EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAF...

By BetlEldoan

3M 116K 5.1K

Amerikadan Yunanistana uzayan bir aşkın hikayesi. Korkun, tutkunun ve aşkın dansına hazır olun.. Belki de yal... More

EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAFYA
1.BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
GELECEK BÖLÜMDEN KESİTLER
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
DUYURU
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
YENİ HİKAYE!
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
FİNAL
GAVUR DAMAT (DUYURU)
İMZA GÜNÜ VE DUYURU!!
YENİ HİKAYE!&DUYURU
O SEN DEĞİLDİN (ATOS SERİSİ :3) DUYURU
HİCRAN
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)

20. BÖLÜM

72.7K 2.9K 192
By BetlEldoan

Evet uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, hayatımda büyük değişiklikler oluyor ve bende buna ayak uydurmaya çalışıyorum :) Aralarda ise yazmaya sizinle ilgilenmeye çalışıyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz :) Birçok hata ve yazım kuralı ihmali olabilir, lütfen kusuruma bakmayın. Kontrol edemedim, zaten bu işte de bir numara sayılmam :) Son olarak beni hala instagramdan takip etmeyenler için yorum kutucuğuna linki bırakıyorum :) Betukhikayeleradlı hesaptan beni ve hikayelerimi takip edebilirsiniz :)

Düz bir yolda yürümek kesinlikle bir yokuşu tırmanmaya benzemiyordu. Nefesleri sıklaşırken arkasından onu alayla izleyen adamın varlığını hissetti. Sanki ensenin dibindeydi nefesi, tüyleri havaya kalktı. Hava her saniye daha da ağırlaşıyor, daha da azalıyordu sanki.

"Yoruldun mu kızıl?"

Kate alayla küçük bir kahkaha attı, kocası ah pardon flörtü onunla alay mı ediyordu?

"Seni bilmem ama ben hiç yorulmadım" yalanın inandırıcı olması için ona döndü ve gülümsedi.

"Gerçekten de mükemmel bir oyuncusun." dedi Alex beğeniyle. Kate adamın süzerken gözlerini kıstı. Yaklaşık 3 saattir yürüyorlardı, aslında o yürümeye ve koşmaya her zaman alışıktı. Ama son zamanlarda spor yapmadığı için büyük bir ihtimalle formdan düşmüştü.

"Aslında senin yaşlı bir adam olduğunu düşününce.." düşünüyormuş gibi elini çenesine doğru yerleştirip devam etti.

"Sanırım biraz dinlenmeliyiz, senin gibi yaşlı adamların kalbi olabiliyor."

Alex aynı bir kurt gibi homurtuyla kıza baktı. Onu tek bir solukta kucakladı, kızın şen kahkahası ormanın içinde bir çığ gibi büyük ve tekrar döndü. Kate kendi birkaç saniyede adamın sırtında buldu. Bacaklarını adama doğru doladı. Alex ona yardım etti ve onun bacaklarını kavradı.

"Demek ben yaşlı bir adamım öyle mi?"

Kate küçük burnunu adamın ensesine doğru doğru sürdü. Alex bu hissi sevmişti, doğrusu Katele olan her şeyi seviyordu. Onun pahalı adını her zaman unuttuğu parfümünü, sınırsız kredi kart takıntısını bile çok seviyordu. Kate hırkasının kapşonunu kafasına geçirdi. Alex kızı görmediği için biraz sıkıntı çekse de yolun geri kalan kısmında onu sırtında taşıdı.

"Yaşlı bir adam seni bu kadar süre o yokuşta taşımaz.."

"Yaşlı bir adam benim bacaklarımı da senin gibi kavrayamazdı" dedi Kate alayla. Alex hırladı ve birkaç küfür etti.

"Onun elini kırardı, yaşadığı güne de pişman ederdim."

"Ah biliyorum sevgilim, onu bir F bilmem kaçla öldürürdün ve sonra-"

"Ve sonra da seni hiç durmadan öperdim. Ta ki benim olduğunu kabul edene kadar."

Kate kalp atışlarının soluğuyla kesildiğine yemin edebilirdi. Alex onun bir şey söylemesi bekledi bir süre ama kız yaklaşık yarım saatlik ölüm sessizliğine gömüldü. Bilemiyordu, ona aşık olması belki iyiydi ama bir yönden onu güçsüz kılıyordu. 

"Geldik" dedi Alex bacası görünen evi gösterirken, Kate yalnızca başını salladı.

"Akşam yemekte gene seni yiyebilir miyim?" dedi Alex heyecanla. Kate sol elini adamın saçlarına geçirdi ve biraz geçti.

"Bilmem.. Ona ben karar veririm. Sonuçta aşçı ve köle benim."

"Benim aşçım ve benim kölemsin, yalnızca benim!"

..

Jes yorulmuştu, iki saatir sürekli aynı pozisyonda durmak onu yormuştu. Her yeri acıyordu, sanki eti ona batıyor hissindeydi. Genç kız adama fark ettirmeden biraz kıpırdandı, lakin Pedro diğer 300 kıpırdanmayı fark ettiği gibi gene fark etti. Adamın gözlerine hayrandı, en ufak ayrıntısını bile analiz edebiliyordu. 

"Kırpırdanma demedin mi ben sana!" dedi adam öfkeyle. Jes daha fazla dayanamadı ve tamamen adama doğru döndü.

"Lütfen yoruldum artık, daha bitmedi mi?"

Pedro kıza öfkeyle baktı, hırsla ayaklanırken Jes geriledi. Gözlerinin şerri gitmişti, yorgundu nasıl olmasındı ki? Hem kaçırılmış hemde zorla ele alınmıştı. "SANA DÜZGÜN DUR DEDİM!" Adam kızı sarsarak konuştu. Ağzından alevler püslürüyordu. Lanet olsun ki resim yarım saat önce zaten bitmişti sadece kızı daha ayrıntılı çizmek istemişti. Sol tarafında ki küçük gamzeyi, uzun kirpiklerini sarının en açığı olan saçlarını ve diğer her şeyi. Kara bir kalemle her şeyi dökebilirdi ama o daha daha fazlasını istiyordu. Kızın düzgün dudaklarını, ince belini, ve bedenine oranla daha dolgun olan kalçalarını..

"Beni korkutuyorsun" dedi Jessica tek solukta. Ondan korkmamak elde değildi, her an ona saldıracak gibi duruyordu, öfkeli bir aç aslan gibi bakıyordu ona. Abilerinin diğer erkekler hakkında söylediği diğer şeyler geldi aklına.

"Onlar aç köpeklerdir Jes, seni yakaladıkları zaman asla ısırmadan bırakmazlar." demişti bir keresinde Niko, kendi ırkını hem cinslerini tanımış olması da bir şeydi aslında.Pedro kızın bileklerini kavradı, Jes istemsizce bir çığlık attı. Kelepçeler bileklerin de derin acılar bırakmıştı. Pedro kızın dolan gözlerine baktı daha sonra gözleri bileklerine kaydı. Kızın beyaz tenine inat edermiş gibi bilekleri kızarık ve hafif morarmıştı. Kelepçeler dedi içinden öfkeyle. Kızın hassas bedeni en ufak darbede böyle oluyordu demek ki. Kızın bileklerine bıraktı daha sonra iki adım geriledi. Bunun için ne yapması gerektiğini düşündü önce, daha sonra aklına ilaç fikri geldi. Koşarak odadan ayrıldı. Jes adamın arkasından tereddüt ederek baktı.

"Bunu sürmem lazım" dedi adam bir merhemi göstererek. Jes merheme baktı daha sonra adama. Ya bu adam bir manyaktı yada o aklını kaçıyordu.

...

Kate elini telefonuna doğru uzatacak gibi oldu, lakin Alex'in gri gözleri onu durdurdu.

"Sıkıldım ama!" diye isyan etti genç kız. Bunalmıştı, bu dağ evinde ne internet vardı nede diğer şeyler!

"O telefon biz eve gidene kadar kapalı duracak!" dedi Alex. Kate burnunu yeter dermiş gibi çevirdi

"Ah yüce İsa aşkına! Bana acı ve lütfen bu dağ başından artık kurtur-"

Lafı aniden çalan kapı sesiyle bölündü. Alex yok artık dermiş gibi kıza baktı. Kate korkuyla gözlerini açıp kapattı.

"Sence bu tesadüf mü?"

"Burada bekle kızıl, ve bundan sonra saçma sapan dualar etmeni yasaklıyorum!" Adam odadan ayrılırken Kate arkasından bağırdı.

"Tanrıyla arama da mı gireceksin artık! Ah deli adam!"

Alex büyük bir öfkeyle kapıya doğru yürüdü.

"Lanet olası bir dağın zirvesindeyiz! Lanet kızılın neden dualarını kabul ederken, ya beni-" Adam kapıyı açtı, karşısın da ona heyecanla bakan adama görünce öfkeyle soludu.

"Bana bu saatte buraya geleme nedeninin çok önemli olduğunu söyle Ewan!"

"Jesi kaçırdılar-O aptal telefon açık olsaydı, yatağımda ki sarışın kızı bırakıp buraya gelmezdim!"

"Ne dedin sen?"

...

Kibir bir erkek derdi annesi, her zaman aruzuladığım biriydi, ama gel gelelim bana baban gibi zorba düştü. Ah ne kadersinizim.. Jes gülümsedi, annesinin sözlerini babasının karşısında yalandan bayılmalarını hatırladı, birbirlerine deli gibi aşık iki insandı onlar. Her saniye kavga etseler de her zaman tekrar birlikte olurlardı. Jes annesinin kaprislerine dayanan babasına hayrandı. Neden bu düşüncelerin içersin de olduğunu bilmiyordu, sanırım bileklerine merhemi sürerken hassas davranan Pedro yüzündendi.

"Ailen yok mu senin?" dedi Jes merakla. Pedro yerde ki sargı bezine uzandı.

"Yok-"

"Bir sevgilin yada baş-"

"Bir çok yatak arkadaşım var, bahsettiğin şey buysa eğer-"

Jes gözlerini kocama açtı ve adamı susturdu.

"Hayır! Kastetiğim bu değil!"

"Güzel." Pedro aynı işlemi diğer bileğine de sabırla yaptı. Jes adamın çok garip olduğunun kanıtına vardı, hem canını yakıyordu hemde ona yardım ediyordu.

"Bir psikopat sanırım" diye içinden geçirdi. Böyle manyakları çoğu arkadaşından duymuştu. Başkasına zarar vermekden hoşlanan deliler.. Tüyleri kalktı. Yutkunmak için çırpınırken gürültüyle kapı sesi onu böldü. Pedro biraz bekledi daha sonra işine geri döndü. Jes kapı tarafına korkuyla baktı.

"Kapı çalıyor, açmayacak mısın?"

"Bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim." adam sanki kendisiyle konuşuyor gibiydi. Kapının zorlandığını fark etti Jes, birisi kapıyı kıracaktı.

"Kap-ı-"

"İşte bitti." dedi Pedro gülümseyerek. Bu sırada kapı meteşelerinden ayrıldı. İçeriye ilk giren Niko oldu, elinde ki silahı adama doğru yöneltti.

"Kız kardeşimden uzaklaş, piç kurusu!"

Jes soluk soluğa abisine baktı. Chistian ve Dimitri diğer korumalarla içeriye girdi. Pedro sanki bunu bekliyormuş gibi ayaklandı.

"Hoşgeldiniz." dedi adam gülümseyerek.

"JES!" dedi Chis,

"Buraya gel!"

"Ab-i"

"Jes bebeğim, buraya gel!" bu sefer ki babasıydı. Jes adamdan uzaklaşmak için çırpındı.Pedro kızın tek hamlede yakaladı ve onun kulağına doğru fısıltıyla mırıldandı.

"Beni unutma, terkar görüşeceğiz.."

"Kızımdan uzak dur!" Dimriti belinde ki silahını çıkarırken Pedro kızın saçlarına kimseye fark ettirmeden bir öpücük kondurdu ve onu serbest bıraktı. Jes nefes nefese adama baktı.

"BURAYA GEL!" dedi Niko kıza doğru. Jes koşarak abisinin olduğu yere doğru yürüdü. Niko kızı arkasına doğru aldı ve ona doğru göğüslendi.

"Alın bu piçi!" dedi Niko öfkeyle korumalara doğru. Jes aniden gelen arzuyla bağırdı.

"Durun! Onun-onun bir suçu yok-" Chistian inanmayan gözlerle kardeşine baktı.

"Ne demek yok!" diye kükredi Dimitri.

"O benim hayatımı kurtardı-yemin ederim." yalan sayılmaz dedi genç kız içinden, başka birisinin elinde olsaydı şimdiye kadar onunla birlikte olmak için- ah! düşünmek dahi istemiyordu.

"Emin misin?" dedi Niko Pedroya bakarken. Jes hırsa başını salladı.

"Evet! Bana zarar vermedi." Sen koca bir yalancısın dedi iç sesi. Kelepçelendiğini ne zaman unuttun aptal! diye devam etti. Dimitri kızın bileklerini fark etti.

"Tanrım! Kızına ne yaptı-"

"O- o yapmadı baba! O- O adam yaptı-"

Pedro kızın neden onu korumaya çalıştığını düşünüyordu, isteseydi şimdiye kadar çoktan onu şikayet ederdi. Ama kız inatla onu koruyordu.

"David mi!" dedi Niko.

"Eve-t, sanırım ismi oydu-"

Uzun bir sessizlik oldu, Chistian önce babasına ardından adama baktı.

"Ona zarar verdiysen eğer-"

"Ah vermedi diyorum size! O benim hayatımı kurtardı!" Jessicanın sesi bu sefer tıpkı annesi gibi çıkmıştı, biraz daha sert. Dimitri biraz düşündü daha sonra Nikoya doğru kapıyı gösterdi.

"Baba-" Niko itiraz edemeden babasını onu susturdu.

"Şimdi değil! Kız kadeşin yeterince zor bir gece geçirdi zaten Niko!"

"Lanet olsun-" diye söylendi Niko, kapıdan çıkmadan önce Pedroya doğru söylendi.

"Daha sonra tekrar görüşürüz!"

"Beklerim.." dedi Pedro iyi bir ev sahibi gibi biraz gülümseyerek.

...

Hera sürekli hareket halinde olan adamı azarlar tonda konuştu.

"Dönüp durma Alex! Yeterince stres altındayım zaten!"

Alex yaptığı aptallık yüzünden kendisiyle savaşıyor, telefonu kapatma fikri ona aitti. Ya daha büyük bir şey olsaydı. Hoş bundan daha büyük ne olabilirdi ki.

"Babamla ne zaman gitti?" dedi Alex, Hectora doğru.

"İki saat oldu, gelirler şimdi."

Hera kapı sesini duyunca heyecanla ayaklandı. Jes'i merdivenlerde görünce heyecanla haykırdı.

"Jes! Aman tanrım, bebeğim-" Kadın gözleri dolu dolu kızına doğru atıldı. Jes annesine sarılırken titrememek için çırpındı. Dünyanın en berbat günü arkasında bırakmıştı, ama hala korku ve içinde ki garip hisle dolanıyordu. Hera kızını öptü ve ona sımsıkı sarıldı.

"Ah- çok korktum, bir an seni kaybettim sandım."

Hilal Chis'ı merdivenlerde yakaladı ve ona sımsıkı sarıldı.

"Korkma sevgilim, bir şey olmadı-"

"Ah evet! Abim haklı, o lanet herife sıkı bir yumruk bile çakamadığıma inanamıyorum!" diye haykırdı Niko.

"Dimitri bir daha ki sefere Nikoyu bir yerlerde unutun lütfen.." diye söylendi Hector. Niko büyük babasına doğru ağzını açmışken araya Dimitri girdi.

"Denemedim mi sandın baba? Her seferinde geri dönüş yolunu buluyor." 

Alex bu lafa küçük bir kahakaha attı. Kate aileyi hala tam olarak anlamadığını düşündü.

"İyi misin?" dedi Kate nezaketen.

"Evet, iyiyim. Sadece korkutum o kadar.."

"Çok şükür ki o adam sana bir zarar vermemiş.." dedi Alex öfkeyle.

"Verseydi o-" 

"NİKO! Yeter artık, hadi herkes yemeğe. Dün akşamdan beri kimse doğru düzgün yemek yemediğine eminim!" diye haykırdı Hera. 

Kate 12 kişilik masanın en sol tarafındaydı, yanı başında onunla sürekli uğraşan Alexle birlikte

"Bakıyordum da dağ havası size yaramış" dedi Niko alayla. Alex etini parçalamaya çalışan kıza uzunca baktı. Kızın bıçağı tutuş zarafeti yüzünden adam gibi yemek yiyemiyordu. 

"Bana ver-" dedi Alex kızın tabağı önünden alırken. Tüm aile bu olayı izliyordu. Alex basit birkaç bıçak darbesiyle eti küçük parçalara ayırdı. Niko ağzını kapatmaya çalışırken mırıldandı."

"Tanrım, abim aynı bir evlilik arefesinde ki adamlara dönmüş.."

"Niko!" dedi Hera kınar gibi.

"Anne, bu evde sadece ben yaşıyormuş gibi sürekli ismini söylenme! Görmüyor musun, kızıl onu değiştiriyor-"

"Yengene kızıl deme demek mi biz sana!" dedi Chis. 

"Ne deyeyim, kızıl şeytan falan mı?" Hera rengi kaçmış gibi oğluna baktı. Niko hırsla elini salladı.

"Yoo hayır anne, bana öyle bakma! Abim öyle sesleniyor-"

"O abinin ayıbı evlat" diye devam etti Hector.Alex ve Kate diğerlerini umursamadan flörtleşmeye devam etti.

"Gerçekten de  mükemmel bir flörtçüsünüz Alex Atos.." dedi Kate gözlerini birkaç kez kapatı açarken. Alex kıza doğru eğilip onu herkese inat doyasıya öpmek istedi, daha sonra.

"Bana öyle bakmaya devam edersen, sonumuz hiç iyi olmayacak kızıl.."

"Ah şeytanı nerede?" dedi Kate alayla

"Bugün yalnızca Kızıl, eğer o eski haline dönersen şeytan eki geri gelir."

Kate şen bir kahkahayı son anda yakaldı, sofra adabına asla uymayan biri olarak bu bir ilk sayılırdı.

"Tehdit mi? Hem de bana?"

Alex kızın maviliğinden geçen o sinsi ifadeyi yakaldı. Kimseye fark ettirmeden onun sandalyesini dimine çekti. Usulca kızın kulağına eğildi.

"Bence artık flört dönemini geçtik."

"Ah bilemiyorum, bence biraz daha-"

"Biraz daha bana öyle bakarsan kimseye aldanmadan seni odamıza çıkaracağım" Alex tek kaşını ukala bir şekilde kalkdırdı. Kate adamın bu mucip halini sevdi. Hera sürekli olarak aralarında fısıldaşan ikiliye döndü.

"Çocuklar, bu akşam biraz garipsiniz?"

"Abim en son yengemi yatak odasına çıkarmak hakkında konuşuyordu" dedi Niko, çok normal bir konu hakkında konuşuyormuş gibi. Hera şaşkınlıktan küçük dilini yuttu.

"Tanrı şahidim ki, çocuk yapmayı Niko da bırakmalıydım!" bu öfkeli sesin sahibi elbette ki Dimitriydi. Jes babasına üzüntüyle baktı.

"Baba?"

"Sen hariç! Niko da yaşadığımız umutsuzluğu senin sayende bebeğim, aştık!"

Niko ailenin en sevileni olduğunu kabul eder gibi kahkaha attı.

"Nedense bu ailede en çok ben seviliyorum.."

Alex Nikoya doğru hırladı, Kate ise önünde duran tabağa boş boş baktı.

...

"Sana defalarca söyledin-"

"Anne, hadi ama sadece şakaydı. Herkes-"

"Bu utanç verici Niko! Kate utandırıyorsun."

"Ben mi?" dedi Niko şaşkınlıkla. Dimitri ellerini alnına doğru yerleştirdi.

"Birkaç aylığına Amerika gideceksinaklın başına gelir."

"O lanet olsası ukala Amerikalıları sevmiyorum!" diye kükredi Niko.

"Doğru ya sen daha çok Rusya tarafını seversin" Hector konuşurken arsız bir genç delikanlı gibi gülüyordu. Niko yan tarafında oturan adamla pazarlığa tutuşacakmış gibi eğildi

"Dinle ihtiyar, iyi bir önerim var. Sen babama Rusyayı öner bende uçakta yan koltuğu sana ve birkaç Rus güzele ayırayım." Niko tek gözünü kaparken oldukça yakışıklıydı. Hector yaşına rağmen şen bir kahkaha attı.

"Tanırım! Evlat seninle 1970 yıllarında tanışmalıydık, o zaman iyi bir ikili olurduk."

"Bence hala geç değil" dedi ısrarla Niko.

"Niko, büyük babanla saygılı konuşmalı-"

"Biliyorum biliyorum! O benden oldukça yaşlı ve saygıyı hak ediyor. Ama sizde kabul edin, ihtiyar hala bir kurt gibi.."

Yaşlı adam torununa gülerek bakmaya devam etti.

"Dimitri, sence de Niko bana benzemiyor mu? 80lerin son halime?"

Dimritri kaşlarını çatarken Jes ve Hera gülmekten gözlerinde ki yaşları sildiler.

"Baba bu da nereden çıktı?" dedi Hera.

"Nereden mi? Birbirine benzeyen insanlar genelde anlaşamaz, bunu hiç duymadınız mı?"

Kate ve Alex cam kenarına yakın duran ikili koltultuk da dipdime ailenin bu hoş sohbetini dinliyordu. Kate kalabalık bir ailenin verdiği huzurla mıyıştı. Bunu sevmişti.

"Hep böylelerdir aslında" dedi Alex kıza doğru.

"Her akşam Nikonun arsız yorumları ve büyük babanın onu suçlamalarıyla son bulur. He bazen de kırılna birkaç vazo ve benzeri şeyler"

Kate adama soru dolu gözlerle baktı.

"Şey Chistian ve babam iyi birer eş konusunda seçimlerini doğru yapmışlar ama her kadın mükemmel değildir. Mesala annem, onun kıskaçlığının sınırı yok ve Hilal. Hilal hımm.. Nasıl desem her an onunların araları tuzla buz olabiliyor ve sonra bir bakıyorsun tekrar birlikteler."

Kate Hilale baktı. Chisin kolları kızı sarıp sarmalamıştı ve kızın bundan hoşnut olduğu çok açıktı. Az ileride seyrettikleri minik kızları ise onları mükemmel bir aile pozuna sokuyordu. Anne, baba ve çocuk.

"Ama birbirlerine aşıklar" dedi Kate, ne söylediği hakkında hiçbir fikri olmadan. Alex başını salladı.

"Evet, aşıklar. Onların ki zorluydu kızıl, bizden bile daha zorlu."

...

Bir ilkbahar sabahına daha uyanmak, canlanmak için en iyisidir. Kate ilkbahar sabahlarına bayılırdı, hele bir de hava da o o taze toprak kokusu. Birçok şeyi severdi ama bu da en az 3 bin dolarlık ayakkabı kadar mükemmeldi. Genç kız kulaklığını çıkarmadan sürekli aldığı sık nefeslerin ardından koşuyordu. 1 saat 21 dakika, bu onun süresiydi. Sık sık koşardı ama artık bunu da aksatıyordu. Alex'i o sıcak yatak da bırakmak yüreğini sızlatmıştı. Yaptığı bir çok şeyin bedelini sanki Alex'le veriyor gibiydi. Onunla uymayı seviyordu, ona sarılmasını, geceleri yatmadan önce onu saatlerce öpmesini, onu durdururken içinden devam et diyen çığlıkları bile seviyordu. Bu Alex Atosun büyüsüydü. "Daha çok" dedi genç kız mavi denize bakarken. 

"Sana daha çok versem Alex, beni hiç bırakmaz mısın?"

Sana kalbimi versem, aklımı versem, yürüğemi de katsan götürsen. Essen fırlınalı bir denizin ortasında, kaybetsen beni, bizi. O zaman da bu kadar özgür olur muyuz? Bizim evliğimiz neden anlaşma üzerinde ki? diye düşündü tekrar. Son zamanlarda Alex'in ona her güzel davranışında bunu düşünüyordu, neden gerçek değil? Ona aşık olduğunu söylerken samimi lduğunu hissediyordu, tıpkı onu her öptüğünde yerinden oynayan kalbini hissettiği gibi.

"Tamamen senin olsam, o zaman daha çok sever misin beni?"

Senin sadece bedenini istemiyorum demişti bir keresinde Alex, kalbini de istiyorum demişti. Sana kalbimi vermek keşke o kadar kolay olsaydı dedi içinden. Ona itiraf edemediği şeyler kimi zaman düğüm düğüm oluyordu boğazında, lakin bunu aşması lazımdı. Alex onu her türlü kabül ettikten sonra her şeyi ortaya koyacaktı. Onu bu haliyle kabul ederse eğer, onu tamamen bırakmayacağına, sonsuza kadar onunla olacağına inanırdı. Kızın düşüncelerini bölen, şarkıyı orta yerinden bölen telefon sesiydi. Kate tek hamlede telefonu açtı.

"Bende Marry ne zaman beni arayacak diye düşünüyordum?" 

"Gerçetne mi?" dedi kız heyecanla. Kate aklını aynı bir fıntık kabuğu kadar olan arkadaşına güldü.

"Seni özlemişim Mar."

"Ah tanrım, bende seni.."

"Nasılsım? Amerika nasıl?

"Her zaman ki gibi işte, Sophia iki gün önce Antory aldattı ve elbette ki Doranın moda evinde bu haber sakız gibi döndü durdu."

"O kızın bir kaşar olduğunu söylerken ciddiydim. Benimle ... arasında ki ilişki yalanları da o çıkarmıştı" dedi Kate öfkeyle, bir an için o günler aklına geldi. Zavalla Rick diye düşünmeden edemedi. İnsanlar tarafından hep aldatılan erkek gibi acınır bakıklıyordu.

"Neyse canım, olan oldu. Sopia şuanda kendisini birkerelere saklamakla uğraşmakta.." dedi Mar bu seferki daha bir çoşkun sesle.

"Ona az bile!" diye hırladı Kate.

"Ee, Atina nasıl? Akdeniz geceleri her zaman güzel olur" 

"Ah, idare eder. Bir ... caddesi kadar değil" Büyük AVM ve Outletlere sahip olan o caddeyi düşündü. Yılın bu zamanı her zamankinden dört kat daha yoğun olurdu.

".... Caddesi mi? Üzülme, sen geldiğinde acısını çıkarırız."

"Amerikayı özledim Marry" dedi Kate üzüntüyle

"Biliyorum, ama kim bu kadar şahane koca varken Amerikayı düşler ki!"

"Ben düşlüyorum" dedi Kate arsızlıkla.

"Senin akıl yoksunu olduğunu, geçen sene Doranın odaevine gelmediğinde söylemiştim. Hatırlıyor musun?"

"Ondan önce de Rickin doğum gününü unuttuğumda söylemiştin" diye söylendi Kate.

"Şu kadar kısacık zamanda değişen hayatımıza baksana, sence de bu delilik değil mi?" Marry Kate özlüyordu. Onu azarlamasını bile delicesine özlüyordu.

"Sanırım." dedi Kate buz gibi suyu içmeden önce.

"Evlilğinizin süresi ne zaman doluyor?" 

"Ne?"

"Kate bu anlaşma evliliği değil mi? Yani bir süresi falan ypk mu?"

"Bilmiyo-rum" dedi Kate sıkıntıyla. Evliliklerinin kağıt üzerinde olması bir kez daha canını sıktı. Kate son günlerde değişen adama hayret etmiyor değildi. Tolefonun diğer ucundaki kıza doğru bir sır verir gibi fısıltıyla konuştu.

"Aslında ona bir şey söylemiyi planlıyorum" 

"Neyi?" dedi Marry heyecanla.

"Ona hiçbir erkekle yakın bir ilişkim olmadığını söyleyeceğim"

Kısa bir sessizlik oldu.

"Kate, sen bu evliliğin kağıt üzerinde olduğundan emin misin?" kızın sesi şüphe doluydu. Kate dolgun dudaklarını biraz ısırdı ve uzun zamandan beridir ilk defa gerçeği açığa çıkardı.

"Kağıt üzerinde olmasını isteyen kim?"

"Kate! Yoksa sen-"

"Bilmiyorum Marry, o hoş bir adama ve.."

"Ve senin ilgini çekiyor, yüce İsa sen aşık mı oldun yoksa!"

"Hayır! bu onunla alakası olan bir durum değil ben sadece onu hoş ve-"

Kate sustu, çünkü ona bakan öfkeli bir çift yeşil göz onu susturmuştu. Kadını inceledi, dolgun vücut hatları vardı ve hiç de bundan çekinir gibi değildi. Oldukça kadınsı şeylerle birçok erkeği baştan çıkarmak için sokağa çıkmış gibiydi. Kızın arkasında durduğu araba ise onun hali vakti oldukça yerinde olduğunu gösteriyordu.

"Marry, ben seni sonra arayayım.."

"Ne? En önemli kısmında beni atlatamazsın-" Kate kızı dinlemeden kapattı telefonu. Belli ki kadının onunla bir hesabı vardı. Böyle kadınları cemiyette iyi tanırdı. Korkusuz aptal sürülerinden olabilirdi.

"Bir şey mi söyleyecektiniz?" dedi Kate saçlarını arkasında bağlarken. Kadın yunanca birkaç küfür savurdu ve hırlar gibi kızın dilinde konuştu.

"Beni iyi dinle sürtük! Alex'le evlenmiş olan onun bana ait olmasını değiştirmez."

Kate kadının kötü ingilizcesinden kısım kısım zor anladı.

"Kocamı nereden tanıyorsunuz!" dedi Kate öfkeyle.

"Senin o kocan dediğin erkek! Benim 5 yıldır sevgilim!"

"Sevgilin mi?"

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 125K 29
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
84.9K 4.9K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...
HUN By Şeyma Özcan

General Fiction

318K 13.8K 29
Kan! kaç bedel ödetir. Babasını öldüren adamın kızı ile evlenmişti Ferzan. Yüreğini yakan sevda sızını baba acısı bastırmıştı. Süveydanın sırtına yük...
904K 50K 39
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...