Bölüm 47 - İyi iş çıkartır.

3.5K 292 39
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yeni bölümü okumadan önce şunu bilmenizi isterim ki finale çok az kaldı. Hikayemizin kitap olmasını isteyen bazı arkadaşlardan yorumlar ve özelden mesajlar alıyorum. Bunu düşlemeniz ve istemeniz benim için çok büyük bir mutluluk, bundan emin olun. Ancak wattpadin çok okunan yazarlar sıralamasına henüz giremedim ve büyük bir ihtimalle bu hikayeyle giremeyeceğim de. Hikayemde ki karakterlerin başına gelenlerden de anlayacağınız üzere ben biraz kaderci biriyim. Ve diyorum ki; hayırlısı neyse o olsun arkadaşlar. Ben çok hırslı biri değilimdir. Aman ne olur benim hikayemi kitap yapın diye yayın evlerinin peşinde koşamam. Aylarca onlardan cevap bekleyemem, sabırsızım zaten beklerken hasta olurum. Anlayacağınız, bu hikayede olmadı, ikinci de, onda da olmazsa üçüncü de belki yüksek okuma oranlarıyla taktir edilirim de, bu sayede keşfedilirim. Ama eğer bu hiç bir zaman olmazsa da her hikayemde böyle az ama tutkulu okuyucularım olursa da ben yine çok mutlu olurum. Şu andaki okuyucularımın sayısı milyonlara ulaşmamış olabilir ama ben okuyanların çoğunun Kerem ve Gizem'i tanıdığından, gördüğünden ve anladığından eminim. Benim için önemli olanda bu. Ben bu gece çok konuştum, artık susmalıyım.

Aradan çekiliyorum, sizi kahramanlarımızla baş başa bırakıyorum.

Yorumlarınızı istiyorum ve bekliyorum, unutmayın :)

Mehtap ÖZTÜRKAY.


Açlık, susuzluk ve yorgunluk bedenlerini perişan etmişti. Dili damağına yapışan çiftin ağzından dakikalardır tek bir kelime dahi çıkmamıştı. Çok yorgunlardı, belki biraz da korkmuşlardı ama umutsuzluk onlara hiç uğramadı. İkisinin de gözlerinde silinmek bilmeyen bir umut ışığı vardı. O an için hiç bir şey mükemmel değildi. Belki akabinde ki birkaç günde böyle zorlu geçecekti ama hayatta olmak ve birlikte nefes alabilmek paha biçilmezdi.

Bacakları bir sonraki adımı atmaması için genç kıza yalvarırken, hala nişanlısının kolundaydı Gizem. İstem dışı Kerem'den destek alarak yürüdüğünü fark edince duraksadı.

Genç adam kucağında uyuyan köpeğe sıkıca sarılırken genç kıza dönüp "İyi misin?" diye sordu.

Gizem buruk bir gülümsemeyle "İyiyim. Ama yoruldum. Farkında olmadan da sana veriyorum yükümü. Sanki senin durumun benimkinden daha iyiymiş gibi." Dedi.

Kerem "Sorun değil. Ben fark etmedim bile." Diyerek geçiştirdi. Gizem karanlığın kuşattığı ağaçlık alandan gelen uluma sesiyle daha çok sokuldu genç adama.

Kerem "Korkuyor musun?" diye sorduğunda Gizem "Korkmalı mıyım?" diye soruyla cevap verdi nişanlısına.

Kerem derin bir nefes alıp "Hiçbir yönde ışık görünmüyor. Bence artık oturup dinlenmeliyiz." Dedi. Gizem sessizlikle karşıladı nişanlısının teklifini. Bulundukları yere çok uzakta olmayan hayvanların homurtularını duyarken orada kalmayı asla istemiyordu ama karanlıkta nereye gittiklerini bilmeden ilerlemeleri de saçmaydı. Genç adam yol kenarındaki geniş sırtlı ağaçlardan birinin dibine oturup bacaklarını öne uzattı. Gizem'e bacaklarının arasına oturmasını işaret edince genç kız "Bence ben ağaca yaslanayım senin sırtın çıplak. Bir süre sonra canın çok acır." Dedi.

Kerem içten bir gülümsemeyle "Evimize döndüğümüzde sen o acıyan yerlere krem sürersin. Sonrada masaj yaparsın." Dedi.

Gizem sırıtarak genç adamın bacaklarının arasına yerleşti. Yavru köpeği kucağına alırken "Sürerim tabi. Masajda yaparım. Sonrada sen bana yaparsın." Dedi ve esnedi.

Öyle sıkı sarıl ki...Where stories live. Discover now