EN FAZLA NE OLABİLİR Kİ?!

By BeyazGezegen

157K 7.7K 2.3K

İki gözü de farklı renk olan bir kız düşünün. 12 yıl boyunca yetimhanede kalmış ve çocukluğunu doğru düzgün y... More

『KARAKTERLER』
✨BİR✨
✨İKİ✨
✨ÜÇ✨
✨DÖRT✨
✨BEŞ✨
✨ALTI✨
✨YEDİ✨
✨DOKUZ✨
✨ON✨
✨ON BİR✨
✨ON İKİ✨
✨ON ÜÇ✨
✨ON DÖRT✨
✨ON BEŞ✨
✨ON ALTI✨
✨ON YEDİ✨
✨ON SEKİZ✨
✨ON DOKUZ✨
✨YİRMİ✨
✨YİRMİ BİR✨

✨SEKİZ✨

7.3K 392 76
By BeyazGezegen

Bölüm Şarkısı:
~Anlat Ona

🍁🍃
Mevsim

"Hoşgeldin kızım! Bizde yemek için seni bekliyorduk."

Kısa bir an Bahar hanımın parlayan kısık gözlerine baktım. İçeri girerek ayakkabılarımı çıkardım. "Beklemenize gerek yoktu ki. Zaten aç değilim."

"Ne demek aç değilim? Dışarda mı yedin?"

Geçiştirmek için kafamı salladım. "Hı hı."

Montumu da askıya asıp ona döndüm. "Sizi bekletmek istemezdim. Kusura bakmayın. Okuldan sonra kütüphaneye gitmiştim ama zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişim."

Üzüldüğünü saklamaya çalışarak gülümsedi. "Önemli değil güzel kızım. Zaten çok beklememiştik."

Gülümsedim ruhsuzca. "Size afiyet olsun. Ben odadayım."

"Ha." dedi merdivenlere yönelmiş beni durdurarak. "Seni yeni odana götüreyim. Bugün dekore ettirdik."

Kaşlarım havalanırken bir şey söylemedim. Heyecanla koluma girip merdivenlere yöneldiğinde hevesini kaçırmadan onu takip ettim.

"Gediz abin eski ailenden en sevdiğin rengi, zevklerini falan öğrenerek odayı dekore etmemizde çok yardımcı oldu. Umarım beğenirsin! Ben şahsen çok beğendim ama ben kalmayacağım sonuçta değil mi? Ay çok konuştum."

Biraz nefeslenip 2. kattaki bir odanın önünde durdu. Kolumdan çıkarak bana döndü. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Bu hâli küçük bir kız çocuğundan farksızdı.

"Burası yeni odan." dedi heyecanla. Heyecanına karşın gülümsedim.

Kapıyı açarak içeri girmemi bekledi. Dudaklarımı birbirine bastırıp odaya girdim. Gözüme çarpan ilk şey gri-mavi yatağın hemen arkasındaki resimdi.

Kaşlarım kısa bir an havalandı. Adımlarım odaya ilerlerken "Ama bu..." diyebildim sadece.

Bu resmi ben çizmiştim.

"Beğendin mi? Onlar, bu resmi senin çizdiğini ve kaybettiğini söylemişlerdi."

Dudağımın kenarı kıvrıldı. Bu resmi onlara gösterdiğimde bir çok övgü almıştım fakat o gün yaptığımız kavgadan dolayı resmi hiç acımadan çöpe atmıştım.

Çünkü resim benim gözlerimi temsil ediyordu adeta. Ve onlar benim gözlerimin çok güzel olduğunu söylemişti!

Yarısı kahve yarısı mavi tonlarında boyanmış garip bir resimdi işte. İlk başta bir kız çizsem de, yani kendimi, sonradan beğenemeden o kızın üzerinden kahve ve mavi renklerle geçmiştim. Arkada bir gölge gibi duruyordu.

Düşündüm de...

Arkamı dönerek Bahar hanıma gülümsedim. "Çok teşekkür ederim. Çok güzel olmuş."

O resim orda kalabildi belki. Nasıl çöpten çıktığını sorgulamadım. Ya da nasıl bu resmin bir yatak başlığı kadar büyüdüğünü.

"Rica ederim bebeğim. Ama bu resmi sen çizdin."

Gülümsedim. Her şeyim sahteydi. Bu sevincim, gülümsemem. Belki onlar da sahteydi. Mesajı unutmuş değildim. Bir kız çocuğunu acımadan öldüren insanların kanını taşıyordum belki de.

Ama ben aptal bir mesaja inanacak değildim. Ya da bu tanımadığım insanlara güvenecek de değildim.

"Hadi banyo ve giyinme odana da bak."

Kafamı çevirerek gösterdiği kapılara baktım. Odanın içindeki çalışma masaları beni gülümsetmişti. Biri normal ders çalışma masasıyken diğeri daha büyüktü. Koltuğu bile uzaktan rahat ve yumuşak duruyordu. Tam dizi izlemelik!

Kapılara ilerleyip beklemeden açtım. Birinde mavi tonlarında döşenmiş banyo varken diğerinde daha çok kahve tonlarında olan kıyafetlerimle dolu bir giyinme odası vardı.

Neden odamda bir giyinme odası olduğunu sorgulamadan teşekkür ettim. Benimle konuşmaya çalışan kadının kalbini kırmamaya çalışarak yorgun olduğumu söyledim.

Yalnız kalmak istiyordum! Beni bi salsınlardı!

En sonunda odadan çıktığında derin bir nefes verdim. Hâlâ sırtımda olan çantamı çalışma masasının kenarına indirmiştim.

Bağladığım saçlarımı serbest bırakırken sadece rahatlamak istiyordum.

Bakalım bu banyo, göründüğü kadar güzel mi?

°•°•°•

"Dünyanın en güzel kızı. Hem kalpsiz hem kalp hırsızı. Göremezsem o güzel yüzünü ölücem..."

Devamında mırıldanarak eşlik ettiğim şarkıyı bölen şey çalan kapıydı. Gözlerim kısa bir an irileşirken hızlıca "1 dakika!" dedim.

Lensimi çıkarmıştım! Masadan kalktığım gibi tek kulağıma taktığım kulaklığı ve dinlendirici gözlüklerimi çıkarmış, masanın kenarına bıraktığım lensimi alarak karşımdaki rafların arasındaki aynanın yardımıyla takmıştım.

Koşar adım kapıya ulaşmış ve kilidi çevirmiştim. Karşımda duran Demir'e meraklı gözlerle baktım. Beni görünce gülümsemişti. Yanımdan geçerek odaya girdiğinde ağzım aralanmıştı. Sonuçta insan bi izin alırdı değil mi?!

"Sanırım biraz önce duşa girdin. Kapıyı çaldığımda duymamıştın."

Kafamı salladım. Demek ki önceden de gelmişti. "Bi sorun mu var?"

Bana bakarak kafasını iki yana salladı. Arkamdaki kapıyı kapatarak yatağıma oturdum. "Nasılsın?" dedi çalışma masasındaki sandalyeyi çekerken.

Gözü bir süre masada çizdiğim resme takılmıştı. "İyi?"

Gülümsedi yine. "Neden bizden kaçtığını merak ettim."

Kaşlarım çatıldı yavaştan. "Yani, ikinci gün olduğunun farkındayım. Fakat sen yüzümüzü bile görmek istemiyor gibisin."

Gözlerimi kaçırıp dudaklarımı birbirine bastırdım. "Sadece yorgunum."

Gözleri yere kayarken kafasını yavaşça sallamıştı. "Peki... Ama bizden uzak durmaya çalışma olur mu Mevsim?"

"Neden?" dedim dilimi tutamayarak.

Gözlerime baktı. "Çünkü kız kardeşim olmanı istiyorum ben."

Gülümsedim. "Her istediğin şey olmayabilir, biliyorsun değil mi?"

Kafasını salladı. "En azından çabalayacağım."

Ayağa kalktığında gözüm ondaydı. "Hem benim güzel resim çizen kızlara zaafım var."

Bana yaklaşırken kaşlarım çatılmıştı. Gerilmeye başlarken önümde durmuş ve ben ne olduğunu anlayamadan saçımı öpmüştü. Gözlerim irileşirken "Napıyorsun?" diyebildim sadece.

Yüzüme bakıp gülümsedi. "Saçların çok güzel."

Elini saçıma atmaya yeltendiğinde bu sefer izin vermeyerek kafamı geri atmıştım.

"Saçıma dokunulmasından hoşlanmıyorum." dedim bir yerlerimden fırlatarak.

Allah aşkına kim sevmezdi saçının okşanmasını?!

Elini indirerek gözlerini kaçırdı. "Olsun. Ben de dokunmadan severim."

Gözlerini gözlerime çevirdiğimde anlamazca bakıyordum ona. "Neyse."

Kafasını yüzüme doğru hafifçe eğerken "Söyle bakalım." dedi. "Neden yemek yemedin hâlâ?"

Kaşlarımı çattım. Eve geleli 2 saat olmuştu. Zaten 6 gibi gelmiştim bende. "Hem saçlarını da kurutmamışsın. Hasta olacaksın. Yemek yemeyerek daha çabuk hasta edeceksin kendini."

Bir süre yüzüne baktıktan sonra boğazımı temizleyerek kafasını biraz geri ittim. "Unutmuşum. Hem bu saatten sonra yemek yemem daha zararlı. Birazdan uyuyacağım."

Yutkundum. Yüzümü incelerken gözleri kısılmıştı. "Aç uyumanı istemiyorum. Hem erken uyumana gerek yok ki bu kadar."

Elini uzattı bana. "Hadi kalk. Yemek yemelisin. Zaten son sınıf değil misin? Okulu bu kadar umursamana gerek yok."

Bir eline bir yüzüne baktım. Oflayıp elimi tuttu ve beni yataktan kaldırdı. İç çekip beni odadan çıkarmasına izin verdim. Zaten acıkmıştım.

Merdivenlerden inmeye başladığımızda elimi çekerek yürümeye devam etmiştim. Gereksiz temas...

Kısa bir an yüzüme baksada yanımda yürümeye devam etmişti. Salondan konuşma ve gülüşme sesleri gelirken umursamadan mutfağa ilerledim.

Işığı açarak masayı işaret etti. "Sen orda otur. Ben şimdi hazırlarım sana yemek."

Omuz silkip dediğini yaptım. Duvara yaslanmış olan koltuğa oturarak bağdaş kurdum ve elimi bacaklarımın arasına koydum. Bana bakıp kıkırdadığında umursamamıştım.

Dolabı açıp birkaç tencere çıkarırıken "Ee?" dedi. "Nelerden hoşlanırsın?"

Sadece sohbet etmek ve beni tanımak istiyordu. Ama ben, beni tanımasını istiyor muydum? Emin değilim.

Gözlerimi masaya çevirdim. "Bilmem."

Bana kısa bir bakış atıp ocağı açtı. "İnsan neyi sevdiğini bilmez mi?"

Omuz silktim. "Her neyse işte." diyerek geçiştirdim.

Güldü. "Konuşmak istemediğini bu kadar belli etmesen mi diyorum."

Dudağımı büzdüm. "Seni tanımıyorum."

"Ben de tanışmaya çalışıyorum işte."

Yutkundum. "Ben birazdan geleceğim. Telefonumu açık bırakmıştım. Boş boş şarkı çalmasın." diyerek ayaklandım.

"Peki." dedi sadece. Omuzları düşmüştü hafiften.

İç çekip mutfaktan çıktım. Hızlıca odama giderek telefonumu aldım. Yalan söylememiştim. Aceleyle kulaklığımı çıkardığım için müziği kapatmamıştım bile. Telefonumla beraber odadan çıkıp tekrar aşağıya inerken ekrandaki şarkıya buruk bir tebessüm ettim.

'Beni benimle bırak'

İçimdeki ergen, şakımaya başladığında hızlıca kafamı iki yana sallayıp telefon ekranını kapattım ve cebime attım.

Mutfağa girdiğimde Demir, ruhsuzca bir şeyler hazırlıyordu. "Geldim." diyerek tekrar koltuğa otururken bana bakmıştı.

Tam umursamayıp elime telefonumu alacakken iç seslerim buna engel oldu. Sessizce nefesimi verdim. "Benimle yiyeceksin değil mi?"

"Ha?" Kafasını bana çevirdi. Bir süre yüzüme baktıktan sonra "Seninle yememi ister misin?" dedi.

Seni pislik... "Neden olmasın?"

Söylediğim şeye gülümsedi. Önüne döndüğünde daha keyifli duruyordu. Birkaç dakika içinde tabak tabak yemek koydu önüme. Lavajun...

Yutkundum. Kafamı kaldırıp su koyan Demir'e "Limon var mı?" diye sordum.

Şişeyi ve bardakları masaya koyup bana baktı. "Limon mu?" kafamı hızlıca salladım.

Gözü kısa bir an masadaki yemeklere kaydığında kafasını salladı. "Turşu da ister misin?"

Ağzım sulanırken gülümsedim. "İsterim."

Gülümseyerek dolabı tekrar açtı. İçinden turşu dolu bir şişe ve limon çıkartarak önüme koydu.

Yutkundum. Karnım açlığımı belli ederken önüme hızlıca bir lahmacun alarak getirdiği limonu sıktım. Demir de önüme oturmuştu.

Ne kadar geçti bilmiyorum ama ben 3. lahmacunumla aşk yaşarken kafamı kısa bir an kaldırmış ve dirseklerini masaya, çenesini de birbirine geçirdiği parmaklarına yaslamış bir şekilde gülümseyerek bana bakan Demir ile duraksamıştım.

O ne zamandan beri bana öyle bakıyordu ki? Ağzıma doğru götürdüğüm lahmacunu hafifçe indirirken "Neden yemiyorsun?" demiştim.

Bana bakmaya devam ederken omuz silkti. "Seni izlerken ben doyuyorum zaten. Çok güzel yiyorsun."

Lahmacunu masaya bıraktım ve çatık kaşlarla ona baktım. "Sapık mısın kardeşim?"

°•°•°•

Hihi... Bölüm nasıldı?

Uzatmalara gitmeden görüşürüz civcivlerim!

🐣🐤🐥

Continue Reading

You'll Also Like

546K 28.9K 57
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
419K 28.1K 11
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından evin hizmetlisi gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri g...
183K 1.7K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
ASYA By Su

ChickLit

247K 13.4K 27
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Bölümleri yazdıkça atacağım. "Onu istemiyorum." Nefret dolu bakışları bendeyken babamdan uzakla...