✨ON YEDİ✨

3.3K 229 21
                                    

Üzgünüüm! 👇

Sınır: 80 oy - 50 yorum

Medya: Doğu

🍁🍃
Mevsim

Beynim acıyor. Beynim acıyor. Beynim acıyor.

"Sonra bende dedim ki hayırdır yani ne bu tantana? Gittim baktım bir de ne göreyim?"

"Hmm?" diye mırıldandım. Bi ara telefonu yanağımdan kaldırıp saate bakmıştım. Gözlerimi kapatmamak için direnirken Aytunç konuşmaya devam etmişti.

Birkaç dakika sonra gözlerim kapandığında hızlıca açmıştım. "Sonra ne oldu?" dedim kendi kendime. Aytunç'un konuştuğunu fark etmemiştim bile.

Birkaç saniye sustuktan sonra iç çekti. "Yine çok konuştum ve beni durdurmadın."

Gözlerimi her kırpıştırdığımda açılması için kendimle savaşıyordum. "Afedersin."

Tekrar iç çekti. "Yarın evden çıkmıyorsun. İyi geceler." dedikten sonra telefonu kapatmıştı.

Telefonu kulağımın üzerinden kaldırıp yemek masasının üzerine koymam zaman almıştı. Mutfakta uyuyakalmayı hiç düşünmeden gözlerimi kapatmıştım.

Ama nedense bu sefer açılmak istiyor gibilerdi.

Sinirli bir nefes verip kafamı masadan kaldırdım. Zaten uyumak istersem uykum kaçardı değil mi her zaman?

Titrek bir nefes verip yüzümü sıvazladım. "Konuşman bitti mi?"

Arkamı dönerek kapı pervazına yaslanmış sıkkın bir ifadeyle bana bakan Demir'e baktım. Kafamı salladım. "Sadece konuşmaya ihtiyacı vardı."

"Ve kendisini dinleyecek birine."

"Ondan daha çok konuşmuştum ve beni dinledi." kafamı eğdim. Ona layık bir arkadaş olamıyordum. Ben neden onu dinleyemiyordum ki?

"Aytunç... Değil mi?"

Kafamı kaldırıp ona baktım. Bana bakmıyordu. Belli belirsiz gülümsedikten sonra mutfağa girdi. "Sanırım sadece seni oyalıyordu."

Kaşlarımı çattım. "Ne demeye çalışıyorsun?" anlamıyorum.

Omuz silkti. "Sizi dinledim." dedi hiç düşünmeden. Bu kaşlarımı daha çok çatmama neden olmuştu. "Ve anladığım kadarıyla Aytunç sadece kafanı dağıtmak istedi. İyi bir dost."

Büyüyen gülümsemesi hızlıca soldu. "Ama yinede sen onunla çok yakın olma. Bir erkek olarak söylüyorum: erkeklere güvenilmez."

Göz devirdim. "Bu yüzden size de güvenmiyorum ya."

Yüz ifadesi değişirken hızlıca bir sandalye çekip karşıma oturmuştu. "Bize güvenebilirsin!"

"Aytunç'a da güvenebilirim."

"Biz senin kardeşleriniz. Ama o sadece-"

"Aytunç da benim kardeşim."

"Kanından değil." Kanımdan olması gerekmiyor.

"Kanımızdan olanları da gördük." öleceğim. Lanet kan yüzünden öleceğim.

"Ama hâlâ yabancı!"

"Siz de öylesiniz."

Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra burnundan nefes verip önüne döndü. "Ne?" dedim merakla. Haksız değildim.

EN FAZLA NE OLABİLİR Kİ?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin