Bölüm 40 - Yaşlı Çirkin Cadı.

4.4K 364 66
                                    

Merhaba arkadaşlar. Sistemdeki tuhaflıkların tek mağduru ben miyim bilmiyorum ama bu durumdan çok şikayetçiyim. Ne yorumlarım görünüyor ne bildirimlerim. Hatta Wattpad kütüphanemde ekli olan hikayelerim bulunamıyor, listede isimlerini görüyorum ama açılmıyorlar. Umarım siz de benimle aynı durumda değilsinizdir. Neyse. Siz uzun zamandır yeni bölüm bekliyordunuz... Geç de olsa geldi.

Herkese iyi okumlar dilerim.

Yorumlarınızı beklediğimi unutmayın.


Saat gece yarısına yaklaşmışken ellerinde sıcak kahveleriyle oteldeki odalarına girdiler. Gizem odayı ilk gördüğü anda yapmayı hayal ettiği ancak fırsat bulup yapamadığı şeyi yapmak üzere balkon kapısını açtı. Balkonda yüksek yuvarlak bir sehpa ve onun iki yanına yerleştirilmiş iki sandalyenin dışında başka bir şey yoktu. Gizem kahvesini sehpaya bıraktıktan hemen sonra odadaki dolaptan bir battaniye alıp omzuna attı. Hevesle yeniden balkona çıkıp sandalyeye yerleşti. Kerem genç kızın hızlı adımlarla balkondaki yerini aldığını görünce gülümsedi. Aynı genç kızın yaptığı gibi o da bir battaniyeyi omuzlarına alıp diğer sandalyeye oturdu. "Burayı seviyorsun."

Genç kız sıcak kahveyi avuçlarının arasında sıkıca tutarken gülümsedi "Evet. Bu şehri sevdim." Gecenin siyaha boyadığı gökyüzündeki bulutlar yağmuru müjdelercesine birbirini kovalıyorlardı. Grinin kızılın ve lacivertin ahenkli dansı Eyfel kulesi çevresinde şölen yaparcasına hareketliydi. Kerem omuzlarındaki battaniyeye sıkıca sarılıp mırıldandı "Yarın gözlerimizi ıslak bir Paris sabahına açacağız sanırım." Gizem bakışlarını dolanan bulutlara çevirip genç adamı doğruladı. "Islak Paris sokakları... Kulağa çok romantik geliyor." Kerem başını iki yana sallarken aklından geçenlerin kendisini güldürmesine engel olamadı "Sen ve romantizm... Bir gün ikinizin aynı cümleye sığacağınıza ihtimal vermezdim. Çoğu kadının romantik bulacağı bir yaz akşamında, sahilin yumuşacık kumlarında uzanırken uykun gelmişti. Bu soğukta kara bulut tepemizde dolanırken romantizm lafı ediyorsan, sanırım ben bunu Paris'e borçluyum." Dedi.

Gizem sırıttı "Bu halimi belki de aşka borçlusun." Diye mırıldandı.

Kerem soğuktan büzüşmüş halde sandalyesine gömülmüşken kahve bardağını genç kıza uzattı "Aşkımıza içelim" dedi. Gizem de battaniyeyi boynuna kadar çekip bardağını uzattı "Aşkımıza... ve Paris'e." dedi. Genç kızın sözlerini ikisinin kahkahaları takip etti. Plastik bardaklarını tokuşturup gözlerinin önündeki manzaranın tadını çıkarmayı sürdürdüler.

Saat gece yarısını geçtikten sonra genç kız uykuya dalmış nefes alış verişleri derinleşmişti. Kerem yönünü usulca genç kıza çevirip uyuduğundan emin olmaya çalıştı. Kendisine arkasını dönmüş olan genç kızın üzerinden hafifçe eğilip yüzüne baktı. Her derin uykusunda olduğu gibi yine dudakları aralanmış halde nefes aldığını görünce gülümsedi. Genç kızın derin bir uykunun kollarında olduğuna kanaat getirmiş gülümserken yataktan kalktı. Pantolonunu ve kazağını giydi. Kalın paltosunu üzerine geçirip şapkasını taktı. Komodinin üzerindeki telefonunu ve odanın anahtarlarını yanına alıp, öncesinde hazırladığı notu komodinin üzerine bıraktı ve odadan çıktı. Kapıyı genç kızın üstünden kilitlerken, telefona cevap veren kişiye "Her şeyin hazır olduğunu söyle bana. Bu saatte ve bu ölümcül soğukta bekletilirsem elimden çekeceğin var."dedi.

Bir saat sonra

Gizem sıcacık yatağında dönerken yataktaki boşluğun farkına vardı. Genç adamın tuvalete gittiğini düşünerek yorganın içine daha çok gömüldü. Aradan geçen birkaç dakikada uykusu eski derinliğine ulaşmayınca yorganı açıp yatağın içinde oturdu. Bakışlarını banyo kapısına çevirip seslendi "Kerem?" Cevap alamayınca usulca yataktan kalktı "Kerem nerdesin?" Banyo kapısını açıp genç adamın orada olmadığını gördü. Hızla balkon kapısına yöneldi. Perdeleri açınca balkonun da boş olduğunu ve kapının uyumadan önce kilitledikleri konumunda durduğunu gördü. Endişeyle elini başına vururken anlamaya çalıştı. Etrafına bakındığında genç adamın eşofmanlarını çıkarıp üzerini değiştirmiş olduğunu fark etti. Sonunda komodinin üzerindeki notu gördüğünde hızla ona doğru yöneldi. Kağıdı eline aldığında endişeyle çarpan kalbinin sesini duymak istemiyordu "Gizem eğer bu notu okuyorsan hemen hızla kalk ve giyin. Her an seni almaya gelebilirim." Gizem'in dudakları şaşkınlıkla aralanırken gözleriyle odayı taradı. Hızlıca üzerindekileri değiştirdi. En son paltosunu üzerine geçirirken kapı tıklatıldı. Genç kız içeriden seslendi "Kim o?" Anahtarı çevirirken cevap verdi genç adam "Benim aşkım." İçeri girdiği anda genç kıza ifadesizce bakıp "Hazırlanmışsın." Dedi. Gizem genç adama doğru yürürken sesinin yükselmesini umursamadı "Neler karıştırıyorsun sen? Gecenin yarısı beni yalnız bırakıp gitmek de neyin nesi?" Genç adam kaşlarını çatıp genç kıza diklendi "Bana hesap sormaya kalkma sakın. Soru sorma, gidiyoruz." Gizem kollarını birbirine bağlarken gözlerini kıstı "Saatin kaç olduğunun farkında mısın?" Kerem genç kızı kolundan tutup odanın dışına yönlendirdi "Farkındayım."

Öyle sıkı sarıl ki...Where stories live. Discover now