Öyle sıkı sarıl ki...

By mehtapayranci

400K 17.9K 1.7K

Kerem genç kızın boynunu koklayıp usulca fısıldadı "Bana öyle sıkı sarıl ki..." Gizem genç adama sıkıca sarıl... More

Bölüm 1- HAFIZA
Bölüm 2- Yeni bir gün.
Bölüm 3- Kurdelesiz de çok güzel.
Bölüm 4- ÇAPRAZ SORGU.
Bölüm 5 - Güzel bir rüyaydı.
Bölüm - 6 Anlatırım ama bir şartla, ya da iki, belki de üç.
Bölüm 7- Sen aklını kaçırmışsın.
Bölüm 8 - Kaçan ve kovalayan
Bölüm 9- Bazı şeyleri şansa bırakamazsın.
Bölüm 10- 360 derecelik deneyim.
Bölüm 12- Ne olur ne olmaz, kapı açık kalsın.
Bölüm 13- Kader ağlarını örecekte...
Bölüm 14- Günlerim Yalnız geçiyor.
Bölüm 15- Ah bu ben...
Bölüm 16- Kibarlık senin yanından geçmez.
Bölüm 17- Kurtulalım birbirimizden
Bölüm 18 - Daha iyisini yapabiliriz.
Bölüm 19- Ne olur sen olma.
Bölüm 20- Tutkal gibi yapışmak.
Bölüm 21- Kazandibi
Bölüm 22- Delikanlı
Bölüm 23- Aşkın gözü kördür.
Bölüm 24- Darısı Başına.
Bölüm 25 - Küçük mavi zarflar.
Part 26 - Nice Aylara...
Part 27- Gün Bugün.
Part 28- Kendine iyi bak.
Bölüm 29 - Çok özleniyorsun.
Bölüm 30 - Gidecek başka yerim yoktu.
Bölüm 31 - Sevince
Bölüm 32 - Selim Sevgen
Bölüm 33 - Kahve Falı
Bölüm 35 - Uluslar arası.
Bölüm 36 - Ben Beklerim.
Bölüm 37 - Yolu kendin bulacaksın.
Bölüm 38 - Paris
DUYURU
Bölüm 39- En güzel çift.
Bölüm 40 - Yaşlı Çirkin Cadı.
Bölüm 41- Güzelliğin mimarı
Bölüm 42- Gerçekten uyuyorum
Bölüm 43- Aşk Damarı.
Bölüm 44 - Fazla Mesai.
Bölüm 45 Tutsaklık.
Bölüm 46- Kahraman.
Bölüm 47 - İyi iş çıkartır.
Bölüm 48 - Her şey yeni başlıyor.
Bölüm 49- Öyle sıkı sarıl ki. FİNAL.

Bölüm 34 - Terbiyesiz.

4.9K 322 33
By mehtapayranci


Merhaba arkadaşlar. Son bölümün yorumlarında yeni bölüm isteklerinizi gördüm ve ne yalan söyleyeyim fazlasıyla mutlu oldum.

Ben yazarı olarak karakterlerime ve kurguya aşık olduğumdan, onların yaşadığı her saati, her günü sıkılmadan yazabilirim. Kerem'in aşkını Gizem'in nazını bıkmadan binlerce sayfa sürdürebilirim. Ancak bunu yapmam çok hoş olmaz sanırım :) O yüzden mecburen yine zaman atlaması olan bir bölüm yayınlıyorum.

Beklentilerinizi karşılaması dileğiyle, herkese keyifli okumalar dilerim.


Sevgilerle.


3 ay sonra


"Dört yumurta, bir buçuk bardak şeker, bir su bardağı sıvı yaağ"


Kerem itirazla kesti genç kızın sözünü "Bir su bardağı olan yağ değil süttü." Gizem elindeki tarife baktıktan sonra bakışlarını genç adama çevirdi. "Tamam sen haklısın. Sütmüş"


"Yağımız bir çay bardağı dolusu olacak" diyen Kerem yağı bardağa boşaltmıştı o sırada. Mavi mermer tezgahın üzeri neredeyse malzemelerle dolacaktı ki, Gizem yoğurma kabının içine yumurtaları kırdı sonunda. Mixeri çalıştırıp köpüren sarı sıvıyı izlemeye başladı. Kerem de market poşetlerinden malzemeleri çıkarıyordu. Gizem'in amaçsızca yumurtaları izlediğini fark edince, sırtından sarıldı genç kıza.


"Stres yapma... Çok güzel olacak" deyip yanağından öptü. Gizem sevgilisinin kendisini teselli eden sözcüklerine karşılık vermeden yumurtalara şekeri ekledi. Kerem genç kızın gerginliğinin farkındaydı ve ona neyin iyi geleceğini biliyordu. Amerikan mutfak olan salonun, mutfak tarafından ilerleyip salon kısmına geçti. Televizyonu açıp ayarlamayı yaptı. Müziğin sesini duyan Gizem başını kaldırıp genç adama baktı. Durgun yüzü gülümsemesiyle aydınlanırken elindeki mixeri kapattı. Kendine doğru gülümseyerek yürüyen adama ulaşmak için tezgahın arkasından çıkıp ona sarıldı.


"Beni nasıl iyileştireceğini biliyorsun. "


"Öğreniyorum"


"Teşekkür ederim"


"Mutlu olduğunu görmesem bu adamı izlemene asla müsaade etmem ama moralini yükseltiyor olması elimi kolumu bağlıyor"


"Hadi amaa David Garrett'ı kıskanamazsın"


"Erkek olduğu sürece böcek türlerini bile kıskanabilirim" Gizem'in kahkahasıyla ellerini genç kızın bedeninden çekti.


"Artık sakinleştiğine göre işimize dönebiliriz"


"Evet sakinleştim. Sonuçta çirkin olursa gidip hazır da alabiliriz." Derken mixeri yeniden çalıştırıp sütü eklemişti.


"Tabiki. Üstelik düşünmüş olman bile onu çok mutlu edecek."


"Onun benim için elleriyle yaptığı o mantılardan sonra bu pasta bile yetersiz kalacak bence."


Kerem "Kakaoyu ne zaman ekleyelim?"diye sorarken asıl amacı konudan uzaklaşmaktı. Sonuçta sevgilisinin, otuz küsur yıl her gün yemek pişirmiş olan bir kadınla kıyaslanamayacağının farkındaydı.


Gizem "Yağdan sonra" diye cevaplayıp yağı da ekledi karışıma. Kerem kakaoyu eklerken çok dikkatliydi, vanilya ve kabartma tozundan sonra Gizem'in tiz çığlığı yükseldi. "Ama önce un koyacaktık."


Kerem şaşkınlıkla ağzını açtı "Tamam. Sorun değil. Bizde şimdi koyarız." Gizem'in yüzü isyanla buruşurken mızıldanması gecikmedi "Beni de acele ettiriyorsun ve eğer kabarmazsa sorumlusu sensin."


Kerem derin bir nefes aldı "Tamam. Tüm sorumluluğu kabul ediyorum. Yeter ki sen asma yüzünü. Ayrıca çirkin olursa da ben hepsini yerim merak etme."


"Saçmalama" diye Kerem'e çıkışırken bir yandan karışımı cam tepsiye boşaltıyordu Gizem.


Keki fırına attıktan sonra, ciğerlerini geniş hacimli bir oksijen kümesiyle ödüllendirdi Kerem. Hazırladıkları şey kek değil de bomba olsa, ancak bu kadar stres yapabileceklerini düşündü. Gizem bu sırada tezgahın üzerini toparlıyordu. Kerem'de masaya yaslanıp sessizce genç kızı izlemeye koyuldu. Ortalığı temizlemesi bitmiş, tencereye bardakla ölçtüğü sütü koyuyordu genç kız. Un kavanozundan dikkatle aldığı birkaç kaşık unu ve nişastayı soğuk süte ekledi. "Şeker!" dedi, isyan dolu bir sesle. "Her şeyi unutuyorum. Çok beceriksizim çok."


Kerem "Hayır. Unutmuyorsun. Bak kimse söylemeden kendin hatırladın. Ama evet, bence de beceriksizsin." Dedi. Gizem kendisine dönüp birkaç yumruk savurursa belki stresini atabilirdi. Yumruklardan sonra da Kerem onu koltuğa götürüp, yumuşacık küçük birkaç dokunuşla iyice sakinleştirebilirdi. Belki de daha çok sinirlenmesine sebep olabilirdi, sonu hep mutlu bitmiyordu çünkü. Kerem'in muzır düşüncelerinin aksine Gizem ona aldırmadan şekeri ekledi karışıma. Ocağın altını açıp karıştırmaya başladı. Kerem genç kızın sessizliğinden sıkıldığında "Tencerenin içinin benden daha dikkat çekici olduğunu kabul ediyorum. Ama David bunu affetmeyecek" dediğinde Gizem gülmeye başladı. Kerem yeniden gülümsetebildiği kıza belinden sarılıp tahta kaşığı aldı elinden. "Ben karıştırırım, hadi sen ikimize birer kahve yap. Bence hak ettik." Dedi. Gizem olduğu yerde arkasını dönüp genç adamın dudaklarına küçük bir buse kondurdu. Kollarının arasından çıkıp kahve hazırlamaya başladı.


Beş dakika sonra Kerem tezgahın önündeki bar sandalyesini ocağın önüne çekip, emaneten aldığı kaşığı genç kıza geri verdi. Gizem oturduğu yerden hem krema karışımını karıştırıyor hem de kahvesini yudumluyordu. Kerem de diğer sandalyeye oturmuş çikolataları kırıyordu. Kahvelerinin bitimine yakın "Fal ister misin?" diye sordu Kerem. Yanında oturmuş muzipçe sırıtan adama baktığında içinden geçenlere şaşırdı genç kız. Gülümsemesinin baharı müjdeleyen çiçeklerden farksız olduğunu düşünüyordu çünkü. Genç adamın yanında olmasından duyduğu huzur hiç azalmazken, canı her sıkıldığında kendisini bir şekilde avutmayı başarabilmesine şaşıyordu. Gizem Kerem'in fal teklifini çoktan unutmuş kendisi başka şeyler teklif etmeyi düşünüyordu.


"Çikolataları at artık. Daha çok işimiz var."


"Fal?"


"Şu pastayı dolaba koyalım da, ben senin falına bakacağım merak etme"


Kerem genç kızın gözlerindeki davetin farkına varsa da renk vermedi. Ne kastettiğini anlamamış gibi elindeki fincanı ters çevirip tabağın üzerine koydu.


"Tamam öyle olsun. Sen benim falıma bak" dedikten sonra çikolata parçalarını karışıma ekledi. Gizem ocağın altını kapatıp, son kez iyice karıştırdı. Tencerenin üzerine kağıt havlu yerleştirip soğuması için balkona çıkardı. Salona geri döndüğünde "Kek pişti, ıslatıldı, krema hazır, şanti hazır. Sadece onları süslü bir şekilde bir araya getirmek kaldı geriye." Dedi.


Kerem "Peki yapalım o zaman. Ne bekliyoruz?" diye sordu.


Gizem "Krema çok sıcak soğuması gerek." Derken Kerem'in önüne gelmiş bacaklarının arasına girmişti. Kerem ellerini genç kızın beline sararken tedirgindi. Her yakınlaşmalarının sonunda kavga etmekten bıkmıştı ama eli kolu bağlıydı. Hem Gizem'in istekli tavırlarına karşı koyamıyor, hem de kendi kendine verdiği sözleri gerçekleştiremediği için genç kıza dokunmak istemiyordu. Gizem genç adamın boynunu öpmeye başladığında kendini bırakıvermek istedi ama... "Bebeğim, ne yapıyorsun?" diye fısıldadı. Gizem ise sonlarının belki bu sefer farklı olabileceği umuduyla, genç adamı duymamış gibi öpmeye devam etti. "Gizem lütfen" diyerek bileklerinden tuttu genç adam.


"Sen beni istemiyorsun. Evet beni seviyorsun bunu biliyorum. Ama bir bebeği sever gibi seviyorsun. Lanet olsun Kerem ben yirmi beş yaşındayım, çocuk değilim. Neden tabularını yıkmayı denemiyorsun?"


"Her şey kuralına uygun olsun istiyorum."


"Ne kuralı ya? Kimin kuralı? Daha ilk gece o tuvalette Ersin'le konuşmuş olmasaydım öpecektin beni. Ben karşılık verseydim de kucaklayıp odana götürecektin. Bilmiyor muyum, anlamadım mı sanıyorsun?"


"Ve ertesi sabah uyandığımızda ikimizde pişmanlıklarımızla tiksinecektik."


"Ya da hemen o sabah aşık olacaktık." Dedi Gizem.


Genç adamdan yanıt alamayınca isyan dolu derin bir nefesi ciğerlerine doldurdu "Pekala. Birlikte olmak için illa evlenmek gerekiyorsa peki. Hadi evlenelim neyi bekliyoruz?" diye sordu genç kız.


Kerem kahkaha attı "Gizem, insanlar sevişmek için evlenmezler." Dedi.


Gizem elini beline koyup başını yana eğdi "Ben evlenebilirim. Yaa anlamıyor musun? Seninle olmak ve olamamak... Çilingir sofralarının arasında oturup oruç tutmaya benziyor. Onca iştah açıcı lezzet gözünün içine girerken yine açsın."


"Vaay iyi benzetme. Evliliğimizin ilerleyen yıllarında her kadın gibi sen de başım ağrıyor numaralarıyla benden kaçtığında bunu sana hatırlatacağım."


"Hatırlatmayacaksın. Çünkü sen benimle evlenmeyeceksin."


"Onu da nerden çıkardın?"


"Daha teklif bile etmedin."


Kerem duyduğu cümleyle daha da sinirlenmiş kendi saçlarını karıştırıyordu "Belki bir şeyler planlıyorum. Belki sürpriz yapıcam. Belki hayatımda yoluna sokmam gereken birkaç detay var onları bekliyorum. Neden sabretmiyorsun?"


Gizem genç adamdan uzaklaşıp gözlerini kaçırdı "Tamam vazgeçtim. Evlenmek de sevişmek de istemiyorum. Ama bir daha seni öpmeye başladığımda beni durdurma, yoksa çeker giderim."


Kerem yüzüne bakmayarak mırıldanan genç kızı uyarırcasına verdi cevabını "Sen de beni baştan çıkarmak için sakın bir daha soyunma. Seni o halde bırakıp kalkmak çok gücüme gitti Gizem. Günlerdir bu durumu unutmaya çalışıyorum ama o halin gözümün önünden gitmiyor."


Genç kız gözlerini sevdiği adama dikti "Merak etme. İşe yaramadığını gördüm. Bir daha soyunmam."


Kerem öfkeyle sandalyesinden kalktı "Aaaah. Lanet olsun. Anlamayacaksın di mi? Seni beğenmediğim ya da istemediğim için değil. Yapamam Gizem yapamam. Şimdi değil. Başıma bir şey gelirse, arkamdan küfredersin."


Genç kızın gözleri şaşkınlıkla büyüdü "Senin başına bir şey gelse, seni kaybetsem... Ben bekaretimi mi düşüneceğim sanıyorsun? Kerem sen geri kafalı bir adam değildin. Ne oldu sana?"


Genç adam tükenmişçesine derin bir nefes çekti içine "Bebeğim gözünü seveyim ne olursun bu konuyu kapatalım. Ama seni çok sevdiğimi, bir kadını sever gibi sevdiğimi, sana dokunurken tüm hormonlarımın devreye girdiğini de bil. Sadece sabret. O gün gelince acısını çıkaracağımdan da şüphen olmasın."


Gizem cilveli bir kikirdemeyle mırıldandı "Terbiyesiz."


Sakinleşen genç adam içinden geçenleri kelimelerine döktü "Şu gülüşünle bile neler istiyorum bir bilsen. Bende yarattığın etkileri bir bilsen sabredişime şaşardın. Neyse ben balkona çıkayım da soğuk çarpsın beni. Belki kendime gelirim." Diyerek salondan ayrıldı.


Gizem'in her geçen gün genç adama olan hayranlığı artarken, ömrünce hissetmediği içgüdüsel duygularla tanışıyordu. Bir gün geliyor genç adama sonsuz güvenirken bir gün geliyor kıskançlığın dibine vuruyordu. Aldatılmadığından emin olsa da kendinden bir şey saklandığından şüpheleniyordu. Kerem kendisine gelen bazı telefonları yanından ayrılarak cevaplıyordu. Gizem'i sevdiğini söylüyor, hala ilk günlerdeki gibi aşkını dolu dolu yaşıyor ama genç kıza dokunmuyordu. Genç kızın koynunda uyuyor, öperek uyandırıyor ama evlenme teklif etmiyordu. Genç kız sorunun ne olduğunu anlayamazken tedirgindi. Kerem'i her an kaybedecekmiş gibi tuhaf bir hisse kapılıyor, onu mümkün olan her an yanında istiyordu. Haftanın en az üç günü Kerem'de kalırken diğer günlerde sadece uyumak için gidiyordu kendi evine. Kerem bir süre önce iş için şehirden ayrılmıştı. Genç kız dört günün sonunda deliye dönmüştü. Genç adam telefonunu açamadığında, ya da geç açtığında çıldırırken Kerem'i de çıldırtmıştı. Balkondaki sevgilisinin yine telefonla konuştuğunu görünce merakına yenilmemek için direndi. Mantıklı yanı sürekli "Saçmalamayı kes, seni seviyor çok seviyor!" diye bağırırken içindeki sinsi merak kıvranıp duruyordu. Dayanamayıp balkona yöneldiğinde genç adam telefonu kapatmış elinde krema tenceresiyle içeri girmişti.


Gizem kuşkulu duygularını hücrelerinden kovmaya uğraşırken en sevimli halini takınıp "Arayan kimdi aşkım?" diye sordu.


"Ozan aradı. Yılbaşı gecesi için planımız olup olmadığını soruyor."


Gizem keyifsizce yüzünü buruşturdu "Sen ne dedin?"


Kerem genç kızın yüz ifadesini görmesiyle kaşlarını çattı "Planımız yok dedim tabiî ki de. Var mıydı yoksa?"


"Ben Besime Teyze'yle plan yapmıştım."


"Gizem! Bana sormadan neden anneme söz verdin ki?"


"Annen söz istemedi, ben davet ettim."


"Çok güzel! Harika! Ozan Esra'ya evlenme teklif edecek o gece. Beni pek bağlamaz ama sen

bunu kaçıracaksın plancı cadı."


"Hayıııır!"

Continue Reading

You'll Also Like

157K 10.8K 8
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.
2.4M 38.7K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
768K 19.8K 81
Herkesin korkulu rüyası olan Yer altının en büyük mafyası yer yüzünün hakimi sadist sinir hastası piskopat bir adamın bir kıza aşık olması Ve haya...
875K 17.2K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...