Asosyal Komşu | Yarı Texting

By damlacikolatalikek

855K 47.5K 20.2K

asosyalbikiz: Baklavaların lens mi? borayildiz: Yo, gerçek asosyalbikiz: Bakim, tam görememiştim borayildiz:... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50

21

15.4K 1K 890
By damlacikolatalikek

Yüzlerimiz fazla yakındı ve bu kalbime hiç iyi gelmiyordu.

Uzun uzun surat ifademi inceleyen Bora'nın bakışları bütün yüzümü taradıktan sonra dudaklarımda son bulduğunda tepki vermemek için avuç içime tırnağımı geçirdim.

Üç saniye süren bu bakış, bana üç asır gibi gelmişti.

Kalp atışlarım o kadar hızlıydı ki kulaklarım uğulduyordu.

Havayı dağıtmak adına bakışlarımı yola çevirdikten sonra "İkimizin de yüz inceleme seansı bittiyse, artık gidelim." dedim gözümle yaklaşan otobüsü göstererek.

Bir şey söylemeden otobüse ilerleyince rahatladım.

Sanırım bu konu hakkında yorum yapmayacaktı.

Gerçi yorum yapmasa da bakışlarıyla bir sürü şey anlatmıştı, orası ayrıydı.

Şoförün tam arkasında bulunan ikili koltuktaki cam kenarına geçtiğimde Bora da çok geçmeden yanıma yerleşti.

Başımı cama çevirip çaktırmadan Bora'nın yansımasına baktım. Gözlerimiz kesişti.

Hızlıca gözlerimi kaçırdım.

Rezillik üstüne rezillik!

On dakika kadar kendi kendimi yiyip bitirdikten sonra Bora'nın sesini duymamla dikkatimi ona yönelttim.

"Kahvaltıda ne yemek istersin? Canın bir şey çekiyor mu?"

Yan yana oturduğumuz için vücutlarımız birbirine değiyordu ve kafamı çevirirsem duraktaki kadar olmasa da yüzlerimiz birbirine yakın olacaktı.

Başımı çevirip Bora'nın yakışıklı yüzüne baktım, salak salak sırıtmamak için üstün bir çaba sarfederek "Canım bir şey çekmiyor. Kafana göre takıl." dedim.

Yine gülümsedi.

Biri bu çocuğa niye bu kadar güzel güldüğünü sorabilir mi?

Bir dakika. Bu gülüşünü kaç kıza daha göstermişti?

Bedenime yayılan kıskançlık duygusunu bastırmaya çalıştım.

Kıskanmaya hakkım yoktu ama kalbim söz dinlemiyordu ne yazık ki.

Başını sallayıp önüne dönen Bora'dan bir süre bakışlarımı çekemedim.

Ben cidden feci abayı yakmıştım.

✎﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏

"Buyurun, siparişleriniz."

"Teşekkürler."

Otobüsle gelmemiz bir saat süren bir mekana gelmiştik.

Küçük bir yerdi ama atmosferi kesinlikle çok iyiydi.

Beyaz masa, rengarenk sandalyelere sahipti. Mekan genel olarak mavi ve beyaz rengine hakimdi.

Etrafımı incelemem bittikten sonra Bora'ya baktım.

Gözlerimiz hemen buluştuğunda onun da bu sırada beni izlediğini anlarken umursamamaya çalışıp sahte bir alayla "Beni cidden pilavcıya mı getirdin Bora?" diye sordum.

"Evet. Beğenmedin mi?"

Suratı asıldığında ona sataşmaktan vazgeçtim ve hemen tavrımı değiştirip "Aslında güzel mekanmış, beğendim. Pilavı da çok severim zaten." dedim.

Hemen gülümsedi.

Resmen yavru bir köpek gibiydi. Ağzını yüzünü ısırmak istiyordum.

Tamam, sakin kalmalıydım. Eve gidince yatakta tepinebilirdim, şimdi olmazdı.

"Ben bir lavaboya gidiyorum, istersen başla yemeye."

"Yok, sen gidip gel. Birlikte başlayalım. Zaten benimki küçük porsiyon, hemen biter."

Başını sallayıp hızlı adımlarla tuvalete girdi.

Gülüp başımı iki yana salladım.

"Pardon!"

Omzuma dokunulan elle irkilip ayaklandım.

"Buyurun?"

Benim yaşlarımda görünen bir çocuktu. Kaşlarımı kaldırıp diyeceği şeyi beklerken "Bir şey soracaktım." dedi mırın kırın ederek.

Pilavcıda hiç tanımadığı birine utana sıkıla diyecek neyi olabilirdi ki?

"Erkek arkadaşınız var mı acaba?"

Kaşlarım çatıldı. Ağzımı açıp cevap vereceğim sırada bir anda omzumdan tutulup çekilmemle şaşkınlıkla bedenlerimizi birbirine yapıştıran Bora'ya baktım.

"Sevgilimle bir derdin mi var, birader?"

Çocuğa öyle sert bakıyordu ki araya girmenin hiç mantıklı olmadığına karar vermiştim.

Söylediği cümle kulağımda yankılanırken kendime gelmeye çalıştım.

Çocuk şaşıp kalırken ağzının içinde bir şeyler mırıldanarak mekandan çıktı.

Çocuğun gitmesine rağmen aynı surat ifadesiyle kapıya bakan Bora'ya "B-bırakabilirsin artık." dedim utançtan yerin dibine girerken.

Sesim içime kaçmış gibi çıkmıştı, gerçi konuşabilmem bile mucizeydi çünkü nefes almayı unutmuş gibi hissediyordum.

Burası niye bu kadar sıcaktı?

Yüzünü bana çevirdiğinde ifadesi yumuşarken "Yetişebildim mi?" diye sordu.

"Evet, sevgiliymişiz gibi davranmana gerek yoktu aslında ama teşekkür ederim."

Hâlâ bedenlerimiz birbirine yapışıktı.

"En etkili çözüm yolu buymuş gibi geldi, üzgünüm."

Sırıtıp parmak uçlarımda yükselerek saçlarını karıştırdım. Saçlarının şampuan kokusu etrafa yayılırken bir anda duraksadım.

Yapmayı hayal ettiğim şeyi yanlışlıkla cidden yapıyor muydum?

Yavaşça kolumu indirirken Bora bileğimi tutup beni durdurdu.

Yüzüme doğru eğilip "Öyle canının istediği gibi bana dokunamazsın." dedi tuhaf bir ses tonuyla.

Ürperdim.

"Sen yaparken iyi ama?"

"Ne zaman yapmışım?"

"Bugün yaptın, hatta hâlâ yapıyorsun." dedim gözümle bileğimi gösterirken.

Yeni farketmiş gibi hızla elini çekip sandalyesine oturdu.

"Gel pilavlarımızı yiyelim, soğumasınlar."

Konuyu değiştirmesiyle güldüm.

"Yiyelim bakalım."

✎﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏

Hızlıca odama girip yüzüstü yatağıma atladım.

Yastığımı elime alıp yüzümü oraya gömdüm ve sessiz bir çığlık attım.

Şimdi biraz da olsa kendimdeydim.

Sırt üstü uzanıp yatakta yuvarlanırken gelen bildirim sesiyle hızımı alamayıp yere düştüm.

İnleyerek yatağın üstünü elimle aramaya başladım. Bulduğumda zaferle gülümsedim ve gelen mesaja baktım.

borayildiz: Girdin mi eve?

eylemaltunbas: Evet, yemek için teşekkürler.

borayildiz: Rica ederim :)

Görüldü.

Yatağa çıkıp bir süre yerimde tepindikten sonra Seda'ya mesaj atmaya karar verdim.

Eylem: AAAAAAAAAAA

Sedaşkım: Ne oluyor be?

Eylem: KALBİM PATLAYACAK.

Sedaşkım: Tamam, sakin ol.

Sedaşkım: Konu ne?

Eylem: Bora ve ben

Sedaşkım: AĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞ

Sedaşkım: HEMEN ARIYORUM, SESLİ KONUŞMAMIZ LAZIM.

Görüldü.

Gelen aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüğüm sırada alo dememe bile fırsat bırakmadan konuşmaya başlayan Seda'ya görmese de göz devirdim.

"Hemen anlat. Ne oldu? Niye kalbin patlayacak? Ne yaşadınız? Hadi, anlatsana! Çatladım burada!"

"Susarsan anlatacağım, canım."

"Ha pardon, biraz heyecan yaptım da."

Güldüm. Heyecanımı paylaşmak o kadar da kötü değildi aslında.

Olan biteni anlatırken arada bir çığlık atan Seda'ya göz devirsem de sırıtıyordum.

Bugün resmen birkaç saniyeliğine de olsa sevgilim olmuştu. Tabii rol icabı.

Telefon konuşmamız bittiğinde kapım tıklatılınca irkilerek ayaklanıp kapıyı açtım.

Karşımda yüzü yara bere içinde kalan annemi görmeyi beklemediğimden küçük bir çığlık attım.

"Anne! Ne bu halin? Kim yaptı bunu sana? Söylesene, ne oldu?"

Omzundan tutup söylediğim sözler anneme ulaşmamış gibi bakıyordu, gözleri donuktu.

"Aç mısın kızım?"

"Anne, işte olman gerekirken niye buradasın ve ne bu hâl?"

"Dolaptaki yemekleri ısıtayım o zaman."

Mutfağa gidecekken kolundan tutup engelledim.

Omzunu sarsarak "Anne, kendine gel! Ne oldu? Anlat bana." dedim dolu gözlerimle.

Saniyeler içinde yüzünün rengi geri gelirken korkuyla suratıma bakıp "B-buraya geliyor." dedi.

"Kim?"

"Baban."

"Ne? Anne şu an polis her yerde onu arıyor. Buraya geleceğinden emin misin?"

Bunun ihtimali bile beni tir tir titretmeye yetmişti.

"Eminim. İş yerime gelip beni bu hâle getiren o. Ev sahibi polisi arayınca kaçtı ama bana akşam buraya geleceğini söyledi."

Sesi ve kendisi öyle titriyordu ki dayanamayıp sarıldım.

"Tamam, geçti. Sakinleş. Sana zarar veremeyecek. Çünkü biz de polisi arayacağız. Kendi ayaklarıyla buraya gelip tutuklanacak."

Annemin sırtını sıvazlerken hem onu hem kendimi avutmaya çalışıyordum.

Evet, bir şey olmayacaktı. Polisi arayıp beklemem yeterliydi.

Alelacele odama geçip telefonumu elime aldım ve Asuman Hanım'a mesaj attım.

Eylem: Merhaba, Asuman Hanım.

Eylem: Babam bu akşam eve geleceğini söylemiş anneme.

Eylem: Polisi haberdar eder misiniz? Eve gelip alsınlar onu.

Asuman Hanım: Merhaba, Eylem.

Asuman Hanım: Polise haber veriyorum şimdi. Tekrar ev adresinizi atar mısın?

Adresi attıktan sonra Bora'ya da haber vermem gerekiyormuş gibi hissederek çok düşünmeden bir şeyler yazmaya çalışıp gönderdim.

Salona geçip annemin elini sıkı sıkı tutarken gergin bir bekleyiş içerisindeydik.

Umarım polis, babamdan önce burada olurdu.

Ortama sessizlik hakimken bir anda bildirim sesini duymamızla ikimiz de sıçradık.

Telefonumu elime alıp gelen mesaja baktığımda şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı.

Dikkat etmeden yazdığım mesaja ayrı, Bora'nın cevabına ayrı şaşırırken bütün duygularımın birbirine girdiğini hissettim.

eylemaltunbas: Bora, babam buraya geliyor.

eylemaltunbas: Korkuyorum.

borayildiz: Korkma, bu sefer sevdiğim kadına zarar vermesine izin vermeyeceğim.

Görüldü.

✎﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏

Boradan beklenmeyen atak geldi, sayın okuyucular.

Böyle bir anda dümdük söylemesini ben de planlamıyordum ama öyle oldu işte eheheheh

Bu arada duyuru yapmıştım ama bilmeyenler için tekrar söyleyeyim. Bölüm günleri Pazartesi ve Cuma.

Haydi bakalım, görüşürüz~

Continue Reading

You'll Also Like

479K 43.2K 38
abilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! Yᴇɴɪᴅᴇɴ ᴅᴏɢ̆ᴅᴜᴍ ʟᴀɴ! Tᴜ̈ɴᴇʟɪɴ ᴜᴄᴜ ʙᴏᴍʙᴏᴋ ʙɪʀ ʏᴇʀᴇ ᴄ̧ıᴋᴛı! 🛸Küfür ve argo içerir.🚀 ...
18.7K 1.7K 54
Han Jisung 16 yaşında lise öğrencisidir.Derslerinde çok başarılıdır amma ailesi çok baskıcı olduğu için anksiyete sorunları yaşıyordur. Lee Minho ise...
95K 3.1K 53
"0 54*: Mesajlaştığınız kişi bir başkomiser." Aniden Lavin'in hayatına giren başkomiser Timur Akçalı ve Lavin'in hikayesi. Yanlış numaraya mesaj atan...
25.1K 1K 30
Mutlu sonla bitmektedir . Klasik gerçek aile hikayesidir. Bu benim ilk hikayem olduğu için harf ve mantık hataları olabilir. Şimdiden özür dilerim.