmüştü. Telefonu fırlatmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Harry?"

Kapıdan gelen Liam'ın sesiyle sıçtığımı anladım. Bana doğru gelmeye başladığında gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir ifade vardı.

"Liam, neden uyumadın? istersen gel, beraber yatabiliriz."

"Zayn dedin sen! O nerede ve neden bu saatte onunla konuşuyorsun?! Üstelik ven dün meraktan çıldırırken ve beni bir kez bile aramamışken seni neden arıyor, ne saklıyorsun benden?!"

Liam'ı böyle üzgün görmek en son isteyeceğim şey bile değildi ama eğer ona hastanede olduğunu söylersem durmaz gitmeye çalışırdı ve bu onu daha çok üzerdi.

"Liam bak bunu sana söyleyemem, sadece konuştuğum o değildi."

Gözleri mümkünmüş gibi daha çok açıldı. "O yüzden mi mutfakta gizlice telefonumu karıştırdın? Zayn'in numarasını mı aldın?"

Liam'ın bu saçmalığını tamamen üzgünlüğüne veriyordum ama bana bu kadar güvenmemesi kalbimi kırmaya yetmişti.

"Liam-"

Beni dinlemeden aşağı indiğinde peşinden gitmek için hareketlendim ama dış kapının sesi çoktan karanlık evde yankılanmıştı.

Telefonumu ve anahtarımı cebime attıktan sonra salondaki minik battaniyeyi alarak dışarı fırladım.

"Liam?" sandığımın aksine uzaklaşmamıştı, hemen kapının önündeki minik kaldırım çıkıntısında oturuyordu. Sakin adımlarla yanına ilerledim. Battaniyeyi, geniş omuzlarını sarmış pijamanın üstüne bırakıp yanına oturdum. Yaşlardan ıslanmış gözlerini kucağındaki ellerine dikmiş ağlıyordu.

"Harry-" boğazındaki o acı düğüm konuşmasını engelliyordu. Bunu anlamak için aynı şeyi defalarca yaşamaya gerek yoktu.

Konuşmasına izin vermeyerek kollarımı etrafına doladım ve onu battaniyeye daha çok sardım.

Sessizce oturduğumuz dakikalar sonunda üşütme ihtimalini göze alamadığımdan onu içeri girmeye ikna etmiş ve kendi yatağıma yatırıp yanında uykuya dalmıştım.

Sabah ilk iş olarak Louis'ye Zayn'in durumuyla ilgili mesaj atmıştım ama hala bakmamıştı ve bakmayacağına emin olduğumdan telefonu tekrar komodine koydum. Olduğunca yatağı oynatmamaya çalışarak Liam'ın yanından kalktım ve onu uyandırmamaya özen göstererek ekstra sessiz bir şekilde kapıyı açarak aşağı indim.

Salonda uyuyan Niall'ın sarı saçlarının bittiği yere tüy kadar hafif bir öpücük bırakarak mutfağa ilerledim.

Kendime gelmek için kahve hazırlarken telefonum titredi.

"Çok güzelsin"

Ne?

"Seni orada becermeyi yapılacaklar listeme ekledim"

Hastalıklı herif, ne istiyorsun?!

"Biliyorsun"

"İstediğim an sana sahip olabilecekken kendimi tutmak zorunda kalıyorum bazı nedenlerden ve bu artık çok zor gelmeye başladı"

Sapık.

Onlara hiçbirşey yapmadığını
söylemiştin.

"Ben yapmadım zaten, yaptırdım."

iğrençsin.

Telefon tekrar cebimdeki yerini aldığında kahveyi elime aldım. Salondaki arka bahçeyi gösteren tüm bir duvarı kaplayan boydan camların önündeki beyaz perdeleri çektim ve önündeki berjere yerleşip şehirde yaşayan birinin izleyebileceği en iyi manzaraya diktim gözlerimi. Güneş daha yeni doğuyordu ve bu manzara stresimi biraz olsun almıştı. Cebimdeki telefon tekrar titredi.

"Benimle düzgün konuşmak zorundasın kıvırcık."

"Beni sinirlendirmek istemezsin."

"Biraz daha cevap vermezsen olacaklardan sorumlu değilim."

"Cezanı çekmeye bu kadar istekli olman, tanrım!"

"Sen istedin kıvırcık."

Fotoğraf ⊳

Onu sinirlendirmek için attığı her mesaja görüldü atmaya karar verdiğimde bu doğru gibi gelmişti. Bunun bu kadar kısa süreceğini bilemezdim. Gönderdiği fotoğrafı açtığımda elimde telefonla koltukta otururken çekilmiş bir fotoğrafımı görmek beklediğim son şey bile değildi.

"Seni uzun zaman önce Zayn'in sürtüğüyle yemek yerken gördüğümden beri tek istediğim sensin. Beni hafife alma."

Sürtük olan sensin!

Beni böyle ne korkutabilir, ne de elde edebilirsin!

Kitabın 27. Bölümünden buraya geliyorum. Bu ilk veeee bu yüzden bazen gerçekten ilk bölümleri okurken kendim de begenemiyorum.
Bu yüzden bırakmayın lütfen.
Iyi okumalar. AAAAAAAAAL MY LOVE! X.
💚💙

Continue Reading

You'll Also Like

117K 20.4K 16
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
157K 14.2K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
28.4K 2.7K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
21.2K 6.2K 12
panik atak jisung & hallederiz minho