Asosyal Komşu | Yarı Texting

Door damlacikolatalikek

858K 47.6K 20.2K

asosyalbikiz: Baklavaların lens mi? borayildiz: Yo, gerçek asosyalbikiz: Bakim, tam görememiştim borayildiz:... Meer

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50

26

12.8K 821 437
Door damlacikolatalikek

"Niye bu kadar güzelsin? Yola odaklanamıyorum."

Gülüp başımı cam tarafına çevirdim ve kolumu cama yaslayıp tek elimle ağzımı kapattım.

Salak salak sırıtmamak için zor duruyordum.

"Utanmanı yerim."

"Ya sussana, alışkın değilim böyle şeylere. Cevap veremiyorum."

Koştura koştura arabaya varmadan önce makyajımı tazelemek için Bora'yı ikna etmiştim.

Makyaj yaptığımda daha da güzel olduğumu söyleyerek homurdanmıştı ama onu takmadım.

Dışarıda zombi gibi, akmış rimelle gezemezdim.

Şimdi ise yoldaydık ve Bora iki dakikada bir çok güzel olduğumu söyleyip duruyordu.

Şu vakte kadar utançtan buharlaşmadığıma şükrediyordum.

"Cevap vermene gerek yok, güzelim. Tepkilerin fazlasıyla yeter bana." dedi sırıtarak.

Konuyu değiştirdim.

"O değil de, nereye gidiyoruz söyler misin artık?"

"Söyleyemem, sürpriz."

Kollarımı göğsümde birleştirip kaşlarımı çattım.

"Of ama ya."

Bana kısaca bakıp tekrardan yola dönen Bora güldü ve "On sekiz değil de sekiz yaşına mı girdin yoksa? Bu halin de çok tatlı ama sabırlı olmalısın." dedi.

Oflayıp başımı cama yasladım.

Zaman çabuk geçsin diye uyuyacaktım.

✎﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏

Huzurlu bir şekilde uyurken yanağımda hafif bir baskı hissetmemle homurdandım.

Diğer yanağımda da aynı baskıyı hissettiğimde kaşlarımı çatarak gözlerimi aralamak zorunda kaldım.

Gözümü açar açmaz gördüğüm ilk yüzün Bora olmasıyla gülümsedim.

Duraksayıp ne olduğunu kavramam birkaç saniyemi almıştı, yanağımdan öpülerek uyanmıştım.

Buna alışabilirdim işte.

"Geldik mi?" dedim uyku mahmuru sesimle.

"Hıhım."

Kapım açık olduğu için içeri dolan soğuğu yeni hissetmiş gibi bir anda titredim.

Bunu farkeden Bora "Bir an önce içeri girelim, gel." dedi elini bana uzatıp.

Elimi eline yerleştirdiğimde sıkıca kavrayıp hızla kendine çekti.

Fındık topuk olmasına rağmen yere adım attığım an dengem bozulunca fırsattan istifade kollarımı Bora'nın beline sardım.

Aslında topuklu giymek o kadar da kötü değildi, Seda'ya teşekkür etmeliydim.

O da ellerini sırtıma yerleştirdiğinde başımı kaldırıp yüzüne baktım.

Ama doğum günümde doğru düzgün yürüyebilmeyi tercih ederdim.

"Fazla spor ayakkabın var mı?" dedim ciddiyetle.

"Ne?"

"Duydun, bu topuklularla yürüyemem."

Muzipçe sırıtıp "Dert ettiğin şeye bak, ben seni taşırım." dedi.

"Güzel şaka, Boracım."

"Boracın mıyım gerçekten?"

Kahkaha attım.

"Bunu sordun mu cidden?"

Güldüğünde sağ yanağındaki gamzenin iyice belirginleştiğini görünce her seferinde fenalaşmam halis miydi?

"İçimde kalmasın istedim, şimdi gidebiliriz." dediğinde bir elini dizlerimin biraz altından diğer elini de sırtımdan tutarak beni kucakladı.

Bunu beklemediğim için sessiz bir çığlık attım.

Omzuna vurup "Ne yapıyorsun? İndir beni." dedim etrafa bakarak.

Tek tük insan olmasına rağmen herkesin dikkatini üstümüze çekmeyi başarmıştık.

"Yürüyemem dememiş miydin?" dedi sinsice gülerek.

"Seni fırsatçı. Dışarıdayız, indir beni. Koluna gireceğim."

Sakince dediğimi yaptığında rahatladım.

İnsanların işi gücü yok muydu da yürümekten vazgeçip bize bakıyorlardı?

Düşünmemeye çalıştım ve Bora'nın koluna girip sinirle ayağına bastım.

"Ah! Acıdı."

"Acısın diye yaptım zaten."

Sertçe esen rüzgarla iyice Bora'ya sokuldum.

Daha fazla üşümemem için hızlı adımlarla son anda nereye gideceğimize bakmayı akıl ettiğim restoranta girdik.

Son derece lüks bir yere benziyordu.

Nefes alsak bile bizden para alacaklar gibi hissetmiştim.

Garsonun bizi rezervasyon yapılan masaya yönlendirmesiyle Bora'nın kolunda oluşuma güvenip etrafı incelemiştim.

Masaya vardığımızda menüyü bıraktıktan sonra baş selamı verip ortadan kayboldu.

"Buyurun, doğum günü kızı." dedi Bora sandalyemi çekerken.

Gülümseyerek "Teşekkür ederim." dedim ve sandalyeye yerleştim.

O da karşımdaki yerini alırken etraftaki masalara baktı.

"Ne oldu?"

Ciddiyetle bana dönüp "Uykudan uyandıktan sonra aşırı güzel olduğunu biliyor muydun?" diye sordu.

Ne tepki veremeyeceğimi bilemeyip başımı öne eğdim.

"Bora, kaç yıllık iltifat hakkımı bugün almış gibi hissediyorum. Susar mısın artık?"

Masanın üzerine koyduğum ellerimi tutup ona bakmamı sağladı.

"Gözlerini benden kaçırma. Doğum günün olduğu için ne düşünüyorsam direkt söylüyorum. Bugüne özel." deyip göz kırptı.

Kalbim çok fenaydı.

Aşık olduğum ilk kişiyle hislerimiz karşılıklıydı, sevgiliydik ve birlikte geçirdiğimiz ilk doğum günü rüya gibi geçiyordu.

Daha iyisi gelir miydi? Sanmam.

✎﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏

Elimdeki çift pijamasını havaya kaldırıp inceledim.

"Bu ne?"

"Görmüyor musun? Pijama."

Yemekten sonra karanlık çökmüştü ve şehrin bir ucunda olan restorantın yanındaki otele gitmeye karar vermiştik.

Ya da Bora başından beri bunu planlıyordu.

Seda'yı arayıp durumdan haberdar ettiğimde hiç şaşırmamasını hesaba katarsak evet, Bora planlamıştı.

Annemi arayıp Seda'da kalacağımı söylediğimde iyi eğlenceler demek dışında tepki vermemişti.

Doğum günümü kutlamamıştı. Belki de çok yoğun olduğu için aklından çıkmıştır diyerek kendimi teselli ettim.

"Bu soğuk havada cidden şortlu takım mı verdiler bize? Bunu giyemem ben."

"Ellerinde bu kalmış. Elbiseyle yatmaktan iyidir, değil mi?" dedi banyoya doğru yürürken.

"Ben banyoda giyinirim, sen burada rahat rahat giyin." dedi.

Sıkıntılı bir nefes alarak hızlıca pijamaları üstüme geçirdim.

Koşarak çift yatağının içine girip yorganı boynuma kadar çektim.

Kalbim deli gibi atıyordu. Resmen aynı odada, hatta aynı yatakta yatacaktık?

Gergince bekleyişimin ardından sonunda banyodan çıkan Bora'ya çevirdim gözlerimi.

Gördüğüm manzarayla gözlerimi irice açıp yorganı en tepeye kadar çektim ve görüş açımı kapattım. Yorganın altından da ellerimle gözlerimi kapatıp yok olmayı diledim.

Kahkaha atan Bora'yı izlemek istesem de utancım daha ağır basıyordu.

Onun pijaması kapriydi ama üstüne giydiği şeyin birkaç düğmesi açıktı ve baklavaları hafiften gözüküyordu.

Hiç ama hiç iyi değildim.

"Saklanmanın bir manası yok, güzelim."  dedikten sonra o da benim gibi yorganın altına girip ellerimi gözümden çekti.

Ona bakmamak için hızla yorganın altından çıkıp sırtımı ona çevirdim ve gözlerimi sıkıca kapattım.

Yine güldüğünü duydum.

Benimle eğleniyor muydu? Kendimde olduğum zaman ona bir ders vermeliydim.

Tek eliyle belimi kavrayıp beni göğsüne çektiğinde nefesimi tuttum.

Bundan kaçmam mümkün değildi, çok sıkı tutuyordu.

"B-bıraksana, uyuyacağım." dedim titremesini engelleyemediğim sesimle.

Yüzümü buruşturdum.

Bir kere de heyecanlandığını belli etme be kızım.

"Bırakmasam olmaz mı? Böyle uyuyalım." dedi ve yüzünü saçlarımın üstüne yerleştirdi.

Cevap vermedim. Konuşursam yine sesim titreyecekti.

Hafifçe kıpırdandığımda sırtımdaki kaslarının gerildiğini hissettim.

"Eylem, ne yapıyorsun? Uyuyalım dediğimi hatırlıyorum."

Muzipçe sırıttım. Ona sataşmak istiyordum.

Yavaşça vücudumu ona çevirip kafamı göğsüne yasladım.

"Sessiz ol. Uyuyorum." dedim uykulu bir şekilde mırıldanmaya çalışarak.

Aslında uyumayacaktım, cin gibiydim. Uyuduktan sonra onu izleyecektim. Ama bunu bilmese de olurdu.

"T-tamam."

Sesi mi titremişti?

Nedenini anlayamasam da heyecandan olduğu çok belli olduğu için sırıttım.

Bedenini hafifçe benden uzaklaştırmıştı ama başım göğsüne yaslı durmaya devam ediyordu.

Gözlerimi baklavalarına indirirken elim açık olmayan düğmesine gitti.

Tam düğmeyi açmayı düşünüp uygulayacakken elini elimin üstüne koyup "Yapma." dedi tuhaf bir ses tonuyla.

Sanırım rollerimiz değişmişti. Sinsice gülüp "Neyi yapmayayım?" dedikten sonra elini ittirip düğmesini açtım ve baklavalarının biraz daha görünmesini sağladım.

Bu görsel şöleni kaçırsaydım çok ayıp olurdu.

"Eylem."

"Hmm?"

Boşta olan eliyle çenemi kavrayarak yukarı kaldırıp bir anda dudaklarıma yapıştı.

Hızlı ve sert bir şekilde öpmeye başladığında ürperdim.

İlk öpücüğümüzden tamamen farklı hissettiriyordu.

Beni bu şekilde öpmesinin şokunu yaşarken eliyle tuttuğu çenemi aşağı doğru çekerek ağzımın aralanmasını sağladığında dilini araya katarak daha da derin öpmeye başladı.

Daha fazla dayanamayarak acemice karşılık verdiğimde inledi.

Kalbim gümbür gümbür atarken anın verdiği adrenalinle dudaklarımızı ayırdıktan sonra nefeslendim. Daha sonra Bora'yı yatağa doğru döndürüp üstüne çıktım.

Biraz şaşırsa da omuzlarımdan tutup durumu tam tersine çevirdiğinde hafifçe ağırlığını üstüme verip tekrardan dudaklarıma yöneldi.

Ellerimi ensesinde birleştirip vücudunu iyice kendime çektim.

Nefesimiz kesilene kadar öpüştükten sonra dudaklarımızı ilk ayıran ben olmuştum.

"Bu kadarı..yeter.." dedim nefes nefese.

Sözüm biter bitmez bedeni yanıma doğru devrildiğinde bir süre soluklarının düzene girmesini bekledim.

Kendine geldiğinde bakışlarını bana çevirip otuz iki diş sırıttı.

Gülümseyerek karşılık verdim.

Belimden tutarak beni yine kendine çektiğinde bu sefer öncekinden biraz daha mesafeliydik.

Kafamı göğsüne yasladığım an gözlerim kapanırken uykuya dalmadan önce olan diyalogumuz dışında bir şey hatırlamıyordum.

"Seni seviyorum, Bora'm."

"Ben de seni seviyorum, güzelim."

✎﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏

Neler oldu öyleee, bu çift beni öldürecek

Tekrar okumadan atıyorum bölümü umarım bi hata yoktur.

Yine akşam attım bölümü ama idare edinn, diğer bölüm cuma gelecek yine. Bu hafta istisnaydı yeni bölümler pazartesi ve cuma gelmeye devam edecek.

Seviliyorsunuzz❤

Görüşürüzz~

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

5.3M 279K 80
Hafıza kaybı yaşayan bir kız ve telefonunda Aşk diye kayıtlı tanımadığı bir numara. Bu onların birbirini bulma hikâyesi. ...
Derin Door Betül

Kort verhaal

894K 41.6K 42
Kafamı ellerimin arasına alıp kendimi öne doğru eğmiş az önce yaşananları algılamaya çalışıyordum. Bu olamazdı, hayır hayır hayır yine sokakta bir y...
13.7K 1.8K 21
İmam'ın oğlundan aşk taktikleri almak isteyen meslek liseli çocuk. 31/03/2024- texting #1 15/04/2024- mesleklisesi #1
2.3M 97.5K 40
[[Tamamlandı]] Bilinmeyen Numara: Sen Ankara'da değil misin? Feray: Ankara ne alaka? Hayatım boyunca hiç gitmedim. Bilinmeyen Numara: Lan o zaman sen...