İNTİZAR(VATAN AŞIKLARI)

By iremin_dunyasii

101K 4.1K 693

Kadın, karlı dağların manzarasına bakarken elindeki sigarayı ateşledi. Arkasından gelen kokuyla burunun direğ... More

•1•
•2•
•3•
•5•
•4•
•6•
•7•
•9•
•10•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
YENİ KURGU
•26•
•27•
•28•
•29•
•30•
•31•
•32•
•33•
•34•
İnkisar-ı Hayal
Yeni Kurgu:342📌
•35•
•36•
36. Bölüm Kesit

•8•

4.3K 165 12
By iremin_dunyasii

Önceki bölümden hatırlatma:

Başlarda ne kadar üzgün olsada şu an bunları çok mutlu olarak anlatıyordu.

Ah Cihan ahh... Keşke başkalarının yuvalarına tuğla taşırken,bizim kurlu yuvamızı yıkıp gitmeseydin...

•••

•••

Hani,bazen deriz ya 'kelimeler yetersiz kalır ' diye. Gerçekten de öyleydi. Karşımda masumca uyuyan kızın üzerine elimdeki pikeyi örterken gözüm bir kez daha karnına takılı kalmıştı.O kadar güzel,o kadar eşsiz gözüküyordu ki bu görüntü... 

Rahatsız etmemek adına çıkıp kendimi odama atmıştım. Şimdi ise karnımı açmış ayna karşısında düz ve yara izleriyle kaplı olan derimi inceliyordum.

Ne kadar düşünmek istemesemde elim istemsizce karnıma gitmişti. Eğer Cihan beni o masada bırakmamış olsaydı,belki bizimde bir çocuğumuz olmuş olabilirdi.

O'nda olan bir parça fikri,karnımda kelebek sürüsüne sebep olmuştu. Fikri bile bu kadar güzelken, yaşaması kim bilir ne kadar eşsiz olurdu?

Ama, imkansızdı işte... Nasılsın bin parçaya bölünmüş bir bardağı eski haline getiremezsek, Cihan ile olamazdık. Aramızda engeller vardı. Kendi dâhi dünyada olmayan bir engel...

Farkına dahi varmadığım göz yaşlarımı silip buna bir son verdim. Çünkü bu yaptığım kendime acı çektirmekten başka bir şey değildi. Bunun gayet farkındaydım. Dört yıl boyunca böyle bir hayal kurmamak için çabalarken şimdi kalkmış düşündüğüm şeyse nasıl bir ironiydi...

•••

-Komutanım tekrardan teşekkür ederim.

-Önemli değil Mert,bir şey yapmadım. Hadi iyi geceler, şimdi uyanacak kızcağız. Hem terli,üşümesin.

-İyi geceler Komutanım.

Karşı dairenin kapısının kapanmasıyla bende kapımı kapatmış ve kilitlemiştim. Karşı duvardaki saate baktığımda saatin daha yeni dokuza geldiğini görmüştüm. Mert  bir kaç saat öncede gelmiş ama Merve'nin uyuduğunu söyleyince kıyamayıp geri gitmişti.  Tamamen işlerini bitirdiklerinde ise bu sefer alıp gitmişti.

Adımlarım mutfağı bulduğunda tezgahta bulunan bir kaç bulaşığı makineye yerleştirmek yerine elimde halletmiştim.

Yaptığım temizlikten dolayı terlemiş ama Merve evde olduğu için duşa girememiştim. Bu yüzden hızlı bir duş alsam çok iyi olacaktı.

•••

Bornozuma sarılıp çıktığımda adımlarım önce salondan gelen telefon sesiyle oraya gitti. Telefonu alıp baktığımda arayanın Yusuf olduğunu görmüştüm.  Tam ağacım zaman kapanmasıyla önce dolaptan kıyafet almıştım.

(Ceket yok)

Aldığım yarım atlet ve eşofman altını yatağın üstüne attım ve tekrar çalmaya başlayan telofonu açtım. Bir yandan Yusuf'un sesinin gelmesini beklerken bir yandan da üzerimi giyiniyordum.

-Komutanım, müsait miydiniz.
-Müsaitim Yusuf,bir gelişme mi var?
-Ever komutanım,daha doğrusu yok. Şöyleki dediğiniz gibi tüm kamera kayıtlarına bak-

Yusuf'un sesini kesen ikimizinde bir anda duymuş olduğu silah sesiydi. Ve o ses benim evimden geliyordu.

-Komutanım,o ses neydi. Komutanım cevap verin lütfen. Endişeleniyorum.

-Yusuf kapat, sonra arayacağım ben seni.

Bir yandan telofonu yatağa bırakırken bir yandan da çekmeden silahımı almış karanlık olan salonuma ilerliyordum.

Evde birisi vardı. Bir anda elimdeki silahın alınıp duvara kolumdan tutulmuş bir şekilde yaslanırken buldum kendimi. Ensemde silahın namlusu duruken ağzımdan adeta tıslarcasına konuşmuştum:

-Kimsin sen o**** ç*****?!

Arkamdan gelen garip bir gülme sesini duydum. Normal bir insan sesi değildi. Bir cihaz kullanıyordu. Ve ses aynı anda değişiyordu.

-Ayıp oluyor  ama Üsteğmen'im, hiç yakışıyor mu?

Derin nefes alıp tüm gücümle sağ bacağımla bacak arasına doğru tekme atmıştım. Bir anda geriye doğru devrilmesiyle hedefi tutturduğumu anlamış oldum. Tam elindeki silahi bana doğrulturken bir anda üzerine atladım.

Aramizda geçen arbedede ikimizinde silahı elimizde değildi. Kimdi bu  maskeli adam? Benim evimde ne işi vardı? Ve en önemli benimle derdi neydi?

Bunu öğrenmek adına sadece ay ışığının aydınlattığı salonda gözlerini hafif gördüğüm adamın maskesini açabilmek için anlık olarak beni alt ettiğini düşünmesini istedim. Bu sefer o üste çıktığında sağ elimi bir anda yüzüne uzattığımda maskeyi hınçla  asıldım. Boğazıma sarılıp dermanımı kesmeye çalışırken bunun işe yaramayacağını farketmiş olacakki; bacağında çıkarıldığını düşündüğüm bıçağıyla bir anda çenemin hizzasından bir çizik atmıştı.

Sokaktan duyulan siren sesiyle nefesindeki tedirginliği hissettim. Muhtemelen Yusuf haber vermişti. Salonun penceresine doğru ilerlediğinde masa üzerinde duran vazoyu olanca hızımla ensesine patlattım. Sendelesede benden kurtulmak için bu sefer daha sert bir atak yaptı ve elindeki bıçağı bu sefer yüzümdekine nazaran derin olan bir çiziği karın bölgeme atmıştı.

Yarım atletinde vermiş olduğu kolaylıkla bıçak kendine kolay bir yol bulmuştu. Ama pes etmeyip bu sefer bacağına yapışmış ve hızla asılmıştım. Üstüne çıkıp boğazına yöneldiğimde sol elinde olan bıçak bir anda sağ eline geçmiş ve benim sol baldırıma saplamıştı.  Hissettiğim acıyı fırsat bilerek bir anda toparlanmış ve  salonun penceresinden çıkıp gitmişti.

Her kimse sol bacağımda yaralandığımı biliyordu. Çünkü karşındakine zarar verirken o  arbede esnasında neden solak olduğu halde bıçağı bir anda sağ eline alırdı ki? Bunun bilmesinden başka bir açıklaması yoktu.

Bir kaç dakika sonra kırılan kapı ve bir anda aydınlanan salonumla ilk olarak bana endişeli gözlerle bakan Cihan'ı görmüştüm. Yanıma gelip diz çöktüğünde bir anda başımı ellerinin arasına almış alev alev olan ormanlarıyla hasar tespit yapıyordu üzerimde.

-İyi misin? Tam ağzımı açacakken yanımıza gelen ambulans ekibiyle vazgeçmiştim. Tam kalkacakken bir anda kendimi onun kucağında bulmuştum. Şaşkınlıktan neredeyse ağzım ayrılacaktı. Bu kadar kişinin ortasında böyle bir şey yapması ne kadar mantıklıydı? Hemde içlerinde timden kişilerde vardı,rezillik.

-Komutanım, yürüyebilirim. İndirin lütfen. Derken ki o 'lütfenin' ağzımdan tıslarcasına çıkışını farkeden yalnızca o  ve bendim. 

Alnındaki damar ortaya çıkarken sadece benim duyacağım bir tonda tıslayarak  "Komutanına tükürsünler." lafını umursamamış ve inmek için yavaşça hareket etmiştim. Anında sıklaşan elleri ve keskin bakışları içerisindeki ağzından yarım yamalak çıkan 'rahat dur' emrine başka zaman olsa çok güzel (!) uyardım. Fakat daha fazla rezillik çıkmaması adına ambulansa kadar kucağında gitmeme gıkımı çıkarmadım.

Aracın kapısı kapanırken yavaştan kararmaya başlayan gözümle yanlış görmediysem karnını tutan Merve'yi görmüştüm...

•••

Burnuma ilk gelen O'nun kokusuyla yavaşça bilincim açılırken gözlerimi açmakta güçlük çekiyordum. O sırada uğultu gibi gelen sesler  kısıkta olsa netleşmeye başlamıştı.

-...beni delirme ulan. Gecenin o vaktinde ne konuşuyordunuz, diye soran Cihan'ın sesinin ardından zorlukla seçebildiğim Yusuf'un sesi gelmişti.

-Komutanım valla söyleyemem. Aramızda.

-Daha aramızda diyor, Allah'ım sen bana sabır ver,diyerek yakınan adamla daha biraz daha çaba sarfederek gözlerimi açmış ve vuran ışıkla geri kapatmıştım. Hafifçe yutkunup susuz boğazımdan dolayı sesimin iyi çıkmasını dilemiştim.

-Işığı kapatın,diyen sesimi bile kendim zor tanımıştım. Şaşkınca bakışlarını üzerimde hissetsemde gözümü açmadım. Bir süre sonra önce kapı sesi ardından ise ışığın kapandığını belirten 'tırk' sesi gelmişti. Gözlerimi yavaşça açtığımda odanın içinin sarımsı bir ışıkla aydınlandığını görmüştüm.

-İyi misin,diye soran orman gözlüye karşı sadece kafamı sallayarak cevap vermiştim. Etrafıma bakındığımda yanımdaki sehpada su görememiştim.

-Ne arıyorsun?

Sorusuna cevap vermeyi tercih etmemiştim.  Bunun üzerine sıkıntılı oflayışını duymuştum ve tekrar konuşmuştu.

-Umay,ne aradığını söylersen yardımcı olabilir. Ama sen konuşmadan ne istediğini anlayamam. Sonuçta insanlar konuşarak anlaşır ya hani?

Diyen adama karşı gözlerimi kısarak bakmış ve cevabını vermiştim: "Seninle konuşarak anlaşmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum." derken geçmişi vurgulamış ve düşen yüzünden anladığım kadarıyla da başarılı olmuştum. Zarf yerine varmıştı. Güzel.

Ardından ise ilerki masada su olduğunu gördüm. Yavaşça ayaklarımı yere sarkıttım ama daha basamadan tekrad yatağa çevrildim. Kızgın bakışlarıma karşılık O'nunda gözlerinin öyle olduğunu gördüm. Suya baktığımı farketmiş olacak ki şişeyi önce açtı ardından çekmeceden çıkardığı pet bardağa doldurup geri verdi.

Normal şartlarda almazdım ama çok susamıştım. Suyumu içerken içeriye doktor olduğunu anladığım iki kişi geldi.

-Merhaba Umay Hanım, nasılsınız? Sorusunu düşündüm, nasıldım? Ruhen bitik, bedenen idare eder... Tabi bana bedenimi sorduğu için kalkıp bunu söyleyecek değildim.

-İyiyim,sadece sol bacağımda ağrı var,diyerek doğruyu söylemiştim. Yüzümde ve kolumda sadece ufak bir sızı vardı ama bacağım baya ağrıyordu.

-Evet,daha önceki raporlarınızada baktım. Önceki yaralanmanızdan dolayı oluşan kastaki yırtık bu seferki yaralanmayla biraz daha genişlemiş. Detaylı inceleme için tekrar gelmeniz gerekecek. Ama büyük olasılıkla kesin çözüm olarak ameliyat gerekli. Doktorun konuşmayı bitirmesiyle ben daha ağzımı açmadan Cihan konuşmuştu.

- Tamamdır,biz bir kaç gün içersinde geliriz detaylı muayene için. Şimdi çıkış yapabilir miyiz?

-Tabi yapabilirsiniz. Yaralarınıza pansuman yapmayı unutmayın,suyla temastan kaçının. Ve son olarak birazdan asistanımla yollayacağım reçetedeki kremi her pansuman sonrası unutmayın. Geçmiş olsun,diyerek çıkan doktorun arkasından Cihan'da çıkmıştı. Yaklaşık 10 dakika sonra Cihan gelmiş ve karargaha geçmemiz gerektiğini söylemişti.

•••

-Komutanım,evime giren kişi her kimse beni tanıyan birisiydi. Ya da daha önceki yaralanmamdan haberdar birisi. Çünkü bıçak sol elindeyken sol bacağıma saplamak için bir anda sağ eline geçirdi. Ayrıca öldürme amaçlı da değildi. İlk başta yüzüme ve koluma attığı çizikleri bile isteye derin yapmadı. Amacı ne bilmiyorum ama kesinlikle eminim ki öldürmek değildi, dediğimde ifadem neredeyse bitmek üzereydi. Olan biten herşeyi,eksiksiz bir şekilde albayın odasında ifademi kaydeden er,Cihan ve albay eşliğinde anlatmıştım.

-Peki fiziksel olarak ne anlatabilirsin bize Umay?

-Tahminimce 1.80'den uzundu. Kilolu değil aksine atletik bir tipti. Ayrıca kaslıydı. Yüzünü görmedim maskesi vardı ve oda karanlıktı zaten,dememle başını onaylar anlamda salladı.

-Olay yerinden zaten ufak siyah bir bez parçası bulduk,inceleme yapılıyor ama muhtemelen maskenin bir parçası. Adam profesyonel. Maske ve eldivenle girmiş. Ayrıca büyük bir ihtimalle ayağında da galoş varmış. Çünkü sadece o tip toz izleri var.

Yanımızdaki erin çıkmasıyla birlikte albay bize bakarak gülümsemişti.

-Tekrar bir arada olmanıza sevindim. Bende evin şu an müsait olmadığı için bu geceyi karargahta geçirirsin diye düşünmüştüm ama kocana gidersin artık,diyen albaya gözlerimi gererek açmıştım.

-Komutanım düşündüğünüz gibi değil,biz birleş-

-Evet komutanım,bana geçeceğiz. İznizle,diyerek ayaklanan Cihan'a gözlerimi gererek bakmama rağmen umursamamıştı. O'nun evine gidecek değildim.

Biz odadan çıkarken albayın çarpık gülümsemesini görmek utanmama sebep olmuştu.

Binadan olabildiğince hızlı adımlarla çıkarken Cihan'da ardımdan geliyordu. Neden yapıyordu bunu,neden?!

Çıkışa doğru ilerlerken bir anda kolumdan tutulmamla durmak zorunda kalmıştım.

-Nereye gidiyorsun,diye sorarken kasları çatıktı.

-Cehennemin dibine,gelecek misin?

-Umay,ciddi bir soru soruyorum nereye gidiyorsun gecenin üçünde?

-Peki,bende ciddi bir soru sorayım o zaman:Neden albayın yanında öyle davrandın?

-Yalan bir şey mi söyledim? Hala dinen evli değil miyiz? Ve şimdi de karı-

-Birincisi, nikah masasında terkettiğin karın;ikinicisi, yakında boşanacağın karın!

-Gecenin üçünde, böyle bir yerde bunu konuşmamız ne kadar doğru? Hadi eve gide-

Sözünü keserek kolumu kurtarmış ve çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştım. Daha on adım atamamışken bir anda kendimi havada bulmuştum.

Napıyordu bu manyak herif? İyice alışkanlık haline getirmişti ve bu benim hiç hoşuma gitmemişti.

İndirmesi için efor harcarken,ben kıpırdadıkça tutuşunu biraz daha sıklaştırıyordu. En sonunda arabanın yanına geldiğimizde kapıyı tek eliyle açıp beni içeriye yerleştirmişti.

-Cidden saçmalıyorsun Cih-

Sözümü bölen dudağımın kenarına belli belirsiz değen dudaklardı..

•••

Bölümle ilgili görüş ve önerilerinizi belirtirseniz mutlu olurum.

Gidişatı nasıl buluyorsunuz?

Kitabın büyümesi için panolarınızda paylaşır mısınız lütfen?

Sağlıcakla kalın.🖤

Bu arada,ithaf isterseniz buraya yazabilirsiniz. :)

•••

Bu da albayın temsili gülümsemesi.😂

20/08/2022,Cmt

Continue Reading

You'll Also Like

1M 58.5K 25
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
1.9M 95.4K 82
"Unutacağını düşünüyordum ?" "Benim için önemli olan tarihleri asla unutmam" Aldığım cevapla dudaklarım da küçük bir kıvrılma meydana geldiğin de kuz...
2.1M 88.6K 42
05*: Abinin ziyaretine çok güzel giyinip gelmişsin. 05*: Benim ziyaretime de bu şekilde gelsene. | Kitabımın kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bi...
2M 135K 30
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...