Bölüm - 6 Anlatırım ama bir şartla, ya da iki, belki de üç.

18.6K 458 32
                                    

Arkadaşları Gizem'i revirden çıkarıp kaldıkları otele götürdüklerinde sabah olmak üzereydi. Gizem üzerini bile değiştirmedi, hiç konuşmadan yeniden yatağa girdi. Kızlar anlam veremiyordu, Gizem böyle susmazdı ki... Neydi onu böyle inciten? Kızlar zihinlerindeki cevapsız sorularla uykuya daldıklarında Gizem gözleri kapalı zihni açık, kalbi kırık uzanıyordu sadece.

***

Simge ve Esra o çok tanıdık sesle, tatlı sabah uykularından uyandılar. "Kalkın artık uykucular Antalya sahilleri bizi bekliyor. Kalkın hadi, kalkıııııın!"dedi Gizem.

Esra boğuk bir sesle sordu "Bütün gece uyanmasını beklediğim kişi mi konuşuyor? Yoksa ben hala rüyamı görüyorum?"

Sorusuna cevap veren Simge oldu; "Aynı rüyayı bende görüyor olamam, Gizem uyanmış, hem de fazlasıyla uyanmış" dedi gözleri kapalı.

Gizem "Hadi kalkın dedim, bütün gün uyanmanızı bekleyemem, kalkmazsanız yalnız giderim bak. Sonra bütün gün bulamazsınız beni. Hem dün geceyle ilgili merak ettiğiniz haberleri birinci ağızdan öğrenme ihtimaliniz de kalmaz."derken olacaklardan memnun sırıtıyordu.

"Tamam tamam kalktım" diyen Esra gözlerini açtığında gördüklerine inanamadı. Simge ise gözleri kapalı mızıldanıyordu "Pis cadı yaa, utanmadan bide tehdit ediyor bizi, bütün gece sen horlarken biz başında bekledik. Uykumuz vaar!" huzursuzca gözlerini açtı Gizem'i görünce devam etti Simge

"Kızım sen ne zaman uyandın?" diye sordu. Kimse cevap vermeyince konuşan yine kendisiydi "Asıl soru şu olmalıydı, ne zaman uyandın, duş aldın, giyindin ve çantanı hazırladın? Dur bakıyım, güneş koruyucu bile sürmüş bu. Sen dün gece sızmamış mıydın? Diye sorarken yatağından kalktı, banyoya girdi.

Esra yatağında oturup boş gözlerle Gizem'e bakarken kafasını elleriyle tutuyordu. Başı kazan gibiydi, ama yinede kalktı, hızla hazırlandı. Bu hızın sebebi yüzmek hevesi değildi elbette. Hedefi bir gece önce cevabını alamadığı soruları sormak ve içini kemiren meraktan kurtulmaktı. Ama Gizem'in gönlü olana kadar kimseye bir şey anlatmayacağını da biliyordu. Sabredecekti.

Üçü birlikte hazırlanıp çıktıklarında kızların aklında sorular, Gizem'in yüzünde şımarık bir sırıtış vardı. Gizemli Gizem olmak hoşuna gitmişti ve sonuna kadar tadını çıkaracaktı.

Boylu boyunca uzanan Konyaaltı plajına geldiklerinde güneşin parlaklığından gözlerini açamıyorlardı. Simge hemen atar yaptı "Bu manyağın lafına uyup bu sıcakta buraya geldik ya, yuh bize!" Esra oyunu alttan almaktan yana kullandı "Ama tatlım havanın serinlemesini bekleyecek olursak burada yaşlanırız."

Gizem ise halinden memnun tavrıyla "Önce şezlonga havluları bırakalım, çantalarımızı alıp kahvaltıya gidelim" dedi gurubun lideri gibi.

Sahil geniş ve dağınıktı, düşündükleri kadar kalabalık da değildi. Yan yana boş buldukları üç şezlonga bıraktılar havlularını, yolun karşısındaki kafelerden birine yöneldiler.

Şirin ve temiz gördükleri ilk işletmeye girdiler. Masaya oturur oturmaz Simge soruyu yapıştırdı "Arkadaşım dün gece sen o malum tuvalete gittiğinde, ben şişenin dibine vurmuş durumdaydım. Sen oraya neden gittin?" Kızlar gülmeye başladılar, cevap alamayınca devam etti Simge "Hayır, ondan sormuyorum, yani kaç kızın başına gelir ki? Ayıldın bayıldın zannettik, ki zaten öyleymişsin o ayrı konu da... Bi baktık adamın biri, ki adam da Demet Akalın'ın klibinden fırlamış gibi, neyse işte... Almış adam seni kucağına tokatlıyor, bir an hepsi rüya sandım" diyordu ki Gizem lafa girdi.

"Bide tokatladı mı beni?" Sorusu havada asılı kaldı.

Esra Gizem'in yüz mimiklerine bakarak sır perdesini aralamaya çalışıyordu. Ama bugün soruları soran kendisi olmayacaktı. Neyse ki bunu, onun yerine yapan Simge'si vardı yanında.

Öyle sıkı sarıl ki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin