Sandıklara Saklı Anılar ("Sak...

By AslimAk

185K 16.8K 5.1K

"Murat," dedim yutkunarak. "Bitsin mi artık?" Sorum karşısında donup kaldı. "Asel... bitirmek bu kadar kolay... More

Tanıtım
~ Bir ~
~ İki ~
~ Üç ~
~ Dört ~
~ Beş ~
~ Altı ~
~ Yedi ~
~ Sekiz ~
~ Dokuz ~
~ On ~
~ On Bir ~
~ On İki ~
~ On Üç ~
~ On Dört ~
~ On Beş ~
~ On Altı ~
~ On Yedi ~
~ On Sekiz ~
~ On Dokuz ~
~ Yirmi ~
~ Yirmi Bir ~
~ Yirmi İki ~
~ Yirmi Üç ~
~ Yirmi Dört ~
~ Yirmi Beş ~
~ Yirmi Altı ~
~ Yirmi Yedi ~
~ Yirmi Sekiz ~
~ Otuz ~
~ Otuz Bir ~
~ Otuz İki ~
~ Otuz Üç ~
~ Otuz Dört ~
~ Otuz Beş ~
~ Final ~

~ Yirmi Dokuz ~

4.9K 480 173
By AslimAk

Keyifli Okumalar ❤️

Program bitmişti ama ben bir türlü ekran başından kalkmayı başaramamıştım. Murat'ın milyonların önünde yapmış olduğu itirafın şokunu yaşıyordum hâlâ. Sanki oturduğum yerde donup kalmış gibiydim. Hiç beklemediğim bir şeydi bu. Aklımın ucundan dahi geçmeyen bir şey. Murat bir kez daha beni şaşırtmayı başarmıştı.

Bilmem kaçıncı kez içimi çektiğim sırada telefonumun çaldığını işittim. Murat'ın arama ihtimaliyle kalp atışlarım hızlanırken hemen sehpanın üzerindeki telefona uzanmıştım. Fakat telefonun ekranındaki isim bambaşkaydı.

Demir arıyordu.

Muhtemelen o da programı izlemiş ve Murat'la aramızda tekrardan bir şeyler olduğunu öğrenmişti.

Niyetim gizlemek olmasa da bu zamana kadar Murat ile iki sevgili gibi görüştüğümüzden ne Demir'e ne de Öykü'ye bahsetmiştim. Tek bildikleri yıllar sonra sadece iş sebebiyle bir araya gelmiş olduğumuzdu.

"Efendim Demir?"

"Duyduklarım doğru mu Asel?"

Demir'in sert sesi gözlerimi sıkıntıyla yummama sebep olurken konuşmak benim için birdenbire zorlaşmış gibiydi.

"Ne duyduğuna bağlı?" diyerek biraz daha zaman kazanmaya çalıştım.

"Sen ve Murat... siz tekrar birlikte misiniz? Aranızda iş harici bir münasebet mi var gerçekten?"

"Demir... sesin neden bu kadar sinirli geliyor? Murat ile tekrar birlikte olmam kötü bir şey mi?"

Telefonun diğer ucundaki adamın içine derin bir nefes çektiğini işittim. Muhtemelen sakinleşmeye çalışıyordu. "Asel, ben sadece seni düşünüyorum. Üzülmeni istemiyorum. Murat ile tekrardan birlikte olmak istiyorsan elbetteki bu kararına saygı duyarım. Ama korkuyorum Aselkuş, tekrar üzülmenden korkuyorum. Yıllar önceki gibi yıkılmanı istemiyorum. Çok zor toparlandın Asel, aslında hâlâ da pek toparlanmış sayılmazsın. Yıllar oldu sen buralara ayak basmayalı. Ya yine aynı şeyler olursa? Ya yine seni üzerse?"

Demir'in sözleri gözlerimin dolmasına sebep olurken bir süre sessiz kalmayı seçtim. Demir hiç sahip olmadığım ağabeyimdi benim. Yıllardır uzaktan da olsa beni koruyup kollardı. Benim için endişelenmekte haklıydı belki de. Ona söyleyemesem bile ben de korkuyordum çünkü. Murat tarafından tekrar yüz üstü bırakılmaktan ödüm kopuyordu.

"Demir," dedim biraz kendimi toparlayabildiğimde. "Onu seviyorum."

Yaptığım bu itiraf karşısında Demir yine içini çekti.

"Keşke sevgi her sorunu çözebilseydi, değil mi Asel?"

"Haklısın. Muhtemelen yine üzüleceğim, yine ağlayacağım. Belki ileride bir kez daha Murat'a kapılıp gittiğim için çok pişman olacağım, ama ne var biliyor musun Demir? Ben onunlayken kendimi çok iyi hissediyorum. Sana bu durumu nasıl özetleyebilirim bilmiyorum. Sanki yıllardır denizin dibinde nefessiz kaldıktan sonra yüzeye çıkmayı başarmış gibiyim. Artık rahatça nefes alabiliyorum Demir. Murat bana iyi geliyor. Bu durum ne kadar sürer inan bilmiyorum. Ama benim için önemli olan zaten şu an hissettiklerim. Geleceği düşünmüyorum ki ben. Düşünmek istemiyorum."

"Ya eskisinden daha kötü bir şekilde yıkılırsan Asel? O zaman ne yapacaksın?"

Demir'in endişesini anlayabiliyordum. Ben de onunla aynı endişelere sahiptim aslında, bu yüzden Murat'a elimden geldiğince direnmiştim. Hâlâ da direniyordum bir yerde. Elimden geldiğince mantığımı korumaya çalışıyordum.

"O zaman tekrar derinlerden yüzeye çıkabilmek için çabalarım Demir. Ama lütfen bırak biraz daha istediğim gibi nefes alayım. Sevdiğim adamla biraz daha vakit geçirebileyim. Sonra tekrar acı çekmeye bile razıyım. Sadece birazcık daha mutlu olmak istiyorum."

Demir'in iyice mahsunlaşan sesi ulaştı kulağıma. "Üzülmenden nefret ediyorum Aselkuş. Söyle o Murat efendiye, seni bir kez daha üzecek olursa, bu sefer kesinlikle yumruğumun tadına bakmasını sağlarım."

Gözyaşlarımın arasından gülümserken, "Seni seviyorum Demir," diye mırıldandım. "Tabii Beren'im ile Öykü'yü de çok seviyorum. Siz benim biricik ailemsiniz."

"Sen de kızımızın biricik halasısın. Biz de seni çok seviyoruz. Kendine çok iyi bak güzelim. Ve ne zaman ihtiyacın olursa, biz buradayız. Kapımız sana sonuna kadar açık, bunu sakın unutma."

"Unutmam."

Telefonu kapattıktan sonra başımı koltuğuma yasladım. Yine fazlasıyla dağılmıştım. Biraz toparlanmam gerekiyordu.

Önce uzaktan kumandayla televizyonu kapatıp oturduğum yerden kalktım. Banyoya geçip ellerimi ve yüzümü soğuk suyla yıkadım. Biraz ferahladıktan sonra kendime bir bardak kahve yapmak için adımlarımı mutfağa doğru çevirmiştim fakat o sırada çalan kapı zili olduğum yerde kalakalmama sebep olmuştu.

Kapı deliğinden baktığımda gelen kişinin Murat olduğunu gördüm. Kalbim yine heyecanla atmaya başlarken kapıyı yavaşça açtım.

Karşı karşıya kaldığımızda ben onu, o da beni baştan ayağa süzmüştü. Televizyondaki halinden eser bile kalmamıştı. O her haliyle derli toplu görünen adam gitmiş, yerine darmadağın biri gelmiş gibiydi. Üstündeki ceket ve kravattan kurtulmuş, gömleğinin üstten iki düğmesini açmıştı. Ekrandayken düzgünce taranmış olan saçları şu an karmakarışık görünüyordu. Yüzündeki yorgun ifade ise gözden kaçacak gibi değildi.

Kapı pervazına yaslanmış bir şekilde, "Selam," dedi. Yüzündeki yorgun gülümseme beni de gülümsetmişti.

"Selam, içeri gelsene," diyerek kapının önünden çekildim. Murat beni çok bekletmeyerek içeri doğru ilk adımını attı.

Kapıyı arkasından kapattıktan sonra birdenbire beni kollarının arasına almasıyla şaşırdım. Benim de kollarım beline dolanırken Murat yüzünü iyice saçlarımın arasına gömmüştü. Kokumu derin derin içine çektikten sonra, "Çok özledim," diye mırıldandı. "Ömrümün sonuna kadar olmak istediğim tek yer işte burası. Son nefesimi bile senin kokunu duyumsayarak vereyim."

Ölüm lafını ağzına almasıyla içimde bir huzursuzluk baş gösterirken kendimi güçlükle kollarının arasından kurtardım. Elinden tutup ardım sıra onu salona doğru çekiştirirken ise, "Kötü şeylerden bahsetmeyi keser misin? Bir daha bu şekilde konuştuğunu duymak istemiyorum," dedim.

Ben koltuğa bağdaş kurarak otururken, Murat da hemen yanı başımda yerini almıştı. Hatta eğilerek başını dizime bırakmıştı. Galiba düşündüğümden de yorgun hissediyordu kendisini.

Elim kendiliğinden saçlarını bulurken Murat çoktan gözlerini kapatmıştı.

"Çok mu yorgunsun?" diye sormaktan kendimi alamadım.

"Çoook."

"Neden bana bir programa katılacağını söylemedin?"

Göz kapaklarını aralayarak pozisyonunu değiştirdi. Şimdi yüzü bana dönük bir şekilde kucağımda yatıyordu.

"Bilmem, belki de şov yapıyor gibi görünmek istemediğimdendir."

Duyduklarım karşısında yüzümde beliren tebessüme engel olamadım. "Ama şov yaptın."

Elini uzatıp yüzüme düşen bir bukleyi parmağına doladı. "Hayır, sadece milyonların önünde sana olan aşkımı ilan ettim."

"Buna ne gerek vardı peki?"

"Çok gerek vardı," diyerek içini çekti. Ardından doğrularak sırtını bu sefer koltuğa yasladı. "Artık Berrak ile olan meseleyi bir netliğe kavuşturmuş oldum ve ayrıca senin sevgilim olduğunu öğrenmeyen kalmadı. Bir taşla iki kuş vurdum yani."

Kaşlarımı yalancıktan çatarken, "Keşke öncesinde bana da bir danışsaydın, bakalım aramızdakilerin herkes tarafından öğrenilmesini istiyor muyum istemiyor muyum?" dedim.

Murat önce ciddi olup olmadığımı anlamaya çalıştı. Sonra o da tıpkı benim gibi oyunbaz bir tavırla kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun balım? Yoksa senin niyetin benimle sadece gönül eğlendirmek mi? Kullanıp atacak mısın beni?"

Daha fazla ciddi kalamadım. Gülerken, "Tüh, yakalandım!" dedim. "Elbette niyetim sadece seninle gönül eğlendirmek. Yakışıklı ve zengin herifin tekisin. Yerimde kim olsa aynısını yapardı emin ol."

Murat yüzünü iyice yüzüme yaklaştırarak nefesimi tutmama sebep oldu. Hâlâ ondan çok etkileniyordum ve bence bu haksızlıktı! "Beni istediğin kadar kullanabilirsin. Emrine amadeyim," diye fısıldadıktan sonra dudaklarıma doğru eğildi.

Önce sakin başlayan öpüşme sonrasında nasıl olduğunu bile anlamadığımız bir şekilde ateşli bir hal aldı. Artık koltukta değil, Murat'ın kucağında oturuyordum. Kendimize biraz soluklanmak için izin verdiğimizde başımı göğsüne yaslamıştım. Bir yandan da tek elimle kirli sakallarının sakladığı yanağını okşuyordum. Murat ise ara sıra saçlarıma küçük öpücükler konduruyordu.

"Artık hiç sinek kaydı tıraş olmuyorsun, neden?" diye sordum merakla.

"Sen kirli sakallı halimi daha çok seviyorsun diye," dediğinde şaşkınlıkla başımı göğsünden kaldırdım.

"Be-benim için mi? Yıllardır hem de?"

Başını salladıktan sonra burnumun ucunu öptü. "Sadece senin için."

"Peki ya sigaraya başlaman? O da mı benim yüzümden?"

Sorduğum soruyla birlikte neşesi kaçmıştı. Bunu görebiliyordum. "Sadece yokluğuna dayanmama yardımcı olduğunu düşünüyordum, ama öyle değilmiş. Kendimi kandırmışım."

"Sigara içmeni, kendini zehirlemeni istemiyorum," dedim hiç düşünmeden.

"Zaten sen tekrar hayatımdan girdiğinden beri kullanmayı bıraktım. Benim tek uyuşturucum sensin balım. Sen varsan, başka bir şeye ihtiyaç duymuyorum."

Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Şimdi gözlerimin içine bakarken oldukça düşünceli görünüyordu.

"Asel... buralardan gidelim mi?"

"Ne? Ne gitmesi?" Duyduklarıma şaşırmıştım.

"Alıp başımızı gidelim işte. Bizi kimsenin tanımadığı yerlere, sadece ikimizin olacağı bir yere. Kaçıp gidelim birlikte."

Yaptığı öneri cidden akıl çeliciydi. Eskiden olsaydı bu teklife balıklama atlardım. "Kaçmak çözüm değil ki. Yerine getirmemiz gereken sorumluluklarımız var. Canan babaannenin bana emanet ettiği şirketi başarıya ulaştırmadan hiçbir yere gidemem ben."

İçini çektikten sonra başımı tekrar göğsüne yasladı.

"Tamam ama söz ver. Günün birinde benimle geleceksin. Bir karavan alacağız seninle ve her yeri karavanımızla gezeceğiz. Birlikte çok uzaklara gideceğiz."

Hayali bile güzeldi.

'Sence ileride de tıpkı bu şekilde yan yana olacak mıyız seninle?' sorusunu sormamak için dudaklarımı ısırdım. Şimdi can sıkıcı şeylerden bahsetmemeliydim.

"Yarın ne olacağımızı bile bilmezken böyle bir sözü nasıl vereyim sana?" dedim onun yerine.

"Olsun, sen söz ver. Eğer söz verirsen, ne olursa olsun tutarsın, biliyorum."

Kokusunu ciğerlerime kadar içime çekerken, "Söz," dedim. "Günün birinde sen her nereye istersen seninle birlikte geleceğim."

Yüzünü saçlarımın arasına gömdü. "Unutma bu sözünü sakın. İleride de tıpkı şu anda olduğu gibi benimle birlikte olacaksın," diye mırıldandı. "Seni seviyorum Asel, baldan tatlı kadınım seni çok seviyorum."

İçimde birdenbire beliren ağlama isteğiyle Murat'a daha sıkı sarıldım. Yetmiyordu. Bir türlü ona doyamıyordum. Yanındayken bile ona hasrettim sanki. "Murat... Daha sıkı sarıl bana. Hiç bırakmayacakmış gibi, sıkıca sarıl."

"Bırakmayacağım," derken kollarının baskısını arttırdı. "Hep yanında olacağım. Bundan sonra nereye gidersen git peşinden geleceğim balım. Çünkü bir daha sensizliğe katlanamam. Ölürüm Asel. Bir kez daha gidersen, ben ölürüm. Öldürme beni. Bırakma sakın."

Keşke 'bırakmam' diyebilseydim, ama diyemiyordum. Hâlâ bir şeyler bana engel oluyordu.

Ne ona olan hislerimi dürüstçe itiraf edebiliyor ne de sonsuza kadar yanında olacağıma dair bir söz verebiliyordum ben.

Continue Reading

You'll Also Like

580K 37.3K 39
NE EVLİ NE İLİŞKİDE 7 \ 24 ÇELİŞKİDE Kadın hiç gitmeyecekmiş gibi sever ama gitmesi gerektiğinde hiç sevmemiş gibi gider. Peki emeklerini, sevgisini...
360K 12.8K 41
'' Vazgeçebilir misin kalbim ? Atmana sebep olan, kavgalı olan akılla seni dost yapan, hüznü senden uzaklaştıran, mutluluğunun tek kaynağı olan yaşam...
109K 9.9K 39
Yaşadığı ücra köyde, Yanık adıyla bilinen gizemli bir doktor, karla kaplı verandasında sigarasını çekerken içine Dolunaya çevirdi gözlerini. Huzur di...
865K 17K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...