Bölüm 46- Kahraman.

3.5K 280 35
                                    


Merhaba arkadaşlar. Gizem ve Kerem'i en son çok tuhaf bir durumda bırakmıştık. Bakalım başlarına neler gelmiş? Herkese keyifli okumalar dilerken yorumlarınızı beklediğimi hatırlatırım.

Kelimelerin sihri üzerinizde olsun. 

Mehtap Öztürkay.

Gizem Kerem'in neler uydurduğunu tahmin edemese de bu oyuna dahil olmak zorunda olduğunun farkındaydı "Peki o zaman neden hala onun peşindesiniz? Bir FBI ajanı sizin ne işinize yarar ki?"

Izbandutların, Necdet'in ve Kerem'in ağzından aynı anda "FBI mı?"sorusu döküldü.

"FBI ya. Yoksa siz bilmiyor muydunuz?" Diye sorarken şaşırmış gibi bir ifade takınmıştı Gizem.

Necdet'in ağzı şaşkınlıktan açılmış ve gözleri büyümüştü. İri cüssesini zorlukla taşıyormuşçasına sendeleyerek üç beş adım atıp durdu. "FBI ya nasıl girmiş ki bu it oğlu it?" diye sordu tıslarcasına.

Kerem kaşlarını çatarak "Ayıp oluyor ama. Selim'i her ne kadar sevmesem de aynı ana babanın çocuğuyuz." Dedi.

Necdet Kerem'i hiç duymamış gibi ifadesizce zemine bakakaldı. Üç beş saniye sonra endişesini ele verircesine ensesindeki saçları karıştırdı. Adamlarına dönüp "Adam gerçekten FBI ajanıysa onunla baş edemem. Bunları bırakmamız gerek." Diye mırıldandı.

Adamlarından kısa ve tıknaz olanı telaşla "Nasıl bırakırız patron? Yüzlerimizi gördüler seni tanıyorlar." Dedi.

Necdet sinirle kaşlarını çatıp bağırdı "Beni nerden tanıyacaklar gerzek herif. Tanıyan kardeşi, bu değil anlasana!" dedi.

Tıknaz adam biraz sinmişti ancak rehineleri salıverme fikri hoşuna gitmemişti "Ama yüzlerimizi gördüler. Bence riske girmeyelim ikisini de öldürelim." Dedi.

Duyduğu cümleyle her zerresini korku kapladı Gizem'in. Bir şeyler düşünmek zorundaydı ve genç kız uydurduğu senaryoya devam etmeye karar verdi. Gizem "Bizi kimin öldürdüğünü bulması en fazla üç saatini alır Selim'in." Dedi.

Tıknaz adam inatla kararının arkasında duruyordu "Sizin öldüğünüzü anlamaları günler alır. Gömüldüğünüz yeri bulmalarıysa aylar sürer." Derken diğer iki ızbandut birbirine baktı.

Gizem izlediği tüm aksiyon filmlerinden fikir alıyordu o anda. Başıyla Kerem'i işaret ederek "Onu öldürürseniz senin dediğin gibi olur. Yokluğunu fark etmezler bile. Ama benim kalbim durduğu anda Selim'e bunu bildiren sinyaller iletilir." Dedi.

Necdet'in gözleri büyürken "Ne taktı lan bu adam sana?" diye sordu Gizem'e.

Gizem başını iki yana sallarken "Cihazın adının ne olduğunu bilmiyorum. Bedenime yerleştirmeleri iki saat sürmüştü. Ameliyatı Los Angeles'ta özel bir klinikte ikisi Zenci biri Japon üç doktor yapmıştı." Dedi.

Kerem için için gülerken Gizem'e "Tüm bunlardan benim neden haberim yok acaba?" diye sordu.

Gizem gözlerini kısarak "Çünkü kardeşin dünya'yı pisliklerden arıtmaya çalışırken sen aylaklık ediyordun bay ezik." Dedi ve Necdet'e döndü "Ya abi sizden bir şey rica edeceğim. Sevabınıza şunu vursanıza. Halinizden belli, siz eli silahlı adamlarsınız. Şunu öldürün de, ben de kurtulayım. Valla kimseye bir şey söylemem. Hatta size minnettar kalırım." Dedi.

Kerem oturduğu sandalyede tepinerek bağırmaya başladı "Seni adi şıllık. Seni sürtük. Buradan kurtulduğum an seni geberticem. Duydun mu beni? Seni geberticem." Derken ağzından tükürükler fışkırıyordu. Gizem de bağlı olduğu sandalyeden ona bakıp yapamayacağını belirtircesine dil çıkarıp alay ediyordu.

Öyle sıkı sarıl ki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin